ÜSTÜn yetenekli Çocuklar



Yüklə 2,52 Mb.
səhifə2/43
tarix15.01.2018
ölçüsü2,52 Mb.
#37978
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   43

Fakat son çeyrek yüzyıl içinde bu tedbir geniş ölçüde eleştiri konusu olmuştur. Bu eleştirilerin çoğu araştırma ve deneye dayanmaktan çok kişisel gözlem ve düşüncelerin ürünüdür. Bu konuda ileri sürülenleri şöyle özetleyebiliriz:

A. Bu çocukların beden, duygu ve toplumsal gelişimleri anlıksal gelişmeleri kadar hızlı olmamaktadır. Bu yüzden onları anlık gelişimlerine uygun sınıflara doğru hızla ilerlettikçe az sonra kendilerinden daha gelişmiş bir öğrenci kümesi içine gireceklerdir. Bu çeşitli ihtilatlar doğurabilir.

B. Kendilerinden beden, duygu ve toplumsal açıdan daha gelişkin olan arkadaşları ile toplumsal ilişkiler kurabilmeleri engellenir.

Ç. Özellikle yüksek öğretimde spor ve öteki toplumsal etkinliklerine verimli olarak katılabilmeleri zorlaşır. Çünkü kendilerinden hayli gelişkin olan öteki öğrencilerle yarışmaları veya takım oyunları oynayabilmeleri sözkonusu olamaz.

D. Gene yüksek öğretimde özellikle karşı cinsle toplumsal ilişkilerin önemli bir yer tuttuğu ortadadır. Henüz ondört yaşları ya da bu çevrede olan bu gençlerin bu ilişkileri geliştirebilmekte de önemli zorluklarla karşılaşacakları söylenmektedir.

Bu konuda yapılan yoğun yayınlar yüzünden bu sıralarda “hızlandırma” tedbiri itibarını oldukça yitirmiş gözükmektedir.

Buna karşılık sorunu aydınlatmak için çeşitli kişilerin yaptıkları araştırmaların sonuçları ileri sürülen sakıncalardan önemli bir kısmının sözkonusu olmadığını ortaya koymuştur. Bu arada ilgili bölümünde kısaca değinilen Terman araştırmalarının sonuçlarını burada da kısaca hatırlatmak yararlı olur.

Terman seçtiği denek kümesi içinde sınıf atlatılarak öğrenim görenlerle atlatılmayanlar arasında çeşitli karşılaştırmalar yapmıştır. Ona göre sınıf atlatma ötekilerin yanı başında en elverişli özel eğitim tedbiridir. Çünkü:

A. Özel sınıf, program zenginleştirme gibi tedbirler kalabalık okullarda kolayca uygulanamamaktadır. Ayrıca bunlar daha çok küçük kentler için elverişlidir.

B. Yüksek öğretime, sınıf atlatma yüzünden iki yıl daha erken alınan öğrenciler olağan yaşta girenlere göre hem daha başarılı olmuştur, hem de öğrenimden sonra daha iyi ve yüksek ücretli işler bulabilmiştir.

C. Bunların yüksek öğrenimlerini erken bitirmeleri zorunludur. Çünkü yapılan araştırmalar yaratıcı yeteneklerin en verimli olduğu yaşın “25-35” arası olduğunu göstermektedir.

Freeman hızlandırmanın aynı zamanda program zenginleştirme anlamını da taşıdığını belirtmektedir. (1)

Flasher Ohio State Üniversitesi’ni küçük yaşta bitirenlerle olağan yaşta bitiren öğrenci kümelerini karşılaştırmıştır. Sağladığı sonuçlara göre, yaşça küçük olan kümedekiler olağan yaştakilerine eşit ya da onlardan üstün derecelerle üniversiteyi bitirmişlerdir. Aynı durumda görev sicillerinde, maaş durumunda ve öteki kıyaslama alanlarında da bu üstünlüğü korumuşlardır. Kısacası, üniversiteyi küçük yaşta bitirmiş olmanın engelleyici bir etkisi bulunamamıştır.

Engle, ilkokulda iki kez sınıf atlatılmış olan öğrencilerin sınıf atlatılmayanlara göre lisede daha başarılı olduklarını bulmuştur. (2)

Keys, çok iyi örgütlenmiş ve denetlenmiş bir araştırmayla hızlandırmanın olumsuz etkileri konusunda ileri sürülenlerin çoğunun hayal ürünü olduğunu ortaya koymuştur. Sağladığı bütün sonuçlar iyi denetlenmiş ve sınırlı bir hızlandırmanın okul başarısı, toplumsal uyum, kişilik gelişiminde olumlu ve verimli sonuçlar sağladığını, yeterli ve güvenilir delillerle ortaya koymuşlardır. Bu uygulamanın zararlı olduğu konusunda delil sağlanan bazı öğrencilerinse, yetenek üstünlüklerine kesin teşhis konmadan sınıf atlatılan ortalama yetenek çevresindeki öğrenciler olduğu bulunmuştur.

İncelediği öğrenciler en fazla iki kez sınıf atlatılmış olanlardır.

Mc Connell, dört yıllık liseyi üç yılda bitirdikten sonra Cornel Üniversitesi birinci sınıfına alınan öğrencilerin üniversitedeki başarı düzeyini etkileyen giriş yaşı değil yetenek ve girişte gösterilen başarı seviyesidir. Foundation of Advancement of Education tarafından burs verilip de oldukça küçük yaşta yüksek öğrenime giren gençler hakkında ilk bulgularını yayınlamıştır. Bunda “429” öğrenciden oluşan iki sınıf karşılaştırılmıştır. Buna göre burslular olağan yaştaki sınıf arkadaşlarına göre okul başarısında açık bir üstünlük göstermişlerdir. Hatta bunlar arasında Z.B. dağılımları kendilerinkine eşit olan olağan yaştaki bir kümeyle de karşılaştırıldıkları zaman da üstünlüklerini korumuşlardır. Burslular dört yıllık lise öğrenimini daha kısa sürede tamamlamışlardı. Bunlar sınıf arkadaşlarının yaş ortalamasından daha küçüktürler.

Araştırma, bursluların kızlarla arkadaşlık kurma konusunda bazı zorluklarla karşılaştıklarını göstermektedir.

Önderlik konusunda değinilmiş olan başka bir araştırma da üstün yetenekli ve yaşça küçük üniversite öğrencilerinin sınıf arkadaşları arasında olumlu ve yeterli bir uyum sağladıklarını belirtmekteydi.

Bu bulgulardan şu sonuçlar çıkarılabilir:

A. Öncelikle ilköğrenimin ilk sekiz yılı içinde üstün yetenekli öğrencilerin bir ya da iki sınıf atlatılmalarında bir sakınca görülmemektedir. Gereken hallerde bu sınıf atlatma liseye kadar da ertelenebilir.

B. İlkokulda bazı çok üstün yeteneklileri hiç değilse bir yıl daha erken kabul etmekte bir sakınca yoktur.

C. Yüksek öğrenim düzeyinde de, bu durumda olan gençlere daha çok ders almak, yaz dönemlerine devam gibi yollarla öğrenimi daha kısa sürede bitirebilme olanakları sağlanmalıdır.

Ç. Okula erken almak ve sınıf atlatmak her çeşit okulda uygulanmaya elverişli bir tedbirdir. Özellikle küçük yerleşme merkezleri için uygundur.


IV. TÜRDEŞ YETENEK SINIFLARI

Türdeş yetenek sınıfları ya da kümeleri ile oldukça farklı iki tutum belirtilmek istenmektedir:

A. Her hangi bir sınıf içindeki öğrencileri yetenek ölçekleri uygulayarak gerekli ve yararlı olacak öğrenim alanlarında yetenekleri biri birine yakın olanlardan çalışma kümeleri oluşturmaktır. Böylece bir sınıfın içindeki, zekâları biri birine yakın olan üstün yetenekli öğrenciler, “matematik fen dersleri” gibi konuların işlenişinde, ya da kendilerine verilecek projelerin işlenip geliştirilmesinde konuları yeteneklerine daha uygun olan bir düzeyde işleyip hazırlamak olanağı bulabilirler.

Tabiî bunun uygulanabilmesi öncelikle sınıf mevcutlarının kabarık olmamasına, programın bu tür küme çalışmalarına elverişli bulunmasına öğretmenin böyle bir yöntemi başarı ile uygulayabilecek yeterlikte olmasına bağlıdır. Ayrıca öğrencilerin tümünün bu tür kümelendirmelere dayanak olacak yetenek ölçeklerinden geçirilip durumlarının belirlenmiş olması da gereklidir.

B. İkinci tutumdaysa her hangi bir okulun birinci sınıfına yeni alınacak öğrencilerin girişte yetenek testleri yoluyla üç yetenek kümesine ayrılmasıdır. “A. B. C.” kümeleri adı verilebilecek bu birinci sınıf bölümlerine “olağan üstünde yeteneği olanlar, olağan düzeydekiler ve ağır öğrenenler” alınır. Birinci sınıfın bu üç bölümünde çocukların öğrenme gücü ve hızlarına uygun farklı müfredat programları uygulanır. Bunun öncelikle büyük kentlerin kalabalık okullarında uygulamağa elverişli bir tedbir olduğu ortadadır. Ayrıca bu tür sınıflarla ilgili iki önemli gereğin de göz önünde tutulması zorunludur. Bunlardan birincisi bu sınıflandırmaların kesin ve katı olmaması gereğidir, ilk kümelemede “A.” kümesine giren bir öğrencinin gerçek durumunun zamanla bu kümenin çalışma koşullarına uymadığı anlaşılabilir. O zaman kendini “B.” kümesine kaydırabilmek gerekir. Aynı durum “B.” kümesindeki bir öğrencinin “A.” kümesindeki öğretimden daha çok yararlanabileceğinin anlaşılması halinde de uygulanır. Ön değerlendirmeler ne kadar dikkatli yapılırsa yapılsın bu gibi durumların ortaya çıkması önlenemez.

Göz önünde tutulması önemli olan ikinci hususa bu kümelemenin okul öğretmenleri, öğrenciler ve veliler arasında “akıllı, tutuk, aptal” sınıfları biçiminde adlarının yayılmasına meydan verilmemelidir. Bazan bu durumlarda öğretmenlerin “çalışmazsan seni akılsızlar sınıfına gönderirim” gibi eğitimciliğe çok aykırı düşen bir takım baskı yollarına sapmaları görülmüştür.

Bölümlenmenin hangi amaç için yapıldığını sezinleyen anababaların olumsuz tepkilerini karşılıyabilmek daha da zordur. Özellikle “B. C.” kümelerine yerleştirilenlerinki çocuğun “aptal, ya da ağır öğrenen” sayılmasındaki haksızlık ya da yanılgıyı isbatlamak için aşırı tepkilere kadar gidebilmektedirler.

Burada bu uygulamaya karşı olanların görüş ve düşüncelerini de belirtmek zorundayız. Arkasından savunucularının da bulgularına değinilecektir.


Yetenekler ve Öğrenme

Özellikle anlıksal ölçü ve ölçeklerle uğraşanlar şu hususa dikkati çekiyorlar. Çocukların anlık gücü çeşitli düzeylerde gelişmiş olan özel yeteneklerden oluşur. Bunlardan bazıları arasında olumlu ve yeterli korelasyonların var oluşu bir bireyin durumunu “üstün, orta, düşük” gibi tek bir değerle belirtilmemize elverişli değildir. Hele bu durumun Z.B. gibi tek bir sayı ile belirtilmesi daha da hatalı olur. Okulda öğretilen çeşitli bilgi ve beceri dallarında sağlanabilecek başarı seviyesi böyle tek sayı ile belirtilen zekâ bölümünden çok daha fazla, bunu oluşturan çeşitli özel yeteneklerdeki gelişme düzeyine bağlıdır, örneğin özel yetenekleri aritmetikte ancak orta seviyede başarı sağlayabilmeye elverişli olan bir öğrencinin dil bilgisi alanında daha farklı yeteneklere sahip olması mümkündür. Bu durum karşısında bu öğrenciyi “orta kümeye” koymak tüm yeteneksel ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir tedbir olmaz. Ancak aynı sınıfın içinde bulunan öğrencileri özel yeteneklerinin gelişim düzeyine göre çeşitli “özel yetenek kümelerine” ayırmak sözkonusu edilebilir. Böylece “A.” öğrencisi aritmetiği orta kümeyle yaparsa, dil bilgisini üstün kümeyle izleyebilir.


Kişilik

Bu tür uygulamalar ne kadar dikkat edilirse edilsin Öğrenciler, öğretmenler ve veliler arasında zekâ düzeyi kümeleri olarak yayılacaktır. Bu durumda üst kümeye konan, yersiz ve zararlı bir üstünlük duygusu geliştirirken alt kümedeki de aşağılık duygusuna kapılacaktır.

Demokratik Değil

Birinci bölümde gerekçe kısmında da kısaca değinildiği gibi bazıları özellikle temel eğitimde bu tür ayrıcalıklı öğrenim olanaklarını demokrasi ilkelerine aykırı bulmaktadır. Demokrasinin eğitim olanaklarında eşitlik ilkesinin bu biçimde yorumlanışının yanlış olduğunu belirtmiştik. Doğa, bireyleri öğrenme gücü açısından eşit yaratmamıştır. Bu yüzden yeteneği ortanın altında olanı orta ya da üstünler düzeyinde öğrenim görmeğe zorlayamayız. Zorlansa da zarardan başka sonuç vermez. Aynı şekilde üstün yetenekli öğrenciyi de ortalamanın üstünde öğrenim görmemeye zorlayamayız. Bu ilkenin gerçek amacı, her bireyin farklılığına bakmadan eğitilme olanağı elde edebilmesidir. Eğer yetenekleri düşük ya da olağanın üstünde olanlara farklı oluşları yüzünden onlara, “eğitilmenizin beklemesi ya da herkes için sağlanandan yararlanmanız gerekir,” denecek olursa bu demokrasinin eşitlik ilkesine aykırı düşer.

Mac Lean (3) demokrasi ilkeleri açısından ileri sürülen eleştirilerin geçersizliğini belirtmiştir.

Barbe, Gowan, Lorge (4) ise bu tür kümelendirilmelerin hiç bir sakıncası olmadığını, aksine yararlı olduğunu savunmaktadır.

Halingworth ve Terman da bu tür özel eğitim tedbirlerinin yararlı olduğu kanısındadırlar.

Öte yandan Burns, Martins ve bir kısım öğretmenler (5) bu tür uygulamaların kişilik uyumunda ve davranışlarda bozukluklara yol açacağını ileri sürmektedirler.

Buna karşılık özel kümelere ayrılan üstün yeteneklilerin bazı öğrenme ve sınıf dışı etkenlerde öteki kümelere katılmasını sağlayarak bu sakıncaların önlenebileceğini savunanlar da var.

Eğitim araştırmaları ansiklopedisinin 1964 baskısında bu konuya ayrılan bölümdeyse şu önemli husus belirtilmektedir: (6) Bu tür kümelerin leh ve aleyhinde bir çok görüşler ileri sürülmüş olmakla beraber gerçeği, deney ya da araştırmalarla aydınlatma çabasına hemen, hemen hiç gidilmemiştir. Bu durumda özet olarak şu belirtilebilir:

Büyük kentlerin kalabalık okullarında ve hatta öteki okullarda öğrencileri, özel yetenek düzeylerine göre küçük kümelere ayırarak yetiştirme denemelerine girişilebilir. Yalnız bu tür kümelemelere olanak sağlayacak ölçme ve değerlendirmelerin yapılması gerekir. Ayrıca sınıf mevcutlarının bu çeşit çalışmalarla elverişli olabilecek bir seviyede tutulması şarttır. Öğretmenlerin de bu tür çalışmaları başarı ile yürütebilecek yeterlikte olması gerekir.

V. PROGRAM ZENGİNLEŞTİRME

Çok üstünlere dönük özel eğitim hizmetleri arasında bugün en çok tutulanlardan birisi de program zenginleştirmektir. Bununla önerilmek istenen esasları şöyle belirtebiliriz:

A. Üstün zekâlı öğrencileri yaşlarına uygun düşen sınıfta yaşdaşları arasında tutmak.

B. Özel ödevler, sınıf dışı proje ve yardımlar, kol çalışmaları gibi yollarla olağan sınıf programını, bireyin ilgi ve yetenekleri yönünden zenginleştirmek.

C. Bu sınıf içi ve sınıf dışı zenginleştirme çalışmalarının tümünü, ya da bir kısmını sınıf öğretmeni yönetebilir. Gerekirse bu gibi öğrenciler için çalışan gezici öğretmenlerin yardımından da yararlanılır. Yabancı dil, müzik, resim gibi konularda özel öğretmenlerden de yararlanmak yoluna gidilebilir.

Ç. Böylece öğrencinin özel anlıksal ihtiyaçları karşılandıktan başka toplumsal, duygusal ve bedensel açıdan kendine yakın ve benzer durumda olan yaşdaşları ile yetişip eğitilmek olanağı bulabilir.

D. Hemen her çeşit okulda uygulanabilen bu tedbir aşırı masrafları da gerektirmez.

Terman (7) bunun yararlı bir tedbir olabilmekle beraber büyük ölçüde iki etmene dayanması gerektiğine değiniyor: Bunlardan birisi sınıf mevcutlarının fazla olmamasıdır. Ancak böylece öğretmen bu tür bireysel çalışmaları programlamak ve uygulamak olanağı bulabilir.

İkinci etmense öğretmenin böyle bir hazırlık ve uygulama için hazırlanmış ve yetişmiş durumda olması gerekir. Bugünkü okul koşulları içinde bunu gerçekleştirebilmenin zorluğu belirtilmektedir.

Gossard ve Wolfsam (8) çok üstün yeteneklilerin özel eğitim ihtiyaçlarını karşılamakta, program zenginleştirmenin “hızlandırmaya” tercih edilmesi gerektiğini ileri sürüyorlar.

California’nın çeşitli okullarında uygulanan zenginleştirme programlarının genellikle şu esasları içerdiği bulunmuştur:

A. Zenginleştirme okuldaki bütün öğretim dalları ile ilgili olarak uygulanabilir.

B. Zenginleştirme çalışmaları çok üstün yetenekli öğrencilerin ilgi ve tecessüsünü uyarabilecek nitelikte olmalı, mekanik, anlamsız tekrarlamalardan kaçınılmalıdır. Bununla, sınıf içinde işlenmekte olan konularla ilgili olarak bol sayıda tekrardan başka özelliği olmayan ev ödevleri kastedilmektedir.

C. Seçilecek zenginleştirme konuları, öğrencinin kendi başına inceleme, gözlem ve araştırma etkenliklerine girişebilmesine elverişli olmalıdır.

Ç. Seminer türü çalışmalar, küme tartışmaları, inceleme ve araştırma niteliğinde olan görevler her hangi bir konu ya da durumun değerlendirilmesi niteliğindeki çalışmalar verilmesi programlanmalıdır.

D. İlkokul düzeyinde yabancı dil öğretimi sık, sık uygulanmakta ve önerilmektedir. Bundan başka fen bilgileri, matematik, elektronik, güzel sanatlar ve benzeri alanlarda, öncelikle kendi çabaları ile işleyip geliştirebilecekleri özel öğrenim üniteleri verilebilir.

E. Müze, fabrika ve çeşitli bilim ve teknoloji merkezlerine ziyaretler tertiplemek ve burada yeteneklerine uygun bir düzeyde gözlemler ve incelemeler yaptırıp sınıfa raporlar getirmek de yararlı olur.

G. Zenginleştirme programının etkili ve yararlı olabilmesi için “öğretici filmler, atlas, ansiklopedi, yerküre, sözlükler ve benzeri” ders araçlarının el altında bulundurulması gereği de belirtilmektedir.

Zenginleştirme programları konusunda “öğretmen, veli, öğrencilere” uygulanan anket sonuçları her üç grubun da bu tür uygulamaları iyi karşıladıklarını ve sonuçlarından memnun olduklarını göstermektedir. Fakat bu uygulamaları ve etkinlik durumlarını iyi örgütlenmiş deneysel araştırmalarla değerlendirme yoluna henüz gidilememiştir.


VI. ÖZEL SINIFLAR

Özellikle büyük kentlerin okullarından, öğrencileri tarayarak belirli bir zekâ düzeyinin üstünde olan öğrencileri düzgülü okullara bağlı olarak kurulacak özel sınıflarda, özel öğretmenler yoluyla yetiştirmektir. Örneğin bu tür sınıflara alınacak öğrencilerin taban Z.B. sini “130” olarak kabul edecek olursak beş öğrencilik bir sınıf kurabilmek için hiç değilse “1500” okul öğrencisi taramak gerekir. Tabanın “140 Z.B.” olarak benimsenmesinde ise taranacak kümenin en az “2400” olması zorunludur. Kısacası bu tedbir, öğrenci sayısı sınırlı olan küçük kent, ilçe ve köy okulları için elverişli değildir. Bu tedbirin ötekiler karşısındaki üstünlükleri şu noktalarda toplanmaktadır:

A. Bu sınıflarda anlıksal yetenekleri bir oranda türdeş sayılabilecek öğrenciler bulunduğu için ihtiyaçlarına uygun düşecek özel programların denenmesi ve uygulanması mümkün olacaktır.

B. Öğrenciler yetenekçe biri biriyle olumlu ve verimli biçimde yarışma olanağı bulacaktır.

C. Küme çalışmaları daha anlamlı ve verimli olacaktır.

Ç. Sınıfın, gerekli özel ders araçları ile donatılması yoluna gidilecektir.

D. Bireysel proje ve görevler üzerinde çalışma ve araştırmaya daha elverişli bir öğrenme ortamı bulunacaktır.

E. Bu tür çocukların, özel eğitim ihtiyaçları konusunda gereğince hazırlanmış, yeterli bir öğretmeni bulunacaktır.

F. Bu sınıf öğrencilerinin okulun her tür sınıf dışı etkinliklerine öteki öğrencilerle birlikte katılmaları sağlanabilir. Bazı sınıf içi öğrenim alanlarında da düzgülü sınıf çalışmalarına devamları örgütlenebilir.

G. Bu tür sınıflar, düzgülü sınıflarında tutulan bu tip öğrenciler için program zenginleştirme amacı ile kaynak sınıf olarak da kullanılmağa elverişlidir. Fakat esas amacı yetenekleri olağanın hayli üstünde olan ve bu açıdan biri birine benzerlik gösteren küçük bir öğrenci kümesini kendilerine öz programlar ve öğretmenlerle yetiştirmektir.

Buna karşı olanlarsa şu eleştirileri ileri sürmektedir:

1. Bu durumdaki çocukları “çok üstün zekâlı” diye özel bir sınıfa ayırmak, bunlarda kendini beğenmişlik, öteki öğrencileri horlamak gibi toplumsal açıdan yararlı olmayan tutum ve davranışların gelişmesini kolaylaştırır.

2. Bu tür öğrenciler, hayat boyunca önderlik edecekleri düzgülü çocuklarla bir arada yaşamayı, onların ihtiyaçlarım tanımayı ve onlarla geçinip uzlaşmayı okul sırasında öğrenmelidir. Ayrı sınıflarda yetiştirilmeleri onları bu olanaktan yoksun bırakır.

3. Düzgülü sınıflardaki öğrencilerin, bu tür öğrencilerin sağlayacakları anlıksal, uyarımlara ve katkılara ihtiyaçları vardır. Bunların varlığı ile sınıftaki küme çalışma ve tartışmaları anlam ve değer kazanır.

4. Özel sınıf tarzındaki tedbir demokrasi kurallarına aykırıdır. Düzgülü öğrencilerin en az “40” ı bir sınıfta eğitilirken bunlardan “15” ini uzman bir öğretmenle yetiştirmek eğitimde eşitlik ilkesine aykırıdır.

Görülüyor ki bu tedbirlerin leh ve aleyhinde ileri sürülenler de öncelikle kuramsal düzeyde, kişisel görüşlerdir. Bunların deneyler ve araştırmalarla değerlendirilmesi gerekiyor. Yalnız şunu belirtmek yerinde olur: Birleşik Amerika ve Avrupa ülkelerinde bu çocuklara dönük ilk ve en yaygın özel eğitim tedbiri “özel sınıf” biçiminde olmuştur. Ayrıca bu tedbir hangi durumda olursa olsun bu çocuklara en uygun düşecek programları kapsam, yöntem ve araçları açısından deneyip geliştirmeğe en elverişli olan deney ortamlarından birisi olarak düşünülebilir.

VII. BİREYSEL ÖĞRETİM

Dünyanın çeşitli ülkeleri bu durumda olan öğrencileri özel öğretmenler yoluyla bireysel olarak devlet hesabına yetiştirmeyi de denemektedirler. Batıda ünlü büyüklerden bazılarının hiç değilse ailelerince bu yoldan eğitildiklerine bölüm başında değinilmişti.

Özellikle müzik, resim ve öteki özel yetenekler alanında küçük yaştan itibaren olağanüstü bir gelişme gösteren çocuklara bu tedbir uygulanmaktadır. Yurdumuzda da “6660” sayılı yasanın uygulamaları bunun örneklerinden biridir. Bu uygulamaya ayrıntılı olarak gelecek bölümde değinilecektir.

Bu tür özel eğitimin, küçük yerleşme merkezlerinde oturan ve yetenek düzeyleri belki “160 -170 Z.B.” üzerinde bulunan bireyler için uygun düşeceği ileri sürülebilir. Bu öğrencilerin yetenek düzeyi yaşdaşlarının çok üstünde olduğundan genellikle öteki çocukların arasına katılmadıklarına değinmiştik. Yaşça kendilerinden hayli büyük olan ve bedence de onlara göre çok gelişkin bulunanlarla toplumsal ilişkiler kurmaktan kaçınılması ihtimali büyüktür. Bu yüzden hazırlığı yeterli olan bir öğretmence birey olarak yetiştirilmelerinin yararlı olabileceği düşünülebilir. Bu tür öğretimin genel eğitimden çok özel yeteneklere dayanan beceri ve bilgiler yönünde olacağı ortadadır. Ayrıca bu çocukların çok küçük yaşlarda yüksek öğretim kurumlarına itilmemeleri doğru olur.

Özel yetenekler konusunda, çocuğun bütün vaktini sanat dalı çalışmaları çevresinde toplayarak genel eğitimlerini unutmak ya da ihmal etmek hatasına da düşülmemelidir.
VIII. ÖZEL OKUL

Çok üstün yetenekli çocukları, kendilerine öz bir okulda, durumlarına uygun özel programlarla yetiştirmenin belki de ilk örneklerinden birisi kuşkusuz “Enderun okulu” idi. Önce de belirttiğimiz gibi bu konuya ilerdeki bir bölümde ayrıntılı olarak değinilecektir.

Bugün de bu tür okullara kendi yurdumuzda olduğu gibi Batı ülkelerinde de rastlanmaktadır. Bölümün başında değinilen Almanya’daki “Begabtenschuhle” bunun bir örneği Birleşik Amerika’da, New York kentindeki Hunters High school ise başka bir örneğidir.

1964 de yurdumuzda Milli Eğitim Bakanlığınca kurulan “Fen lisesi” ni de bizdeki örneği sayabiliriz.

Daha önce öğrencilerini bilgi ve yetenek testleri ile seçen ya da yüksek ücretleri yüzünden ancak belirli sosyo-ekonomik sınıfların çocuklarının gittikleri okullarda da öğrenci yetenek düzeyinin olağanın üstünde olduğuna değinilmişti. Yalnız bu gerçeğe rağmen bu tür okulları çok üstün yeteneklilere öz genel eğitim kurumları saymak doğru olmaz. Çünkü bu tür okullara girebilmek için ön koşul belirli bir zekâ bölümü tabanın üstünde olmaktır, örneğin Hunters’e girebilmek için çeşitli ölçeklerle en az “140” Stanfort - Binet Z.B. nün varlığı gerekmektedir. Başka bir deyişle okul başarısı düzeyine fazla bir ağırlık verilmemektedir.

Bizdeki Fen lisesi de okul başarısını dikkate almakla beraber seçimde “fen bilimleri yeteneklerine” öncelik vermektedir.

Bu tür okulları en uygun özel eğitim hizmeti sayanlar özellikle şu hususlara değinmektedir:

A. Böyle bir okul istenirse ilkokuldan lise sonuna kadar olan genel eğitimi kapsayabilir. Her aşamada bu tür çocukların öğrenme hız ve gücüyle yaratıcı yeteneklerini geliştirmeğe en elverişli bir program uygulanabilir.

B. Büyük bir kentin tüm okullarından seçilecek bu tür öğrenciler hatta başka kent, ilçe ve köylerde bulunanlar, durumları tanılanır tanılanmaz burada toplanabilir. Gerekirse yatılılık, ya da yatılılık bursları ile aileleri uzakta olanların ihtiyaçlarını kamu karşılar.

C. Okul, kitaplık, laboratuvar, işlik gibi her çeşit özel eğitim olanakları ile yeterince donatılır.

Ç. Bu durumdaki öğrencileri gereğince yetiştirmek için lüzumlu olan her türlü meslek niteliği ve hazırlığı bulunan öğretmen ve yöneticiler sağlanabilir.

D. Çok üstün özel yetenekleri bulunan öğrenciler için her tür özel geliştirme programları uygulanabilir. Böylece öğrenciler bir yandan genel eğitimlerini sağlarken bir yandan da “müzik, resim, fen, matematik, teknoloji” alanlarındaki özel ilgi ve yeteneklerini geliştirebilirler.

E. Yetenek düzeyleri yaklaşık olan öğrencilerin toplumsal ilişkileri, küme etkinlikleri, spor ve benzeri çalışmaları daha etkili ve yeterli olarak örgütlenebilir ve başarılı olarak uygulanabilir.

F. Okul olanakları, inceleme, gözlem, araştırma, değerlendirme, deney gibi geliştirici bireysel ve küme çalışmalarına elverişli bir programla çalışabilir.

Buna karşılık böyle bir özel eğitim hizmetine karşı olanlar da kısaca özel sınıflar için söylenenleri ileri sürmektedir. Özellikle bu gibi öğrencilerin olağan okullarda ve anormal öğrencilerle bir arada yetişmelerini iki tarafın da yararına olacağı savunulmaktadır.

Buraya kadar değinilen çeşitli özel eğitim hizmetleri ile ilgili olarak kısaca şu belirtilebilir: Çok üstünlerin eğitimi henüz deney aşamasındadır. Bu yüzden birisini ötekilere tercih edebilmek sözkonusu değildir. Hatta son yıllarda başlayan bazı deneysel karşılaştırmaların ön bulguları aralarında bir üstünlüğün de sözkonusu olmaması ihtimalinin de olduğunu gösteriyor.


Yüklə 2,52 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   43




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin