Key Words: Economic crisis, Tax, Tax policies, Real Economy.
EKONOMİK KRİZ DÖNEMLERİNDE REKABET POLİTİKASININ ÖNEMİ
Arş. Gör. Volkan GÜRSEL
Liberal kapitalist sistemin toplumsal refahı en yüksek düzeye çıkarmasının ön koşulu piyasaların rekabetçi bir yapıya sahip olmasıdır. Bununla birlikte, piyasalar kendi başına rekabetin iktisadi aktörler tarafından ortadan kaldırılmasına engel olamamaktadır. Özellikle ekonomik kriz dönemlerinde rekabetçi piyasaların düzenleyici ve yönlendirici gücüne olan güvenin azalması rekabetten kaçınma eğilimlerinin artmasına neden olur. Bu açıdan bakıldığında, krizlerin aşılmasında yalnızca makroekonomik istikrarı hedefleyen düzenlemeler yetersiz kalmakta, rekabetçi piyasaların işleyişinin de dikkate alınması gerekmektedir. Zira makroekonomik istikrarın tesisi için alınan tedbirlerin etkinliği rekabetçi piyasaların sağlıklı işlemesi ile doğrudan ilişkilidir. Nitekim kriz nedeniyle zor duruma düşen firmaların birleşme yoluna gitmesi piyasadaki yoğunlaşmanın artmasına sebep olurken, fiyatlardaki gerilemenin önüne geçmeyi amaçlayan firmaların rekabeti sınırlayıcı davranışlar içine girme eğilimleri de artar. Öte yandan, popülist bir yaklaşımla batmak üzere olan firmaları kurtarmayı hedefleyen hükümetler, piyasaların rekabetçi yapısına zarar verecek müdahalelerde bulunabilir. Süreç, rekabeti korumakla yükümlü kurumlar üzerinde rekabet kurallarının esnetilmesi yönünde baskıları da beraberinde getirerek, piyasa mekanizmasının işleyişinde aksaklıkların ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir. Burada temel düşünce, krizden kısa sürede çıkışı gerçekleştirebilmek için rekabetçi düzenlemelerin yumuşatılabileceği argümanıdır. Oysa rekabet politikalarının kısmen ve geçici süreliğine olsa dahi askıya alınmasının krizlerin atlatılmasını kolaylaştıracağı şeklindeki bir yaklaşım uzun vadede ortaya çıkacak etkinsizlikleri ihmal etmektedir.
Bu çalışmada, piyasa mekanizmasının işleyişinde rekabetin anlamı ve işlevinden hareketle, krizle mücadelede rekabetin korunmasının önemi tartışılarak, makroekonomik istikrarın tesisi için alınan önlemlerin etkinliğinde rekabet politikalarının da belirleyici olduğunun vurgulanması amaçlanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Rekabet, Rekabet Politikası, Ekonomik Kriz, Makroekonomik İstikrar
THE IMPORTANCE OF COMPETITION POLICY IN TIMES OF ECONOMIC CRISIS
In the liberal capitalist system, competitive market structure is prerequisite for maximizing the welfare of society. However, free markets do not have any mechanism to protect competition against anti-competitive behaviors of economic actors by itself. Especially in times of economic crisis, anti-competitive practices increase because of decrease in confidence in regulation and coordination function of markets. From this point of view, the policies which is implemented for ensuring macroeconomic stability does not guarantee the recovery from crisis alone, therefore the functioning of the competitive markets have to take into consideration. Because there is a strong relationship between the efficiency of policies for ensuring macroeconomic stability and functioning of competitive markets healthy. Economic downturn may strengthen firms’ incentive to collude rather than compete. Mergers and acquisitions in distressed industries raise concentration ratios. Moreover, if the recession deepens, there may be some public pressure on politicians to bailout failing firms. All these factors may increase political pressure on competition authority to suspend competition policy. Here, the main argument is to relax competitive regulations in order to recover form crisis in the short run. However, without the support of an effective competition policy, macroeconomic policies are insufficient to overcome economic crisis. In fact, suspending or relaxing competition policy during an economic crisis can inadvertently harm economy in the long run.
The aim of this study, by starting from the main function of competition as a key factor for healthy functioning of market mechanism, is to argue and emphasize the importance of competition policy in establishing macroeconomic stability.
Keywords: Competition, Competition Policy, Economic Crisis, Macroeconomic Stability
KÜRESEL KRİZDE AHLAKİ SORUNLAR
Arş. Gör. Burhan KABADAYI
Arş. Gör. Zülküf AYRANGÖL
Ekonomik ahlak, bireylerin ve kurumların sosyal ve ekonomik yaşantılarında rasyonel bir şekilde hareket etmeleridir. Pratikte ekonominin ön gördüğü rasyonel yaklaşıma yakınlık davranışlarımızın ahlakilik boyutunu ölçer. Kısaca rasyonel davranış ahlaki davranıştır. Rasyonel davranan (ahlaki davranan) bireyler toplumun daha müreffeh bir seviyeye ulaşmasına katkıda bulunurlar.
ABD emlak (mortgage) piyasasında rasyonel olmayan tüketici davranışları nedeniyle başlayan kriz ulusal ve uluslararası piyasalara yayılma etkisi gösterdi. Bu krizin ana nedenlerinden bazıları ekonomik birimlerin ekonomik ahlakilikten uzaklaşması ve ters seçim problemidir. Tüketicilerin ödeyebilecekleri tutardan fazla finansal kuruluşlardan kredi talep etmeleri, finansal kuruluşların bu riskli kredileri onaylamaları ve riskli emlak tahvillerinin ikincil piyasalarda satılması bu krizin derinleşmesine neden olmuştur.
Bu çalışmada toplam krediler ve tasfiye olacak krediler arasındaki ilişki ele alınarak rasyonel ve ahlaki ekonomik davranıştan sapmalar incelenmiştir. Türkiye bankacılık sektöründe de ahlaki tehlike, ters seçim ve kredi tayınlaması olup olmadığı araştırılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kriz, Ahlaki Risk, Ters Seçim, Tüketici Kredileri, Kredi Tayınlaması.
ETHICAL MATTERS CONCERNING GLOBAL CRISIS
Economical ethics mean how individuals and institutions act rationally in their social and economical life. Practically, being closed to rational approach suggested by Economics shows us dimensions of ethical behaviors. Simply, rational behaviors are ethical and vice versa. The people who decide rationally or ethically make the society well-off.
Recent economic crisis that begun at the mortgage market of USA started because of irrational consumers’ decisions and it made a spillover effects to the other national and international markets. Some of the key reasons of this crisis are unethical behaviors of economical units and adverse selection. That the consumers demand higher credits from financial institution than theirs budget and financial institutions approve these credit applications and that the some of risky mortgage bonds are sold in the secondary market made the crisis deepened.
At this study, while the relationship between total credits and the problematic credits are examined, the biases from rational and ethical behaviors are analyzed. Whether Turkish financial market has moral hazard, adverse selection and credit rationing is studied.
Keywords: Global Crisis, Moral Hazard, Adverse Selection, Consumers credits, Credit Rationing.
KRİZİN TCK KAPSAMINDA BAZI SUÇLARLA İCRA TAKİPLERİNE ETKİLERİ
Yargıç Halil GÜNER
Dünya’da ve Türkiye’de yaşanan krizin, Türkiye yönünden Muğla ili çerçevesinde, 2008-2009 yılları sayıları dikkate alınarak, hırsızlık, yağma, dolandırıcılık, evrakta sahtecilik suçlarında artışa neden olup olmadığı, icra takiplerinde nasıl bir gelişme olduğu araştırılıp sonuçları ortaya konmak istenmiştir.
Muğla, ekonomik yaşamı, sanayi yerine turizm ve tarım ile sürdürülen bir ildir. Hizmet sektörüne dayalı ve bunun yanında tüketim ağırlıklı bir yaşam tarzında krizin suç işlenmesine etkilerinin araştırılması önemlidir.
Anahtar Kelimeler: Kriz, etki, hırsızlık, dolandırıcılık, yağma.
THE EFFECTS OF CRISIS ON SOME CRIMES AND EXECUTIONS
In this paper, wanted to research effects of the crisis in Muğla in the Turkey, on some crimes and executions. Is the crisis increased crimes of Burglary, pillage, swindling, forgery on documents or not. And is the crisis increased the executions on debtors. Evaluated on stattistical results in this research.
Keywords: Crisis, affects, burglary, pillage, swindling.
KRİZ ve YOKSULLAŞMA
Arş. Gör. Ahmet Bora TARHAN
2008’de ABD’nin finans sisteminde başlayan kriz, sadece ABD’de bir finansal çalkantıdan ibaret olmamış, tüm dünyada toplumsal, ekonomik ve siyasal yapıyı etkileyen bir krize dönüşmüştür. Öte yandan, yaşamakta olduğumuz ekonomik kriz, başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere pek çok ülkede zaten büyük sıkıntılara neden olan yoksulluk, işsizlik, güvensizlik ve siyasal istikrarsızlık gibi sorunları daha da ağırlaştırmaya başlamış bulunmaktadır.
Neoliberal küreselleşmenin yarattığı bu kriz emekçi kesimlerle birlikte yoksullaşan kitleleri de etkisi altına alarak toplumsal dokuyu tehdit eder hale gelmiş, küresel düzeyde paranın toplumlar üzerinde kurduğu baskıcı mekanizmalara dayanan neoliberal politikalar, piyasalarda anarşizme, siyasal alanda ise despotizme yol açmış ve bu durum derin toplumsal bunalımları beraberinde getirmiştir.
Yoksulluğun, eşitsizliğin ve adaletsizliğin hüküm sürdüğü bu ortamda güvencesizliğin artması emekçilerin ve yoksulların acil, rahatlatıcı kısa dönemli uygulamalara olan bağımlılığını da arttırmıştır. Günümüzde yoksulluğa yönelik tartışmaların en önemli özelliği, tartışma konularının yoksulluğu doğuran etmenler yerine yoksullukla mücadele konularıyla sınırlı kalmasıdır. Bu anlamda neoliberal yoksullukla mücadele yaklaşımı, yüzeysel içerikli yapısıyla, soruna çözüm olmaktan oldukça uzak görünmektedir.
Türkiye, küresel krizin etkilerini daha çok, işsizlik ve yoksullaşma üzerinden hissetmektedir. Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de büyük bir sorun haline gelen yoksullaşmayı neoliberal küreselleşmeyle birlikte ele alarak, kriz öncesi ve sonrası yoksullaşan kitleleri ve bu kitlelere yönelik uygulanan siyasal ve sosyal politikaları sorgulamaktır.
Anahtar Kelimeler: Neoliberalizm, Kriz, Yoksullaşma, Küreselleşme
CRISIS AND IMPOVERISHMENT WITHIN THE CONTEXT OF NEOLIBERAL POLICY IN TURKEY
The crisis which started in the financial system of USA in 2008 has not been a financial fluctuation only in USA, but has been transformed into a crisis affecting social, economic and political structure in the whole world. On the other hand, the economic crisis we live has started to aggravate the problems such as poverty, unemployment, disbelief and political instability which already cause tribulation in most of the countries especially in growing countries.
This crisis that neoliberal globalization created, started to threaten the social fabric by penetrating the masses that are becoming impoverished and working class, neoliberal policies which are based on the domineering mechanism that money established on the societies in global level caused anarchism in markets and despotism in political area and this situation brought along deep social depressions.
The increase in the unsecured conditions within this environment in which poverty, inequality and injustice rule increased the dependency of the proletarians and the poors to the urgent and short term applications. Today, the most significant property of the discussions directed to poverty is the limit with the struggle with poverty instead of the factors which cause poverty. In this sense, struggling approach with neoliberal poverty appears far away from the solution of the problem with its superficial content structure.
Turkey feels the effects of the global crisis on unemployment and impoverishment. The aim of this study is to discuss the impoverishment which became a big problem in Turkey with neoliberal globalization and examine masses before the crisis and become impoverished after the crisis and political and social policies which are applied on these masses.
Key Words: Neoliberalism, Crisis, Impoverishment, Globalization
ORGANİZASYONLARDA İŞ TATMİNİ UYGULAMALARI VE ÖRGÜTSEL BAĞLILIĞA ETKİSİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
Prof. Dr. Edip ÖRÜCÜ
Arş. Gör. Recep KILIÇ
Sinem ŞİMŞİR
Rekabetin hızla artması ile örgütler rekabette üstünlüğün yollarını aramaktadırlar. Rekabet avantajı yakalamanın sadece teknolojik gelişmeler, iyi bir pazarlama stratejisi veya müşteri tatmini olmadığını anlayan örgütler, başarıyı yakalamada ilk adımı kendi içyapılarını düzenlemeye başlayarak atmaktadırlar. Bu yapısal düzenlemede öncelikle “insan” değerine önem vererek, iş tatmini ve örgüte bağlılık konularıyla ilgilenmek durumunda kalmışlardır. Buna rağmen, işletmelerde bu kavramların ne kadar yerleştiği ve çalışanların beklentilerini ne oranda karşıladıkları merak konusudur.
Bu araştırmada örgüte bağlılık ve iş tatminine etkisi incelenmektedir. Araştırmada literatür taraması ve konu ile ilgili bir şirkette anket uygulaması yapılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen veriler SPSS programı ile ANOVA ve t testi kullanılarak analiz edilmiştir. Analizler sonucunda, organizasyonlardaki iş tatmini çalışma yılına göre farklılık göstermektedir. Daha kıdemli olan işgörenlerin iş tatmin düzeyleri daha yüksektir. Bu durum, örgütsel bağlılık analizlerinde de aynı sonucu vermektedir. Örgütte daha fazla zaman geçiren çalışanların örgütsel bağlılıkları az çalışanlara oranla daha yüksektir.
Anahtar Kelimeler: Organizasyon, Örgütsel Bağlılık, İş tatmini.
A RESEARCH ON THE JOB SATISFACTION APPLICATIONS IN ORGANIZATIONS AND THE IMPACT OF ORGANIZATIONAL LOYALTY
Because of globalization, companies are looking for advantage of competition. Organizations realized that success in competition can be achieved not only by factors such as research and development, modern marketing, technology, but also the basis of success lies in giving priority to human. With the realization of the importance of human, organizations started to be engaged with issues such as job satisfaction and organizational loyalty. However, it is wondering how this concept placed in businesses and how much expectations of employees are met.
This research aims to examine the impact of the relationship between organizational loyalty and job satisfaction. Data for the study were obtained from a company’s employees through questionnaires. The data which obtained research results were analyzed with SPSS program using ANOVA and t-test. The job satisfaction level is higher at the senior employee. This situation gives the same results in the analysis of organizational loyalty. The employees who spend more time in organization have more organizational loyalty than employees who spend less time in organization.
Keywords: Organization, Organization Loyalty, Job Satisfaction.
EKONOMİK VE FİNANSAL KRİZLERİN ŞİRKET BİRLEŞMELERİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNİN 2001 VE 2007-2009 KRİZLERİ BAĞLAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ
Prof. Dr. Kerim Özdemir
Arş. Gör. Murat Keten
Serbest piyasa ekonomisinde firmalar, varlıklarını devam ettirmek için diğer türdeş firmalarla rekabet etmek durumundadırlar. Önceleri –genellikle- yerel boyutta kendisini gösteren rekabet, küreselleşmenin etkisiyle ekonomik sınırların anlamsızlığa sürüklenmesine paralel olarak global bir nitelik kazanmıştır. Böylece, uluslararası rekabete uyum sağlamak firmalar için bir zorunluluk haline gelmeye başlamıştır. Söz konusu rekabette konumunu geliştirmeyi düşünen veya bu rekabette geriye düşmek istemeyen firmaların tercih ettikleri yönetim stratejilerinden birisi de “birleşme ve devralma”dır. Firmalar, çeşitli teşvik nedenleri ile yerli veya yabancı, aynı sektörden veya yakın sektörlerden başka firmalarla birleşerek rekabet güçlerini geliştirmeyi veya korumayı amaç edinebilmektedirler.
Mevcut ekonomik sistemin firmaları zorlayıcı diğer bir tarafı da çeyrek asırda –hatta on yılda- bir ortaya çıkan ekonomik krizlerdir. Periyodik olarak görülen ana veya artçı ekonomik depremler, özellikle krizlere duyarlılığı yüksek sektörleri ve firmaları yıkabilmektedir. Böylece, firmalar üzerinde derin yaralar açabilen ekonomik (veya finansal) krizler de firmaları birleşme stratejisini uygulamaya yöneltebilmektedir.
Bu çalışmada, 2001 Türkiye krizinin ve 2007-2009 küresel ekonomik krizin Türkiye’deki firma birleşme ve devralmaları üzerindeki etkileri incelenmiştir. Bu inceleme kapsamında söz konusu krizlerin öncesinde ve sonrasında birleşme ve devralmaların ne şekilde bir eğilim göstediği araştırılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Şirket Birleşmeleri, Devralma, Finansal Kriz, 2001 Ekonomik Krizi, Küresel Ekonomik Kriz
THE EVALUATION OF THE EFFECTS OF ECONOMIC AND FINANCIAL CRISES ON CORPORATE MERGERS IN THE CONTEXT OF 2001 AND 2007-2009 CRISES
Firms, acting in the free market economy, have to compete with other firms which sell similar products in order to maintain their presence. The competition, which appeared previously on local size, has gained a global dimension being affected by globalization which has removed economic borders. Thus, to accord with international competition has begun to be necessity for firms. One of management strategies, preferred by the firms which intend to improve their market positions or not to want to fall behind in the competition, is merger&acquisition. Firms may aim to enhance or sustain their market powers with various incentive factors by merging with other firms –domestic or foreign, from same sector or close sector-.
Also one of the downsides of existing economic system which afflict firms are economic crises which appear once in quarter century –even ten years-. Major and rear economic earthquakes appearing periodically may devastate sectors and firms especially with high sensitivity to crisis. Thus, economic(or financial) crises, which may wound firms deeply, may lead firms to pursue merger strategy.
In this study, the effects of the 2001 Turkey crisis and the 2007-2009 global economic crisis on mergers&acquisitions of Turkey’s firms are examined. In the context of this examination, it is searched how trend mergers&acquisitions have before and after mentioned crises.
Key Words: Corporate Mergers, Acquisition, Financial Crisis, 2001 Economic Crisis, Global Economic Crisis
KÜRESEL EKONOMİK KRİZ ÇERÇEVESİNDE İŞLETMELERDE KRİZ YÖNETİMİ VE BALIKESİR İLİ ÖRNEĞİ
Prof. Dr. Bedriye TUNÇSİPER
Gökhan DİKİLİ
Küresel ekonomik kriz, uluslararası ekonomide aniden ve beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan olayların makro açıdan ülke ekonomisini, mikro açıdan ise işletmeleri ciddi anlamda sarsacak sonuçlar ortaya çıkarmasıdır. İşletmeler tüm yaşamları boyunca az ya da çok sayıda krizle karşılaşmaktadırlar. Gerek içsel gerekse de dışsal dinamiklerden kaynaklanan bu krizler işletmelerin örgütsel, yönetsel ve ekonomik yapılarını genelde olumsuz olmak üzere etkilemektedir. İşletmelerin krizlerin bu olumsuz etkilerinden korunması hatta krizleri kendi lehlerine çevirmesi ise kriz yönetiminde ne ölçüde başarılı olduğuna bağlıdır. Günümüzde oluşturulan kriz yönetim departmanları ve kriz yönetim planları ile krizin olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi ayrıca krizlerin işletmeler için fırsat haline getirilmesi amaçlanmaktadır. Bu kapsamda hazırlanmış olan çalışmada Balıkesir ili merkezinde faaliyet gösteren işletmelerin 2008 yılında ortaya çıkan küresel kriz sürecinde karşılaştığı finansal sorunlar, krizi yönetmede uyguladıkları politikalar, bu politikalar çerçevesinde krizden nasıl etkilendikleri ve geleceğe dair beklentileri bir anket çalışmasıyla ortaya konmaya çalışılmış ayrıca anket sonuçları ışığında çeşitli öneriler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Küresel Ekonomik Kriz, Kriz, Kriz Yönetimi
WİTHİN THE FRAMEWORK OF THE GLOBAL ECONOMİC CRİSİS, CRİSİS MANAGEMENT İN ENTERPRİSES AND BALIKESİR PROVİNCECASE SAMPLE
Global economic crisis in the international economy suddenly and unexpectedly arise in respect of events macro economy, the micro-perspective of the company will seriously undermine the results is revealed. The organizations come across more or less crisis during their working periods. Generally, those crisis which are caused by both interior dynamics affect the management and financial structure of organizations in a negative effects of the crisis, besides, changing the position in favor of themselves depends on their success in the crisis management. Nowadays, it is intended to decrease the negative effects of the crisis to minimum and also to change the crisis into opportunity for companies through Crisis Management Departments and the plans of Crisis Management. As part of these plans a Project was prepared. During the Global Crisis which appeared in 2008, the questionnaire showed the financial problems, policies in crisis management, how they were affected and their expectations for the future of the firms in Balıkesir. In addition to that some suggestions were presented according to the results of the questionnaire.
Key Words: Global Economic Crisis, Crisis, Crisis Management
ÖZELLEŞTİRME SÜRECİ ÖNCESİ YAŞANAN KRİZ DÖNEMİNDE ILICA ŞEKER FABRİKASI ÇALIŞANLARININ MESLEKİ STRES DÜZEYLERİNİN İNCELENMESİ
Doç. Dr. M. Dursun KAYA
Öğr. Gör. Betül ÇUBUKÇU
Arş. Gör. Dilşad GÜZEL
Yrd. Doç. A.Samet HAŞILOĞLU
Öğr. Gör. M.Fatih DEMİRTAŞ
Küreselleşme ile birlikte değişen ekonomi kavramı, özelleştirme çalışmalarının hızlanmasına yol açmıştır. Özelleştirmeler sonrasında birçok kişi işten atılmış, işini kaybetmeyip çalışanların büyük çoğunluğu ise güvencesiz çalışma durumu ile karşılaşmıştır. Bu yüzden özelleştirme uygulamaları örgüt çalışanları tarafından kriz süreci olarak algılanarak, tepkiler doğurmaktadır. Örgütlerin basarı veya başarısızlıkları şüphesiz ki çalışanların stressiz olmalarıyla doğrudan ilgilidir. Bu sebeple, çalışanların yaşamlarının önemli bir bölümünü geçirdikleri iş yerlerinin incelenmesi ve örgütsel stres faktörlerinin ortaya konulması gerekmektedir. Mesleki stres, hem organizasyondaki kişiler için hem de organizasyonun kendisi için önemli bir problem teşkil etmektedir. Mesleki stres, işin kendisi ile işbirliği yapan fiziksel stres kaynakları ile yetersiz mücadeleyi beraberinde getiren zihinsel ve fiziksel hastalık neticesi ile sonuçlanan istenmeyen bir kavramdır. Çevredeki belirsizlik ve değişiklik durumu, örgütleri sürekli olarak beklenmedik tehlike veya fırsatlarla karşı karşıya bırakmaktadır. Böyle durumlar örgütlerde kriz durumu olarak algılanmaktadır. Bu çalışmada Erzurum’da faaliyet gösteren ve özelleştirme kapsamına alınan Şeker Fabrikası çalışanlarının özelleştirme öncesi mesleki stres düzeyleri ölçülmeye yönelik 82 işgörene anket uygulandı. Ankette yer alan demografik özelliklerde dikkate alınarak işgörenlerin mesleki stres düzeyleri çoklu regresyon analizi ile belirlenmeye çalışıldı. Elde edilen mesleki stres ile ilgili regresyon denklemi işyeri çalışanları bakımından yorumlandı. Çalışmanın sonraki aşamalarında elde edilen regresyon modellerine alternatif olarak yapay zekâ öğrenme teknikleri çalışmaları devam etmektedir.
Anahtar kelimeler: özelleştirme, kriz, mesleki stres
INVESTIGATION OF ILICA SUGAR FACTORY WORKERS’ OCCUPATIONAL STRESS LEVEL IN THE DEPRESSION PERIOD WHICH HAPPENED PRIOR TO THE PROCESS OF PRIVATIZATION
Alternating with globalization the concept of economy has led to accelerate the studies of privatization. Many people were dismissed after the privatization, however, the great majority employees who did not lose their’ employments have faced with distrustful work situation. Therefore, privatization implementations which have been perceived as crisis process by organization’ employee, to generate reactions (reactions arises. Undoubtedly, organization’s success or failure is directly related to be employee’s stress–free. For this reason, it is necessary to investigate the work places where employees spend a significant portion of their lives and to display organizational stress factors. Occupational stress, both for people in the organization and the organization itself poses an important problem. Occupational stress is a unwanted concept that work in cooperation with their own physical stress resources and get together insufficient fighting concludes the result of mental and physical illness. The case of uncertainty and changes in environment confront constantly organizations with unexpected dangers or opportunities. Such situations are perceived as crisis situations in organizations. In this study, operating in Erzurum and under the scope of privatization the Sugar Factory employees’ levels of occupational stress before privatization intended for measuring with survey was applied for 82 employees. Also taking into account the demographic characteristics take place in the survey, employees’ occupational stress levels was tried to designate with multiple regression analysis. Resulting regression equation related to occupational stress has been interpreted in terms of work place employees. In the next stage of the study, artificial intelligence learning techniques works will continue as an alternative of obtained regression models.
Dostları ilə paylaş: |