Uyuşmazlik mahkemesi kararlari



Yüklə 2,68 Mb.
səhifə11/86
tarix29.07.2018
ölçüsü2,68 Mb.
#62088
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   86

K A R A R


Davacılar : 1-F. Ö., 2-F. T., 3-F. Ö., 4-M. V. Ö.

Vekili : Av. R. Ü.

Davalı : Erbaa Ticaret Ve Sanayi Odası Başkanlığı-Tokat

O L A Y : Davacıların murisi olan Yener Özdemir, davalı Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığında çalışmakta iken 2000 yılı Mayıs ayında emekli olmuş ancak emekli ikramiyesini/kıdem tazminatını alamadan Haziran ayında vefat etmiş; başvuru üzerine idarece, alacağına mahsuben 3.9.2003 tarihinde 1.500.000.000 TL. ödeme yapılmış, geriye kalan para ödenmemiştir.

Bunun üzerine geriye kalan alacağın ödenmesi için Erbaa İcra Müdürlüğünün E:2003/618 sayılı dosya ile ilâmsız icra takibi başlatmış ancak bu takibe davalı idare 12.09.2003 tarihli dilekçesi ile itiraz etmiş; bunun üzerine İcra Müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiştir.

Davacılar vekili, Davalının Erbaa İcra Müdürlüğünün 2003/618 Esas sayılı dosyasına vaki “İtirazının İptali ile Takibin Devamına” alacak miktarının %40’ı oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemiyle, 30.4.2004 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır.



ERBAA ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ; 22.3.2006 gün ve E: 2004/391, K:2006/124 sayı ile, Davacılar vekilinin, müvekkillerinin murisi Yener Özdemir'in davalı Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığında çalışmakta iken 2000 yılı Mayıs ayında emekli olduğunu fakat emekli ikramiyesini alamadan Haziran ayında vefat ettiğini, davalı tarafa müracaatları üzerine sadece 1.500.000.000 TL.lik ödemeyi davalı tarafın 03.09.2003 tarihinde yaptığını, bakiye alacakları için Erbaa İcra Müdürlüğü'nün 2003/618 esas sayılı dosyasında icra takibi başlattıklarını ancak davalı tarafın icra takibine itiraz etmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, bu nedenle haksız itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava ettiğini; davacılar vekilinin 22.3.2006 tarihli celsede; önceki beyanlarını tekrar ederek, müvekkillerinin murisi Yener Özdemir'in, davalı oda başkanlığında genel sekreter olarak çalıştıktan sonra emekli olduğunu, ancak ikramiyesini alamadan vefat ettiğini, Erbaa İcra Müdürlüğü'nün 2003/618 sayılı dosyasında yaptıkları icra takibinde kıdem tazminatı ve emekli ikramiyesi adı altında 8.764,89 YTL. asıl alacak üzerinden takip yaptıklarını, bu paranın 1.500,00 YTL.sinin ödendiğini, takip yaptıkları alacaklarının yıpranma parası, emekli ikramiyesi ya da başka isim altında değerlendirilebileceğini, TOBB.den gelen yazı cevaplarından da anlaşılacağı üzere, müvekkillerinin murisinin diğer oda çalışanları gibi tam olarak hangi statüye tabi olduğunun belli olmadığını, özel kanun hükümleri çerçevesinde düzenlemeler yapıldığını belirterek, davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiğini; Mahkemelerince 22.2.2006 tarihli celsede; davanın konusu, talebin niteliği dikkate alınarak davaya İş Mahkemeleri Kanunu Hükümleri gereğince İş Mahkemeleri Sıfatıyla bakılmasına karar verilerek yargılamaya devam edildiği; dosya içerisinde bulunan dava konusu alacağa ilişkin davacı tarafça yapılan Erbaa İcra Müdürlüğünün 2003/618 esas sayılı takip dosyasının incelenmesinden, alacaklılar Ferdi Özdemir, Fatma Özdemir, Feray Toydemir ve M.Vehbi Özdemir Vekilleri tarafından, borçlu Erbaa Sanayi ve Ticaret Odası Başkanlığı aleyhinde 8.764.890.732.- TL kıdem tazminatı ve emekli ikramiyesinden doğan alacak üzerinden ilamsız icra takibinin başlatıldığı, borçlu tarafa usulüne uygun ödeme emrinin 12.9.2003 tarihinde tebliğ edildiği borçlunun vekili vasıtasıyla süresinde icra dairesine verdiği 12.9.2003 borca itiraz ettiği ve bunun üzerine icra dairesince takibin durdurulmasına karar verildiğinin anlaşıldığı; taraflar arasında Mahkemelerinin 2001/307 esas sayılı dava dosyasında, 10.000.000.000 TL. kıdem tazminatı alacağının tahsili amacıyla açılan davanın yargılamasında; yaptırılan bilirkişi incelemesinde, Erbaa Ticaret ve Sanayi Odasının 5590 Sayılı Yasaya göre kurulan kamu kurumu niteliğindeki bir meslek kuruluşu olup, burada çalışan memur ve hizmetlilerin özlük hakları ile ilgili uyuşmazlıklarda, İş Mahkemelerinin değil, idari yargının görevli olduğunun belirtildiği, mahkemelerince toplanan deliller çerçevesinde yapılan değerlendirmede, 17.6.2002 tarih ve 2002/234 sayılı ilam ile müteveffa Yener Özdemir'in işçi sayılamayacağı gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, bu kararın süresi içerisinde temyiz edilmediğinden bahisle Yargıtay 9.H.D.sinin 19.9.2002 tarih, 17569 Sayılı kararlarıyla temyiz taleplerinin reddine karar verildiği ve bu şekilde dosyanın kesinleştiğinin anlaşıldığı; Davacı tarafın, bu kez aynı konuda Sivas İdare Mahkemesi'ne dava açtığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda 20.05.2003 Tarih ve 2002/1233, 2003-449 E.K. sayılı kararla davanın süre aşımı nedeni ile reddine karar verildiği, bu kararın kesinleştiği, davacı tarafın buna rağmen aynı mahkemede 17.6.2003 tarihli dilekçe ile davalı idareye karşı konusu, sebebi ve tarafları aynı olan tazminat davası açtığı, mahkemenin 2003/908 esasına kaydı yapılan bu davada yapılan yargılama sonucunda; 8.4.2004 tarih ve 2004/354 sayılı ilam ile davanın kesin hüküm nedeni ile reddine karar verildiği, bu kararın Danıştay incelemesinden geçerek 28.7.2005 tarihinde kesinleştiğinin, incelenen dosyaların kapsamından anlaşılmış olduğu; Mahkemelerince dosyanın, bilirkişi incelemesi için talimat yoluyla Ankara İş Mahkemesi'ne gönderildiği, bilirkişi Erhan Menekşe'nin dosyaya sunduğu, 30.9.2005 tarihli raporda, davacıların murisinin, davalı oda başkanlığında genel sekreter olarak çalışmakta olduğu, emek yoğun olarak çalışmaması nedeni ile kıyas yoluyla işçi olarak kabulünün mümkün görülmediği, kişinin işçi mi, memur mu olduğu yönünde statüsü belirlenirken hangi sosyal güvenlik kurumuna tabi olarak çalıştığının önemli olmadığı, yapılan çalışmanın niteliğine bakılması gerektiği, şayet emek yoğun bir işte çalışıyor ise işçi, aksi halde memur olarak çalıştığının kabul edilmesinin gerektiği belirtilerek, davacıların murisinin, davalı oda başkanlığında genel sekreter olarak çalışmakta olduğu, emek yoğun olarak çalışmaması nedeni ile kıyas yoluyla işçi olarak kabulünün mümkün görülmediğinin inceleme bölümünde değerlendirildiği, ancak bu hususun taktirinin hukuki bir mesele olup mahkemeye ait olduğundan bahisle davacıların talep edebilecekleri kıdem tazminatı alacağının 3.523.834.368 TL. olarak tespit edildiğinin anlaşıldığı; Mahkemelerince davacıların murisi Yener Özdemir'in hangi statü hükümlerine tabi olduğu hususunda ilgili kurum ve kuruluşlara müzekkereler yazıldığı, bunlardan TOBB. Personeli Sigorta ve Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü'nün 27.12.2005 tarih 7965 sayılı yazılarından, davalı Ticaret ve Sanayi Odasının 5174 Sayılı TOBB.Kanununa göre kurulmuş tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olduğunun belirtildiği, Erbaa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı'nın 8.12.2005 tarih ve 994 sayılı yazılarından odalarının 640-5218 sicil numaralı personellerinden müteveffa Yener Özdemir'in kurumlarındaki statüsünün memur olup, bağlı olduğu kurumun TOBB Özel Emekli Sandığı Vakfı olduğunun açıklandığı, TOBB Başkanlığının 14.12.2005 tarih 47992 sayılı yazılarından Personel Yönetmeliği Hükümlerine göre birliğe bağlı oda ve borsa çalışanlarının hak ve yükümlülükler, disiplin gibi konularda 657 Sayılı Kanun hükümlerine tabi, diğer konularda Birlik Hukukuna tabi çalışanlar olduklarının belirtildiği; davanın konusunun, kıdem tazminatı ve emekli ikramiyesi alacağı adı altında yapılan ilamsız icra takibine borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi üzerine itirazın iptalini ve takibin devamını sağlamak amacıyla İİK.hükümlerine göre bir yıllık süre içerisinde açılan itirazın iptali davası olduğu; itirazın iptali davasının da normal alacak (eda) da davalarından olduğu; bu davayı normal alacak davalarından ayıran özel hükümlerin İİK.da düzenlendiği, itirazın iptali davasının, icra takibine itiraz vaki olduğunda, bir yıllık süre içerisinde takip hukukunun devamını sağlayan ve icra inkar tazminatı talep edilebilen kendisine özgü nitelikleri olan bir dava olduğu; somut davanın da, kıdem tazminatı ya da emekli ikramiyesi adı altında talep edilen alacağın, icra yoluyla tahsili amacıyla açılan bir dava olduğu, talebin niteliği, davanın konusu itibari ile bir alacak davası olan bu davaya da iş mahkemesi sıfatıyla bakılmasının gerektiği; mahkemelerin görevlerinin kanunla düzenlendiği, mahkemenin her aşamada görevli olup olmadığını resen nazara alacağı, konusu, tarafları ve dava sebebi aynı olan kıdem tazminatı alacağı davasının daha önce mahkemelerinde açılmış olduğu; bu davada görevsizlik kararı verilmiş, idare mahkemesinin görevli olduğu hususuna işaret edilmiş, davacı taraf iki kez gittiği idare mahkemesinden birincisinde süre aşımı nedeni ile ikincisinde ise kesin hüküm sebebi ile bir netice alamamış ve davalarının reddedilmiş bulunduğu; somut davada ise aynı alacağa ilişkin ilamsız icra takibi yapılıp buna itiraz edilmesi üzerine, itirazın iptali davasının açılması cihetine gidildiği; Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin yerleşik içtihat ve uygulamalarına göre davacıların murisi Yener Özdemir'in davalı oda başkanlığında genel sekreter olarak çalışıp emekli olduğu, bu tür kuruluşlardaki memur ve hizmetlilerin özel kanunlar uyarınca çıkartılan tüzük ve yönetmelik hükümlerine göre çalıştırılan ve özlük hakları ile ilgili uyuşmazlıklarda bu kanun ve yönetmelik hükümlerinin uygulanması gereken kişiler olduğu, genel sekreterlik görevinin yapılan işin niteliği itibari ile emek yoğun olarak çalışılan bir iş olmadığı ve bu nedenle işçi olarak sayılamayacağı, hakkında İş Kanunun kıdem tazminatına ilişkin hükümlerinin uygulanamayacağı anlaşıldığından, davacının dava konusu ettiği alacağına ilişkin uyuşmazlıkta mahkemelerinin görevli olmadığı, davalı kuruluşun mahiyeti gereği idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu kararın davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyanın gönderildiği Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 26.6.2006 gün ve E:2006/15512, ve K:2006/18710 sayılı ilamı ile karar onanmış, taraflar yasal süre içerisinde karar düzeltme yoluna gitmediklerinden, karar kesinleşmiştir.

Davacılar vekili, aynı istekle, idari yargı yerinde dava açmıştır.

SİVAS İDARE MAHKEMESİ; 31.1.2007 gün ve E:2007/96 sayı ile, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. ve 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, idare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'un, “İdare Mahkemelerinin Görevleri” başlıklı 5. maddesine yer verdikten sonra; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun "İlamsız takip" başlıklı Üçüncü Bap, 42-49 maddelerinde takip yöntemlerinin gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra memuruna yazı ile veya sözlü olarak yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre takip talebi üzerine icra dairesince düzenlenen ödeme emrinin, değişik 61.maddede öngörülen şekilde takip borçlusuna tebliğ edileceği ve 62-65 maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağının kurala bağlanmış olduğu; itiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasa'da iki yola başvurma olanağının tanınmış olduğu, bunlardan birincisinin, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisinin ise 68., ek 68/a. ve ek 68/b. maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemek olduğu, incelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacılar tarafından, değişik 67.maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davasının açıldığı; söz konusu değişik 67. maddenin, "Takip talebine itiraz edilen ve itirazın kaldırılması için mercie müracaat etmek istemeyen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, umumi hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu: takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, ret veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminata mahkûm edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminata hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

Alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılması talebinde bulunmazsa bir daha ilamsız takip talebinde bulunamaz.

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır." hükümlerini taşıdığı; anılan Yasa'nın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, "her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur." denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67.maddede sözü edilen "mahkeme" ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiğinin açık olduğu; öte yandan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2.maddesinde, idari dava türlerinin, a) idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlama ve sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayıldığı; bu duruma göre ve olayda, idari yargı yerinde İdari Yargılama Usulü Kanununda sayılan idari davalardan birinin açılmamış olması karşısında, İcra ve İflas Kanunu'nun değişik 67.maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli bulunduğu; nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 20.11.2000 tarihli, E:2000/38, K:2000/49 sayılı kararının da dayandığı gerekçeler ve içeriği itibariyle bu doğrultuda bulunduğu, açıklanan nedenlerle; Mahkemelerinin görevine girmeyen ve ilgili adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilen bu davada, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın 2247 sayılı Kanun'un 19.maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Ramazan TUNÇ, Habibe ÜNAL, O.Cem ERBÜK, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 03.03.2008 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME :Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın Çelik’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR ve Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi ve icra inkâr tazminatına hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra memuruna yazı ile veya sözlü olarak yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre takip talebi üzerine icra dairesince düzenlenen ödeme emrinin, değişik 61. maddede öngörülen şekilde takip borçlusuna tebliğ edileceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasa’da iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67.maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68., ek 68/a. ve ek 68/b. maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu değişik 67. madde, “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

             İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

             Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasa’nın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “ Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur.” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “ İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri : a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Olayda, davacılar vekili tarafından, davalı Oda Başkanlığınca tesis edilmiş bir işlemin iptali ya da böyle bir işlemden dolayı yoksun kalınan maddi hakların tazmini istemiyle bir tam yargı davası açılmamış olması ve idarece alacağın miktarı yönünden itirazda bulunulmaması karşısında, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Sivas İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Erbaa Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi’nce verilen 22.3.2006 gün ve E:2004/391, K:2006/124 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 03.03.2008 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
* * *
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO : 2007/111

KARAR NO: 2007/366

KARAR TR : 26.12.2007

(Hukuk Bölümü)

Ö Z E T : 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 47/A maddesi uyarınca verilen ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanunla değişik 3. maddesi kapsamına giren idari para cezasına karşı yapılan itirazın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.




Yüklə 2,68 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   86




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin