ÜSTÜn yetenekli Çocuklar biLDİRİler kitabi



Yüklə 2,17 Mb.
səhifə5/37
tarix27.10.2017
ölçüsü2,17 Mb.
#16665
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   37

Palavan, S. Talum,C., (1991), Satrançta Dünya Şampiyonluğu, İstanbul, İnkilap Kitabevi.

TSF, Türkiye Satranç Federasyonu’nun Milli Eğitim Bakanlığı’na 29.07.202 tarih ve 865 sayılı başvuru yazısı, http://www.tsf.org.tr/haberler/vmillieğitimders.htm 30.08.2004

1953-1993 Yılları Arasında Üstün Zekâlı Çocuklar Konusunda Alınan Kararlar, Çalışmalar ve Uygulamalar

Doğan ÇAĞLAR*

ÖZET

Bu tebliğde 1953-1993 yılları arasında üstün zekâlı çocukların özel eğitimleri için yapılan çalışmaları ana hatları ile özet olarak kronolojik bir düzen içinde açıklamaya çalışılmıştır.


GİRİŞ

1. 1952-1953 öğretim yılında Gazi Eğitim Enstitüsünde ilk defa yeni bir bölüm olarak ÖZEL EĞİTİM ŞUBESİ açılmıştır. Bu bölüme 420 ilkokul öğretmeni başvurmuş bunlar arasından 30’u asil, 10’u yedek olmak üzere 40 öğrenci alınmıştır. Bu öğrenciler öğretim yılı başında dört anabilim dalında branş eğitimi görmek üzere ayrılmıştır. Bu branşlar kısaca şöyledir:

a. Körler (5 öğrenci)

b. Sağırlar (3 öğrenci)

c. Üstün ve geri zekâlılar (18 öğrenci)

d. Eğitimi güçler (14 öğrenci)

Alanlara ayrılan her öğrencinin üstün ve geri zekâlılar, eğitimi güçler alanındaki dersleride almaları zorunlu, körler ve sağırlar alanından birini de ek bıranş olarak seçmek suretiyle 2 yıllık öğrenim yaptırılmıştır. Ders ve alanla ilgili labaratuar ve uygulama çalışmaları esas branş ve ek branşla ilgili konularda zorunlu olarak yürütülmüştür.

Üstün ve geri zekâlı çocukların (ÜZÇ) seçimi ve eğitimleri için ilk önlem olarak grup ve bireysel zekâ testlerinin tercümesi, testle ilgili yazılı materyallerin basımı ve diğer materyallerin yapılması ve yaptırılması, uygulanması, geçici normlarının alınması ve adaptasyonları bilimsel kurallara göre ciddiyetle yapılmış ve başarılmıştır. Bu çalışmalara tüm öğrencilerin katılımı zorunlu olarak sağlanmıştır. Bu konuda

1. Thurstone 5-7 yaş Temel Kabiliyetler Testi (TKT)

2. Thurstone 7-11 yaş T.K.T.

3. 11-17 yaş Thurstone T.K.T.

4. Stanford Binet Testi L-M Formları

5. Dearbon Testi.

6. Otis Alfa Testi.

7. Porteüs Dolambaçlı Yollar Testi.

Bu testlerin uyarlanması ve geçici normlarının alınarak geniş çapta uygulamaya konulmuştur. Özellikle bu testler ilk aşamada zekâ bölümü (Z.B.) İntelligent Quotient (IQ) leri 50-75 olan ilkokul öğrencilerinin özel alt sınıflara ayrılmasında istisnasız şekilde kullanılmıştır.

Bu konuda özellikle Prof. Dr. Dalton Beier 1953-1960 yılları arasında Stanford-Binet L-M formlarının, Wechsel Zekâ Testlerinin, Porteüs, Alexander Performance Testlerinin Türkiye şartlarına göre adaptasyonları ve yepyeni bir sentezi yapılarak GAZİ-BEİER TESTİ adı altında yepyeni bir test hazırlanmış ve bu test özel bir şekilde yetiştirilmiş uygulamacılar tarafından Türkiye’nin belli bölgelerinde uygulanarak yepyeni bir bireysel zekâ testi geliştirilmiştir. Bu uygulama sonuçları 1960 yılında benimde katıldığım yetkili bir grubun TEST VE ARAŞTIRMA BÜROSU’NDA istatistiki işlemlerden geçirilerek normları bulunmuştur. Bütün aşamalarında bu çalışmalara uygulamacı bir eleman olarak katılan bir kimse olarak bugüne kadar bu konuda yapılmış EN CİDDİ ve en çok masraf edilmiş bilimsel çalışmalardan biri ve ilki olarak nitelemeyi ve bu çalışmaları başlatıp özenle izleyenleri saygı ile anmak ve en içten teşekkürlerimi sunmak isterim.

Bu abidevi çok yararlı çalışmanın ve ürünün her işlemi bittikten sonra karanlık bir akibete uğraması ülkemizde özel eğitim ve rehberlik çalışmaları için BÜYÜK bir kayıp olmuştur.

2. 1961 yılında kabul edilen 1961 T.C. ANAYASASI’nın 50. maddesinde özel eğitime muhtaç çocukların (ÖEMÇ) eğitimi için özel hüküm konulması ve bunun gereği olarak 222 numaralı İlköğretim ve Eğitim Kanununun çıkarılması üzerine özel eğitimde planlı bir devre başlamıştır. Bu cümleden olmak üzere Türkiye’de özel eğitimin her dalında nerede, neler yapılacağı, ne tür özel eğitim kurumu açılacağı 10 yıllık bir planda saptanmıştır. Bu plana ek olarak eklenen listede hangi yıl nerede üstün zekâlı çocuklar için özel bir kurum ve sınıf açılacağı gösterilmiştir.

Bu plan 5-15 Şubat 1962 tarihinde toplanan VII. Millî Eğitim Şûrası’nda oybirliği ve takdirle kabul edilmiş ve derhal uygulamaya dönüşmesi tavsiye edilmiştir. Şûrayı izleyen ilk aylarda derhal 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nun uygulanması için çeşitli yönetmeliklerin hazırlanmasına başlanmıştır. Bu yönetmelik çalışmalarında Özel Eğitime Muhtaç Çocuklar ÖEMÇ yönetmeliği ilk olarak hazırlanmış ve Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) Talim Terbiye Kurulunda (TTK) incelenerek 6 Temmuz 1962 tarih ve 186 sayılı kararı ile kabul edilmiştir. Bu yönetmelik ayni zamanda Bakanlar Kurulu Kararı olarak 24 Temmuz 1962 tarih ve 11162 sayılı Resmi Gazete de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Ayrıca 30 Temmuz 1962 tarih ve 1214 sayılı MEB Tebliğler Dergisinde de yayınlanmıştır.

Bu yönetmeliğin 4. maddesinde “Üstün zekâlı ve üstün yetenekli çocuklar için de özel eğitim okulları açılabilir” hükmü yer almıştır. Aynı yönetmeliğin 13. maddesinde “üstün zekâlı ve üstün yetenekli (ÜZÇ) çocuklar için de özel sınıflar açılabilir” hükmü yer almıştır. Ayrıca aynı yönetmeliğin 15. maddesinin a fıkrasında “üstün zekâlı ve üstün yetenekli çocuklar için” gezici özel eğitim öğretmenliği yöntemini de önermektedir.

222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ve onun uygulanmasına ilişkin ÖEMÇ Yönetmeliği yayınlandığı yıl hemen ÜZÇ için özel eğitim çalışmalarına başlanmıştır. O tarihlerde TTK üyesi olan öğretmenimiz Sayın Dr. Mitat Enç öncülüğünde TTK üyeleri olan sayın Orhan Çaplı, Remzi Öncül, Feriha Baymur’un içten ve ciddi çalışmaları ile Ankara Rehberlik Araştırma Merkezi (RAM) olan illerde ÜZÇ’lar için ilkokullarda özel sınıflar açılması kararlaştırılmıştır.

İlk olarak özel sınıfa alınacak çocukların seçimi için testlerin saptanması çalışmaları yapıldı. İlk aşamada daha önce GZÇ’ların özel alt sınıflara ayrılmasında kullanılan Thurstone 5-7 ve 7-11 yaş T.K.T. Grup zekâ testlerinin ve Otis Alfa testinin kullanılmasına karar verildi. Her üç testin de Türk çocuklarına uygulanarak alınmış geçici normları vardı. Bu konuda kaba olarak geçerlik ve güvenirlik çalışmaları da yapılmıştı.

İkinci olarak, seçilen okulların açılacak üst özel sınıflarında görev alacak sınıf öğretmenleri seçilmişti. Üst özel sınıf açılacak okulların yöneticileri ve sınıf öğretmenleri özel bir eğitime alındılar. Uygun görülenlerin görev almaları için gerekli işlemler yapıldı.

Üçüncü olarak, seçilen okulların I. sınıflarına devam eden öğrenciler sınıf öğretmenleri tarafından planlı bir şekilde gözlendi. Bütün konularda başarılı olan öğrenciler çeşitli başarı testleri ile belirlendi. Başarılı olan öğrenciler belli aralıklarla daha önceden kararlaştırılan grup ve bireysel zekâ testlerine tâbi tutuldular. Bu yolla öğrencilerin Z.B. leri saptandı. İlkokulun birinci sınıfında her dersten başarılı olan ve takvim yaşları 8 olan, zekâ bölümleri 120 ve daha üstünde olanlar ÜZÇ’lar için açılacak üst özel sınıflara aday olarak seçildiler. Ana babalarında muvafakati alınarak 1962-1963 öğretim yılında ilkokul ikinci sınıfında başlayan ÜZÇ’lar için açılan üst özel sınıflara öğrenci olarak alındılar.

Bu sınıfa alınan öğrencilerin durumları ana babalar tarafından bilinecek, çocuklar bu durumlarından haberdar edilmeden, onlarda üstünlük duyguları abartılarak açıklanmadan, normal sosyal gelişimlerinin sağlanmasına çok özen gösterilecekti. Bu hususlar öğretmenlere, okul yöneticilerine ve çocukların ana babalarına vurgulanarak açıklanmış ve bunu özenle uymaları istenmişti. Sınıf mevcutları 15 ve altında tutulacaktı. Bu hususlara özenle uyulması gerekirken 2, 3, 4, 5. sınıflarda eğitimi ve öğretimleri sırasında titizlikle uyulması gereken bunun tersi hergün artan bir şekilde uygulanmaya başlandı ki istenmeyen üstünlük duyguları yalnız çocuklarda değil, özel sınıfta görev alan öğretmenlerde ve bu sınıflara devam eden öğrencilerin ana babalarında ve hatta çocukların yakınlarında istenmeyen üstünlük duygularının gelişmesi şeklinde tecelli etti. ÜZÇ özel sınıflarına devam edenlerin aynı okula devam eden yaşıtları ile sosyal ilişkileri belirgin şekilde bozulmaya, akranlarını horlayan, onlarla hiç ilişki kurmama gibi istenmeyen davranış ve tutumlar geliştirdikleri gözlendi. Hatta bu biraz daha ileri giderek özel sınıf öğretmenlerinin diğer sınıf öğretmenleri arasındaki ilişkilerine de yansıdı. Bu yetmiyormuş gibi ÜZÇ’ğu olan ailelerin birbirleri ile eskiden kurulmuş normal ilişkilerin bozulması, sadece ÜZÇ’ğu olan aileler arasında ilişkiler kurulmasına varan sağlıksız sosyal bir durumun ortaya çıkmasına sebep olduğu görüldü. Gizlenmesi gereken çocukların durumları hakkındaki bilgiler, birçok öğretmenler, ana babalar ve bazı yöneticiler tarafından abartılarak çevreyi rahatsız edecek şekil ve düzeyde gelişti.

1966-1967 öğretim yılında 5. sınıfı bitirme durumuna gelen öğrencilerin velileri, mezun olacak ÜZÇ’ları için özel orta okul açılması, çocuklarının normal okullarda okumalarının sakıncalı olacağını iddia ederek, MEB’ğını özel okul açmaya zorlamaya başladılar. Bu baskılar karşısında 1967 yılı Haziran ayında MEB İlköğretim Genel Müdürü başkanlığında kurulan bir küçük grup eğitim öğretim mensubu tarafından uygulamanın ciddi ve bilimsel bir değerlendirilmesi yapılmadan kapatılmasını kararlaştırdı. Bu suretle ilkokullarda yeniden üst özel sınıf açılması uygulamasına son verilmiş oldu.

ÜZÇ’lar için ilkokularda açılan üst özel sınıftan mezun olanlar normal okullara devam ettiler. Ama bunların orta okullarda eğitim ve öğretimleri sırasında izlenmediği için akademik, sosyal ve duygusal gelişimleri hakkında birşey söylemek mümkün olamadı.

ÜZÇ’lar için açılan ayrı özel sınıflarda ve okullarda yapılan eğitimin çok yönlü kontrolü çok zor ve hatta imkânsız olduğu için bu konuda deneme yapan ülkelerin büyük oranda bu uygulamaları bıraktığı veya ağır politik baskılar nedeni ile çok kısıtladıkları görülmektedir.

ÜZÇ’ların eğitimleri ile ilgili çalışmalar 1965 yılında Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesinde (AÜEF) tekrar canlandırılmıştır. 31.08.1964 gün ve 2718 sayılı Ankara Üniversitesi Senatosunun verdiği karar ile üniversite de ilk defa bir Eğitim Fakültesi kurulması kararlaştırılmıştır. İlk defa kurulan AÜEF de kuruluşunu izleyen ilk yıllarda bir özel eğitim bölümü kurulmuş ve bu bölümde lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde özel eğitim programları yürütülmüştür. Bu cümleden olmak üzere ÜZÇ’ların eğitimleri ile ilgili derslere de gerekli önem verilerek her düzeyde eğitim elemanı yetiştirilmesi çalışmaları yürütülmüştür. Ayrıca 1979 yılında A.Ü. Senatosunun kabul ettiği Özel Eğitim Sertifika programı bünyesinde Üstün Zekâlılar Öğretmenlik Sertifikası programınada yer verilmiştir ama bu konuda çalışmalar yapılamamıştır. YÖK yürürlüğe girdiği 1984 tarihinde bu uygulamaya da son verilmiştir. Ancak üst düzeyde eğitim verilmesine devam edilmektedir.

1990 yılında bir özel eğitimci olarak Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğretim üyesi ve eğitim bölümü başkanı olarak görev yapıyordum. Ağustos ayının son günlerinde o tarihte M.E.B. olan sayın Avni Akyol bana telefon ederek 1991 yılında, bir özel eğitim konseyi toplamak ve özel eğitimin çeşitli sorunlarını bu konseyde görüşmek istiyorum Ankara’ya gelerek Bakanlıkta bu konuların belirlenmesi ve konseyin düzenlenmesinde yardımcı olabilirmisiniz?” demişti. I. Özel Eğitim Konseyinin planlanması ve düzenlenmesinde danışman olarak görev alacağımı bildirdim.

M.E.B.’nda Özel Eğitim ve Rehberlik Danışmanı olarak 1990 yılı Aralık ayında Ankara’ya gelerek göreve başladım. Göreve başladığım ilk günlerde benden ilk görüş istenen konu İstanbul’da kurulan İnanç Vakfı’nın üstün zekâlı çocukların (ÜZÇ) eğitim ile ilgili çalışmaları ve hazırlıklarının değerlendirilmesi olmuştu. Bu konuda ayrıntılı bir rapor hazırlayarak M.E.B. Sayın Avni Akyol’a verdim. Bunu izleyen ilk günlerde Bakanlığa çok abartılarak yansıtılan ve dahi olduğu iddia edilen Sivas’tan bir öğrencinin durumu hakkında görüşüm istenmişti. Aynı konu hakkında da görüşlerimi 28.Ocak.1991 tarihli raporumda Bakan’a arzettim. Bu iki vak’a bizim I. Özel Eğitim Konseyi’nde bu konunun dünyadaki son gelişmelere göre ele alınması ve aydınlığa çıkarılması için gerekli çalışmaların hemen başlatılmasında görüş birliğine varılmıştı.

M.E.B. Sayın Avni Akyol özellikle konunun yurt dışındaki son gelişmelere göre nasıl ele alındığının incelenmesini istemişti. 1990 yılının Eylül ayında İngiltere de iken bu konuya eğilmiş ve çok güzel çalışmalar yapıldığını özel ilişkilerimle öğrenmiştim. Hatta İngiltere’de ÜZÇ’ların tümünün okullarda yaygın olarak kullanılan zenginleştirme programına alınarak yetenekli oldukları konularda bireysel gereksinimlerini en üst düzeyde doyurabildiklerini en yetkili meslektaşlarımdan öğrenmiştim. Ben de sayın Bakan’la görüşmelerimde ÜZÇ’ların eğitiminde kullanılan zenginleştirme programının ülkemiz için de çok yararlı, daha ekonomik ve kısa zamanda yaygınlaştırma olanağı vereceğini görüşmüş ve hazırladığım taslak programlar hakkında görüş alışverişinde bulunmuştuk. Sayın Bakan bunun ilgili ve yetkili kimselerle yeniden görüşülerek şekillenmesinin uygun olacağını belirtmişti. Bu görüşten hareket ederek zenginleştirme programının yaygın olarak uygulanmasının yapıldığı İngiltere’ye gidilmesi uygun görülmüştü.

O tarihte M.E.B. Özel Eğitim ve Rehberlik Dairesi Başkanı olan Sayın İlhan Özler ile İngiltere’ye gittik. Bu konuda bizim zenginleştirme programında yapacağımız çalışmalar Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanmıştı. İngiltere’de ÜZÇ’ların eğtiminde uygulanan zenginleştirme programının ülke çapında sorumluluğunu götüren NENE ÜNİVERSİTESİ (Nene College) profesörlerinden Prof. Dr. Micheal Short ile görüşmek üzere ilişki kuruldu. Prof. Dr. Micheal Short aynı zamanda ÜZÇ’lar için Millî Derneğin (Association for the gifted) genel başkanı, yetkili ve ün yapmış bir eğitimci idi. Türkiye’de iken ülke şartlarına göre hazırladığım zenginleştirme program taslağını ve uygulama ile ilgili sorularımızı Prof. Dr. Micheal Short ile tartıştık. Program taslağı hakkında görüşlerini ve eleştirilerini almak olanağı bulduk. Programı ve taslağını gayet güzel bulduğunu ve bunu hazırlarken nerelerden, nasıl yararlandığımı ve bu konuda nerede, kimlerden temel bilgileri kazandığımı sorarak hazırlayan kişinin eğitiminin geçmişini de irdemekten geri kalmadı. Büyük oranda herkese verilmeyen çok gizli çalışmalarının ürünlerinden iki tanesini de oldukça pahalı olarak temin edilmesine yardımcı oldu. Son kısmının da adresimize yollanacağını vaad etti. Bu vaadini de yerine getirdi. Bu toplantıda neyi, ne derece bildiğimizi, neyi bilmediğimizi açık olarak saptayarak, yakalarımızı sağlam zeminde hissederek yurda döndük. Hazırladığımız raporu Bakan sayın Avni Akyol’a sözlü ve yazılı olarak sundum. ÜZÇ’ların eğitimlerinin yaygınlaştırılması için uygulanacak en iyi yöntemin zenginleştirme programı olduğu ve zaman geçirmeden uygulamaya dönüştürülmesinde karara varılmıştır.

Bunu gerçekleştirmek için hazırlanan proje taslağını T.T.K. üyeleri ile görüşülerek ortak bir karara varılması uygun görümüştü. Taslak tarafımdan hazırlanmış izlenmesi gereken sürece harfiyen uyularak T.T.K. üyeleri ile görüşülüp, görüşleri alındıktan sonra yeniden düzenlenmişti.

Bütün bu ön hazırlıklar 13-15 Mayıs 1991 de Ankara da M.E.B. Şûra salonunda kalabalık bir katılımcı grubunun görev aldığı I. Özel Eğitim Konseyine sunulmuştu.

Bu konseyde 10 ana ve 5 alt komisyon kurulmuştu. Konseyin 5. komisyonu Üstün Yetenekliler Eğitim Komisyonu idi. I. Özel Eğitim Konseyinin yaptığı görüşmeler ve aldığı kararlar I. ÖZEL EĞİTİM KONSEYİ RAPORU adı ile 1991 yılında yayınlanmıştır. Bu raporun 223-246. sayfalarında Üstün Yetenekliler Eğitim komisyonunda yapılan görüşmeler ve alınan kararlar yer almıştır. Özel Eğitim Konseyinin yaptığı görüşmeler ve aldığı kararların ışığında zenginleştirme programı proje taslağında ufak bazı değişiklikler yapılarak 25-Mayıs-1991 tarihinde M.E.B. sayın Avni Akyol’un görüşüne sunulmuştur. Bakan, proje taslağının uygulamaya dönüşmesi için gerekli hazırlıkların yapılmasının uygun olacağını ve bu taslağın ÜZÇ’ların Eğitim Modelleri adlı bir tebliğ olarak hazırlanmasını istemişti. Bu tebliğinde M.E.B. ile 9 Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesinin ortak olarak düzenlediği İzmir I. Eğitim Kongresinde sunulduktan sonra son işlemlerin tamamlanması uygun görülmüştü.

Bu tebliğ kongrenin 25-Kasım-1991 oturumunda sunulup Çağdaş Eğitim Dergisinin 173. sayı Ocak 1992, 174 sayı Şubat 1992 sayılarında yayınlanmıştı. Bu sırada sayın Avni Akyol Bakanlıktan ayrılmış yerine sayın Köksal Toptan bakan olmuştu. Taslak 4, 5, 6 ve 19 Şubat 1992 günlerinde T.T.K. nda tartışılarak Bakan sayın Köksal Toptanın tasvibine sunulması önerildi. Bu proje taslağı 28.2.1992 tarihinde sayın Köksal Toptan ile Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel müdürlüğünde ilgililerin de katıldığı bir toplantıda görüşülmüş ve sayın Bakan Köksal Toptan’ın elyazısı ile “derhal uygulamaya geçmek için gereğini yapalım.” ibaresini yazarak genel müdüre vermişti. Bu taslakta sayın Köksal Toptan’ın ayrılması ile hiç bir işlem yapılmadan bırakılmıştır.

Meslek hayatımda bütün bilimsel kurallara ve bürokraside izlenmesi gereken işlemleri atlamadan, hiçbir zorlama ve atlatma yapmadan yapma onurunu taşıyacağım bu projenin uygulamaya dönüşmesi için son bir girişimde bulunmayı uygun bulmuştum. ÜZÇ’ların eğitiminde zenginleştirme programının geliştirilmesi için proje taslağını yeniden bastırdıktan sonra yeni bakan sayın Nahit Menteşe’ye Talim ve Terbiye Dairesindeki özel odasında ÖZEL BİR TOPLANTI da sunmuştum. Aynı zamanda davetsiz, hatta habersiz gelen iki yetkilinin katıldığı toplantıda sayın Bakan uygulamaya koyalım diye yazarak orada bulunan ilgiliye havale edip bizzat vermişti.

Sayın bakan 1 ay geçmeden bakanlıktan ayrılmış yerine sayın Nevzat Ayaz Bakan olmuştu. İki yıl boyunca konuda bilgisine, inancına ve iyi niyetine güvendiğim birçok Türk ve yabancı, yetkili bilim adamının görüş ve eleştirileri ciddiyetle dikkate alınarak hazırlanan ÜZÇ Eğitimlerinde Uygulanacak Zenginleştirme Programı Proje Taslağı olan bu taslakta kaybolmadan kurtulamadı.

Özetle bu konu çok önemli, önemli olduğu kadar hassas, geniş, köklü, özel, bilgi, inanç ve hazırlık gerektiren bir konudur. Bunlardan yoksun kimselerin bu konuda yetki sahibi olmaları büyük çaba, para ve emek verilerek hazırlanan projelerin acımasızca heba edilmesini önleyemeyecektir.

Tebliğimde sunmaya çalıştığım bilgiler çeşitli düzeylerde görev ve sorumluluk aldığım zamanlarda yaşantılarıma girmiş, birinci elden bizzat tarafımdan tutulmuş kayıtlara ve belgelere dayanarak hazırlanmıştır. Tebliğimdeki bilgilerin bu konuya gönül vermiş olanlara ışık tutarak yardım ederse benim için mutluluk kaynağı olacaktır.


KISALTMALAR

1. G.E.E. (Gazi Eğitim Enstitüsü)

2. T.K.T. (Temel Kabiliyetler Testi)

3. Z.B. (Zekâ Bölümü)

4. I.Q. (İntelligent Quetion)

5. ÖEMÇ. (Özel Eğitime Muhtaç Çocuk)

6. MEB. (Millî Eğitim Bakanı veya Bakanlığı)

7. T.T.K. (Talim ve Terbiye Kurulu)

8. Ü.Z.Ç. (Üstün Zekâlı Çocuk)..lar

9. G.Z.Ç. (Geri Zekâlı Çocuk)..lar

10. A.Ü. (Ankara Üniversitesi)

11. E.F. (Eğitim Fakültesi)

12. ÖERDH Gn.Md. (Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü)

13. T.T.D. (Talim ve Terbiye Dairesi)

14. A.İ.B.Ü. (Abant İzzet Baysal Üniversitesi)

Bilim Sanat Merkezleri’nin Kuruluşu ve İşleyişinde Yapılması Gereken Düzenlemeler

Necate BAYKOÇ DÖNMEZ*

ÖZET


Bilim Sanat Merkezleri (BİLSEM), üstün yetenekli ilköğretim çağı çocuklarının ilgi ve yeteneklerini en üst düzeyde kullanabilmeleri amacıyla, 1993 yılında M.E.B Özel Eğitim, Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde üstün yeteneklilerin eğitimleri şubesine bağlı olarak kurulmuştur. İlk uygulamalar beş pilot ilde (Ankara, İstanbul, İzmir Denizli, Bayburt) başlatılmıştır. Bugün sayıları 21’e ulaşan merkezlerin çalışmalarında kuruluş amaçlarına uygun birtakım düzenlemeler ve uygulamalar yapılarak geliştirilmeleri ve üstün yetenekli çocuklar için daha yararlı hale kavuşturulmaları gerekmektedir. Bu amaçla bu yazıda, BİLSEM’nin kuruluş gerekçesi ve bugün işleyişlerinde yapılması gereken düzenlemeler yer almaktadır.

GİRİŞ


Geçmişte ve günümüzde, tüm dünyada olduğu gibi kendi tarihimizde de üstün ve özel yetenekli bireyler, toplumun her zaman dikkatini çekmişlerdir.

Devletler, yönetimlerini devam ettirecek liderleri ve yönetim kadrolarını oluşturmak, bilim, sanat ve spor alanlarında üstün ve özel yetenekli bu insanlardan yararlanmak istemişlerdir. Üstün ve özel yetenekli bireylerin eğitimleri için, tarih boyunca çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Bu özel bireyler, bazen doğru yönlendirilmeleri sonucu, çoğu kez de kendi çabaları ile üstün yeteneklerini ortaya koyabilmişlerdir. İnsanlığın yararlanabildiği kadar, toplumda kaybolup giden, herhangi bir birey gibi fark edilmeyen üstün ve özel yetenekli insanların sayısı da az değildir.

Bugün insan gelişimine kalıtım ve çevrenin birlikte katkı sağladığı kabul edilmektedir. Genetik özelliklerimiz, zaman sürecinde çevre uyaranları ile olumlu veya olumsuz yönde etkilenmektedir.

İnsan gelişiminde, genetik özelliklerin en büyük destekçisi eğitimdir. Üstün genetik kapasitenin, üstün olduğu alanda, doğru yöntem ve uyaranlarla beslenmesi ve eğitimi, toplumlara büyük katkılar sağlayacaktır. İçinde bulunduğumuz bilgi çağında ve gelecekte, bilgiyi kazanma ve bilgi üretme, insanlığın var olacağı tüm alanlarda vazgeçilmez olacaktır.

Bilgi edinme ve bilgi üretmenin kaynağı donanımlı bir eğitimden geçmektedir. Üstün yetenekli bireylerin özel eğitimleri de bu noktada daha da önem kazanmaktadır. Yapılan çalışmalar, son 15-20 yıldır ülkelerin üstün ve özel yetenekli bireylerine daha fazla önem verdiklerini, bebeklikten itibaren özel eğitim yöntem ve araçları geliştirdiklerini ortaya koymaktadır.

Uzak ve yakın kendi tarihimize baktığımızda, Türkiye Cumhuriyeti devletinin bugün geldiği noktaya kadar, pek çok üstün ve özel insanın tarihimizi şekillendirdiği görülmektedir. Ülkemiz liderleri, sivil ve askeri yönetimleri, bilim adamları, sanatçıları ve diğer alanlardaki üstün bireyleri ile dünya tarihinde kıvanç duyacağımız şekilde yerlerini almışlardır.

Tarihimizde üstün yetenekli bireylerin en iyi değerlendirildiği dönem, Osmanlı İmparatorluğu zamanındaki Enderun Mektepleri’dir. Bugün bir çok gelişmiş ülkedeki üstün yeteneklilerin eğitimine kaynak olan Enderun, 600 yıllık bir İmparatorluğun, yönetim, bilim ve sanat kadrolarını oluşturmuştur.

Cumhuriyet tarihimize baktığımızda da üstün ve özel yetenekli bireylerin eğitimlerine önem verildiği görülmektedir. Yasalardaki çeşitli düzenlemelerle, bu özel kişilere çeşitli fırsatlar yaratılmıştır.

Türk eğitim tarihinde üstün yetenekliler için bu imkanlar kısaca özetlenirse;

• Enderun okulu

• 6660 sayılı müzik, resim ve diğer güzel sanat dallarında olağanüstü yetenek gösteren çocukların devletçe eğitilmesini düzenleyen yasa

Fen liseleri

• Ankara Rehberlik ve Araştırma Merkezi’nin 1964 yılından itibaren 5 yıl süre ile bazı ilkokullarda özel sınıf ve türdeş kümeler denemesi

• 1416 sayılı yasa

• Tübitak bursları ve yarışmaları

• Anadolu liseleri uygulamaları sayılabilir.

Tarihimizde üstün ve özel yetenekli bireylerle ilgili gurur verici çalışmalar olmuştur. Ancak yakın geçmişimize baktığımızda, üstün ve özel yetenekli çocuklarımız için donanımlı eğitim ortamlarının sağlanamadığı görülmektedir. Bir dönem, sebebi bilinmeyen nedenlerle ihmal edilmiş olsa da, 1993 yılında ülkemizin üstün yeteneklileri için kalıcı çalışmalar başlatılmış ve Bilim Sanat Merkezleri’nin kuruluşu gündeme gelmiştir.
BİLİM VE SANAT MERKEZLERİ (BİLSEM)
NEDEN VE NASIL KURULMUŞTUR?

T.C. Milli Eğitim Bakanlığınca 1992 yılında zamanın Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan tarafından özel gereksinimli çocukların eğitimlerini sağlamak amacıyla Özel Eğitim, Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü kurulmuş, yazar genel müdür olarak göreve atanmış ve Genel Müdürlük teşkilat yapısı bünyesinde idari, rehberlik ve özel eğitim olmak üzere 3 daire başkanlığı ve bunlara bağlı 25 şube oluşturulmuştur. Özel eğitime gereksinimi olan engel gruplarına ilişkin ayrı şubelerle birlikte, üstün yeteneklilerin eğitimleri şubesi kurulmuş ve çalışmalar başlatılmıştır.


Yüklə 2,17 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   37




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin