ULUSLARARASI ENERJİ VE EKOLOJİ BİRLİĞİ UEEBolarak; HEDEFİMİZ !..
19 Mayıs 2017
"Ekolojik” olmak, aslında doğaya uyumlu ve böylece “ekonomik” olmaktır. Dolayısı ile ekonominin; öncelikle sarfiyatı kısmak, yani; “zaten yanlış olan kaynakların üretimini verimli kullanmaya çalışmak” değil, “var olan tertemiz kaynakları kullanarak, ne bir fazla ne eksik,gerektiği kadar enerjiharcamak” olduğunu açıklamak ve örneklemektir.. Bu anlayışla, ev ölçeğinden kentsel ölçeğe, yani “güneş evinden güneş kente”doğru giden yolda, her türlü işlev ve kapsamda projeler üretmektir.
Lojistik; yani taşımacılık, değer kaybıdır. “Bir birim yaşam, bir birim doğal üretim alanı”prensibine göre planlama yaparak, kent ve köy buluşmasını sağlamak, yani tarımsal alanların da, orada yaşayanlarca kontrolünü ve paylaşımını sağlamaktır. Böylece; gereksiz zaman ve enerji kaybını ortadan kaldıran, denetimli, sağlıklı ve giderek bedelsiz gıdaya ulaşmaktır.. Bu nimetleri, ulaşamayanlara da sunmaktır. Özetle; “enerji ve ekoloji adına kendisine yeten” bir hayata kavuşmaktır..
“Enerji" sorunlarını, anlaşılabilir bir dile indirgeyerek, tarihsel ve güncel süreçte, nedenleri ve sonuçları ile, yani; "gerçek yüzü ile !" ilgililerin ve anayasal öğrenme hakkı olan vatandaşlarımızın bilgisine sunmaktır. Hayatta ve ayakta kalmanın yegâne çaresi; “kendi enerjisini üretebilme ve doğal döngü ile barış içinde yaşayabilme”becerisine sahip olmaktır. Bu bir “var olma !” savaşıdır.
Doğru bir "enerji yönetimi" için doğru düşünceler üretebilmektir. Yeni yerleşkelerimizde; interaktif eğitim sağlayacak “güneş okullarından”başlayarak, her seviyede ve içerikte eğitim kurumları ile entegre çalışmalar düzenlemektir. Bu konuların araştırılması, öğrenilmesi ve proje üretilmesi sonucunda; sağlıklı bir “enerji ve ekoloji” bilincinin oluşmasını sağlamaktır. Bu kadar kaynak zengini bir ülkede yaşarken, en büyük harcamamız ve aynı zamanda en büyük bağımlılığımız olan enerji ve ekoloji sorunlarını çözerek, yani ülkece kendimize yetmeyi öğrenerek, gerçek bağımsızlığa kavuşmaktır..
Mimarlık, yaşamın doğal bir kılıfı olmalıdır. Bir kılıf içine sıkıştırılmış zoraki yaşam değil !.. O yüzden, Türkiye’de ve dünyada, geleceğin yapılaşma ve kentleşme anlayışını temsil edecek ve “doğru yer, doğru yön, doğru malzeme ve doğru tasarım” olarak özetlenebilecek; “Enerji Mimarlığı” tasarım ve üretim ilkelerini örnekleyecek olan projeleri hayata geçirmektir.. Yani; depremde sıvılaşma riski olan ovalarda ve fay hatları üzerinde ve radon sahalarında kent kurmaya kalkışmamak, güney yönü başta olmak üzere, tüm yönlerin avantajlarını kullanabilen tasarımlar üretebilmek, çoğu; büyük sağlık endişesi ve yangın riski taşıyan mantolama malzemelerini ve radon taşıyıcısı olan beton gibi malzemeleri hayatımızdan çıkarmak ve ancak bu koşullarda ulaşılabilecek doğru tasarımlar ile inşa edilebilen kapalı ve açık mekânlarda yaşamayı becerebilmektir.. Özetle “Enerji Mimarlığı;güneşe ve toprağa, bilinçle sahip çıkmaktır.” Ve ürünlerini, adâletle paylaşmayı bilmektir !..
Bu kapsamdaki projeler vesilesi ile, birbirini destekleyen ve bütünleyen tüm meslek dallarının katkı sağlayacağı “bilimsel birliğin” temellerini atmaktır.. “Enerji ve Ekoloji Üniversitesine” yelken açmaktır !..
“Deprem gerçeği ile nasıl baş edebiliriz ?” sorusunun yanıtı da, bu yapılarda kullanacağımız; yanma ve çürüme riski de artık kalmayan “ahşap çatkı”, yani ahşap taşıyıcı sistem ile verilecektir.. Bu sayede, depremsel risk faktörü de sıfıra kadar gerileyecektir.. Amacımız; bütün dünyada 200 yılı aşkındır yaygınlaşan, Amerika ve Kanada’da % 90’lara ulaşan, Avrupa’da % 50’leri aşan ahşap yapıların, mühendisliğini bile dünyaya öğretenin, kendi itirafları olarak; “atalarımız” olduğunu hatırlatmaktır. İkinci dünya savaşından sonra bağrımıza yerleşen beton lobisi yüzünden bizlere unutturulan yöntemleri ve teknikleri, tekrar hayata kazandırmaktır.. Böylece tüm dünyada olduğu gibi, ona verilen önem sayesinde, “ormanlarımızın gerçek korumasını ve büyümesini !..” sağlamaktır.
Bu ilkeleri benimsemiş olan gönüllü üyelerinin; yaşadıkları evlerden, mesleki ve ticari üretim yaptıkları her türlü tesise kadar; “kendisine yetebilen, çevresini kirletmeyen ve canlılara zarar vermeyen, bir yılda ölenlerin % 8’inin katili olduğumuz zararlı atıkları üretmeyen bir yaşam !..” felsefesinin yaşayan örnekleri olmasını hedeflemektir.. Yani sadece “söylem” değil, bir “eylem” birliği olduğumuzu kanıtlamaktır.. Özetle; ülkemize ve dünyaya örnek olmaktır !.. Bu bilinçlendirmenin hedefindeki kitle; doğrudan halktır.. Ne zaman ki o halk; öncü örneklerden ilham alarak “ben de böyle yaşamak istiyorum !” der, işte o gün gerçek dönüşüm başlar..
Bu bir yolculuk ve uzun soluklu… Artan örnekler ve benimsenen doğru tasarımlar çoğaldıkça, her zaman parlayan güneşi daha iyi kullanacağımıza ve aydınlattığı yolu çok daha iyi göreceğimize inanıyoruz !..