Bu durumun en açık göstergesi, kırmızı et fiyatlarında son günlerde görülen büyük artışlar oldu.
Bu artışlar, iki farklı nedenden kaynaklandı.
Birincisi, hayvancılık poltikalarında yıllardan bu yana yapılan yanlışlar ve bu yanlışlar sonucu üretimin düşmesi;
İkincisi ise konjonktürel nedenlerle spekülatif kazanç beklentilerinin artması.
Hayvancılık politikalarında yapılan yanlışlıkların başında 1980'li yıllarda uygulanan et ithalinin serbest bırakılması ve hemen ardından, EBK, SEK ve Yem Sanayi gibi tarımsal kuruluşların özelleştirilmesi gelmektedir. 1952 yılında kurulan EBK, özelleştirildiği 1995 yılına gelindiğinde 29 kombinaya sahipti. Bu kombinalar gerek üreticinin yetiştirdiği hayvanların değerlendirilmesinde, gerekse hayvan hastalıklarının denetlenmesinde önemli bir işleve sahipti. Özelleştirme sonrasında bu kombinalardan 10'da 9'u kapatıldı. Daha sonra yapılan yanlışın farkına varıldıysa da bu kurum, eski fücüne kavuşamadı. EBK şu anda et piyasasında yüzde 1 paya sahiptir. Eğer EBK, tıpkı TMO gibi et piyasasını düzenleme gücüne sahip bir kurum haline gelebilseydi, et piyasasında bugün görülen dalgalanmaların önüne büyük ölçüde geçmek mümkün olabilirdi. EBK’nın bir diğer önemli sorunu da pazarlamadır. Yetersiz altyapı nedeniyle bu sorun da çözülememektedir.
Hayvancılığın gerilemesinde rol oynayan bir diğer önemli etken de meraların hızla yok edilmesidir. 1940 yılında 44 milyon hektar olan çayır mera alanları 2000'li yıllarda 12 milyon hektara kadar düşmüştür. Geçtiğimiz yıllarda çıkarılan Mera Kanunu bu durumda istenilen düzelmeyi sağlamaya yetmemiştir. Bunun yanı sıra var olan meralardan da yeterince yararlanılamamaktadır. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki terör olayları nedeniyle yaylalardan yeterince istifade edilememektedir.