KONYA TİCARET ODASI
İRAN İSLAM CUMHURİYETİ
ÜLKE RAPORU
Etüd-Araştırma Servisi
Mart 2008
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ iii
KAYNAKÇA 32
GİRİŞ
Türkiye’nin doğu komşularından biri olan İran İslam Cumhuriyeti, 70 milyona yaklaşan genç nüfusu ile Türkiye için önemli ve büyük bir pazardır. Bugüne kadar yüzde 90’ı petrol ve doğalgaza bağlı; içine kapalı ekonomisiyle ayakta durmaya çalışan İran, liberalleşememenin sancılarını çekmektedir. İşsizlik en büyük sorun, teknoloji ve Telecom yatırımları ise en büyük ihtiyaç durumundadır.
Türkiye-İran ticari ilişkileri, iki ülkenin sahip oldukları yakınlık avantajına rağmen gerek iki ülke arasındaki siyasi gerginlikler gerekse İran’ın izlediği ithal ikameci sanayi politikası neticesinde ithalatını sıkı bir şekilde denetlemesi nedeni başta olmak üzere çeşitli nedenlerle gerçek potansiyelini yansıtmamaktadır. Ancak son yıllarda Türk şirketlerine kapılarını açan İran, dünyaya ve dışa açılmanın adresini, Avrupa Birliği’ne üye olmuş bir Türkiye ve Avrupa ülkeleri olarak görmektedir. Özelikle enerji alanında Türkiye ile İran arasındaki işbirliği giderek artmaktadır. Enerji arz ve güvenliğinin çok önemli hale geldiği bir uluslararası konjonktürde, büyük petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip olan İran ile geçiş güzergahı üzerinde bulunan Türkiye’nin işbirliği büyük önem arz etmektedir. Bunun için yürütülen en somut proje ise Türkiye üzerinden Avrupa’ya doğalgaz boru hattı olarak gösterilmektedir.
İran, ülkemiz ihracatının artırılması açısından çok iyi değerlendirilmesi gereken bir pazardır. Bu çerçevede İran ekonomisinin temel özellikleri, belli başlı sektörleri, yatırım alanları gibi konuların bilinmesi gerekmektedir. Bu raporda İran ekonomisine dair genel bilgiler, Türkiye-İran ticari ilişkileri, İran’da iş ve yatırım yöntemleri ele alınmıştır.
BİRİNCİ BÖLÜM
İRAN HAKKINDA GENEL BİLGİLER
-
ÜLKE KİMLİĞİ
Resmi Adı: İran İslam Cumhuriyeti
Yönetim Biçimi: İslam Cumhuriyeti
Devlet Başkanı: Mahmud Ahmedinecad
Ruhani Lider: Ayetullah Seyid Ali Hamaney
Nüfusu: 65,397,521 (2007 Temmuz.)
Nüfus Artışı: % 0.663
Yüzölçümü: 1.648.000 km²
Resmi Din: İslam %98 (Şii Müslüman %89, Sünni Müslüman %9, Zerdüşt,
Hıristiyan, Bahai ve diğerleri (%1)
Diller: Farsça ve lehçeleri (%58), Türkmen ve Lehçeleri (%26), Kürtçe
(%9), Luri (%2), Balochi (%1), Türkçe (%1), Arapça (%1),
Diğer (%2)
Başlıca Kentleri: Tahran (12.7 milyon), Meşhed (3.9 milyon), İsfahan
(3.2milyon)Tebriz (2.1 milyon), Şiraz (2 milyon)
Etnik Yapısı: Farsi (%51), Azeri(%24), Gilaki-Mazandarani (%8), Kürt (%7),
Arap (%3), Lur (%2), Baloch (%2), Türkmen (%2), Diğer (%1)
Para Birimi: İran Riyali (10 Riyal = 1 Tümen)
Para Kuru: 1 $ = 9,407 IR (2007)
Saat Farkı: +3,5 GMT (+1,5 Türkiye)
1.2. SİYASİ SİSTEMİN BAŞLICA UNSURLARI
İran’da Şubat 1979’da Pehlevi Rejiminin yıkılışıyla dini esaslara dayalı İslam Cumhuriyeti kurulmuştur. Tüm kuvvetlerin başında dini lider ve yürütmenin başında ise cumhurbaşkanının bulunduğu İran’da yönetim kuvvetler ayrılığı prensibine dayanır.
İran’ın siyasi sistemi karmaşık ve dünyada başka örneği olmayan bir yapıdadır. Modern İslam teokrasisi ile demokrasinin unsurları bir arada uygulanmaktadır..
İran'daki siyasi sistem iki ayrı başlık altında toplanabilir:
1. Halk oyuyla seçilenler
2. Atamayla göreve gelenler
Ancak yetkileri itibariyle, sistemin en tepesinde doğrudan halk oyuyla seçilmeyen Dini Lider bulunmaktadır.Dini lider her ne kadar halkın oyuyla seçilmiş olan Danışma Meclisi'nin üyelerince belirlense de, uygulamada kimseye hesap vermek durumunda değildir. Böylece seçimle göreve gelen cumhurbaşkanı ile meclis, kendilerinden daha güçlü yetkileri olan ancak seçimle değil atamayla gelen dini lider ve onun denetimindeki kurumlarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu yapının etkisiyle, her ne kadar reformcular sayıca son mecliste açık farkla çoğunluğa sahip olsalar da siyasi sistemde fazla bir değişiklik sağlayamamışlardır.
1.2.1. Halk Oyuyla Seçilenler
Bu kanat altında yer alan Cumhurbaşkanı, Meclis ve Danışma Meclisi doğrudan halkın oyuyla göreve gelmektedir.. Ancak bu yetkililerin her hareketi atanmışlardan oluşan kurum ve organların denetim ve nezaretindedir. Koruyucular Konseyi üyeleri ise Meclis tarafından belirlenmektedir..
Cumhurbaşkanı
Cumhurbaşkanı 4 yıl süreyle görev yapmak üzere seçilmekte ve en fazla iki dönem görev yapabilmektedir. Anayasa, Cumhurbaşkanı'nı ülkenin en üst düzey ikinci yetkilisi olarak tanımlamaktadır.
Cumhurbaşkanı, başbakanlık makamı bulunmayan ülkede hükümet başkanlığını da üstlenmektedir. Ayrıca anayasanın uygulanmasını sağlamakla yükümlüdür.
Ancak uygulamada, Cumhurbaşkanı'nın yetkileri din adamları ve muhafazakarlarca ve hepsinden önemlisi de Dini Lider'in yetkileri ve otoritesi ile sınırlanmaktadır.Üstelik silahlı kuvvetlerin denetimi ve güvenlik savunma ve başlıca dış politika alanlarında karar alan da Dini Liderdir.
Kabine
Kabine, ya da Bakanlar Kurulu’nun üyeleri, Cumhurbaşkanı'nca seçilmekte ve meclis tarafından onaylanmaktadır. Meclis gerekli görürse bu kişileri görevden azledebilmektedir. Ancak Dini Lider, savunma, güvenlik ve dışişleri alanlarında geniş karar yetkisine sahip olduğundan, emrindeki görevliler de karar alma süreçlerinde etkili olmaktadırlar.
Meclis
Meclisin 290 üyesi her dört yılda bir yapılan seçimlerle belirlenmektedir. Meclisin elinde, yasa hazırlayıp yürürlüğe koymak, bakanları ve Cumhurbaşkanı'nı bilgi vermek üzere çağırmak ya da azletmek için yetkiler bulunmaktadır. Ancak meclisin çıkardığı tüm yasaların Koruyucular Konseyi’nce onaylanması gerekmektedir.
Danışma Meclisi
Danışma Meclisi’nin görevi, Dini Lider’i seçmek, icraatını takip etmek ve görevlerini yerine getiremediğine hükmedilirse görevden almaktır. Danışma Meclisi normalde yılda iki kez toplanmaktadır.
Koruyucular Konseyi
On iki üyeli Koruyucular Konseyi, İran’daki en etkili yönetim organı ve halihazırda muhafazakarlar denetimindedir. Konseyin üyeleri Dini Lider tarafından atanan altı din adamı ile yargı erkinin aday gösterdiği ve parlamentonun onayladığı altı hukukçudan oluşmaktadır. Altı yıl görev yapmak üzere belirlenen üyeler aşamalı olarak değişmekte ve sisteme göre üyelerin yarısı üç yılda bir değişmiş olmaktadır.
Meclis'ten geçen her yasanın yürürlüğe girmesi için Konsey'den onay alması zorunludur. Konsey bu yasaların anayasaya ve şeriata uygunluğunu değerlendirmektedir. Aslında uygulamada, Konsey'in her seçim öncesinde tüm milletvekili adaylarının, cumhurbaşkanı adaylarının ve Danışma Meclisi üyelerinin aday olup olamayacaklarını inceleme yetkisi de var.
1.2.2. Atamayla Göreve Gelenler
Dini Lider
Dini liderin rolü, anayasada Ayetullah Humeyni’nin görüşleri doğrultusunda tanımlanmaktadır. Humeyni Dini Lider'i siyasi güç şemasının en tepesine yerleştirmektedir. Dini Lider, Danışma Meclisi tarafından ve ömür boyu görev yapmak üzere seçilmektedir. Şu anda ülkenin dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, bu görevi İran İslam Cumhuriyeti'nin kurucusu Ayetullah Humeyni'nin 1989'da ölümünden bu yana yürütmektedir.
Yargı erkinin başkanını, Koruyucular Konseyi’nin altı üyesini ve silahlı kuvvetlerin komutanlarını, imamları ve Radyo Televizyon Kurumu başkanını atama yetkisi de Dini Lider’e aittir. Dini Lider, seçilmiş Cumhurbaşkanı’nın göreve başlayabileceğini de teyit etmektedir.
Yargı Erki
İran’da yargı, hiç siyasi etkinin dışında kalamamıştır. 1900’lerin başına kadar zaten kadılık sistemi geçerli olduğundan yargı din adamları denetimindeydi.
Sistem daha sonra laikleşmiş, ancak İslam devrimi sonrasında Yüksek Mahkeme daha önceki tüm yasaları İslam’a uygun olmadığı gerekçesiyle feshetmiştir. Bunun hemen sonrasında da şeriatı temel alan yeni bir hukuk sistemi oluşturulmuştur.
Yargı, İslam’a uygun yasaların hazırlanmasından ve hukuki siyasetin tanımlanmasından sorumludur. Yargı ayrıca Koruyucular Konseyi’nin altı laik üyesi için adayları belirlemektedir. Yargı başkanı da dini liderce seçilip ona hesap vermektedir.
Yüksek Adalet Konseyi
Konsey, Dini Lider'e danışma hizmeti sunan bir organ olarak faaliyet göstermektedir. Aynı zamanda meclis ile Koruyucular Konseyi arasından herhangi bir anlaşmazlık yaşanırsa son sözü söyleyen kurumdur. Önde gelen dini, sosyal ve siyasi isimlerden oluşan Konsey'in üyelerini de Dini Lider atamayla göreve getirmektedir.
1.3. İRAN’DA EKONOMİK YAPIYA EGEMEN OLAN POLİTİK GÜÇLER
İran’da genel olarak ekonominin %40’ını devletin doğrudan, %45’ini ise “bonyad” olarak adlandırılan ve adeta devlet içinde devlet gibi davranan bir tür İslami esaslı vakıflar aracılığı ile elinde tuttuğu söylenebilir. Kalan %15’lik kesim ise, siyasal yelpazede muhafazakar olarak tanımlanabilecek bir noktada duran İran özel sektörü (bazaar)’nün elindedir.
1.3.1. Parlamento (Majlis) : 290 üyeli İran Meclisi sadece bir yasama organı niteliğinde olmayıp devlet idaresinde önemli bir yer tutan ve “velayet-i fakih” olarak adlandırılan fetva istihsal organı olarak siyasi hayata hakimdir. Siyasal partilerin kurulmasının ve faaliyet göstermesinin yasak olduğu 1998 yılına kadar bu gücü tek başına elinde tutan Meclis, siyasal partilere müsaade edilmesiyle birlikte yeni bir formasyon içine girmiştir. Parlamentodaki başlıca partiler ; Anayasanın Hizmetkarları, Militan Mollalar Birliği, İslami İştirak Cephesi ve İslam Devrimi Mücahitleri olarak sıralanabilir. Ayrıca, Meclisten geçen tüm yasaların ve mevzuatın, anayasaya ve şeriat hükümlerine aykırı olup olmadığını denetleyen “Şuraye Negahban” olarak adlandırılan Anayasayı Koruyucular Konseyi bulunmakta, Meclisle Koruyucular Konseyi arasında gerektiğinde devreye giren, uzlaşma ve uyum sağlamak amacıyla kurulmuş bulunan ve eski Cumhurbaşkanı Rafsancani’nin Başkanı olduğu “Macmae Tashkhise Maslahate Nezam” isimli Uzlaştırma Konseyi faaliyet göstermektedir.
1.3.2. Mollalar : Rejim içerisindeki en ciddi siyasi güç durumundadırlar. Aslında mollalar İslam devrimi öncesi Şah zamanında da halk arasında etkinliği olan bir sınıftı ancak devrimden bu yana siyasetteki tüm önemli mevkilere sadece kıdemli mollalar atanabilmektedir. Homojen bir yapısı olmayan ve genellikle ekonomide dışa açılmaya muhalif bir grup olarak bilinmektedirler.
1.3.3. İşadamları (“Bazargan”) : İslam devriminden önceki dönemlerden bu yana ülkede ihracat, ithalat, kambiyo ve sermaye piyasaları gibi yapıları elinde tutan ve ekonominin yaklaşık %15’lik bir bölümünü kontrol eden son derece etkili bir sınıftır. Siyasi bir güç olarak ilk sahneye çıkışları, 1978 yılı boyunca Şah Muhammed Rıza Pehlevi yönetimine karşı düzenlenen ve ekonomik yaşamı felce uğratan grevler serisini organize etmek biçiminde olmuştur. Daha o günlerde İslami gruplarla sıcak ilişkiler içine giren bu grup şu anda da rejimin en yakın destekçileri arasındadır ve özellikle son 20 yıldır kapalı ekonominin yarattığı rantlarla beslendiği için ekonomide dışa açılma ve Rafsancani – Hatemi çizgisinin savunduğu dünya ile entegre olma
gibi fikirlere kesinlikle karşıdır. Faizsiz kâr sisteminin geçerli olduğu İran’da resmi olmayan biçimde bankacılık sektörü olma fonksiyonunu da “bazaar” mensubu işadamları yürütmektedir.
Ayrıca, bunun dışında yurtdışında uzun süre yaşadıktan sonra İran’a geri dönen ve yurtdışında tahsil yapanların oluşturduğu batılı anlamda faaliyet gösteren özel sektör grubu da canlanma eğilimi göstermektedir.
1.3.4. Vakıflar (“bonyad”) : Özellikle Irak’la yapılan savaş sonrası dönemde savaşta can kayıpları veren ailelere yardım amacıyla faaliyete başlayan bu vakıflar, devasa parasal kaynakları ve muazzam işgücü katılımları ile son derece etkili bir hale gelmiş ve İran ekonomisinin %45’ini kontrol etmeye başlamışlardır. Vakıfların bu derece ciddi bir güce kavuşmalarında savaş sonrası dönemde ortaya çıkan sosyal tabloyu kendi lehlerine istismar etmiş olmalarının da payı olduğu söylenmektedir. Bu sayede geniş vergi muafiyetleri ve sübvansiyon imkanlarına kavuşan vakıflar, politik anlamda muhafazakarlara yakın durmaktadırlar. Bugün İran’da faaliyet gösteren en büyük vakfın (Bonyad-ı Mustafazan ve Canbazan) 12 milyar dolardan daha fazla bir mali güce sahip olduğu ve iştirakleri aracılığı ile 400 binden fazla insana doğrudan iş imkanı sağladığı tahmin edilmektedir ki bu vakıf ülkede faaliyet gösteren pek çok “bonyad” arasında sadece en büyük olması nedeniyle bir örnektir.
İKİNCİ BÖLÜM
GENEL EKONOMİK DURUM
İran genel olarak ekonomide merkezi planlamanın hakim olduğu, petrol ve diğer büyük ölçekli işletmeler üzerinde devlet mülkiyetinin devam ettiği (2006 yılı itibariyle İran ekonomisinin %70’i devlet kontrolünde), kırsal bölgelerde tarımsal üretimin ağırlıklı olduğu, özel ticari faaliyetlerin ise sınırlı düzeyde olduğu bir ekonomik yapıya sahiptir.
Basra Körfezi’nden Hazar Denizi’ne oradan da Umman Denizine uzanan sahillerinin yanı sıra Türkiye, Ermenistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Afganistan ve Pakistan ile uzun kara sınırlarına sahip bulunan İran’ın ekonomisi son 40 yıllık dönem boyunca daima ham petrol fiyatlarına bağlı bir performans sergilemiştir. İran, 125.8 milyar varil ile dünya petrol rezervlerinin yaklaşık %10’una sahip olup, anılan rezervler itibariyle dünyada beşinci sıradadır. Ayrıca, 26,69 trilyon m³’lük doğalgaz rezervleriyle Rusya’dan sonra doğalgaz açısından da dünya ikinciliğini elinde bulundurmaktadır. Bunun yanında 1 milyar ton demir, 1 milyar ton kömür ve 800 milyon ton bakır rezervi ile zengin yer altı kaynaklarına sahiptir.
Döviz girdilerinin %80’ini petrol ihracatından elde eden İran, bu haliyle petrol fiyatlarındaki dalgalanmalara karşı aşırı duyarlı halde bulunduğu için son yıllarda petrol dışı endüstrileri geliştirme programlarını yürürlüğe koymuş ama başarılı olamamıştır. Petrol fiyatlarının 90’lı yılların sonları boyunca düşüşü sırasında ülkenin kaybının 6 milyar doları bulduğu ve bu rakamın bütçenin üçte biri düzeyinde olduğu göz önüne alınırsa petrol dışı endüstrilere yönelmenin önemi daha iyi anlaşılır. Ancak söz konusu dönemde Tahran yönetimi, kaynak yetersizliği nedeniyle petrol dışı endüstrilere yönelik önemli bazı projeleri askıya almak zorunda kalmıştır. Bu konunun ardında, gerek Irak ile yapılan savaşın ekonomik yapıda meydana getirdiği tahribat ve gerekse uzun yıllardır uygulanmaya çalışılan ve Türkiye ile ticareti de olumsuz yönde etkileyen aşırı merkezi planlamacı - ithal ikameci modelde ısrar edilmesi önemli rol oynamıştır.
Bununla birlikte, 2000-2003 yılları arasında ise ekonomide toparlanma başlamış ve reformlar eşliğinde %6 reel büyüme gerçekleşmiştir. Bu süreçte döviz kuru politikasında mantıklı düzenlemeler, dış ticarette liberalleşme, yabancı sermaye yatırımına sınırlı da olsa açılma, finans sektörü liberalleşmesi yapılmıştır. Tabii yükselen petrol fiyatları ortamında genişlemeci para ve maliye politikaları da gündeme getirilmiştir.
Ancak bu dönem, son bir yılda (2005 yılından başlayarak) Ahmedinecad'ın Başkan seçilmesi sonrası, tutucu kesimin gücünü yeniden konsolide ettiği, yeniden uç İslami hareketin kuvvetlendiği, dış siyasette Batı ile yeniden ve sert şekilde zıtlaşılan, Rusya ile işbirliğine dönülen ve nükleer silahlanma ve İsrail konusunda çok aşırı fikirler üzerine kurulan, yeniden içe kapanmacı, popülist ve milliyetçi bir siyaset ve ekonomi politikası anlayışına dayanılmaya başlanan, yeni bir reaksiyon dönemi haline dönüşmüştür. Böylece ulusal sanayiyi güçlendirecek yabancı yatırımlara olumlu bakan ve bu yönde reformlar gerçekleştiren dönem sona ermiştir.
1979 yılında rejim değişikliğine uğradığında, güçlü bir petrol endüstrisi, yüksek düzeyde ticaret fazlası ve çoğu tarım sektöründe faaliyet gösteren orta boy işletmelerden oluşan özel sektörü olan İran, ekonomik anlamda bugün bu tablodan bir hayli uzaktır. Geçen 28 yıllık süre içerisinde, çiftlikler, şirketler ve bankalar devletleştirilmiş ve dünyadaki eğilimin aksine yabancı sermaye yasaklanmıştır. Dolayısıyla İran ekonomisi tek mallı-tek boyutlu bir düzen kazanmış bulunmaktadır.
2.1. TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELER
TABLO 1. Temel Ekonomik Göstergeler
|
2003
|
2004
|
2005
|
2006
|
2007 (a)
|
GSYİH (Cari fiyatlarla Riyal olarak)
|
1,059.8
|
1,350.8
|
1,701.2
|
1,982.0
|
2.413.2
|
GSYİH (Milyar $)
|
129.3
|
156.8
|
189.8
|
216.1
|
256.5
|
GSYİH Artış Oranı (%)
|
7.1
|
5.1
|
4.4
|
4.3
|
4.3
|
Enflasyon oranı (TÜFE-%)
|
16.5
|
14.7
|
13.4
|
11.6
|
17.0
|
İhracat (fob) (Milyon $)
|
33,991.0
|
43,852.0
|
60,012.0
|
66,797.1
|
71,447.8
|
İthalat (fob) (Milyon $)
|
29,561.0
|
38,199.0
|
40,969.0
|
45,667.4
|
48,064.9
|
Cari İşlemler Dengesi (Milyon $)
|
816.0
|
1,442.0
|
14,037.0
|
16,657.8
|
18,999.4
|
Döviz Rezervleri (Altın Hariç)
(Milyar $)
|
24,427.0
|
32,709.0
|
45,209.0
|
58,209.0
|
64,209.0
|
Toplam Dış Borç (Milyar $)
|
12.3
|
13.6
|
13.9
|
13.7
|
13.8
|
Döviz Kuru (ortalama) (Riyal=$)
|
8,193.9
|
8,614.0
|
8,964.0
|
9,170.9
|
9,407.5
|
(a) Economist Intelligence Unit tahmini.
Kaynak: The Economist Intelligence Unit, Iran Ülke Raporu, 15 Kasım 2007
İran 2007 yılında, ilk tahminlere göre, nominal kur ile de 256.5 milyar dolarlık bir GSYİH sahiptir. Kişi başına gelir satın alma gücü paritesi ise 12.300 dolar olarak edilmektedir. İran ekonomisinin üretiminin sadece %11’ü tarımdan, %45.3’ü sanayiden (imalat, madencilik ve inşaat) ve %43.7 (petrol, ticaret, ulaşım, iletişim vb.) kadarı ise hizmet sektöründen kaynaklanmaktadır. Toplam GSYİH’nın %30.5 kadarı yatırıma gitmektedir.
TABLO 2. Cari Fiyatlarla GSYİH'nın Sektörel Dağılımı (Milyon Dolar)
|
2002–2003
|
2003–2004
|
2004–2005
|
2005–2006
|
Tarım
|
13.869,3
|
15.834,5
|
18.773,2
|
19.487,1
|
Petrol
|
26.349,0
|
30.329,4
|
39.760,7
|
52.240,1
|
Sanayi ve Maden
|
21.344,0
|
23.830,8
|
28.115,6
|
31.364,8
|
Hizmetler
|
55.645,5
|
64.615,1
|
76.528,3
|
88.734,3
|
GSYİH
|
115.233,6
|
132.258,5
|
158.827,8
|
187.437,8
|
GSYİH
(Petrol Dışı)
|
88.884,5
|
101.929,1
|
119.067,0
|
135.197,6
|
Kaynak: İran Merkez Bankası
2004 yılı itibariyle , GSMH’ya harcamalar açısından bakıldığında, tüketimin %54.2’sinin özel sektör, %10,9’unun ise kamu sektörüne ait olduğu görülmektedir. Yatırım harcamalarının GSMH’ deki yeri %35.2 iken, dış faktör girdileri -7.1 oranında gerçekleşmiştir.
İşsizlik oranı %11 civarındadır ve nüfusun yüzde 40 kadarı fakirlik hududunun altında bulunmaktadır. İran çok ciddi boyutta vasıflı işçi sıkıntısı çekmektedir. Nüfusun sadece 23.68 milyonu, yani kabaca üçte biri işgücüne dahildir. İşgücünün %30 kadarı tarımda, %25 kadarı sanayide ve %45 kadarı hizmet sektöründe çalışmaktadır.
Tüketici fiyatları ile enflasyonun yüzde 17 civarında tahmin edildiği ülkede 2007 bütçe gelirleri 48.8 milyar dolar, ancak harcamalar (7.6 milyar dolar kamu yatırımı harcamaları dahil) 60.4 milyar dolar olmuştur. Yani bütçe petrol gelirine rağmen açık vermektedir. Kamu kesiminin toplam borcu ise GSYİH oranı olarak %27.5 kadardır.
Dostları ilə paylaş: |