Faaliyet Kollan
|
Erkek
|
Kadın
|
Toplam
|
Tarım dışı üretim faaliyetlerinde çalışanlar ve ulaşım makineleri kullananlar
|
46.651
|
7.537
|
54.188
|
Hizmet işlerinde çalışanlar
|
9.502
|
1.832
|
11.334
|
Satış ve ticaret personeli
|
10.007
|
963
|
10.970
|
İdari personel ve benzeri çalışanlar
|
4.542
|
2.750 _
|
7.292
|
İlmi ve teknik elemanlar, serbest meslek sahipleri ve bunlarla ilgili diğer meslekler
|
3.639
|
1.403
|
5.042
|
Müteşebbisler, direktörler ve üst kademe yöneticileri
|
1.233
|
77
|
1.310
|
Tarım, hayvancılık, ormancılık, balıkçılık ve avcılık işlerinde çalışanlar
|
705
|
62
|
767
|
İşsiz olup iş arayanlar ve bilinmeyenler
|
5.718
|
859
|
6.577
|
Genel Toplam
|
81.997
|
15.483
|
97.480
|
Tablo n Kâğıthane İlçesi'nde Çalışanların Faaliyet Kollarına Göre Dağılımı
Kaynak: 1990 Genel Nüfus Sayımı, "Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri, ili 34-lstanbul", DiE, Ankara, Temmuz 1993.
Ersoy, XVIII. ve XIX. Yüzyıllarda Türkiye'de Kâğıt, Ankara, 1963; W. Müller-Wiener, "15-19. Yüzyıllar Arasında istanbul'da İmalathane ve Fabrikalar", Osmanlılar ve Batı Teknolojisi, İst, 1992.
İSTANBUL
KÂĞITHANE ÂLEMLERİ
Kâğıthane'nin çeşidi eğlencelere sahne cilan mesire haline gelmesi 1600'lü yılların başına rastlar.
Derenin iki yanına kurulan çadırlarda ahenkli eğlenceler düzenlenirdi. II. Meh-med (Fatih) zamanında imarına başlanılan Kâğıthane'nin önem kazanması ve değişik âlemlerin yapıldığı ünlü bir mesire olması, III. Ahmed'in saltanatının en debdebeli yılları olan Lale Devri'ne (1718-1730) rastlar. II. Abdülhamid döneminde (1876-1909) Kâğıthane Mesiresi ve eğlenceleri, her sınıfın rağbet gösterdiği bir özelliğe kavuşmuştur. Bu dönemde, bilhassa Harbiye, Harbiye Zadegan Sınıfı, Kuleli İdadisi, Bahriye Mektebi, Tıbbiye-i Şahane, Mek-teb-i Sultani öğrencilerine her yaz başlangıcı Kâğıthane'de dönemin padişahı II. Abdülhamid tarafından kuzu ziyafeti verilirdi.
Kâğıthane âlemleri eski halk takvimine göre kasım günlerinin başına kadar sürerdi. Mart dokuzu fırtınası savulduktan sonra mesire kalabalıklaşmaya başlar, nisan girince civcivlenir, hıdrellezde mahşer gibi olurdu. Bilhassa cuma günleri, adım atılacak yer bulunmazdı.
Kâğıthane'ye gidiş kara ve deniz yoluyla olurdu. Karayoluyla gitmek isteyenler, Eyüp-Bahariye yolunu takip ederlerdi. Denizyoluyla gidenler ise sandallara, mavnalara dolarak hareket ederlerdi. Kâğıthane'nin birinci köprüsünden itibaren içeri doğru bir tarafa kadınlar, diğer tarafa erkekler geçer, çayırın her tarafı insanla dolar, hemen eğlencelere başlanırdı.
Gezmeye gelenlerin çoğu yemeklerini bir gün evvelden hazırlarlardı. Kuzu söğüşü, zeytinyağlı yaprak dolması, sütlü irmik helvası en çok sevilen yemeklerdendi.
Türlü yemişçiler, sumuhallebicileri, dondurmacılar bağırıp çağırır, gezginci çalgıcılar etrafta dolaşarak Sulukuleli Çingene-
1930'lu yıllarda Kâğıthane.
Salâhattin Giz
lere eşlik ederlerdi. Köçek oynatmak, hokkabaz seyretmek, basit eğlencelerden sayılırdı. Erkeklerin piyasa yapması da Kâğıthane'ye gelmenin başlıca sebebiydi. Kadınlar ise en çok salıncakta sallanmayı severlerdi. Gösterişi seven bazı zenginler, önünü ardım görmeden tozu dumana katarak faytonla gezerlerdi. 186l'de yayımlanan bir nizamnamede Kâğıthane gibi mesirelerde edep ve terbiye dışına çıkılma-ması emredilmiştir.
Kâğıthane eğlencelerinin en güzelleri dönüşte olurdu. Denizyoluyla yapılan dönüşlerde kayıklar kâğıt fenerlerle, bayraklarla süslenir; tulumbacılar darbuka, zilli maşa, çığırtkandan meydana gelen takımlarıyla geçerler; birtakım beyler de teşkil ettikleri musiki heyetleriyle sandalları birbirine yaklaştırarak fasıl yaparlardı. Bu surette akıp giden deniz ve kara yolcularının hepsi Bahariye'de toplanır, bunların "hey-hey"leri her tarafı tutardı. Kâğıthane'ye gidemeyen Fener ve Cibali halkı, iskelede toplanarak bu eğlenceleri uzaktan seyrederdi.
Eski devirlerde cirit oyunları, okçuluk temrinleri, esnaf ve sanatkâr loncalarının teferrüçleri, Kâğıthane âlemlerinin ilk şekillerim oluştururdu.
Kâğıthane'de yapılacak eğlenceler ve Kâğıthane'ye gitmek İstanbullular arasında "Kâğıthaneli olmak" deyimiyle adlandırılırdı.
Bibi. Ahmed Refik, Eski İstanbul, İst., 1931, s. 17-30; S. M. Alus, "Kâğıthane", Aydabir, S. 8 (l Nisan 1936), s. 18-20; ay, "İkinci Abdül-hamit Devrinin Son Yıllarında Kâğıthane", Tarih Hazinesi, S. 10 (Mayıs 1951), s. 484-486; ay, "Kâğıthane'de Mekteplilere Kuzu Ziyafetleri", Resimli Tarih Mecmuası, S. 28 (Nisan 1952), s. 1416-1418; 1. A. Göysa, "Unutulan Mesire Kâğıthane", Yedigün, S. 228 (21 Temmuz 1937), s. 14-15; Ercüment Ekrem, Dünden Hatıralar, ty, s. 22; U. Göktaş, "Kartpostallarda Kâğıthane", ilgi, S. 53 (İlkbahar 1988), s. 28-31; Şehsu-varoğlu, İstanbul, 94-95; H. R. Gürpınar, "Eski Kâğıthane", Resimli Tarih Mecmuası, S. 56 (Ağustos 1954), s. 3296-3300; Ahmed Rasim, "Yetmiş Sene Evvelki Kâğıthane Âlemleri", ae, S. 61 (Ocak 1955), s. 3612-3615; S. R. İskit, "Haliç ve Kâğıthane'ye Dair", Tarih Konuşuyor, S. 29 (Haziran 1966), s. 2357-2360; S. Ayver-di, İstanbul Geceleri, İst., 1977, s. 118-122; Pa-
kalm, Tarih Deyimleri, II, 137-138; J. Deleon Bir Tutam İstanbul, İst., 1993. s. 29-36; Seven-gil, Eğlence, 36-37; Mehmed Tevfik, İstanbul'da Bir Sene, İst, 1991, s. 76-88.
UĞUR GÖKTAŞ
Dostları ilə paylaş: