TüRKİYE’Nİn türk dünyasi’na yönelik kalkinma ve iŞBİRLİĞİ stratejileri



Yüklə 527 b.
tarix26.01.2018
ölçüsü527 b.
#40720


TÜRKİYE’NİN TÜRK DÜNYASI’NA YÖNELİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ STRATEJİLERİ

  • Elşen BAĞIRZADE

  • Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi

  • Türk Dünyası İşletme Fakültesi

  • Öğretim üyesi

  • Köln-Almanya, 7 Mart 2010


“TÜRK DÜNYASI” KAVRAMI

  • Tüm Türk soylu halkları kapsadığı düşünülen kavramdır.

  • Bazı araştırmacılar Orta Asya için bu kavramı kullanır. Türkistan kavramı ile eş anlamlı kullanıldığı da olur.

  • Bazı kaynaklarda ise Orta Asya'ya ek olarak Kafkasya ve Rusya Federasyonu içinde bazı Türki bölgeler de katılır.

  • Kavramın en geniş kullanımında ise tüm bağımsız Türk Cumhuriyetleri, özerk Türk Cumhuriyetleri ve türklerin yaşadığı diğer bölgeler birlikte Türk Dünyası sayılır.

  • Biz, bilimsel çalışmaların güvenilir verilere ulaşımı zorunlu kıldığı dolayısıyla, kendi çalışmalarımızda Türk Dünyası dediğimizde 6 Bağımsız Türk Devletlerini kastedeceğiz.





TÜRK DÜNYASI’NIN TEMEL SOSYO-EKONOMİK GÖSTERGELERİ



TÜRK DÜNYASI’NIN AVANTAJLARI

  • Doğal kaynaklar bakımından zenginliği. Özellikle petrol ve doğal gaz(Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan), bor (Türkiye), altın, bakır(Türkiye, Kazakistan, Özbekistan), kömür (Kazakistan, Kırgızistan), demir(Kazakistan, Kırgızistan) önemli kaynaklar arasındadır.

  • Verimli topraklara sahip olması. Türk dünyası ülkelerinin yerleştiyi araziler genellikle tarıma yararlı sayılmaktadır. Özellikle pamuk (Özbekistan), hububat (Türkiye, Kazakistan, Azerbaycan, Kırgızistan) diğer bitki türlerinin yetiştirilmesi olanakları geniştir. Bununla birlikte hayvancılık için de, özellikle Orta Asya bölgesi çox elverişli iklim ve otlak arazilere sahiptir.

  • Kalifiye iş gücü bakımından zenginliği. Türk Cumhuriyetleri, özellikle de yeni bağımsızlık kazanmış Cumhuriyetlerde nüfusun büyük çoğunluğu, neredeyse yüzde 90’dan fazlası okur-yazar durumdadır.

  • Önemli uluslararası ve bölgesel ulaşım ve iletişim ağı merkezlerinden olması. Türk Dünyasının yerleştiği coğrafya tarihen Doğu ile Batı, Güneyle Kuzey arasında bir nevi köprü rolünü oynamıştır. Çağımızda da Çinle Avrupa, Rusya-Orta Doğu ülkeleri arasındakı önemli ulaşım ve iletişim hatları bu coğrafyadan geçmektedir. Özellikle de petrol ve doal gaz boru hatları dünya enerji güvenliği için önem arz etmektedir.



TÜRK DÜNYASI’NIN TOPLAM DIŞ TİCARETİNİN GELİŞİMİ (1992-2007), MİLYAR DOLAR



TÜRK CUMHURİYETLERİ’NİN TOPLAM DIŞ TİCARETİNDE KENDİ ARALARINDAKİ TİCARET (2008)



DÜNYA PETROL REZERVLERİ VE TÜRK DÜNYASI



TÜRK CUMHURİYETLERİ’NİN DIŞ TİCARETİNDE İLK 10’A GİREN TÜRK CUMHURİYETLERİ (2008)



‘YENİ DÜNYA DÜZENİ’ VE TÜRK DÜNYASI

  • “… 500 senedir ki, Avrasya dünyaya egemen olmak isteyen güçlerin esas rekabet meydanıdır ve bu XXI. yüzyılda da devam edecektir. Diğer ifadeyle dünyaya egemen olmak isteyenler önce Avrasyaya egemen olmalıdır”.

  • Brzezinski bu egemenlik savaşında Türk Dünyası ülkelerinin yerleştiği coğrafyayanın özellikle önemini vurgulamakta, Türkiyeni bu coğrafyada önemli jeostratejik aktörlerden, Azerbaycanı ise jeostratejik pivotlardan biri gibi değerlendirmektedir.

  • “… küçük boyutlarına ve nüfusuna rağmen Azerbaycanın muazzam enerji kaynakları dolayısıyla jeopolitik önemi haizdir. Hazar Denizi Havzası ve orta Asyaının zenginliklerini içeren şişenin mantarıdır. Azerbaycan Moskovanın kontrolüne girdiği takdirde Orta Asya devletlerinin bağımsızlığının anlamı kalmaz. Batı pazarlarına Rusyanın kontrolündeki topraklardan geçmeyen bir boru hattıyla bağlanan bir Azerbaycan, Batının enerji zengini Orta Asya ülkelerine geçiş yolu oluşturur.Ukrayna kadar, Azerbaycan ve orta Asyanın geleceği de Rusyaının geleceğini belirleyecektir”.

  • Zbigniew K. Brzezinski, Dev Satranç Tahtası



‘YENİ DÜNYA DÜZENİ’ VE TÜRK DÜNYASI

  • Türk Dünyasının Yeni Dünya Düzeni’nde mevcut ve gelecek qlobal gücler olan Avrupa Birliği, Rusya, Çin ve Hindistanın çevrelediği büyük bir arazide yerleşmesi ve qlobal siyasi-askeri mücadelenin yürütüldüyü Orta Doğu ile sık komşuluk, tarihi, kültürel ilişkiye sahip olması, bu ülkelerin dünya politik sisteminda önemli bir mevkiye yükselmesine sebep olmaktadır.

  • Bu gün Türk Dünyası ülkeleri, BM, Bağımsız Devletler Topluluğu, ‘Shangai Forumu’, İslam Ülkeleri Konferansı, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ve Avrupa Konseyi gibi uluslararası ve bölgesel ekonomik ve politik oluşumlarda önemli roller üstleniyorlar.

  • Fakat tüm bunlara rağmen, BM ve İslam Konferansı Teşkilatından başka diğer hiç bir önemli kuruluşda tam şekilde iştirak etmemekteler ve kendi siyasi-askeri teşkilatları da bulunmamaktadır. Bu ise yeni dünya düzeninde türk dünyasının genel ekonomik ve politik tavrlar sergilemesini engellemektedir.



OSMANLI İMPERATORLUĞU-TÜRK DÜNYASI İLİŞKİLERİ

  • XVI. Yüzyıla kadar Orta Asya Türkleri kendilerini “merkez”, Osmanlı’yı ise “çevre” olarak görmüşler.

  • Yüzünü Batıya tutmuş Osmanlı İmperatorluğu uzun dönem Asya Türklüğünün gözünde “Devleti-Rum” olma özelliğini korumuştur.

  • Osmanlı’nın Türk Dünyası’na yönelik ilk ciddi ilgisi Safevi devleti ortaya çıktıkdan sonra olmuştur.

  • Kanuni ve III. Murat dönemlerinde Orta Asya Hanlıklarına bazı siyasi-askeri destekler yapılmıştır.

  • Rusların Kazan ve Astarhanı işğali üzerine Kanuni bir sefere hazırlansa da Malta seferinden dolayı askıya almıştır.III Murat da böyle bir sefere kalkışsa da başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

  • Osmanlının XVI. Yüzyılda Volga-Don Kanalı Projesi’nin başarısızlığı, Osmanlı gemilerinin Hazara çıkış planını yarıda bırakmıştır.

  • Rus işğalleri sonucu Osmanlının Orta Asya ile kuzey bağlantısı kesilmiştir.

  • XIX. Yüzyılın sonlarına doğru Orta Asyanın tamamen ruslar tarafından işğali, II. Abdülhamidi bu bölgeye sadece şeyh ve hocalar göndermekle yetinmek zorunda bırakmıştır.

  • İttihat ve Terakki döneminde yönetimde Türk milletçiliği güçlenmiş, Orta Asyaya ilgi artmış, hatta 1918 yılında Türk Ordusu Bakü’ye girerek Azerbaycan’nın bağımsızlığını da sağlamıştır.

  • XIX. yüzyıldan itibaren Batı’ya bağımlı hale gelen İperatorluk, son dönemlerinde de Doğu’nun değil, “Batı’nın hasta adamı” kimi tarihe geçmiştir.



SSCB DÖNEMİ TÜRKİYE - TÜRK DÜNYASI İLİŞKİLERİ

  • Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu aşamasında Türkiye-SSCB ilişkileri iyi düzeyde olmuş ve bu dönemde SSCB’nin Türkiye’ye yardım politikasında SSCB’deki Türk halklarının katkısı büyüktür.

  • Türkiye’nin Sovyetlerle ilişkileri Moskova merkezli yürütülmekte, Kafkaslar ya da Orta Asya ile doğrudan ya da dolaylı olarak bir ekonomik ilişki tesis edilememektedir.

  • Sovyet-Türk ekonomik ilişkilerinde, özellikle 1960’lı yılların sonundan itibaren daha pragmatik yaklaşımlar sergilenmiştir. Bu politika çerçevesinde, 1960’lı yılların sonunda imzalanan “Türkiye’de Sınai Tesisler Kurulmasına İlişkin Anlaşma” kapsamında, İskenderun Demir-Çelik ve Seydişehir Alüminyum tesisleri, Aliağa Petrol Rafinerisi, Oymapınar Hidroelektrik Santrali gibi ağır sanayi tesisleri Rus kredisi ve teknolojisi ile yapılmış, kredi geri ödemelerinin önemli bir bölümünün de Türkiye’den Sovyetlere mal ihracı ile yapılması kararlaştırılmıştır.

  • 1984 yılında ise Türk-Sovyet ekonomik ilişkilerini yeniden şekillendiren, SSCB’den Türkiye’ye doğal gaz satışına ilişkin anlaşma kapsamında alınacak doğal gazın bedelinin bir bölümünün Türkiye’den Sovyetlere mal ve hizmet ihracı ile ödenmesi öngörülmüş ve bu sistem sayesinde Türk firmaları Rusya’yı keşfetmişlerdir. Bugün Türk müteahhitlerinin tüm Avrasya coğrafyasında 42 milyar doları aşan bir müteahhitlik pazarına sahip olmalarının temelinde bu anlaşma yatmaktadır.

  • Bir sözle, önceleri SSCB’i incitmemek adına, sonralarsa “soğuk savaş”ın gerektirdiği üzere Türkiye’nin Orta Asya Türklüğü ile ilişkileri neredeyse olmamıştır.



ATATÜRK’ü BİR DAHA RAHMETLE ANIYORUZ...

  • “Bugün Sovyetler Birliği dostumuzdur, komşumuzdur, müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacağını kimse bugünden kestiremez. Tıpkı Osmanlı gibi, tıpkı Avusturya-Macaristan gibi parçalanabilir, ufalabilir. Bugün elinde sımsıkı tuttuğu milletler avuçlarından kaçabilirler. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir. İşte Türkiye ne yapacağını bilmelidir...bizim bu dostumuzun idaresinde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz var. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lazımdır. Milletler buna nasıl hazırlanır ? Manevi köprüleri sağlam tutarak. Dil bir köprüdür...İnanç bir köprüdür... Tarih bir köprüdür. Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimizin içinde bütünleşmeliyiz. Onların bize yaklaşmasını bekleyemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gerekli.”

  • Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

  • 1933, Çankaya Köşkü



TÜRKİYE ATATÜRKÜN VASİYETİNİ UNUTMADI

  • “Soğuk savaş”ın bitmesiyle Türkiye Batı’nın bölgedeki “ön çephesi” olmaktan çıktı.

  • Atatürkün vasiyeti unutulmadı.

  • Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlığını ilk tanıyan devlet Türkiye oldu.

  • ABD ve Avrupanın da telkinleri ile yeni bağımsız Türk cumhuriyetleri gelişme modeli gibi Türkiyeni seçtiler.

  • 1991 yılının son baharında tüm Türk Cumhuriyetleri cumhurbaşkanları Ankaranı ziyaret etmiştir.

  • 1992 yılının başlarında tüm yeni cumhuriyetlerde Türkiye Büyükelçilikleri açılmıştır.

  • 1992 yılı aralık ayında TİKA kurulmuştur.

  • Sonra Türk Devlet ve Toplulukları ile İş üzre Devlet Bakanlığı kurulmuştur.

  • Türkiye bölge ülkelerinin milli bağımsızlıklarının pekiştirilmesi, hukuk devletinin kurulması, demokrasinin oluşturulması, bir an önce piyasa ekonomisine geçiş için geniş kapsamlı stratejik yol izlemeye başladı.



TÜRKİYE - YENİ BAĞIMSIZ TÜRK CUMHURİYETLERİ İLİŞKİLERİNE İLKİN BAKIŞLAR

  • Başbakan Süleyman DEMİREL (1992): Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar Türk Dünyası ortaya çıkıyor

  • De Standaard Gazetesi (Belçika, 7 Mayıs) 1992) : “Türkiye ilk defa Batı’nın karşısına güçlü çıkıyor: artık yalvarmak veya Batı’nın O’na vermek istediğiyle memnun olmak durumunda değil. Tam aksine, Asya’daki gerçek ve potansiyel birçok dostuyla kendinden emin ve mücadele gücüne sahip bir ülke pozisyonuna yükselmiş durumda.

  • Peter DRUCKER (1993): “Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ortaya çıkan Türk Cumhuriyetleri bölgesel bir entegrasyon oluşturabilirler”.

  • KUBICEK (1996): “Türkiye ile Yeni Türk Cumhuriyetleri arasındaki muhtamel entegrasyon hareketinin tamamile doğal ve gerekli bir eğilim olarak kabül edilmesi gerekir”.

  • L. C. THUROW (1997) : “Avrupa, Orta Doğu ve Orta Asya kavşağında yaşayan, çoğunluğu Türkçe konuşan bölge ülkeleri arasında kurulmayı bekleyen bir ‘Türk Ortak Pazarı’ mevcuttur”.

  • S. E. WIMBUSH (1994): “Bölgenin entegrasyonundaki en önemli engel, bölgeye sınırı olan Rusya, Çin ve İran’ın entegrasyon alanını ekonomik, siyasi ve güvenlik açısından yaşam sahaları olarak görmelerinden kaynaklanacaktır”.



İLK DÖNEM İLİŞKİLERİNDE DUYGUSALLIK ÖNDEYDİ

  • İlk dönemlerde Türkiye Türk devletlerine büyük bir siyasi-ekonomik çıkartma başlatılmıştır:

    • Tüm bölge ülkeleri ile ticari-ekonomik işbirliği anlaşmaları imzalanmış,
    • Teknik yardım programları hazırlanmış,
    • Türkiye İhracat Kredi Bankası kredileri açılmıştır.
  • Bu dönemde, Batılı işadamları güvenlik sorunları ve yüksek ekonomik riskler nedeniyle bölgeye ihtiyatlı yaklaşırken, Türk işadamları tüm bölgede aktif bir şekilde yerlerini almışlardır.

  • Fakat, yürütülen çalışmalarda duygusal ağırlığın hakim olması, ikili ve bölgesel ilişkilerin sürdürülebilir bir strateji çerçevesinde koordine edilememiş olması, başlangıçtaki beklentilerin gerisinde bir ilerleme sağlanması sonucunu doğurmuştur.

  • Yine bu dönemde Rusya’nın bölgedeki etkinliğinin yeterli doğrulukta hesaplanamaması ya da değerlendirmelerin Rusya’nın 1991 yılındaki ekonomik durumuna göre yapılması, buna karşılık, özellikle hızla artan petrol ve doğal gaz fiyatlarına bağlı olarak Rusya’nın ekonomik gücünün ve bölgedeki etkinliğinin hızla artması, aynı zamanda da petrol ve doğalgaz rezervlerinin bölüşümünde Batılı ülkelerin daha büyük pay alarak bölgede etkili hale gelmeleri, Türkiye’nin yürüttüğü çabaların umulan sonuçları vermemesi sonucunu doğurmuştur.



TÜRKİYE VE TÜRK CUMHURİYETLERİ ARASINDA EKONOMİK İLİŞKİLERİN YASAL ÇERÇEVESİ





TÜRK CUMHURİYETLERİYLE TİCARİ İLİŞKİLERİN GELİŞTİRİLMESİ STRATEJİLERİ

  • Bugün Türkiye’nin Türk Cumhuriyetleri’ne yönelik ticareti geliştirme stratejisi 2000 yılında Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından uygulamaya konulan ve 52 ülkeni kapsayan “Komşu ve Çevre Ülkeler ile Ticari ve Ekonomik İlişkilerin Geliştirilmesi Stratejisi” çerçevesinde oluşturulmuştur.

  • Stratejinin temel araçları:

    • Ticaret ve Ekonomik İşbirliği, YKTK,ÇVÖ ve AB ile uyumlu ST Anlaşmaları ile Tercihli Ticaret ve Sınır Ticareti Düzenlemeleri
    • İSEDAK, EİT, KEİB gibi Bölgesel Organizasyonlarda Ticaretin Liberasyonu Çalışmaları
    • Karma Ekonomik Komisyon Toplantıları (KEK)
    • Ulaştırma, Turizm, Bankacılık, Gümrük, Standardizasyon vb. Teknik Alanlarda İşbirliği Anlaşmaları
    • Fuarlar, Ticaret Heyeti, Alım Heyeti, Müteahhitlik Heyeti ve İş Konseyi Toplantıları
    • Ticari İstişare Mekanizmaları
    • Ticaret Merkezleri (TTM) ve Ticaret Takımları (TİC-TAK)Türk Eximbank Kredileri
    • Bölge ülkeleri arasındaki Tercihli Ticaret Düzenlemeleri (BDT Ülkeleri Gümrük Birliği ve Arap Ülkeleri Ortak Pazarı); Türk yatırımlarının teşviki
  • Azerbaycan ve Kırgızistanla yapılan Tercihli Ticaret Anlaşması müzakereleri devam etmektedir.











TÜRKİYE’NİN TÜRK CUMHURİYETLERİ’NDEKİ YATIRIM FAALİYETLERİ

  • Türk Cumhuriyetleri kapalı ekonomik sistemden kurtulup, serbest Pazar ekonomisine geçmeleriyle birlikte, dış yatırımları da kabul etmeye başlamışlardır. Türk firmaları da doğrudan dış yatırımlarda bulunarak veya ortaklıklar yoluyla Türk Cumhuriyetleri’nde önemli yatırımlar yapmışlardır.

  • Bu gün Azerbaycan’da sınai tesis inşaası, sınai yatırımlar, petro-kimya, telekomünikasyon, ulaştırma, enerji, gıda, pazarlama, konfeksiyon, inşaat malzemeleri, mutfak eşyaları, mobilya, ayakkabı, sıhhi tesisat ve imalat sanayi dallarında faaliyet gösteren yaklaşık 1200 Türk Firması vardır.

  • Kazakistan’da ise yaklaşık 150 Türk firması, otel, iş merkezi, konut, hastane gibi tesislerin inşaatı, telekomünikasyon, gıda, tuğla, demir çelik, bakır, tekstil ve petrol sanayi konularında faaliyet göstermektedir.

  • Kırgızistan’da yine benzer konularda faaliyet gösteren 200 Türk firması bulunmaktadır.

  • Özbekistan’da Türk yatırımcıları telekomünikasyon, otoyol, hava alanı, otel ve fabrika yapımı gibi daha ziyade müteahhitlik hizmetlerinde faaliyet göstermektedirler.

  • Fakat bölgede firma sayısı açısından birinci sırayı alan Türkiye’nin, yatırım tutarı ve iş hacminde aynı başarıyı gösterdiği söylenemez.

  • Şimdiye kadar Türkiye Türk Cumhuriyetleri’ne yaklaşık 6 milyar dolara varan sermaye yatırımıştır ki, bunun da en büyük kısmı Azerbaycan ve Kazakistan’ın payına düşmektedir.

  • Aynı zamanda Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan’da da dış yatırımlarda en büyük paya sahip Türkiye’dir.





TÜRKİYE’NİN TÜRK CUMHURİYETLERİ’NDE MÜTEAHHİTLİK HİZMETLERİ

  • Türkiye bu Cumhuriyetlere önemli ölçüde müteahhitlik hizmetleri de vermektedir. Bugüne kadar bu hizmetlerin hacmi yaklaşık 24 milyar dolara varmıştır. Bu Türkiye’nin toplam dış müteahhitlik hizmetlerinin yaklaşık yüzde 22’e varan bir rakamdır.

  • Şimdiye kadar bu geniş coğrafyanın dört bir yanında inşa edilmiş otel, hastane, iş merkezi, yol, köprü gibi bir çok prestij projesi Türk müteahhitleri tarafından gerçekleştirilmiş ve Türkiye artık bu bölgede müteahhitlik alanında bir marka haline gelmiştir.

  • Türkiyenin bu ülkelere yönelik yatırım faaliyetlerinin en önemli yanı, genellikle petrol dışı alanlara sermaye yatırmasıdır ki, bu da genç Türk Cumhuriyetlerinin dengeli bir şekilde gelişmesine önemli katkı sağlamaktadır.





TÜRKİYE’NİN BANKACILIK VE FINANS SEKTÖRÜ ALANINDA TÜRK CUMHURİYETLERİYLE İŞBİRLİĞİ STRATEJİLERİ

  • Bankacılık ve finansman ilişkilerine bakıldığında, Türkiye bankalarının bölgede şubeler açtığını, bazı bankaların KOBİ Yatırım Kredileri verdiğini, Türk Eximbank’ın bölgeye yönelik kredi, garanti ve sigorta programları uyguladığı ve TİKA’nın desteklediği projeler bulunmaktadır.

  • Kredi-finans ilişkilerinin en önemli sac ayağını teşkil eden Eximbank kredileri’nin işleyişinde ve geri dönüşünde bazı problemler yaşandığı görülmekte olup, bölgeye yönelik yeni bir kredi finansman stratejisinin geliştirilmesi gerekmektedir.

  • Türk Cumhuriyetleri’ne yönelik ihracat ve yatırım faaliyetleri ilk yıllarda Eximbank kredileri ile desteklenmiş ve bu dönemde gerek Türkiyenin ihracatında, gerekse üstlenilen müteahhitlik projelerinde ciddi bir artış görülmüştür. Ancak, kredi desteğinin azalmasıyla birlikte bu olumlu süreç hızla tersine dönmüş, finansman tercihi bakımından Batılı ve Uzak Doğulu firmalar ile rekabet şansı olmayan Türki firmaları yavaş yavaş pazardan çekilmeye başlamışlardır.

  • İstanbul Menkul Kıymetler Borsası öncülüğünde 1995 yılında Avrasya Borsalar Federasyonu kurulmuştur. Federasyonun Türk Cumhuriyetleri de dahil olmak üzere 22 üyesi vardır.

  • Avrasya Borsalar Federasyonunun amacı üye ülkelerin menkul kıymet borsaları arasında işbirliğini pekiştirmek, üye ülkeleri uluslar arası borsalarda temsil etmek ve bölgedeki uluslararası borsaların entegrasyonun sağlamaktır.

  • Bu ülkelerin Merkez Bankaları ile her konuda sıkı işbirliği mevcuttur.



ENERJİ ALANINDA İŞBİRLİĞİ STRATEJİLERİ-1

  • Enerji sektörüne yönelik olarak ilişkiler değerlendirildiğinde özellikle Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın(TPAO) Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan da petrol ve gaz sahası satın alma, ortak girişim gibi faaliyetlerle arama ve üretim sürecine girdiğini, diğer yandan Türkiyenin Hazar petrollerine Baku-Ceyhan Boru hattı projesi ile kendi üzerinden dünya pazarlarına ulaştırma hususunda önemli çaba sarf ettiğini görmekteyiz.

  • Bununla birlikte enerji sektörünün aşırı sermaye yoğun ve riskli olması ve yoğun uluslar arası rekabet sebebiyle Türkiyenin bölgesel projelerden arzulanan düzeyde pay alamadığı görülmektedir.

  • Türkiye, Türkmenistan doğalgazının, Azerbaycan ve Kazakistan petrollerinin Türkiye üzerinden batı pazarlarına taşınmasını arzu etmektedir.

  • 30 milyar m³/yıl taşıma kapasiteli Türkmenistan-Türkiye-Avrupa Doğalgaz Boru Hattı Projesi gerek Türkiye, gerekse Türkmenistan, Azerbaycan ve Kazakistan için son derece önem taşımaktadır.

  • Ayrıca Türk Cumhuriyetleri petrol ve doğalgaz üretim ve işleme tesisleri ve boru hatları yapım ve onarım işleri bakımından da Türkiyenin müteahhitlik sektörü için önemli iş alanları oluşturmaktadır.



ENERJİ ALANINDA İŞBİRLİĞİ STRATEJİLERİ-2

  • Hazar petrollerinin, dünya pazarlarına ulaştırılmasını sağlayacak petrol boru hatları konusundaki çalışmalarda Türkiye de aktif bir şekilde yer almaktadır.

  • TPAO, Azerbaycan da 1993 yılında kurulan Uluslar arası Petrol Şirketleri Konsorsiyumunda ( Apreşon; Çıraklı ve Güneşli sahaları) %6.75, Şah Deniz Projesinde %9, Kurdaşi Projesinde %5 ve Alov Projesinde %10 hisseye sahiptir.

  • Halen, TPAO Apreşon sahasında üretilen petrolden gelir temin etmeye başlamış bulunmaktadır.

  • Türkiyenin Özel Petrol Şirketi Petoil de Azerbaycan Milli Petrol Şirketi SOCAR ile %50 ortaklık bazında Azer Petoil Şirketini Kurmuştur.

  • Kazakistan da 1993 yılında kurulan Kazak Türk Munay Şirketinde TPAO %49 hisseye sahiptir.

  • BAKÜ-TİFLİS-CEYHAN boru hattı projesi.

  • BAKÜ-TİFLİS-ERZURUM doğalgaz boru hattı projesi.

  • Olası TRANS-HAZAR boru hattı projesi.



ULAŞIM ALANINDA İŞBİRLİĞİ

  • Ulaştırma sektörüne bakıldığında telekomünikasyon alanında Türkiyenin bazı yatırımlar gerçekleştirdiğini, hava ulaştırmacılığının oldukça tatminkar bir düzeye ulaştığı, bununla birlikte, dış ticaretinin sınırlı kalmasının en önemli sebeplerinden birisi olan kara ve demiryolu taşımacılığının geliştirilemediği görülmektedir.

  • Orta Asya’yı Avrupa’ya bağlayan en kısa yol binlerce yıldır bilinen ve Türkiye üzerinden geçen tarihi İpek Yolu’dur. Tarihi İpek Yolunu günümüze demiryolları sayesinde “Demirden İpek Yolu” olarak uyarladığımızda; bu yolun Türkiye’den ikiye ayrılan iki alternatif hattı bulunduğu görülmektedir: İlki ve halen kullanılmakta olanı, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan ile İran üzerinden Türkiye’ye ulaşan ve TRACECA dâhilinde olan İran hattıdır.

  • Ancak ilgili hatta yaşanan sorunlar vardır. İkincisi ve ilk hattan daha kısası, Hazar’dan feribot geçişi ile Türkmenistan’dan Azerbaycan’a ulaşan ve Ermenistan üzerinden Türkiye’ye bağlanan hattır. Ancak bu hat Karabağ sorunu nedeniyle işlerliği bulunmamaktadır.

  • Türkiye’nin Orta Asya ulaşımında hedefi bu ikinci hattı kullanıp Gürcistan üzerinden yeni bir ara bağlantıyla Azerbaycan’a (Bakû) ulaşmayı hedeflemektedir. 1993’den beri gündemde olan bu alternatif TRACECA tarafından da proje kapsamına alınmıştır. Tüm hattın can damarı Kars-Tiflis arasında projelendirilmiş olan demiryolu bağlantısıdır.

  • Bağlantı mahiyetindeki hat sadece 132km. olup 265 milyar$’a gerçekleştirilebilecektir. Bu hat şu an bilinen en kısa hat olan İran bağlantısından 375km. daha kısadır. Hattın mutabakat zaptı ilgili ülkeler tarafından imzalanmış olup; etüt ve fizibilite çalışmalarına 2005 yılı içersinde başlanacaktır.Şu an inşa edilmektedir.

  • Bölge ile hava ulaşımının oluşturulması. Türk Hava Yollarının bölge ülkelerinde faaliyeti.

  • Nahçivan Özerk Bölgesi ile kara ulaşımının iyileştirilmesi. Köprü inşası.

  • Marmaray projesi.



KOBİ ALANINDA İŞBİRLİĞİ

  • Sovyetlerin merkeze bağımlı sanayi gelişme politikası nedeniyle, Türk Cumhuriyetleri’nde Sovyet döneminde küçük sanayinin gelişmediği bilinmektedir. Buna karşılık, Türkiye, küçük sanayi siteleri ve organize sanayi bölge modelleriyle sanayinin gelişimi konusunda önemli mesafeler kat edilmiş, değerli birikimlere sahip olmuştur.

  • Türkiye bu birikimlerini, Türk Cumhuriyetleri’nin bağımsızlıklarını kazanmalarını takiben bu ülkelere aktarmaya başlamıştır. TİKA ve KOSGEB işbirliğinde KOBİ’lerin geliştirilmesi amacıyla Türk Cumhuriyetleri’ne yönelik eğitim programları düzenlenmiş, müşavirlik hizmetleri verilmiş, küçük sanayi siteleri modeli Türk Cumhuriyetleri’ne anlatılmış ve model Türk Cumhuriyetleri’nce benimsenmiştir.



EĞİTİM ALANINDA İŞBİRLİĞİ

  • Türkiye, hükümetler arasındaki ikili anlaşmalarla biri Kazakistan, diğeri Kırgızistan' da olmak üzere iki ortak üniversite açmıştır.

    • Uluslararası Hoca Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesi
    • Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi.
  • Milli Eğitim Bakanlığı'nın halen Türk Cumhuriyetlerinde faaliyette bulunan 12 ilk ve ortaöğretim kurumu bulunmaktadır. Bu okullarda, Türk Topluluklarından 2.115 öğrenci öğrenim görmektedir.

  • Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Türk Cumhuriyetlerinde, kısa süreli mesleki eğitimler yürütmek üzere 8 kurs merkezi açılmıştır. Bu merkezlerde 1.765 kursiyer kurs görmektedir.

  • Türkçe Öğretim Merkezleri açımıştır.

  • Bu cumhuriyetlerde eğitim müşavirlikleri oluşturulmuştur.



TÜRKİYE’NİNBÜYÜK ÖĞRENCİ PROJESİ

  • Türkiye, 1992-93 öğretim yılından itibaren, ilgili ülkelerle yapılan ikili anlaşma ya da protokoller çerçevesinde "Büyük Öğrenci Projesi“ kapsamında Türk Cumhuriyetleri'nden, devlet bursu sağlayarak 10 000 öğrenci getirme projesini uygulamaya koymuştur. Başlangıç aşamasında, 10.000 öğrencinin 7 .000'inin yükseköğrenim 3.000' inin de orta öğretim için getirilmesi hedeflenmiştir.

  • İlgili ülkelerle Türkiye arasında yapılan ikili anlaşmalar çerçevesinde; öğretim elemanı ve öğrenci değişimi, ortaöğretim ve yükseköğretim öğrencilerine staj olanakları sağlanması, eğitim donanımı desteği, kitap desteği, latin alfabesine geçiş çalışmaları, Türkçe öğretim merkezleri açılması vb. konularda karşılıklı işbirliği yapılmaktadır



TÜRK CUMHURİYETLERİ’NDE 4600’e YAKIN TÜRKİYE DİPLOMALI UZMAN VAR



TÜRKİYE’DE TÜRK DÜNYASI ÜLKELERİYLE İŞBİRLİĞİNİN GELİŞTİRİLMESİ AMACIYLA OLUŞTURULAN UZMANLAŞMIŞ KURUMLAR

  • Başbakanlıkta Türk İş ve Kalkınma Ajansı (TİKA) (1992).

  • Türki Cumhuriyetler ve Akraba Topluluklarından sorumlu Devlet Bakanlığı (1992).

  • Dış Ticaret Müsteşarlığında Türk Dünyası Çalışma Grubu (2000).



TÜRKİYE’NİN TÜRK CUMHURİYETLERİYLE ENTEGRASYONA YONELİK ÇOKTARAFLI GİRİŞİMLERİ

  • Türk Devlet Başkanlarının Zireveleri

  • Türk Cumhuriyetleri Parlament Asamblesi

  • TÜRKSOY

  • Türk Devlet Toplulukları Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayı

  • Türk Dünyası Belediyeler Birliği

  • Ekonomik İşbirliği Teşkilatı

  • Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı

  • İslam Konferansı Teşkilatı



YAPILMASI GEREKENLER

  • Ekonomik alanda

    • İşbirliği ikitaraflı düzeylerden çoktaraflı düzeye geçirilmelidir,
    • Sermaye, mal ve hizmet ve işgücünün serbest dolaşımının önündeki engeller kaldırılmalıdır,
  • Siyasal alanda

    • Ortak siyasal kurumlar oluşturulmalıdır,
  • Kültürel alanda

    • Ortak kültürel mirasın yeniden ortaya çıkarılarak, yaygınlaştırılmalıdır.
  • Uluslararası arenada

    • Uluslararası kurumlarda birliktelik artırılmalıdır.


Ve yine Atatürk ...

  • Türk Birligi'nin bir gün hakikat olacagına inancım vardır. Ben görmesem bile gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım. Türk Birliği'ne inanıyorum. Onu görüyorum. Yarının tarihi yeni fasıllarını Türk Birliği ile açacak. Dünya sükununu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türk'lügün varlığı bu köhne áleme yeni ufuklar açacak. Güneş ne demek, ufuk ne demek o zaman görülecek”.

  • Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK







Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi

  • Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi

  • İstiglaliyyat Cad. 6, Bakü

  • Posta: Az 1001

  • Web: www.ekoelsen.tr.cx

  • E-posta: e.bagirzade@gmail.com

  • elsen_bagirzade@hotmail.com

  • GSM: (+99450) 374 41 33

  • İş: (+99412) 492 59 14

  • Fax: (+99412) 492 59 40



Yüklə 527 b.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin