3) Ale’l-Ahruf (Alfabetik) Rivayet Mahsulleri:
a) Metni Alfabetik Olanlar: Hadis metinlerini ilk kelimelerine göre alfabetik olarak sıralayan es-Suyuti (911/1505), bu sistemle el-Camiu’s-Sağir’de 10031 hadisi kaynaklarına ve sıhhat durumlarına işaret etmek suretiyle toplamış bulunmaktadır. Yine Suyuti, cem’u’l-cevami’de de yüz bin hadisi bir araya getirmiş bulunmaktadır.
Son zamanlarda tahkik ve tahrici yapılan hemen bütün hadis kaynakları için birer de hadislerinin alfabetik fihristi hazırlanmak suretiyle bu eserlerden daha pratik olarak yararlanma imkanı sağlanmaya çalışılmaktadır.
b) Bölümü Alfabetik Olanlar: Buna misal olarak İbnu’l-Esir el-Cezeri’nin Camiu’l-usul’ü ile Ali el-Muttaki’nin Kenzu’l-Ummal’ı verimektedir. Her iki eserde de önce bölüm adları alfabetik sıraya konmuş, daha sonra o bölüm kendi içinde ale’l-ebvab olarak tasnif ve tanzim edilmiştir.384
Rivayet İle İlgili Terimler
1- Rivayet-i Akran: Ravi hadisi kimden rivayet ediyorsa, onunla bir hususta birleşmiş olması demektir. Mesela: Yaşlarının bir olması veya her ikisinin de bir zatdan hadis okuyup, rivayet etmeleri gibi.
2- Rivayet-i Mudbec: Emsallerin birbirinden rivayet etmelerine denir.
3- Rivayetu'l-asağır ani'l-ekabir: Evladın atadan, talebenin hocadan rivayetine denir.
4- Rivayetu'l-ekabir ani'l-asagir: Hocanın talebeden, babanın oğlundan rivayetine denir.
5- Sabık, lahik: İki adamın bir zattan rivayetlerinde ilk rivayet edene sabık, sonrasına da lahik denir.
6- Mühmel: İsimleri bir olan iki zatın birisinden hadis rivayet edilirken mutlak olarak ismini anmakla yetinip, bu iki zattan hangisi olduğunu açıklamamaktır. İkisi de Sika'dan olursa, ihtimal zarar vermez.
7- Nasi: Kendisinden hadis rivayet edilmiş olup sonra kendisine sorulunca onu şüpheli bir şekilde inkar etmiş olmasına denir. Şayet, kesin olarak inkar ederse hadis merduddur. Şüpheli oluduğu için, makbul sayılmıştır.
8- Müselsel: İsnadın ittifaklı olanına denir.
9- Sika ve sikat: Adil ve ezberleme kabiliyeti olup, her yönden güvenilir adam demektir.
10- Eda sigaları: (Semi’tu min fulanin: Filandan işittim) veya (Kale fulanun: Filan söyledi) gibi sözlerdir.
Diğer haller: Yemin ile başlamak veya zaman, mekan ve sebep tayin ederek, davasını kuvvetlendirmek için, şu işi yaparken, filancalar ile otururken ve filan yere giderken, gibi sözlerle başlamaktır. 385
11- Mütabi: Yalnız lafız veya yalnız mana bakımından rivayetlerin birbirlerine uymalarıdır.
12- Şâhit: Hem lafız hem de mana bakımından bir rivayetin diğer rivayete uymasıdır. 386
Rivayet İle İlgili Diğer Hususlar
1- Rivayetin şartları: Ravinin sema, arz ve icazet gibi yollarla hadisi almasıdır.
2- Nevileri: Muttasıl ve munkatı gibi vasıflardır.
3- Ahkamı: Kabul veya reddedilmesidir.
4- Hali: Ta'dil veya cerhdir. 387
İLMUR-RİCAL
MEVZU'UN ÖNEMİ:
Senedin ehemmiyeti ne ise hadîs ilimleri (ulûmu'l-hadîs) arasında rical ilmi'nin de ehemmiyeti odur. Hadîs hakkında son derece mühim ve zarurî olan sahîh, hasen, zayıf vs. şeklindeki değerlendirmelerin medârı seneddir, yani senedi teşkîl eden râvîler. Şu halde rical ilmi, hadis ilminin vazgeçilmez bölümlerinden birini ve hattâ birincisini teşkîl eder.
Önceki bahiste sened üzerinde durduk. Bu bahiste senedi meydana, getiren râvîler, râvilerin dereceleri, tabakaları, râvilerde aranan evsaf vs. gibi çeşitli meselelere temas edeceğiz.388
1- RÂVİ
Ravi: Su tulumu, arkasında su taşıdıkları vâsıta, modern tabir ile arroröz; daima hadis ve şiir rivayet eden kimse; Rivâyetten ism-i fâildir. Râvi, lügat olarak bir haberi anlatan, nakleden, taşıyan, ileten, getiren kimseye denir. Hz. Peygamber'in söz, fiil, takrir, ahlak ve şemailine dair bilgi nakleden kimse. Mutlak olarak nakleden, hikaye eden anlamına gelen "ravi", hadis usulündeki tarifine göre, hadisi senedi ile usulüne uygun olarak nakleden kimse demektir. Bir başka tarife göre hadisi öğrenip eda terimlerinden biriyle kendisinden sonrakilere nakleden hadisçi demektir. Çoğulu ruvat’tır. Bu mânâda râvi'ye müterâdif olarak müsnid, keza râviler manasında mutlaka cemi hâlinde ricâl kelimesi de kullanılır. Ravinin rivayet ettiği nesne de mervî, yani kelime anlamıyla su veya söz ve şiirdir. Mervî, Resul-u Ekrem (s.a.s)'e nisbet olunan her şey olabileceği gibi Sahâbe, Tabiun ve başkalarına nisbet olunan şeyler de olabilir.389
İlk devir İslam âlimleri, son derece isabetli bir buluşla, kelimeleri bu lugat anlamlarından alarak, mecazi birer ıstılah haline getirmişlerdir: Hz. Peygamber pınar'a benzetilmiştir. Eski mervî yani "su", onun sözleri olmuştur. Su taşıma; artık yerini Hadis rivayet etmeye, Hz. Peygamber'in söz ve fiillerini taşımaya bırakmıştır. Su taşıyanın adı da, hadis ravisine dönüşmüştür; artık onun kabında çeşme suyu değil, Peygamber pınarının suyu vardır. Eski edebiyat dilimizde "serçeşme" tabiri, Hz. Peygamber'in bir vasfı olarak kullanılırdı ki, "pınar başı, su başı" manâsına gelmektedir. Sistemin kelimelerinden de anlaşılacağı üzere; burada, Peygamber pınarının suyunu, o pınardan doğrudan doğruya içme imkânı olmayanlara ulaştırma sözkonusudur. Bu duruma göre, hadis ilmi'nin beş temel meselesi ile karşı karşıya bulunduğumuz ortaya çıkıyor. Bunlar, mecazi ifadesi ile, pınar, su, su taşıma işi, su taşıyıcılar ve su deposudur. Hadisçi diliyle ve hakiki manası ile: 1) Hz. Peygamber'in şahsiyeti, 2) Onun hadisleri, 3) Bu hadislerin gelecek nesillere intikali, rivayeti, 4) Hadislerin naklinde aracılık vazifesini üstlenen şahıslar, raviler, 5) Nihayet, bu hadislerin toplandığı kitaplar.
Dirayetul-hadis ilmi, sened ve metnin hallerini anlamaya imkan veren kurallardan oluşur. İbn Hacer'in tarifine göre, ravi ile mervinin hallerini anlatan kaidelerin bilinmesinden ibarettir. Bu nedenle ravi ile mervi, hadis ilminin üzerinde durduğu son derece önemli olan konuların başında gelmektedir. Hadis usulü konusunda yazılmış olan eserlerde bu ilmin esasları ve özellikleri anlatılmaktadır.
Rivayet olunmuş hadislerin sıhhati, her şeyden önce, hadisleri nakleden ravilerin güvenilir (sika) olmalarına bağlıdır. Çünkü sika olan ravi, kendisi gibi güvenilir, sahih hadisler nakledecektir. Sika olmayanlar da sahih olmayan, zayıf, vahi ve metruk hadisler naklederler. Bu nedenle hadis rivayet edenler, hangi tabakadan olursa olsun, bunların, hadisi kabul olunan kimselerden olması şartı sözkonusudur. Ravinin, hadisi kabul edilen kimselerden olması da, bir takım şartları kendisinde taşımasına bağlıdır. Hadis alimleri bu şartları, rivayeti kabul olunan ve olunmayan ravinin sıfatları ismiyle açıklamışlardır. Açıklanan bu sıfatlardan herhangi birinin noksan olması, ravinin güvenilir olmaktan çıkmasına sebep teşkil eder. Bu durumda olan raviler hadis rivayet etseler ve hatta rivayet ettikleri hadisler aslında sahih olsalar dahi, bu hadisler kendilerinden alınmaz; o hadisleri rivayet eden başka güvenilir (sika) ravilerden alınır. Ravilerden hadis kabulü ve reddi ile ilgili bu son derece dakik ve tutarlı kaideler, hadis ilminin sağlam temeller üzerine bina edildiğini gösterir. Bu hassas kaidelerin geliştirilmesindeki asıl maksat; İslam dininin Kur'an-ı Kerim'den sonra ikinci kaynağı olan hadisleri sağlam yollardan elde etmek ve neşretmek gayretidir. 390
Normalde râvî'nin meslekten olması şart değildir. Bu sebeple, râvinin ilim sâhibi olması, rivâyet ettiği haberin senedindeki ricâlini cerh ve ta'dil yönleriyle tanıması, terettüp eden ahkâm vs. yönleriyle metni tanıması aranmaz. Râvide aranan yegâne husus rivâyet adabına riâyetidir, rivâyeti senedli olarak yapmasıdır.
Râvi tâbiri, yeri gelince en küçük derecede yer alandan en üst derecede yer alan ricâlin, hepsi için kullanılabilen âm bir tâbirdir.391
Dostları ilə paylaş: |