HASKÖY
10
11
HASKÖY AYAZMASI
HASKÖY
Halic'in kuzey kıyısında, Kasımpaşa ile Sütlüce arasındaki semt. Semtin sınırlarım kuzey ve kuzeybatıdan çevre yolu, Sütlüce semti, Halıcıköy; batıdan Haliç; güneydoğudan Camialtı Tersanesi bölgesi; doğudan Kulaksız Mahallesi ve Kasımpaşa Zindanarkası Mezarlığı çizer, idari olarak, semtin çekirdeği sayılabilecek Piri Paşa Mahallesi gibi, semtin üzerine yayıldığı Fe-tihtepe, Keçeci Piri, Cami-i Kebir mahalleleri de Beyoğlu İlçesi'ne bağlıdır.
Bizans döneminde "Arabant Kasabası" dendiği rivayet edilen semtin Hasköy adını, II. Mehmed'in (Fatih) istanbul kuşatması sırasında otağım bu bölgede kurmuş olmasından veya buradaki hasbahçeler-den aldığı söylenir.
En eski adının "Pikridion" olduğu sanılan Hasköy, bu adı îoannes Pikridios'un burada kurmuş olduğu manastırdan almıştı. Piri Paşa Mahallesi'nin bulunduğu yerde ise Karemidie adında bir köy vardı. Hasköy adının bir diğer görüşe göre, bu bölgenin en büyük kilisesi olan "Paraske-vi"den geldiği, Türk döneminde "Paras-köy" diye anılan semtin adının zamanla Hasköy'e dönüştüğü ileri sürülür.
Hasköy, kentin en eski Musevi yerleşim bölgelerinden biridir. Bizans döneminde burada Karai Musevileri çoğunluktaydı. Karaimler veya Karaylar olarak da bilinen ve Orta Asya kökenli bir Türk boyu olan Karaimler 6. yy'da Kafkasya'ya, oradan Ukrayna'ya göçmüşler, Hazarlarla kaynaşmışlar ve onların Museviliği resmi din olarak kabul etmelerinden sonra, Museviliğin Talmud'u reddeden bir mezhebini oluşturmuşlardı. 1172'de Konstan-tinopolis'e gelen Benjamin de Tudela bütün kentte 500 kadar Karainin yaşadığını yazar.
Fetih sırasında ve II. Mehmed (Fatih) döneminde (1451-1481) semtin bulunduğu yöre, efsanelerle de iç içe gelişen bir tarihe sahiptir. Fatih'in hocası Akşemsed-din'in Hasköy'de Çemşirlik Havuzu denilen yere bir servi fidanı diktiği, diğerlerinden çok daha çabuk büyüyen ve çok daha uzun olan fidanın, yeşil değil de ak olduğu Evliya Çelebi tarafından nakledilir. Fatih de buraya kendi eliyle 7 servi dikmiş ve 12.000 servi ağacı dikilmesini ferman etmiştir. Evliya Çelebi'de Çemşirlik Havuzu diye adlandırılan mekâna daha sonra Çamaşırlık Havuzu denmiştir.
Hasköy fetihten sonra da esas olarak bir Yahudi ve Musevi mahallesi olarak gelişmiştir.
Evliya Çelebi, II. Mehmed'in Arabistan' in Safed şehrinden Yahudileri buraya yerleştirdiğini söylerken, Hasköy'de 7 kilise ve 12 sinagog olduğunu kaydetmektedir. Evliya Çelebi, Hasköy'ün Selanik ve Safed şehirlerine benzerliğine de dikkati çeker.
Hasköy'ün bellibaşlı Yahudi mahalleleri Abaşo la Kaye (Alt Sokak), Maalem veya Keçeci Piri, Arabacılar, Şeyh Salih (Çık-sali), Kordova, Yeni Mahalle, Parmakkapı, Kalaycı Bahçe, Sarayiko ve Piri Paşa idi. Semtin eski haritaları, bugün hemen hiç izi
Yüzyıl başında Hasköy'den bir görünüm.
Tuğrul Acar fotoğraf arşivi
kalmayan bu geçmişe ışık tutar. Basmacı Avram ve Terzi Hayim sokakları, bugün Basmacı Ruşen ve Terzi Kasım isimlerini a-lırken, sinagog çıkmazları, sinagog sokakları ve adlarını aldıkları sinagoglar yok olmuştur. Ayrıca burada yer aldığı bilinen Musevi okulları da kapanmıştır. İstanbul' un en eski ve en büyük Musevi mezarlıklarından biri Hasköy'dedir.
Hasköy'de Yahudilerden başka Rumlar da yaşıyordu. Buradaki en ünlü kilise, iskelenin biraz ötesindeki Ayia Paraskevi' dir. Bu kiliseyle ilgili birçok efsane vardır. Hasköy'ün içinde Rum, Yahudi ve Müslüman mezarlıklarının arasında Ayia Paraskevi adlı bir de ayazma bulunuyordu. Bu ayazmanın diğer adı olan "Çıksali" ya da "Çıksalın"m, "Şeyh Salih"in bozulmuş şekli olduğu düşünülmektedir.
A. Paspatis, 1597'de Eminönü'nde Yeni Cami inşaatı başladığı zaman, bu caminin yerine sahip olan Karai Musevilerine Hasköy'de evler verildiğini ve bu cemaatin Hasköy'e nakledilen 40 kadar üyesinin hayat boyu vergiden muaf tutulduklarını kaydeder. Ayrıca Eminönü'ndeki sinagogun bulunduğu arsa kanunen satılamadığı için bu cemaate hazineden yıllık 32 kuruş kira ödendiğini ekler. 1715 ve 1756 yangınlarından sonra da birçok Yahudi aile, Ay-nalıkavak Sarayı'nın yer aldığı hasbahçeyi takiben Okmeydanı'na doğru genişlemiş olan bu semte göç etmişti.
Hasköy'ün en önemli iki sinagogu, Bizans döneminde ispanya'nın Cordoba şehrinden göç eden Endülüslü Sefarad Yahudilerinin kurduğu Kordova Sinagogu ile Mayorka Adaları'ndan göç eden Yahudilere atfedilen Mayor Sinagogu idi. 1912'de Annuaire Orientale'de kaydedilen diğer Hasköy sinagogları şunlardı: Şeritçisi, Esg-her, Kalaycı Bahçe, Maalem, Mizrahi, Parmakkapı, Sarayiko, Sinyora, Yeni Mahal-
le ve Çıksali. Değişik belgelerde başka sinagog adlarına da rastlandığı gibi Amon ailesinin evinin de ibadethane olarak kullanıldığı bilinmektedir. Bu evin S. H. El-dem tarafından Hasköy'de Hahambaşı Konağı olarak tespit edilen, 18. yy yapısı konak olduğu akla gelmektedir. 1899 tarihli Hasköy sinagogları listesi incelendiğinde, bu listede adı geçen Alamanes (Almanı) ve Arabacılar sinagoglarının 1912'de kaydedilmediği, buna karşılık Mizrahi Si-nagoğu'nun eklendiği dikkati çekmektedir. 1960'lara kadar bu yapılar yavaş yavaş ortadan kalkmıştır; bugün Hasköy'de ayakta kalan Rabanit Musevilerine ait tek ibadetgâh Maalem Sinagoğu'dur. Ayrıca İhtiyarlar Yurdu içinde bir özel ibadethane vardır.
Ayrı bir cemaat oluşturan Karnilerin de, Hasköy'de "Kal ha Kadoş be Kuşta Bene Mikra" adlı, Bizans döneminde, inançlarına uygun olarak yeraltında inşa edilmiş bir sinagogları bulunmaktadır.
Evliya Çelebi semtin 17. yy'daki görünümünü anlatırken 3.000 kadar bağlık, bahçelik, çok katlı evin varlığından, bahçelerde limon ve turunç yetiştirildiğinden, zengin Yahudilerin ev ve bahçelerinin güzelliğinden söz eder. 11 Yahudi mahallesinin yanında 2 Rum, l Müslüman ve l de Ermeni mahallesinin bulunduğunu, 20'den fazla Yahudi cemaatinin ve toplam 17.000 civan nüfusunun, içlerinde kıymetli mallar bulunan 600 dükkânının, çok sayıda meyhanesinin olduğunu; misket üzümleri ve şarabıyla ünlendiğini söyler. Osmanlı döneminde Hasköy, bir zamanlar Haliç sahilinin en büyük ve görkemli sahil-sarayı olan Tersane Sarayı ve sarayın arazisi içindeki Aynalıkavak Kasrı(-0 ile ünlüdür. Daha I. Selim'den (Yavuz) başlayarak kurulan Tersane'den Okmeydanı'na doğru Kasımpaşa sırtlarım kaplayan koru,
Günümüzde Hasköy. Araş Neftçi, 1993
padişahların ilgisini çeken bir hasbahçe olarak "Tersane Bahçesi" diye adlandırılmış ve içine dönem dönem çeşitli kasırlar yapılmıştır. Evliya Çelebi, Tersane Bahçe-si'ni methederken, binlerce servinin gölgelediği bahçede kuşların ötüşünün güzelliğim, kayısı ve şeftalisinin lezzetim, Sultan ibrahim'in (hd 1640-1648) burada deniz kenarında bir köşk yaptırdığını ve burada denizden, adına istiridye denilen ve içki i-çenlerin pek sevdiği bir deniz hayvanı çıktığını anlatır.
Hasköy çeşitli dönemlerde yangınlar görmüş; 1804'te çıkan büyük yangında 500 ev, 150 dükkân yanmıştır. Hasköy'ü, 1865 yazında çıkan kolera salgını kasıp kavurmuş, 1871'de salgın tekrarlamış, halk evlerini terk edip Okmeydam'nda kurulan çadırlara yerleşmiş ve semt abluka ve karantina altına alınmıştır.
Tersane Bahçesi ve Aynalıkavak Kasrı' nın 18. yy'ın sonunda önemini kaybettiği, 19. yy'ın ikinci yarısından sonra Tersane' ye yapılan eklemeler sırasında kasrın denizden koparak içeride kaldığı anlaşılmaktadır. Semt ise Yahudilerin çoğunlukta olduğu yapısını 20. yy'ın başlarında da korumuştur. 20. yy'm başında Hasköy'de 25.000 Yahudi ve 148 hahamın bulunduğu yazılıdır. 1950'lerde, yöredeki Musevi yerleşim ve kültürünün izleri, hâlâ orada oturmakta olan birkaç aile dışında hemen hemen silinmiş, en uzun yaşayabilen sinagog Maalem Sinagogu olmuştur.
Günümüzde Hasköy, sahildeki Denizcilik Bankası'na ait Şehir Hatları İşletmesi vapurlarının bakımını yapan küçük tersanesi, Haliç sahiline paralel uzanan Hasköy Caddesi ve Kumbarahane Caddesi'nin doğusunda kalan küçük dükkân, işyeri ve imalathaneleri, içerilerdeki dükkânların konutlarla yan yana ve üst üste yer aldığı sokakları ve İstanbul'a Anadolu'nun çeşitli yörelerinden göçle gelmiş nüfusuyla, Halic'in diğer benzeri yerleşmelerinden fark-
lı değildir. Yeni köprünün yapılmasından sonra yerinden sökülen Galata Köprüsü Hasköy vapur iskelesi ile karşı sahilde Ba-lat Musevi Hastanesi'nin bulunduğu yer arasına yeniden kurulmuştur. Bibi. Jak Deleon, "Geçmişten Günümüze Altın Boynuz, Unutulmuş Bir Semt: Hasköy", Milliyet, 2-3 Nisan 1991; Evliya, Seyahatname, I; Kömürciyan, İstanbul Tarihi, M. Belge, istanbul Gezi Rehberi, İst., 1994, s. 213-215; Mil-lingen, WaUs, 221; N. Güleryüz, istanbul Sinagogları, ist., 1992, s. 95-99.
İSTANBUL
Dostları ilə paylaş: |