Üst Akıl İngiliz Derin Devletinin İçyüzü Cilt


NATO Gizli Ordusu ve Darbeler



Yüklə 2,09 Mb.
səhifə78/215
tarix09.01.2022
ölçüsü2,09 Mb.
#94361
1   ...   74   75   76   77   78   79   80   81   ...   215
NATO Gizli Ordusu ve Darbeler

NATO gizli ordusu, hedefteki ülkelerdeki istenmeyen yönetimleri devirme misyonunu da üstlenmiştir. İngiliz derin devletinin hakimiyeti altındaki söz konusu gizli ordu, 1953'te İran'da petrol kazancının bir bölümünü halka dağıtmayı planlayan Musaddık Hükümetini devirdi.310 Bunun ardından 1954 Guetamala darbesi ile devam eden darbeler hikayesi G. Amerika, Afrika ve Ortadoğu'daki çeşitli ihtilallerle devam etti.

Türkiye, bu darbe furyasına maruz kalan ülkelerin en başlıcalarındandı. İngiliz derin devletinin devreye soktuğu yancılar ve ajanlar bu konuda da faaliyet içinde olmuş ve ülkeyi çeşitli şekillerde darbelere hazır hale getirmişlerdi. 27 Mayıs darbesinden sadece iki gün sonra, 29 Mayıs 1960'ta İngiliz Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'deki askeri yönetimin tanınmasına ilişkin bir yönerge gönderdi. Yönergeye göre, "İngiliz hükümeti yeni rejimi ABD ile aynı anda tanımayı çok arzulamakta" idi. Burada aslında İngiliz derin devleti bilinen bir taktiğini kullanmıştı: Tüm projenin arkasında olmasına rağmen ikinci plandaymış gibi bir tavır takınmaktaydı. Aynı günlerde Ankara'daki Kanada, Pakistan ve Hindistan büyükelçileri de İngiliz büyükelçisi ile yakın irtibatlarını sürdürüyorlardı ve kendi hükümetlerinin de Türkiye'deki darbe hükümetini tanımayı uzun süre geciktirmeyeceklerini belirtmişlerdi.

Dönemin İngiliz Hükümeti, darbe sonrası Türkiye ile "memnun edici düzeyde gelişen" ilişkilerden oldukça tatmin olduğunu belirtmiş ve ilişkilerin sürdürülmesini temenni etmişti.

Elbette ki İngiliz Hükümeti ile Türk Hükümeti'nin ilişkileri sürekli olarak gelişerek güçlenmelidir. Burada eleştiri noktamız, tarihin her döneminde İngiliz Hükümetlerinin, işlerine geldiği için Türkiye'deki darbe hükümetlerine destek olmasıdır. Bunun da sebebi, İngiliz Hükümetlerinin her dönem, İngiliz derin devletinin etkisi altında faaliyet göstermek zorunda olmasıdır. Dolayısıyla asıl sorumlu İngiliz Hükümetleri değil, İngiliz derin devletidir.

12 Mart 1971 darbesinde de benzer süreçler yaşanmıştır. Türkiye'nin yaşadığı ekonomik gelişmeler, hayata geçirilen büyük projeler ve bütün bu proje yatırımları için gereken yardımın SSCB'den gelmesi, Türkiye'yi yine İngiliz derin devletinin hedefi haline getirmişti. Tanıdık senaryo yine hayata geçirildi; Demirel Hükümeti, 12 Mart muhtırası ile istifa ettirildi.

12 Mart muhtırasında imzası olan Orgeneral Muhsin Batur, Anılar ve Görüşler adlı kitabında, 12 Mart ortamının yaratılmasında bir kısım "dış faktörlerin" varlığını şöyle anlatmıştı:

12 Mart'tan sonra bazı siyasilerimiz ve düşünürlerimiz olayın oluşumunda dış etkenlerin ve hatta CIA gibi dış örgütlerin, haşhaş gibi konuların rolünün olduğundan bahsettiler. ... Bu yönlendirmede ajanlar, ajan provokatörler ve hepsinden önemlisi basın-yayın ve propaganda yolu ile istenilen ortamın oluşması sağlanabilir. Bu elemanlar 12 Mart ortamının yaratılmasında kullanılmış olabilir.311

Demirel Hükümeti'nin Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil bu dönemle ilgili olarak, "CIA altımızı oymuş, haberimiz olmamış" ifadelerini kullanmıştır. Oysa burada asıl rol, ne doğrudan CIA'in ne de doğrudan NATO'nundur. Bu darbeyi gerçekleştiren el, perde arkasındaki gizli ordularıyla dehşet saçan İngiliz derin devletidir. Ancak o dönemde de hiç kimse, bu gizli elin adını koyamamıştır.

1974'ten sonra durum biraz da olsa değişmiş, yeni kurulan CHP-MSP koalisyon Hükümeti, 1971 muhtırasıyla verilen tavizleri geri almaya başlamış, akabinde Kıbrıs müdahalesi gerçekleşmişti. Bunlar, İngiliz derin devletinin tasvip etmeyeceği türden şeylerdi. Bunların hemen sonrasında İngiliz derin devletinin emri ile ABD tarafından Türkiye'ye ambargo gelmiş ve üç yıl devam etmişti. Türkiye ise ABD üslerini kapatmış ve tekrar, Doğu'ya ve Sovyetlere yanaşmıştı. Gelişmelerden hoşlanmayan İngiliz derin devleti, hemen tekrar devreye girmişti.

12 Eylül 1980'de, Türkiye'de üçüncü kez darbe oldu. Darbe gerçekleştiği sırada üç bin Amerikan askeri Anvil Express tatbikatı için Türkiye'de bulunmaktaydı. Söz konusu askerler, gerçekte NATO'nun gizli orduları tarafından kullanılan piyonlar olduklarını muhtemelen bilmemekteydi. İngiliz derin devleti, karışıklık içinde bulunan ülkede, mutlaka gerçekleşmesi gereken darbeyi başarılı kılmak için kendince her türlü önlemi almıştı. Tıpkı 15 Temmuz darbe girişiminde yaptığı gibi, asker konuşlandırmak, bu tedbirlerin başında gelmişti.

CIA'in Ankara şefi Paul Henze'in, dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter'a darbeyi "bizim çocuklar yaptı" sözleriyle haber vermesi bu dönemde çok dikkat çekmiştir. Darbe sonrası NATO, Türkiye'nin oldukça fazla bölgesinde askeri üs kurma ayrıcalığına kavuşmuştur.

Türkiye'nin dış politikasında farklı açılımlara yöneldiği ve bağımsızlaşmayı tercih ettiği dönemler daima darbelerle karşılık bulmuştur. Bunlardan biri, önceki üç darbe gibi başarıya ulaşan 28 Şubat 1997 post-modern darbesi; diğeri başarısızlıkla sonuçlanan 27 Nisan 2007 e-muhtırası ve sonuncusu ve en önemlisi ise 15 Temmuz 2016 tarihinde Türk Milletinin azmi sonucunda başarısızlıkla sonuçlanan hain darbe teşebbüsüdür. Türkiye'deki darbelerde İngiliz derin devletinin doğrudan oynadığı rol, kitabın 3. cildinde tüm detaylarıyla ele alınacaktır. Bu mafyavari yapılanma, sadece NATO'nun temel ilkesini engellemeye çalışmakla kalmamış, aynı zamanda başka ülkelerin de içişlerine karışarak onları kendi piyonu haline getirmiştir.

Eski Başbakan Bülent Ecevit, 28 Kasım 1990'da Milliyet Gazetesi'ne verdiği bir röportajında, ülkelerin içişlerinde NATO gizli ordusunun varlığını açıklayan şu sözleri sarf etmiştir:

1974'deki Başbakanlığım sırasında, zamanın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Semih Sancar, Başbakanlığın örtülü ödeneğinden acil bir ihtiyaç için birkaç milyon istedi. Benden istenen miktar, örtülü ödenekteki paranın tümüne yakındı. Genelkurmay'dan bu paranın ne amaçla istendiğini sormak zorunda kaldım. "Özel Harp Dairesi" için istiyoruz yanıtı geldi; öyle bir resmi dairenin o zamana kadar adını bile duymamıştım. "Şimdiye kadar bu Dairenin giderleri nereden karşılanıyordu?" diye sordum. O zamana kadar bu Dairenin tüm giderlerini bir gizli ödenekle ABD'nin karşıladığını; ancak artık ABD'nin bu parasal katkıyı kestiğini, o nedenle Başbakanlığın örtülü ödeneğinden para istemek zorunda kalındığı bana bildirildi. Özel Harp Dairesinin nerede bulunduğunu sordum. "Amerikan Askeri Yardım Heyeti ile aynı binada…" yanıtını aldım.312

Gizli ordular, sinsi yapılanmalar her ne kadar perde arkasında olsalar da onları daima izleyen, gören, sinsi planlarından haberi olan üstün bir Güç vardır. O Güç, alemlerin Rabbi olan Allah'tır. Onlar gizlediklerini zannederken, Allah onları görmektedir; onlar sinsi planlar yaptıklarını sanırken, Allah o planları duymaktadır. Onların, Allah'tan bağımsız nefes almaya dahi güçleri yoktur. Yanılgıları ise, tüm gücün kendilerinde olduğunu sanmaları; Allah'ın her şeye hakim olduğunu kavrayamamalarıdır.




Yüklə 2,09 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   74   75   76   77   78   79   80   81   ...   215




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin