Uluslararası Af Örgütü Yayınları İlk baskı 2013 Uluslararası Af Örgütü Yayınları Uluslararası Sekretarya Peter Benenson House



Yüklə 276,68 Kb.
səhifə11/11
tarix08.01.2019
ölçüsü276,68 Kb.
#91999
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11

Dipnotlar






Türkİye: İfade Özgürlüğünün tam zamanı

Türkiye’de ifade özgürlüğü saldırı altında. Muhalif görüşleri hedef alan ceza yargılamaları Türkiye’nin en köklü insan hakları sorunlarından birini temsil ediyor. Bir dizi yasal reform paketine rağmen, mevzuatta hala adil olmayan kanun maddeleri mevcut ve bunların kötüye kullanımı devam ediyor.

Türkiye’deki Ermenilerin durumu veya ordunun eleştirilmesi gibi daha önceleri tabu olan meseleler, artık ana akım medyada daha yaygın biçimde tartışılıyor. Ancak bu konularla ilgili ifade edilen görüşleri yargılamak için kullanılan yasalar hala yürürlükte ve hala uygulanıyor.

Son yıllarda görülen en olumsuz gelişme, siyasi konuşmalar, eleştirel yazılar, gösterilere katılım ve yasal siyasi grup ve örgütlerle bağlantı da dahil olmak üzere meşru eylemleri - ifade, örgütlenme ve toplanma özgürlüğü hakları ihlal edilerek - kovuşturmak için terörle mücadele yasalarının keyfi kullanımındaki yükselen artış oldu.

Uluslararası Af Örgütü bu raporda, en çok sorun teşkil eden on suç maddesiyle bağlantılı olarak yasa ve uygulamalardaki sorunları incelemekte ve bu sorunlardan kaynaklanan ihlallerin sona ermesi için yasalarda yapılması gereken değişikliklerle ilgili somut tavsiyelerde bulunmaktadır.



amnesty.org
İndeks: EUR 44/001/2013

Mart 2013




1 Reform paketinin 5. ila 10. maddeleri, ifade özgürlüğünü tehdit eder nitelikteki kovuşturmalarda sıklıkla kullanılan yasa maddelerindeki değişiklikle ilgilidir.

2 Türkiye UMSHS‘ni 23 Eylül 2003 tarihinde onayladı. UMSHS’nin 19. Maddesi herkesin, kimsenin müdahalesi olmaksızın istediği düşünceye sahip olma ve ifade özgürlüğü hakkını istedikleri her biçimde kullanma hakkı olduğunu ifade eder. Bu hakların sınırlandırılması ancak yasalarla öngörülmeli ve “(a) Başkalarının haklarına ve şöhretine saygı bakımından ve; (b) Ulusal güvenliğin, kamu düzeninin ya da kamu sağlığı ve genel ahlakın korunması bakımlarından gerekli olması zorunlu olmalıdır. Sözleşmenin tamamına ulaşmak için: http://insanhaklarimerkezi.bilgi.edu.tr/source/411/MEDEN%C4%B0%20VE%20S%C4%B0YAS%C4%B0%20HAKLARA%20%C4%B0L%C4%B0%C5%9EK%C4%B0N%20ULUSLARARASI%20S%C3%96ZLE%C5%9EME.doc

3 Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (AİHS) 18 Mayıs 1954 tarihinde onayladı. Sözleşmenin 10. Maddesi, herkesin, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ifade özgürlüğü hakkına sahip olduğunu belirtir. 10. Madde ayrıca şöyle der: “Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının ve haklarının korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli olan bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir.” Sözleşmenin tamamına ulaşmak için http://www.echr.coe.int/NR/rdonlyres/3BAA147F-29C9-48CE-AF64-FB85A86B2433/0/Convention_TUR.pdf

4 19. Maddeyle ilgili Genel Yorum No. 34, para. 22, bu hakka 3. paragrafta belirtilmemiş gerekçelerle, bunlar Sözleşme’nin koruması altındaki diğer hakların kısıtlanması için geçerli olabilecek gerekçeler olsa dahi, kısıtlama getirilemeyeceğini açıklamaktadır. Kısıtlamalar yalnızca belirlenen amaçlar doğrultusunda uygulanmalı ve üzerlerine inşa edildikleri özel gereklilikle doğrudan ilişkili olmalıdır. Metnin tamamına ulaşmak için: http://www.ihop.org.tr/dosya/BB/IHK-Genel_Yorum-No34.pdf

5 Bkz. Genel Yorum No. 34, para 50 (“20’inci maddede belirtilen fiillerin hepsi, 19’uncu maddenin 3’üncü paragrafında öngörülen kısıtlamaya tabidir. Bu durumda, 20’inci maddeye dayanılarak haklı görülen bir sınırlama, aynı zamanda 19’uncu maddenin 3’üncü paragrafına da uygun olmak durumundadır”).

6 İnsan Hakları Komitesi, Sözleşmenin uygulanmasına yönelik olarak atılan adımlar hakkındaki düzenli raporlarını sunan taraf devletlere, Komite’nin kaygılarını dile getirir ve tavsiyelerde bulunur. Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinin tam metni için: www.uhdigm.adalet.gov.tr/sozlesmeler/coktaraflisoz/bm/bm_05.pdf

7 Bkz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Yıllık Rapor 2012, Geçici versiyon, s. 153. http://www.echr.coe.int/NR/rdonlyres/9A8CE219-E94F-47AE-983C-B4F6E4FCE03C/0/2012_Rapport_Annuel_EN.pdf

8 UMSHS’nin 21. Maddesine göre “Barışçıl bir biçimde toplanma hakkı hukuk tarafından tanınır. Bu hakkın kullanılmasına ulusal güvenliği veya kamu güvenliğini, kamu düzenini (ordre public), sağlık veya ahlakı veya başkalarının hak ve özgürlüklerini koruma amacı taşıyan, demokratik bir toplumda gerekli bulunan ve hukuka uygun olarak getirilen sınırlamaların dışında başka hiç bir sınırlama konamaz.”

Sözleşme’nin 22. Maddesi ise net olarak şöyle der: “(1.) Herkes başkalarıyla bir araya gelerek örgütlenme özgürlüğü hakkına sahiptir; bu hak, kendi menfaatlerini korumak için sendika kurma ve sendikaya katılma hakkını da içerir. (2.) Bu hakkın kullanılmasına ulusal güvenliğin, kamu güvenliğinin, kamu düzeninin (ordre public), genel sağlık veya ahlâkın, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla, hukuken öngörülmüş ve demokratik bir toplumda gerekli olan sınırlamaların dışında başka hiç bir sınırlama konamaz. Bu madde, silahlı kuvvetler ve polis teşkilatı mensuplarının bu hakkı kullanmaları üzerine hukuki kısıtlamalar konulmasını engellemez. (3.) Bu madde, Uluslararası Çalışma Teşkilatının 'Örgütlenme Özgürlüğü ve Teşkilatlanma Hakkının Korunması' ile ilgili 1948 tarihli Sözleşmesine Taraf Devletlere, bu Sözleşmede sağlanan güvencelere aykırı yasama tasarrufları yapmasına veya yasaları bu güvencelere aykırı tarzda uygulamasına yetki vermez.”



Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11. Maddesi’ne göre “(1.) Herkes barışçıl olarak toplanma ve dernek kurma hakkına sahiptir. Bu hak, çıkarlarını korumak amacıyla başkalarıyla birlikte sendikalar kurma ve sendikalara üye olma hakkını da içerir. (2.) Bu hakların kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplum içinde ulusal güvenliğin, kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli olanlar dışındaki sınırlamalara tabi tutulamaz. Bu madde, silahlı kuvvetler, kolluk kuvvetleri veya devlet idaresi mensuplarınca yukarda anılan haklarını kullanılmasına meşru sınırlamalar getirilmesine engel değildir.

9 UMSHS’nin 2.Maddesi’nin 1.bendine göre “Bu Sözleşmeye Taraf her Devlet, bu Sözleşmede tanınan hakları ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya diğer bir fikir, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğum veya diğer bir statü gibi herhangi bir nedenle ayrımcılık yapılmaksızın, kendi toprakları üzerinde bulunan ve egemenlik yetkisine tabi olan bütün bireyler için güvence altına almayı bu ve haklara saygı göstermeyi taahhüt eder.”

10 İnsan Hakları Komitesi’nin 34 numaralı Genel Yorumu, 22. paragrafta ifade özgürlüğüne yönelik her tür kısıtlamanın gerekçelendirilmesi için gereken özel koşulları açıkça vurgular: “3. paragraf birtakım özel koşullar tarif etmekte ve kısıtlamaların ancak bu koşullar altında uygulanabileceğini belirtmektedir: kısıtlamalar “hukuksallık” taşımalı; yalnızca 3’üncü paragrafın (a) ve (b) alt paragraflarında belirtilen durumlardan birinin vaki olması halinde uygulanmaslı ve belirlenmiş kesin gereklilik ve orantısallık testlerinden geçmelidir. Bunlar, Sözleşme ile korunan diğer haklara getirilecek kısıtlamalar için bir gerekçe olabilse bile, 3. paragrafta belirtilmemiş gerekçelerle ifade özgürlüğüne kısıtlama getirilemez. Kısıtlamalar, yalnızca belirtilen amaçlar doğrultusunda uygulanmalı, üzerine inşa edildikleri özel gereklilikle doğrudan ilişkili olmalıdır.”

11 5237 nolu Türk Ceza Kanunu 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girdi.

12 2008 yılında Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin 7,000 üzerinde kişinin Abdullah Öcalan’a “sayın” dediği için kovuşturmaya uğradığını söyledi. Bkz. Bianet, Türkiye İki Yılda 7.884 Kişiyi "Suçu, Suçluyu Övmek"ten Yargıladı. Avaialble at http://bianet.org/bianet/bianet/111597-turkiye-iki-yilda-7-884-kisiyi-sucu-sucluyu-ovmekten-yargiladi

13 Örneğin Mehmet Güzel vakası. Güzel, insanların “Sayın Öcalan” dediği için yargılanmalarını protesto etmek için yürütülen kampanyaya katılan birçok aktivistten biriydi. Kampanya çerçevesinde, 2008 yılında Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir dilekçe yazarak “Sayın demek suçsa o zaman ben de sayın Öcalan diyorum ve bu suçu işliyor ve size kendimi ihbar ediyorum” dedi.”Sonuç olarak Ceza Kanunu’nun “örgüt adına suç işlemek” suçuna bakan 220/6. maddesinden ve Terörle Mücadele Kanunu’nun “terör örgütü propagandası yapmak” suçuyla ilgili 7/2. maddesinden yargılandı. Aralık 2011’de terör örgütü propagandası yapmaktan suçlu bulunarak 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. (29 Aralık 2011 tarih, 2011/555 no.lu karar)

14 Bkz. örneğin Halil Savda vakası, sayfa 12

15 301. Madde – (30 Nisan 2008 tarihli 5759 nolu Kanun/ 1. Madde’yle yapılan değişiklik) Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama (1) Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve Devletin yargı organlarını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Devletin askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır. (3) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz. (4) Bu suçtan dolayı soruşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.

16 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Altuğ Taner Akçam v. Türkiye Davası (Başvuru no. 27520/07), 25 Ekim 2011 tarihli karar, para. 77. Türkçesi için: http://www.inhak.adalet.gov.tr/ara/karar/altugtanercam.pdf

17 Ibid, paragraf 92

18 Adalet Bakanlığı yetkilileriyle yapılan görüşme, Ankara, Şubat 2012.

19 Adalet Bakanı daha sonra bu yorumu bir Devlet Bakanı olarak değil de şahsi görüşü olarak söylemiş olduğunu belirtti. Bkz Radikal, Devletime katil dedirtmem, 17 Kasım 2008. http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=908737&CategoryID=77

20 Bkz. Bianet, Gazeteci Demirer’e bir 301 daha, 11 Mart 2013, http://www.bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/145020-gazeteci-demirer-e-bir-301-daha

21 Madde 318 – Halkı askerlikten soğutma (1) Halkı, askerlik hizmetinden soğutacak etkinlikte teşvik veya telkinde bulunanlara veya propaganda yapanlara altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Fiil, basın ve yayın yolu ile işlenirse ceza yarısı oranında artırılır.

22 Bkz. Uluslararası Af Örgütü, Türkiye AİHM’de dördüncü kez mahkum oldu. http://www.amnesty.org/en/library/asset/EUR44/010/2012/en/c47129c1-60c3-419b-9e32-d6ed2c1ebe2b/eur440102012tr.pdf

23 Bu tür her tür sınırlama yasalarla düzenlenmiş, kesinlikle gerekli ve güdülen amaçla orantılı olmalıdır.

24 Vicdani sebeplerden askerlik hizmetini yapmayı reddetme hakkı İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Türkiye’nin taraf olduğu Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi (UMSHS) gibi uluslararası insan hakları aygıtlarının da öngördüğü gibi düşünce, vicdan ve din özgürlüğü nosyonunun doğasında vardır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi Bayatyan v. Ermenistan davasında (Başvuru no. 23459/03), Temmuz 2011 tarihinde devletin düşünce, vicdan ve din özgürlüğünü ihlal ettiğine hükmetti (madde 9). Bkz. http://hudoc.echr.coe.int/sites/eng/pages/search.aspx?i=001-105611#{%22itemid%22:[%22001-105611%22]}

25 Bkz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Ergin v. Türkiye davası (No.6), (Başvuru no. 47533/99), 4 Mayıs 2006 tarihli karar, paragraf 35. Karar için: http://hudoc.echr.coe.int/sites/eng/pages/search.aspx?i=001-75327. Kararın Türkçe özet çevirisi için bkz: http://www.inhak.adalet.gov.tr/ara/karar/erginno62006.pdf; eski Türk Ceza kanunu’nun 155. maddesi şöyledir: “…kanunlara karşı gelmeye halkı teşvik ile memleketin emniyetine tehlike iras edecek surette makale neşredenler veya halkı askerlikten soğutmak yolunda neşriyatta veya telkinatta bulunanlar… iki aydan iki seneye kadar hapis olunur ve bunlardan … ağır cezayı nakdi alınır”.

26 14 Haziran 2012 tarihli karar. 2013 Şubat ayı itibarıyla gerekçeli karar metnine ulaşılamadı.

27 Bkz. Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları Savunucusu ve Vicdani Retçi Halil Savda Tutuklandı. http://www.acileylem.org/eylem-detay.php?q=139

28 2 Ağustos 2011 tarihli iddianame, no. 2011/3291

29 125. Madde - Hakaret - (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (...) (1) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir. (2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur. (3) Hakaret suçunun; a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı, b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı, c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle, İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. (4) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır. (5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.

30 İnsan Hakları Komitesi’nin 34 nolu Genel Yorumu, 38. paragrafı açık olarak şöyle der: “… ifade biçimlerinin tanınmış bir kişiye hakaret edici sayılması, kendi başına, bu konumdaki kişiler Sözleşme hükülerinden yararlanacak durumda olmalarına karşın, ceza gerektirici bir neden sayılamaz. Dahası, devlet ve hükümet başkanları gibi en üst siyasal konumda bulunanlar dâhil olmak üzere kamuda tanınan herkesin meşru olarak eleştiriye ve siyasal muhalefete tabi olması gerekir. Dolayısıyla, Komite, bu tür konularda getirilen lese majeste, desacado, yetkili makama saygısızlık, bayrak ve sembollere saygısızlık, devlet başkanına hakaret ve kamu görevlilerinin onurunun korunması gibi yasal düzenlemeler konusundaki kaygılarını dile getirirken, yasaların salt eleştiriye konu olan kişilerin kimlikleri nedeniyle daha ağır cezalar içermemesi gerektiğini belirtir. Taraf Devletler ayrıca ordu veya idare gibi kurumların eleştirilmesine de yasak getirmemelidir”. Metnin tamamına bu linkten erişebilirsiniz: http://www.ihop.org.tr/dosya/BB/IHK-Genel_Yorum-No34.pdf

31 Medeni Kanun’un 24. Maddesi aşağılama suçuyla ilgili şikayetlerin nasıl yapılacağını düzenler. “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir. Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.”

32 Aşağıdaki davaya ilaveten, bkz örneğin 17 yaşındaki birine karşı Başbakan hakkında sosyal ağ Facebook’ta yaptığı yorumla ilgili açılan dava. Temmuz 2012’de 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. Eylül 2012 itibariyle dava hala temyizdeydi. Bkz. Sabah gazetesi, Erdoğan'a hakarete hapis cezası, 21 Temmuz 2012; http://www.sabah.com.tr/Yasam/2012/07/21/basbakan-erdogana-hakarete-hapis-cezasi

33 Bkz. Uluslararası Af Örgütü, Türkiye Sınırlayıcı yasalar, keyfi uygulama– insan hakları savunucularına yönelik baskı. Şu linkten erişebilirsiniz http://amnesty.org/en/library/asset/EUR44/002/2004/en/5fd3c2ce-d63f-11dd-ab95-a13b602c0642/eur440022004tr.pdf

34 Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun hakim ve savcıları kabul, atama ve terfi ettirme; yüksekmakemelerde görülen davalara bakacak hakim ve savcıları seçmek ve alt mahkemeleri denetlemek ve Adalet Bakanlığı’nın bir mahkemenin ya da bir hakim veya kamu savcısı görevinin kaldırılmasına veya bir mahkemenin yetkisinin değiştirilmesine ilişkin önerileri hakkında karar vermek gibi çeşitli görev ve yetkileri bulunur. Adalet Bakanı, Adalet Bakanlığı Müsteşarı, üç Yargıtay üyesi ve iki Danıştay üyesinden oluşan yüksek kurulun başkanlığını yürütür

35 2011/18397 no'lu 4 Kasım 2011 tarihli iddianame

36 Bkz Genel Yorum No.34, para. 38., http://www.ihop.org.tr/dosya/BB/IHK-Genel_Yorum-No34.pdf

37 Ibid.

38 215. Madde – Suçu ve suçluyu övme (1) İşlenmiş olan bir suçu veya işlemiş olduğu suçtan dolayı bir kişiyi alenen öven kimse, iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

39 Türk Ceza Kanunu’nun 217. Maddesi şöyle der: “Halkı kanunlara uymamaya alenen tahrik eden kişi, tahrikin kamu barışını bozmaya elverişli olması hâlinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.”

40 2008 yılında Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin said that over 7,000’den fazla kişinin Abdullah Öcalan’a “sayın” diye hitap ettiği için kovuşturmaya uğradığını şöyledi. Bkz Bianet, Türkiye İki Yılda 7.884 Kişiyi "Suçu, Suçluyu Övmek"ten Yargıladı, 26 Aralık 2008, http://bianet.org/bianet/bianet/111597-turkiye-iki-yilda-7-884-kisiyi-sucu-sucluyu-ovmekten-yargiladi; ve Bianet, Yargıtay: "Sayın" ve "Gerilla" Demek İfade Özgürlüğü, 21 May 2012, http://bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/138488-yargitay-sayin-ve-gerilla-demek-ifade-ozgurlugu

41 Ibid

42 İddianame no 2011/328, 12 Temmuz 2013, sayfa 1.

43 Üçüncü yargı paketi” kapsamında getirilen erteleme koşullarıyla ilgili açıklama için bkz. Temel Demirer vakası, sayfa 10

44 Handyside vs UK, başvuru no 5493/72, 7 Aralık 1976 tarihli karar.

45 Ayhan Sefer Üstün bu yorumu Azeri vatandaşların Ermeni askerler tarafından katledildiği 1992 Hocalı Katliamı’nı anmak için Şubat 2012’de İstanbul’da düzenlenen törenin ardından yaptı. Göstericiler Hrant Dink’i öldürmekten suçlu bulunmuş kişiyi öven sloganlar attı ve Hrant Dink için adalet talep eden kampanyanın sloganı olan “Hepimiz Hrant’ız Hepimiz Ermeniyiz” sloganıyla alay eden “Hepiniz Ermenisiniz, Hepiniz Piçsiniz” yazan pankartlar taşıdı. 216. maddenin 2005 yılında yürürlüğe girmesiyle ilgili olarak şunları dediği bildirildi: “Orada çok açık yazıyor, ayrımcılık yapanların hangi cezaya maruz kalacağı. Fakat savcılar bu maddeleri henüz tatbik etmedikleri için bu ayrımcı, ırkçı söylemler devam ediyor". Agos Gazetesi’nden alıntı, Taksim’deki pankartlara Meclis’ten tepki, 28 Şubat 2012, http://www.agos.com.tr/taksimdeki-pankartlara-meclisten-tepki-810.html

46 Iddianame no. 2012/17154, 25 Mayıs 2012

47 Bianet’ten alıntı, Ben Bir Ayrık Otuyum, 2 Ocak 2012, http://bianet.org/bianet/bianet/135146-ben-bir-ayrik-otuyum

“…terör örgütünün yürüttüğü çalışma sadece dağda, bayırda, şehirde, sokakta, gece arka sokaklarda haince pusu kurarak yaptığı saldırılardan ibaret değil, sadece silahlı terör değil. Bunun bir başka ayağı daha var. Psikolojik terör var, bilimsel terör var. Terörü besleyen arka bahçe var. Bir başka ifadeyle propaganda var, terör propagandası var"



"Neyiyle veriyor, belki resim yaparak tuvale yansıtıyor. Şiir yazarak şiirine yansıtıyor, günlük makale, fıkra yazarak oralarda bir şeyler yazıp çiziyor. Hızını alamıyor terörle mücadelede görev almış askeri, polisi doğrudan çalışmasına, sanatına konu yaparak demoralize etmeye çalışıyor. Terörle mücadele edenle bir şekilde mücadele ediliyor, uğraşılıyor. Terörün arkadan dolanarak arka bahçede yürüttüğü faaliyetler ki arka bahçe İstanbul'dur, İzmir'dir, Bursa'dır, Viyana'dır, Almanya'dır, Londra'dır, her neyse, üniversitede kürsüdür, dernektir, sivil toplum kuruluşudur. Şimdi dağdaki ile belki kırsaldakiyle mücadeleniz kolay bana göre ama bu arka bahçede ayrık otu ile tereler birbirine karışıyor. Hepsi yeşil renkte görünüyor. Birbirine karışıyor, kimisi zehirli, kimisi faydalı. Hangisinin faydalı, hangisinin zehirli olduğunu ancak yiyince anlıyorsunuz."

48 Örneğin bkz. Thomas Hammarberg, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri, Türkiye’de ifade özgürlüğü ve medya özgürlüğü raporu, https://wcd.coe.int/com.instranet.InstraServlet?command=com.instranet.CmdBlobGet&InstranetImage=1884640&SecMode=1&DocId=1765920&Usage=2 para. 24-26

Ayrıca bkz. Türkiye Ziyareti: terörle mücadelede insan hakları ve temel özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesine dair Özel Raportör Raporu, paragraflar 26-33, http://daccess-dds-ny.un.org/doc/UNDOC/GEN/G06/149/42/PDF/G0614942.pdf?OpenElement; Ayrıca bkz. AGİT Türkiye’de Hapis Gazeteciler Listesinin Temel Bulguları, Nisan 2012, http://www.osce.org/fom/89371



Ek olarak, Uluslararası Af Örgütü 2010 yılında Çocuk Hakları Evrenseldir: Çocukların Terörle Mücadele Yasaları Altında Adil Olmayan Yargılamalarına Son Verin başlıklı bir rapor yayınlayarak terörle mücadele yasalarının birçoğu çocuk olan göstericileri yargılamak için nasıl kötüye kullanıldığını incelemiştir. Bkz: http://www.amnesty.org/en/library/asset/EUR44/011/2010/en/a8a060ec-e6b8-4a32-8c9b-d564b11aca77/eur440112010tr.pdf

49 Uluslararası Af Örgütü 2010’da yapılan değişikliklere dair aşağıdaki açıklamayı yapmıştır: Türkiye çocuk göstericilere terörle mücadele yasalarından kovuşturma açılmasına son verdi, http://www.amnesty.org/en/news-and-updates/turkey-ends-prosecution-child-demonstrators-under-anti-terror-laws-2010-07-23

50 Temmuz 2012 ‘de “Üçüncü Yargı paketi” kapsamında Terörle Mücadele Kanunu’nda yapılan değişiklikler hakimlere cezaları yarı yarıya (220/6) ve üçte bir (220/7) oranında indirme yetkisi tanımıştır.

51 Terörle Mücadele Kanunu’nun 6/5. maddesi hakimlere “terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde suç işlemeye alenen teşvik, işlenmiş olan suçları ve suçlularını övme veya terör örgütünün propagandasını içeren süreli yayınları” 15 gün ila bir ay arası kapatma cezası verme yetkisi tanıyordu. AİHM bu uygulamanın ifade özgürlüğünün ihlali olduğuna hükmetti. Buna yönelik en yeni karar Ürper ve diğerleri v. Türkiye. (Başvuru no’ları 55036/07, 55564/07, 1228/08, 1478/08, 4086/08, 6302/08 and 7200/08), 26 Temmuz 2010. tarihli karar, http://www.inhak.adalet.gov.tr/ara/karar/urpervedigerleri2009x.pdf

52 Bkz. Bianet, En Çok "Terör Hükümlüsü" Türkiye'de, 5 Eylül 2011, http://www.bianet.org/bianet/insan-haklari/132516-en-cok-teror-hukumlusu-turkiyede

53 Açılan soruşturma sayısı için bkz Radikal, ÖGM'lere İlişkin Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü resmi istatistiklerine bakmak, bu mahkemelerin niteliği hakkında yeterli fikri veriyor, 29 Şubat 2012, http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=HaberYazdir&ArticleID=1080212

54 Terörle Mücadele Kanunu, no. 3713, yürürlüğe girme tarihi 12 Nisan, 1991

55 Bkz 11-18 ve 76. paragraflar, Türkiye Ziyareti: terörle mücadelede insan hakları ve temel özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesine dair Özel Raportör Raporu, http://daccess-dds-ny.un.org/doc/UNDOC/GEN/G06/149/42/PDF/G0614942.pdf?OpenElement

56 Terörle mücadelede insan hakları ve temel özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesine dair BM Özel Raportörü raporu, Martin Scheinin, terörle mücadelede on alanda en iyi uygulamalar, BM Doc A/HRC/16/51 (22 Aralık 2010), para. 26-28, http://www2.ohchr.org/english/bodies/hrcouncil/docs/16session/A-HRC-16-51.pdf

57 314. Madde - Silâhlı örgüt (1) Bu kısmın dördüncü (devletin güvenliği aleyhindeki suçlar) ile beşinci (anayasal düzen ve bu düzenin işleyişi aleyhindeki suçlar) bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir. (3) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır.

58 İddianame no. 2012/123, 19 Mart 2012, sayfa 2076

59 İddianame no. 2012/123, 19 Mart 2012

60 İddianame no. 2012/123, 19 Mart 2012, sayfa 2076-2101

61 İddianame no. 2012/123, 19 Mart 2012, sayfa 2076-2088

62 İddianame no. 2012/123, 19 Mart 2012, sayfa 2088-2101

63 İddianame no. 2012/123, 19 Mart 2012, sayfa 2101

64 Dicle Haber Ajansı 13 Haziran 2010 tarihli haber, cited in İddianame no. 2012/123’te anılmıştır, 19 Mart 2012, sayfa 2101 ve 23 Şubat 2011 tarihli ikinci Dicle Haber Ajansı haberi, iddianamenin 2102. sayfasında anılmıştır.

65 İddianame no. 2012/123, 19 Mart 2012, Delil Botan Kahraman’ın ifadesi, sayfa 2104

66 İddianame no. 2012/123, 19 Mart 2012, sayfa 2106

67 İddianame no. 2012/123, 19 Mart 2012, sayfa 2104-2106

68 İddianame no. 2008/202, 2 Haziran 2008 tarihli karar, sayfa 4

69 Biz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Korkmaz v. Türkiye (Başvuru no. 42590/98), 20 Aralık 2005 tarihli karar, http://www.inhak.adalet.gov.tr/ara/karar/korkmaz50903992004.pdf

70 İddianame no. 2008/202, 2 Haziran 2008, sayfa 3

71 Gerekçeli karar 9 Haziran 2010, no.2010/160

72 Gerekçeli karar 9 Haziran 2010, no.2010/160

73 Gerekçeli karar 9 Haziran 2010, no.2010/160

74 Gerekçeli karar 13 Mayıs 2010, no.2010/357

75 İddianame no. 2008/252, 07 Mart 2008; İddianame no. 2008/503, 21 Nisan 2008; İddianame no. 2007/765, 21 Haziran 2007; İddianame no. 2008/351, 27 Mart 2008; İddianame no. 2007/879, 5 Eylül 2007; İddianame no. 2007/968, 9 Ekim 2007; İddianame no. 2007/1155, 14 Aralık 2007; İddianame no. 2007/1132, 5 Aralık 2007; İddianame no. 2008/608, 12 Mayıs 2008; İddianame no. 2007/426, 4 Nisan 2007; İddianame no. 2007/461, 9 Nisan 2007; İddianame no. 2007/418, 3 Nisan 2007; İddianame no. 2007/419, 3 Nisan 2007; İddianame no. 2007/421, 3 Nisan 2007; İddianame no. 2007/415, 3 Nisan 2007; İddianame no. 2007/655, 18 Mayıs 2007; İddianame no. 2007/654, 18 Mayıs 2007; İddianame no. 2008/685, 22 Mayıs 2008; İddianame no. 2007/807, 11 Temmuz 2007; İddianame no. 2008/57, 15 Ocak 2008; İddianame no. 2007/688, 29 Mayıs 2007; İddianame no. 2008/1114, 6 Ekim 2008; İddianame no. 2007/936, 2 Ekim 2007; İddianame no. 2007/947, 2 Ekim 2007; İddianame no. 2007/464, 9 Nisan 2007; İddianame no. 2007/808, 11 Temmuz 2007; İddianame no. 2007/929, 25 Eylül 2007; İddianame no. 2007/416, 3 Nisan 2007; İddianame no. 2008/906, 8 Temmuz 2008; İddianame no. 2008/961, 23 Temmuz 2008; İddianame no. 2008/871, 27 Haziran 2008; İddianame no. 2007/928, 25 Eylül 2007; İddianame no. 2008/656, 16 Mayıs 2008

76 Karar no. 2010/357, 13 Mayıs 2010

77 Karar no. 2010/357, 13 Mayıs 2010

78 Karar no. 2010/357, 13 Mayıs 2010

79 Karar no. 2010/357, 13 Mayıs 2010

80 Karar no. 2010/357, 13 Mayıs 2010

81 Karar no. 2010/357, 13 Mayıs 2010

82 Karar no. 2011/1151, 22 Şubat 2011

83 Karar no. 2011/247, 9 Haziran 2011

84 Ek karar no.2011/247, 24 Temmuz 2012

85 İddianame no. 2011/425, 26 Ağustos 2011, sayfalar 29 to 36

86 İddianame no. 2011/425, 26 Ağustos 2011, sayfa 4

87 İddianame no. 2011/425, 26 Ağustos 2011, sayfa 64

88 İddianame no. 2011/425, 26 Ağustos 2011, sayfa 80

89 İddianame no. 2011/425, 26 Ağustos 2011, sayfa 80

90 İddianame no. 2011/425, 26 Ağustos 2011, sayfa 81

91 Alıntının tamamı için, bkz. Bianet, Şık'ın Cezaevi Çıkışındaki Sözleri Davalık, 30 Temmuz 2012, http://bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/140018-sikin-cezaevi-cikisindaki-sozleri-davalik

92 İddianame no. 2011/425, 26 Ağustos 2011, sayfalar 98-99

93 İddianame no. 2011/425, 26 Ağustos 2011, sayfa 97

94 İddianame no. 2011/425, 26 Ağustos 2011, sayfalar 98-104

95 Örneğin bkz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Savgın v. Türkiye (Başvuru no. 13304/3), 2 Şubat 2010 tarihli karar http://www.inhak.adalet.gov.tr/ara/karar/savgin2010x.pdf; ve Kılıç ve Eren v. Türkiye (Başvuru no 43807/07), 29 Kasım 2011 tarihli karar, http://www.inhak.adalet.gov.tr/ara/karar/kilicveeren.pdf

96 Örneğin bkz. Aydın Budak davası, sayfa 29

97 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Zana v. Türkiye (Başvuru no’ları 69/1996/688/880), 25 Kasım 1997 tarihli karar; http://www.inhak.adalet.gov.tr/ara/karar/zana1997.pdf ; ve Sürek v. Türkiye (Başvuru no. 26682/95), karar tarihi 8 Temmuz 1999. www.tohav.org/aihmk/surek.pdf Mahkemeler, AİHM'de görülen her iki davaya da atıfta bulunmaktadır.

98 Bkz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Zana v. Türkiye (Başvuru no’ları 69/1996/688/880), 25 Kasım 1997 tarihli karar, para 12; http://www.inhak.adalet.gov.tr/ara/karar/zana1997.pdf

99 Bkz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Sürek v. Türkiye (Başvuru no. 26682/95), karar tarihi 8 Temmuz 1999, para 62. Türkçesi için: www.tohav.org/aihmk/surek.pdf

100 20 Mayıs 2008 tarihli karar no 2008/220

101 20 Mayıs 2008 tarihli karar no 2008/220, sayfa 10

102 Bkz Avrupa Konseyi Terörizmin Önlenmesi Sözleşmesi, Türkçesi için www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem23/yil01/ss62.pdf Madde 5/1 şöyle der: Bu Sözleşmenin amaçları açısından, "bir terör eylemini işlemeye alenen teşvik", terör suçunun işlenmesini kışkırtmak niyetiyle, böyle bir eylemin dolaylı olsun veya olmasın terör suçlarını savunarak, bir veya birden fazla suçun işlenmesi tehlikesine yol açacak bir mesajın kamuoyuna yayılması veya başka bir şekilde erişilebilir hale getirilmesi anlamına gelir.

103 Bkz. Ceza Muhakemesi Kanunu Madde 53 Tanığa görevinin önemini anlatma “(1) Tanığa; a) Dinlenmeden önce, gerçeği söylemesinin önemi, b) Gerçeği söylememesi halinde yalan tanıklık suçundan dolayı cezalandırılacağı, c) Doğruyu söyleyeceği hususunda yemin edeceği, d) Duruşmada mahkeme başkanı veya hâkimin açık izni olmadan mahkeme salonunu terk edemeyeceği, Anlatılır.”

104 Her iki yazı da Günlük gazetesinin 2 Haziran 2009 sayısında yayınlandı. Karar no 2010/68, 7 Nisan 2010.

105 Şubat 2013 itibarıyla Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) üyeliği ve KCK’ye yardım iddiasıyla geniş kapsamlı bir kaç dava bulunuyordu. Ziya Çiçekçi Eylül 2012’de başlayan İstanbul KCK davasında örgüte üye olmakla suçlanan 44 gazeteciden biri.

106 6. Madde – Açıklama ve yayınlama (1) İsim ve kimlik belirterek veya belirtmeyerek kime yönelik olduğunun anlaşılmasını sağlayacak surette kişilere karşı terör örgütleri tarafından suç işleneceğini veya terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerinin hüviyetlerini açıklayanlar veya yayınlayanlar veya bu yolla kişileri hedef gösterenler bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Terör örgütlerinin bildiri veya açıklamalarını basanlara veya yayınlayanlara bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir. (3) Bu Kanunun 14 üncü maddesine aykırı olarak muhbirlerin hüviyetlerini açıklayanlar veya yayınlayanlar bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (4) (Değişik dördüncü fıkra: 29/6/2006-5532/5 md.) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen fiillerin basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, basın ve yayın organlarının suçun işlenişine iştirak etmemiş olan (…)(2) yayın sorumluları hakkında da bin günden onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, yayın sorumluları hakkında, bu cezanın üst sınırı beşbin gündür.

107 Suçun unsurların oluşması için kasıt gerekmemektedir.

108 Bkz. Özgür Gündem, ‘İmralı’da Hukuklarını Çiğniyorlar’; http://www.ozgur-gundem.com/index.php?haberID=20245&haberBaslik=%E2%80%98%C4%B0MRALI%E2%80%99DA%20HUKUKLARINI%20%C3%87%C4%B0%C4%9EN%C4%B0YORLAR%E2%80%99&action=haber_detay&module=nuce

109 Karar no. 2011/19 28 Aralık 2011

110 Karar no. 2011/19 28 Aralık 2011

Yüklə 276,68 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin