KALENDERHANE TEKKESİ
398
399
KALENDERHANE TEKKESİ
Restorasyon sonrasında Kalenderhane Camii'nin güney duvarı. Doğan Kaban
reye iç narteks üzerindeki galeri katından ulaşılmış olmalıdır. Aynı dönemde Bozdoğan Kemeri'ne bitişik şapel üzerine birkaç hücre yapıldığı görülür. Fakat kilisenin yan neflerinin 18. yy'da camide var olup olmadığı belli değildir Beşir Ağa'nın camii 19. yy'da büyük bir yangın geçirmiştir. Bu yangın sırasında caminin çok tahrip olduğu anlaşılmaktadır. Büyük bir olasılıkla ahşap örtülü yan nefler, narteks üzerindeki galeri, içerideki mermer kaplamaların büyük bir bölümü mihrap ve minber tahrip olmuştur. 1854'te cami yeniden tamir edilmiştir. Bu tamir camiyi çalışır hale getirmek için yapılmış çok katilesiz bir tamirdir ve yapının birçok mimari özelliğini ortadan kaldırmıştır. Naosla yan nefler arasındaki antik başlıklı iki sütunlu üçlü bir kemer oluşturan geçit, kemer ve başlıkları saklayan bir duvarla doldurularak kapatılmış ve küçük, oransız pencereler bırakılmıştır. Naosun yan neflere açılan yüzleri yapının cepheleri haline dönüşmüştür. Galeri yıkıldığı için oraya açılan büyük kemer de doldurularak buraya yeni pencereler açılmıştır. Eski nartekslerin üzeri bir kiremitli çatı ile örtülmüş, o sırada çevre kotları da yükselmiş olduğu için, kilisenin giriş kemeri yıkılarak, yol kotunda yeni bir giriş yapılmış, caminin minaresine de dışarıdan çıkan bir merdiven inşa edilmiştir, içeride 18. yy mihrabını örten, oransız yeni bir mihrap ve dökülen mermer kaplamaların yerine de mermer taklidi bir sıva yapılmıştır. Cami hariminin arka tarafına da, çok oransız ve adi marangoz işi bir kadınlar mahfili eklenmiştir. Yapı cepheleri yangından çok tahrip olduğu için bütün cepheler sıva ile kapatılmıştır. Caminin kubbesinin ondüleli saçağı harç ile doldurulmuş ve çimento ile sıvanmış, çatısında-ki tonozların arası da toprakla dolduru-
larak kiremit bir çatı yapılmıştır. Bu şekilde 1930'lu yıllara kadar kullanılan cami, bir fırtınada minaresinin yıkılması ve yapının hasar görmesi üzerine terk edilmiş ve 19ö5'e kadar evsiz barksızlar tarafından işgal edilmiştir. 1966-1975 arasında Har-vard Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi işbirliği ile, ayrıntılı bir araştırma ve kazı konusu olmuş ve tekrar cami olarak restore edilmiştir.
Restorasyondan önce yapılan kazılarda yukarıda açıklanan arkeolojik veriler bulunmuş ve SÎT'in tarihi ortaya çıkarılmıştır. Kazı alanının sınırlı olması nedeniyle, bazı yapı kalıntılarının kazı yapılmayan alanda kalması tam bir çözümleme olanağı vermemiştir. Restorasyonda yapının mermer kaplaması, kalanları ve naosun özgün karakterini korumak için tamamlanmış, 18. yy mihrabı restore edilmiş, yan neflere açılan üçlü kemerler ve başlıkları ortaya çıkarılmış, cami cepheleri restore edilerek geç dönemde yapılan sıva kaldırılmıştır. Caminin özgün giriş kotuna dışarıdan inilerek, kemeri restore edilmiş, yıkılan minare de tekrar yapılmıştır. Çevrede ise arkeolojik alan tanzim edilmiş, diako-nikon restore edilmiş ve küçük buluntular için bir müze olarak ayrılmıştır.
Kalenderhane Camii, İstanbul'un anıtlar tarafından yazılan ve yazılabilecek tarihinin en ilginç örneğidir. Çünkü geç Roma döneminden bugüne kadar sürekli olarak yaşamış, biçim değiştirmiş ve yaşamının bütün aşamaları, bu kadar ayrıntılı olarak, incelenmiş başka bir anıt yoktur. Görkemli bir saray hamamından, zengin bir Kom-nen kilisesine, sonra bir zaviyeye, daha sonra bir camiye çevrilen, sonunda imparatorluğun çöküşüne paralel bir süreç içinde, Cumhuriyet dönemindeki restorasyona kadar, bir gecekonduya dönüşen bu yapı kompleksi, İstanbul'un kent yapısının değişmesindeki karmaşıklığı da gözler önüne sermektedir. Kalenderhane Camii kazısı, bir başka açıdan da öğretici olmuştur. İstanbul'un antik çağ ve Bizans dönemi topografyası, arkeolojik çalışmalardan çok yazılı belgelerin yorumlarına dayanmaktadır. Kalenderhane Camii için yapılan çeşitli tarihlendirme ve ad verme yorumları, hiçbir zaman uzmanlar katında bir anlaşma sağlamamıştır. Kimliğine ilişkin en son yorum Akataleptos Manastırı Kilisesi idi. Oysa yapılan çalışmalar içinde iki kez Kriotissa adı geçen Meryem resimleri bulunmuştur. Bunlardan en geç o-lanı, geç Paleologoslar döneminde manastıra yardımda bulunan birine aittir ve di-akonikon da bulunmuştur. O tarihte yapının adının Kriotissa Manastırı olduğu kabul edilebilir. Oysa yazılı kaynaklar kentte bulunan ve aynı adı taşıyan sadece iki yapı olduğunu ve kentin başka yerlerinde bulunduklarını yazıyorlar. Arkeolojik buluntular, yazılı belgelerin verdiği birçok bilginin, şimdikinden başka türlü yorumlanması gerekliliğini ortaya koymuş, eski kabulleri de değiştirmiştir.
Bibi. C. L. Striker-Y. D. Kuban, "Work at Kalenderhane Camii in istanbul: First Preliminary Report", Dumbarton Oaks Papers, S. 21
(1968), s. 267-271; ay, "Second Preliminary Report" ae, S. 22 (1969), s. 185-193; ay, "Third and Fourth Preliminary Reports", ae S 25 (1971), s. 251-258; ay, "Fifth Preliminary Report", ae, S. 29 (1975), s. 306-318.
DOĞAN KUBAN
Dostları ilə paylaş: |