ÜÇÜNCÜ fasilarafat ve müzdeliFE'de telbiYE



Yüklə 0,56 Mb.
səhifə18/19
tarix27.12.2018
ölçüsü0,56 Mb.
#86768
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   19

YİRMİ BİRİNCİ BÖLÜM

Tavuk yetişirmek hakkındaki rivayetlerdir. Bu hususta sahih bir rivayet yoktur. Mesela:



1- "Tavuk yoksulların koyunudur."

2- "Yoksullara tavuk, zenginlere de koyun beslemelerini tavsiye ederim."

Ben de derim ki: İbn-i Mace'nin Ebu Hüreyre'den böyle bir rivayeti vardır. Ve bu rivayetin sonunda, "Zenginler de tavuk yetiştirmeye kalkışırsa, memleket harab olur." buyurulmuştur. Ravileri arasında, şüpheli bir zat vardır. İbn-i Hibban bu adamın hadis uydurduğunu bildirdi. Ben de derim ki: Buna göre hadis zayıf olur, mevzu olmaz.



YİRMİ İKİNCİ BÖLÜM

Çocukları yeren hadisler. Bunlar da yalandır. Mesela:



1- "160 hicriden sonra çocuk yetiştirmektense kedi köpek beslemek daha hayırlıdır."

2- "Hicri 600 yılından sonra doğacak çocuklarda hayır yok." hadisleri gibi.

YİRMİ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Yukarıda da işaret edildiği gibi, istikbalde tarih bildiren hadislerdir. Mesela:



1- "Filan sene olduğu vakit şöyle olur veya filan ay girdiği vakit gibi rivayetlerin hepsi uydurmadır.

2- "Ramazan ayında öyle gürültülü bir ses duyulur ki, uykuda olanı uyandırır, ayakta olanı çökertir ve yırtıcı hayvanları inlerinden çıkarır. Sonra Şevval ayında büyük ve korkunç bir hadise olur. Zilka'de de kabileler birbirinden ayrılır. Ve Zilhicce'de kan dökülür," gibi rivayetler.

3- "Ramazan'ın 15’i Cum'aya tesadüf ederse, öyle gürültülü bir ses duyulur ki, 70 bin kişi bayılır ve 70 bin kişi de birbirine girer." Ben de derim ki: Ebu Nuaym Şehr İbn-i Huşib'den mürsel olarak, bu gibi senede Ramazan'da ses, Şevval'de korkunçluk, Zilka'de de harb, Zilhicce'de hacıları soymak gibi vak'alar olur ve Muharrem'de de göklerden şöyle bir ses duyulur. Mehdi doğdu ona itaat edin, denir. Diğer rivayet yollarında bu anlattıklarımızın yanında bir de, Mina'da büyük savaş olur. Rükn ile Makam arasında, Mehdi'ye biat edilir, şeklinde ilaveler vardır.

4- "100 üncü yıl başında Allahu Teala soğuk bir rüzgar estirir. Ve bütün iyilerin ruhu kabzolur."

5- "Hicri 130 yılında zalimin ezberinde Kur'an, okunmayan yerde Mushaf, kötüler arasında iyi insan gariptir."

6- "Hicri 135'de, Süleyman Aleyhisselam'ın Cezayir'de hapsettiği şeytanlar çıkar, bunların onda dokuzu Irak'a ve onda biri de Şam'a giderek Kur'an ile mücadele ederler."

7- "Hicri 150'den sonra, evlatlarınızın hayırlısı, kız çocuklarıdır."

8- "Hicri 160'dan sonra şöyle böyle olur."

9- "Hicri 40 yılına kadar Ashabım iman ve amel ehlidir. 80 yılına kadar birr ve takva erbabıdır. 120 yılına kadar sıla-yı rahm adamlarıdır, 160 yılından sonra da insanlar birbirine arka çevirecekler ve sonradan pek çok karışıklıklar olacaktır."

10- Hicri 200 yılından sonra, afetlerin çoğalacağına dair rivayetler.

11- 360'dan sonra da, dağlara kaçmaktan başka çare olmadığına dair rivayetler. Bütün bunların asılları yoktur.

YİRMİ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Aşure günü kan almak, süslenmek ve evde bolluk göstermek, bugüne ait namaz kılmak ve diğer bir günün faziletini bildiren rivayetlerin hiçbirinin aslı yoktur. Ancak, o günde oruç tutmak hakkındaki rivayet müstesnadır. Mesela:



1- "Aşure günü çocuklarına genişlik ve bolluk gösteren kimse, sene içinde darlık görmez." Ahmed bin Hanbel, hadisin sahih olmadığını söylemiştir. Ben de derim ki: Sahih olmamasından mevzu olması lazım gelmez. Olsa olsa zayıf olur. Çünkü Taberani ve Beyhaki bu hadisi Ebu Said'den rivayet etmişlerdir.

2- "Aşure günü, gözüne tütya ile sürme çeken kimse göz ağrısı görmez." Hadisi Beyhaki İbn-i Abbas'dan rivayet etmiştir. Bunlardan başka, Aşure günü sürmelenmek, yağlanmak ve koku sürünmek gibi bütün rivayetler yalancıların uydurmalarıdır. Bir kısmı böyle yaparken diğer bir kısmı da bugünü matem günü diye ilan etmiştir. Aslında iki taraf da bid'at sahipleridir. Ehl-i Sünnet ise, Resul-i Ekrem'in yaptığı ve emrettiği gibi o gün oruç tutarlar, şeytanet yoluna sapmaktan sakınırlar. (Ben de derim ki: Aşure günü sürmelenmek isteyenler, sünnete niyet etmeli, Havariç ve Rafızı gibi yapmamalıdırlar. Irak, İran ve Horasan taraflarında Rafıziler bugünü bir matem günü olarak tanır, siyahlara bürünür, kendi kendilerine olmadık eziyetleri yaparlar ve böyle yapmakla Ehl-i Beyt'den olduklarını iddia ederler ki, gerçekte Ehl-i Beyt'den çok uzaktırlar.)

YİRMİ BEŞİNCİ BÖLÜM

Kur'an surelerinin faziletlerini bildiren ve şu sureyi okuyana şu kadar mükafat var, diyen rivayetlerdir. Nitekim, Sa'lebi ve Vahidi gibi müfessirler surelerin başında, Zemahşeri ve ona uyan Beyzavi ve Müftü Ebu's-Suud Efendi gibi zatlar da, surelerin sonlarında bu faziletleri saymışlardır. Abdullah bin el-Mübarek, bu faziletleri uyduranların zındıklar olduklarını sanıyorum, demiştir. Hatta, bunları uyduranlardan birisi bunu itiraf etmiş ve halkı Kur'an ile meşgul etmek istediğini söylemiştir. Bunları uyduran cahillerden bazıları da: Biz Resul-i Ekrem'e yalan isnad etmiyoruz. Resul-i Ekrem için bu yalanları uyduruyoruz, demişlerdir. Bilmiyorlar ki, her ne şekilde olursa olsun, Resul-i Ekrem'in demediğini dedi diyen en şiddetli azabı hakeder.



YİRMİ ALTINCI BÖLÜM

Hz. Ebu Bekir ve diğer zatlar hakkında uydurulan hadislerdir.



1- "Kıyamet günü Allahu Teala herkese umumi ve yalnız Ebu Bekir'e hususi bir şekilde tecelli eder."

2- "Allahu Teala bana her neyi verdiyse, ben onu Ebu Bekir'e verdim."

3- "Ebu Bekir ile benim aramızdaki mesafe, atbaşı gibidir."

4- Allahu Teala Ebu Bekir'in ruhunu tercih etmiştir."

5- Hz. Ömer anlatıyormuş: "Resul-i Ekrem ile Ebu Bekir konuşurlarken, ben aralarında bir zenci gibi kalırdım."

6- "Nuh’un ömrü boyunca Ömer'in faziletleri anlatılsa yine bitmez. Bununla beraber Ömer, Ebu Bekir'in faziletlerinden bir fazilettir."

7- "Ebu Bekir, fazla namaz kılmakla ve oruç tutmakla sizi geçmiş değil, belki onun üstünlüğü, kalbine akıtılan bir şey sayesindedir." Bu söz, aslında Ebu Bekir bin Ayyaş'ın sözüdür. İşte bunların hepsi asılsız rivayetlerdir. Rafıziler Hz. Ali'nin fazileti hakkında pek çok yalan hadis uydurmuşlardır. İrşad kitabında Hz. Ali ve Ehl-i Beyt'in fazileti hakkında 300 bine yakın hadis uydurulduğunu, Ebu Ya'la haber vermiştir. Bunu bir mübalağa sanma, incelersen bu hususta pek çok rivayetler bulursun. Bunlardan bir kısmı da Ehl-i Sünnet cahillerinin Muaviye'nin faziletine dair uydurdukları hadislerdir. İshak bin Rahuye Muaviye'nin fazileti hakkında Resul-i Ekrem'e izafe edilen hiçbir rivayet sahih değildir, dedi.

Bunlardan birisi de, İmam-ı Azam ve Şafii'nin isimlerini tasrih ederek, onların menkıbelerine dair uydurulan rivayetlerdir. Onları yeren rivayetler de aynı şekilde uydurmadır. Muaviye, Amri'bni'l-As, Emeviler, Mansur ve Saffah'ı övüp Kufe, Merv, Kazvin, Askalan, İskenderiye, Nusaybin ve Antakya haklarında rivayet edilen hadisler de yalandır. Abbas sülalesinin Cehennem'de yanmıyacağını, hilafetin Abbas'ın evladlarında olacağını, Horasanlıları öven hadisler; Abbas'ın evlatlarından halife olanları sayan rivayetler ve şu şehirler Cennet şehirlerinden veya Cehennem şehirlerindendir... gibi sözler; Resul-i Ekrem'in Muaviye ve Amri'bni'l-As'a bakarak: Bunları bırak, fitneye dönsünler, sonra da Cehennem'e dalsınlar, buyurması ve ayrıca Ebu Musa'yı yeren hadisler de tamamen uydurma ve yalandır.

İmanın artmayıp eksilmediğine ve bunun karşısında, artıp eksildiğine dair uydurulan hadisler de yalandır. İman artar ve eksilir, sözünün sahih bir söz olduğunu da söylerler. Ben de derim ki: İman artmaz, eksilmez sözü de doğru bir sözdür. Ancak, davamız bu sözlerin hadis olup olmadıklarındandır. İmanın artıp eksilmediğine dair olan rivayeti, Ahmed, Ebu Davud, Hakim ve Beyhaki'nin sahih sened ile, Muaz'dan gelen bu rivayetleri te'yid eder. Fakat bu rivayetler daha ziyade, Sahabe ve Tabiin'in ittifakı gibi bir şeydir. Mesela: Bütün Ehl-i Sünnet Kur'an-ı Kerim'in mahluk olmadığında ittifak halindedirler. Fakat, Kur'an mahluk değildir, sözü hadis değildir.


Yüklə 0,56 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin