Türkmenistan



Yüklə 228,58 Kb.
səhifə2/13
tarix09.01.2019
ölçüsü228,58 Kb.
#93914
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   13

BELÇİKA


Avrupa'da arttığı gözlenen yabancılara karşı ırkçılık eylemlerine paralel olarak Belçika'da da ırkçılığın arttığı gözlenmiştir. Üç bölgeli federal yapısı bulunan Belçika'nın Felemenkçe konuşulan güney bölgesinde ırkçılığın daha yüksek boyutlarda olduğu bildirilmiştir. Siyasi partilerin genelde yabancılar üzerinden siyaset yaptığı ve bunun da yabancıların işsizliğe yol açtığı izlenimini verdiği ifade edilmiştir. Belçika'da son bir buçuk yıl içerisinde iki kişi ırkçı saldırılar neticesinde öldürüldü.

Göçmen çocuklarının mesleki ve teknik okullara yönlendirildikleri belirtildi. Bu durum da Belçika'da yabancıların entelektüel manada gelişimlerini engellemeye dönük önlem olarak algılanmaktadır. Kendi kurallarını belirleme hakkına sahip olan ortaöğretim okullarında Müslüman kadınların başörtülü olarak okula girmelerine izin verilmediği ifade edildi. Ayrıca, Müslüman gençlerin iş bulma sıkıntısı ile karşılaştığı ve bazı işyerlerinde işverenlerin Müslüman işçilerinin kendi isimleriyle çalışmalarına engel çıkarılmaktadır. Bu nedenle işçiler isimlerini değiştirmektedirler.



İTALYA


İtalya da yıl içerisinde ''önleyici operasyon'' adı altında 161 göçmenin evine baskın düzenlendi. “Terörü” önleme gerekçesi ile bazı kişilerin aranması, telefonlarının dinlenmesi ve insanların izlenmesi kişilerin özel hayatlarına müdahaleye neden olmaktadır. Şüpheli kişilerin haklarında kanıtlanmış bir suç olmamasına rağmen sınır dışı edildikleri belirtilmektedir.

Aynı zamanda Azzano Delmo adlı bir kasabada belediye başkanı tarafından Müslüman kadınların başörtüsü ve yüzlerini örtecek şekilde giyinmelerinin yasaklanması ve Sabrina Varroni adlı bir kadının burka giydiği için para cezasına çarptırıldı.

Uluslararası hukuku hiçe sayarak Irak’ı işgal eden ABD'nin Irak’taki bir diğer ortağı da İtalya’dır. Irak da hala asker bulunduran İtalya'nın bu durumu sömürgeci mantığını devam ettirerek ''pastadan payını alma'' isteği olarak değerlendirilmektedir. Peruggia kentinde Irak işgalini protesto etmek amacıyla düzenlenmek istenen mitinge izin verilmedi.

İSPANYA


2004 yılı içinde tren istasyonlarında patlayan bombalardan sonra birçok kişi haksız olarak gözaltına alınmıştır. Seçimlerden bir süre sonra yeni hükümetin Irak'tan İspanyol askerlerini çekmesi olumlu bir gelişmedir. Ancak, İspanya, askerlerin çekilmeden önce öldürdüğü Iraklılar için her hangi bir adım atmamıştır.

Diğer taraftan İspanyanın Bask Bölgesinin yüksek mahkemesi yasaklı Batasuna partisinin lideri terörizme teşvik suçlaması ile hapis cezasına çarptırılmış, 8 yıl siyasetten men edilmiştir. İspanya, Bask'lı ayrıkçılara gözaltında kötü muamele ve işkence yapmaktadır.



ALMANYA


Almanya 2004 yılında özellikle din ve vicdan özgürlüğü alanında bazı kısıtlamalarıyla ve yabancılara yönelik ırkçı saldırılarla karşımıza çıkmaktadır.

Kimi eyaletlerde inançlarının gereği olarak başörtüsü takan kadın öğretmenlerin derslere girmeleri yasaklanmıştır. Bu yasak başörtüsü takan hanımlara karşı bir ayrımcılık; din ve vicdan özgürlüğünün kısıtlanmasıdır.

Yabancılara, yabancıların işyerlerine ve evlerine yönelik saldırılar olmaktadır. 16 Nisan 2004 tarihinde Bochum’da Araplara ve Türklere ait iki caminin polisler tarafından ablukaya alınarak, cami önünde bir masa kurulup Cuma namazına gelenlerin isimleri alınmıştır. Kimi göçmenler suç işlediğine dair kesin kanıt olmadan sınır dışı edilmektedir.

Almanya'nın başkenti Berlin'de Müslümanlara ait derneklerin 1-3 ekim tarihlerinde düzenlemek istedikleri uluslararası konferansın yapılmasına ''terörizme destek toplantısına '' dönüşebilir gibi somut olmayan gerekçelerle izin verilmemesi toplantı ve gösteri hakkının ihlalidir.


KAFKASYA VE ORTA ASYA

ÖZBEKİSTAN

Özbekistan dini cemaatlere mensup kişiler üzerindeki yoğun baskılar, haksız gözaltılar, toplantı ve gösteri hakkının engellenmesi ve işkence konularında insan haklarına aykırı uygulamalarıyla dikkat çekmiştir.

Özbekistan’da devlet kontrolünde olmayan dini gruplar ve dini toplantılar yasaklanmıştır. Dini eğitim de devlet tarafından kontrol edilmekte ve özel olarak verilmek istenen dini eğitimler yasaklanmıştır. Devlet kontrolünde verilen dini eğitim sonucunda öğrencilerin politik olarak Devlet Başkanına bağlı olmalarının sağlanmaya çalışıldığı değerlendirmeleri yapılmıştır. Bu nedenle kayıtlı olmayan cemaatlere bağlı kişi tutuklanmakta, özel olarak yapılan dini toplantılar da polis ve Ulusal Güvenlik Servisi tarafından basılmaktadır. Normurod Zhumaev adlı doktor evinde Kuran dersi verdiği için evi basılmış ve dini kitaplarına ve bilgisayar dökümanlarına el konulmuştur. İnsanların evlerinde bile dini veya politik konular konuşmaktan çekinmektedirler. Yehova Şahitlerinin toplantısı da basılmıştır. Dini cemaatlere bağlı kişiler de baskı altında bulunmaktadır. Yasaklı olan bir Protestan cemaatine bağlı 3 kişinin okuldan atılmakla tehdit edildiği, Urgench State Üniversitesinde 3 kız öğrenci dini inançları nedeniyle okuldan atıldığı, Baptist olan bir kişinin kendi evinde oturmasına izin verilmeyip şehri terk etmesi için baskı gördüğü bildirilmiştir. Ayrıca, Özbekistan’ın güneyindeki bir caminin imamı olan Rustam Klichev’in dini inançları nedeniyle tutuklandığı ve 14 yıl hapis cezasına çarptırıldığı ve camiye üye 16 kişinin de çeşitli hapis cezalarına çarptırıldıkları bildirilmiştir. Rustam Klichev’e destek amacıyla mahkeme önünde gösteriyi düzenlediği söylenen Edgar Turulbekov adlı kişi de hapse konulmuştur. Savunma avukatlarının da baskıyla karşılaştıkları ifade edilmiştir.

Öte yandan Mart ve Nisan aylarında yaşanan bombalı saldırılardan sonra birçok kişinin gerekçe gösterilmeden haksız yere gözaltına alındığı ve bu kişilere gözaltındayken kötü muamelelerde bulunulduğu açıklanmıştır. Özbekistan’da hapse atılan bazı kişilerin işkence gördükleri ve işkenceden ölen mahkumların olduğu bildirilmiştir. Nitekim, 1 Aralık 2003’te aftan yararlanan bazı mahkumlar hapisteyken işkence gördüklerini ifade etmişlerdir. Laziz Saidov adlı bir mahkum da işkence altında itirafa zorlandığını belirtmiştir.

Özbekistan’da insanların inançlarının gerektirdiği gibi yaşamalarının da engellendiği belirtilmiştir. Özellikle Müslüman kadınların kamuya açık yerlerde başörtüsü takmalarının yasaklanması din ve vicdan özgürlüğü önünde büyük bir engeldir. Ayrıca başörtülü insanların diğer kesimler tarafından potansiyel bir “terörist” olarak görülmekten korktukları belirtilmiştir. Çünkü, Özbekista’da Hizbut-tahrir bir örgüte bağlı oldukları gerekçesiyle birçok insan tutuklanmıştır.

Dini cemaatler üzerindeki baskı STK’lar üzerinde de kendini göstermiştir. Açık Toplum Enstitüsü adlı bir STK’nın faaliyet yapmasına izin verilmemiştir. Bunun yanında iki STK’nın da kayıtları yapılmayarak faaliyet yapmalarının engellendiği bildirilmiştir. Özbekitan’da bilgi edinme hakkına yönelik kısıtlamaların bulunmaktadır.

Sonuç olarak Özbekistan’nın insan hakları sözleşmelerine imza attığı halde bu sözleşmelerin gereklerini yerine getirmemektedir.
AZERBAYCAN

Azerbaycan 2004 yılında, özellikle ifade özgürlüğü, siyasi haklar, inanç özgürlüğü ve benzeri temel insani haklarda birçok ihlale sahne oldu. Eşitlik, özgürlük, adalet ve insan hakları kavramların her ne kadar siyasal ve sosyal hayatta etkisinin arttığı gözlense de bu etkinin sadece teoride kaldığı, statükonun ağırlığı altında sıkıştığı ve pratik hayata yansıtılamadığı görüldü. Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen hak ihlallerinin halk ve basın şiddetle protesto edilmesi, medyada geçen senelere nazaran insani değerlere daha fazla yer verilmesi ve hükümetin kavramsal düzeyde de kalsa insani hak ve özgürlükleri destekler nitelikteki açıklamaları önümüzdeki yıllar için bir ümit ışığı olarak görüldü.

   Azerbaycan’da geçen sene 15 Ekim’de yapılan genel seçimlerin ardından halk seçimlere hile karıştırıldığı gerekçesiyle meydanlara inmişti. Yapılan protesto eylemlerine polisin müdahalesiyle kargaşa çıkmış, birçok eylemci yaralanmış, olayların büyümesiyle gerginlik artmış ve ülkeye kaos hakim olmuştu. Bu olayların hemen ardından başlatılan operasyonlarda yüzden fazla gazeteci ve STK üyesi gözaltına alınmıştı. Statükonun tehlikeye düşmesi ve otoritenin sarsılmasından korkan devlet, 15-16 Ekim olaylarını adeta fırsat bilerek muhalif tüm seslerin sindirilmesi ve otoritenin tekrar sağlanması için insan hak ve özgürlüklerini hiçe sayarak sert politikalar izlemeye başladı. Yerli ve yabancı birçok STK ve basın tarafından protesto edilen uygulamalarda, birçok insan suç isnat edilebilecek herhangi bir sebep olmaksızın tutuklandı, mahkumlar yasal haklarından mahrum bırakıldı, ifade özgürlükleri kısıtlanarak birçok basın kuruluşu taciz edildi ve inanç özgürlüğü ihlal edilerek bazı dini gruplara baskı yapıldı ve faaliyet alanları daraltıldı.

Azerbaycan’da yayın yapan günlük Turan gazetesi, tutuklanan insanlara gözaltında işkence yapıldığı, mahkumların insani olmayan koşullarda tutulduğu ve polisin her fırsatta şiddet kullandığını aktardı. Hapishanede zaman zaman elektiriksiz ve susuz bırakılan ve insani olmayan muamelelere uğrayan mahkumlar, yakınlarıyla birlikte birçok defa açlık grevine gitti; ama şartların değişmesinde yapılan eylem ve grevlerin bir etkisi olmadı.

Hükümetin toplantı ve gösteri yapma özgürlüğüne getirdiği kısıtlamalar, seçme ve seçilme hakkına yönelik ihlaller ve sivil toplumun gelişmesine darbe niteliğindeki politikalar geliştirdi. İnsanların inanç özgürlüğü ihlal edildi ve birçok dini gruba baskı yapılarak, temelsiz, asılsız ve sorumsuz uygulamalarda bulunuldu. Bu baskıların en somut örneği, 15-16 Ekim olayları ertesi tutuklanan ve cezaevinde insani olmayan muamelelere maruz kalan Cuma Camii imamı İbrahim İbrahimov’du.

2004 yılında basın özgürlüğü alanında da bir çok ihlal yaşandı. Gazeteciler gözaltına alındı, birçok basın kuruluşu tacize uğradı,yayınları sansürlendi ve finansal yaptırımlar yüzünden kapanmak zorunda kaldı. Banka hesabına el konulduğu için maddi zorluklar yaşayan ve 16 Ekim’de yayınını durduran Yeni Musavat gazetesi, seçim ertesi tutuklanan ve sağlık problemleri olduğu halde soğuk ve ıslak bir hücrede tutulan,avukatıyla dahi görüştürülmeyen, yine aynı gazetenin baş editörü Rauf Arifoğlu ve kimliği belirsiz kişilerce kaçırılan, soyulan, dövülen ve ölümle tehdit edilen Magomed Rızayev basına yönelik baskı ve yıldırma eylemlerinin en çarpıcı örneklerindendi.





Yüklə 228,58 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   13




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin