Uyuşmazlik mahkemesi kararlari



Yüklə 5,59 Mb.
səhifə140/148
tarix07.04.2018
ölçüsü5,59 Mb.
#47478
1   ...   136   137   138   139   140   141   142   143   ...   148

ESAS NO : 2009/279

KARAR NO : 2010/113

KARAR TR : 03.05.2010

(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : Davalı Belediye çalışanlarının kaldırım çalışması sırasında davacıya ait orta gerilim kablolarına hasar verdiği ileri sürülerek uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
K A R A R
Davacı : Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü

Vekili : Av. C. T.

Davalı : Altındağ Belediye Başkanlığı

Vekili : Av. S. O.


O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı adına çalışma yapan Fen İşleri Müdürlüğü çalışanlarının, Turgut Özal Bulvarı No:85 önünde (üst geçidin ayağında) kaldırım çalışması esnasında Kuruma ait orta gerilim kablolarına hasar verdiğini, meydana gelen hasar miktarının 727,15 YTL olduğunu, davalının sebebiyet verdiği hasarın davacı tarafından kamuyu ilgilendiren bir konu olduğundan anında giderildiğini ve KDV siz olarak 727,15 YTL masraf yapıldığını, davacının, sebebiyet verdiği zararın dökümünü çıkararak davalıya resmi kanallarla bildirdiğini ve söz konusu zararın tazmin edilmesini istediğini, ancak, davalı tarafın, kabloların geçtiği yerleri gösteren herhangi bir işaret olmadığından bahisle ödemeyi reddettiğini ileri sürerek haksız fiili ile sebebiyet verdiği 727,15 YTL nin 9.6.2008 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ve % 18 KDV(faizi ile) davalıdan tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı Belediye vekili savunma dilekçesinde, hizmet kusuruna dayanılarak açılan davada idari yargının görevli olduğunu ileri sürerek görev itirazında bulunmuştur.

ANKARA 9. SULH HUKUK MAHKEMESİ; 24.2.2009 gün ve E:2008/2012 sayı ile, görevsizlik itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı Belediye vekilinin, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yolundaki dilekçesi üzerine dava dosyası örneği Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Davacı şirkete ait yeraltı orta gerilim kablosunda kaldırım çalışması yapılırken meydana gelen hasardan dolayı uğranılan zararın tazmini istemiyle Altındağ Belediye Başkanlığı’na karşı Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/2012 Esas sayısında açılan davada, davalı İdarece davanın görüm ve çözümünün idari yargının görevine girdiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulduğu ve itirazın reddi üzerine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasının istenildiği, Anayasa’nın 125 inci maddesinde, idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunun belirtildiği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2 nci maddesinde idari dava türlerinin sayıldığı, bu maddenin (1-b) bendinde de, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davalarının, görüm ve çözümünün idari yargının görev alanına giren idari dava türleri arasında gösterildiği, idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davalarda, kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuk kurallarına uygun olarak yürütülüp yürütülmediği, kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediği, gerekli güvenlik önlemlerinin alınıp alınmadığı, sonuç olarak olayda, hizmet kusuru ve idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tayin ve tespitinin idari yargı yerlerine ait bulunduğu, dava konusu uyuşmazlığın, davalı Altındağ Belediyesi adına çalışma yapan Fen İşleri Müdürlüğü elemanlarının kaldırım çalışması sırasında davacı kuruma ait yeraltı orta gerilim kablosunda meydana getirdikleri hasarı 727.15 YTL masrafla gideren davacı şirketin, davalı idarenin eylemi nedeniyle uğradığı zararın hizmet kusuru esasına göre tazminine ilişkin olduğu, bu durumda, Altındağ Belediyesi aleyhine açılan davanın görüm ve çözümü, idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davalarına bakmakla görevli olan idari yargı yerlerine ait bulunduğundan, Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, anılan Belediye Başkanlığının görev itirazının reddine ilişkin kararının kaldırılması gerektiği, bu nedenlerle, 2247 sayılı Yasa'nın 10 uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Davacı Başkent Elektrik A.Ş. Genel Müdürlüğü tarafından davalı Altındağ Belediye Başkanlığı aleyhine Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılan 2008/2012 Esas sayılı tazminat davasında, Danıştay Başsavcılığı tarafından 2247 sayılı Kanun'un 10. maddesi gereğince olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması nedeniyle gönderilen 2009/279 Esas sayılı dosyanın incelendiği, Altındağ Belediye Başkanlığı adına çalışma yapan Belediye Fen İşleri Müdürlüğü çalışanlarının Turgut Özal Bulvarı No:85 önünde üst geçitin ayağında yaptıkları kaldırım çalışması sırasında davacıya ait orta gerilim kablolarının hasarına neden olması sonucunda söz konusu zararın tazmini istemiyle Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılan davada davalı idare tarafından görev itirazında bulunulması üzerine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığının anlaşıldığı, davanın, davacıya ait orta gerilim kablolarının Altındağ Belediye Başkanlığı adına görev yapan Belediye Fen İşleri Müdürlüğü çalışanlarının yaptıkları kaldırım çalışması sonucunda hasara uğraması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açıldığı, davalı idarenin, uyuşmazlık konusu hasarın yer altı kablolarının Elektrik Dağıtım Tesisleri Genel Teknik Şartnamesine uygun döşenmemesi ve kablonun geçtiği yeri gösterir ikaz veya işaret bulunmaması nedeniyle meydana geldiğini belirterek, dava konusu hasarın kamu hizmetini yürüten yerel bir birim olan Belediyenin hizmet kusurundan kaynaklandığı için davanın çözümünde idari yargının görevli olduğunu ileri sürdüğü, Anayasa'nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı, kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında meydana gelen zararlardan dolayı idarenin hizmet kusuru ya da objektif sorumluluk esasları çerçevesinde sorumlu olup olmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı Kanun'un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği, bu nedenle, Danıştay Başsavcılığı’nın 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/2012 Esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Coşkun GÜNGÖR’ün katılımlarıyla yapılan 3.5.2010 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Belediye vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı’nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı Belediye çalışanlarının kaldırım çalışması esnasında davacıya ait orta gerilim kablolarına hasar vermesi sonucu oluştuğu ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projenin hukuka aykırı olduğu nedeniyle iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak davalar ile idarenin aynı plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak davaların görüm ve çözümünün, iptal ve tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Olayda, davalı Belediye çalışanlarının kaldırım çalışması esnasında davacıya ait orta gerilim kablolarına hasar verdiği, meydana gelen hasar miktarının 727,15 YTL olduğu ileri sürülerek 727,15 YTL nin 9.6.2008 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ve % 18 KDV(faizi ile) davalıdan tahsili istemiyle; hizmeti yürüten kamu tüzel kişisine karşı dava açıldığı anlaşılmaktadır.

Kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin; kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin; hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde “idari dava türleri” arasında sayılan “idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası” kapsamında, idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.

Belirtilen durum karşısında, davanın görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girdiğinden, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalı Belediye vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Sulh Hukuk Mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiştir.


SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalı Belediye vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE ilişkin Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 24.2.2009 gün ve E:2008/2012 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 3.5.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
* * *
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO : 2009/280

KARAR NO : 2010/114

KARAR TR : 03.05.2010

(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 3194 sayılı Kanun’un 18. madde uygulaması yapıldıktan sonra davacıya ait yerde yol açma sırasında gerçekleştirilen yıkım ve kesim nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
K A R A R
Davacı : MERKO Sitesi Kat Malikleri Yönetim Kurulu adına Başkan T. M.

Vekilleri : Av. S. E. - Av. M. Ş.

Davalı : Mezitli Belediye Başkanlığı

Vekilleri : Av. A. D. – Av. M. Ö.


O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının İçel, Mersin, Mezitli Köyü, 22 pafta, 3521 parselde kayıtlı gayrimenkulünde davalı Belediye tarafından yapılan 18 uygulaması ile kamulaştırmaya gidildiğini, bu uygulamaya karşı Adana Bölge İdare Mahkemesine iptal davası açıldığını ve davanın 1. İdare Mahkemesinin 2001/359 Esasında devam ettiğini, bu dava devam ederken davalı Belediyenin yıkım, kesim ve yol açmaya başladığını ve uygulama sonucu alacağı yer üzerindeki sadece ağaçların bedeli olarak 993.500.000.-TL yı Ziraat Bankası’na depo ettiğini, bunun üzerine, davacı tarafından, Mersin 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2001/52 D.İş sayılı dosyasında, tüm ağaç ve yapı değerlerinin tespitinin istendiğini, 3 kişilik bilirkişi heyetince tanzim olunan raporda bu değerlerin 27.228.489.172 TL olarak tespit edildiğini, davalı Belediye, 18 uygulamasıyla ilgili 1. İdare Mahkemesine açılan dava derdest iken yıkım ve kesime başladığından, iş bu davanın açılmasında zaruret hasıl olduğunu ileri sürerek davalının haksız fiili sonucu husule getirdiği ve ödemek zorunda olduğu bedel “27.228.489.172 TL” iken, bunun 993.500.000 TL sını Bankaya yatırdığı ve taraflarınca alınmamış bulunduğundan, gerekirse bu miktarın düşülmesinden sonra bakiye “26.228.489.172 TL” nın, dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

MERSİN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 10.10.2002 gün ve E:2002/609, K:2002/1072 sayı ile, davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili siteye ait Mezitli Köyü, 3521 parselde davalı Belediye tarafından yapılan 18 uygulaması ile kamulaştırmaya gidildiğini, bu uygulamaya karşı Adana 1 nolu İdare Mahkemesi’ne dava açtıklarını, bu dava devam ederken davalı Belediyenin yıkım, kesim ve yol açma işlemine devam edip, bu uygulama sonucu alacağı yer üzerindeki sadece ağaçların bedeli olan 993.500.000 TL yı Ziraat Bankası’na depo ettiğini, Mersin 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2001/52 D.İş sayılı dosyası ile uygulamaya giden yer üzerindeki tüm ağaç ve yapılarla ilgili tespit yaptırdıklarını ve zararın 27.228.489.172 TL olarak tespit edildiğini, bu nedenle, Bankaya bloke edilen bedel düşüldükten sonra bakiye 26.228.409.172 TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği, davalı Belediye vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı siteye ait taşınmazda müvekkili Belediye tarafından 3194 sayılı Yasa’nın 18. maddesine göre imar uygulaması yapıldığını, uygulamaya giden ve yola tekabül eden kısmın hizmete açılabilmesi için tüm uyarılara rağmen davacının kendisine düşeni yapmadığını, bu uygulama sonucunda halkın hizmetine açılması gereken yol üzerindeki ağaçların değeri tespit edilerek bu bedelin davacı adına Bankaya bloke edildiğini, yapılan işlemde yasaya aykırılık bulunmadığından, açılan davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, dava dilekçesinde belirtilen Mersin 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2001/52 D.İş sayılı tespit dosyasının istendiği, keza dilekçede belirtilen tapu kaydı istendikten sonra davalı Belediyeye müzekkere yazılarak dava konusu parselde imar uygulamasına ilişkin evrakların ve uygulamaya tabi olan kısım üzerindeki ağaçlara ilişkin dosyanın gönderilmesinin istendiği, buna ilişkin belgelerin davalı Belediye tarafından Mahkemelerine gönderildiği ve cevabi yazıda, dava konusu parselde yapılan imar uygulaması sonucu kamuya terk edilen yol içerisindeki ağaçların örtü bedelinin site adına ilgili Bankaya bloke edildiğinin, dilekçede belirtilen parselde 3194 sayılı Yasa’nın 18. maddesi uyarınca imar uygulaması yapılıp, 1008 ada, 1 parsel olduğunun bildirildiği, davanın, mülkiyeti davacı siteye ait parselde davalı Belediye tarafından İmar Kanunu gereğince şuyulandırma yapılması sonucu, yapılan bu imar uygulaması gereği yola terk edilmesi gereken alan üzerindeki ağaçlara verilen zararın giderilmesine ilişkin bulunduğu, İmar Kanunu uygulamasının idari nitelik taşıdığı, bu nedenle şuyulandırmaya temel alınan unsurların Adalet Mahkemesinde tartışma konusu yapılamayacağı, davaya bakmakla Mahkemelerinin görevli olmayıp, idari yargı mercilerinin görevli bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.



Davacı vekili, bu kez, 27.228.489.172 TL zararın, 13.000.000.000 TL sının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili, bakiye haklarının saklı tutulması istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

MERSİN İDARE MAHKEMESİ; 31.3.2005 gün ve E:2004/558, K:2005/444 sayı ile, davanın, imar yolunun açılması sırasında yol güzergahında kalan davacı siteye ait ağaçların kesimi, bahçe duvarı, bekçi kulübesi ve diğer imalatların yıkımı nedeniyle uğranılan 13.000.000.000 TL zararın yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle açıldığı, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18'inci maddesinin 3'üncü fıkrasında; düzenleme ortaklık paylarının, düzenlemeye tabi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumi hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamayacağı, aynı maddenin 10'uncu fıkrasında ise, bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapıların, belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamayacağının hükme bağlandığı, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 1’inci maddesinde, kamulaştırmanın; Devlet ve kamu tüzelkişilerince kamu gücüne dayanılarak, kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek ve özel hukuk tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmaz malların ve kaynakların bu kanunda gösterilen usul ve yöntemlere göre ve yetkili organlarca alınan karar uyarınca bedeli peşin ödenmek suretiyle mülkiyetinin alınması veya irtifak hakkı kurulması olarak tanımlandığı, 6’ncı maddesinin son fıkrasında; “Onaylı imar planına veya ilgili bakanlıklarca onaylı özel plan ve projesine göre yapılacak hizmetler için ayrıca kamu yararı kararı alınmasına ve onaylanmasına gerek yoktur. Bu durumlarda yetkili icra organınca kamulaştırma işlemine başlanıldığını gösteren bir karar alınır” hükmünün yer aldığı, dava dosyasının incelenmesinden; davacı sitenin içinde yer aldığı 16 l-IV ada, 3521 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alanda 3194 sayılı Kanun’un 18'inci maddesi uyarınca imar uygulamasının yapıldığı, bu uygulama sonucunda imar planında yol olarak öngörülen alanda kalan davacı siteye ait ağaçların kesimi, bahçe duvarı, bekçi kulübesi ve diğer imalatların kamulaştırılmadan doğrudan yıkımı nedeniyle uğranılan 13.000.000.000 TL zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığının anlaşıldığı, yukarıda anılan madde hükümleri uyarınca, yapılan uygulama sonucunda imar yolu olarak ayrılan yerlerde mevcut olan yapıların kamulaştırılmadan yıkılmasına olanak bulunmadığı, olayda ise, davalı Belediyece imar yolu açma çalışmalarına İmar Kanunu ve Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun işlemler yapılmaksızın başlanmış olması ve bu suretle yıkıma konu taşınmazlara doğrudan el konulmuş bulunması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliği taşıdığı, idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği, yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu, idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelecek zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesi ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceğinin yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunduğu, bu durumda, idarenin davacıya ait taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan bu davanın görüm ve çözümünün adli yargı yerlerinin görev alanına girdiği, nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 3.5.1999 gün ve E:1999/15, K:1999/16 sayılı kararının da bu yönde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

İdare Mahkemesince, davacı vekilinin olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemli dilekçesi üzerine dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Coşkun GÜNGÖR’ün katılımlarıyla yapılan 3.5.2010 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının, davacı vekilinin istemi üzerine adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. madde uygulamasına ilişkin Encümen kararı İdare Mahkemesinde dava konusu edildiği halde davalı Belediyenin, yıkım ve ağaç kesimine başladığı ileri sürülerek uğranılan zararın faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, 3194 sayılı Kanun’un 18. madde uygulaması sonucu davacıya ait olan taşınmazın bir kısmının (düzenleme ortaklık payı olarak alınarak) yol olarak ayrıldığı, davacının, 18. madde uygulamasına ilişkin Encümen kararını İdare Mahkemesinde dava konusu yaptığı, bu dava devam ederken davalı Belediyenin ağaçların bedeli olarak 993.500.000.-TL yı Ziraat Bankası’na depo ettiği, bunun üzerine davacı tarafından, Mersin 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2001/52 D.İş sayılı dosyasında tüm ağaç ve imalatların değerlerinin tespitinin istenildiği, bilirkişice 27.228.489.172 TL değer tespit edildiği, daha sonra davalı Belediyenin, 18. madde uygulamasıyla ilgili İdare Mahkemesine açılan dava derdest iken yıkım ve ağaç kesimine başladığı ileri sürülerek uğranılan zararın faizi ile birlikte tazmini istemiyle dava açılmıştır.

Belirtilen duruma göre, İdare Mahkemesinde dava konusu edilen 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. maddesine göre imar uygulaması yapılmasına ilişkin Encümen kararına göre yapılan uygulamalar sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.


SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Mersin İdare Mahkemesi’nin 31.3.2005 gün ve E:2004/558, K:2005/444 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 3.5.2010 gününde Üyeler Mustafa KICALIOĞLU ile Mahmut BİLGEN’in KARŞI OYLARI ve OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
KARŞI OY
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18/10. maddesi uyarınca "Bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapılar, belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamaz."

16.5.1956 gün ve 1956/1-6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca istimlak işlemlerine girişilmeksizin idare tarafından taşınmazına el atılan kişinin ilgili kamu tüzel kişiliği aleyhine el atmanın önlenmesi veya el atılan taşınmazın mülkiyetinin kamu tüzel kişiliğine devri karşılığında tazminat davası açabilir. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin istikrarlı kararlarında da, bu tür davaların kamulaştırmasız el atma davası olarak adli yargı yerinde görülmesi gerektiği kabul edilmiştir(Y5HD. 1.5.2006, E.2006/2677,K.2006/5324) Bu bakımdan; uyuşmalığın adli yargı yerinde çözülmesi gerektiği, Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesi düşüncesinde olduğumuzdan değerli çoğunluğun aksi yönde oluşan görüşüne katılamıyoruz.

Üye Üye

Mustafa KICALIOĞLU Mahmut BİLGEN


* * *
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:


Yüklə 5,59 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   136   137   138   139   140   141   142   143   ...   148




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin