Ünden bugüN



Yüklə 8,87 Mb.
səhifə192/877
tarix09.01.2022
ölçüsü8,87 Mb.
#93648
1   ...   188   189   190   191   192   193   194   195   ...   877
ISLAHAT FERMANI

18 Şubat 1856 tarihli Islahat Fermam Osmanlı Devleti'nin çöküş çağında Batılı güçlerin etkisiyle yapılan reform girişimleri arasında en bilinen örneklerdendir. Doğrudan nedeni ise Kırım Savaşı'nı sona erdirmek üzere Mart 1856'da yapılan Paris Konferansı öncesinde, bansın ön koşullarını hazırlayan Viyana protokolüdür. Bu belge Osmanlı Devleti'nin Hıristiyan uyruklarına tanınan hakları teyit etmesini ba-

rışın ön koşulu olarak getiriyordu ki, esasen 1774'te Küçük Kaynarca Antlaşma-sı'yla Ortodokslara hamilik olanağı elde eden Rusya bunu daha sonraki savaşlann zahiri gerekçesi olarak kullanmıştı.

Islahat Fermanı bir açıdan Tanzimat Fermam'nın bir devamıdır. Her iki doküman da ülkenin vatandaşlarına değil doğrudan Batılı devletlere hitap etmektedir, ilan edildiği koşullar itibariyle Kırını Sava-şı'nın hemen sonunda, Osmanlı Devleti' nin savaş masrafları nedeniyle Mısır gelirleriyle Suriye ve îzmir gümrük vergilerini ipotek ederek yaptığı ilk borçlanmaların hemen ertesinde olması dikkat çekicidir. Bu açıdan Osmanlı Devleti'nin mali konularda kendine çekidüzen vermesi gereği de Islahat Fermanı'nda ikinci dereceden bir tema olarak yer almıştır. Aynı günlerde istanbul'da Batılı devletlerin elçileri etkilerini artırmışlar ve devlet işlerine doğrudan müdahale eder hale gelmişlerdi, ingiltere Elçisi Stratford Canning bu fermanın imzalanmasında birinci dereceden etkili olmuştur. Tanzimat Fermanı'nı ilan e-den Mustafa Reşid Paşa, daha uzun bir metin olan Islahat Fermanı için Âli ve Fuad paşaları sert şekilde eleştirmiştir. Aynı yılın sonlarında dördüncü kez sadrazam cilan Mustafa Reşid Paşa bu sadaretinde ingiliz ve Fransızlar başta olmak üzere yabancı elçilerin müdahalesinden iyice bunalmıştı. Öyle ki, bazı yazarlar Islahat Fermam'nın üçte ikisinin azınlıkların, üçte birinin ise yabancıların imtiyazlarına ayrıldığını ifade etmiştir. Ancak birçok yazar fermanın Hıristiyan uyruklara tanınan hakların teyidinden öteye gittiği kanısındadır. Islahat Fermam'nın maddelerine gelince, bunlar Müslüman olmayanlara askeri ve sivil okullara girme hakkı; ceza ve ticaret davalarının laik özellikli karma divanlarda görülmesi; yeni ceza, ticaret ve usul kanunlarının hazırlanması, yabancılara gayrimenkul edinme hakkı (bu Batı sermayesi için çok önemliydi), gayrimüslimlere asker olma hakkı tanınması, fakat bedelle kaçınma olanağı, iltizama ve rüşvete son verilmesi, maaşların düzenli ödenmesi ve bütçe yapılması gibi hususları içeriyordu. Fermanın gayrimüslimlerin haklan üzerinde bu kadar durması Tanzimat Fermam'n-dan sonra bunların şikâyetlerinin aralıksız devam etmiş olmasıydı. Esasen hiçbir hak ve ayrıcalığın imparatorluğun ayrılıkçı unsurlarını tatmin etmesi düşünülemezdi. Nitekim ilerleyen yıllarda kilise ve azınlık okullarının sayısı artmış ve bunların her biri kendi milliyeti için çalışan birer merkeze dönüşmüştür. Böylece modern devlet yolunda adım atılmaktan çok, fiiliyatta Hıristiyanların imtiyazları için bir imkân teşkil etmiştir. Bazı yazarlar ise Rumların bu fermandan pek memmun olmadıklarını, çünkü Hıristiyanlar arasında 400 yıldır sahip okluları ayrıcalıklı konumu yitirdiklerini belirtmişlerdir. Tanzimat Fermanı'nı genişleterek yenileyen Islahat Fermanı Osmanlı sisteminin teokratik niteliğinde bir değişikliğe yol açmamış, dini farklılıklardan doğan imtiyazları ve ayrılıkçılığı önleyememiş ve zaten olanaksız olan birle-

şik bir yurt yaratma çabasında başarısızlığa uğramıştır. Fermanın göstermelik kalması ve belki sadece imtiyazların yönünü Hıristiyanların lehine değiştirmiş olması imparatorlukta huzursuzlukları artırmıştır. Islahat Fermanı'nın Müslümanlar açısından ilk tepkileri Cidde Ayaklanması ve Kuleli Olayı(->) olmuştur. Cidde'de yabancılara saldıran Müslümanlar Batılı devletlerin tehditleriyle idam edilmiş, Kuleli Ola-yı'nda ise yabancılara tanınan ayrıcalıklar nedeniyle Abdülmecid'i devirmeyi hedefleyen bir komplo ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca Sırbistan'dan Suriye ve Lübnan'a kadar bir dizi farklı din ve mezhebe dayanan isyan birbirini izlemiştir. Hıristiyanların şikâyetlerinin devam etmesi üzerine 10 Mayıs 1868'de yeni bir "nutk-ı hümayun" ile "hangi dine ve mezhebe mensup bulunurlarsa bulunsunlar bütün tebaaların aynı vatanın çocukları olduğu" fikri teyit edilmiş, ama imparatorluğun çöküşüne giden olaylar zincirinin devamı içinde refah ve birlik amacı hiçbir zaman gerçekleşmemiştir. Kimi yazarlar da sadece Tanzimat ve Islahat fermanlarının değil arazi ve ida-re-i vilayet kanunlarının da hep emperyalist devletlerce ileri sürülen idari ıslahat zaruretlerine verilen cevaplar olarak addedilebileceğini ifade etmişlerdir. Namık Kemal, Islahat Fermanı'nı ele alan bir yazısında (Hürriyet, no. 4, 20 Temmuz 1868)

bu olayın Batılı devletlerin müdahalesiyle aslında tüm halkı değil sadece Hıristiyan-ları gözettiğini belirtmiş ve Batılıların sadece işlerine geldiği zaman işlerine geldiği şekilde müdahale etme tutumlarını e-leştirmiştir.



Bibi. Y. Abadan, "Tanzimat Fermam'nın Tahlili", Tanzimat, ist., 1939, s. 31-58; R. G. Okan-dan, "Amme Hukukunda Tanzimat Devri", ae, s. 97-128; H. Veldet, "Kanunlaştırma Hareketleri ve Tanzimat", ae, s. 139-209; S. C. Antel, "Tanzimat Maarifi", ae, s. 444-462; Z. F. Fm-dıkoğlu, "Tanzimatta içtimai Hayat", ae, s. 619-659; H. Z. Ülken, "Tanzimattan Sonra Fikir Hareketleri", ae, s. 757-775; I. Sungu, "Tanzimat ve Yeni Osmanlılar", ae, s. 777-857; I. Ortaylı, Tanzimattan Cumhuriyete Yerel Yönetim Geleneği, îst., 1985; ay, imparatorluğun En Uzun Yüzyılı, ist., 1987; H. Cin, "Tanzimat Döneminde Osmanlı Hukuku ve Yargılama Usulleri", 150. Yılında Tanzimat, Ankara, 1992; S. Aksin, "Siyasi Tarih", Türkiye Tarihi, 3- Osmanlı Devleti 1600-1908, ist., 1988.

M. TANJU AKAD




Yüklə 8,87 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   188   189   190   191   192   193   194   195   ...   877




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin