Ünden bugüN



Yüklə 8,87 Mb.
səhifə463/877
tarix09.01.2022
ölçüsü8,87 Mb.
#93648
1   ...   459   460   461   462   463   464   465   466   ...   877
İŞÇİ ÖRGÜTLENMESİ

290


291

İŞÇİLER

1890'lı yıllara ait kartpostalda istanbul'daki bir halı dokuma atölyesinde genç kızlar. Galen Alfa

Aydınlık çevresinin içinde etkin olmayı başardığı Amele Teali Cemiyeti de Tak-rir-i Sükûn Kanunu'nun ilanından sonra baltalanmış ve eriyip gitmiştir.

1923, hele de 1925-1946 arasındaki dönem, işçi sınıfının örgütlenmesi açısından tam bir suskunluk ve gerileme dönemidir. Bu dönemde istanbul'da, sadece gizli Türkiye Komünist Partisi (TKP) çevrelerinin işçi arasında kimi çalışmaları vardır.

1925'ten itibaren, işçi kesimi üzerindeki fiili örgütlenme yasağı, 1938'de çıkarılan yeni Cemiyetler Kanunu'nun "aile, cemaat, ırk, cins ve sınıf esasına dayanan cemiyetlerin" kurulmasını yasaklaması ve her türlü dernek kuruluşunu izne bağlamasıyla pekişmiştir.

1946-1960 Dönemi: II. Dünya Savaşı sonrasında dünyada ve Türkiye'de ortaya çıkan yeni siyasal dengeler tek parti döneminden çokpartili demokratik döneme geçilmesine yol açarken, 1946'da Cemiyetler Kanunu'nun değiştirilmesi ile sınıf esnasına dayalı örgütlenme mümkün hale gelmiş ve yasa değişikliğini izleyen ilk iki ay içinde birçok parti kurulmuştur. Bunlardan Türkiye Sosyalist Partisi ve Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi 1925'ten önceki dönemin sosyalist-komünist hareketinin uzantılarıdır ve iki farklı sendi-kal-sımfsal örgütlenme modelini savunmaktadırlar. Bu iki partinin rekabetine rağmen, 1946'da istanbul'da sendikalar ve işçi birlikleri pıtrak gibi kurulmaya başlamıştır. Daha sonraki yıllarda işçi sınıfının sendikal örgütlenmesindeki çeşitli eğilimlerin kökenleri 1946-1947 sendika-cılığındadır.

1946 ilkbaharında kurulan sosyalist partiler ve onların etkinliğindeki sendikalar, istanbul Sıkıyönetim Komutanlığınca aynı yılın aralık ayında kapatılmış, ancak bu arada yeni bir Sendikalar Kanunu çıkarılarak 20 Şubat 1947'de yürürlüğe girmiştir. Birkaç ay önceki gelişmelerin ürkekliğini taşıyan işçiler önce örgütlenmeye mesafeli durmuşlar, iktidardaki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) işçi sendikaları kurup bunları bir birlik etrafında toplama gayretine girişmiş, İstanbul işçi Sendikaları Bir-liği(->) kurulmuştur. Bu birliğin ve sendikalarının karşısında Demokrat Parti eğilimli işçi ve sendikacılar da kendi örgütlenmelerini kurmaktan geri durmamışlar ve Hür işçi Sendikaları Birliği'ni kurmuşlardır, iki sendikal örgüt 1950'den sonra birleşmiş, ancak sendikal örgütlenme anlayışındaki farklılık Türkiye işçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş)-Devrimci işçi Sendikaları Konfederasyonu (DiSK) ayrımına kadar sürmüş, daha sonra da farklı çizgide farklı konfederasyonlar biçiminde bugüne kadar gelmiştir (bak. sendikalar).

5018 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 20 Şubat 1947'de yürürlüğe girmesinden sonra istanbul'da önce, Demir ve Madeni Eşya işçileri Sendikası, Paşabahçe ispirto Fabrikası İşçileri Sendikası, Tekel Likör Kanyak Fabrikası işçileri Sendikası, Yaprak Tütün Bakım ve İşleme işçileri Sendikası, Bira Fabrikası İşçileri Sendikası,

Tekel Kutu Fabrikası işçileri Sendikası, Tütün ve Sigara Sanayii işçileri Sendikası, Şişe ve Cam Fabrikası işçileri Sendikası, Deri ve Kundura işçileri Sendikası, Basın Teknisyenleri Sendikası, Gıda Sanayii işçileri Sendikası olmak üzere, 1954'e kadar pek çok sendika kurulmuş; gazetecilerden dokuma işçilerine, film sanayii çalışanlarından banka ve büro işçilerine kadar her kesimden işçi ve emekçi grev hakkı olmayan bu sendikalarda örgütlenmiştir. 1954'te, Tekirdağ'ı da içeren istanbul bölgesinde 78 sendika, bu sendikalara bağlı 50 şube, iş Kanunu kapsamına giren işyerlerinde çalışan 111.200 işçi vardı ve bu işçilerin 54.500'ü sendikalarda örgütlüydü.

1947'yi izleyen dönem, istanbul işçi sınıfının örgütlenmesi açısından CHP ve Demokrat Parti (DP) başta, siyasal partilerin işçi hareketine egemen olmaya ve onu kendi denetimleri altına almaya çalıştıkları; sınıf bilincine sahip işçi ve sendikacıların zayıf ve azınlıkta kaldıkları bir dönemdir. Önemli sayıda işçi barındıran işkollarında, örneğin tekstil (mensucat) sanayiinde farklı siyasal eğilim ve partilerin güdümünde çok sayıda sendika kurulmakta ve bunlar birbirlerine rakip bir görünüm almaktadırlar. 1949'da istanbul'da mevcut 4 tekstil sendikasının birleşmesiyle ortaya çıkan İstanbul Tekstil Sanayii işçileri Sendikası ve karşısındaki istanbul Mensucat Sanayii İşçileri Sendikası arasındaki mücadele o dönemin sendikal hareketinin izlediği yolu göstermesi bakımından ilginçtir. İstanbul Mensucat Sanayii Sendikası, CHP'nin güdümünde saydığı istanbul İşçi Sendikaları Birliği'ne karşıdır. İçinde bir sol kanat taşımakla birlikte, 1950'ye kadar, muhalefette olan DP'nin etkisinde görünmektedir, istanbul Tekstil Sanayii İşçileri Sendikası da, içinden bir kesimin grev hakkı ve aktif mücadele ö-nermesi sonucu bölünmüş, Hür Mensucat işçileri Sendikası'nı kurmuş ve dönemin çalışma bakanının "Türk işçileri grev hakkı istemiyor" sözünü şiddetle eleştirmiştir. Benzer anlaşmazlık ve çatışmalar diğer sendikalarda ve istanbul İşçi Sendikaları Birliği bünyesinde de gözlenmekte, istanbul işçileri 1950'lerde örgütlenme ve mücadele yollarının arayışı içinde görünmektedirler.

Mayıs 1950'de DP iktidarı aldıktan sonra işçi sınıfına verilen vaatler hemen unutulmuş ve işçi örgütlenmesi üzerindeki baskılar daha da artmıştır. Temmuz 1952' de, sendikaların, birlik ve federasyonların birleşmesi ile Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) kurulmuş; Türk-İş, Amerikan modeli (siyaset ve sınıf kavram ve mücadelesi dışında) bir sendikacılık anlayışını Türkiye işçi hareketine hâkim kılmaya baştan itibaren çalışmıştır. Ancak Eylül 1952'de yapılan ilk kongresinde bile daha sonraki yol ayrımının izleri görülür. Daha sonra Devrimci işçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (DİSK), Türkiye işçi Partisi'nin kuruluşuna ve sosyalist harekete katılacak olan Kemal Sülker ve Şaban Yıldız'ın hazırladıkları çalışma

raporunda ilk kez "işçi sınıfı" terimi kullanılmıştır.

işçi örgütlenmesinin sorunları ve sendikal hareket içindeki çatışmalar Türk-iş'e de taşınmış, oldukça uzun bir örgütlenme ve mücadele geleneğine sahip İstanbul işçileri ve sendikacıları, daha sonra DİSK'İ doğuracak olan kopmalara ve gelişmelere önayak olmuşlardır (bak. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu [DİSK]; sendikalar).




Yüklə 8,87 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   459   460   461   462   463   464   465   466   ...   877




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin