İngiliz Derin Devletinin Çatışma Planı ve Kiralık Ordular
İngiliz derin devleti, özellikle Ortadoğu'daki şiddetin ideolojik altyapısını hazırlarken, bunun lojistiğinin de planlamasını kuşkusuz yapmıştır. Arap Baharı gibi Sorosçu devrimlerin hemen arkasından pek çok ülkenin karışacağını bilmektedir. Arap Yarımadası'nın çeşitli ülkelerini, yanlarına Mısır gibi diğer Arap ülkelerini de katarak Katar'a karşı kışkırtırken, oluşacak ortamın neye benzeyeceğini önceden tasarlamıştır.
İşte bu nedenle İngiliz derin devletinin daima hazırda tuttuğu kiralık orduları veya özel yetiştirilmiş terör örgütleri vardır. Irak işgal edildiğinde ortalığın nasıl hemen terör örgütleriyle dolduğu, Suriye iç savaşının nasıl terör savaşı haline geldiği hemen anlaşılmaktadır. Kiralık ordular bölgelere gönderilmekte, üstlendikleri misyonları para karşılığı yerine getirmektedirler. Bir ideolojisi olduğunu zannettiğimiz çeşitli terör örgütleri, çoğunlukla sadece İngiliz derin devletinin üretimidir. Hedef ne "İslam devleti kurmak" ne de ülkeleri ele geçirmektir. Bu insanların tek hedefi, kargaşa ortamını ateşlemek ve paralarını almaktır.
Elbette kitle psikolojisi ve provokasyonun İngiliz derin devletinin en fazla kullandığı unsurlar olduğu da unutulmamalıdır. Belli bir kesim İngiliz derin devletinin kiralık ordusu olarak hareket ederken, bu topluluklara ideolojileri uğruna samimi olarak dahil olan çok fazla kesim vardır. Bunlar, aslında İngiliz derin devletinin paralı askerlerine hizmet ettiklerini bilmeden kendilerini ölüme atmaktadırlar. Nasıl bir deccali sisteme hizmet ettiklerinin farkında dahi değildirler. Sadece aldatılmışlardır. İngiliz derin devletinin propaganda oyunu, kitleler üzerinde etkili işlediğinden, örneğin İngiliz derin devleti denetimindeki bir terör örgütünün militan devşirmesi oldukça kolay olmaktadır.
İstatistiklere göre, son yıllarda dünyada yer alan savaşların sadece %10'u devlete bağlı düzenli ordular arasında gerçekleşmiştir. Geri kalanı terör grupları, ne olduğu belirsiz olan ve devamlı isim değiştiren silahlı gruplar ve dijital askerlere ait çatışmalardır. İngiliz derin devletinin paralı askerleri, bu silahlı gruplar içinde boy gösterirken ve organizasyonu sağlarken, çeşitli paravan güvenlik şirketleri ön plana çıkarılır. Bu paravan şirketlerde görevli kişiler genellikle emekli İngiliz ve ABD askerleridir. Söz konusu paravan şirketlerin varlığı İngiliz derin devleti için önemlidir; keza savaş ortamında gerçekleşen savaş suçlarından bu şirketler sorumlu tutulmakta, hiç kimse İngiltere veya ABD'yi doğrudan suçlayamamaktadır. Aynı zamanda milyonların katledildiği savaş suçları işlenmekte, suçlusu ise bulunamamaktadır.
Bunlardan bir tanesi, Vanity Fair dergisindeki bir makale ile dünyaya duyurulan iş adamı Erik Prince ve terör şirketi Blackwater'dır. Tıpkı duruma göre isim değiştiren diğer terör şirketleri gibi Prince'in terör şirketi de önce Blackwater, sonra XE, ardından da Academi isimlerini almıştır.
2007 yılında Blackwater'ın paralı askerleri, Irak'ta caddede yürüyen 17 kişiyi zevk için öldürmüşler, bunun videoları ortaya çıkınca Prince hakkında büyük bir soruşturma açılmıştır. Dönemin CIA direktörü ise Prince'i basına deşifre etmiştir. Prince, Vanity Fair'e verdiği röportajda şunları söyleyecektir: "En riskli bölgelerde kendimi ve şirketimi CIA hizmetine verdim. Onlar ise beni otobüsün altına attılar."486
Suçlu, katil, uyuşturucu müptelası ve hatta hükümlülerden oluşan ordular, Ortadoğu'da işgal edilen bölgelerin tümündedirler. Para kazanmak dışında hiçbir amacı olmayan ve kolayca adam öldürebilen bu kişilerin amacı sadece kargaşa ortamını daha da genişletmektir. 17 masumu zevk için öldüren bir psikopatın neden ve nasıl bunu yapabildiği pek çokları için yanıt bekleyen önemli bir soruyken, yetkililer bununla çok ilgilenmek istememişlerdir. Bunun gibi binlerce olay aslında her an ve kayıtsızca gerçekleştirilmektedir. Nitekim Prince, bütün bunların ortaya çıkmasından ve CIA'e açıkça sitem etmesinden sonra bile görevine gizliden gizliye devam etmiştir.
Afganistan'da, her bir Amerikan askerine karşılık, taşeron şirketlerin getirdiği üç kiralık asker bulunmaktadır. Irak'ta, her Amerikan askerine karşılık iki kiralık asker vardır.
Söz konusu kiralık ordular, kimi zaman radikal terör gruplarının yanında, kimi zaman da YPG gibi komünist terör gruplarının yanında yer almışlardır. Kimi zaman isimsiz topluluklar olarak sadece ortalığı karıştırmışlardır. Prince ve şirketinin Türkiye toprakları üzerinde PKK/PYD içinde de konuşlandıkları bilinmektedir. Academi'nin paralı savaşçılarının Hakkari Çukurca'daki çatışmalarda, doğrudan PKK'ya destek verdikleri ortaya çıkmıştır.487
2016 yılında Milli Gazete, Erik Prince'in sessiz sedasız Türkiye'ye yaptığı ziyareti gündeme taşımış ve Prince'in Türkiye'de bulunma sebebini sorgulamıştır. Dönemin ABD Başkan Yardımcısı Biden'ın ziyareti öncesi gerçekleşen bu ziyaret, nedense pek kimsenin dikkatini çekmemiştir. Dolayısıyla bu ziyaretin nedeni hiç anlaşılamamıştır.488 Fakat bilinen bir şey, ABD menşeli silahların Blackwater tarafından Kandil'e gönderildiğidir. Şimdi ise ABD bu silah sevkiyatını gizlemeden ve taşeron örgütlere ihtiyaç duymadan yapmaktadır. Çünkü ABD'nin kan dökücü kiralık ordusu, artık az bir çıkar için insan öldüren ve tümüyle katillerden oluşan YPG'dir.
Kiralık ordu pazarlayan şirketler kuşkusuz Blackwater ile sınırlı değildir. Şu an pek çok taşeron şirket, özellikle Ortadoğu'nun kargaşa dolu bölgelerinde doğrudan, Türkiye gibi kargaşaya çekilmek istenen ülkelerde ise dolaylı olarak faaliyet halindedir.
Buradan anlamamız gereken ise şudur: Ortadoğu'daki savaşlar, sanıldığı gibi özgürlük veya bağımsızlık mücadelesi adına yapılmamaktadır. Ortadoğu'da çıkarılan savaşların tek amacı, daha fazla kavga ortamı oluşturmak ve daha fazla savaş çıkarmaktır. Bu kiralık askerlerin hiçbirinin amacı savaşı sona erdirmek değildir; zira onlar savaştan para kazanmaktadırlar. İngiliz derin devletinin de amacı hiçbir zaman savaşı sona erdirmek olmamıştır. Dolayısıyla Müslümanların, Suriye'deki savaşın, Irak'taki terörün, Yemen'deki katliamın kendi kendine sona ermesini beklemeleri boşunadır. Bu savaşlar, aklıselim Müslümanların doğru ve kararlı tutumu olmadıkça şunlar tarafından sürekli devam ettirilecektir.
İngiliz derin devletinin elinin altındaki silah ticaretinin, çok büyük bir pazar olduğu da unutulmamalıdır. İngiliz derin devleti bu pazarı savaşlarla özel olarak beslemektedir. İngiliz derin devletine göre, eskimeye yüz tutmuş silahlar bir şekilde kullanılmalı, yerine yenileri pazarlanmalıdır.
İşte bu nedenle, İngiliz derin devleti, savaşların hiç bitmediği bir dünya hesap etmektedir. Bunu ise, savaş ideologlarının sürekli insanlara savaşı makul gösterecek fikirler üretmeleri, taşeron terör şirketlerinin kendileri için oldukça karlı olan savaş pazarından milyonlarca para kazanmaları, cephede ise kiralık katillerin savaşması ile sağlamayı planlamaktadır. Bunun sonucunda ise Ortadoğu'nun hiçbir şekilde istikrar görmeyeceği, masum insanların ise hiç durmaksızın katledildiği bir ortam oluşacaktır. İşte İngiliz derin devletinin dünyaya sunduğu hayat anlayışı budur; ve bu anlayış şu anda aktif olarak uygulanmaktadır.
Yüce Rabbimiz, Deccal Komitesi'nin daima bir bozgunculuk peşinde olduğunu şu şekilde tarif etmiştir:
Dostları ilə paylaş: |