Üst Akıl İngiliz Derin Devletinin İçyüzü Cilt


Gezi Olaylarında Açık Toplum Etkisi



Yüklə 2,09 Mb.
səhifə152/215
tarix09.01.2022
ölçüsü2,09 Mb.
#94361
1   ...   148   149   150   151   152   153   154   155   ...   215
Gezi Olaylarında Açık Toplum Etkisi

Popper, Açık Toplum ve Düşmanları isimli kitabında, bahsettiği açık toplum kavramı ile ilgili olarak şu tarifi yapar:



Totaliterler zorunlu, hatta kaçınılmaz olarak baskıya, şiddete başvuruyorlar. Bu totaliter rejimlerin karşısına konabilecek bir seçenek var. Gerçeğin kimsenin tekelinde olmadığı bir seçenek. Farklı bireylerin, değişik görüşleri taşıdığı, bu farklılıkların, bu çeşitliliğin bir arada yaşamasını sağlayacak kurumların gerektiği bir seçenek. Yurttaşların haklarını o kurumlar koruyacak, ifade ve tercih özgürlüğünü yine o kurumlar güvence altına alacak. Bu toplumsal örgütlenmeye bir ad koymak gerekirse, Açık Toplum diyebiliriz.451

Buradaki tarife göre kadife veya renkli devrim adı verilen ve iktidarları değiştiren sokak darbeleri ile, yurttaşların hakkının devlet yerine kurumlar tarafından korunduğu, devlete ait kavramların, bu kurumlar tarafından güvence altına alındığı bir sistem savunulmakta ve dolayısıyla aslında "devlete gerek olmadığı" fikriyle hareket edilmektedir. Buradan yola çıkarak Popper, komünizmi terk etmiş eski bir komünist görünümü altında, aslında komünizmin savunduğu devletsiz bir toplum modelini savunmaktadır. Bu strateji, zayıf, parçalanabilir, güçsüzleştirilebilir olarak görülen toplumlar üzerinde ameliyat yapma stratejisi olarak uygulanmaktadır. Bunlardan bir tanesi, belki de İngiliz derin devleti için en önemlisi Türkiye olmuştur.

Türkiye üzerinde tarih boyunca çok çeşitli oyunlar oynanmıştır kuşkusuz. Açık toplumun renkli devrimler örneği ise Gezi Olaylarında yaşanmıştır. Gezi Olaylarındaki sürece, zamanlamaya ve olayların şekilleniş sürecine bakıldığında, bu olayların da bir projeye dahil edildiği açıktır.

Şunu belirtmeliyiz ki, Türk halkı ve özellikle Türk gençliği, Türk demokrasisi içinde, özgürdür. Bu önemli gençliğin özellikle çevre ve ağaçlandırmaya yönelik önemli konulara duyarsız kalmaması, betonlaşmaya karşı çıkması, demokratik haklarını kullanmaları takdire şayan bir konudur. Demokrasilerde, hükümetlerin yeterli olmadığı durumlarda, halkların uyarıcı etkisinin önemi büyüktür. Özellikle bu olay, gençlerin ağaca, çevreye, güzelliğe olan hassasiyetini göstermeleri ve bu konuda kayıtsız kalmayacaklarını ifade etmeleri bakımından önem taşımaktadır.

Ancak olayların gelişme şekline ve zamanlamasına bakıldığında, söz konusu iyi niyetin, Açık Toplum taraftarları tarafından kötüye kullanıldığı görülebilmektedir. Gençlerin ağaçları korumak adına bir araya geldiği barışçıl protestoların, gitgide şiddet içeren bir ihtilal girişimine dönüştürüldüğü açıktır. Süreç, oldukça açık ve aleni şekilde işlemiştir. Bu, tam olarak Sorosçular'ın yöntemidir.

Türkiye'de bu tip toplumsal olayların "hükümet karşıtı" bir eylem şekline dönüştürülmesi kuşkusuz sürpriz değildir. İngiliz derin devleti, kendi çizgisini izlemeyi reddeden Sn. Recep Tayyip Erdoğan'ı, henüz başbakanken iktidardan düşürmeyi hedeflemiştir. Hatta Sayın Cumhurbaşkanımızın taraftarlarını bile pasifize etmeye çalışmışlardır.

Örneğin, 2010 yılında Açık Toplum kurumlarının genel direktörü olan Aryeh Neier, Açık Toplum Vakfı'nın Türkiye ayağındaki yönetim kurulu başkanı Can Paker'e şunları söylemiştir: "Sen Türkiye'de AK Parti'ye çok yakın birisi olarak gözüküyorsun. Halbuki biz AK Parti'ye muhalefet etmek istiyoruz. Onun için senin Açık Toplum Türkiye Yönetim Kurulu Başkanlığı'ndan da uzaklaşmanı istiyoruz."452 Daha sonra kurucu olduğu için toplantılara çağrılması gereken Can Paker, tüzüğe rağmen toplantılara çağırılmamış ve kurum, bu yüzden denetçilerle uğraşmak zorunda kalmıştır.453

Gençlerin Gezi'deki masum talebi, Sorosçular tarafından kullanılmış, Sorosçu devrimlerin mimarları yine kendi yöntemlerini kullanmış ve Gezi Protestolarının dördüncü gününden sonra meydanlarda komünist flamalar ve komünist grupların başlattığı şiddet olayları ön plana çıkmıştır. Taksim Meydanı'nın komünist çeteler ve PKK yanlıları tarafından "kurtarılmış bölge" ilan edilmesi Hükümetimiz tarafından cevapsız bırakılmamış ve Türkiye üzerinde oynanan bir kirli oyun daha devreden çıkarılmıştır. Kuşkusuz komünist ve anarşist grupların ve elbette PKK'nın kullanılması bir Soros klasiğidir. Nitekim daha önce de belirttiğimiz gibi Soros Vakfı, Gezi'ye destek verdiğini gizlememiştir bile. Fakat bu desteğin çapı, kuşkusuz onların ifade ettiğinden çok daha fazladır.

Sorosçu Devrimler üzerinde rol oynayan sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili yaptığı çalışmalarla tanınan Prof. Dr. Burhanettin Can, bu tür yapıların, Albert Einstein Enstitüsü'nün kurucusu Gene Sharp'ın önerdiği yöntemleri uyguladıklarını ve başarıya ulaştıklarını kaydetmiştir. Sharp'ın, The Politics of Nonviolent Action (Şiddet İçermeyen Hareketin Politikası) ve From Dictatorship to Democracy (Diktatörlükten Demokrasiye) adlı kitaplarında yer alan metotları 10 ayrı başlık altında özetlemenin mümkün olduğunu söyleyen Can, ilk başta tek kelimelik bir örgüt ismi belirlenerek, bununla gençler ve öğrenciler arasında örgütlenmenin önerildiğini belirtmiştir.

Buna göre Gene Sharp'ın önerdiği yol haritası şu şekildedir:

Gençler arasındaki bir örgütlenme oluşturmak ve örgütlenmenin adını koymak.

Basit ve etkileyici bir slogan oluşturmak ve yaymak.

Ulusal ve uluslararası medya desteği.

Uluslararası vakıf ve sivil toplum örgütlerinin parasal desteği.

Halkın sokağa dökülmesi için en uygun dönemler olan seçim sürecini fonksiyonel hale getirmek, seçimlere yönelik altyapı çalışması yapmak. Seçimlerden altı ay kadar önce seçimlere hile karıştırılacağı şüphesi olduğunu ileri sürmek, bu endişeyi yaygınlaştırmak ve seçimlere gölge düşürmek.

Gerilimi artırmak. Ekonomik manipülasyon yapmak.

Etnik ve mezhepsel farklılıkları kaşıyarak sinir uçlarını tahrik etmek.

Sistemden memnun olmayanları tek bir çatı altında toparlamak. Kitleler üzerinde etkili olabilecek kişileri, yönetimin dışladığı popüler isimleri öne çıkarmak.

Asker ve güvenlik güçleri arasından taraftar kazanmak ya da en azından onları tarafsızlaştırmak. Yönetimin yanında yer almamasını, en azından olaylara müdahale etmemesini sağlamak. Bu kitlelerin daha cesur davranmasını sağlar ve katılımı artırır.

Taraftarları, sürekli olarak sokakta tutarak yönetimin otoritesini ve iradesini kırmak. Sokak hareketli olduğu sürece yönetim yalnızlaşır. İktidara bağlı olanlar azalır.454

Bu strateji, Gezi Olayları sırasında sistematik olarak uygulanmıştır. Basit ve etkileyici bir slogan oluşturulmuş, özellikle uluslararası medya desteği sağlanmış, bir kısım vakıflar tarafından protestolara ciddi parasal destek sağlanmıştır. Gezi Olaylarının gerçekleştiği dönem, Türkiye'nin ekonomik olarak önemli atılımlara imza attığı dönemdir. İşte söz konusu vakıflar, bu atılımı durdurabilmek ve özellikle ekonomik manipülasyon yapmak için harekete geçmişlerdir. Hatırlanacağı gibi Türkiye'yi ekonomik bir krizle buluşturarak iktidarı devirme stratejisi, içlerinde Quilliam Vakfın'ndan Ed Hüseyin'in de bulunduğu Bipartisan Policy tarafından oluşturulan raporda da yer alan bir konudur. Söz konusu raporda, "Türkiye Cumhuriyeti iktidarını devirmek için ekonomik krizlerin önünün açılması gerektiği" açıkça ifade edilmiştir.

Etnik ve mezhepsel farklılıklar, Osmanlı döneminden beri İngiliz derin devletinin daima en fazla kullandığı konu olmuştur. İngiliz derin devleti, hedeflediği ülkenin vatandaşlarının rahat yaşamalarıyla veya sahip oldukları haklar ile hiç ilgilenmez; onları sadece provokasyon amacıyla kullanır. İşte bu nedenle azınlıkların en rahat oldukları dönemlerde bile bu kişileri "azınlık" kartını oynayarak kışkırtmaya çalışmıştır. Basiretli halkımızın çok büyük bir bölümü bu provokasyonlara prim vermeyerek İngiliz derin devletinin oyununu bozmuştur. Fakat İngiliz derin devleti, genellikle PKK yanlılarını bu konuda kışkırtarak ve yalnızca onları ön plana çıkararak azınlıkların temsilcilerinin sadece bu kişiler olduğu aldatmacasını yaymaya çalışmıştır. Nitekim Gezi Olayları'nda da PKK'lılar gövde gösterisinde bulunmuş ve bunlar "iktidardan rahatsız olan Kürtler" olarak lanse edilmiştir. (Kürt kardeşlerimizi tenzih ederiz)

Toplum içinden seçilmiş, aykırı görüşlere sahip popüler kişiler Gezi olayları sırasında, tam da tarif edildiği şekilde ön plana çıkarılmış ve bu kişiler özellikle İngiliz derin devletinin himayesindeki bir kısım ana akım medyada neredeyse her gün boy göstermiştir. İngiliz derin devleti, kendi manipüle ettiği kişileri –planladığı gibi- sokakta tutmaya çabalamış fakat bunu başaramamıştır. "Sokak hareketli olduğu sürece yönetim yalnızlaşır" şeklindeki planı artık tam tersine dönmüştür. 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası sokaklar, iktidarı desteklemek için hareketlenmiştir.

Uluslararası medya desteğinin, Açık Toplum için belirlenen yol haritasının önemli bir maddesi olduğunu daha önce görmüştük. Gezi Olayları sırasında söz konusu medya, gerçek anlamda görev başında olmuştur. Dezenformasyon ise şaşılacak düzeyde kendini göstermiştir. Ön plana çıkan ise, -elbette- asıl olarak İngiliz medyasıdır.

İngiltere'nin en çok okunan gazetelerinden Guardian, "İstanbul'daki protestolar Türk Baharı'nın tohumlarını ekiyor" başlığını kullanmıştır. Richard Seymour yazısında, "İstanbul'daki küçük bir parkın yıkılmasına yönelik protestonun rejim için acil bir durum olduğu ve potansiyel Türk baharının temeli olabileceğini" yazmıştır.


Yüklə 2,09 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   148   149   150   151   152   153   154   155   ...   215




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin