K A R A R
Davacı : Y. B.
Vekilleri : Av. M. Ö. - Av. İ. Ö.
Davalı : Mamak Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. A. M.
O L A Y : Mamak Belediye Encümeni’nin 25.3.2004 gün ve 30 sayılı kararı ile, Abidinpaşa Tıp Fakültesi Caddesi Keybi Market önünde bulunan seyyar tezgahta 20.12.2003 tarihinde 190 adet bandrolsüz CD satan Yalçın Büksel’in 3257 sayılı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu’nun 12. maddesine göre toplam 16.472.312.200.- TL para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili, para cezasının kaldırılması istemiyle adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.
ANKARA 11. SULH CEZA MAHKEMESİ; 7.7.2004 gün ve 2000/68 Müt.(2004/168 Müt.) sayı ile, muteriz Yalçın Büksel vekili, 19.04.2004 tarihli dilekçesiyle, Mamak Belediye Encümeni’nin vermiş olduğu 25.3.2004 tarih ve 160 kayıt no, 30 sayılı kararına istinaden verilen para cezasının kaldırılması isteminde bulunduğu, Mamak Belediye Encümeni’ne ait 25.3.2004 tarih ve 30 sayılı kararına ait dosyanın celb edildiği ve yapılan inceleme sonucunda verilen para cezasının idari nitelikte olduğu ve bu davalara bakmanın idare mahkemelerinin görev alanı içerisine girmesi nedeniyle görev yönünden reddine karar vermenin icap ettiği gerekçesiyle 2577 sayılı Yasa’nın 9. maddesi uyarınca görevsizlik kararı vermiş; bu karar kesinleşmiştir.
Davacı vekili, bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.
ANKARA 4. İDARE MAHKEMESİ; 24.8.2004 gün ve E:2004/2550, K:2004/1202 sayı ile, davanın, davacının, bandrolsüz CD sattığından bahisle hakkında 25.3.2004 tarih ve 30 karar nolu davalı idare işlemi ile kesilen 16.472.312.200.-TL para cezasının iptali istemiyle açıldığı, 3257 sayılı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu’nun 12/4. maddesinde; "İdari cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz, zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. İtiraz üzerine verilen cezalar kesindir" hükmünün yer aldığı, dava dosyasının incelenmesinden, davacıya bandrolsüz CD sattığından bahisle 3257 sayılı Kanun’un 12. maddesi uyarınca 16.472.312.000.-TL para cezası verilmesine ilişkin davalı idare işleminin iptali istemiyle bakılan dava açılmış ise de; yukarıya alınan Yasa hükmü uyarınca sözü edilen idari para cezalarına karşı açılacak davalara bakmakla görevli mahkemenin sulh ceza mahkemesi olarak belirlendiği göz önüne alındığında, Mahkemelerinin görev alanına girmeyen uyuşmazlığın esasının incelenme olanağının bulunmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine DANIŞTAY ONUNCU DAİRESİ’nin 13.3.2007 gün ve E:2005/749, K:2007/1093 sayılı kararı ile, davanın, davacının seyyar tezgahta bandrolsüz CD sattığı gerekçesiyle 3257 sayılı Yasa'nın 12. maddesi uyarınca 16.472,31-YTL idari para cezası verilmesine ilişkin Mamak Belediye Encümeni kararının iptali istemiyle açıldığı, uyuşmazlık tarihinde yürürlükte olan 3257 sayılı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu’nun "idari ceza" başlığını taşıyan 12 nci maddesinde; "9 uncu madde hükmüne aykırı olarak işletme belgesiz veya bandrolsüz ve özel işaretsiz eserlerin ve kopyalarının herbiri için 10.000 lira para cezası tahsil edilir. Belediye sınırları dışında bu cezalar, mahallin en büyük mülki amirliği tarafından verilir. Bu cezalar 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre malmemurluğunca tahsil edilir. İdari cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz, itiraz, zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. İtiraz üzerine verilen cezalar kesindir" hükmü yer almakta iken, bu maddenin, 3.3.2004 tarih ve 5101 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 8. maddesiyle "Bandrol kullanımına ilişkin ihlallerde uygulanacak ceza hükümleri" madde başlığıyla, "Bu Kanunun bandrol kullanımına ilişkin hükümlerine aykırı fiillerde bulunanlar hakkında, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 81 inci maddesinde öngörülen cezalar uygulanır" şeklinde yeniden düzenlendiği, maddede atıfta bulunulan 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 81 inci maddesinin de anılan 5101 sayılı Yasa’nın 24. maddesiyle değiştirildiği; anılan maddede, musiki ve sinema eserlerinin çoğaltılmış nüshaları ile süreli olmayan yayınlara bandrol yapıştırılması ve Bakanlıkça bastırılıp satılacak olan bandrollerin alınabilmesi için bandrol talebinde bulunanın yasal hak sahibi olduğunu beyan eden bir taahhütnameyi imzalaması zorunluluğunun getirildiği; bu maddede belirtilen ihlallerde, genel kolluk ve zabıta tarafından yetkili ve görevlilerin ihbarı üzerine harekete geçilerek, usulsüz ve izinsiz olarak çoğaltılmış ve yayılmış nüsha ve yayınlar ile bunları çoğaltmaya yarayan her türlü araç ve diğer delillerin toplanarak Cumhuriyet Savcısına suç duyurusuyla birlikte sevk edileceğinin öngörüldüğü ve adli makamlarca yapılacak işlemlerin açıklandığı, öte yandan, 5101 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 26. maddesiyle 5846 sayılı Yasaya eklenen Ek 10. maddede, idari para cezalarına ilişkin düzenleme yapıldığı, söz konusu maddede; "para cezaları ilgililere usulüne göre tebliğ edilir. Bu para cezalarına karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir, itiraz üzerine işlemler durmaz. Mahkemenin itiraz üzerine verdiği kararlar kesindir. İtiraz, zorunlu görülmeyen hallerde evrak üzerinden inceleme yapılarak ve kısa sürede sonuçlandırılır" hükmüne yer verildiği, bu düzenlemelerden; 3257 sayılı Yasa’nın "idari ceza" uygulamasına ilişkin 12. maddesinin değiştirilerek, atıf yapılmak suretiyle 5846 sayılı Yasa’nın değişik 81 inci maddesinde düzenlenen "adli ceza" uygulamasına geçildiği, bununla beraber "idari ceza" uygulamasından vazgeçilmeyerek 5101 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 26. maddesiyle 5846 sayılı Yasa’ya eklenen Ek 10. maddede sayılan hallerde idari para cezası uygulanmasının öngörüldüğünün anlaşıldığı, dava dosyasının incelenmesinden, 17.12.2003 tarihinde Ankara Valiliği'ne yapılan şikayet üzerine 20.12.2003 tarihinde Abidinpaşa Tıp Fakültesi Caddesi Keybi Market önünde yapılan denetimde davacının bandrolsüz 190 adet CD sattığının tutanakla tespit edildiği, daha sonra davacının Güvenlik Şube Müdürlüğü'nde ifadesi alındığı ve aynı gün serbest bırakıldığı, Ankara Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün 15.1.2004 tarih ve 386 sayılı yazısı ile Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulması üzerine Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan tahkikat sonucunda 30.1.2004 tarihli kararla, 3257 sayılı Yasa’nın yürürlükte bulunan 12 nci maddesi uyarınca görevsizlik kararı verilerek gereği yapılmak üzere dosyanın davalı idareye gönderildiği, 3.3.2004 tarihinde 3257 sayılı Yasa’nın 12 nci maddesinin yukarıda anılan şekilde değiştiği, aynı tarihli Zabıta Müdürlüğünün 355 sayılı yazısına istinaden davalı idare Encümeni'nce (anılan değişiklikten sonra) 25.3.2004 tarihinde değişiklik dikkate alınmadan 3257 sayılı Yasa’nın 12 nci maddesi uyarınca idari para cezası verildiği ve bu işlemin 7.4.2004 tarihinde davacının annesine tebliğ edilmesi üzerine 23.8.2004 havale tarihli görülmekte olan davanın açıldığının anlaşıldığı, bu durumda, davacıya para cezası verilmesine ilişkin dava konusu işlemin 3257 sayılı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu’nun 12. maddesi uyarınca tesis edildiği anlaşılmakla birlikte, 5101 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girdiği 12.3.2004 tarihinden itibaren, bu uyuşmazlıklarla ilgili olarak sulh ceza mahkemeleri yerine, idari yargı yerlerinin görevli kılınması ve yukarıda yazılı hükümler ile de, anılan Yasalar uyarınca verilen para cezalarına yapılan itiraz üzerine idare mahkemesince verilen kararların kesin olduğunun belirtilmesi karşısında, bu kararların temyizen incelenmesine hukuki olanak bulunmadığı gerekçesiyle temyiz istemi incelenmeksizin reddedilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Erdoğan BUYURGAN, Habibe ÜNAL, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Gürbüz GÜMÜŞAY’ın katılımlarıyla yapılan 2.6.2008 günlü toplantısında;
I-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;
Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...” açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun, davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, 3257 sayılı Yasa’ya aykırı olarak bandrolsüz CD sattığından bahisle davacıya verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.
23.1.1986 tarih ve 3257 sayılı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu’nun “İdari Ceza” başlığını taşıyan 12. maddesi “9 uncu madde hükmüne aykırı olarak işletme belgesiz veya bandrolsüz ve özel işaretsiz eserlerin ve kopyalarının her biri için belediyelerce 10.000 lira para cezası tahsil edilir.
Belediye sınırları dışında bu cezalar, mahallin en büyük mülki amirliği tarafından verilir.
Bu cezalar 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre mal memurluğunca tahsil edilir.
İdari cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz, zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. İtiraz üzerine verilen cezalar kesindir” hükmünü taşımakta iken, 3.3.2004 tarih ve 5101 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 8. maddesi ile başlığıyla birlikte değiştirilmiş ve “Bandrol kullanımına ilişkin ihlâllerde uygulanacak ceza hükümleri:” başlığıyla “Bu Kanunun bandrol kullanımına ilişkin hükümlerine aykırı fiillerde bulunanlar hakkında, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 81 inci maddesinde öngörülen cezalar uygulanır.” şeklinde yeniden düzenlenmiş olup, maddede atıfta bulunulan 5846 sayılı Yasa’nın 81. maddesi de anılan 5101 sayılı Yasa’nın 24. maddesiyle değiştirilmiş ve sözü edilen değişik 81. maddede, musiki ve sinema eserlerinin çoğaltılmış nüshaları ile süreli olmayan yayınlara bandrol yapıştırılması ve Bakanlıkça bastırılıp satılacak olan bandrollerin alınabilmesi için bandrol talebinde bulunanın yasal hak sahibi olduğunu beyan eden bir taahhütnameyi doldurması zorunluluğu getirilmiş; bu maddede belirtilen ihlâllerde, genel kolluk ve zabıta tarafından yetkili ve görevlilerin ihbarı üzerine harekete geçilerek, usulsüz ve izinsiz olarak çoğaltılmış ve yayılmış nüsha ve yayınlar ile bunları çoğaltmaya yarayan her türlü araç ve diğer delillerin toplanarak Cumhuriyet Savcısına suç duyurusu ile birlikte sevk edileceği öngörülmüş; Cumhuriyet Savcısının talebi üzerine usulsüz çoğaltılmış nüsha ve yayınlar ile teknik araçlar ve işyerleri hakkında yetkili mahkemece hangi yaptırımların uygulanacağı belirtilmiş; 7. fıkrasında, bu Kanun kapsamında korunan, yasal olarak çoğaltılmış bandrollü nüshaların da yol, meydan, pazar, kaldırım, iskele, köprü ve benzeri yerlerde satışına yasak getirilmiş; 9. fıkrasında ise, 3 bent halinde, bu Kanun hükümlerine aykırı kasıtlı fiiller nedeniyle açılacak kamu davasında mahkemece hükmedilecek hapis ve ağır para cezaları düzenlenmiştir.
Öte yandan, anılan 5101 sayılı Yasa’nın 26. maddesiyle 5846 sayılı Yasa’ya eklenen Ek 10. maddede “Aşağıda belirtilen hallerde idari para cezası uygulanır:
1- Bu Kanun kapsamında korunan, yasal olarak çoğaltılmış, bandrollü nüshaların yol, meydan, pazar, kaldırım, iskele köprü ve benzeri yerlerde satışını yapanlar hakkında üçmilyar lira.
2- 44 üncü madde gereğince alınması zorunlu sertifikaları almaksızın faaliyet gösteren, 81 inci maddede belirtilen taahhütnamenin bir kopyasını almaksızın, bandrol alınması zorunlu fikir ve sanat eserlerini çoğaltan kişiler hakkında küçük işletmeler için onmilyar lira, orta büyüklükteki işletmeler için otuzmilyar lira, büyük işletmeler için yüzmilyar lira.
3- Ek 5 inci madde hükümlerine aykırı olarak derlenmesi gereken eserleri süresi içinde vermeyen kişiler hakkında beşmilyar lira.
Bu maddede öngörülen para cezaları gerekçesi belirtilmek suretiyle mülki idare amirlerince verilir.
Para cezasının, tutanağın tebliği tarihinden itibaren on gün içinde ödenmesi gerekir. On gün içinde ödenmeyen cezalar iki katına çıkar ve ödeme süresi on gün daha uzar, bu süre içinde de ödenmeyen cezalar üç katına çıkar. Cezanın ödenmiş olması, yükümlülükleri ortadan kaldırmaz. Bu maddeye göre verilen para cezaları 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uyarınca tahsil edilir.
Para cezaları ilgililere usulüne göre tebliğ edilir. Bu para cezalarına karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz üzerine işlemler durmaz. Mahkemenin itiraz üzerine verdiği kararlar kesindir. İtiraz, zorunlu görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak ve kısa sürede sonuçlandırılır.” hükümlerine yer verilmiştir.
Bu arada, 21.7.2004 tarih ve 25529 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5224 sayılı Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanun’un 16. maddesiyle 3257 sayılı Yasa yürürlükten kaldırılmış ve “İşaret ve ibarelerin kullanılmaması” başlıklı 13. maddesinde “Değerlendirme ve sınıflandırma sonucu zorunlu tutulan işaret ve ibarelerin kullanılmaması halinde, Bakanlığın talebi veya üçüncü kişilerin ihbarı üzerine mülki idare amirlerince filmlerin gösterim ve dağıtımı durdurulur.
Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak;
a) Zorunlu tutulduğu halde gerekli işaret ve ibareleri taşımayan filmlerin dağıtım ve gösterimini yapanlara onmilyar lira,
b) Zorunlu tutulduğu halde gerekli işaret ve ibareleri kullanmayan filmlerin yapımcılarına ellimillyar lira ,
c) Üzerindeki işaret ve ibarelere rağmen, bu işaret ve ibarelere uyulmaksızın dağıtım ve gösterim yapanlara ellimilyar lira,
İdari para cezası verilir.
Bu maddede öngörülen idari para cezaları o yerin en büyük mülki amiri tarafından verilir. Verilen idari para cezalarına dair kararlar ilgililere 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. İtiraz, zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. İdari para cezaları 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur. İdari para cezasının ödenmiş olması, yükümlülükleri ortadan kaldırmaz” hükümlerine yer verilmiştir.
Bu düzenlemelerden: 3257 sayılı Yasa’nın “idari ceza” uygulamasına ilişkin 12. maddesi değiştirilerek yapılan atıf suretiyle 5846 sayılı Yasa’nın değişik 81. maddesinde düzenlenen “adli ceza” uygulamasına geçildiği; bununla beraber, yasakoyucu tarafından “idari ceza” uygulamasından vazgeçilmediği ve 5846 sayılı Yasa’ya eklenen Ek 10. madde ile 5224 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde sayılan hallerde idari para cezası uygulanacağının öngörüldüğü; ancak, idari cezalara karşı yapılacak itirazların görüm ve çözümünde, 3257 sayılı Yasa’nın değiştirilen 12. maddesine göre sulh ceza mahkemeleri görevli iken, 5101 sayılı Yasa ile 5846 sayılı Yasa’ya eklenen Ek 10. madde ile 5224 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde idare mahkemelerinin görevli kılındığı anlaşılmaktadır.
Ancak, 23.01.2008 gün ve 5728 sayılı Kanun’un 146. maddesi ile 5101 sayılı Yasa ile 5846 sayılı Yasa’ya eklenen Ek 10. maddede ve yine 5728 sayılı Kanun’un 555. maddesi ile 5224 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde yapılan değişiklik sonucu, 5846 ve 5224 sayılı Yasalarda idari para cezalarına karşı yapılacak itirazlara bakmakla görevli mahkeme konusunda düzenlemeye yer verilmemiştir.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.
Buna göre, davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği açıktır.
Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevli hale gelmiş ise, mahkemenin, artık görevsizlik kararı veremeyip davaya bakmaya devam etmesi gerekir.
Bu durum karşısında:
1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun Geçici 2. maddesinde, “Bu Kanun hükümleri, yürürlüğe girdiği tarih itibariyle idare mahkemelerinde dava açılarak iptali istenen idari yaptırım kararları hakkında uygulanmaz.” denilmesi ve İdare Mahkemesinde davanın açıldığı tarihin 2004 yılı olması nedeniyle, bakılan uyuşmazlıkta, bu Yasa hükümlerinin uygulanması olanağı olmadığı gibi, 3257 sayılı Yasa’nın 12. maddesi değiştirilerek 5846 sayılı Yasa’nın değişik 81. maddesinde düzenlenen adli ceza uygulamasına geçildiği ve daha sonra da 3257 sayılı Yasa 5224 sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırıldığı gözetildiğinde, idare hukukunun bir müeyyidesi olan idari para cezasına ilişkin bu uyuşmazlığın görüm ve çözümünde, idari yargı yerlerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 4. İdare Mahkemesi’nin 24.8.2004 gün ve E: 2004/2550, K: 2004/1202 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 2.6.2008 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
* * *
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO : 2007/495
KARAR NO: 2008/158
KARAR TR : 2.6.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesi uyarınca verilen idari para cezasının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.
K A R A R
Davacı : C. K.
Vekili : Av. K. Ö.
Davalı : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
Vekilleri : Av. Y. A. - Av. G. D.
O L A Y : 2003 yılı Ocak ila Aralık aylarına ilişkin olarak verilen idari para cezalarının ve hesaplanan gecikme zammının tahsili amacıyla Karabük Sigorta İl Müdürlüğü’nce davacı adına 10.10.2006 gün ve 23910 sayılı ödeme emri düzenlenmiştir.
Davacı vekili, 2003/Ocak ila Aralık aylarına ait sigorta prim bildirgelerinden dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti ile 6.346,42 YTL tutarındaki idari para cezasının tahsili amacıyla düzenlenen 10.10.2006 gün ve 23910 sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.
KARABÜK SULH CEZA MAHKEMESİ; 17.5.2007 gün ve Değişik İş: 2006/450 sayı ile, muteriz vekili, davalı Kurumca müvekkili şirket aleyhine 6.126.750.000 TL idari para cezası verilmesine dair 18.7.2004 tarih ve 2004/11 sayılı kararın iptali istemiyle Mahkemelerine başvurmuş ise de, Karabük Sigorta İl Müdürlüğü’nde işlem gören Ece Giyim Limited Şirketi’ne ait işyerinde çalışan işçilerin aylık ve dört aylık sigorta prim bildirgelerinin verilmemesinden dolayı verilen idari para cezası uygulanması açısından; Danıştay 10. Dairesi’nin 2006/975-6469 sayılı ilamında belirtildiği üzere, 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesinde yapılan değişikliğin Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmesi nedeniyle, söz konusu idari para cezasının da 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesinin (c) fıkrasına göre verilmesi karşısında idari para cezasına ilişkin davaya bakma görevinin idari yargının görev alanında olması nedeniyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.
Davacı vekili, bu kez, anılan ödeme emrinin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.
ZONGULDAK İDARE MAHKEMESİ; 29.6.2007 gün ve E:2007/1202, K:2007/1152 sayı ile, davanın, muhtelif dönemlerde ek prim bildirgesi verilmediğinden bahisle tahakkuk ettirilen toplam 6.346,42.-YTL idari para cezasının tahsili amacıyla 506 sayılı Kanun’un 80. maddesi uyarınca tanzim ve tebellüğ edilen 10.10.2006 tarih ve 23910 sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle açıldığı, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu'nun (1.12.1993 tarih ve 3917 sayılı Yasa ile değişik) 80. maddesinin 29.7.2003 tarih ve 4958 sayılı Yasa ile değişik beşinci fıkrasında, Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun 51. maddesi hariç diğer maddelerinin uygulanacağının öngörüldüğü ve ödenmeyen Kurum alacaklarına uygulanacak gecikme zammının gösterildiği; aynı maddenin yedinci fıkrasında ise, "Kurum alacaklarının tahsilinde 21.7.1953 tarih ve 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, alacaklı Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesi yetkilidir." hükmüne yer verildiği, anılan düzenlemeye göre, Kurum alacaklarının tahsili kapsamında 6183 sayılı Yasa hükümleri uygulanmak suretiyle düzenlenecek ödeme emrine karşı açılacak davalara bakma görevinin, 80. maddenin yedinci fıkrasında yer alan özel hüküm ile, Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesine verildiği, olayda, idari para cezasının ödenmemesi nedeniyle kurum alacağına dönüşmesi üzerine 506 sayılı Yasa'nın 80. maddesinde öngörülen gecikme zammı uygulanmak suretiyle tahsili için düzenlenen ödeme emrine karşı dava açıldığının anlaşıldığı, bu durumda, idari para cezasından doğan Kurum alacağının tahsili için düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, 506 sayılı Yasa'nın 80. maddesi uyarınca yetkili kılınan İş Mahkemesinin görevli bulunduğu, anılan madde açıkça yargı yerini belirlediğinden konu açık olup, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin konuyla ilgili içtihatlarının da bu doğrultuda olduğu(01.07.2004 günlü ve E:2004/36, K:2004/44 sayılı karar) gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, karara yapılan itirazın reddi suretiyle kesinleşmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Erdoğan BUYURGAN, Habibe ÜNAL, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Gürbüz GÜMÜŞAY’ın katılımlarıyla yapılan 2.6.2008 günlü toplantısında;
I-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde ödeme emrinin iptali istemi yönünden olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği, Başkanlıkça adli yargı dosyasının da ilgili Mahkemesinden getirtildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun, davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, 506 sayılı Kanun uyarınca verilen idari para cezasının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılmıştır.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 140. maddesinin 9.5.2007 gün ve 5655 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 4. fıkrasında, “İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenir veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî para cezası kesinleşir. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenmeyen idarî para cezaları, bu Kanunun 80 inci maddesi hükmü gereğince hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir. İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz ve yargı yoluna başvurulmaksızın tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, idarî para cezalarına karşı Kuruma itiraz etme veya yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. Ancak, Kurumca itirazın reddedilmesi veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan dörtte birlik ceza tutarı, 80 inci madde hükmü de dikkate alınarak tahsil edilir” denilmiştir.
Anılan Yasanın 80. maddesinin 22.2.2006 gün ve 5458 sayılı Kanun’un 6. maddesi ile değişik 5. fıkrasında, Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç diğer maddelerinin uygulanacağı belirtilmiş, yedinci fıkrasında ise, "Kurum alacaklarının tahsilinde 21.7.1953 tarih ve 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, alacaklı Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesi yetkilidir" hükmüne yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, idarî para cezalarının ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk edeceği ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödeneceği veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebileceği, itirazın takibi durduracağı, Kurumca itirazı reddedilenlerin, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilecekleri nedeniyle tahakkuk aşamasında idare mahkemelerinin görevli oldukları, kurum alacaklarının tahsilinde ise, 6183 sayılı Yasa hükümleri uygulanmak suretiyle düzenlenecek ödeme emrine karşı açılacak davalara bakma görevinin, 80. maddenin yedinci fıkrasında açıkça belirtildiği gibi Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer iş mahkemesine ait olduğu kuşkusuzdur.
Olayda, Karabük Sigorta İl Müdürlüğü’nce verilen idari para cezalarının ödenmemesi nedeniyle Kurum alacağına dönüşmesi üzerine, gecikme zammı uygulanmak suretiyle tahsili için düzenlenen ödeme emrine karşı dava açıldığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, idari para cezalarından doğan Kurum alacağının tahsili için düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, 506 sayılı Yasa’nın 80. maddesi uyarınca yetkili kılınan İş Mahkemesi görevli bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Sulh Ceza Mahkemesince, idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Karabük Sulh Ceza Mahkemesi’nin 17.5.2007 gün ve Değişik İş: 2006/450 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 2.6.2008 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
* * *
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO : 2007/499
KARAR NO: 2008/159
KARAR TR : 2.6.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanun’a göre bekçi olarak görev yaparken işine son verilen davacı tarafından, kıdem tazminatı, kötü niyet tazminatı, vs. tahsiline karar verilmesi istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.
Dostları ilə paylaş: |