ÜÇÜNCÜ fasilarafat ve müzdeliFE'de telbiYE



Yüklə 1,14 Mb.
səhifə18/34
tarix17.01.2019
ölçüsü1,14 Mb.
#97982
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   34

Münker Hadisin Hükmü:

Münker hadisler zayıftır, merduddur. Onunla değil, karşıtı olan ma’rufla amel edilebilir. 308



D) Muallel Hadîsler:

Hatalı olarak ma'lul da denir. Hadîs, zâhiren sıhhatli gözüktüğü halde, herkes tarafından görülemeyen, ancak ihtisas, hıfz, keskin nüfuz ve sezgi sâhibi otoriteler tarafından keşfedilebilen sıhhati bozan bir kusur taşıyorsa buna muallel hadîs denir. Bu çeşit kusura da muhaddîsler illet demişlerdir. 309

Görünürde sahih olmakla beraber, bu sıhhati yok edebilecek gizli bir illet taşıyan hadislere muallel veya ma’lul denir. Hadisin illetini bulan muhaddise muallil denir.

Mürsel veya munkatı hadisi mevsul olarak rivayet etmek, yahut bir hadisi bir başka hadis içine katmak, mevsul olanı mürsel, merfu’u mevkuf olarak rivayet, sika yerine zayıf ravi zikretmek gibi cerhe sebep olan hatalara vehim denilmektedir. Bu tür hatalarla rivayet edilmiş olan hadise de muallel denir.

Bu tür hadislerdeki illeti tesbit etmek, senedlerdeki ricali, metinlerdeki farklılıkları iyiden iyiye ve bütünüyle bilebilen çok nadir kişilerce yapılabilir. Zira vehim sika ravilerde de görülebilir.310

Dış görünüşü bakımından sahihlik şartlarının tamamını taşıyan, ancak buna rağmen sıhhatini zedeleyen gizli bir kusuru bulunan hadis. Muallel arapça hastalık, sakatlık, sebep, maksat, gaye, niyet gibi anlamlara gelen "illet" kelimesinden türetilmiş olup, değişik ilim dallarında farklı ıstilâhî kullanımlara sahiptir.

Hadis ıstılâhında, sened ve metin yönünden hiç bir kusuru yokmuş gibi görünen bir takım hadislerin ancak hadis ilminde ihtisas ve görüş sahibi kimselerin keşfedebildikleri bir illete (hastalık, noksanlık) sahip olmaları durumunu belirtmek için kullanılmaktadır.

Bazı hadisçiler bu terimi "Ma'lûl" şeklinde kullanırlar. Ancak doğru olanı "â’le" fiilinin mef'ulu olan (mu'alle) şeklinde olanıdır. Muallel, "oyaladı, meşgul etti" anlamındaki "âlel" fiilinin mef'ulüdür. Yanlış bir kullanım olmakla birlikte, yerleşik olan tabir mualleldir. Buhârî, Tirmizi, Hâkim ve diğer mu'teber muhaddisler, "ma'lûl" şeklini benimsemişlerdir.

Muallel hadisleri tesbit etmek, onlardaki sakatlığı ortaya çıkarmak çok zor bir iştir. Hadis ilimleri içerisinde en kapalı ve en hassas olanı illet ilmidir. Hadis, gözden geçirildiği zaman kusursuz gibi görünür. Ancak, onun sıhhatine halel getiren ve anlaşılması fevkalade bir ilmî feraset, geniş bir hadis kültürü, ravileri hakkında eksiksiz bir bilgi ve senedlerle metinleri bir bütün olarak kavrayabilecek ve onların iç durumlarına nüfuz edebilecek kuvvetli bir melekeye ihtiyaç duyan bir illet bulunur.311

Hadislerdeki illeti anlamanın zorluğu ifade edilirken, onun hadis konusundaki teknik bilgilerle anlaşılmasının imkânsız gibi olduğu ve bunun ancak, kendilerini hadis ilimlerine hasretmiş bir takım seçkin hadis alimlerinin kalplerine Allah Teâlâ'nın bir ilhamı ile mümkün olabileceği söylenmiştir.312 Bu öyle bir durumdur ki, çoğu zaman hadisin muallel olduğunu söyleyen alim, bunun hangi sebeplerden dolayı muallel olduğunu açıklamakta zorluk çeker.313

Hadislerdeki illetlerle uğraşan alimler bir nevi sarraflara benzetilirler. Nasıl ki sarraflar uzun uğraşılar neticesinde dirhemlerin sağlam ve kalbını bir bakışta anlama melekesini kazanırlar, bazı alimler de uzun eğitim, tartışma ve ihtisasın neticesinde, hadislerin bozuğunu, illetlisini sağlamından öylece ayırma melekesini elde ederler.314

Bu ilmin hadis ilimleri içerisinde hem zorluk hem de ehemmiyeti bakımından ayrı bir yeri olduğundan bu konuda söz söyleyebilmiş olan alimlerin sayısı oldukça azdır. Bunların başında, İmam Buharî'nin şeyhi Ali b. el-Medenî, Buharî, Ahmet b. Hanbel, Yakub b. Şeybe, Ebi Hatem er-Razi, Ebi Zur'a ve Darekutnî gelmektedir.315

İllet, çoğu zaman dış görünüşü itibarıyla sahih görünen isnadlarda bulunur. Münekkid, isnad tarikleri hakkındaki derin malumatı sayesinde ravinin, teferrudu, mevsul hadisi mürsel, merfu'u, mevkuf olarak göstermesi, başka sika ravilerin muhalefeti veya bir hadisin başka bir hadisle karışması gibi durumları sezerek, ya hadisin sıhhatini zedeleyen bir illetinin bulunduğuna zann-ı galible karar verir veya bunda tereddüt göstererek hadis hakkında kararsızlığını belirtir.316

Bir hadisin illetinin anlaşılabilmesi, o hadisin bütün rivayet tariklerinin bilinmesi ile mümkün olabilir. İbn Medenî, "bütün tarikler cemi edilmedikçe hata ortaya çıkmaz" demektedir. 317

Hakim en-Neyseburî, muallel hadisi on kısma ayırmakta ve her birini örneklerle açıklamaktadır. Ancak hadislerin sıhhatlerini zedeleyen gizli sebepler çok daha fazladır.318

Bunlardan bazıları şunlardır:

Bir Medinelinin, başka bir şehirdeki raviden rivayet etmesi, zira Medineliler başkalarından rivayet ettiklerinde çoğunlukla hata ederler.

Bir ravinin, kendi şeyhinin adını söylememesi veya müphem bırakması.

Ravinin rivayet ettiği şahsı görmüş olmakla birlikte, ondan duymuş olduğu hadislerin belirli olmamasından dolayı vasıtasız rivayetlerinin, onları şeyhinden duymuş olmasının şüpheliliği hadisi muallel yapmaktadır. Ayrıca, sened bakımından sağlam olduğu halde arada, rivayet ettiği kimseden hadis dinlemediği bilinen bir ravinin bulunması. “Musa İbni Ukbe, an Süheyl İbn Salih, an ebîhi, an ebî Hureyre” İsnadıyla rivayet edilen bir hadisi çok sağlam bulan Müslim, bu görüşünü Buharî'ye bildirince Buharî, Musa b. Ukbe'nin Süheyl b. Ebi Salih'den hadis dinlediği hakkında bir bilginin bulunmadığını söyleyerek hadisin illetini ortaya koymuştu.319

Bazı muhaddislerin, muallel tabirini istilahî değil de kelime anlamında kullandıkları görüldüğünden, hadisle uğraşanların bu kelime ile ravinin zahiri bir durumundan dolayı cerhedildiği olaylara dikkat etmeleri gerekmektedir. Ancak bazı münekkidler, muallelin sadece gizli sebeplerden dolayı ortaya çıkan sakatlıklarda değil, dış görünüşünde noksanlık olan hadisler için de kullanılabileceğini ileri sürmüşlerdir.

Muallel hadis konusunda yazılan eserlerin bir kısmı şunlardır: Ali b. el-Medenî'nin Kitâbu'l-İlel'i, el-Hallal'ın aynı adı taşıyan eseri, İbn Ebi Hâtim er-Râzî'nin İlel'i, Tirmizî'nin Süneni'nin sonuna eklediği Kitabu'l-İlel adlı bölüm, ayrıca Ahmed b. Hanbel, ed-Dârekutnî, Buharî, Ebi Şeybe vb. diğer bir takım alimlerin de bu konuda yazdıkları kitaplar bulunmaktadır.

Muallel hadislerin tesbit edildiği bir kitap olan Ebi Ferec Abdurrahman İbnül-Cevzî'nin (510-595) el-İleli'l-Mütenahiye fi'l-Ehâdisi’l-Vafiye adlı eseri de zikredilmeye değer niteliktedir.320

Allah cahiliyyedeki kibir huyunuzu giderdi”321 hadisini İbn Merduye (v.416/1025) merfu olarak “Musa b. Ukbe an Abdullah b. Dinar an İbn Ömer” senedi ile zikrediyor. Ravi “Musa b. Ubeyde” diyeceği yerde “Musa b. Ukbe” demiş, asıl ravinin yerine bir başkasını zikretmiştir.322

İllet, keşfi zor son derece gâmız bir kusur olduğu için, hadîste illet iddiasında nâdir şahıslar bulunmuş bu sahada fikir beyan edebilmiştir. Ali İbnu'l-Medînî, Ahmed İbnu Hanbel, Buhârî, Ya'kûb İbnu Şeybe, Ebu Hâtim, Ebu Zür'a, Dârakutnî gibi.

Hâkim: "Bir hadîs, cerhe söz düşmeyen bir çok cihetlerden illetli kılınabilir, bizim nazarımızda hadîsi ta'lilde hüccet, (cerhte olduğu gibi objektif sebepler değil) hıfz, fehm, ma'rifet (gibi tamamen sübjektif, herkese izah edilemeyecek amiller)dir" der. Hatta Abdurrahman İbnu Mehdî, bu işin sübjektifliğine telmîhen: "Hadîste illeti bilmek bir ilham işidir, hadîste illet iddia eden âlime: "Neye dayanarak bunu söyledin? diye sorulsa hüccet gösteremez" der.

İlleti bilmek, hadîsçilerce mühim bir keyfiyettir. Nitekim İbnu Mehdi: "Tek bir hadisteki illeti keşfetmem, nazarımda, bilmediğim yirmi yeni hadîs öğrenmekten daha iyidir" demiştir. 323

Bir hadisin sıhhatine engel teşkil eden illet, çoğunlukla senette olur. Metinde de bulunabilir. Her iki halde dışarıdan farkedilemiyecek şekilde kapalı olduğundan hadis illetlerini meydana çıkarmak çok zordur. İbn-i Hacer diyor ki: “İllet, hadis ilimlerinin en karışık ve en ince kısımlarından biridir. Bunu ancak parlak bir anlayış, geniş bir hafıza, ravilerin dereceleri hakkında tam bir bilgi, isnad ve metinler hakkında kuvvetli bir meleke bahşettiği kimseler anlayabilir.” Bununla beraber hadisteki gizli illetleri açığa çıkarmanın bazı yolları vardır. Açıklamak icab ederse keskin ve parlak zeka sahibi, hadis ilminde yüksek derecelere ulaşmış, görüşü kuvvetli, mutkin bir muhaddis hadisin kendisine ulaşan bütün tariklerini bir araya toplar. Her birinin ravilerini inceler. Adalet ve zabt durumlarını gözden geçirir. Bu araştırması sonucu ravinin hadisi rivayette tek kaldığını, kendisinden daha kuvvetli ravilere muhalefet noktalarını tesbit eder. Böylece ravinin vehmini veya mürsel veya munkatı’ hadisi sağlam göstermesi, hadisleri birbirine katması gibi bir kusurunu ortaya çıkarır. Bunun sonucu olarak hadis hakkında bir hüküm verir. 324


Yüklə 1,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   34




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin