I.Ulusal Mühendislik Kongresi 20-21 Mayıs 2004 Eski Foça, İZMİR
TÜRKİYE’DEKİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ EĞİTİMİNİN
DEĞERLENDİRİLMESİ VE BAZI ÖNERİLER
K. YENİGÜN, M. A. GÜREL
Harran Üniversitesi, Müh. Fak., İnşaat Müh. Bölümü, Osmanbey Kampüsü, ŞANLIURFA
e-posta: kyenigun@harran.edu.tr, agurel@harran.edu.tr
ÖZET
İçinde yaşadığımız çevreyi oluşturan binalar, yollar, köprüler, barajlar gibi her türlü yapıyı inşa etme sanatı olan inşaat mühendisliği, medeniyetin başlangıcından beri insanlığın hizmetinde olmuştur. Yeni bir bin yılda ilerlerken, ülkemizdeki inşaat mühendisliği eğitiminin nasıl olduğu ve gelecekte nasıl olması gerektiği üzerinde düşünmemiz gerekir. İnşaat mühendisliği eğitiminde, hem eğitim şeklini hem de içeriğini etkileyecek önemli değişimler olacağı açıktır. Yeni kitle iletişim araçları ve simülasyon olanakları, geleneksel öğretim biçimlerini tamamlayıp etkinliklerini artıracaktır. Bu, doğal olarak görsel ve örnekten yola çıkıp genele ulaştırıcı tarzdaki öğrenmede pozitif sonuçlar doğuracaktır. Müfredat programları, inşaat mühendisliği projelerini etkileyen ve öğrencilere iletişim ve takım çalışması becerilerini kazandıran sosyo-politik ve ekonomik konulara daha fazla önem verecek şekilde düzenlenecektir. Bu çalışmada, yukarıda bahsedilen gerçekler göz önünde bulundurularak, Türkiye’deki inşaat mühendisliği eğitiminin mevcut durumu değerlendirilmekte ve bazı öneriler verilmektedir. Sunulan öneriler ayrıntılı irdelemeye ve daha da geliştirilmeye açıktır.
Anahtar Sözcükler: Eğitim kalitesi, inşaat mühendisliği eğitimi, Türkiye.
GİRİŞ
Ülkemizde İnşaat Mühendisliği eğitimi, bilimsel anlamda 1773 yılında Mühendishane-i Bahr-i Hümayunun kuruluşu ile başlar. Osmanlı İmparatorluğunun gerileme döneminde, Avrupa’daki bilimsel ve teknik gelişmelere ayak uydurabilmek amacıyla atılan bazı adımlardan sonra, ülkenin diğer alanlardaki teknik ihtiyacının da artmasıyla, 1883’te Hendese-i Mülkiye ismiyle mühendis okulu kurulmuştur. Meşrutiyet devrinde, özellikle 1913 Balkan Harbi sırasında Karl Terzaghi ve Philip Forcheimer gibi bilim adamlarının da katılımıyla okul oldukça başarılı bir dönem geçirmiştir (Özand, 1985). 1923’te Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte uygulamalı dersler için çeşitli laboratuarlar kurularak eğitim kalitesi artırılmıştır. 1929’dan itibaren Yüksek Mühendis Mektebi adını alan bu okul i)Yol ve demiryolu, ii)Su, iii)İnşaat, mimari ve şehircilik gibi ihtisas bölümleri oluşturmuştur. Okul 1944 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi adını almıştır. Daha sonra günümüze kadar yurdun çeşitli yerlerinde kurulan resmi ve özel üniversitelerde mühendislik fakülteleri ve bunların bünyesinde inşaat mühendisliği bölümleri oluşturulmuştur (Çeçen, 1990).
Şekil 1’de ülkemizde inşaat mühendisliği eğitimi verilen üniversiteler, kuruluş yıllarına göre verilmiştir.
Şekil 1. Kuruluş yıllarına göre inşaat mühendisliği eğitimi veren üniversiteler.
Günümüzdeki hızlı nüfus artışı, şehirleşme ve diğer bazı faktörler, her daldaki mühendisin bilgi düzeyini ve önsezisini gelenekselin üzerine çıkarmasını bir anlamda zorunlu hale getirmiştir. Sınırlı kaynakların optimum kullanımı, insanların yaşam standartlarının dengelenip yükseltilmesi, çeşitli parametrelerin bir bütün olarak göz önüne alınıp disiplinler arası çalışmalarla değerlendirilerek, ulaşılmak istenen hedeflere doğru bir şekilde yönlendirilmesini gerektirmektedir. Bu düşünceyle proje tasarımı ve/veya uygulamasını yapan mühendisler; teknik, ekonomik, çevresel ve sosyal türdeki yaşamsal sorunlara etkin ve yeterli cevaplar verme durumundadırlar.
AMAÇ VE YÖNTEM
Ülkemizde mühendislik eğitimi vermekte olan üniversitelerimiz, bir yandan mevcut eğitim ve araştırma faaliyetlerine devam ederken, diğer yandan yaşanan bir deprem, yıkılan bir bina, karşılaşılan bir taşkın ve benzeri her olumsuz durum sonrası gözlerin odaklandığı yerlerden biri olmaktadırlar. “Daha iyi bir mühendislik eğitimi nasıl olur” sorusu da yine en çok bu müesseselerde tartışılmaktadır. Bu çalışma ile güncel ve sürekli olan bu soruya bilimsel ve sistematik bir yaklaşımla katkıda bulunulması amaçlanmaktadır.
Problemlerin belirlenmesi ve çözüm önerilerinde; lisans eğitimi aşamasındaki inşaat mühendisliği bölümü öğrencileri üzerinde yapılan gözlemler, kamuoyu talepleri, mesleğin tercih edilme düzeyi (Şekil 2), üniversite eğitimi sonrası mezunların işe girebilme olanakları, iş başarıları, sektörde ortaya çıkan problemler ve bunlara ait analizler, bilimsel ve teknolojik gelişmeler gibi faktörler etkili olmuştur.
Şekil 2. 2003 ÖSYM giriş taban puanlarına göre inşaat mühendisliği bölümleri.
BULGULAR VE TARTIŞMA
İnşaat mühendisliği eğitiminde temel hedef toplumun bugünkü ve gelecek ihtiyaçlarına yanıt verebilecek nitelikte elemanlar yetiştirmektir. Söz konusu eğitimin amacının sadece bilgi aktarmak değil, sorunları anlama, öğrendiğini uygulama, sonuçları değerlendirme ve karar verebilme gücünü kazandırmak olduğu unutulmamalıdır (Sorguç, 1993). Buradan hareketle, eğitimde gözlenen problemler ve çözüm önerileri aşağıda maddeler halinde öz olarak irdelenmeye çalışılmıştır:
1) Üniversite öncesi eğitim de dahil olmak üzere, ezbere dayalı bir eğitim sistemimizin olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Bu durum sorgulamaya ve kendine güven mekanizmasının oluşmasına ve gelişmesine önemli bir engel teşkil etmektedir.
Neden, niçin gibi sorular kişisel gelişimi sağlayıcı olduğundan, eğitim sorgulayıcı, araştırıcı ve irdeleyici mantıkla yürütülmelidir. Unutulmamalıdır ki, mühendis iş hayatında, önemli kararları almak, bunları uygulamak ve savunmak durumunda kalacaktır.
2) Matematik, Sayısal Analiz gibi temel derslerin, inşaat mühendisliği kökenli olmayan öğretim elemanları tarafından verilmesi, öğrencilerin meslek dersleri ile bu dersler arasında sağlıklı bir bağlantı kuramamasına ve dolayısıyla etkin bir şekilde kullanamamasına neden olmaktadır.
Halbuki, söz konusu derslerin, inşaat mühendisliği bölümlerindeki öğretim elemanları tarafından verilmesi, bu derslerde işlenen konuların ileride hangi mühendislik alanlarında ne şekilde kullanılabileceği bilgisinin verilmesi ve eğitimde bütünlük sağlanması açısından yararlı olacaktır.
3) Bazı fakültelerin fiziksel eksiklikleri ve/veya öğretim elemanı yetersizliği yanında öğrenci sayısının fazlalığı dikkat çekmektedir (Şekil 3, Şekil 4). Bu durum eğitim kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir.
Eğitim kalitesinde, öğrenci ile etkin ilgilenmenin (teknik ve sosyal yönden) önemi büyüktür. Buradan hareketle, öğrenci sayısının belirlenmesinde, minimum altyapının (öğretim elemanı sayısının ve fiziksel koşulların) sağlanmasına özen gösterilmelidir.
Şekil 3. Öğrenci kontenjanlarına göre inşaat mühendisliği eğitimi veren bölümler.
4) Diğer mühendislik dallarında olduğu gibi, inşaat mühendisliğinde de iyi yetişmiş öğretim elemanı, eğitim kalitesi açısından en önemli faktörlerden biridir (Şekil 4).
Bölüm öğretim elemanlarının araştırma ve pratik alanında güncel olanı takip edip, bu suretle mesleki heyecanı da kendi içlerinde yaşatarak, öğrencilerine iyi bir örnek oluşturmaları gerekir.
Şekil 4. Öğretim üyesi oranına göre inşaat mühendisliği eğitimi veren bölümler.
5) İnşaat mühendisliği bölümlerinin bazılarında bilgisayar imkanlarının azlığı, bu alandaki eğitimi ve program kullanım şartlarını zorlamaktadır. Gerek öğretim elemanlarının ve gerekse öğrencilerin bu konudaki sıkıntıları, çağımızın vazgeçilmez araçlarından biri haline gelen bilgisayarlardan yeterince faydalanamama sonucunu doğurmaktadır. Öte yandan, öğrencilerden bazıları ilgi ve yeteneklerinin sonucu olarak bilgisayar kullanımı ve bilgisayara dayalı derslere karşı yatkın ve istekli olmalarına karşılık, diğer bazıları ise bu konuda ilgisiz veya çekingen durumda kalabilmektedirler.
Bilgisayarların en temel kullanım amaçlarından biri olan mühendislik uygulamaları, önceleri sadece hesap işlemlerini kapsıyordu. Günümüzde ise bilgisayarların tasarım, planlama, hesap, simülasyon, üretim gibi mühendisin işini daha doğru, çabuk ve kaliteli yapmasına yardımcı olacak çok çeşitli uygulama olanakları bulunmaktadır (Sorguç, 1994).
Türkiye’deki inşaat firmalarının ve devlet kurumlarının giderek artan oranda bilgisayar kullandıkları düşünülürse, mühendis adaylarının rekabete ve sektöre hazır olma açısından yetiştirilmeleri gereklidir. Mevcut bilgisayar altyapısının güçlendirilmesi, bilgisayar destekli eğitime ağırlık verilmesi, inşaat temel derslerinin bilgisayar uygulamalarına ağırlık verilmesi, bilgisayar destekli tasarım ve hesap programlarının öğretilmesini içeren derslerin lisans müfredatına konulması gereklidir.
Ayrıca öğrencilerin mühendislik hayatlarında kullanabilecekleri bazı yaygın paket programların eğitim versiyonlarının mutlaka temin edilerek öğrenci ve öğretim elemanlarına sunulması oldukça önemlidir. Bu amaçla özel sektöre dayalı kursları programlamak çözüm açısından kolaylık sağlayacaktır.
Özellikle yeni kurulan üniversitelerin yeterli kütüphane imkanlarına sahip olmadıkları bir gerçektir. Buna karşılık yeni bilgi ulaşım aracı olarak internetin yaygınlaştığı düşünülürse, internet altyapısının güçlendirilmesi ve araştırma veri tabanlarına ulaşımın sağlanıp yaygınlaştırılması, modern dünya ile entegrasyonun sağlanması açısından zorunlu hale gelmiştir (Özkul, 2004).
6) Globalleşmenin yoğun etkisiyle küçülen dünyamızda, insanların iletişimi kendi ülkeleriyle sınırlı kalmamaktadır. Yabancı dil bilen mühendise olan ihtiyaç artmasına rağmen, bu alanda yeterliliğe sahip mühendis yetiştirebilen üniversitelerimizin sayısının fazla olmadığı da bir gerçektir.
Lisans düzeyinde birkaç saatlik yetersiz dil eğitimi yerine; yeterince yoğun, uygulamaya dönük ve gerekli ekipmanlarla donatılmış bir dil öğretim sisteminin (üstelik birden fazla dil için) yerleştirilmesi gereklidir. Ayrıca, verilen genel amaçlı dil eğitimine ilave olarak, mesleki yabancı dil eğitimi, başarı için bir gerekliliktir.
7) Şekil, tablo, grafik ve resim gibi görsel öğelerin yoğun olarak kullanıldığı derslerde uygulanan klasik sistem, öğretim elemanı ve öğrenci açısından bazen önemli sayılabilecek zaman kayıplarına sebep olabilmekte ve müfredatın yeterli olarak verilememesine yol açabilmektedir.
Çözüm olarak, ders notlarının elektronik ortama aktarılması, derslerde projeksiyon ve benzer araçlarla görsel sunumun yapılması, hem anlatım zamanını, hem dersin anlaşılabilirliğini ve hem de öğrencinin ders notlarına daha pratik ulaşmasını sağlayabilecektir. Üstelik ders notlarının bu ortamda bulundurulması, bilgilerin güncelleştirilmesini de doğal olarak kolaylaştıracaktır.
8) Teorik ve laboratuar eğitiminin yanı sıra, gerekli saha incelemeleri ve araştırmalarının yeterince yapılamaması, mühendis adayları için bir eksikliktir.
Teknik gezi olarak adlandırılabilecek inceleme ve öğrenme aktivitelerinin bir program dahilinde yürütülüp, öğrencilerin yapı şantiyelerini (bina, baraj, tünel, yol, köprü vs.), üretim tesislerini (beton santralleri, prefabrike ve ön üretimli eleman imalat tesisleri, demir-çelik fabrikaları vs.) ve ekstrem durum bölgelerini (deprem bölgeleri, taşkın alanları, çökme / yıkılmalar vs.) inceleme ve analiz yapabilme imkanlarını artırmak amaçlanmalıdır. Bu gezilerle, mesleğe ilgi uyandırma ve önemini aşılamanın da sağlanacağı unutulmamalıdır.
Öte yandan, öğrencilerin dünya ile entegrasyonunu, bilgilerin paylaşılmasını, yeni bilgi ve bilim insanlarıyla tanışmalarını sağlamak, dünyaya açmak ve ufuk oluşturmak için ulusal ve uluslararası düzeydeki seminer, sempozyum, kongre, konferans, workshop, ortak proje çalışmaları, öğrenci mübadeleleri ve benzeri aktivitelere katılımlarını sağlamak, yönlendirmek ve mali desteklemede bulunmak sürekli eğitimin bir parçası olmalıdır.
9) Öğrencilerin uygulamalı eğitiminin önemli bir parçası olan staj çalışmalarının yeterli düzeyde yapılmadığı, gereğince denetlenmediği veya denetlenemediği ya da göstermelik yapıldığı gözlemlenen bir gerçektir. Bu eksiklik, daha sonra öğrenci iş hayatına atıldığında, adaptasyon zorluğu, kendine güvensizlik gibi çeşitli sorunlar halinde kendini göstermektedir.
Bu nedenle, staj öncesinde öğrencilere, yapacakları bu çalışmalarının önemi / gerekliliği vurgulanmalı, uygun staj yerlerinin tespitinde ve sağlanmasında öğrencilere danışmanlık yapılmalıdır. Ayrıca, stajları esnasında öğrenciler mutlaka yerinde denetlenmelidir. Mezuniyet aşamasında iş arayışına girecek öğrenciler için, staj döneminin önemli bir diyalog aşaması olduğunun vurgusunu yapmak ta sektöre adım atacak adaylar açısından önemlidir.
10) Mühendis, her ne kadar teknik işlevli bir kişi gibi görünse de insan merkezli projelerde yönetici veya etkin konumda olduğu için sosyal ve psikolojik açıdan yeterli olabilmelidir. ABD’de yapılan bir araştırmada, işten çıkarılmış 4000 mühendisten sadece % 38’inde teknik yetersizlik olduğu, buna karşılık % 62’lik kısımda uyumsuzluk bulunduğu belirlenmiştir (Sorguç, 1993).
Bu tür problemlerin aşılması amacıyla, inşaat mühendisliği eğitimi alan öğrenciler için sosyal ve psikolojik konuları içeren derslerin müfredata konulması (tıpkı öğretmen okullarında Pedagojik Formasyon dersleri verilmesi gibi) faydalı olacaktır (Christodoulou, 2004).
11) Bazı inşaat mühendisliği projelerinin bölgesel veya ulusal çapta olduğu düşünülürse, böyle bir projenin önemli siyasi, hukuki, ekonomik, kültürel, çevresel vb. uzantıları ve göç, toplum güvenliği, mali değişim, vb. sonuçları olacaktır.
Bu bağlamda, eğitimin bir parçası olarak, mühendis adaylarının ufkunu geliştirecek şekilde ortak projelerde görev almalarını veya staj yapmalarını, ekonomik ve politik sorunlar üzerinde yetiştirilmelerini sağlayıcı yönde bir eğitim (en azından yüksek lisans düzeyinde) vermek zorunludur.
12) Öğrencilerin ilgi alanları ve derslere göre yetenekleri farklılık göstermesine karşın, bu durumun bölümlerde yeterince dikkate alınmadığı ve dolayısıyla sağlıklı bir branşlaşma ve spesifik eğitimin verilemediği gözlenmektedir.
Bu anlamda yapılacak anket, gözlem ve değerlendirme çalışmalarının sonuçları değerlendirilerek uygun bir branşlaşma oluşturulmalıdır.
13) Öğrencilerin çoğunun, sadece lisans eğitiminde aldıkları birikimle kalma eğiliminde oldukları, kendi kendine ve yaşam boyu öğrenme konusunda yetersiz kaldıkları görülmektedir.
Halbuki bugünden yarına gelişme ve değişimlerin yaşandığı günümüzde, sürekli öğrenmenin gerekliliği açıktır. Dolayısıyla, yaşam boyu öğrenme ve kendini yenileme disiplininin öğrenciye lisans düzeyinde kazandırılması gereklidir.
Bu bağlamda öğrenciler, mezuniyet sonrasında, üniversiteler, meslek odaları ve örgütleriyle sürekli ilişki içinde bulunmak, kurs, seminer, konferans ve benzeri etkinliklerden yararlanmak konusunda bilinçlendirilmelidirler.
Bölümde yapılan araştırmalar, projeler ve bitirme ödevleri öğrenciyi meslek hayatına hazırlamalı ve mümkünse bu çalışmalardan bazıları sektörel bir problemin çözümüyle ilgili olmalıdır. Bu tür çalışmalara olabildiğince parasal destek sağlanmalıdır.
14) Öğretim elemanlarına düşen diğer önemli bir görev de öğrencilere meslek etiğinin verilmesidir. Eğitimleri sırasında öğrencilere etik kurallarının, öz disiplin ve görev ahlakı bilinci şeklinde netleştirilerek aşılanması, sağlıklı bir toplumun oluşmasında büyük katkıda bulunacaktır. Bununla ilgili olarak, örneğin Amerika İnşaat Mühendisleri Birliği (ASCE), mühendislerin mesleklerini icra ederken toplumun güvenlik, sağlık ve refahını en önde tutmaları gerektiğini etik bir kural olarak belirtmektedir (Aktan, 1999), (Russell and Stouffer, 2003).
15) Öğrenci danışmanlığının önemi küçümsenmemelidir. Danışmanlar öğrencilere eğitim-öğretim, sosyal ve psikolojik yönden gereğince yardımcı olabilmelidirler. Danışmanlık mekanizmasının güçlendirilmesi kaliteli eğitimin vazgeçilmez bir parçasıdır.
SONUÇLAR
Mühendislik yapılarında güvenlik, kalite ve ekonomi olgularının artarak önem kazanmasıyla, “iyi yetişmiş mühendis” ya da diğer bir deyişle “mühendisin iyi yetiştirilmesi” kavramları ön plana çıkmıştır.
İnşaat mühendisliği eğitiminin amacı, bayındır bir çevrenin oluşturulması ve insanların yaşam kalitesinin artırılması için öğrenciye temel mesleki bilgi, beceri, etik ve öğrenme esaslarını kazandırmaktır. Bununla beraber, mühendisçe düşünebilme, değerlendirme ve karar verebilme yeteneği de bu eğitimin temel bir parçasıdır.
Çalışmada ele alınan ve sağlanması arzu edilen konuların bir bölümü bazı üniversitelerimiz tarafından kısmen veya büyük ölçüde uygulandığı halde, bu konuda yol kat etmesi gereken üniversitelerimizin sayısı da az değildir. Çalışmada sunulan öneriler, ayrıntılı irdelemeye ve geliştirilmeye açıktır.
KAYNAKLAR
-
Aktan, A. E., 1999, The Civil Engineer in the New Millennium, Proceedings of the Uğur Ersoy Symposium on Structural Engineering, METU, July, 1999, Ankara.
-
Anonim, 1993, Türkiye Mühendislik Haberleri Dergisi, Ekim 1993, Sayı: 368, sayfa: 10-16, İstanbul.
-
Christodoulou, S., 2004, Educating Civil Engineering Professionals of Tomorrow, Journal of Professional Issues in Engineering Education and Practice, April 2004, Vol. 130, Issue 2, pp. 90-94.
-
Çeçen, K., 1990, İstanbul Teknik Üniversitesi Kısa Tarihçesi, İTÜ Bilim ve Teknoloji Tarihi Araştırma Merkezi, İstanbul.
-
Özand, E., 1985, Türkiye’de Mühendislik Eğitiminin Tarihçesi, Timyad Yay., 2., İstanbul.
-
Özkul, A. E., 2004, E-Öğrenme ve Mühendislik Eğitimi, TMOB Elektrik Mühendisleri Odası Dergisi, Sayı: 419, Ankara.
-
Russell J. S. and Stouffer, W. B., 2003, Some Ethical Dimensions of Additional Education for the 21st Century, Journal of Professional Issues in Engineering Education and Practice, October 2003, Vol. 129, Issue 4, pp. 225-231.
-
Sorguç, D., 1993, Türkiye Mühendislik Haberleri Dergisi, Ekim 1993, Sayı: 368, sayfa: 17-26, İstanbul.
-
Sorguç, D., 1994, Türkiye Mühendislik Haberleri Dergisi, Haziran 1994, Sayı:372, sayfa:20-26, İstanbul.
Dostları ilə paylaş: |