Ünden bugüN



Yüklə 8,87 Mb.
səhifə425/877
tarix09.01.2022
ölçüsü8,87 Mb.
#93648
1   ...   421   422   423   424   425   426   427   428   ...   877
İSTİHDAM

Tarihinin bütün dönemlerinde istanbul' un ekonomik yapısını ve çalışma yaşamını belirleyen ve biçimlendiren temel öğeler, denizler ve kıtalar arasında bir geçit olması, yani kara ve deniz yollarının kavşak noktasında bulunması; her dönem başkent ya da anakent niteliğini koruması; Bizans ve Osmanlı dönemlerinde sarayları, Cumhuriyet sonrasında ve günümüzde ise, yükselen Türkiye burjuvazisini ve büyük sermayenin en tepesindeki kuruluşları barındırması oldu. Ülkenin ve bölgenin en kalabalık, en zengin, en olanaklı yerleşmesi konumunda bulunması, istanbul'un çalışma yaşamını ve istihdamın yapısını etkiledi.

Bu özellikleriyle istanbul, denizaşırı ve kıtalararası da dahil ticaretin(-»); başta saray ve çevresine yönelik olmak üzere çeşidi kamusal ve özel hizmetin (bak. hizmet sektörü), savunma ve savaşa ilişkin her çeşit askeri iş ve üretimin; imparatorluğun ve devletin merkezi olarak, güçlü ve kalabalık bir bürokratik mekanizmanın; lima-/nın varlığının ve kervan yollarının gerek-/ tirdiği çeşidi hizmetlerin; yüzyıllar boyunca dini ve dünyevi merkez konumunun önem kazandırdığı dini ve sivil mimarinin gerektirdiği her türlü iş ve üretimin gelişkin olduğu bir kentti. Cumhuriyet'in ilk dönemleri de dahil, uzun süreler boyunca, üreticiden çok tüketici oldu. Kentin bu özelliği ve bu özelliğe bağlı istihdam yapısı 19. yy'ın ikinci yarısına doğru değişmeye başladı; bugünkü yapıya geçiş ise 1950'lerden sonra hızlandı. Osmanlı Dönemi

Osmanlı dönemi istanbul'unda, yeniçeri örgütünün 1826'da kaldırılmasına, gedik-lerin(->) çözülüp dağılmasına kadar, işgücünün ve istihdamın nitel ve nicel yapısı sıkı kurallarla belirlenmişti ve merkezi denetim altındaydı. 19. yy'ın sonlarına kadar, Müslüman kadınlar, çalışamayacak kadar yaşlılar, çocuklar, sakat ve hastalar ve en tepede saray ve yakın çevresi olmak üzere geniş bir rantiye kesimi ile medrese öğrencileri -günümüzdeki kavram ve terimlerle paralellik kurulmaya çalışılacak olursa- iktisaden faal nüfusun, yani işgücü-

ISTEK Vakfı

okullarından

Semiha Şakir

Lisesi,


Göztepe.

Ahmet Kuzik,

1994

nün dışında kalırdı, iktisaden faal nüfus ise, 19. yy'a kadar çok katı kurallara ve denetime tabiydi.

15. yy'dan 19. yy'a kadar başlıca istihdam kümesi, seyfiye (askeri kesim), ilmiye (din ve bilim adamları), mülkiye (idari görevliler) kollarıyla, en yüksekten en alta kadar sıkı bir hiyerarşi içinde bulunan devlet görevlileriydi. Bir başka geniş istihdam alanı, çok uzun süreler sadece yabancıların ve gayrimüslim tebaanın tekelinde bulunan ticaretti. Denizaşırı ticaret imtiyazına sahip olan veya kara ticaretini denetimleri altında bulunduran zengin ve nüfuzlu tüccarlar, Bizans döneminde, zaman zaman sarayla boy ölçüşecek servetler elde etmişlerdi. Osmanlı döneminde, merkezi devlet otoritesine rakip olabilecek hiçbir siyasal ve ekonomik güce izin verilmemeye çalışılmışsa da, istanbul'da özellikle Latin ticaret kolonilerinde ve gayrimüslim cemaat içinde çok zengin ve güçlü tüccarlara rastlanmıştı. Bunların hemen altında, daha az zengin olan orta tüccarlar, perakendeciler, daha da altta küçük dükkâncılar, esnaf ve satıcılar vardı. Evliya Çelebi başta olmak üzere, gezginlerin notları, kadıların hükümleri ve çeşitli tarihsel belgeler, istanbul'da büyük toptan ticaretten küçük dükkân ve satıcılığa kadar her türlü ticaretin ne kadar yaygın olduğunu gösteriyor. Bu istihdam kümesi, dükkânda veya işyerinde çalışan aile bireyleri veya çıraklar, yamaklar, ücretlilerle birlikte, faal nüfusun, -Yeniçeri Ocağı'nı da kapsadığı için- daha kalabalık olan ilk istihdam kümesinden sonraki en kalabalık kesimini oluşturuyordu. Kıymetli madenleri işleyen, çeşit çeşit mücevherat yapan kuyumculardan dericilere, ipekçilere, terzilere, ayakkabıcılara, çanak çömlekçilere, marangozlara, doğramacılara kadar yüzlerce değişik el sanatı üreticisi zanaatkar, bir başka istihdam kümesini meydana getirirdi. Bunların kent içindeki çarşılarının yerleri çoğunlukla sabitti. Günümüzün i-malat sanayii dalına karşılık sayılabilecek zanaatlarda çalışanlar ve ekmek başta olmak üzere gıda üretimiyle uğraşan esnaf, istihdamın bir başka bölümünü meydana getiriyordu.

Ticaret kadar, hattâ ondan daha geniş bir istihdam alanı, her çeşit işte amelelikti. Önemli bir bölümü yeniçeri odalarında, tersane, tophane vb asker ocaklarında, diğerleri merkezi devletin sıkı denetimindeki gediklerde kayıtlı olan ameleler, yapı işlerinden fırınlara; taşocaklanndan liman işçiliğine; bağ, bahçe tarım işlerinden arabacılığa, seyisliğe; hamamlarda tellaklıktan, natırlıktan her tür hamallığa kadar çeşitli işlerde ücret karşılığı çalışırlardı. Kayıtlı oldukları gediklerdeki sayıları sınırlı ve belliydi. Herhangi bir işte belirlenmiş o-landan daha fazla amele çalışamaz; ancak biri gedikten ayrılırsa yerine bir başkası geçer, ücretleri ve işkoşulları istanbul Ka-dılığı(->) tarafından en küçük ayrıntısına kadar belirlenirdi.

Mimarbaşından başlayıp ustalardan, kalfalardan geçerek amelelere varan ö-nemli bir işgücünü barındıran; saraylardan,


Yüklə 8,87 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   421   422   423   424   425   426   427   428   ...   877




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin