K A R A R
Davacı : Münfesih Turban Turizm A.Ş’ye izafeten Sümer Holding A.Ş. Genel Müdürlüğü
Vekilleri : Av. İ. Ö. - Av. M. Ö.
Davalılar : 1- Ö. B.
Vekilleri : Av. S. S. (K.) - Av. M. U.
2- K. S.
Vekili : Av. S. Ç.
3- Y. M.
4- A. B.
5- N. S. (M.)
6- G. E.
O L A Y : Davacı vekili, dava dilekçesinde, şirketi zarara uğratmaları sebebiyle bu zararın davalılardan tahsili için işbu davayı açmak gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen 3.842.760.000.-TL nin 19.2.2001 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.
ANKARA 7. İŞ MAHKEMESİ; 28.11.2006 gün ve E:2001/1062, K:2006/571 sayı ile, davacı vekili dava dilekçesinde, Turban Turizm A.Ş.’nin özelleştirme kapsamında bulunan bir kamu iktisadi teşebbüsü olduğunu, Turban Genel Müdürlüğü ile ilgili yolsuzluk iddialarının ortaya atılması üzerine Meclis Araştırma Komisyonu'nca inceleme yapıldığını ve konuyla ilgili rapor düzenlendiğini, bu rapor kapsamında Turban Turizm İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürlüğü ve işletmelerinde 1994 ve 1995 yıllarında çeşitli mal ve hizmet alımları fiilen yapılmadığı halde bu mal ve hizmet alımı yapılmış gibi gösterilerek mevcut veya hayali firmalardan naylon veya mahiyeti itibariyle yanıltıcı faturalar kullanmak suretiyle bir kısım görevlilerin ödenmiş gibi gösterilen bu paraları zimmetlerine geçirdiklerini, Araştırma Komisyonunca 1996 yılında hazırlanan bu rapora istinaden Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu’nca vergi incelemesi yapıldığını, bu inceleme sonucunda düzenlenen 12.12.2000 tarih ve 43 sayılı raporda yanıltıcı faturalardan dolayı toplam 17.297,78YTL (17.297.780.000.-TL) vergi (KDV) aslı tespit edildiğini, bu tutara 25.945,44YTL (25.945.440.000.-TL) kaçakçılık cezası, 135.444,86YTL (135.444.860.000.-TL) gecikme faizi tarh ve tahakkuk ettirildiğini, şirketin toplam KDV aslı, kaçakçılık cezası, gecikme faiziyle birlikte 178.688,08YTL (178.688.080.000.-TL)'nin Maliye Bakanlığı Çankaya Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne 19.2.2001 tarihinde yatırıldığını, davalıların görevlerini suistimal ettiklerini, Turban Turizm A.Ş. Teftiş Kurulu Başkanlığı’nca ve Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu’nca hazırlanan raporlarda Turban Turizm Kilyos İşletmesinde kullanılan sahte ve mahiyeti itibariyle yanıltıcı faturalarla ilgili olarak Acar İnşaat, Asena İnşaat, Aydın İnşaat firmalarına ödenen faturalar nedeniyle 372,00YTL (372.000.000.-TL) katma değer vergisi aslına, 558,00YTL (558.000.000.-TL) kaçakçılık cezası ve 2.912,76YTL (2.912.760.000.-TL) gecikme faizi uygulandığının belirlendiğini, Çankaya Vergi Dairesi’nce kuruma gönderilen vergi ceza ihbarnameleri gereğince ödeme mecburiyetinde kalınan toplam 178.688,08YTL (178.688.080.000.-TL) meyanındaki 3.842,76YTL (3.842.760.000.-TL) tutarındaki kısmın Kilyos İşletmesiyle ilgili olarak yatırıldığını, davalıların bu faturalarla ilgili olarak görevlerini suistimal ederek naylon ve mahiyeti yanıltıcı faturalar kullanmak suretiyle bu paraları kullanımlarına geçirdiklerini belirterek 3.842,76YTL (3.842.760.000.-TL)'nin 19.2.2001 tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği, davalı K. S. vekilinin cevap dilekçesinde, davanın haksız ve yersiz açıldığını, müvekkilinin dava konusu faturalar dolayısıyla hakkında açılan davalardan beraat ettiğini, müvekkili K. S.'nın Turban'da görev yaparken yasa dışı hiçbir eylem ve işleminin söz konusu olmadığını, muhtelif davalara konu olan dönemin idarecileri hakkında açılan davalarda yönetici sıfatında olduğu için müvekkiline de dava açıldığını, müvekkilinin yasaya uygun davrandığını, idareyi herhangi bir zarara uğratmadığını beyan ederek davanın reddini istediği, davalı Ö. B. vekilinin cevap dilekçesinde, davanın haksız ve yersiz açıldığını, müvekkilinin göreve atanma şeklinin ikili kararnameye tabi olduğunu, genel müdür olarak Ö. B.'in diğer personel gibi işçi statüsünde bulunmadığını, 1475 sayılı İş Kanunu’na tabi olmadığını, aleyhine açılan bu davanın görev yönünden reddedilmesi gerektiğini ileri sürdüğü, ayrıca zamanaşımı def’inde bulunduğu, davanın reddini istediği, diğer davalıların duruşmaya katılmadıkları, cevap layihası da vermediklerinin anlaşıldığı, davalıların şahsi sicil dosyasının getirildiği, davalıların, davacı şirkette hizmet akdiyle çalıştıklarına dair herhangi bir sözleşmenin mevcut olmadığının dosya içeriğinden anlaşıldığı, 5521 sayılı Yasa’nın 1. maddesine göre iş mahkemesinin görevli sayılabilmesi için İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının söz konusu olacağı, başka bir anlatımla, taraflardan birinin işçi diğerinin ise işveren veya vekili olması gerektiğinin açıklandığı, davalıların olay tarihi itibariyle hizmet akdine bağlı olarak yazılı bir sözleşmesinin mevcut olmadığı, kapsam dışı personel oldukları, taraflar arasındaki ihtilafın çözüm yerinin ise adli yargı olmayıp, idari yargı olduğunun dosya kapsamından tespit edilmekle Mahkemelerince görevsizlik kararı verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ’nin 19.3.2007 gün ve E:2007/7879, K:2007/7486 sayılı kararı ile onanmak suretiyle kesinleşmiştir.
Davacı vekili, bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.
ANKARA 14. İDARE MAHKEMESİ; 9.3.2009 gün ve E:2008/1267 sayı ile, davacı Münfesih Turban Turizm A.Ş.'ye izafeten Sümer Holding A.Ş. Genel Müdürlüğü vekili tarafından alacak davasından dolayı 3.842,76TL nin ödenmesi istemiyle Ö. B., K. S., Y. M., A. B., N. S., G. E.'e karşı dava açıldığı, dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden, davacı münfesih Turban Turizm A.Ş.’ye izafeten Sümer Holding A.Ş. Genel Müdürlüğü vekili tarafından Ankara 7. İş Mahkemesi’ne açılan alacak davasıyla Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulunca yapılan vergi incelemesi sonucu münfesih Turban Turizm A.Ş.'ye bağlı işletmelerde 1994 ve 1995 yıllarında çeşitli mal ve hizmet alımları ihalelerinde usulsüzlük yapılarak çeşitli mal ve hizmet alımlarının fiilen yapılmadığı halde bu mal ve hizmetlerin yapılmış gibi gösterilerek mevcut veya hayali firmalardan naylon fatura kullanmak suretiyle bir kısım görevlilerin paraları zimmetine geçirdiği, yanıltıcı faturalardan dolayı şirketin KDV aslı, kaçakçılık cezası, gecikme faiziyle birlikte toplam 178.688,08YTL'nin Maliye Bakanlığı Çankaya Vergi Dairesi Müdürlüğü'ne 19.2.2001 tarihinde yatırıldığı, davalıların görevlerini suistimal ettikleri, Turban Turizm Kilyos İşletmesi’nde kullanılan sahte ve yanıltıcı faturalarla ilgili olarak Çankaya Vergi Dairesi’ne 3.842,76YTL yatırıldığı, bu tutarın 19.2.2001 tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen ödenmesine karar verilmesinin talep edildiği, Ankara 7. İş Mahkemesi’nin 28.11.2006 tarih ve E:2001/1062, K:2006/571 sayılı kararıyla, davalıların olay tarihi itibariyle hizmet akdine bağlı olarak yazılı bir sözleşmenin mevcut olmadığı, kapsam dışı personel oldukları, taraflar arasındaki çözüm yerinin idari yargı olduğu gerekçesiyle görev yönünden reddine karar verildiği, bu kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 19.3.2007 tarih ve E:2007/7879, K:2007/7486 sayılı kararıyla onanması üzerine kesinleşerek Mahkemeleri nezdinde bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı, 2577 sayılı Yasa’nın 2. maddesinde, “İdari dava türleri, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı açılan iptal davaları; idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları; kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı açılan davalar olarak sayıldığı, idari yargının idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimini yapmakla görevli olduğunun kurala bağlandığı, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davalarının idari dava türlerinden biri olduğunun idare hukukunun bilinen ilkelerinden olduğu, İdarenin, idare hukuku alanında kamu gücüne dayalı olarak resen ve tek yanlı irade açıklaması sonucu tesis etmiş olduğu işlemlere, hukuk alanında yeni durumlar oluşturmasıyla idari işlem kimliği kazandırdığı ve kural olarak bu işlemlerin özel yasal düzenlemeler dışında, idari yargı denetimine tabi bulunduğu, bu durumda, uyuşmazlığın özünün davalıların olay tarihi itibariyle hizmet akdine bağlı olarak çalışıp çalışmadığının tespiti olmayıp, davacı şirketin, şirket çalışanlarının (davalılar) yapmış olduğu usulsüzlükler nedeniyle haksız olarak fazladan Vergi Dairesine ödemiş olduğu parasal tutarın ilgililere rücu etmesinden kaynaklanan alacak davası olduğu, idari yargıda davalı tarafın özel şahıslar olamayacağı da gözönüne alındığında bu davada Mahkemeleri görevli olmayıp, adli yargının görevli olduğu, bu nedenlerle, 2247 sayılı Kanun'un 19'uncu maddesi uyarınca, bakılan davada görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına, bakılan davaya ait dosya ile birlikte Ankara 7. İş Mahkemesi'nin E:2001/1062 sayılı dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi'nce bir karar verilinceye değin bakılan davanın incelenmesinin ertelenmesine karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Turan KARAKAYA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 2.11.2009 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME :Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava, davacı şirketi zarara uğrattıkları ileri sürülerek fazlaya ilişkin dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen 3.842.760.000.-TL nin 19.2.2001 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte tahsili istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlığını taşıyan 2. maddesinin birinci fıkrasında, “1. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:
a) (İptal: Ana.Mah.nin 21/9/1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000 - 4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,
b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,
c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” denilmiştir.
İdari davalardan olan iptal ve tam yargı davalarında davalı daima idaredir. Bir başka deyişle, idari yargı yerinde açılan bir iptal ya da tam yargı davasına bakılabilmesi için, diğer dava koşullarının yanısıra, davanın idare aleyhine açılmış olması gerekmekte; idari yargı yerinde gerçek kişiler aleyhine dava açılabilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, davanın, ortada idarece kamu gücüne dayalı olarak ve idari usul ve esaslara göre re'sen ve tek yanlı biçimde tesis edilmiş bir işlem veya eyleminden dolayı hak ve menfaati ihlâl edilenler tarafından idare aleyhine açılmış 2577 sayılı Yasa'nın 2. maddesinde belirtilen davalardan biri olmayıp, gerçek kişiler aleyhine açılan tazminat davası olması karşısında, idari yargının görevine giren bir dava bulunduğundan sözetmek olanaksızdır.
Buna göre, davacı alacağının tahsili için gerçek kişiler aleyhine açılan davanın, özel hukuk hükümleri çerçevesinde görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevlidir.
Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile İş Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 14. İdare Mahkemesi’nce yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile Ankara 7. İş Mahkemesi’nin 28.11.2006 gün ve E:2001/1062, K:2006/571 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 2.11.2009 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
* * *
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO : 2009/240
KARAR NO : 2009/265
KARAR TR : 02.11.2009
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk.
Dostları ilə paylaş: |