Uyuşmazlik mahkemesi kararlari



Yüklə 5,59 Mb.
səhifə106/148
tarix07.04.2018
ölçüsü5,59 Mb.
#47478
1   ...   102   103   104   105   106   107   108   109   ...   148

K A R A R

Davacılar : 1- B. K.

2- A. K.

Vekilleri : Av. C. Y., Av. D. S., Av. N. C. A.

Davalılar : 1- Kaya Elektrik İnş. Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti.(Adli Yargıda)

Vekili : Av. Ö. K.

2 - Erciş Belediye Başkanlığı

Vekili : Av. D. S.


O L A Y : Davacılar vekili, Erciş ilçesi Tekevler mahallesinde kain, müvekkilleri adına kayıtlı 6 parsel sayılı taşınmazdan; Davalı İdarece, yüklenici firma Kaya Elektrik İnşaat Taahhüt Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi vasıtasıyla 12.08.2006 tarihinde kanalizasyon hattı geçirilmiş olduğunu, bu faaliyet neticesinde, taşınmaz üzerinde bulunan ağaçların kesildiğini ve çevre duvarının yıkıldığını; Erciş Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/72 D.İş sayılı dosyası ile yapılan tespit sonucunda, müvekkillerinin kesilen ağaçlardan dolayı 5.485 TL yıkılan çevre duvarından dolayı da 2.574 TL(2.754 olacak) olmak üzere toplam 8.239 TL tutarında zarara uğradıklarının ortaya çıktığını; aradan geçen süre içerisinde müvekkillerinin maddi zararlarının tazmin edilmediğini belirterek, sonuçta; fazlaya ve taşınmazın değerine ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 8.239.YTL maddi zararın 12.08.2004 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmışlardır.

ERCİŞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 26.04.2006 gün ve E:2005/217, K:2006/109 sayı ile, Davacılar vekilinin mahkemelerine vermiş olduğu dava dilekçesi ile müvekkilleri adına kayıtlı bulunan Van ili Erciş ilçesi Tekevler mahallesinde bulunan 6 nolu parselden davalı idarelerce kanalizasyon hattı geçirildiğini, bu sırada taşınmaz üzerinde bulunan ağaçların kesildiğini ve çevre duvarının yıkıldığını, bu durumun Erciş Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/72 D.iş sayılı dosyası ile tespit edildiğini, müvekkillerinin uğramış oldukları zararın 12.08.2004 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiş olduğu; Davalı Kaya Elektrik İnş.Taah.Tic. ve San.Ltd.Şti vekilinin, davacının iddialarının belediyenin sorumluluğunda bulunan hususlarla ilgili olduğunu bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davacıların arazisi üzerinden kanalizasyon hattı geçmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, kesilen ağaçların mal sahibinin tasarrufuna bırakılmış olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiş; Davalı belediye vekilinin de davanın reddini talep etmiş olduğu; dava konusu taşınmazın tapu kaydının getirtildiği, davacıların malikler arasında yer aldıklarının görüldüğü, mahallinde 02.12.2005 tarihinde keşif yapıldığı ve bilirkişilerin raporlarını ibraz etmiş olduğu, Belediye başkanlığına müzekkere yazılarak dava konusu 6 no.lu parselin bulunduğu bölgedeki kanalizasyon güzergahını gösteren proje fotokopisinin getirtilerek dosya içine konmuş olduğu, Mahkemelerinin 2004/72 değişik iş sayılı dosyasının da getirtilerek bu dosya içine konulduğu; tüm dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporları dikkate alındığında; Kaya Elektrik İnşaat Taah. Şirketinin belediyenin hazırlamış olduğu kanalizasyon projesini yapan yüklenici firma olduğu; fen bilirkişisinin raporuna göre, kanalizasyonu projesine uygun olarak geçirdiği anlaşıldığından bu şirket açısından açılan davanın reddine karar vermek gerektiği; davacının zararının kanalizasyon işinin yapımı sırasında meydana geldiği konusunda taraflar arasında herhangi bir ihtilaf bulunmadığı; anılan işin yapımının bir kamu hizmetinin ifası olduğu, kamu hizmetinin ifası sırasında meydana gelen zararlardan dolayı idareye karşı açılacak davaların özel hukuk hükümlerine tabi olmadığı, davaların idari yargı yerinde açılmasının gerektiği; zira Yargıtay’ın konu ile ilgili bir kararında; “… Dava, haksız fiilden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davaya konu haksız fiilin davalı Belediye'nin yapım, bakım ve sorumluluğunda olan Cendere yolu (yol, atıksu, yağmur suyu) inşaatının yapımı sırasında meydana gelmiştir. Görüldüğü üzere, anılan işin yapımı bir kamu hizmetinin ifası olup, bir kamu hizmetinin ifası sırasında meydana gelen zararlardan dolayı idareye karşı açılacak davalar özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Hizmet kusurundan kaynaklanan zarar nedeniyle açılacak tam yargı davalarının idari yargı yerinde açılması gerekir. Bu durumda mahkemece, davalı idare yönünden davanın görevsizlik nedeniyle reddi gerekirken, bu yön gözetilmeden işin esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiş ve bu nedenle kararın davalı Belediye yararına bozulması gerekmiştir ... " denilmiş olduğu; tüm bu hususlar dikkate alınarak davalı belediye hakkında açılan davanın idari yargının görevine girdiğinden bahisle görev yönünden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuş olduğu; açıklanan nedenlerle; 1-Davalı Kaya Elektrik inşaat Taah. Tic. Ve San. Ltd., Şti hakkında açılan davanın REDDİNE, 2-Davalı Erciş Belediye Başkanlığı hakkında açılan davanın görev yönünden REDDİNE, bu davalı açısından talep halinde ve karar kesinleştiğinde dosyanın yetkili idare mahkemesine gönderilmesine, karar vermiş; bu karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 4.Hukuk Dairesi; 22.09.2006 gün ve E: 2006/8341, K:2006/9526 sayı ile, Davacılar B. K. ve A. K. vekili Avukat C. Y. tarafından, davalılar Kaya Elektrik İnş. Ltd. Şti. ve Erciş Belediye Başkanlığı aleyhine 07/07/2005 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı Kaya Elektrik İnş. Ltd. Şti. hakkında açılan davanın reddine, davalı Erciş Belediye Başkanlığı hakkında açılan davanın görev yönünden reddine dair verilen 26.04.2006 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereğinin görüşüldüğü; 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddedilmesi gerektiği; 2-Davacıların diğer temyiz itirazına gelince; davacıların, davalı yan tarafından yapılan kanalizasyon hattı geçirilmesi çalışmaları sırasında taşınmazları üzerinde bulunan ağaçlarının kesilmesi ve bahçe duvarının yıkılması nedeniyle uğradıkları zararın tazmini isteminde bulunmuş oldukları, Mahkemece davalı Kaya Elektrik İnşaat Limitet Şirketi hakkında açılan davanın reddine, diğer davalı Erciş Belediye Başkanlığı hakkında açılan davanın görev yönünden reddine karar verilmiş olduğu; kararın, davacılar tarafından temyiz edildiği; olayın niteliğine göre, uyuşmazlığın çözümü idari yargının görev alanına girdiğinden mahkemece davalı Erciş Belediye Başkanlığı yönünden görevsizlik kararı verilmiş olmasının doğru olduğu; ne var ki istek halinde dosyanın yetkili İdare Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş olmasının yasaya uygun bulunmadığı, zira 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Yasasının üçüncü ve devam eden maddelerinde, idari davaların nasıl açılacağının ayrıca düzenlenmiş olduğu; bu nedenle orada öngörülen usule uygun biçimde ayrı dava açılmasının gerektiği, Adli Yargı yerleri arasındaki görevsizlik kararları ile ilgili HUMK'nun 27. maddesinin burada uygulanamayacağı; bu nedenle mahkemenin görevsizlik karararının gönderme ile ilgili bölümünün doğru olmadığı, ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirecek nitelikte olmadığından, HUMK.. 438. maddesine göre kararın bu bölümünün düzeltilerek onanmasının gerekmiş olduğu gerekçesiyle; Temyiz olunan kararın yukarıda (2) numaralı bentte gösterilen nedenle hüküm fıkrasında yer alan «bu davalı açısından talep halinde ve karar kesinleştiğinde dosyanın yetkili İdare Mahkemesine gönderilmesine" biçimindeki sözcük dizisinin çıkarılmasına; davacıların diğer itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddi ile kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA karar vermiş; karar düzeltme isteminde bulunulmadığından; Erciş Asliye Hukuk Mahkemesi’nin anılan kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekilleri bu kez; müvekkillerinin bahçe duvarının yıkılmasından dolayı uğradıkları 3.353,40 TL, kesilen ağaçlardan dolayı da 4.213,24 TL olmak üzere toplam 7.566,64 TL zararın tazmini istemiyle ve yalnızca Erciş Belediye Başkanlığına karşı idari yargı yerinde dava açmışlardır.

Van idare Mahkemesi ; 23.2.2007 gün ve E:2006/4268, K:2007/182 sayı ile, çözümlenmesi İdare Mahkemesinin görevine girdiği halde görevsiz yargı yerine dava açan davacıların, bu kararın kesinleştiği 22.11.2006 tarihini izleyen günden itibaren otuz gün içinde en son 22.12.2006 gününe kadar dava açmaları gerekirken bu süre geçirilerek 25.12.2006 gününde kayda giren dilekçeyle açılan davanın süresinde olmadığı gerekçesiyle davayı süre aşımı nedeniyle reddetmiş; davacılar vekili; davanın süresinde açıldığını öne sürerek, kararın 2577 sayılı Yasanın 49.maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulmasını istemiştir.



Danıştay Sekizinci Dairesi; 06.11.2007 gün ve E: 2007/5377, K: 2007/5748 sayı ile, Anayasanın 125. 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Yasasının 2., 14. ve 15. maddelerinden söz ederek; dosyanın incelenmesinden; davacıların maliki bulunduğu taşınmazdan 12.8.2004 günü kanalizasyon hattı geçirilirken ağaçların kesildiği ve çevre duvarının yıkıldığı; bu durumun Erciş Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004172 D.iş sayılı dosyası ile tespit edildiğinden bahisle uğramış oldukları zararın 12.8.2004 gününden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle Erciş Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığı; bu davada yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda; kanalizasyon hattı geçmeden önce taşınmazın, hattın geçtiği uzun kenarı üzerinde 50 adet 15 yaşında 1. nesil ürünü kavak ağacı, 400 adet de 2. nesil sürgünlerden oluşan kavak ağaçlarının bulunduğu; bu ağaçların üretime ulaşmadan kesilmelerinden dolayı davacıların uğradığı zararın 4.213,24.-YTL olduğu; yine davacılara ait 180 metre çevre duvarının yıkıldığının tespit edildiği; bu duvarın yıkılmasından dolayı da oluşan zararın 3.353,40.-YTL olduğu; sonuç olarak, davacılara ödenmesi gereken toplam tazminat miktarının 7.566,64.-YTL olarak belirlendiği; Erciş Asliye Hukuk Mahkemesince, söz konusu zararın kanalizasyon işinin yapımı sırasında meydana geldiği hususunda ihtilaf olmadığı; anılan işin yapımının bir kamu hizmeti olduğu; kamu hizmetinin ifası sırasında meydana gelen zararlardan dolayı idareye karşı açılacak davaların özel hukuk hükümlerine tabi olmadığı; bu tür davaların idari yargı yerlerinde açılması gerektiği, zira Yargıtayın görüşünün de bu yönde olduğu; davalı belediyeye karşı açılan davanın çözümünün idari yargının görevine girdiği gerekçesiyle görev yönünden davanın reddine karar verildiği ve bu kararın Yargıtay tarafından onanması üzerine bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı; öğretide, idarenin yasal bir dayanak olmaksızın, hukuka uygun usuller kullanmadan belirli bir bedel ödemediği halde, özel mülkiyette bulunan bir taşınmazın tamamını veya bir kısmını işgal etmesi, kamulaştırmasız el atma olarak nitelendirildiği, mülkiyet hakkının açık bir yolsuzluk ve hukuka aykırılık ile ihlali sonucunu doğuran bu eylemin de fiili yol alarak tanımlandığı, mülkiyet hakkının ihlali, olaydaki hukuka aykırılığı çok açık bir hale getirdiğinden, eylem, idari işlem ve eylem olmaktan çıkarak, bir başka deyişle, eylemdeki idarilik vasfı yok olarak haksız fiile dönüşmekte olduğu ve bu uyuşmazlıkların adli yargı mercilerinde çözümlenmekte olduğu; her ne kadar Asliye Hukuk Mahkemesi kararında, kamu hizmetinin ifası sırasında meydana gelen zararlardan dolayı açılacak davaların idari yargı yerlerinde açılması gerektiği belirtilmiş ise de, idarenin hukuka uygun usuller kullanmadan, kamu hizmeti ile bağlantısı bulunmayan eylem veya işlemlerini idari işlem veya eylem olarak kabul etmeye hukuken olanak bulunmadığı; bu durumda, tazmini istenen zararın, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanmayan, idarenin kamulaştırmasız el atma yoluyla vermiş olduğu bir zarar olduğundan ve bu tür uyuşmazlıkların da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği açık olduğundan, idare Mahkemesince davanın görev yönünden reddi gerekirken, süreaşımı nedeniyle reddedilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle; Van idare Mahkemesi kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine karar vermiştir.

­VAN İDARE MAHKEMESİ; 19.03.2008 gün ve E:2008/624, K:2008/499 sayı ile, Mahkemelerince, dava dosyası incelendikten sonra, Danıştay 8.Dairesinin 06.11.2007 gün ve E:2007/5377, K:2007/5748 sayılı bozma kararına uyularak işin gereğinin görüşüldüğü denildikten sonra; Mahkeme kararı Danıştay bozma kararına paralel biçimde oluşturulmuş ve sonuçta; tazmini istenen zararın, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanmayan, kamulaştırmasız el atma yoluyla vermiş olduğu bir zarar olduğundan ve bu tür uyuşmazlıkların da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği açık olduğundan, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli bulunduğu gerekçesiyle; davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş ve bu karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Ayper GÖKTUNA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 01.03.2010 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde, toplam 7.566,64 TL zararın tazmini ve davalılardan Erciş Belediye Başkanlığı yönünden olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının; davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece 15. maddede belirtilen hükmün aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden gönderildiği görülmekte ise de; Başkanlıkça adli yargı dosyasının da ilgili Mahkemesinden getirtildiği ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, Davacılara ait Van ili, Erciş İlçesi, Tekevler Mahallesinde bulunan 6 parsel no.lu taşınmazdan kanalizasyon hattı geçirilmesi sırasında ağaçların kesilmesi ve çevre duvarının yıkılması nedeniyle oluştuğu öne sürülen 7.566,64 TL zararın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan (Erciş Belediye Başkanlığı) tahsili istemiyle açılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; davacıların maliki bulunduğu taşınmazdan 12.8.2004 günü kanalizasyon hattı geçirilirken ağaçların kesildiği ve çevre duvarının yıkıldığı; bu durumun Erciş Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/72 D.iş sayılı dosyası ile tespit edildiğinden bahisle uğramış oldukları zararın 12.8.2004 gününden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle 26.04.2006 gününde ve E:2005/217 sayı ile Erciş Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığı; bu davada yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda; kanalizasyon hattı geçmeden önce taşınmazın, hattın geçtiği uzun kenarı üzerinde 50 adet 15 yaşında 1. nesil ürünü kavak ağacı, 400 adet de 2. nesil sürgünlerden oluşan kavak ağaçlarının bulunduğu; bu ağaçların üretime ulaşmadan kesilmelerinden dolayı davacıların uğradığı zararın 4.213,24.-YTL olduğu; yine davacılara ait 180 metre çevre duvarının yıkıldığının tespit edildiği; bu duvarın yıkılmasından dolayı da oluşan zararın 3.353,40.-YTL olduğu; sonuç olarak, davacılara ödenmesi gereken toplam tazminat miktarının 7.566,64.-YTL olarak belirlendiği; aynı dava dosyasında yer alan ve Kadastro Teknisyeni M.Ç. tarafından düzenlenen bila tarihli Raporda da, “2005/217 sayılı dosyanızda istemiş olduğunuz ek rapor doğrultusunda yapılan inceleme sonucu dava konusu olan Tekevler mahallesi 6 numaralı parselin içinden geçen kanal hattının imar planındaki yol güzergahına uygun olarak geçirildiği tesbit edilmiştir. Ayrıca kanalizasyon hattı Belediye Başkanlığından alınan ve dosyanız ekinde bulunan kanal hattına uygun olarak yapılmıştır. / 6 numaralı parselde imara yönelik herhangi bir işlem yapılmadığı ve kanal hattının mevcut haliyle 6 numaralı parselin bir kısmından geçtiği yapılan kazı çalışmaları sırasında parselin bir bölümünün zarar gördüğü tespit edilmiştir. Kanal hattı renkli kalemle belirtilmiştir.” denildiği; mühendis M.Ş tarafından düzenlenen 5.8.2004 tarihli rapordaki tespitler sonucunda, kanalizasyon çalışmaları nedeniyle davacıya ait olan ağaç bedeli olan 3.459TL’nin, davacı adına Bankada bloke edildiği anlaşılmıştır.(Dava dosyalarında bu paranın ödendiğine ilişkin bilgi bulunmamaktadır.)

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır. Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının, III. Bölümünde, "İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

Bu bendde anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur” denilmektedir.

Davacıların istemi, mülkiyeti kendilerine ait 6 parsel sayılı taşınmazdan kanalizasyon hattı geçirilmesi neticesinde, taşınmazda bulunan ağaçların kesilmesi ve çevre duvarının yıkılmış olması nedeniyle oluştuğu öne sürülen zararın tazminine ilişkindir.

Dosya kapsamından, kanal hattının 6 numaralı parselin bir kısmından geçtiği, yapılan kazı çalışmaları sırasında parselin bir bölümünün zarar gördüğü, ağaçların kesildiği ve çevre duvarının yıkıldığı; kanalizasyon hattının yapımı sırasında davacılardan izin alınmadığı tapuda herhangi bir irtifak hakkı tesis edilmediği gibi, davacılara herhangi bir ödemenin yapılmadığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, idarenin davacıya ait taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümlerine göre adli yargı yerince çözümlenmesi gerekeceği açıktır.

Açıklanan nedenlerle, uyuşmazlığa konu edilen davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davalı Erciş Belediye Başkanlığı yönünden verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.


SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Erciş Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davalı Erciş Belediye Başkanlığı yönünden verilen 26.04.2006 gün ve E:2005/217, K:2006/109 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 01.03.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
* * *
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO : 2009/65

KARAR NO : 2010/38

KARAR TR : 01.03.2010

(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
K A R A R
Davacı : Aviva Sigorta A.Ş.

Vekili : Av. Y. K. S.

Davalı : İSKİ Genel Müdürlüğü

Vekili : Av. A. D.


O L A Y : Davacı vekili, dava dilekçesinde, davacı şirkete geniş kapsamlı işyeri sigorta poliçesi ile sigortalı Partner İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.'ne ait işyerinin, kanalizasyon nedeniyle hasarlandığını, sigortalının işyerinde meydana gelen hasar için davacı sigorta şirketinin poliçe Iimiti dahilinde 9.4.2007 tarihinde 595,00YTL ödemek zorunda kaldığını, hasar tazminatının ödenmesi ile TTK 1301. maddesine istinaden davacı şirketin sigortalısının halefi olduğunu, olay nedeniyle tanzim olunan tutanaklardan, hasarın meydana gelmesinde davalının kusurlu olduğunun tespit edildiğini, davalıya karşı Kadıköy 2. İcra Müdürlüğü'nün 2007/13760 Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibine itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, yapılan itiraz yerinde olmadığından iş bu davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davalının itirazının iptali ile 595,00YTL’nin 9.4.2007 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi, masraflar ve vekalet ücreti ile alacağın %40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

KADIKÖY 3. SULH HUKUK MAHKEMESİ; 17.6.2008 gün ve E:2008/586, K:2008/843 sayı ile, davacı vekilinin, müvekkili şirkete işyeri sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan dava dışı Partner Ltd. Şti.’nin kullandığı işyerinin ana kanalizasyon hattının geri tepmesi sonucu hasarlandığını, hasar bedelinin hak sahibi sigortalıya ödendiğini, hasarın meydana gelmesinde davalının kusurlu bulunduğunu, yapılan Kadıköy 2. İcra Müdürlüğü’nün 2007/13760 E sayılı dosyasındaki ilamsız takibin, itiraz üzerine durdurulduğunu beyanla itirazın iptaline, takibin devamına ve inkar tazminatına karar verilmesini istediği, davalı vekilinin yargılamaya katıldığı, cevap dilekçesi de sunarak davanın idari yargıda tam yargı davası olarak açılması gerektiğini, Mahkemenin görevli olmadığını beyanla görev itirazında bulunduğu, esas yönünden ise davanın reddini savunduğu, Kadıköy 2. İcra Müdürlüğü’nün 2007/13760 E sayılı takip dosyasının incelenmesinden, aynı alacak sebebiyle davalı aleyhine ilamsız takip yapıldığı, ödeme emrinin 22.11.2007 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, yasal sürede borca itiraz üzerine takibin durdurulduğunun anlaşıldığı, davacı vekili tarafından poliçe örneği, ekspertiz raporu, ibraname gibi belgelerin dosyaya sunulduğu, kanalizasyonların bakımı, onarımı ve tüm teknik donanımlarının kontrolünün davalı idareye ait bulunduğu, davanın, ana kanalizasyon şebekesinin tıkanmasından meydana gelen zararın tahsili istemi ile idarenin kamu hizmeti kusuruna dayanılarak açılmış olduğu, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesi gereğince idari yargı yerlerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 9. İDARE MAHKEMESİ; 31.10.2008 gün ve E:2008/1585, K:2008/1947 sayı ile, 595,00YTL zararın tahsili amacıyla Kadıköy 2. İcra Müdürlüğü'nün E:2007/13760 sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine yapılan “itirazın iptali” ile %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesinin istenildiği, 2576 sayılı Yasa'nın 5 inci maddesinin 1 inci fıkrasında, İdare Mahkemelerinin, Vergi Mahkemelerinin görevine giren davalar ile Danıştay’da çözümlenecek olanlar dışındaki iptal davaları ile tam yargı davalarını, tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaları ve kanunlarla verilen diğer işleri çözümleyeceğinin hükme bağlandığı, öte yandan, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun "Sulh mahkemesi" başlıklı 8. maddesinde, “I - İflas davalarıyla vakfa ilişkin davalar hariç olmak üzere, mamelek hukukundan doğan değer veya miktarı beşmilyar lirayı geçmeyen davaları... görür” hükmünün getirildiği, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İtirazın iptali” başlıklı 67. maddesinin birinci fıkrasının ise, “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir” şeklinde düzenlendiği, dava dosyasındaki bilgi ve belgelerden, bakılmakta olan davanın, anılan yasal düzenlemeler çerçevesinde genel hükümlere göre adli yargıda çözümlenmesi gerekli olan bir alacak davası niteliğinde olduğu, idare mahkemelerinde tazminat talepli olarak dava açılabileceği, itirazın iptali davasının ise tamamen farklı nitelikte olduğu görülerek bakılmakta olan davanın idari yargının görevinde olmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, karara itiraz edilmeyerek kesinleşmiştir.

İdare Mahkemesi, davacı vekilinin olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemli dilekçesi üzerine, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Ayper GÖKTUNA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 1.3.2010 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece 15. maddede belirtilen hükmün aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden gönderildiği görülmekte ise de; Başkanlıkça, adli yargı dosyası da ilgili Mahkemeden getirtilmiş olup, sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali ile %40 icra inkâr tazminatına karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra memuruna yazı ile veya sözlü olarak yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra dairesince düzenlenen ödeme emrinin değişik 61. maddede öngörülen şekilde takip borçlusuna tebliğ edileceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Sözkonusu değişik 67. madde, “Takip talebine itiraz edilen ve itirazın kaldırılması için mercie müracaat etmek istemeyen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, umumi hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminata mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

Alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılması talebinde bulunmazsa bir daha ilâmsız takip talebinde bulunamaz.

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri : a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Sulh Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.


SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kadıköy 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 17.6.2008 gün ve E:2008/586, K:2008/843 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 1.3.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
* * *
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO : 2009/79

KARAR NO : 2010/40

KARAR TR : 01.03.2010

(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : Davacının mülkiyetinde bulunan dairenin, gizli fuhuş yapıldığı ve fuhuşa yer temin edildiğinin saptandığından bahisle Genel Kadınlar ve Genelevlerin Tabi Olacakları Hükümler ve Fuhuş Yüzünden Bulaşan Zührevi Hastalıklarla Mücadele Tüzüğü'nün 103 ve 104. maddesi uyarınca doksan gün süreyle mühürlenmek suretiyle kapatılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.


Yüklə 5,59 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   102   103   104   105   106   107   108   109   ...   148




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin