Türkiye, daha tazminat kararı çıkmadan, tazminatı ödemeyi reddediyor. Çünkü hem Kıbrıslı Rumlarla yapılan görüşmelerde çok zor duruma düşecek, hem de tazminatlar çorap söküğü haline gelecek.
Türkiye bu “ilginç” tavrı takınırken hangi gerekçeye dayanıyor?
Diyor ki: “Davanın muhatabı ben değilim. KKTC’de benim anayasam uygulanmıyor. Ben bireysel başvuruyu kabul ederken, sadece ‘TC Anayasasının uygulandığı sınırlar içindeki topraklarda Türk kamu makamlarının fiillerine ve ihmallerine dair iddialar’ için kabul ettim. Böyle bir çekincem (rezerv, ihtirazi kayıt) var”.
Türkiye 1987’de bireysel başvuruyu kabul ederken başka çekinceler de koymuş. Aynen şöyle demiş: “(Sözleşmede yer alan) ‘demokratik toplum’ kavramı, Türk Anayasasında yer alan ilkelere ve özellikle Anayasanın başlangıç kısmı ve 13. maddesine uygun olduğu şeklinde anlaşılmalıdır”.
Yani, açıkça, “Ben Avrupa demokrasisini kendi anayasama göre anlarım” demiş. Anayasa dediği de, demokratik toplum’un d’sini kabul etmeyen 1982 Anayasası!
Ama, bu da önemli değil. Önemli olan şu:
Dostları ilə paylaş: |