Uyuşmazlik mahkemesi kararlari



Yüklə 5,59 Mb.
səhifə119/148
tarix07.04.2018
ölçüsü5,59 Mb.
#47478
1   ...   115   116   117   118   119   120   121   122   ...   148

K A R A R

Davacı : A. Ş.

Vekili : H. Ç. (Dava takipçisi)

Davalılar : 1-M. K. (Adli Yargıda)

2-Tunceli İl Özel İdare Müdürlüğü

Vekili : Av. A. C. Y.


O L A Y : Dava dilekçesinde; tapusu davacıya ait bulunan ve Ovacık Tapu Sicil Kütüğünün Cilt:38, Sayfa:54, Cilt:52, Sayfa:46 ve Cilt:38, Sayfa:50 de kayıtlı taşınmazlara, davalı idarenin istimlak etmeden ve davacıya haber vermeden içme suyu şebekesi geçirerek elkoymuş bulunduğunu; davalının bu eylemleri nedeni ile önemli ölçüde zarara uğranıldığını, aynı zamanda şebekenin tam ortasından geçmiş bulunması nedeni ile taşınmazlarında da önemli ölçüde değer kaybı olduğunu; buna ilişkin olarak Ovacık Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/9 D.İş sayılı dosyası ile delil tespiti yapıldığı ifade edilerek, sonuçta; uğranılan zararın tazmin edilmesi, ayrıca gayrimenkule yapılan el atmanın önlenmesi ve yapılan şebekenin kal’i istemiyle adli yargı yerinde dava açılmıştır.

TUNCELİ-OVACIK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 31.03.2006 gün ve E:2005/57, K:2006/47 sayı ile; davacı vekilinin mahkemelerine ibraz ettiği 22/11/2005 tarihli dava dilekçesinde ve duruşmadaki beyanında; Davacıya ait Ovacık Tapu Sicilinin 23/05/1966 tarih ve cilt no: 38, sayfa no: 54 sıra no: 131, 28/04/1972 tarih ve cilt no: 52, sayfa no: 46, sıra no: 80 ve 28/04/1966 tarih ve cilt no: 38, sayfa no: 50, sıra no: 115 sayılı tapu kayıtları kapsamında kalan taşınmazların davalı idare tarafından kamulaştırılması yapılmadan içme suyu şebekesi geçirildiği, buna ilişkin olarak Ovacık Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/9 D.İş sayılı dosyası ile delil tespitinin yapıldığı, davalı idarenin eylemi nedeniyle davacının zarara uğradığını bu nedenle uğradığı zararın tazmin edilmesine ayrıca davacıya ait gayri menkule yapılan el atmanın önlenmesi ve yapılan şebekenin kalini talep etmiş olduğunu; davalı vekili tarafından mahkemelerine ibraz edilen cevap dilekçesinde; davalı idare tarafından yapılan çalışmanın plan ve projeye dayalı olup idari bir işlemin söz konusu olduğu, bu nedenle davanın idari yargının görev alanına girdiğinden bahisle görev itirazında bulunduğu, ayrıca davalı idarenin iyi niyetli olduğu, eylemin kamu yararı amacıyla yapıldığı, içme suyu şebekesinin yıkılmasının aşırı zarara yol açacağından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiş bulunduğu; dosya içerisinde yer alan Ovacık Asliye Hukuk Mahkemesinin 21/10/2005 tarih ve 2005/9 D.İş sayılı dava dosyası incelendiğinde; Fen bilirkişi K. K. tarafından düzenlenen raporda; davacıya ait tapu kaydının kapsamı belirlenerek davalı idare tarafından yaptırılan içme suyu şebekesinin bu tapu kayıtlarının kapsamında kaldığı belirtilerek, buna ilişkin krokilerin çizilerek rapora eklendiğinin anlaşıldığı; davalı idareye yazılan müzekkereye verilen cevapta; dava konusu içme suyu şebekesinin Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün plan ve projesi kapsamında yapıldığı ve buna ilişkin plan ve proje ile eki belgelerin gönderildiğinin anlaşıldığı; davacının talebinin, delil tespit dosyası, davalı idare tarafından ibraz edilen Tunceli - Ovacık - Ziyaret Köyü ve Saçarlı Mezrası, Yeşilyazı Köyü ve Ada Köyüne ait içme suyu proje dosyası ve tüm dosya kapsamından, davalı idare tarafından Ovacık Ada Köyünde içme suyu şebekesi yapıldığı, şebekenin bir kısmının davacıya ait tapulu taşınmazlar içerisinden geçirildiği, davacının ise bu nedenle uğramış olduğu zararın tazmini ile söz konusu müdahalenin önlenmesini ve kal' ini talep ettiği anlaşıldığından, dava konusu tazminat talebinin idarenin plan ve projeye dayalı eylemine dayandığı, bu nedenle davanın idari yargının görev alanına girdiği kanaatine varılarak HUMK.' un 7. maddesi gereğince mahkemelerinin GÖREVSİZLİĞİNE karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.



Bu kez davacı; davalının istimlaksiz el koymasından kaynaklanan 15.000.00 TL zararın (tazminatın) davalıdan tahsiline, söz konusu meblağa elkoyma tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, karar verilmesi istemiyle ve yalnızca Tunceli İl Özel İdare Müdürlüğüne karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.

MALATYA İDARE MAHKEMESİ; 03.04.2009 gün ve E: 2007/1720 sayı ile, davacı tarafından, Tunceli İli, Ovacık İlçesi’ndeki tapuda Cilt:38- Sayfa: 54, Cilt:52-Sayfa:46 ve Cilt:38-Sayfa:50'de kayıtlı taşınmazlarına davalı idarece içme suyu şebekesi geçirilmek suretiyle kamulaştırmasız el atıldığı, bu sebeple taşınmazlarını kullanamadığı ve değer kaybı olduğundan bahisle uğradığı ileri sürülen zararlara karşılık 15.000,00. YTL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle Tunceli İl Özel İdare Müdürlüğü'ne karşı açılan davada işin gereğinin görüşüldüğü; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinde; a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaların, idari dava türleri olarak belirlenmiş olduğu, idari yargı yerinde açılacak davaların da bu nitelikteki uyuşmazlıklar olması gerektiği; dava konusu olayda, davacının Tunceli İli, Ovacık İlçesi'ndeki tapuda Cilt:38- Sayfa:54, Cilt:52-Sayfa:46 ve Cilt:38-Sayfa:50'de kayıtlı taşınmazlarına davalı idarece içme suyu şebekesi geçirilmek suretiyle kamulaştırmasız el atıldığı, bu sebeple taşınmazlarını kullanamadığı ve değer kaybı olduğundan bahisle uğradığı ileri sürülen zararlarının tazmini talebiyle 22.11.2005 tarihli dilekçeyle Tunceli-Ovacık Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açtığı davada, anılan Mahkemenin 31.03.2006 tarih ve E:2005/57, K:2006/47 sayılı kararı ile, görevsizlik kararı verilmesi üzerine Mahkemelerinde bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmakta ise de, davalı idarece "Tunceli İli, Ovacık İlçesi, Ziyaret Köyü ve Saçaklı Mezrası, Yeşilyazı Köyü ve Ada Köyü İçme Suyu Yapımı Projesi" kapsamında yapılan içme suyu şebekesinin bir kısmının davacıya ait anılan taşınmazlar içerisinden geçirildiği, ancak ortada proje bulunsa dahi 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu uyarınca herhangi bir kamulaştırma yapılmaksızın, davacının taşınmazlarına kamulaştırmasız el atıldığı, bu durumda ise, kişilerin mülkiyetine el atma, diğer bir deyişle, haksız fiil neticesi uğranılan bir zararın söz konusu olduğu; bu nedenle, ortada idari işleme dayalı idari bir eylem bulunmadığı, dolayısıyla uğranılan bu zararların tazmini istemine ilişkin açılan bu davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli bulunduğu kanaatine varılmış olduğu; ancak daha önce adli yargı yerince görevsizlik kararı verilip, bu karar kesinleştiğinden görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuru zorunluluğunun doğduğu; açıklanan nedenlerle, bakılan davanın görüm ve çözümünün adli yargının görevine girmesi ve daha önce adli yargı yerince görevsizlik kararı verilmesi nedeniyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine, karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Nüket YOKLAMACIOĞLU, Muhittin KARATOPRAK ve Gürbüz GÜMÜŞAY’ın katılımlarıyla yapılan 05.04.2010 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince anılan Yasanın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu, adli ve idari yargı yerleri arasında; davacının taşınmazlarına istimlaksiz el konulmasından kaynaklanan zararın tazmini ve davalılardan Tunceli İl Özel İdare Müdürlüğü yönünden olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, Davacı adına kayıtlı taşınmazlara davalı idarece içme suyu şebekesi geçirilmek suretiyle kamulaştırmasız el atıldığı nedeniyle oluştuğu öne sürülen zararın davalıdan (Tunceli İl Özel İdare Müdürlüğü) tahsili istemiyle açılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; davalı idarece yürütülen "Tunceli İli, Ovacık İlçesi, Ziyaret Köyü ve Saçaklı Mezrası, Yeşilyazı Köyü ve Ada Köyü İçme Suyu Yapımı Projesi" kapsamında, içme suyu şebekesinin bir kısmının, davacının maliki bulunduğu Tunceli İli, Ovacık İlçesi, tapuda Cilt:38- Sayfa:54, Cilt:52-Sayfa:46 ve Cilt:38-Sayfa:50'de kayıtlı taşınmazların içerisinden geçirildiği; davacı tarafından, taşınmazlarına davalı idarece içme suyu şebekesi geçirilmek suretiyle kamulaştırmasız el atıldığı, bu sebeple taşınmazlarını kullanamadığı ve değer kaybı olduğundan bahisle uğradığı ileri sürülen zararlarının tazmini istemiyle dava açıldığı; İdare Mahkemesince sorulması üzerine davalı İdarece verilen 27.1.2009 gün ve …20-394 sayılı cevap yazısında; bu konuyla ilgili kamulaştırma veya kamulaştırma yoluyla irtifak hakkı tesisi yoluna gidilmediğinin belirtildiği anlaşılmıştır.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır. Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının, III. Bölümünde, "İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

Bu bendde anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur” denilmektedir.

Davacının istemi, mülkiyeti kendisine ait taşınmazlardan içme suyu şebekesi geçirilmesi neticesinde, oluştuğu öne sürülen zararın tazminine ilişkindir.

Dosya kapsamından, içme suyu şebekesinin davacının taşınmazlarının bir kısmından geçtiği, çalışma sırasında davacıdan izin alınmadığı, tapuda herhangi bir irtifak hakkı tesis edilmediği gibi, davacıya herhangi bir ödemenin yapılmadığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, idarenin davacıya ait taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümlerine göre adli yargı yerince çözümlenmesi gerekeceği açıktır.

Açıklanan nedenlerle, uyuşmazlığa konu edilen davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davalı Tunceli İl Özel İdare Müdürlüğü yönünden verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Malatya İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Tunceli-Ovacık Asliye Hukuk Mahkemesince davalı Tunceli İl Özel İdare Müdürlüğü yönünden verilen 31.03.2006 gün ve E:2005/57, K:2006/47 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 05.04.2010 gününde Üye Nüket YOKLAMACIOĞLU’nun KARŞIOYU ve OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
KARŞI OY
Dava, davacıya ait taşınmazdan Tunceli Özel idaresi tarafından içme suyu şebekesi geçirilmesi nedeniyle taşınmazda meydana gelen değer kaybının tazminen ödenmesi istemiyle açılmıştır.

İdareler faaliyetlerini tesis ettikleri işlem ve icra ettikleri eylemlerle gerçekleştirmektedirler.

İdarenin yürüttüğü faaliyetlerin çeşitliliği ve teknik nitelik taşıması nedeniyle, hizmet ve faaliyet alanları ayrı ayrı yasal düzenlemelere konu olmakta: sonuçta idarenin hukuki sorumluluğu da idari mevzuat çerçevesinde idare hukuku alanında geliştirilmiş bilimsel ve yargısal içtihatlarla belirlenmektedir.

Bu kapsamda, idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye dayalı olarak meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararları tazmin etmesi gerektiği açıktır.

Özel hukuk hükümlerine tabi eylemlerle idari eylemleri ayırmada kullanılan ölçütlerden biri “idari işlemin uygulanması” ölçütüdür. İdari işlemin gereğinin yerine getirilmesi, çoğu kez maddi bir fiil ve hareketin yapılmasını gerektirir.Bu durumda hukuki sorumluluk alanı, bir anlamı ile idari işlemin uygulanmasından, yerine getirilmesinden doğan sorumluluktur.

İdari işlem ve eylemlerden doğan tazminat davalarında işlem ve eylemin niteliği, idare işlevinin yerine getirilmesi sırasında icra edilip edilmediği herbir olayda ayrı ayrı, idare hukuku ilke ve kuralları gözetilerek değerlendirilir.

Bu bağlamda, bilimsel ve yargısal içtihatlarla geliştirilmiş olan idarenin sorumluluk sebepleri: hizmet kusuru, nedensellik bağının arandığı kusursuz sorumluluk ve sosyal risk olarak sıralanmakta olup, bu sorumluluk sebepleri özel hukuktan farklı idare hukukuna özgü sebeplerdir.

Hizmet kusuru, bir kamu hizmetinin kuruluş ve işleyişindeki aksaklık ve bozuklukları anlatır. İdarenin yerine getirmekle yükümlü olduğu bir kamu hizmetinin ya kuruluşunda, düzenlenmesinde veya örgütlenmesinde, yapısında, personelinde yahut işleyişinde gereken emir ve talimatın verilmemesi, gözetim ve denetimin yapılmaması, hizmete ayrılan araçların yetersiz, elverişsiz, kötü olması, gereken önlemlerin alınmaması, geç, zamansız davranılması... vb şekilde gerçekleşen birtakım aksaklık, aykırılık, bozukluk, düzensizlik, eksiklik hizmet kusurunun varlığını gösterir.

Uyuşmazlık konusu olayda, Tunceli-Ovacık-Ziyaret Köyü ve Saraçlı mezrası Yeşilyazı köyü ve Ada köyü içme suyu projesi kapsamında davacının taşınmazının bulunduğu Ovacık Ada köyünde davalı idare tarafından içme suyu şebekesi yapıldığı, şebekenin bir kısmının davacıya ait taşınmazlardan geçirildiği, bu nedenle taşınmazda değer kaybı meydana geldiği iddiasıyla oluşan zararın tazmini istemiyle bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Olayımızda zarar, davalı idarenin içme suyu projesi kapsamında davacıya ait taşınmazdan proje uyarınca içme suyu şebekesi geçirilmesi sırasında meydana gelmiştir.Yerleşim yerlerine içme suyu getirmek idarenin görev alanına giren bir kamu hizmeti olduğuna göre, bu kamu görevinin yerine getirilmesi sırasında doğduğu iddia edilen zararın varlığına ve tazmin edilip edilemeyeceğine yukarıda belirtilen hizmet kusuru esasları çerçevesinde bir inceleme yapılarak karar verilmesi gerekmekte olup bu incelemeyi yapacak olan yargı mercii ise idari yargıdır.

Açıklanan nedenlerle, uyuşmazlığın idari yargı yerinde çözülmesi gerektiği oyu ile aksi yönde oluşan karara katılmıyorum.
Üye

Nüket YOKLAMACIOĞLU

* * *
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO : 2009/166

KARAR NO : 2010/69

KARAR TR : 05.04.2010

(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : Davalı tarafından, Birlik Tüzüğünün 47. maddesi uyarınca çıkarılan Söke Ovası Sulayıcı Grupları ve Sulayıcılar Yönetmeliğine aykırı olarak, arazisini izinsiz olarak suladığından bahisle Birlik Encümeni kararıyla davacıya verilen para cezasının iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.


Yüklə 5,59 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   115   116   117   118   119   120   121   122   ...   148




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin