Üst Akıl İngiliz Derin Devletinin İçyüzü Cilt


Sömürgelerde İngiliz Hayranları



Yüklə 2,09 Mb.
səhifə38/215
tarix09.01.2022
ölçüsü2,09 Mb.
#94361
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   215
Sömürgelerde İngiliz Hayranları

Sömürülen ülkelerin halkları, kuşkusuz İngiliz derin devleti için bir sorundur. Buralarda gelişen milliyetçi fikirler sürekli olarak İngiliz derin devletinin karşısına çıkmakta, "beyaz adamın" vahşetinden kurtulmak isteyen vicdanlı topluluklar, sömürü sistemine başkaldırmaktadır. Dahası halkın içinde, kendi ülkelerini haksızca sömürmek için gelen kişilere karşı yoğun bir nefret vardır. Ancak sömürü imparatorluğunun uzun ömürlü olabilmesi için, halkın kısa sürede İngiliz taraftarı bir hale getirilmesi ve "beyaz adamı" bir efendi gibi görmesi hedefi vardır.

Bunun sağlanması için İngiliz derin devletinin başvurduğu temel yöntem yine provokasyon ve şiddet olacaktır. Beyinleri sahtekarlıklarla provoke etme işlemi için de özel bir eğitim gerekecektir.

Önce milliyetçi fikirler ortadan kaldırılmalıdır. Kitabın birinci bölümünde tanıttığımız, İngiliz istihbaratçı yazar Aldous Huxley'in Brave New World (Cesur Yeni Dünya) isimli romanını hatırlayalım. Bu romanda Huxley, tamamen yeni bir hayat biçimi kurgulamış ve robot haline getirilen halkın kolayca yönlendirilebilir olması için ilk olarak tarih yok edilmiştir. Tarihte neler yaşandığını hiç bilmeyen bu insanların uğruna mücadele edebilecekleri bir devlet ve milletleri de olmamakta ve bu insanlar, dünyada var olmuş tek toplum modelinin, içinde bulundukları toplum olduğunu zannetmekte ve yalnızca buna saygı duymaktadırlar.

İngiliz derin devleti, bu istihbarat tüyosunu sömürge birimlerinde uygulamaya geçirmiş ve toplumları, adeta geçmişleri olmayan veya kendi geçmişlerinden nefret eden, sadece kendisine bağımlı olan halklar haline getirmiştir. Bu yolla, toplumların, kendilerine özgü bir kültür oluşturma fikrinin de önüne geçilmiştir. Sömürge öncesi döneme geri dönme arzusu, bu yolla toplumlardan arındırılmıştır.109

Araştırmacı yazar Yardımcı Doç. Dr. Veli Sırım, bu asimilasyon stratejisini şu şekilde tarif etmiştir:



Hindistan'daki bu sistem (sömürü sistemi) ortaya konulurken temel bir hedef belirlenmişti: Hint tarihi. İngilizlerin Hindistan'daki yerleşik kültürü istedikleri şekilde değiştirme gayretleri öncelikle tarihin unutturulmasına odaklandı. Başta eğitim olmak üzere, pek çok propaganda yoluyla tarih kötülendi. Sürekli olarak ve yoğun bir şekilde gelen telkinler sonuç verdi ve insanlar kendi geçmişlerinden utanır, kendi tarihlerine nefretle bakar hale geldiler.110

Sömürge halklarına milli tarihleri unutturulduğunda, bunun yerine İngiliz dili, kültürü ve yaşam felsefesi konmuştur. İngiliz derin devleti bunu, Macaulayizm olarak adlandırılan bir eğitim sistemiyle gerçekleştirmiştir.

Macaulayizm ya da Macaulay Formülü, ismini Hindistan'ı, "daha üst eğitimin sağlanması" için İngilizce ile tanıştıran Baron Thomas Babington Macaulay'dan almıştı. Bu planın hedefinde, sömürge halklarının milli değerleri yok edilerek, bunun yerine İngiliz dili, yaşam felsefesi ve kültürünün yaygınlaştırılması; bunu yaparken de bir yandan "üstün İngiliz" fikrinin empoze edilmesi vardı. Plana göre, sömürge ülkeleri, kendilerinden sözde çok daha üstün bir ırk tarafından yönetildiklerine kanaat getirecek, onların kültürlerine özenecek ve onlara itaat edecekti.

Bu yanlı eğitim, onları kolaylıkla İngiliz derin devletinin yönlendirebileceği bir piyon topluluk haline getirebilecekti. İngiliz derin devletinin sömürgelerdeki varlığının bu şekilde devam ettirilmesi planlanmıştı. Sömürgecilik Tarihi isimli kitapta bu strateji, şu şekilde tarif edilmiştir:

Sömürge topraklarında kalıcı olabilmek ve mahalli bürokratik ihtiyacı karşılayabilmek için geleneksel eğitim kurumlarının tahrip edilerek sınırlı sayıdaki insana verilen Avrupai eğitim sonucu ortaya çıkan asimile edilmiş aydın tipi (Macaulayizm) oluştu. Böylelikle uzun bir süreçte İngilizcenin yerleştirilmesi, yeni ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal altyapının tamamen İngiltere'ye bağlı olmasına yol açmıştır.111

Şunu belirtmek gerekir: İngiliz dili, kibar ve güzel bir dildir. Dünya çapında öğrenilmesinin teşvik edilmesi ve İngilizce kültür kaynaklarından faydalanılabilmesi oldukça önemlidir. İngiliz halkı ise genel anlamda saygıyı ve görgüyü iyi bilen; kalite ve sanattan hoşlanan; kadına, estetiğe ve bilime değer veren nezih insanlardır. Onların nezih ve seçkin kültürünün diğer toplumlarda da görülmesi ve yaşatılması aslında bir güzelliktir. Bu, her zaman teşvik edeceğimiz, güzel bir kültürel atak olacaktır.

Fakat burada kastettiğimiz ve eleştirdiğimiz asimilasyon ya da daha somut ifadeyle "İngilizleştirme", bunun ötesinde bir kavramdır. Burada toplumların, kendi milli benliklerini kaybetmeleri ve sözde "üstün İngiliz" kültürüne hayran kalmaları beklenmektedir. Bu hayranlığın oluşturulma amacı, bu toplumların kendilerini "aşağı ırk" olarak hissetmelerinin sağlanması ve böylelikle İngiliz derin devletinin bir uşağı haline gelmeleridir.

Macaulayizm fikrinin babası tarihçi Thomas Babington Macaulay, 1835 yılında yazdığı Hindistan'daki Eğitim Üzerine Rapor adlı ünlü denemesinde, bu yöntemle İngilizleşen Hintlilerin üstleneceği görevi şöyle anlatmıştır:



İngilizce öğrenimi, "kan ve deri rengi bakımından Hintli" olan yerlileri "beğeni, kanaat, ahlak ve zeka bakımından İngiliz" haline getirecek şekilde eğitim verecektir.112

Sömürgelerdeki İngiliz eğitim sistemi, yerli halkı ve onların kültürlerini küçük görmüş, hatta kendince aşağılamıştır. Kolonyalizm konusunda uzman olan Hintli Profesör Ania Loomba bir kitabında bu kültürel aşağılamayı şöyle aktarmaktadır:

yerli düşünsel üretim ya tamamen küçük görülmüş (Afrika'da olduğu gibi) ya da asırlık bir geçmişin niteliği olarak görülmüştür (Hindistan'da olduğu gibi). Kolonileştirilmiş olan toplumların, kendilerine ait bir kültür mirasının olduğu kabul edilsin ya da edilmesin, bunlar, bağımsız bir çizgide gelişim göstermeyi hak eden birer toplum olarak görülmemişlerdir.113

Kastedilen olmuş, İngiliz derin devletinin asimilasyon politikalarıyla İngilizleştirilen bir kısım sömürge insanı, İngiliz çıkarları uğruna kendi kültürüne ve ülkesine ihanet eder hale gelmiştir. Bu sorun, sömürge döneminde de var olmuştur; şu anda da aynı hızda devam etmektedir. İngiliz derin devleti, geçmişte kurguladığı bu yöntemle, tarihin her döneminde çeşitli ülkelerden devşirebileceği yancılar bulabilmiştir. Bu yancılar, kimi zaman kendi ülkelerinin yakılıp yıkılmasında, kanlı darbelerde, kimi zaman da ülkelerinin ekonomik anlamda çökertilmesinde başrolü oynamışlardır. Bu konuya ilerleyen bölümlerde detaylı olarak değinilecektir.




Yüklə 2,09 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   215




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin