TüRKİYE’Nİn yönetim yapisi ders notu kamu yönetiMİ



Yüklə 358,3 Kb.
səhifə1/6
tarix05.09.2018
ölçüsü358,3 Kb.
#76808
  1   2   3   4   5   6



TÜRKİYE’NİN YÖNETİM YAPISI DERS NOTU
KAMU YÖNETİMİ

Genel olarak kamu yönetiminin üç anlamı olduğu söylenebilir.



  • Birincisi; devlette ya da ona bağlı kuruluşlarda eylemde bulunan kişi ve gurupların davranışlarıyla ilgili alan,

  • İkincisi, devletin amaçlarını gerçekleştirecek biçimde örgütlenmiş insan gücü ve araç/gereç ile bunların yönetimi,

  • Üçüncüsü ise kamu politikalarının oluşturulmasında, siyasi karar organlarına destek sağlayan ve bu siyasaları uygulayan örgütler bütünüdür. Devletin yürütme fonksiyonundan sorumlu olan kamu yönetimi, bu süreçte daha çok hükümetin günlük ve rutin işlerini yerine getirmekle görevlendirilmiştir. Hükümet siyasi kararları aldığı ve başlattığı halde, kamu yönetimi yasama ve yürütmenin aldığı temel siyasi kararları uygulamak zorundadır. Kamu yönetimi, kendisini çevreleyen toplumun siyasal sisteminin bir alt sistemi niteliğindedir. Toplumun siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel alt sistemlerini etkilediği gibi onlardan da etkilenir. Kamu yönetimi geniş alanda faaliyette bulunurken, karşısında her zaman için kamu hukuku vardır. Kamu yönetimi kamu hukukunun ayrıntılı ve sistematik uygulanışını içermektedir.


KAMU YÖNETİMİNİN UNSURLARI

  • İnsan: Çeşitli tüketici gruplar, siyasi liderler, yasama organı üyeleri ve baskı gruplarından oluşmaktadır.

  • Örgüt: Örgüt, kamusal mal ve hizmetlerin üretilmesi ve halka sunulmasında temel araç görülürken, yönetim ise hizmetlerin merkez unsuru kabul edilmektedir. Devlet bu araç vasıtasıyla görevlerini yerine getirmektedir.

  • Yönetim: Liderlerce belirlenen sonuçlara ulaşmak ve insanlarla diğer unsurları kontrol etmek amacıyla karar vermeyi, bireylerin yönetimi sürecini ve yönetime yön veren faaliyetleri içermektedir.

  • Kamu politikası: Toplumsal sorunları ve bunların çözümlerini belirlemek anlamına gelmekte ve kanun yapmak, yönetsel düzenlemeleri gerçekleştirmek, alternatif çözüm önerileri arasında seçim yapmak, sorunları çözecek yöntemleri belirlemek gibi fonksiyonları içermektedir.

  • Norm düzeni ve mali kaynak: İdeolojik düşünceler ve siyasi tercihler, anayasa, kanunlar ve yönetsel düzenlemeler, kamu yönetiminin örgüt yapısını ve işleyişini düzenlemekte ve yönlendirmektedir. Kamu maliyesi ise, kamu yönetiminin yapacağı işlerin belirleyici unsurunu oluşturmaktadır. Hizmetlerin düzeyi ve miktarı, eldeki mali kaynaklara bağlıdır.

  • Kamu görevlileri: Örgütü harekete geçirmekte ve çalıştırmaktadırlar.


KAMU YÖNETİMİNİN FONKSİYONLARI

Kamu yönetiminde örgüt yapısı analiz edildiğinde, devlet otoritesinin yerine getirilmesinde üç temel fonksiyonun etkili olduğu görülmektedir.



  • Bunlar, öncelikli olarak belirli uyuşmazlıkların çözümünde hukuku kullanan ve kişilerin haklarını koruyan yargı otoritesi,

  • ikincisi devletin yönetme iradesinin yerine getirilmesini sağlayan idari kuruluşlar,

  • üçüncüsü ise bilimsel, teknik ve ticari faaliyetlerde ülke genelinde hakim konumda olan yönetsel otoritelerdir. Akademik bir disiplin olarak kamu yönetimi, kamu bürokrasisini ve onun mal ve hizmet sunduğu halkla ilişkilerini anlamaya ve geliştirmeye yönelik uygulamalardan ve teorilerden meydana gelen bir bilim dalıdır. Kamu yönetimi toplumla siyasi sistem arasında köprü vazifesi yapar. Siyasi sistemin, ülke sorunları ile ilgili konularda karar vermek için ihtiyaç duyduğu, bilgi, haber ve diğer çıktıları sağlar. İyi organize olmuş kamu bürokrasisi siyasi istikrarın teminatı olarak görülmektedir.


ÖZEL YÖNETİM - KAMU YÖNETİMİ FARKI

1. Siyasi çevre: Kamu yönetimi içinde seçmenlerin, politikacıların, üretici ve tüketici çıkar gruplarının bulunduğu siyasi bir ortamda faaliyet gösterir ve yasama ve yargının denetimi altındadır. Ancak bu durum özel yönetim için geçerli değildir.
2. Kamu yararı ve özel yarar: Kamu hizmetleri bütün bir toplumun ortak menfaatleri için yapılır. Bunların faydası bölünemez, kullanıcılara göre fiyatlandırılamaz ve hizmete ilişkin fiyatı ödemeyenler hizmetten mahrum edilemezler. Özel mal ve hizmetlerin ise, faydaları ferdi ve bölünebilir niteliktedir. Mal ve hizmetin fiyatını ödemeyen hizmetten faydalanamaz.
3. Hukuk düzeni: Kamu yönetimi, güçlü idari ve hukuki gelenekler ile hukuk düzenine dayanır. Hukuk düzeni ise anayasayı temel almaktadır. Bundan dolayı kamu yönetimi hukuk düzenine ve anayasanın gereklerine uymak zorundadır. Özel yönetimde ise yasa, sosyal sorumluluğun en düşük standardı olarak algılanmakta ve bu standart kuruluşun faaliyetlerini engelleyici bir unsur olabilmektedir.
4. Serbestlik: Özel yönetim genel olarak daha fazla serbestliğe sahiptir. Kamu örgütleri ise devletin bir parçasıdır, kurallara ve denetime tabidirler.
5. Sosyal maliyet: Kamu yönetimi sosyal maliyet kavramıyla ilgilenmek zorundadır. Özel sektör kuruluşları, sosyal maliyeti önlemeye yönelik faaliyetlerin yönetim giderlerini artırması sonucu kuruluş kârının azalacağı düşüncesiyle sosyal maliyet sorunuyla ilgilenmek istememektedirler.
6. Siyasi liderliğin değişme sıklığı: Siyasi liderler koalisyon durumları olmasa bile seçim dönemlerinde değişebilir. Bu da politika değişikliklerine yol açar. Özel sektörde, kamu kuruluşlarında olduğu gibi fazla politika değişiklikleri söz konusu olmamaktadır.
7. Kurumların yapısı ve yöneticilerin motivasyonu: Bürokratları motive eden temel etken, prestij ve otorite kazanma duygusu ile siyasi yöneticilerin ve kamuoyunun denetimidir. Özel sektör yöneticilerinin faaliyetlerini motive eden temel etken piyasa mekanizmasıdır. Özel kesimin ürettiği mal ve hizmetler, vatandaşlara sunulmak suretiyle piyasa denetimine tabi tutulurlar. Kamu yönetiminde ise nispeten kapalılık ve gizlilik ilkesi hâkim olduğundan bu denetim daha zor yapılmaktadır.
8. Hakemlik: Kamu yönetimi çelişen sosyal çıkarlar arasında bir arabulucu niteliğinde faaliyette bulunmaktadır. Bu nedenle birey ve grupların davranışları üzerinde bazı sınırlamalar getirilebilmektedir. Özel yönetimin ise böyle bir gücü yoktur.
9. Kamu gücü: Özel kişi ve kuruluşlar arasındaki ilişkiler, tarafların eşitliği esasına dayanmaktadır. Kamu yönetimi ise, amacını gerçekleştirmek için kamu gücünü (karşı tarafın rızası olmadan) tek taraflı olarak kullanır ve bunu uygulayabilir.
10. Kuralların yoğunluğu: Kamu yönetiminde usul ve kurallar yasalarla ayrıntılı olarak belirlenmiştir. Özel kesimde ise genel nitelikli, fazla ayrıntılı olmayan ve sayıca az yasa bulunmaktadır.
11. Hedefler: Özel yönetim önce kârı, kamu yönetimi ise hizmeti esas alır. Özel yönetim mal/hizmet satın alanı müşteri, kamu yönetimi ise vatandaş olarak görür. Vatandaşla müşteri farklı kavramlardır. Müşterilere özel sektörün verdiği haklar sınırlı, oysa hükümetin vatandaşlarla karşılıklı ilişkisi daha uzun dönemli ve karşılıklı ilişki olarak hükümetin kendi garantisi ile sınırlıdır.
12. Özerklik: Özel yönetim kamu yönetiminden daha çok özerktir. Çünkü kamu kuruluşları yasal bir çerçeve içinde faaliyette bulunmak zorundadırlar. Bundan dolayı yasalar ve diğer düzenleyici işlemler çoğu kez kamu yöneticisinin hareket özgürlüğünü kısıtlamaktadır.


KAMU YÖNETİMİ VE SİYASET AYRIMI


  • Kamu yönetimi bilimi ile siyaset bilimi yakın zamanlara kadar farklı kavramlar olarak değerlendirilmemiştir. Ancak disiplinlerdeki detaylanma sonucu kamu yönetimi ile siyaset biliminin eğitiminde uzmanlaşma ihtiyacı ortaya çıkmıştır.




  • Siyaset ve kamu yönetiminin ayrışmasında ABD’de Woodrow Wilson’un “Yönetimin İncelenmesi” (1887) ve 1900 yılında Frank Goodnow’un “Siyaset ve Yönetim” isimli eserleri başı çekmiş, 1952 yılında Türkiye’de TODAİE’de aynı şekilde kamu yönetimi ayrı bir ders olarak verilmeye başlanılmıştır.




  • Siyaset ve yönetim bilimi arasında kesin bir ayırım yapmak zor olmakla birlikte siyaset biliminin daha ziyade devleti oluşturan üç temel güçten yasama gücü ve bu gücün oluşumu, kullanılması, siyasi kavramlar, felsefi ve siyasi akımlar, siyasi partiler gibi alanları incelerken; kamu yönetimi devletin yürütme gücü üzerine yoğunlaşmıştır.




  • Sonuç olarak siyaset bilimi ülkelerin politika oluşturma ve karar alma fonksiyonlarını incelemekte, kamu yönetimi ise karar alma bu kararları uygulamaya aktarma mekanizmalarını değerlendirmektedir.


DEVLETİN VAROLUŞ SEBEBİ VE MEŞRULUĞU


  • Genelde devletin varoluş nedeni, insanın doğal hak ve hürriyetlerinin korunacağına dair inançtır. Devlet bu inancı pekiştirmek için güvenlik, adalet, sağlık, eğitim, altyapı gibi hizmetleri üstlenmektedir.

  • Devlet bu hizmetleri yerine getirebilmek için, egemenlik hakkı ve yetkisinin bir sonucu olarak siyasal güce sahip olmak zorundadır. Devletin sahip olduğu bu güç sınırsız değildir ve keyfi kullanılamaz.

  • Modern devlet anlayışının ortaya çıkmasıyla birlikte devletin yapmak zorunda olduğu hizmetlerde sürekli artış meydana gelmiştir. Bu genişleme ise doğrudan devletin büyümesine neden olmuştur.

  • Devletin yeni sorumluluklarının ortaya çıkması, belli temel değerleri gerçekleştirmedeki rolü hakkında değişen kamuoyunun bir sonucudur. Devlet, toplumsal düzenin kurallarını koymakta, uygulamakta ve bunu yapmak için de çeşitli kurumlar kurmaktadır. Devletin ikinci amacı ise, toplumsal amacı gerçekleştirmektir.

  • Bu iki amaç günümüzde devletin rolünü değiştirmiş ve etkili bir kamu yönetimine olan ihtiyacı artırmıştır.


DEVLETİN GÖREVLERİ

  • Devletin asli görevi negatiftir. Bunlar, toplum için zararlı olan şeylere mani olmak, iç düzeni ve dış güvenliği sağlamaktır.

  • Devletin modern görevi, öncekileri de devam ettirmekle birlikte, daha çok pozitiftir, yani olumludur. Devletin bu yeni görevi, toplumun ortak ihtiyacı olan mal ve hizmetleri üretmektir.

  • Devlet, ayrıca ekonomik faaliyetleri düzenleme ve gelir paylaşımını yeniden sağlamak gibi bir görev de üstlenmiştir. Devletin fonksiyonları üç grupta toplanabilir.

  • Klasik fonksiyonlar; vergi toplama, adalet, güvenlik, savunma ve dış ilişkiler gibi bir devletin varlık sebebi olan işlerdir.

  • Devletin, kaynakları harekete geçirici fonksiyonu ise, tarım, sanayi ve ulaştırma gibi belirli bazı sektörlere yardım etmesi, destek olmasıdır.

  • Devletin üçüncü fonksiyonu da, toplumdaki bazı gruplara (yaşlılar, öğrenciler, çocuklar, yoksullar vb.) doğrudan yaptığı sosyal yardımlardır.


DEVLETİN BÜYÜMESİNİN SEBEPLERİ

1. Devletin büyümesini etkileyen faktörlerin başında sanayileşme gelmektedir.

2. Ticari ve sınai faaliyetlerin sosyal maliyetleri.

3. Devletin ekonomiyi kontrol etmek istemesi.

4. Nüfustaki (demografi) değişiklikler.

5. Kentleşme de, kamu hizmetleri için yeni talepler meydana getirir.

6. Kişi başına düşen gelirin artması, devlet harcamalarının büyümesi.

7. İletişim sektörü, uydular, internet ve TV yayınları vb gelişmeler.

8. Kamu hizmetlerinin ucuz olduğu anlayışı ve buna bağlı olarak kamu hizmetlerinin çoğaltılmasıdır.

9. Seçimle gelen siyasi yöneticilere devletin büyümesinin sağladığı imkânlar.

10. Bürokratik yapının genişleme eğilimi de bir iç faktör olarak büyümeye yol açar.

11. Kamu işletmelerindeki verimsizlik.


DEVLETİN BÜYÜMESİNİN SONUÇLARI


  •  Devletin fonksiyonlarındaki artış, onun yürütme organı olan kamu yönetimi teşkilatını büyütmüştür. Bu kamu yönetimi teşkilatı, kendi içinde karmaşık ve teknik bir nitelik kazanmıştır.

  •  Yönetimin teknik bir niteliğe bürünmesine "teknokrasi" denilmektedir. Bakanlıklarda ve kamu kurumlarında kararlar, her biri belirli dalda uzman olan kişilerin meydana getirdiği küçük gruplar tarafından alınmaktadır.

  •  Teknik ve bilimsel verilere ve yöntemlere giderek daha fazla önem veren devlet yönetimi, bu verileri elinde tutan, değerlendiren ve kullanan uzmanlara ve bürokratlara daha fazla bağımlı hale gelmiştir.

  •  Devletin büyümesi, bürokratikleşmeyi artırmıştır.

  •  Bürokratikleşme, idari yapıların büyümesi ve teknik nitelik kazanması, halkın karar alma sürecine katılmasını zorlaştırmıştır.

  •  Kamu hizmetlerinde verimsizlik, harcamaların artması ve enflasyon gibi olumsuzluklar, devletin büyümesinin bir sonucu olarak değerlendirilmektedir.

  •  Kamu borçlarının artması devletin aşırı büyümesinin bir sonucudur.


DEVLETİN DÖNÜŞÜMÜ

  •  Devletin ekonomik alandaki rolü, “müdahalecilik” ve “serbestlik” arasında gidip gelmektedir. Ancak 1980'den sonra, liberal düşünce önem kazanmış, bütün ülkelerde piyasa ekonomisine doğru güçlü bir eğilim ortaya çıkmıştır.

  •  Devletin büyümesine karşı, en güçlü hareket “Liberalizm” ve onun bireye ve piyasaya yaptığı vurgu olmuştur. Günümüzde bu hareket, devlet iktidarı karşısında kişi haklarını ve gücünü yeniden değerlendirmeye çalışmaktadır. Liberalizm, sınırlı bir yönetim anlayışını benimser.

  •  1980'li yılların başından itibaren devletin küçültülmesine yönelik faaliyetlerde önemli bir gelişme yaşanmıştır.

  •  Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra giderek merkezileşen yönetim faaliyetleri, 1970’li yıllarda tekrar yerinden yönetime doğru bir değişme içine girmiştir. Bu değişim yerelleşme (desantralizasyon) kavramıyla ifade edilmektedir.


REFAH DEVLETİ VE YENİ KAMU YÖNETİMİ ANLAYIŞI


  •  Refah devleti kavramı Batıda 1930-1970 arasında hakim olan yönetim anlayışıdır. “Müdahaleci ve düzenleyici bir devlet” düşüncesine dayanır.

  •  Gelir ve servet dağılımı adaletsizliğini ortadan kaldırmanın gerekliliğini savunur. Müdahaleci bir anlayışla devletin piyasada mal ve hizmet üretmesini savunur.

  •  Refah devleti anlayışı devletin sürekli büyümesine neden olmuş; yönetim kırtasiyecilik, verimsizlik, hantallık gibi suçlamalara maruz kalmıştır.

  •  1970’lerde yaşanan ekonomik krizlerin sebebi olarak kamu yönetim yapısı gösterilmiş geleneksel yönetim anlayışı, yerini yeni kamu yönetim anlayışına bırakmıştır. Yeni kamu yönetimi anlayışının ortaya çıkmasında üç faktör etkili olmuştur:

1. Kamu sektörüne yönelik eleştiriler,

2. Yeni sağ ve ekonomik teorideki değişiklikler,

3. Özel sektördeki gelişmelerin etkileri.
YENİ KAMU YÖNETİMİ DÜŞÜNCESİ
 1980'li ve 1990'lı yıllar, birçok ülkede kamu yönetiminde önemli bir dönüşüme uğramıştır. Katı, hiyerarşik ve bürokratik kamu yönetimi, esnek, piyasa tabanlı kamu yönetimine dönüştürülmüştür. Zamanla geleneksel yaklaşım önemli prestij kaybına neden olmuştur. Bundan dolayı YKY, yeni paradigma olarak geleneksel kamu yönetimine alternatif olarak ortaya çıkmıştır.

 20. yüzyıl öncesine kadar siyasi iktidarlar, sürekli olarak sorunların çözüm yerleri olarak düşünülmüştür. 1970'lerin ortasından itibaren hükümetler ciddi mali krizlerle karşı karşıya kalmaya başlayınca yeni düşünceler gündeme gelmiştir. Bu şekilde özel sektör menşeli yönetim fonksiyonunun, klasik kamu yönetiminden ve politika yapımından daha önemli olduğu görülmüştür.

 Bu süreçte ön plâna çıkan kamu işletme yönetimi yaklaşımı kamu yönetimine rakip olarak lanse edilmiştir.
YKY DÜŞÜNCESİNİN İLKELERİ

 Kamuda küçülme,

 Yönetim teorisini kamu yönetimine uyarlamak,

 Müteşebbis yönetim mantığını kamu yönetimine aktarmak,

 Yerelleşmek,

Bürokrasiyi azaltmak,

 Kamunun piyasadaki gücünü özelleştirmek.
YKY'NİN TEMEL YAKLAŞIMLARI

 Otoritenin aktarılması, esnekliğin sağlanması,

 Performansın, kontrolün ve sorumluluğun sürdürülmesi,

 Rekabetin ve bununla ilgili seçeneklerin geliştirilmesi,

 Hizmet sorumluluğunun sağlanması,

 İnsan kaynakları yönetiminin geliştirilmesi,

 Bilgi iletişim teknolojisinden yararlanılması,

 Faaliyetlerin ve bunlarla ilgili işlemlerin kalitelerinin yükseltilmesi,

 Yönlendirici fonksiyonların güçlendirilmesi.
GELENEKSEL YÖNETİM VE YENİ KAMU YÖNETİMİ


GELENEKSEL YÖNETİM

YENİ KAMU YÖNETİMİ

  • Katı-merkeziyetçi örgüt yapısı

  • Katı hiyerarşi- bürokrasi yönelimli

  • Büyük ölçekli yapı

  • Örgüt merkezli

  • Kurallara bağlı yakın kontrol

  • Sevk ve idare

  • Sabit Ücret

  • Bürokrat tipi yönetici

  • Gizlilik

  • Kapalı enformasyon kanalları

  • Amire bağlı değerlendirme

  • Esnek- yerel örgüt yapısı

  • Yumuşak hiyerarşi- piyasa yönelimli

  • Minimal devlet

  • Müşteri/vatandaş merkezli

  • Performans hedefli denetim

  • Yönetişim

  • Performansa dayalı ücret

  • Girişimci yönetici

  • Şeffaflık

  • Açık enformasyon kanalları

  • Çok yönlü değerlendirme

YÖNETİŞİM


  • Yönetişim; bir toplumsal-politik sistemdeki ilgili bütün aktörlerin ortak çabalarıyla elde edilen sonuçların oluşturduğu yapı ya da düzendir.

  • Yönetişim, toplumdaki aktörlere ortaklar olarak bakmaktadır. Yönetişim değişik aktörlerin etkileşiminin ortaya çıkardığı bir süreçtir.

  • Yönetişim, kamu sektörüne rekabetin girmesiyle birlikte gelişme seyrini daha da hızlandırmıştır.

  • Küreselleşme ile birlikte dünya ölçeğinde ortaya çıkan fırsat ve sorunlar arasında denge noktasının bulunmasının devletin önemli bir görevi olduğu, bu görevin etkin şekilde yerine getirilebilmesinin ise ancak iyi bir yönetişim yapısının kurulması ile mümkün olacağı ifade edilmektedir.

  • Artık tek özneli, merkezi, hiyerarşik bir iş bölümü içinde üreten, bunun için kaynakları ve yetkileri kendilerinde toplayan yönetimden, insan haklarına dayalı performans ölçütlerini gerçekleştirecek, çok aktörlü, yerel, ağ ilişkileri içinde kendisi yapmaktan çok toplumdaki aktörleri yapabilir kılan, yönlendiren, kaynakların yönlendirilmesini kolaylaştıran yönetişim anlayışına geçilmektedir.


YÖNETİŞİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ

 Yönetişim; katılımcılık, saydamlık ve hesap verebilirlik ilkeleri sayesinde, kalkınmada, ekonomik, sosyal ve politik öncelikler üzerinde bir mutabakat sonucunda ortaya çıkabilmektedir.

 Yönetişim seçilmiş görevlilerin fonksiyonlarını mevcut olandan daha az önemli göstermektedir.

 Saydam bir politika belirlemek, uygulamak ve uygulama sonuçlarını ilan etmek, yönetişimin öncelikleri arasında yer alır.

 Sorunların çözümünde siyasi sorumluluk ve bürokratik denetim önemlidir.

 Yönetişim çift taraflı liderliği gerektirmektedir. Bu ise; kurum değerleri ve kamu yararı ile halkın temsilcisi olabilmeyi, kurumsal performansı, temel hakları korumayı, hukukun hakimiyetini sağlamayı ve vatandaşı demokratik yönetişim sürecinde eğitmeyi gerektirmektedir.

 Genel olarak yönetişimde temel unsur demokratik sorumluluğun sağlanmasıdır.
YKY - YÖNETİŞİM BENZERLİKLERİ


  • Gerek YKY, gerekse yönetişim, iyi toplum-iyi yönetim kurma amacındadır.

  • Her iki yaklaşımda da sorumluluğa önem verilmektedir.

  • Her iki yaklaşımda da yönetimlerin toplumdan uzak olduğu, yönetim birimlerinin çok verimsiz çalıştığı öngörülmekte ve bunların çözümüne yönelik öneriler getirilmektedir.

  • Her ikisi de etkili olmak için rekabetin şart olduğunu öngörmektedir.

  • Her iki yaklaşım da sonuç odaklı olarak girdilerden çok çıktıların denetimiyle ilgilenmektedir.

  • Her iki yaklaşımda da kürek çekme yerine "dümen tutmaya" (koordine etmeye) vurgu yapılmaktadır.


KÜRESELLEŞME VE KAMU YÖNETİMİ

  • OECD, IMF gibi uluslar arası kuruluşların çalışmaları ile etki alanını genişleten kavram, çok uluslu şirketler gibi güçlü ve yeni aktörlerin sahneye girmesi, bilgisayar teknolojisinin iletişim ve enformasyon alanında hızlı yayılışı ve birçok ülkede yeniden düzenleme politikalarının benimsenmesi gibi unsurların da etkisiyle yaygınlaşma sürecini hızlandırmıştır.

  • Küreselleşme dünya toplumlarında artan oranda karşılıklı dayanışma sürecini yansıtmaktadır. Günümüzde birçok faaliyet için uluslar arasılaşma veya bölgeselleşme söz konusudur.

  • Küreselleşmenin sonuçları dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir ülkede bulunma veya olanı-biteni anlama şeklinde ifade edilebilir.

  • Küreselleşme bütünleşmiş bir dünya pazarının oluşumunu ve bu pazarın özgürce işlemesini önleyen engellerin kaldırılması sürecinde önemli rol oynamaktadır.

  • Küreselleşme bütünleşmiş bir dünya pazarının oluşumunu ve bu pazarın özgürce işlemesini önleyen engellerin kaldırılması sürecinde önemli rol oynamaktadır.


KÜRESELLEŞMENİN ÖZELLİKLERİ

a) Küreselleşme çok sebep ve çok boyutluluk içinde hareket etmekte ve tüm bu boyutları içermektedir.

b) Sürecin en temel niteliği zaman-mekan ilişkisinde gündeme gelen radikal dönüşümlerdir. Bu dönüşümler hem zamanının hem de mekanın yeniden tanımlanmasını gerekli kılmaktadır.

c) Küreselleşme çelişkilerle çevrelenmiş ama aynı zamanda dönüştürücü etkisi olan bir süreçtir.

d) Küreselleşme, küresel elektronik ve ekonomi sürecini devreye sokmuş, bu yeni ekonomide bankacılar, şirketler, fon yöneticileri ve milyonlarca yatırımcı, çok büyük miktardaki sermayeyi anında dünyanın bir ucundan diğerine aktarabilme imkanına kavuşmuştur. Bu dönüşüm, kârlılık düzeyinin yükselmesine önemli katkılar sağlamış ve bunun sonucunda sermaye, yatırım ve üretim için en uygun koşulları sağlayacak biçimde tüm dünyaya yayılmıştır.

e) Küreselleşmede en belirleyici unsur sermayenin küreselleşmesi olup bundan da en fazla zengin, kapitalist ve sömürme gücü olan ülkeler faydalanmaktadır.


KÜRESELLEŞMENİN KAMU YÖNETİMİNE ETKİLERİ

a) Küreselleşme çok sebep ve çok boyutluluk içinde hareket etmekte ve tüm bu boyutları içermektedir.

b) Sürecin en temel niteliği zaman-mekan ilişkisinde gündeme gelen radikal dönüşümlerdir. Bu dönüşümler hem zamanının hem de mekanın yeniden tanımlanmasını gerekli kılmaktadır.

c) Küreselleşme çelişkilerle çevrelenmiş ama aynı zamanda dönüştürücü etkisi olan bir süreçtir.

d) Küreselleşme, küresel elektronik ve ekonomi sürecini devreye sokmuş, bu yeni ekonomide bankacılar, şirketler, fon yöneticileri ve milyonlarca yatırımcı, çok büyük miktardaki sermayeyi anında dünyanın bir ucundan diğerine aktarabilme imkanına kavuşmuştur. Bu dönüşüm, kârlılık düzeyinin yükselmesine önemli katkılar sağlamış ve bunun sonucunda sermaye, yatırım ve üretim için en uygun koşulları sağlayacak biçimde tüm dünyaya yayılmıştır.

e) Küreselleşmede en belirleyici unsur sermayenin küreselleşmesi olup bundan da en fazla zengin, kapitalist ve sömürme gücü olan ülkeler faydalanmaktadır.


ELEKTRONİK DEVLET

  • Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş; gerek ülkelerin toplumsal, ekonomik, kültürel ve politik yapısını; gerekse ülke kamu kurumlarının iş süreçleri ile örgütlemelerini değişime uğratmıştır.

  • 2000’li yıllarda AB ve çok sayıda ülke, sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişi, bir amaç olarak belirlemiştir. Bu amacı gerçekleştirmek için eylem plânları hazırlama yoluna gitmişlerdir.

  • Bilgi çağı kamu yönetimi anlayışını da değiştirmiş; bilgi ve iletişim teknolojilerinin imkanları ile halka hizmet sunumu başlamıştır.

  • Az maliyetle tüm bilgi ve verilerin hızlı bir şekilde elde edilerek dağıtılabilirliği, geleneksel kamu yönetiminin hizmet üretme ve sunma yöntemleri için yeni bir anlayışı gündeme getirmiştir. Bu anlayış, kavramsal olarak e-devlet modeli olarak anılmaktadır.

  • E-devlet, internet ve diğer dijital araçları kullanım yoluyla devlet bilgi ve hizmetlerinin çevrimiçi olarak vatandaşlara sunulmasıdır. Elektronik ortamda devlet ve vatandaşları arasındaki iletişimdir.



Yüklə 358,3 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin