İŞÇİ ÖRGÜTLENMESİ
İşçilerin ekonomik, siyasal, sınıfsal çıkarlarını korumak ve geliştirmek üzere kurdukları dernek (cemiyet), sendika, parti, çevre, kulüp vb türünden örgütler ve bu örgütleri kurma girişimleri.
O. N. Ergin'in Mecelle-i Umûr-ı Belediye zâ\ı eserinde (s. 922-923) belirtildiği gibi istanbul'da, 1845 tarihli Polis Nizamna-mesi'nin bir maddesinde, "İşini ve gücünü terk ile mücerret tatil-i mesalih-i ibat garazında olan amele ve işçi makulelerinin cemiyet ve zihâmlarının ve gerek bu mi-sillu asayiş-i ammeyi ihlal edecek her gü-na fitre ve fesat cemiyetlerinin def ve izalesi ile ihtilal vukuunun önün kestirilmesi esbabına teşebbüs ve müsaberet...." denilerek işçi cemiyetleri yasaklanıyorsa da, bu dönemde İstanbul'da herhangi bir işçi örgütlenmesinin izi, bugüne kadar yapılan çalışmalarda henüz bulunamamıştır.
İlk işçi derneklerine ait belge ve haberlere 1866'da rastlanır. Bazı araştırmacıların, adlarına bakarak bunları işçilerin kurdukları dernek ve örgütler saymaları yanıltıcıdır. Ameleperver, Amele Siyanet vb adlarla ortaya çıkan bu kuruluşlar Levantenle-rin ve Batıcı Osmanlı aydınlarının önayak oldukları, yoksullara dönük bir çeşit yardım dernekleridir. 1871 tarihli olan ve yaygın bir şekilde Osmanlı işçilerinin ilk sınıfsal örgütlenmesi kabul edilen "Ameleperver Cemiyeti" de, çoğu gayrimüslim kurucu ve yöneticilerinin aynı kişiler olmasından da anlaşılabileceği gibi "Ami du Tra-vail" derneğinden başkası değildir.
İstanbul işçilerinin sınıfsal izler taşıyan ilk örgütlenmesi, 1894-1895'te Tophane Fabrikası işçileri tarafından kurulan Osmanlı Amele Cemiyeti'dir. Kısa sürede kapatılmış, kurucuları ve üyeleri tutuklanmış, sürülmüştür. 1901-1902'de aynı derneğin yeniden kurulup gizli faaliyette bulunduğu da kaydedilmektedir.
1908'e kadarki dönemde, İstanbul'da çeşitli işyerlerinde çalışan işçiler, yoğun baskı ve denetim altında, daha çok yardım ve dayanışma sandıkları kurma yoluna gitmişlerdir.
1908'de II. Meşrutiyetin ilanı, Osmanlı ve İstanbul işçileri için de bir dönüm noktasıdır. Bir yandan ardı ardına grev-ler(~0 patlarken, öte yandan sandıklar, dernekler, birlikler (sendikalar) ve işçi sınıfının haklarını savunma iddiasıyla ortaya çıkan siyasal partiler görülür. Örgütlenme açısından başı çeken, Selanik, Manastır, Drama, Kavala gibi Rumeli kentleri, onların hemen ardından da İstanbul'dur. İstanbul'da örgütlenmeye büyük ölçüde Bulgar, Rum, Ermeni, Yahudi sosyalistleri öncülük ederken, Osmanlı aydınları a-rasında ilk solcu çevreler de bu dönemde filizlenmeye başlar.
İşyeri sendikası tipinden kuruluşların ilki "Anadolu-Bağdat (Osmanlı) Demiryolu Memurin ve Müstahdemini Cemiyet-i Uhuwetkâranesi"dir (bak. Anadolu Osmanlı Demiryolu grevi). Bu cemiyetin benzerleri, önceki yıllarda dayanışma sandıklarının bulunduğu başka işyerlerinde de sandık örgütlenmesinin sendikaya dönüş-
türülmesiyle kurulmuştur. 1910'da İstanbul'da, sendikal yapıdaki ilk birliklere, marangozlar, terziler, demiryolları işçileri, fırıncılar, tramvay işçileri, iplikçiler, İma-lat-ı Harbiye işçileri, Reji Tütün işçileri, sigara kâğıdı fabrikası işçileri, mürettipler, garsonlar arasında rastlanmaktadır.
1912'de görece elverişli bir ortamda İstanbul işçilerinin örgütlenme girişimleri canlanmış, terziler, döşemeciler, şemsiye-ciler, mücellitler, berberler, bira fabrikası işçileri, ecza işçileri, Reji Cibali Fabrikası işçileri, sendikalar kurmuşlardır. Bunlardan İstanbul Matbaa İşçileri Sendika-sı'nın Bulgar, Rum, Türk, Ermeni, Fransız işçilerin ayrı örgütlerini çatısı altında birleştiren bir yapısı vardır ve enternasyona-list eğilim ve bağlara sahiptir.
Bu örgütlenme girişimleri bir yandan Selanik ve Rumeli kesiminden sosyalistler tarafından yönlendirilmeye çalışılırken, ö-te yandan İttihad ve Terakki de bir kısım işçileri kendi güdüm ve doğrultusunda örgütlemeye girişmiş; liman hamalları, fırıncılar, ayakkabıcılar, dokumacılar gibi, dağılmış gediklerin esnaf-zanaatkâr nitelikli emekçileri arasında bir ölçüde basan kazanmış; bunlara çeşitli ayrıcalıklar, çıkarlar, hattâ askerlikten muafiyet tanımış; ancak önemli işyerlerine ve işkollarına girememiştir.
1908-1918 döneminde İstanbul işçilerinin örgütlenme girişimleri sadece sendikalar ve cemiyetlerle sınırlı kalmamış, yine Selanik işçi hareketinin öncülüğünde, işçilere sınıf bilinci taşımayı ve siyasal örgütlenmeyi hedefleyen girişimler de olmuştur (bak. işçi hareketi). II. Meşrutiyet' in ilanının hemen ardından İstanbul'da kurulduğu ileri sürülen Sosyal Demokrat Parti ile ilgili bilgiler çelişiktir. Çeşitli bilgilerin derlenmesi, bunun bir siyasal partiden çok bir grup veya kulüp olduğu düşüncesini pekiştirmektedir. 1909-1910 a-rasında İstanbul'da Dersaadet Tetebbuat-ı İçtimaiye Cemiyeti (Sosyal Bilimleri Araştırma Grubu) türünden birkaç sosyalist kulüp olduğu ve bunların çeşitli kesimlerden işçilere ideolojik eğitim ve bilinç vermeye de çabaladığı anlaşılmaktadır (bak. Galata Sosyalist Kulübü).
1910-1913 arasında, İstanbul'da, en sağ-
Lastik-Iş Sendikası'nın
grevdeki Timsah Lastik
işçilerine yardımı, 1963.
TETTVArşivi
da Osmanlı Demokrat Fırkası'mn, en solda İştirakçi Hilmi'nin(->) Osmanlı Sosyalist Fırkası'mn yer aldığı işçi kesimini hedefleyen bazı partiler de vardır. Kısaca II. Meş-rutiyet'ten I. Dünya Savaşı'na kadar geçen dönemde, tüm siyasal kanat ve kuruluşlar "işçi meselesi"ne eğilmek zorunda kalmışlardır. İşçilerin ekonomik ve siyasal bilinçlenme ve örgütlenme çabaları, aynı zamanda çeşitli yayınlarla da desteklenmiştir.
Mütareke ve işgal dönemlerinde (1918-1922) İstanbul'da işçi örgütlenmesi, sendika ile siyasal parti yapılarının çoğu zaman iç içe geçtiği bir biçimde gelişmiştir. Bu yıllarda örgütlenmeye etkide bulunan en önemli faktör III. Enternasyonal (Komin-tern) çizgisinin varlığıdır. Çeşitli işçi kuruluşları ve partileri, kendilerim III. Enternasyonal çizgisinde veya onun karşısında (II. Enternasyonal çizgisi ve sınıf savaşını tümden reddeden uzlaşmacı çizgi) olarak tanımlamışlardır.
II. Enternasyonal'e yakın görünen örgütler 1918 sonunda kurulan Sosyal Demokrat Fırkası, İştirakçi Hilmi'nin Şubat 1919'da yeniden kurulan Türkiye Sosyalist Fırkası (TSF-eski Osmanlı Sosyalist Fırkası yerine), TSF'den ayrılanların kurduğu Müstakil Sosyalist Fırkası, Türkiye İşçi Sosyalist Fırkası ve bunlara bağlı işçi dernek-
DlSK, Türk-İş ve Hak-lş genel başkanları Kemal Nebioğlu, Bayram Meral ve Necati Çelik l Mayıs 1994 yürüyüşünde bir arada (sağdan 3., 4. ve 5. kişiler). Yücel Tunca/ Onyx
leri, sendikalan, birlikleridir. İkinci bir grupta, hükümederin ve sermaye kesimlerinin işçi hareketini denetim altına almak üzere kurdurduğu örgütler vardır. Osmanlı Mesai Fırkası, Amele Siyanet Cemiyeti, istanbul Umum Amele Birliği(->) bunlar a-rasında sayılabilir.
III. Enternasyonal çizgisindeki örgütlenme ise, Cumhuriyet'in kuruluşuna kadar giden dönemde, İstanbul'da Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası'm (TİÇSF) (bak. Değmer, Şefik Hüsnü; Aydınlık), Türkiye Komünist Partisi'nin İstanbul hücrelerini, bunların denetimindeki veya Amele Teali Cemiyeti(->) gibi zaman zaman ve yer yer etkinliğindeki sendika ve işçi birliklerini içerir. Bunlar arasında Eylül 1919 sonunda kurulan İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası ve onun çekirdeği olan Aydınlık dergisi çevresi İstanbul işçi hareketinde görece etkin örgütlenmelerdir.
1923 başında İstanbul'da işçi sınıfını örgütleme çalışmaları bir yandan İstanbul Umum Amele Birliği, öte yandan solda yer alan İstanbul İşçi Teşkilatlan Heyet-i Müttehidesi(~>) kanalından yürütülmektedir. TİÇSF'nin ve komünistlerin de dahil olduğu bu sonuncu örgütlenme biçim ve modeline göre, önce sendika niteliğinde dernekler kurulacak, var olan dernekler düzeltilecek, daha sonra sanayi ve işçilerin bulunduğu bölgelerde birer "amele dernekleri birliği" oluşturulacak, bunların birleşmesiyle de bir "Türkiye dernek birlikleri ittihadı"na varılacaktır. TİÇSF-Ay-dınlık çevresi, böyle bir örgütlenmenin ilk adımda İstanbul'da 15.000 kadar işçiyi toparlayabileceği kanısındadır.
Ancak Aydınlık çevresine ve komünistlere yönelen l Mayıs 1923 tevkifatın-dan sonra (bak. Bir Mayıs kutlamaları) işçilerin sendikal ve siyasal örgütlenme a-dımları hızını kaybetmiş, Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra ise, "imtiyazsız sınıfsız kaynaşmış kitle" ilkesinin sınıfları ve her türlü sınıfsal örgütlenmeyi reddeden özüne uygun olarak sınıf bilincine dayalı her çeşit işçi örgütlenmesi uzun süre engellenmiştir. 1924-1925'te İstanbul'da işçi kesiminde varlık gösterebilen tek örgüt Amele Teali Cemiyeti'dir. Bu dönemde,
Dostları ilə paylaş: |