**Şehirlerdeki enformel faaliyetler,genellikle tarımsal faaliyetlerden kopmak durumunda kalmış fakat kentlerdeki sanayi sektörünün yetersizliği nedeniyle sanayi işgücüne katılamamış insanların hayatta kalabilmek için oluşturdukları faaliyetlerden meydana gelmektedir. Kentte Kültürel ve Yapısal Değişim:İbn Haldun’un göçebelerle şehirlileri karşılaştırdığı ve şehirlileri pek beğenmediği bilinmektedir.Ona göre,“Şehir ahalisi her çeşit lezzetler,bolluk ve genişlik içinde yaşamaya alıştıkları,dünyanın ve kendi arzu ve heveslerinin düşkünü oldukları için,iyilik yollarından o nispette uzaklaşırlar..."
**Simmel de kentlerde yaşayanlar hakkında olumsuz bir yaklaşım içerisindedir.Ona göre,kentte yaşayan ve dışarısı ile devamlı ilişki içinde olan insanlarla,her karşılaştığını tanıyan ve daha iyi ilişkilerin gözlendiği küçük yerleşim birimlerindeki insanlar karşılaştırıldığında,kentte yaşayanlar tamamen yalıtılmış ve algılanması güç bir ruhsal durum içindedir.Simmel,şehirlerde yaşayanların kalpleriyle değil de kafalarıyla tepki verdiklerini belirtir.
**Kısaca şehir;materyalist olarak gelişme,ancak moral olarak bir düşüştür.Strong şöyle demiştir: “Cehalet,kötü alışkanlıklar ve sefalet,birlikte toplamsal bir dinamit oluşturuyor.Bu dinamitin deposu da şehirlerin gecekondularıdır”
** Martindale’ye göre şehrin kendisi Strong’da moral düşünün sebebi olarak ele alınmış,nüfusun yabancı ülkelerde doğmuş olan kısmı,Katolikler ve gecekondu bölgeleri bu sebebe dahil edilmiş.Diğer bir deyişle “Tam da şehrin süreçlerinin en derinden yaraladığı bireyler ve gruplar kaderleri yüzünden suçlanmaktadırlar”
**Kentlerin hızlı büyümesi ve nüfusun yaygınlaşması birlik duygusunu zayıflatmaktadır.“Bu türden parçalanma ve genel ilgisizlik,sonuçta güvensizlik yaratır ve bu güvensizlik genelleşerek,çeşitli çatışmalara ve dışlamalara zemin hazırlar”.Yine Simmel’in de dile getirdiği gibi,metropoldeki üstünkörü ilişkiler,insanlar arasındaki mesafeleri artırır.Hoşnutsuzluk,karşılıklı yabancılık ve tiksinme duygusunu körükler.
***Yumuşak kentleşmeden çatışmacı kentleşme sürecine geçişi genellikle varoş temsil etmiştir.Oysaki birliğin parçalanması veya kentli/yurttaş kavramının anlam değiştirmesi yönündeki bu dönüşümün diğer cephesini seçkin gettolaşması oluşturmaktadır.
**Nüfusumuzun yerleşim yerlerine göre dağılımının geçmişi incelendiğinde,1927-1950 arasıyaklaşık % 75’inin köylerde yaşarken,kırdan kente yoğun göçlerle 2000 yılına gelindiğinde bu oranın % 35’e düştüğü görülmüştür.
***George ve Barbara Helling,ülkemizde daha 1950’lerin başında köyden kente göçün ortaya çıkaracağı problemlere işaret etmişlerdir.
Modernleşme ve Kimlik Kaybı:Toplumun değer yargılarının değişmesi veya dönemlere göre “değer edinme”leri neticesinde toplumsal değişmeyi belirleyen faktörler değişebilir.Mesela Batı toplumundaki sanayileşme hareketi,toplumun birçok yönden değişmesinde rol oynayan faktörleri hazırlamıştır.İşbölümü,işçi sendikalarının kurulması,ailelerin dağılması gibi.Aynı şekilde,şehirleşme olayı da toplum yapısında çeşitli değişiklikler meydana getirmiştir.Sosyal münasebetler farklılaşmış,sosyal yapının tarzı önemli bir şekilde başkalaşmıştır.İşte geleneksel yapıdan kurtulup modernleşme sürecine uymak,her şeyden önce bu meseleleri değerlendirmekle gerçekleşebilir. **Moore,modernleşme sürecini birbirinden farklı açıdan ele almıştır.Belirli bir yer ve zamanda modernleşme sorunu cehalet oranını azaltmak veya kimyasal yöntemlerle sıtmayı yok etme tekniği veya şehir gecekondu alanlarına içme su taşıma olarak tarif edilebilir.
**Modernleşme ile meydana gelen değişme,maalesef teorik bilgilerin çizmeye çalıştığı parlak portreyi yansıtmıyor.Birçok ahlaki ve medeni özellikler kayboluyor ve ekonomik beklenti ve arayışlar içinde insanın değeri azalıyor.Köyden şehire göç hâdisesinde bazı sosyal problemler de yatmaktadır.Bunlar:kız kaçırma,başlık parası,kan davası gibi konulardır.
**Ekonomik ve/veya siyasi nedenlerle üçüncü dünya ülkelerinden göç edenler Avrupa,Kuzey Amerika ve diğer gelişmiş ülkelerin kapılarında biriktikçe,buralardaki güvenlik ve girişi kısıtlama politikaları da giderek sertleşiyor.“İçeri” girmek isteyen “istenmeyenler” için her tür bezdirici kuralı uygulayan “Kale Avrupa” bunun en iyi örneklerinden biri.Dışarıdan gelenlere reva görülen bu katı denetim,Schengen diyarının içinde yaşayanların sahip olduğu serbest dolaşım hakkıyla ironik bir tezat oluşturuyor.
**Ülkemizde,iç göç özellikle net göç alan Marmara ve Ege Bölgesi açısından birçok sosyal,kültürel ve ekonomik problemleri beraberinde getirmektedir.İç göç olgusunun,göç veren yörelerle göç alan yöreler arasındaki nispi dengesizliklerden kaynaklandığı ve bunun başında da ekonomik faktörlerdeki yöresel dengesizliğin geldiği aşikardır.
TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL VE EKONOMİK YAPISI ÜNİTE-4
EĞİTİMİN ÇERÇEVESİ VE TEMELLERİ
Eğitim,insanın ruhen ve zihnen olgunlaşıp,gelişmesini hedefleyen;insan ilişkisi ve etkileşimi temeline oturan ilmi veya pratik bilgilerle sekillenen süreçtir.Eğitilecek çocuklar,bir ülkenin en kıymetli sermayeleridir.Bu yüzden,öğrenimini güçlükle sürdüren veya sürdüremeyen öğrencilerin, eğitim kaynaklarından desteklenmesi ve parlak beyinlerin ülke gelişmesinde ciddi bir sermaye olarak değerlendirilmesi,milli eğitim politikasının temel taşlarından biri olmalıdır. Öğretmen ve Okul:Eğitimin başarısında en önemli faktör,öğretmendir.Öğretmenin kendini eğitime vermesi,eğitimin faydasına inanması ve bu konuda kendini sürekli yenilemesi,öğrencinin eğitim ortamını benimsemesini ve ondan zevk almasını sağlar.Aile ve okul eğitimi,kişinin sosyalleşmesi açısından önemli işlevlere sahiptir.
Eğitimde Kültür ve Değerler:Kültür,toplumların yaşayışları ve psikolojik ve sosyal kimlikleri ile ilgili olduğu için,bu kültür değerlerinin korunması,muhafaza edilmesi ve yeni bir biçimde topluma sunulması konusunda da "sistematik çalışmalar" yapılması bir ülkenin geleceğini güvence altına alır.
**Değerleri bir örgütün temel kavram ve inançları olarak tanımlayarak,bunların örgüt kültürünün kalbi olduğunu belirten genellikle yazılı olarak ifade edilmeyen bu değerlerin,tüm çalışanlara ortak bir yön verdiğini ve onların günlük davranışlarına rehberlik ettiklerini belirtir.Bununla birlikte,değerler ve inançlar,örgütün felsefesini,ideolojisini,etik kodlarını,genel amaçlarını,ideallerini,standartlarını yansıtmakta ve örgütsel yaşamda çeşitli şekillerde dile getirilmektedir.
**Aile ve okul eğitim olayında vazgeçilmezdir. Eğitim Sisteminin Hedefi:Eğitim,bireyin gelişimi yoluyla toplumu gelistirmeyi veya toplumu degiştirmeyi hedefler.Eğitimin hedeflerini yakalayabilmesi işlerliğiyle alakalıdır.İşlerlik sorunu ise birçok konunun irdelenmesi gereğini doğurur.eğitim sisteminin kendisi,hedefleri, müfredatlar, yaklaşımlar,araç gereçleriyle toplumun ihtiyaçlarına uygunluğu üzerinde daimi düşünülmesi gereken konulardır. Eğitim; -Kendi başına hareket edemez. -İdeolojik görevi olan bir organdır. -Yenilikçi ve eşitlikçi değildir. -Ekonomik yapıyı ve çıkarları eşitsiz elinde tutanların ekonomik ilişkilerini ve çıkarlarını koruyarak ve yeniden üreterek mevcut statükoyu devam ettirir.(not bu maddenin)
-
NOT:Bu fikrin savunucuları Althusser(Avrupa),Bowles ve Gintis(ABD) gibi marksist yapısal fonksiyonculardır.
Eğitimin Temel Fonksiyonları:İdarecilere tabii olma,yerleşmiş geleneklerin dışına çıkmama,göze batmama ve her şeye uyabilecek nitelikler taşıma.. Bu özellikler,topluma ait dinamizmi yok eden bağımlı bir zihniyetin kendi statüsünü muhafaza etmek istemesinden başka bir şey değildir.Burada tabii ki,yönetime hakim olanların zihniyeti sürekli kılınmak istenmekte ve bu yüzden zihniyet değişimine karşı çıkılmaktadır.Bu da toplumun giderek yanlışlara ve donukluğa rıza gösterme psikolojisine alışmasına yol açmaktadır.
**Ruhi olgunlaşma ile bağlantılı ikinci alan;zihni gelismenin gerceklesebilmesidir.Aklın,iyi ve ölçülü prensipler rehberliğinde kullanılmasıyla zihni fonksiyon teşekkül eder.Düşünme ve karar verme dedigimiz medeni fonksiyon açığa cıkar.
**Eğitim,ait olduğu toplumun düşünce ve ahlak mirasını koruma ve geliştirme görevi ile fonksiyon görür.Düşünce ve ahlak sistemi ise;medeniyet değerleri cercevesinde sekillenir. **17.yy.da kilisenin ve devletin otoritesine karşı bireysel özgürlüğü vurgulayarak deneyci geleneği canlandıran "John Locke" insan zihninin doğuşta bos bir kagıt olduğunu öne sürdü,eğitim sürecinde deneyimin ve duyu algılarının ağırlığını vurguladı.
***Başlangıçta aristokratik bir icerik tasıyan "beyefendi" modeli Locke'nin etkisiyle demokratik,priten,pratiğe dönük bir kimliğe büründü. **Locke eğitim anlayısıyla İngiltere ve Amerika'ya etkide bulunmuştur. Eğitim ve Mesleki Gelişim:Eğitim insan yetistirme sanatı ve alıskanlığı kazandırırken,aynı zamanda da hayata ve meslege insan yetistirmektedir.Bilim ve teknolojideki degisme ve gelismeler,nitelikli insan gücüne olan gereksinimi de artıran oranda beraberinde getirmektedir.Ekonomik ve teknolojik gelismenin temel araclarından biri olan nitelikli insan gücünün yetistirilmesi,mesleki ve teknik egitim sistemine büyük görev ve sorumluluklar yüklemektedir.Bir becerinin,bir yetenegin öğrenilmesi icin en elverisli zaman,o davranısın gerekli olduğu andan bir öncesidir.Bu yüzden, dünyanın her yerinde egitim alanında meslek okulları ve meslek kursları yoluyla is dünyasının ihtiyacı olan eleman tedarikine gidilmiş ve mesleki alanların ihtiyaç duyduğu niteliklerin kazanılması sağlanmak istenmistir.
**Ortaögretimde etkili bir yönlendirme sisteminin bulnmaması ve özellikle mesleki teknik eğitim ve sanayi isbirliginin yeterince gelistirilememesi sebebiyle yüksek ögretim kurumları önündeki yığılmalar devam etmistir.Kaynak yetersizligi,mevcut kaynakların etkin kullanılamaması ve sanayi isbirliginin yeterince gelistirilemesi gibi nedenlerle mesleki ve teknik egitimde plan hedeflerinin gerisinde kalınmış,is piyasasının gereksinim duydugu nitelik ve türde mesleki egitim programları gelistirilmesinde yetersiz kalınmıstır.
Eğitim Sisteminde Anlayış ve Metot:Metot;hedefe gidilecek yolun belirlenmesi demektir.Egitim metodumuzun belirsizligi ve böyle bir konunun egitimcilere sistemli bir sekilde sunulmamıs olması,belki de egitimdeki basarı düsüklügünün ilk ve en önemli sebebidir.
**Egitimde cok önemli bir konu olan yeterli egitic kadronun,son derece iyi secilmis ve alanına hakim,pedagojik birikimi olan,ögretmenlik meslegini se en ve egitimin sevdalısı insanlardan secilmesi gerekmektedir.Egitimi direkt olarak etkiliyor gözükmese de,egitimini temel esaslarından biri olan teknik ve fiziki sartlar,egitimin kalitesine ve basarısına büyük katkılarda bulunmaktadır. Bilgiye daha kolay ulasabilme,bilgiyi rahat kavrayabilme ve egitimin etkisini yogunlastırma noktasında fonksiyon gören teknik arac ve donanımlar,Batı egitim standartlarının yükselmesinde büyük rol oynamıstır.
**Okul öncesi egitim,Batı ülkelerinde önem verilen bir egitim dönemi olarak dikkat cekmektedir. Batı ülkelerindeki gibi,meslege hazırlayıcı kurs ve proramların,üniversite dısında bir alternatif haline getirilmesi ve is hayatının ihtiyac duydugu nitelikteki insan kaynagının saglanması,özel sektörle birlikte planlanması gereken oldukca ciddi bir projedir.Bu durum,üniversite önünde yığılan gencligimizi hem mesleki hem de psikolojik açıdan rahatlatacak ve üniversiteye girisi bir savas eylemi olmaktan cıkarabilecektir.
**Demokrasiye,halkın gücüne,egitimin toplumsal,ekonomik ve siyasal gelismedeki önemine ictenlikle inanmıs olmak,egitimin temel deger ve ideallerini benimsemek,belirli bir süre basarılı ögretmenlik yasantısına sahip olmak,yönetim alanında yeterli egitim almıs olmak,alt ve üst sistemlerke saglıklı iletisim ve etkilesimde bulunabilmek,yönetimde liderlik icin arananniteliklerdir. Metot konusu,egitimde hedefler ile bu hedeflere yönelecek yaklasımların birbirleriyle uyumunu saglayacak bir yönüyle felsefi,bir yönüyle pratik calısmaların toplamıdır. İslami ve Geleneksel Eğitim:İslam dünyasındaki geleneksel egitim sisteminde ögretilen disiplinler baslıca Kur'an ve hadisler,fıkıh,Arap dil incelemeleri ana konilar olmak üzere ritmetik,astronomi,tıp gibi alanlarda egitim verilirdi.Müslümanlar,hayatı mamur kılmak icin özellikle insanın tasavvur sahsiyetinin egitilmesi,ilim,kültür ve düsünce yoluyla yoğrulması gerektigine inanmıslardı.Onlara göre egitim,insanı sadwce makam,mevki ve meslek sahibi yapmak demek degildir.Gercek egitim, kisiyi kendi kendisiyle barısık,bütün insani vasıfları donanmıs,nefsini kontrol altına almıs,iyi ve güzel huyları bezenmis,ilmiyle amil ve kulluğunu idrak etmis fertler yetistirmektir.
**Farabi,İbni Sina,Gazali ve İbni Rüşt gibi islam düsünürleri düsünce ve dünya görüsleriyle icinde egitimin de bulundugu genis bir yelpazeyi etkileyen farklı felsefi yaklasımlar ortaya koymuslardır. Egitim Osm.zamanında da büyük rol oynamıstır.Şehzadeler bircok ilim dalında egitilmistir.
-
Not:Osm. Dönemi egitim kurumlarından en belirgin olanları Sıbyan mektepleri,medreseler,Enderun Mektebi:Tanzimat,1.ve 2.Mesrutiyet ideolojilerinin getirdigi yeni devlet felsefesi ve öngördügü eğitim etkinlikleri merkezi yönetimce üstten zorlanarak kabul ettirilmeye calısılırken,sosyal ve ekonomik yapıdan kaynaklanan degerler,inanclar ve normlar tepeden gelen degerlerle catısmıs ve daha da önemlisi kitlelere ulasamamıstır.
-
TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ Cumhuriyet Döneminde Eğitimin Gelişim Seyri:1924 yılında çıkarılan Tevhid-i Tedrisat (öğretim birliği) yasasıyla geleneksel okul sistemleri ortadan kaldırılmış ve Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin resmî ideolojisine göre Millî Eğitimin hedefleri,okul sistemleri,dersler ve içerik yeniden düzenlenmiş ve bu düzenlemeler yapılırken Türkiye'ye Dewey,Künhe,Albert Malche ve Ömer Buyse gibi yabancı uzmanlar çağrılmış,görüşleri alınmıştır.Bu dönemin eğitim anlayışına,Osmanlı dönemi düşünürleri Atatürk,İsmail Hakkı Baltacıoğlu,Hasan Ali Yücel,İsmail Hakkı Tonguç ve Rüştü Uzel gibi pek çok kişinin katkıları olmuştur.
**Türk toplumunun ekonomik,politik ve sosyal yapısı,Batı dünyasının etkisi,bilim ve teknikteki gelişmeler,yabancı uzmanların görüşleri Cumhuriyet dönemindeki eğitim anlayışını etkilemiş ve geliştirmiştir.Tevhid-i Tedrisat Kanunu 'Öğretimin Birleştirilmesi’ anlamına gelen bu yasa ile eğitimin örgütlenmesi ve yönetimi ile ilgili olarak;medreseler kapatılmış,bütün eğitim öğretim ve bilim kurumları eğitim işlerinin tek elden yürütülmesi amacıyla Eğitim Bakanlığı’na bağlanmış, yönetimi ile ilgili tüm düzenlemeler bu bakanlığın yetkisine verilmiştir.
1961 -> 222 sayılı ilköğretim ve egitim kanunu >>İlköğretim zorunlu ve devlet okulları parasız >>Örgütlenme,ilde ögretim görevlileri,ilköğretim okullarının açılma ve kapanma zamanları,kayıt ve kabul işleri,okula devam,okulların arsa işleri,ilköğretimin gelir ve giderleri gibi konuları da duzenlemektedir.
-
NOT==İlköğretim icin çıkarılan ilk yasadır. 1973 -> 1739 sayılı Milli Egitim Temel Kanunu >>Egitim sistemini bölümlere ayırmıştır:Örgün ve yaygın egitim Örgün => Okul öncesi,ilköğretim,orta ögretim,yüksek ögretim Yaygın => Örgün egitimin yanında veya dısında düzenlenen egitim faaliyetleri 1986 -> 3308 sayılı Mesleki Egitim Kanunu
Yaygın egitim okul ve kurumları ile işletmelerde yapılacak,mesleki egitimin; planlanması, geliştirilmesi ve değerlendirilmesi konularında kararlar alınır.Bu kurulun kararı bakanlık ve ilgili meslek kurulunca yürütülür.
**Türkiye'de 1963 yılından itibaren planlı kalkınma dönemi başlamıştır.Son olarak 9. 5yıllık kalkınma dönemine girilmistir (2007-2013).Kalkınma planlarında egitim sektörü de ayrı bir bölümde ele alınmıştır.
**Türkiye'de 1973 yılında yapılan bir yasal düzenleme ile tüm eğitim basamakları için öğretmen eğitimi yükseköğretim düzeyine çıkarılmış,1982 yılından itibaren öğretmen eğitimi üniversitelerin görev alanı içine alınmış ve 1989 yılından itibaren de tüm öğretmenlik alanları için eğitim süresi dört yıla çıkartılmıştır. Acil eylem planında -> 2004 yılında TUSSİDE ile "Sürekli Kurum Geliştirme Projesi:Stratejik Yönetim Modulu" calışması yapılmıştır. Türkiye'de Okul Öncesi Eğitim Okul öncesi egitim;mecburi ilköğretim çağına gelmemiş cocukların egitimi.Bu husustaki kayda deger gelismeler 1990'larda görülmeye başlanmıştır.İsteğe bağlıdır,yas grubu net degildir. 1973 -> 1739 sayılı Milli Egitim Temel Kanunu => Okul öncesi egitim örgün egitimin bir kademesi olarak kabul edilmiştir. *Örgün Egitim:Okulda belli bir yas grubundaki bireyler icin belirlenen amaclara uygun olarak gerçekleştirilen egitimdir.
***Yaygın eğitimin amacı,milli eğitimin genel amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak,örgün eğitim sistemine hiç girmemiş yahut herhangi bir kademesinde bulunan veya bu kademeden çıkmış vatandaşlara,örgün eğitimin yanında veya dışında,Okuma yazma öğretmek, eksik eğitimlerini tamamlamaları için sürekli eğitim imkânları hazırlamak,Çağımızın bilimsel, teknolojik,iktisadi,sosyal ve kültürel gelişmelerine uymalarını sağlayıcı eğitim imkânları hazırlamak,Milli kültür değerlerimizi koruyucu,geliştirici,tanıtıcı,benimsetici nitelikte eğitim yapmak,Toplu yaşama,dayanışma, yardımlaşma,birlikte çalışma ve örgütlenme anlayış ve alışkanlıkları kazandırmak,İktisadi gücün artırılması için gerekli beslenme ve sağlıklı yaşama şekil ve usullerini benimsetmek,Boş zamanları iyi bir şekilde değerlendirme ve kullanma alışkanlıkları kazandırmak,Kısa süreli ve kademeli eğitim uygulayarak ekonomimizin gelişmesi doğrultusunda ve istihdam politikasına uygun meslekleri edinmelerini sağlayıcı imkânlar hazırlamak,Çeşitli mesleklerde çalışmakta olanların hizmet içinde ve mesleklerinde gelişmeleri için gerekli bilgi ve becerileri kazandırmaktır. Türk Yüksek Ögretim Sistemi Türkiye’de üniversite,batılılaşmanın bir ürünü olarak sadece yabancı bilgi ve sistemleri getirmekle kalmamış,belli bir dünyanın düşünce ve anlayışını da empoze etmiştir. Üniversite,uluslararası normlar ile hareket etme söylemi içinde,batılı düşünce ve metotlar birikimini sunan ve bu çerçevede insanları bilgilendiren ve şekillendiren bir eğitim kurumdur.Gelecegin üniversite kütüphaneleri büyük ölçüde digital (sayısal) olacak ve her zaman her noktadan erisilebilecek,zaman tasarrufu sağlanacaktı.Gelecegin üniversitesinde fiziki yapılanmanın yanında ağ tabanlı iletişime dayalı sanal yapılanma büyük önem kazanacaktır.
**Türkiye'de işsizliğin yoğun olması,üniversite dışı alternatif çalışma olanaklarının yetersiz kalması,toplumun bu kurumlara geniş ölçüde ekonomik kaygılarla yönelmesinden dolayı bu kurumların esas misyonu olan toplumsal kalkınma ve planlamada öncülük rolü ikinci planda kalmaktadır.
Türk Egitim Sistemindeki Aksaklıklar -Kalite sorunu:öğrencilerin bildiklerini uygulayamaması. -Türk egitim sisteminin temel sorunu öğrencilerin temel bilgi ve becerileri elde dememesidir.Bunun temel nedeni,öğrencilerin temel bilgi ve becerileri edinmeden bir üst sınıfa geçmeleridir.Sunulan egitimin niteliğini artırmak icin her bir sınıf icin nitelikler belirlenmelidir.
-
Not:Egitime sistematik yaklaşım -> 20.yy 2.yarıdan itibaren ABD'de yaygın olarak kullanılmıştır. Sistemci yaklaşım,egitim faaliyetlerinin rastgele degil,planlı bir süreçtir.Egitim sürecine dahil olan bütün unsurların birbirleriyle uyum icinde calışması önemlidir.
-
**Eğitim sisteminin yönetim fonksiyonundan bağımsız olmadığı ve hatta,bu sistemi belirleyen temel faktörlerin yöneticiler olduğu gerçeği,bu konuda birikimli yöneticileri yetiştirme ihtiyacını gündeme getirmiştir.
**Klasik kuramı benimsediği yöneticilerin eğitilmesi anlayışı,1998 yılından beri Türkiye’de de benimsenmiş;geç de olsa,eğitim yöneticisi olabilmek için yöneticilikle eğitim uygulamasına geçilmiştir.Bu uygulama;"meslekte esas ögretmenliktir" anlayışı yerine "meslekte esas uzmanlıktır" anlayışını ve bu doğrultuda "yöneticiliğin bir uzmanlık meselesi olduğu"anlayışını getirmiştir.
**28 Şubat sonrası 1997 yılında uygulamaya konan temel egitim reformuyla birlikte 8 yıllık zorunlu ve kesintisiz egitime gecilmistir.Olumlu bir gelismedir ancak ciddi bir planlama yapılmaksızın ve alelacele reforma girişilmesi ciddi bir derslik ve öğretmen açığını dogurmustur.Esnaf ve sanaatkarların insan kaynağı olan çıraklık müessesi ciddi bir darbe almıştır.
**YÖK'ün 1999 yılında katsayı kararını uygulamaya koymasıyla birlikte,Meslek liselilerin alanları dısında meslek tercihleri görmezden gelinmiş ve yatay geçişlere izin verilmemiştir.(2002 de üniversiteye sınavsız geçiş yapmalarına izin verilmiştir,fakat yüksek okulların niteliğini sarstığı icin 2008 yılında sınavsız geçiş uygulaması kaldırılmıştır.)
**Türk egitim sistemindeki hataların sonucunda üniversiteler dahil,egitim kurumlarının mezunlarından dördüncü tip insan çoğalmaya başlamıştır.(Bilmeyen ama bilmediğinin farkında olmayan insanlar) **Bilginin derinliğini artırmak icin,konuları ayırarak uzmanlasılmalıdır.Devlet memurlarının tek başlarına belirledikleri eğitim sistemi ve derslerin muhtevaları,zeki ve becerikli Türk gençlerini geliştirmek yerine,çoğu zaman köreltmektedir.Bu nedenle;eğitim sisteminin belirlenmesi,kitap seçimi,ders programının oluşturulması gibi konularda karar veren kurullarda,devlet yetkilileri ile birlikte;üniversiteler,TOBB, ilgili konularda Diyanet Vakfı,Bakanlar Kurulunca kamuya yararlı olarak belirlenen vakıflar,Atatürk Türk Dil ve Tarih Kurumu, Türkiye Ziraat Odaları,Mühendis Odaları, Hekimler Birliği gibi kuruluşların temsilcileri de bulunmalıdır. **Türkiye’de yeni ve güçlü bir sektör olarak dershaneler ortaya çıktı.Hem okul hem de dershaneye giden genç beyinler, her iki tarafın ödev ve sınavlarıyla ezilmektedirler.Okulların kendi bünyelerinde döner sermaye gibi bir sistem geliştirilirse hem öğretmen,hem öğrenciler,hem de veliler için daha yararlı olabilir. **Bu sorunlar arasında özellikle sistemin aşırı merkeziyetçi yapısı,eğitim yöneticilerinin meslekleşmemesi,öğretmen yetiştirme sistemi,eğitime erişimde yaşanan eşitsizlikler,mesleki teknik eğitim gibi sorunlarda herhangi bir iyileşme görülmemektedir. **Egitim İzleme Raporu 2010'da Türkiye egitim sisteminin en önemli sorunu "öğrenme".Bu sorunun çözülebilmesi icin öğretmen politikalarının kapsamlı bir sekilde gözden geçirilmesi gerekmektedir.
TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL VE EKONOMİK YAPISI UNİTE-5
Toplumsal yapının özelliklerine göre her insan,ancak toplum icinde yaşayarak "potansiyel insani gücünü" ortaya koymakta ve bu sekilde toplumsal gelişmeye katkı sağlamaktadır.
AİLE KAVRAMI VE TİPLERİ Aile;evlilik ve kan bağına dayanan,karı,koca,cocuklar,kardesler arasındaki iliskilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birliktir. Dar anlamda aile -> karı,koca => evlilik birliği Geniş anlamda aile -> anne,baba,cocuklar => velayet ailesi
Not:Aile bütün sosyal kurum ve biçimler icinde en fazla evrensellik gösteren bir yapıya sahiptir.
Geniş Aile:Büyük baba,büyük anne ile bunların evli oğullarından,gelinlerinden ve çocuklarından oluşan ailedir.Geniş ailede kararı en yaşlı erkek üye almaktadır. Çekirdek Aile:Anne,baba ve henüz evlenmemiş cocuklardan olusan ailedir. Ailenin Sosyal İşlevleri ve Görevleri Toplumsal sorunların çözümünde gelir dağılımının iyileştirilmesi ve görece yoksulluğun giderilmesi gibi aileler önemli roller ve görevler üstlenmiştir.
--Biyolojik İslev:Toplumdaki fertlerin cinsel ihtiyaclarını karşılamada meşru bir düzenleme sağlar, saglıklı nesiller yetiştirilir.
--Ekonomik İslev:Aile kendi temel ihtiyaclarını karşılayan üretim ve tüketim birimidir.Kadının calışma hayatına girmesi,cocukların egitim düzeylerinin artması ve nitelikli İnsan gücünün yetiştirilmiş olması ailenin ekonomik işlevini artırmıştır.
Dostları ilə paylaş: |