K A R A R
Davacılar : 1-N. E. 2-A. Ç.
Vekili : Av. A. D. K.
Davalı : Karayolları Genel Müdürlüğü
Vekili : Av. M. E.
O L A Y : Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalı Kurumun inşa edilecek yol için Gümüşhane merkez, Gökçepınar Köyü hudutları dahilinde bulunan zilyetliği davacılara ait 74, 89 ve 90 nolu parsellerdeki taşınmazların bir kısmını 19.4.1990 tarih ve 1990/84 sayılı kamu yararı kararı ile kamulaştırdığını, davacılardan Nazım Erdoğan'a ait olan 74 nolu parselin tamamının 4804 m2 olup, 841 m2 sinin kamulaştırıldığını, geri kalan 3963 m2 lik taşınmazın kamulaştırma dışı bırakıldığını, yine davacılardan Ağa Çakır'a ait olan 89 nolu parselin ise tamamının 4880 m2 olup, bu taşınmazında 2560 m2 sinin kamulaştırılarak yol geçirildiğini ve bu parselin her iki yanında bir tarafında 160 m2, diğer tarafında ise 2160 m2 olmak üzere toplam 2320 m2 nin kamulaştırma dışı bırakıldığını, aynı zamanda yine Ağa Çakır'a ait olan 90 nolu parselin 1550 m2 olup, bu parselin ise 1500 m2 si kamulaştırılarak, geri kalan 50 m2 sinin kamulaştırma dışı bırakıldığını, ancak, kamulaştırma dışı bırakılan bütün parsellerde arta kalan kısımların tamamının yol genişletilerek hafriyat doldurulmak suretiyle kullanılamaz hale getirildiğini, davacılara ait olan bu taşınmazlarda kamulaştırma dışı bırakılan kısımların tamamına davalı idare tarafından kamulaştırmasız olarak el konulduğunu, yine parsel numarası bilinmemekle beraber davacıların zilyetliğinde bulunan yaklaşık 6 dönümlük tarlanın tamamına da hiçbir kamulaştırma işlemi yapılmaksızın davalı idare tarafından el atıldığını, bundan dolayı, 74, 89 ve 90 nolu parsellerden arta kalan, kamulaştırmasız olarak el atılıp, kullanılamaz ve işe yaramaz hale getirilen toplam 6333 m2 lik taşınmazların ve diğer taşınmazın ise tamamı olan 6000 m2 nin bedeli olarak toplam 20.000.000.000.-TL nın davalı idareden tahsilinin gerektiğini ileri sürerek davacılara ait olan taşınmazların tamamında ve arta kalan kısımlarında davalı idare tarafından el atılarak, kullanılmaz ve işe yaramaz hale getirilen kısımların toplam değeri 20.000.000.000.-TL nin (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla) el koyma tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.
GÜMÜŞHANE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 22.1.2008 gün ve E:2002/239, K:2008/12 sayı ile, davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Kurumun inşa olunacak olan Gümüşhane-Bayburt Devlet yolu için Gümüşhane merkez, Gökçepınar Köyü hudutları dahilinde bulunan zilyetliği davacılara ait 74, 89 ve 90 parsellerdeki taşınmazların bir kısmını 19.4.1990 tarih ve 1990/84 sayılı kamu yararı kararı ile kamulaştırdığını, davacıların kamulaştırma dışı bırakılan kısımların tamamının yol genişletilerek hafriyat doldurulmak suretiyle kullanılamaz hale getirildiğini, bundan dolayı 74, 89 ve 90 nolu parsellerden arta kalan ve kullanılamaz hale getirilen taşınmazlar için 20.000,00YTL tazminatın el koyma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmesini talep ve dava ettiğini, davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep ettiğini, dava konusu parsellerle ilgili kamulaştırma evraklarının, tapu kayıtlarının ve krokilerinin dosya arasına alındığını, mahallinde 31.5.2005 tarihinde keşif icra edildiğini, keşif sonrası teknik bilirkişi Serdar Aydemir’in raporunu dosyaya ibraz ettiğini, bilirkişi raporunda; dava konusu 74 nolu parselin yüzölçümünün 4804 m2, malikinin N. E. olduğunu, bu taşınmazın 841 m2’lik kısmının kamulaştırıldığını, geriye kalan 3963 m2’lik kısmının tamamının yol çalışması nedeniyle hafriyat ile doldurulduğunu, dava konusu 89 nolu parselin yüzölçümünün 1550 m2, malikinin A. Ç. olduğunu, bu taşınmazın 1500 m2'lik kısmının kamulaştırıldığını, geriye kalan 50 m2’lik kısmının yol çalışması nedeniyle kullanılamaz durumda olduğunu, dava konusu 90 nolu parselin yüzölçümünün 4880 m2, malikinin A. Ç. olduğunu, bu taşınmazın 2560 m2'lik kısmının kamulaştırıldığını, kamulaştırma sonucu parselin ikiye bölündüğünü, bunlarında kullanılamaz durumda olduğunun belirtildiği, keşif sonrası ziraat mühendisi bilirkişilerin raporlarını dosyaya ibraz ettikleri, kamu kurumu tarafından verilen karar üzerine plan ve projesine göre bir yolun yapılması dolayısıyla evinin duvarı yıkılan veya bodrum katını sel basan, bir su tesisi yapılması neticesinde tarlasındaki sular çekilip, ağaçları mahsulleri kuruyan veya tarlası artık ekin ekilemez hale gelen yahut tarlasının kenarından geçen derenin kuruması yüzünden tarlası susuz kalan veya su tesisinin bozukluğu yahut bakımındaki ihmal yüzünden tarlasını sular basıp bu suların getirdiği kumlardan dolayı tarlası artık ekin ekilemeyecek duruma düşen kimsenin uğradığı zararlar gibi zararların, idari kararın ve fiilin neticesinde meydana gelen zararlar olduğu, zira; bir kamu kurumunun görevlerinden olan bir işi yapmayı kararlaştırması idari bir karar olduğu gibi, bir kararı yerine getirmek üzere plan ve projeler yapıp o plan ve projeler gereğince işi görmesinin de kararın neticesi olan birer idari eylem olduğu, bu halde bu eylemlerden doğan zararların ödettirilmesi isteklerinin 2577 sayılı İYUK'un 2. maddesi hükmünce tam yargı davası olup, bu davalara bakmakla idari yargının görevli bulunduğu, Yargıtay'ın içtihatlarının da bu doğrultuda olduğu (Yargıtay İBK 11.2.1959 tarih ve 1958/17 Esas, 1959/15 Karar sayılı kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 26.10.2007 tarih ve 2006/13682 Esas, 2007/13081 Karar sayılı ilamı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 12.11.2007 tarih ve 2007/255 Esas, 2007/13988 Karar sayılı ilamı), dava konusu olayda, davalı idarenin yol genişletme sırasında davacıların taşınmazlarına zarar verdiği ileri sürülerek buna dayalı tazminat istendiğine göre görevli yargı yerinin idare mahkemeleri olduğu, bu nedenlerle, uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.
Davacı vekili, bu kez, 74,89 ve 90 nolu parsellerden arta kalan kamulaştırmasız olarak el atılıp kullanılmaz ve işe yaramaz hale getirilen toplam 6333 m2 lik taşınmazların ve diğer taşınmazın ise tamamı olan 3000 m2 nin bedeli olarak toplam 10.000.-TLnın (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla), el koyma tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.
TRABZON İDARE MAHKEMESİ; 14.10.2009 gün ve E:2009/222 sayı ile, davacılar A. Ç. ve N. E. vekili tarafından Gümüşhane İli, Merkez, Gökçepınar Köyü hudutları içerisinde bulunan davacıların zilyetliğindeki 74-89 ve 90 numaralı parsellerin toplam 6333 m2’lik kısmının ve parsel numarası bilinmeyen 3000 m2'lik taşınmazın kamulaştırılmasız olarak el atılıp kullanılmaz hale getirilmesi nedeniyle meydana gelen toplam 10.000,00TL zararın el atma tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle Karayolları Genel Müdürlüğü'ne karşı dava açıldığı, dava dosyasının incelenmesinden, davalı Kurum tarafından inşa olunan Gümüşhane-Bayburt Devlet yolunun yapımı için Gümüşhane İli, Merkez, Gökçepınar Köyü hudutları içerisinde bulunan zilyetliği davacılara ait 4804 m2 yüzölçümlü 74 parselin 841 m2 lik kısmının, 1550 m2 yüzölçümlü 89 parselin 1500 m2 lik kısmının ve 4880 m2 yüzölçümlü 90 parselin 2560 m2 lik kısmının 19.4.1990 tarih ve 1990/84 sayılı kamu yararı kararı ile kamulaştırıldığı, 74-89 ve 90 numaralı parsellerin kalan kısımlarının kamulaştırma dışında bırakıldığı, 74-89 ve 90 numaralı parsellerin kamulaştırma dışında bırakılan kısımlarının ve parsel numarası bilinmeyen 3000 m2 lik taşınmazın hafriyat doldurulmak suretiyle kamulaştırmasız olarak davalı idarece el atılıp kullanılamaz hale getirilmesi nedeniyle meydana geldiği iddia olunan zararın el atma tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle 30.12.2002 tarihinde Gümüşhane Asliye Hukuk Mahkemesi'nde tazminat davası açıldığı, Mahkemenin 22.1.2008 tarih ve E:2002/239, K:2008/12 sayılı kararı ile uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddedildiği, kararın 10.2.2009 tarihinde kesinleşmesi üzerine 18.2.2009 tarihinde görülmekte olan davanın açıldığının anlaşıldığı, idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projenin hukuka aykırı olduğu nedeniyle iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak davalar ile idarenin aynı plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak davaların görüm ve çözümünün, iptal ve tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceğinin, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunduğu, bakılan davada; davacıların zilyetliğinde bulunan Gümüşhane, Merkez, Gökçepınar Köyü hudutları içerisindeki 74-89 ve 90 numaralı parsellerin bir kısmı 19.4.1990 tarih ve 1990/84 sayılı kamu yararı kararı ile kamulaştırılmış ise de; davanın konusunu teşkil eden kalan kısımlarını kamulaştırılmadığı, davalı idarece el atılmak suretiyle zarar verildiği ve kullanılmaz hale getirildiği iddiası ile görülmekte olan davanın açıldığı, belirtilen duruma ve davanın niteliğine göre, idarenin ayni bir hakka müdahalesinin hukuka uygunluğunun yargısal denetimi işin esasını teşkil etmekte olup, idarece davacıların zilyetliğinde bulunan ve kamulaştırma dışında bırakılan taşınmazlara kamulaştırmasız el atılması nedeniyle meydana geldiği iddia olunan zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği, nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 23.10.2000 günlü, E:2000/26, K:2000/42 sayılı ve 23.12.2002 günlü, E:2002/79, K:2002/86 sayılı kararlarının da aynı yönde olduğu, bu nedenlerle, Mahkemelerinin görevine girmeyen ve Gümüşhane Asliye Hukuk Mahkemesi’nce de görevsizlik kararı verilen bu davada görevli mahkemenin belirlenmesi için dava dosyasının 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce bir karar verilinceye kadar yargılamanın ertelenmesine karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Nüket YOKLAMACIOĞLU, Muhittin KARATOPRAK ve Gürbüz GÜMÜŞAY’ın katılımlarıyla yapılan 5.4.2010 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olup, idari yargı dosyasının; 19. maddede belirtilen hükmün aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden gönderildiği görülmekte ise de; Başkanlıkça, adli yargı dosyasının da ilgili Mahkemesinden getirtildiği ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava, davalı Kurumun inşa edilecek yol için zilyetliği davacılara ait olan taşınmazların bir kısmını kamulaştırdığı, ancak, kamulaştırma dışı bırakılan bütün parsellerde arta kalan kısımların tamamının yol genişletilerek hafriyat doldurulmak suretiyle kullanılamaz hale getirildiği, davacılara ait olan bu taşınmazlarda kamulaştırma dışı bırakılan kısımların tamamına davalı idare tarafından kamulaştırmasız olarak el konulduğu, yine parsel numarası bilinmemekle beraber davacıların zilyetliğinde bulunan tarlanın tamamına da hiçbir kamulaştırma işlemi yapılmaksızın davalı idare tarafından el atıldığı ileri sürülerek davacılara ait olan taşınmazların tamamında ve arta kalan kısımlarında davalı idare tarafından el atılarak, kullanılamaz ve işe yaramaz hale getirilen kısımların değerinin el koyma tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır. Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının, III. Bölümünde, “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.
Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.
Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.
Bu bendde anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur” denilmektedir.
Bu durumda, bir kamu idaresinin yol yapımı sırasında Devlet malı olmayan zilyetliği davacılara ait araziye hafriyat doldurması sonucunda meydana gelen zararın tazmini davasının, özel mülkiyet konusu araziye idarenin dilediği gibi el atma hakkının bulunmadığı dikkate alınarak, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılacağı kuşkusuzdur.
Belirtilen duruma ve davanın niteliğine göre, idarenin ayni bir hakka müdahalesinin hukuka uygunluğunun yargısal denetimi işin esasını teşkil etmekte olup, açılan dava ile bir idari tasarrufun iptalinin ya da böyle bir tasarruf nedeniyle uğranılan zararın tazmininin istenilmemiş bulunması karşısında, haksız fiilden doğan zararların tazmini davasının, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Trabzon İdare Mahkemesi’nce yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile Gümüşhane Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 22.1.2008 gün ve E:2002/239, K:2008/12 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 5.4.2010 gününde Üye Nüket YOKLAMACIOĞLU’nun KARŞI OYU ve OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
KARŞI OY
Dava, Karayolları Genel Müdürlüğünce yol için kamulaştırılan taşınmazların yol dışında kalan kısımlarının yol genişletilmesi çalışmaları nedeniyle hafriyat doldurulmak suretiyle kullanılamaz hale geldiğinden bahisle taşınmazların değerinin el atma tarihinden itibaren faiziyle birlikte tazminen ödenmesi istemiyle açılmıştır.
İdareler faaliyetlerini tesis ettikleri işlem ve icra ettikleri eylemlerle gerçekleştirmektedirler.
İdarenin yürüttüğü faaliyetlerin çeşitliliği ve teknik nitelik taşıması nedeniyle, hizmet ve faaliyet alanları ayrı ayrı yasal düzenlemelere konu olmakta; sonuçta idarenin hukuki sorumluluğu da idari mevzuat çerçevesinde idare hukuku alanında geliştirilmiş bilimsel ve yargısal içtihatlarla belirlenmektedir.
Bu kapsamda, idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye dayalı olarak meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararları tazmin etmesi gerektiği açıktır.
Özel hukuk hükümlerine tabi eylemlerle idari eylemleri ayırmada kullanılan ölçütlerden biri "idari işlemin uygulanması" ölçütüdür. İdari işlemin gereğinin yerine getirilmesi, çoğu kez maddi bir fiil ve hareketin yapılmasını gerektirir. Bu durumda hukuki sorumluluk alanı, bir anlamı ile idari işlemin uygulanmasından, yerine getirilmesinden doğan sorumluluktur.
İdari işlem ve eylemlerden doğan tazminat davalarında işlem ve eylemin niteliği, idare işlevinin yerine getirilmesi sırasında icra edilip edilmediği herbir olayda ayrı ayrı, idare hukuku ilke ve kuralları gözetilerek değerlendirilir.
Bu bağlamda, bilimsel ve yargısal içtihatlarla geliştirilmiş olan idarenin sorumluluk sebepleri; hizmet kusuru, nedensellik bağının arandığı kusursuz sorumluluk ve sosyal risk olarak sıralanmakta olup, bu sorumluluk sebepleri özel hukuktan farklı idare hukukuna özgü sebeplerdir.
Hizmet kusuru, bir kamu hizmetinin kuruluş ve işleyişindeki aksaklık ve bozuklukları anlatır. idarenin yerine getirmekle yükümlü olduğu bir kamu hizmetinin ya kuruluşunda, düzenlenmesinde veya örgütlenmesinde, yapısında, personelinde yahut işleyişinde gereken emir ve talimatın verilmemesi, gözetim ve denetimin yapılmaması, hizmete ayrılan araçların yetersiz, elverişsiz, kötü olması, gereken önlemlerin alınmaması, geç, zamansız davranılması... vb. şekilde gerçekleşen birtakım aksaklık, aykırılık, bozukluk, düzensizlik, eksiklik hizmet kusurunun varlığını gösterir.
Uyuşmazlık konusu olayda, Karayolları genel müdürlüğünce Gümüşhane-Bayburt Devlet yolu için davacılara ait taşınmazların bir kısmının kamulaştırılması amacıyla 19.4.1990 günlü, 1990/84 sayılı kamu yararı kararı alındığı, ancak bu kamulaştırma işleminin uygulanması esnasında, yol güzargahı dışında kalan taşınmazlarda da yol genişletilmesi yapılarak hafriyat döküldüğü ve taşınmazların bu nedenle kullanılamaz hale geldiği belirtilerek bu tazminat davasının açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayımızda zarar, davalı idarenin kamulaştırma kararı uyarınca yol yapımı sırasında meydana gelmiştir. Yol yapımı ise davalı idarenin görevalanına giren bir kamu hizmeti olduğuna göre, bu kamu görevinin yerine getirilmesi sırasında doğduğu iddia edilen zararın varlığına ve tazmin edilip edilemeyeceğine yukarıda belirtilen hizmet kusuru esasları çerçevesinde inceleme yapılarak karar verilmesi gerekmekte olup bu incelemeyi yapacak olan yargı mercii ise idari yargıdır.
Açıklanan nedenlerle, uyuşmazlığın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği oyu ile aksi yönde oluşan karara katılmıyorum.
Üye
Nüket YOKLAMACIOGLU
* * *
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO : 2009/291
KARAR NO : 2010/89
KARAR TR : 05.04.2010
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 3(a)/2 maddesini ihlal ettiği nedeniyle 13.maddesinin 2.fıkrası uyarınca Gümrük Müdürlüğü, Yolculara Ait Gümrük Komisyonu Kararı ile verilen para cezasının iptali istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk
Dostları ilə paylaş: |