Uyuşmazlik mahkemesi kararlari



Yüklə 5,59 Mb.
səhifə72/148
tarix07.04.2018
ölçüsü5,59 Mb.
#47478
1   ...   68   69   70   71   72   73   74   75   ...   148

K A R A R

Davacı : M. S.

Vekili : Av. R. A.

Davalı : Altındağ Belediye Başkanlığı

Vekili : Av. S. O.
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiline ait Hacılar Mahallesi 36.Sokak No:55 Altındağ/Ankara adresinde bulunan bina ve eklentilerinin, kadastro tapusuyla sahibi bulunduğu taşınmazın üzerine inşa edilmiş olduğunu; davalı Belediye tarafından yıkımı gerçekleştirilen, enkazları da davacı tarafından alınmayan yapı ve eklentilerinin durumu ve değerlerinin belirlenmesi amacıyla Ankara 4.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/564 D.İş dosyasından tespit işlemleri yaptırıldığını; bu işlemlerin yapılmasından sonra davalı idarece bina ve eklentilerinin tamamının kamulaştırmasız el atılarak yıkılmış olduğunu; müvekkiline ait bina ve eklentilerin, davacının kadastro tapusuyla maliki bulunduğu Ankara ili, Altındağ ilçesi, Solfasol Mahallesi 3459 ada,10 parsel üzerine yıllar önce inşa edilmiş olduğunu, 2981 Sayılı imar Affı Kanunu kapsamında kalan bu yapı için gerekli imar affı başvuru işlemlerinin zamanında yapıldığını; davacıya, kadastro parselindeki hissesinden dolayı, imar düzenlemesi neticesinde yeni imar hissesi tahsis edilmiş olduğu, fakat yol güzergahında kalan yapısından dolayı kamulaştırma bedeli ödenmediğini ifade ederek, sonuçta; imar düzenlemesi sonucu olarak yol güzergahında kalan müvekkiline ait yapı ve eklentilerinin kamulaştırmasız el atılarak yıkılmasından dolayı, "fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla" ve dava tarihi itibariyle belirlenecek değerden şimdilik 7.000,00YTL kamulaştırmasız el atma bedel tazminat alacağının yasal faizleriyle birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekilince, süresinde verilen birinci savunma dilekçesinde, Davacı tarafından imar affı müracaatı esnasında 2981 sayılı Yasanın 9. maddesinin ( c ) bendine göre gerekli harçların yatırılmadığı ve 15. maddeye göre de Yapı Kullanma İzin Belgesi alınmadığı; bu nedenle her ne kadar davacının gecekondunun bulunduğu yerde hissesi bulunsa da İmar Affı Kanununa göre, söz konusu bina ile ilgili işlemler tamamlanmadığı ve bina ruhsata bağlanmadığı için, davacılara ait binanın kaçak yapı konumunda bulunduğu; davacıya ait binanın yıkılması işleminin, tamamen İmar uygulaması sonucu İmar Yolunda kalan binanın tasfiyesinden ibaret olduğu, davacının binası ile ilgili olarak Belediyelerince Kamulaştırma Kanununa göre hiçbir işlem yapılmadığı; yapılan ve kesinleşen imar planı gereği davacıya ait tapulu hissenin başka bir imar parselinden karşılandığı, imar yolu üzerinde kalan binasının da yıkıldığı, davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulmuştur.

ANKARA 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 22.01.2009 gün ve E:2008/318 sayı ile, davalı vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolundaki süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyası Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI: 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayılmış olduğu; dosyanın incelenmesinden, davacının Solfasol Mahallesi, 3459 ada, 10 sayılı hisseli kadastral parselde bulunan bina ve eklentilerin 80450 nolu İmar Planında imar yolu üzerinde kalması nedeniyle 24028 ada, 1 sayılı parselde hissesi oranında yer verildiği, söz konusu parselde bulunan bina için 2981 sayılı Yasa uyarınca gerekli harçların yatırılmadığı, yapı kullanma izin belgesinin alınmadığı, diğer hissedarların muvafakatine ilişkin belge sunulmadığı, böylece kaçak yapı niteliği taşıyan binanın, idarece herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadan imar planı uygulaması nedeniyle yıkıldığı, davacının Hacılar Mahallesi 36. Sokak, No:55 adresindeki bina ile ilgili olarak fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 7.000.00 Yeni Türk Lirasının faiziyle birlikte tazmini istemiyle bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı; davalı idarenin, binanın 80450 no'lu imar planında imar yolu üzerinde kalması ve kaçak yapı olması nedeniyle yıkıldığını, davacıya hissesine karşılık 24028 ada 1 parselde yer verildiğini ve herhangi bir bedel ödenmesinin mümkün bulunmadığını iddia ettiği; bu durumda, davacıya ait kaçak yapının 80450 No'lu İmar Planında imar yolu üzerinde kalması ve imar uygulamasına başlanılması nedeniyle yıktırılmasından dolayı bir bedel ödenip ödenmeyeceği noktasından kaynaklanan ve sonuçta bir idari işlem olan imar planına dayanılarak sözü edilen yapının yıktırılmasından doğan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, kamu mevzuatı hükümleri çerçevesinde ve kamu gücü kullanılarak tesis edilmiş idari işlem ve eylemlerden kaynaklanan bir uyuşmazlığın çözümüne ilişkin bulunması nedeniyle idari yargı yerinde çözümlenmesinin gerektiği; açıklanan nedenlerle, 2247 Sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI : Anayasa'nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı; davanın, davacıların Solfasol Mahallesi, 3459 ada, 10 sayılı kadastral parselde bulunan davacıya ait kaçak bina ve eklentilerin 80450 nolu imar yolunda kalması nedeniyle kaçak yapı niteliğindeki binaların herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadan imar planı uygulaması nedeniyle davalı belediye tarafından yıktırılmasından dolayı uğranılan zararın tazmini istemiyle açılmış olduğu; davalı idarenin, davacıya ait binanın 80450 nolu imar planında imar yolu üzerinde kalması ve kaçak olması nedeniyle yıkıldığını, davacıya da hissesine karşılık 24028 ada 1 parselde yer verildiğini ve bu nedenle herhangi bir bedel ödenmesinin mümkün olmadığını iddia ettiği; davacı tarafından Ankara 4. Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan tespit davasında, yapı için bedel tespiti yaptırılmış ve bu bedel dava konusu edilmiş ise de, ortada idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmaması karşısında, davanın anılan Kanun'un 14. maddesinde işaret edilen bedel artırma davası niteliğinde olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı, dava dilekçesi incelendiğinde, davacıların davayı idarenin uygulamasından doğan zararlarının giderilmesi istemiyle açtıklarının görüldüğü; açıklanan nedenlerle, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı Kanun'un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinin düşünüldüğü; bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasanın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/318 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesinin gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Turan KARAKAYA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 07.12.2009 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarenin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacıya ait hisseli kadastral parselde bulunan bina ve eklentilerinin, imar planında imar yolu üzerinde kalması nedeniyle, davalı idarece tapulu hissesine karşılık başka bir imar parselinden karşılanmak üzere yer verilmekle birlikte, herhangi bir bedel ödenmeksizin binanın yıktırıldığından bahisle, uğranılan zararın faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin kadastro tapusuyla sahibi bulunduğu taşınmazın üzerindeki bina ve eklentilerinin tamamının kamulaştırmasız el atılarak yıkılmış olduğunu fakat yol güzergahında kalan yapısından dolayı kamulaştırma bedeli ödenmediğini; müvekkiline, kadastro parselindeki hissesinden dolayı, imar düzenlemesi neticesinde yeni imar hissesi tahsis edilmiş olduğunu, yapı ve eklentilerinin değerlerinin belirlenmesi amacıyla Sulh Hukuk Mahkemesinde tespit işlemleri yaptırıldığını ifade etmiştir.

Davalı idarece, davacının Solfasol Mahallesi, 3459 ada, 10 sayılı hisseli kadastral parselde bulunan bina ve eklentileri ile ilgili olarak, Davacı tarafından imar affı müracaatı esnasında 2981 sayılı Yasanın 9. maddesinin (c) bendine göre gerekli harçların yatırılmadığı ve 15. maddeye göre de Yapı Kullanma İzin Belgesi alınmadığı; bu nedenle her ne kadar davacının gecekondunun bulunduğu yerde hissesi bulunsa da İmar Affı Kanununa göre, söz konusu bina ile ilgili işlemler tamamlanmadığı ve bina ruhsata bağlanmadığı için, davacılara ait binanın kaçak yapı konumunda bulunduğu; davacıya ait binanın yıkılması işleminin, tamamen İmar uygulaması sonucu İmar Yolunda kalan binanın tasfiyesinden ibaret olduğu, davacının binası ile ilgili olarak Belediyelerince Kamulaştırma Kanununa göre hiçbir işlem yapılmadığı; yapılan ve kesinleşen 80450 nolu İmar Planı gereği davacıya ait tapulu hissenin 24028 ada, 1 sayılı parselden karşılandığı, imar yolu üzerinde kalan binasının da yıkıldığı ileri sürülmüştür.

Bu durumda, her ne kadar davacı tarafından Ankara 4.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin E:2008/564 Değişik iş sayılı dosyasında yaptırılan tespit neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda yapı için bedel tespiti yaptırılmış ve bu bedelin bir kısmı dava konusu edilmiş ise de, ortada idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmadığı, davanın anılan Yasanın 14. maddesinde işaret edilen bedel arttırma davası niteliğinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

Olayda, imar planının uygulaması sonucu imar yolunda kalan binanın yıkılmasıyla birlikte, davacıya tapulu hissesine karşılık başka bir imar parselinden karşılanmak üzere yer verildiği anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının, Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcılığınca yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 22.01.2009 gün ve E: 2008/318 sayılı GÖREVLİLİK KARARIN KALDIRILMASINA, 07.12.2009 gününde Üyeler Mustafa KICALIOĞLU ve Mahmut BİLGEN’in KARŞIOYLARI ve OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
KARŞI OY
3194 sayılı İmar Kanunun 18/10. maddesi uyarınca "Bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapılar, belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamaz."

16.5.1956 gün ve 1956/1-6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca istimlak işlemlerine girişilmeksizin idare tarafından taşınmazına el atılan kişinin ilgili kamu tüzel kişiliği aleyhine el atmanın önlenmesi veya el atılan taşınmazın mülkiyetinin kamu tüzel kişiliğine devri karşılığında tazminat davası açabilir. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin istikrarlı kararlarında da, bu tür davaların kamulaştırmasız el atma davası olarak adli yargı yerinde görülmesi gerektiği kabul edilmiştir(Y5HD. 1.5.2006, E.2006/2677,K.2006/5324) Bu bakımdan; uyuşmalığın adli yargı yerinde çözülmesi gerektiği, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca yaptığı başvurunun reddine karar verilmesi düşüncesinde olduğumuzdan değerli çoğunluğun aksi yönde oluşan görüşüne katılamıyoruz. 7.12.2009

Üye Üye

Mustafa KICALIOĞLU Mahmut BİLGEN


* * *
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO : 2009/114

KARAR NO : 2009/291

KARAR TR : 07.12.2009

(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : Davacılara ait yapıların, toplu konut alanında kalması nedeniyle yıktırılmasından dolayı uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.


Yüklə 5,59 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   68   69   70   71   72   73   74   75   ...   148




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin