Türkiye’de lise ve üniversite mezunu kadınların işgücüne katılım kararlarının incelenmesi Program Kodu: 1001 Proje No



Yüklə 1,18 Mb.
səhifə16/20
tarix29.10.2017
ölçüsü1,18 Mb.
#19552
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   20

5.SONUÇ


Bu araştırmada Türkiye işgücü piyasasında en az lise mezunu kadınların işgücüne katılım kararları mercek altına alınmıştır. Giderek artan eğitim seviyelerine paralel olarak kadın işgücüne katılım oranlarının artması beklenmektedir. Diğer taraftan Türkiye’de nispeten eğitimli kadınların işgücüne katılım oranları benzer gelişmişlik seviyesinde olan ülkelerdeki hemcinslerinden daha düşüktür.

Lise ve üniversite mezunu kadınların işgücüne katılım kararlarını incelemek üzere hem nitel hem nicel araştırma yöntemleri kullanılmıştır. Araştırmanın ilk ayağında derinlemesine görüşmeler ve farklı illerde gerçekleştirilen odak grup çalışmalarıyla eğitimli kadınların işgücü tecrübeleri ve toplumsal cinsiyet rollerine bakışları ayrıntılı olarak irdelenmiştir. Nitel verilerin analizini müteakip standart işgücü piyasası anketlerinin soru kâğıtları genişletilmiştir. Nitel bulguların temsil gücünün test edilmesi amacıyla yürütülen anket çalışmasıyla derlenen veriler betimleyici istatistikler ve ekonometrik yöntemlerle incelenmiş ve analizde nitel ve nicel bulgular birlikte değerlendirilmiştir.

Araştırmanın bulguları şöyle sıralanabilir. Kadınlar için yaşam döngüsü işgücü piyasasına katılımda çok kritik bir yer tutmaktadır. Evlilik ve özellikle de 0-3 yaş arasındaki çocuklar eğitimli kadınların işgücüne katılımını olumsuz etkilemektedir. Eğitim kuşkusuz kadınların işgücüne katılım ihtimallerini artırmaktadır. Bu ilişki eğitimin ücretler üzerindeki kuvvetli belirleyici rolünden kaynaklanmaktadır. Eğitim seviyeleri yükseldikçe işgücü piyasasının ödediği ücretler de artmakta ve ikame etkisinin ağır basmasıyla kadınların işgücüne katılma ihtimalleri artmaktadır. Sosyoekonomik durum da gelir etkisi vasıtasıyla kadınların işgücüne katılımını olumsuz etkilemektedir. Bu bağlamda özellikle eşin ücret gelirleri arttıkça kadın işgücüne katılım ihtimalleri düşmektedir.

Nitel verilerdeki bulgulardan ve uluslar arası anketlerden faydalanılarak oluşturulan çeşitli endekslerle kadınların hanedeki iş bölümü, iç çatışma ve çalışmanın değeriyle ilgili pozisyonları analizlere dâhil edilmiştir. Bu etkenlerin her birinin kadınların işgücüne katılma ihtimallerini ayrı ayrı ve istatistiki olarak anlamlı şekilde etkilediği görülmektedir. Esnek çalışma koşulları da işgücüne katılım kararlarında belirleyici etkenlerden biri olarak temayüz etmektedir. Bu bulgular derinlemesine görüşmeler ve odak grup çalışmalarıyla da doğrulanmaktadır. Buna karşın maddi koşullar ve çalışma ortamı kadınların işgücüne katılma kararlarını etkilememektedir. İnaktif kadınlar çalışma koşullarını pek de dile getirmemektedir. Bunlar daha çok çalışan kadınların tartıştığı konulardır. Benzer şekilde iş yaşam uyumuna dair düzenlemeleri çalışan kadınlar daha sık dile getirmişlerdir.

Bu etkenlerin hemen hepsi toplumsal cinsiyet rolleriyle şekillenmekte ve toplumsal cinsiyet bir şemsiye etken olarak ortaya çıkmaktadır. Bu araştırmada elde edilen bulgular Türkiye’de eğitim seviyesi yüksek kadınların geleneksel toplumsal cinsiyet rollerini içselleştirdiğini göstermektedir.

Geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri eğitimli kadınları da çalışma-çocuk arasında seçim yapmaya itmektedir. Zira asli görevi çocuk bakmak ve ev düzenini sağlamak olarak tanımlanmış olan kadın, işgücü piyasasına girdiğinde çift vardiya çalışmak zorunda kalmaktadır. Çift vardiyanın yükünü kaldırmakta zorlanan kadınlar evdeki sorumluluklarını devretmek yerine işgücü piyasasının dışına çıkmaktadır. Bunun altında yine toplumsal cinsiyet eşitsizliği yatmaktadır.

Hem kurumsal çocuk bakım olanaklarının geliştirilmesi hem de güvenceli esnek çalışma biçimlerinin yaygınlaştırılması işgücü piyasasına yakın duran ama inaktif kadınların işgücü piyasasına girmelerini kısa vadede kolaylaştıracaktır. Ancak geleneksel toplumsal cinsiyet rollerinin kendi kendini üreten döngüsünün kırılması için orta/uzun vadede bu rolleri dönüştürücü politikaların tasarlanması ve yerleştirilmesi gereklidir. Bu çerçevede düzenlenecek olan kampanyalar, özellikle çocuk ve gençlere yönelik toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimleri gibi kamuoyunda farkındalık yaratma çalışmaları toplumsal cinsiyet algılarını değiştirecek ve kalıcı bir toplumsal dönüşüm sağlayacaktır.

İşgücü piyasasında olan ve olmayan kadınlar 0-3 yaş grubundaki çocuğa mutlaka annenin bakması gerektiğini söylemektedir. Bu yaş grubunda çocuğu olan kadınlar için bakım hizmetlerinin eksikliği tek sorun değildir. Çocuk bakımını sırf annenin omzuna yükleyen geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri bakım sorumluluklarını ebeveynlik üzerinden tanımlamadığı için çocuk bakım hizmetleri arzı artırılmasına rağmen kadın işgücüne katılım oranlarında beklenen artış sağlanamayabilir.

Hem nitel hem nicel veriler küçük yaşta çocuğu olanlar arasında daha yoğun olmakla birlikte annelerin kısmi zamanlı çalışmayı daha uygun gördüklerini göstermektedir. İyi düzenlendiği ve işini kaybeden çalışanlar işsizlik sigortası gibi politikalarla korunduğu takdirde zaman ve mekân açısından esnek çalışma biçimleri kadınların işgücüne katılma ihtimallerini artıracaktır. Ancak orta/uzun vadede kadınların yarı zamanlı işlerde sıkışmalarını engellemek amacıyla bu tip esnek çalışma modellerinin kalıcı olmaktan çok çocukların bakıma ihtiyaç duydukları dönemlerde ebeveynler tarafından eşit bir şekilde kullanılan geçici çözümler olarak düşünülmesi gereklidir.

Maalesef yürürlükteki politikalar kadın işgücüne katılımını bir yandan artırır, öbür yandan azaltır şekilde tasarlanmıştır. Bir yandan kurumsal bakım olanaklarının artırılacağından bahsedilmekte, diğer taraftan ise kadın doğurganlığının artırılması amaçlanmaktadır. Hâlbuki mevcut toplumsal dokuda özellikle küçük çocuğu olan kadınlar mümkün olduğu kadar çocuk bakımına odaklanmakta ve işgücü piyasasından uzak durmaktadır. Yine yürürlükte olan politikalara göre özellikle çocuklar okul çağına gelene kadar esnek çalışma biçimleri desteklenmekte, diğer taraftan kanun tasarılarında bu hakkın eşler arasında eşit şekilde paylaşılmasına olanak tanınmamaktadır. Ayrıca bu politikaların hiçbirinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğini dönüştürücü öğeler bulunmamaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik dönüştürücü politikalar benimsenmediği sürece Türkiye’de kadın işgücüne katılım oranlarının ciddi boyutta değişmesi beklenmemelidir.





Yüklə 1,18 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   20




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin