İKBAL KIRAATHANESİ
ihtisab ağasından çekinir, onun ya da yardımcılarının her an karşısında olabileceği korkusuyla haksızlık yapmamaya çalışırdı. En çok denetlenen yerler ise fırınlardı. Unkapanı'ndaki kapanların denetimi de aralıksız sürdürülürdü, ihtisab ağasının istanbul'un iaşesiyle doğrudan ilgili bir başka görevi ise gelen emtia ve ürünlerin kentin her semtine dengeli biçimde dağıtılmasına, bunun için de her malın, ilgili olduğu iskeleye veya çardağa indirilmesine yardımcı olmaktı, ihtisab ağasının makamının bulunduğu Çardak iskelesi ya da ihtisab Iskelesi'ne ise pirinç ve arpa yüklü gemiler yanaşmaktaydı. Yine, yaş meyve sebze teknelerinin yanaştığı iskele ve hal de "Muhtesib Çardağı" adım taşımaktaydı, istanbul'dan başka, Galata ve Üsküdar'da da bu adda çardaklar vardı.
ihtisab ağası ve keloğlanları kenar iskelelerini deneüeyerek kaçak mal getirilmesini önlemeye çalıştıkları gibi hayvanlara aşırı yük vurulmasına, kayıklara erkeklerle kadınların bir atada, bindirilmesine, taşıma ücretlerinin fazla alınmasına da engel olurlardı. Esir pazarlarını, hamamları da kontrol ederlerdi. Gedik sistemine aykırı olarak çalıştırılan işyerlerini ihtisab a-ğasının kapatma yetkisi vardı. Örneğin, 1594'te, istanbul'da sayıları 5 olması gereken çiçekçi dükkânlarının 200'ü bulması nedeniyle, kadıya yazılan hüküm üzerine ihtisab ağası bunları kapatmakla görevlendirilmişti. Bunun gibi, 100 olması gereken kumaşçıların 318'e çıkması da benzeri bir önlem gerektirmişti. Dükkânlarda, ruhsata esas mal ve eşyanın satılıp satılmadığım kontrol de ihtisab ağasının göreviydi.
"Ihtisabiye" ya da "ihtisab rüsumu" denen vergi, İstanbul'da, diğer kentlere o-ranla çok yüksek bir gelir sağladığından, "bedel-i mukataa", "bedel-i iltizamiye" denen ve kamu hazinesine ödenen peşin bedeli, 3.000.000 akçeden fazlaydı. Bununla birlikte, ihtisab işlerinin bozulmaya başladığı 18. yy'da ihtisab ağaları ihtisab vergilerini toplamakla yetinmeyerek keloğlanları aracılığı ile "sefâ-amedi", "iydiye", "ramazaniye", "haftalık", "aylık", "müsamaha", "haslık" vb adlar altında yasaya aykırı isteklerle çarşı esnafına parasal zulümde bulunmaktaydılar. Simitçi, hamal, seyyar satıcı, bozacı, leblebici gibi ayak esnafından ihtisabiye toplanmazken bunlardan da rüşvet alınır olmuştu. Yine, istanbul'un yakın çevresindeki üretim bölgelerinden Mudanya, Yarımca, Pendik, Kartal, Şile ve Silivri gibi yerlerden gelen ürünlerle Karadeniz'den gelen yumurtadan, Ege Bölge-si'nden gelen zeytinden çok düşük oranda ihtisabiye alınması kanun gereğiydi. Ancak, ihtisab ağaları bunlar için de türlü rüşvet yöntemleri uygulamaktaydılar.
istanbul, 18. yy'da ihtisab işleri bakımından "kol" denen 15 vergi bölgesine ayrılmıştı. Bunlar, kentin başlıca alışveriş merkezleri olan, Tahtakale, Eksik, Taraklı, Ayasofya, Tavukpazarı, Kadıasker, Lan-ga, Yedikule, Aksaray, Karaman, Edirneka-pı, Balat, Unkapanı, Rah-ı Cedid, Cibali semtleriydi.
ihtisab ağalığı, 1821'den sonra, karadan ve denizden istanbul'a gelenleri kontrol işiyle de görevli kılındı. "Mürur tezkiresi" denen, esnaf kethüdalarından, mahalle imamlarından, daire ve kapılardan alınan giriş ve çıkış belgelerinin ihtisab ağasına mühürletilmesi kural oldu. Bu amaçla, Rumeli tarafından gelenler Küçükçekmece' de, Anadolu'dan gelenler Bostancıbaşı Köprüsü'nde, tezkirelerini nöbetçi koloğ-lanlarına göstermekte, bir hafta zarfında da ihtisab ağasının konağına giderek, Anadolu veya Rumeli defterine, vilayetlerini, ne maksatla geldiklerim ve ne kadar kalacaklarını yazdırmaktaydılar.
1826'da Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasının ardından ihtisab işlerine de yeni bir düzen öngören II. Mahmud, ilkin ihtisab mukataa bedelini Asâkir-i Mansure hazinesine tahsis etti. istanbul kadısına gönderdiği bir fermanla da eski humbaracıba-şı Mustafa Ağa'yı ihtisab ağası tayin ettiğini, amacının, çarşı pazarı düzene koymak olduğunu, serseri ve işsiz kalabalıkların istanbul'dan uzaklaştırılmalarını istediğini bildirdi.
Ağustos 1826'da da eski ihtisab kanunnameleri yerine İhtisab Ağalığı Nizamnamesi yayımlandı. Çardak Iskelesi'ndeki eski ihtisab ağası konağının yerine kuru-yemişçi dükkânları yapılmış olduğundan, oraya yakın Ellialtı Kahvesi'nin kamulaş-tırılıp yeni bir ağa konağı yapılması uygun görüldü. Keloğlanlarının yeniçerilikle ya-kınlıklan dikkate alınarak bunlann kısa zamanda tasfiye edilip Asâkir-i Mansure-i Muhammediye'den yüzbaşı ve onbaşıların, ihtisab ağası maiyetine ihtisab nefe-ratı ve mülazimleri olarak verilmesi kararlaştırıldı. Bunlann kentte dolaşıp namaz kılmayanları, oruç tutmayanları mahalle imamlarından soruşturmaları, ihtisab ağasının şehirde sık sık kol gezip esnafı denetlemesi, gerektiğinde suçluları falakaya yatırması, ihtisab mahbesine koyması, hamamlarda gayrimüslimlere nalın verilmemesi hususunun da gözetilmesi, ihtisab a-ğasının bir hamallar yazıcısı tayin edip iskele hamallarının defterlerini hazırlatması, koyun getiren Cihanbeğli ve Alişanlı aşiretleri mensupları dışında Kürtlerin, istanbul'a daha önce yerleşmiş olanlar dışında da Arnavutların memleketlerine iade edilmeleri, iskelelere yanaşan şüpheli gemi ve kayıkların dikkatlice aranması vb gibi pek çok iş, ihtisab örgütüne yüklendi. Ancak tüm bunların geleneksel örgütle yürütüle-meyeceği anlaşıldığından kurumsallaşmaya gidildi ve 1826 sonuna doğru ihtisab Nezareti kuruldu. Mustafa Ağa, ilk ihtisab nazın oldu. istanbul Belediyesi'nin çe-kirdiğini oluşturan nezaret ise llamat ve Tekarir Odası, Varidat Odası ve Tezkire-hane olarak 3 ana birime ayrıldı. Bu büroları birer başkâtip yönetmekte olup bunlann yardımcılarına "refik-i sani" deniyordu. Nazırın yardımcılığını ise kethüda e-fendi yapmaktaydı. 1834'ten başlayarak kent yaşamını ve zabıta hizmetlerini kolaylaştırıcı yevmiye jurnalleri düzenlendi. Bununla kontroller daha seri yapılabiliyordu. 1846'da Zaptiye Müşiriyeti kurulun-
ca güvenlik ve giriş-çıkışlarla ilgili işler bu örgüte devredildiğinden ihtisab Nezare-ti'nin görevi tamamen belediye hizmetleriyle sınırlandı. Esnaf ve narh kontrolleri ağırlık kazandı.
1854'te şehremaneti kurulduktan sonra son ihtisab nazın Hüseyin Bey, 19 Haziran 1858-1 Mayıs 1860 ve 23 Haziran 1862-6 Mart 1868 arasında iki defa şehremin-liği yapmıştır. Bu zat, İstanbul'da "ihtisab Ağası Hüseyin Bey" olarak ün yapmıştı. Abdülaziz'in annesi Pertevniyal Valide Sul-tan'm kethüdalığı görevinde de bulunan Hüseyin Bey çarşıya çıktığında esnafın eli ayağı birbirine dolaşırdı. Belirli noktalarda duran Hüseyin Bey, vukuat jurnallerini okutur, orada karakuşî ceza verir ve uygulatırdı.
Bibi. Y. Z. Kavakçı, Hisbe Teşkilatı, Ankara, 1975; F. Atar, İslam Adliye Teşkilatı, Ortaya Çıkışı ve işleyişi, Ankara, 1979; (Ergin), Mecelle, I, 335 vd; Z. Kazıcı, Osmanlılarda IhtisabMüessesesi, İst., 1987; I. L. Barkan, "XV. Asrın Sonunda Bazı Büyük Şehirlerde Eşya ve Yiyecek Fiyatlarının Tespit ve Teftişi Hususlarım Tanzim Eden Kanunlar I. Kanunname-i thtisab-ı istanbul el-Mahrusa", Tarih Vesikaları, S. 5 (Şubat 1942), s. 326 vd; R. Mantran, Un Do-cument sur l'ihtisab de Stamboul a la fin du XVII. Siecle, Şam, 1957; Evliya, Seyahatname, I, 120 vd; 1. Ortaylı, Türkiye İdare Tarihi, Ankara, 1979, s. 203-204; Pakalm, Tarih Deyimleri, II, 40 vd; Ziyaoğlu, Belediye Reisleri; Mustafa Ragıp, "intisap Ağası Hüseyin Bey", Tarihten Sesler, S. 2 (Şubat 1943).
NECDET SAKAOĞLU
Dostları ilə paylaş: |