İnternet’in Mimarisi
İnternet teknolojisinin temelinde iki önemli proje yatmaktadır. Bunlardan birincisi “paket anahtarlama” (packet switching) hakkında bir araştırma diğeri ise ARPANET’tir.iii Paket anahtarlama araştırmasından önce kullanılan sistem telefon görüşmelerinde kullanılan “çevrim anahtarlama” (curciut switching) sistemidir. Çevrim anahtarlama sisteminde bir numara arandığında arayan ile aranan arasında bir hat açılır ve görüşme bu hattın üzerinden gerçekleşir. Görüşmeyi engellemek bu hattı kesmek yoluyla kolayca mümkün olabilmektedir. Paket anahtarlama sisteminde ise alıcı ile gönderici arasında açık bir hat bulunmaz. Göndericiden bilgi paketler halinde farklı yollardan alıcıya ulaştırılabilir. Bu şekildeki bir haberleşmenin engellenmesi çok güçtür. ARPANET Amerikan savunma sanayiinde çalışan araştırmacıların kendi aralarında bilgi paylaşımı için kurdukları bir şebekedir. Kuruluş amaçlarının başında bir nükleer saldırı esnasında bile askeri haberleşmenin kesintiye uğramamasını sağlamak gelmektedir. ARPANET’ten sonra bu alandaki araştırmalar çok büyük boyutlara ulaşmışiv, İnternetin 1970’lerde hayata geçirilebilmesi mümkün iken haberleşme alanındaki dev firmaların tutumu nedeniyle 1990’lara kadar beklenmesi gerekmiştir.v
İnternetin ticarileşmesi ile geniş kitlelerin İnternetle tanışması sağlanmış bu durum İnternetle ilgili teknoloji, örgütsel yapı, sosyal ve hukuki boyut gibi pek çok karmaşık konuyu beraberinde getirmiştir. Aslında İnternet dediğimiz tek bir ağ değildir. İnternet ağların ağıdır; yani pek çok küçük ağın birbirine bağlanması ile oluşmuş bir sistemdir. Bu yapısı da İnternete esneklik getirmekte, ağlardan bir kısmı devre dışı kalsa dahi İnternet varlığını devam ettirebilmektedir. İnternet fiziki bir varlığa sahip değildir. Bizim İnternet olarak adlandırdığımız protokoller ve yazılımlar bütünüdür. Elbette İnternetin işlemesini sağlayan fiziki altyapısı yani kablolar, sunucular, uydu bağlantıları vs. donanım mevcuttur, ancak İnternet bunlardan farklı bir varlığa sahiptir. İnternetin sahibi de yoktur. İnternet altyapısı olan bir önceki paragrafta sayılan donanımın elbette sahipleri vardır. Büyük telekomünikasyon firmaları her yıl milyarlarca dolar harcamaktadırlar, fakat onlar sadece donanıma sahiptirler. İnternet bağımsız olarak bir kamusal mal gibi algılanmalıdır.
Egemenlik, Yargı Yetkisi ve İnternet
Uluslararası hukuk, devlet temeli üzerine oturtulmuştur. Devlet egemenlik gücünü içte yasama-yürütme ve yargı faaliyetleri olarak farklı organlar eli ile kullanırken, dışarıda da uluslararası toplumun bir parçası olarak kabul edilmektedir. Egemenlik aynı zamanda üzerinde hakimiyet kurulacak bir toprağı da gerektirir. Yasama yürütme ve yargı erklerinin kullanılacağı bir toprak parçasına ihtiyaç vardır. Ülkesel bütünlük ve devletlerin içişlerine karışılmama ilkeleri bu açıdan önemlidir. Egemenliğin ise iki farklı yüzü vardır. Bunlardan ilki kendi sınırları içinde tanıdığı münhasır yetki, ikincisi ise diğer devletlerin haklarının korunmasıdır.vi
Günümüzde egemenlik kavramı 20. yüzyılın başlarındaki anlamından daha farklı bir şekilde algılanmaktadır. Küreselleşen dünyada gelişen ülkeler arası ilişkiler ‘bağımsızlık’ yerine ‘karşılıklı bağımlılık’ kavramını getirmiştir. Artık devletler kendi rızaları ile yaptıkları anlaşmalarla egemenlik yetkilerinin bir kısmından karşılıklı olarak vazgeçmektedirler. Bunun en güzel örneğini de Avrupa Birliği oluşturmaktadır.
Yargı yetkisi ise devletlerin devlet egemenliği, devletlerin eşitliği ve içişlerine müdahaleden kaçınılması gibi uluslararası hukuk ilkelerini de yansıtacak şekilde devlet gücünün insanları, mallarını etkileyecek şekilde kullanılmasıdır. Yargı yetkisi devlet egemenliğinin merkezinde olan, devletin otoritesini kullanabileceği ve hukuki ilişkileri veya yükümlülükleri yaratabilecek ya da ortadan kaldırabilecek bir güçtür.
Yargı yetkisi fiziki bir gerçekliğe bağlı olarak tanımlanmaktadır, mülkilik prensibi esastır. Birkaç istisna hariç, bir ülke sınırları içinde bulunmakla o ülkenin yargı yetkisinde bulunursunuz. Fakat Siberuzamın bu anlamda bir gerçekliği yoktur. Siberuzamda yargı yetkisinin nasıl iddia edileceği konusunda uluslararası hukuk ve kanunlar itilafı prensipleri açısından bir belirsizlik söz konusudur. Diğer devletlerin yargı yetkilerine müdahale etmeme sorumluluğu İnternetin düzenlenmesi için yapılacak bazı işlemlere karşı bir kalkan görevi görmektedir.vii
Siberuzam fiziki mekânı üç şekilde ortadan kaldırmaktadır: Siberuzamda gerçekleşen eylemler belirli bir yerde değil heryerde gerçekleşir; coğrafi sınırları geçmezler (uluslararası hukukta daha önceleri sınırötesi çevresel kirlilik ile ilgili bazı düzenlemeler getirilmişti, burada bu şekilde bir düzenleme mümkün değildir), hatta bu sınırların varlığını reddederler.viii Ağ üzerinde bir noktadan diğer bir noktaya mesajın transfer hızı ya da masrafı bu noktalar arasındaki uzaklığa ya da bunların coğrafi konumlarına değil sadece bağlantı hızlarına bağlıdır. Mesela Çanakkale’de oturan bir İnternet kullanıcısı Amerikadaki e-posta hesabına İstanbuldaki bir sunucudaki hesabından daha hızlı ulaşabilir. Dolayısıyla İnternet bağlantı hızı, sunucuların işlem hızları fiziki uzaklıktan daha önemli bir kısıt olmaktadır. Ayrıca İnternetin altyapısını oluşturan paket anahtarlama sistemi nedeniyle mesela Türkiye ile Yunanistan arasında İnternet üzerinden yapılacak veri transferi sadece bu iki ülkeyi ilgilendirmemektedir. Paketlenen veriler alternatif pek çok yoldan adresine ulaşmaktadır. Türkiye’nin yurtdışı bağlantılarının büyük bir kısmının ABD’den olduğu göz önüne alınacak olursa İstanbul’dan Selanik’e gönderilen bir dosya New York üzerinden adresine ulaşacaktır. İkinci olarak sunucuların fiziki olarak bulundukları devletin yargı yetkisinin var olabileceğini düşünelim; ilgili devlet bu sunucuda host edilen içeriği denetlemek isteyebilecektir. Sunucu ağ ortamında çalıştığı için aslında iletilen bilgilerin fiziki olarak üzerinde bulunması zorunlu değildir. Eğer host edilen bir web sitesi ise devletin böyle bir çaba içinde olduğunun anlaşılması ile birlikte ‘ayna siteler’ vasıtasıyla bu içerik dünyanın herhangi bir yerine kopyalanabilir. Günümüzde pek çok web sitesinin daha hızlı erişimi sağlamak için ayrı ayrı mekanlarda host edilmektedir. Üçüncü olarak İnternet olarak karşı tarafın nerede mukim olduğunu bilemeyecek sayıda insan arasında eşzamanlı olarak işlemler yapılmasını mümkün kılmaktadır. Bu işlemler esnasında adres olarak makinelerin IP adresleri yahut web sitelerinin alan adları kullanılmaktadır ve bu adreslerde bu makinelerin fiziki adreslerinden bağımsız adreslerdir.ix
Gizlilik ve İnternet
Egemenlik ve yargı yetkisi konusu dışında İnternetin düzenlenmesi önündeki ikinci temel engel kullanıcıların gizliliğidir. İnternette kullanıcılarla ilgili bilinen tek şey bilgisayarlarının IP adresleridir. Kullanıcıların kimlikleri gizlidir (anonymity) ya da takma isim kullanmaktadırlar (pseudonymity). Kullanıcıların kimlikleri hakkındaki bilgileri ancak onların açıkladıkları kadar bilebilirsiniz. Kullanıcıların gizliliğinin beraberinde getirdiği husus ise kullanıcıların milliyetlerinin bilinmemesidir. Kullanıcılarının milliyeti ve bulundukları yerin bilinmemesi onlara hangi devletin hukukunun uygulanacağının belli olmaması sonucunu doğurur. Ağ üzerinde kişilerin kimliğini tespit çok güç iken ağa erişimde kullanıcıların kimliklerini tespit etmek mümkündür.x Bu durum ilk olarak ABD’de bir sorun olarak ortaya çıkmış, AOL firmasının bu bilgiyi vermesinden sonra asker olduğu anlaşılan kullanıcı ordudan ihraç edilmişti. Bu olaydan sonra AOL bir daha böyle bilgilerin verilmeyeceğini kullanıcılarına taahhüt etmiştir. Fakat yine belirtmekte yarar var bu bilgi sadece abone bilgisi niteliğindedir. Hangi mekândan bağlanıldığını belirtmez, sadece abone olan kişinin kimliğini belirtir. Yani aboneden başkasının hesabı kullanması durumunda ya da ön ödemeli paketler kullanıldığında bu tespit de işe yaramaz.
Kullanıcıların milliyetlerinin belli olmaması içerik düzenlemeleri açısından çok önemli bir durumdur. İnternette çok dilli olarak içerik sağlayan pek çok site vardır. Bunlar eğer klasik anlamda yayıncılık yapıyor olsalardı ilgili devletlerin yasalarına tabi olacaklardı. Yahoo France davasında bilirkişiler sundukları raporda Fransa’dan İnternete erişimin %70’inin Fransız olduğunun ilgililerin IP adresleri yoluyla tespit edilebildiğini belirtmişlerdir (kalan %30 AOL abonesiydi ve hepsi ABD’nin bir şehrinde görülmekteydi)xi. Ayrıca Yahoo’nun Fransız kullanıcılarına sitesinde Fransız firmalarının reklamlarını yayınladığını da tespit edilmişti. Bu bilgiler ışığında Fransız mahkemesi Yahoo’nun Naziler ile ilgili içeriği kaldırması ve para cezası ödemesine hükmetmiştir. Bu kararda da ulusal organların İnterneti düzenleme konusundaki isteği açıkça görülmektedir, fakat gerçekten başarıya ulaşabilmekteler mi?
Gizlilik İnterneti cazip kılan önemli özelliklerinden biri; gerçek dünyanın getirdiği sınırlamalar yüzünden kendini özgürce ifade edemeyen bireyler siberuzamda isimsiz ya da takma isimler altında dilediklerini ifade edebilmektedirler. Çağdaş demokrasiler için bunun anlamı çok önemli değildir. Ancak demokratik rejimlerle idare edilmeyen ülkelerde kendilerini özgürce ifade etme hakkından mahrum bulunan yüzbinlerce insan için İnternet tek çıkış yoludur. Zaten içerik düzenlemesi yapmak için İnternet altyapısına en çok müdahale bu ülkelerden gelmektedir. Örneğin Çin’de yakın zamana kadar bilgisayar modemleri izinle satılmakta idi. Modem alacak kişi aldığı modemin seri numarası ve diğer bilgileri polise gidip adına tescil etmek zorunda idi. İnternet üzerinde Çin yasalarının suç saydığı herhangi bir fiil işlendiğinde ilgili modemin sahibi bu suçun faili olarak kabul edilmekteydi. Halen Çin’den İnternete erişim çok güçlü filtrelerden geçerek ve uygun olmayan sitelere erişimin ağır cezai sorumluluk riskini alarak mümkün olmaktadır.
Devletlerin İçeriği Denetleme Çabaları
İnternetin ticarileşmesinden bu yana bu yeni medya ile ilk gündeme gelen konulardan biri içerik düzenlemeleri olmuştur. İlk olarak İnternetin niteliği hakkında tespitler yapılmaya çalışılmıştır. Kimilerine göre İnternet teknolojik gelişmeden başka bir şey değildir. Yargıç Easterbrook Chicago Üniversitesinde yaptığı bir konuşmada ‘Siberuzam Hukuku’ olma ihtimalinin ‘At hukuku’ olma ihtimalinden daha zayıf bir seçenek olduğunu belirtmiştir.xii Ona göre araçlar (otomobil hukuku, telefon hukuku vs) için nasıl yeni hukuk kuralları koymak gerekmiyorsa İnternet de mevcut olan kurallara göre düzenlenmelidir. Diğer bir grup hukukçu ise yukarıda ifade etmeye çalıştığımız yani anonimlik ve yargı yetkisi sınırlarının belli olmaması gibi İnternetin kendine has özellikleri nedeniyle düzenlenemez olduğunu iddia etmektedir.xiii Johnson ve Post’a göre gerçek dünya hukuk düzeni ile Siberuzam düzenlenemez, Siberuzam için yeni bir hukuk düzeni gereklidir. Bu hukuk düzeni de gerçek insanlar ve fiziki mekânlar yerine e-posta adresleri, kullanıcı hesapları ya da alan adları ile düzenleme yapmak durumunda kalacaktır.
Bu iki görüş dışında bir üçüncü görüş de ortaya atılmıştır. İnternet hukukunun önde gelen isimlerinden olan Lawrence Lessig bu iki görüşün de yanlış olduğunu; siberuzamın düzenlenmesi gereken yeni bir hukuk dalı olduğu ve fakat Johnson ve Post’un iddia ettikleri durumun İnternetin değişmezliği ön kabulüne bağlı olduğunu ancak İnternetin değişebileceğini ifade etmiştir. İnternet mimarisi her an bir gelişme içindedir ve bugün mümkün görülmeyen pek çok şey mimarideki gelişmelerle mümkün olabilecektir. Piyasa yahut hükümetler bu mimarinin kendi istekleri doğrultusunda gelişimini sağlayabileceklerdir.xiv Lessig’e göre siberuzamı hukuk tek başına düzenlememektedir. Hukuk insan davranışlarını düzenleyen diğer kurallarla birlikte düzenleme faaliyetinin bir parçasıdır. Hukukun yanısıra normlar, piyasa ve mimari de siberuzamı düzenlerler. Hukuk telif hakları, hakaret, müstehcenlik gibi konuları düzenlerken sosyal normlar online topluluklar içinde önemli bir düzenleyici role sahiptir. Yüksek İnternet erişim ücretleri, hattan atmalar, ekranda istemeden açılan reklamlar, daha çok reklam alabilmek için sansasyonel hale getirilen web siteleri de piyasanın İnterneti nasıl düzenlediğine verilebilecek örneklerdir. Ve son olarak da mimari yani yazılım ve donanımdan oluşan İnternetin hayata geçmesini sağlayan yapının kendisi de İnterneti düzenler; siberuzam tek bir parça halinde değildir, gerçek dünya nasıl bölünmüşse siberuzam da parçalardan oluşur, bazı web sitelerine girerken şifreyi bilmeniz gerekir, bazılarına para ödemelisiniz, bazen de pek çoğumuzun yaptığı gibi uzun uzun sözleşmeleri okumadan “kabul ediyorum” butonuna basarak siteye girersiniz. Bunlar hep mimarinin getirdiği düzenlemelerdir.
Bu dört düzenleyici güç arasında ilişkiler de olmaktadır; hukuk kuralları mimaride değişiklik yapılmasını emredebilir, piyasa telif haklarında olduğu gibi hükümetlere baskı yaparak hukuk kuralları çıkartabilir. İnternet mimarisi mevcut halinden çok farklı bir şekillere de girebilir. Kişilerin tanınması için değişiklikler yapılabilir, hatta yargı yetkisinin sınırlarının tespiti için dahi bölünmeler yapılabilir. Ama bu hal şu an için geçerli olmadığından, mevcut durum üzerinde neler yapıldığını ve yapılabileceğini tartışalım.
Dostları ilə paylaş: |