ESAS NO : 2009/197
KARAR NO : 2010/120
KARAR TR : 07.06.2010
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 5149 sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun uyarınca verilen 6 ay spor müsabakalarını seyirden men kararına karşı açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
K A R A R
Davacı : M. V.
Vekili : Av. İ. B.
Davalı : İstanbul Valiliği
O L A Y : İstanbul Valiliği İl Spor Güvenlik Kurulu’nun 1.11.2007 gün ve 2007/13 sayılı kararı ile, 5149 sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un 18. maddesinin 1. bendine muhalefet ederek diğer yabancı maddeleri kullanarak müsabaka düzenini bozduğunun tespit edildiğinden bahisle davacının, 6 ay spor müsabakalarını seyirden men ve (1316 YTL) idari para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili, bu işlemin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.
İSTANBUL 4. İDARE MAHKEMESİ; 28.5.2008 gün ve E:2007/2065, K:2008/1092 sayı ile, davanın; 5149 sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun'un 18. maddesi hükmü uyarınca verilen 6 ay spor müsabakalarını izlemekten men ve para cezasına yönelik 1.11.2007 tarih ve 2007/13 sayılı işlemin iptali istemiyle açıldığı, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 2, 3, 16 ve 27. maddelerinden söz ederek, 5149 sayılı Kanun'un "Cezaların Uygulanması" kenar başlıklı 28. maddesinin 2. fıkrasının, “Bu Kanunda yazılı olan idari para cezalarına dair kararlar ilgililere 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. İtiraz zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. İdari para cezaları 21.7.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur" hükmünün, 8.2.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 537. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı, yukarıda yer alan mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, idari yaptırımın; idari para cezası, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve diğer kanunlarda yer alan idari tedbirler olduğu, bu idari yaptırım kararlarına karşı özel kanunlarında aksine hüküm bulunmaması halinde sulh ceza mahkemeleri nezdinde başvuruda bulunulabileceği, idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde ise; bu işlemlerin iptalleri talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceğinin hükme bağlandığı, dava dosyasının incelenmesinden; 5149 sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un 18. maddesi uyarınca 1.316,00YTL para ve 6 ay süreyle spor müsabakalarını seyirden men cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin 14.11.2007 olur tarihli, 1.11.2007 gün ve 2007/13 sayılı işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığının anlaşıldığı, bu durumda, dava konusu idari yaptırımlara ilişkin yapılacak itirazların görüm ve çözüm yerine dair özel bir düzenleme bulunmadığından, dava konusu işlem uyarınca davacı hakkında tesis edilen para cezası ile 6 ay süreyle spor müsabakalarını seyirden men cezaları, Kabahatler Kanunu kapsamında idari yaptırım olduğundan, görüm ve çözümünün 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun yukarıda yer alan hükümleri uyarınca adli yargı mercilerinin görev alanında bulunduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.
Davacı vekili, bu kez, aynı istemle adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.
İSTANBUL 1. SULH CEZA MAHKEMESİ; 19.11.2008 gün ve D. İş:2008/128, D. İş K:2008/139 sayı ile, itirazda bulunan vekili, İl Spor Güvenlik Kurulu tarafından tahakkuk ettirilen 1.316,00YTL'lik idari para cezası ve 6 ay spor müsabakalarını seyirden men cezası ile ilgili olarak Mahkemelerine itirazda bulunmuş ise de; İl Spor Güvenlik Kurulu tarafından tahakkuk ettirilen 1.316,00.-YTL'lik idari para cezasının usul ve yasaya uygun olduğu, İl Spor Güvenlik Kurulundan getirtilen belgeler ve dosyasının tetkikinde görülmekle itiraz edenin itirazının reddine, 5149 sayılı Kanun'un "Cezaların Uygulanması" kenar başlıklı 28. maddesinin 2. fıkrasının, "Bu Kanunda yazılı olan idari para cezalarına dair kararlar ilgililere 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. İtiraz zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. İdari para cezaları 21.7.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur" hükmünün, 8.2.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 537. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı, 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 537. maddesi ile idari para cezaları ile ilgili husus yürürlükten kaldırılmış olup, 6 ay spor müsabakalarını seyirden men cezası ile ilgili olarak davaya bakma yetkisinin idare mahkemelerinde olması sebebi ile bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, itiraz eden vekili tarafından İstanbul İdare Mahkemesine dava açıldığı ve söz konusu idari para cezası ile ilgili olarak İstanbul 4. İdare Mahkemesi'nin 28.5.2008 tarih ve 2008/1092 sayılı görevsizlik kararı olduğu ve bu nedenle İstanbul 4. İdare Mahkemesi ile Mahkemeleri arasında uyuşmazlık oluştuğu kanaatine varılmakla, Mahkemeleri ile İstanbul 4. İdare Mahkemesi arasındaki yetki uyuşmazlığının halli için dosyanın, ilgili Yargıtay Ceza Dairesine gönderilmek üzere İstanbul C. Savcılığı Sulh Tetkik Bürosuna gönderilmesine karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Sıddık YILDIZ, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 7.6.2010 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;
Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.
2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesindeki “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler” hükmüne göre, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.
Yasakoyucu, 14. maddeye göre hukuk alanında olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağını tanımıştır.
Olayda, adli yargı yerince, 6 ay spor müsabakalarını seyirden men cezası ile ilgili olarak davaya bakma görevinin idare mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevli merciin belirtilmesi için re’sen Yargıtay’a başvurulmasına karar verildiği, Yargıtay’ca, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği anlaşılmıştır.
Bu haliyle, her ne kadar 2247 sayılı Yasa’da öngörülen yönteme uymamakta ise de, davanın taraflarınca başvuruda bulunulmadığı gözetilerek, İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nce re’sen yapılan başvurunun, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile Uyuşmazlık Mahkemesi’nin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması, gerek dava ekonomisine gerekse Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kuruluş amacına uygun olacağından, adı geçen Mahkemece idari yargının görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden gönderilmiş ise de; adli yargı dosyası içerisinde İdare Mahkemesi kararının kesinleşmiş karar örneği bulunduğundan, idari para cezası yönünden adli yargı yerince esastan karar verilmiş olması nedeniyle adli ve idari yargı yerleri arasında 6 ay spor müsabakalarını seyirden men kararı yönünden oluşan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava, 5149 sayılı Kanun’un 18. maddesinin 1. bendine göre verilen 6 ay spor müsabakalarını seyirden men kararının kaldırılması istemiyle açılmıştır.
28.4.2004 tarih ve 5149 sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. maddesinde, “Bu Kanunun amacı; spor müsabakalarının yapıldığı alanlar ile bunların eklenti ve çevresinde müsabaka öncesinde, müsabaka esnasında veya sonrasında şiddetli rekabet ve bunun doğurduğu fanatizm sonucu patlayıcı, parlayıcı, yanıcı, yakıcı, kesici veya delici maddelerin kullanılmasının, şiddet ve düzensizliğin, kişilik haklarına, ailevî veya manevî değerlere yönelik hakaret, sövme ve aşağılayıcı slogan ve davranışların yer aldığı sporun ruhuna, ilke ve kurallarına uymayan kötü tezahüratın önlenmesi suretiyle huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığı ve kamu düzeninin sağlanmasına yönelik olarak alınacak önlemler ve uygulanacak yaptırımlarla ilgili usul ve esasları düzenlemektir” ve 18. maddesinin birinci fıkrasında, “Spor müsabakalarının yapıldığı kapalı veya açık alanlara 11 inci maddede sayılan maddeleri sokan kişilere; dört ay süreyle spor müsabakalarını seyirden men ve yediyüzellimilyon lira, fiilin tekrarı halinde sekiz ay süreyle spor müsabakalarını seyirden men ve ikimilyarbeşyüzmilyon lira idarî para cezası verilir. Bu maddeleri kullanan kişilere; altı ay süre ile müsabakaları seyirden men ve birmilyar lira, fiilin tekrarı halinde bir yıl süre ile müsabakaları seyirden men ve üçmilyar lira idarî para cezası verilir” denilmiş; 28. maddesinde ise, bu Kanuna aykırı eylemlerde bulunanlar hakkında spor güvenlik kurulunun re'sen veya kendisine gelen şikâyet ve ihbarlar üzerine yapacağı inceleme sonucunda mahallin en büyük mülkî idare amiri tarafından ilgili hakkında bu Kanundaki idarî para cezaları veya tedbirlerin uygulanmasına karar verileceği, bu Kanunda yazılı olan idarî para cezalarına dair kararların ilgililere 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edileceği, bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde idare mahkemesine itiraz edilebileceği, itirazın cezanın yerine getirilmesini durdurmayacağı, itiraz üzerine verilen kararın kesin olduğu, itirazın zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılacağı, idarî para cezalarının 21.7.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunacağı öngörülmüşken, bu madde, 23.1.2008 gün ve 5728 sayılı Kanun’un 537. maddesiyle, “Bu Kanuna aykırı eylemlerde bulunanlar hakkında büyükşehir ve il belediye sınırları içinde il spor güvenlik kurulunun, bunun dışındaki yerlerde ilçe spor güvenlik kurulunun re’sen veya kendisine gelen şikâyet ve ihbarlar üzerine yapacağı inceleme sonucunda mahallin en büyük mülkî idare amiri tarafından ilgili hakkında bu Kanundaki idarî para cezaları veya tedbirlerin uygulanmasına karar verilir.
Bu Kanun hükümlerine göre verilen idarî para cezalarından tahsil edilen miktarın tamamı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü hesabına aktarılır. Bu paralar Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından çıkarılacak yönetmelik esaslarına göre yüzde ellisi Engelliler Spor Federasyonu ile engelliler kulüp ve faaliyetlerine, yüzde ellisi ise fair play kurallarına uygun hareket eden amatör spor kulüpleri ile okul sporlarının geliştirilmesine ayrılır.
Bu Kanunda belirtilen yasaklara uymayan kişilerin kimlik bilgileri, müsabakanın veya eylemin yapıldığı mahallin emniyet birimlerince fotoğraflı olarak kaydedilir ve bu kayıtlardaki kişiler takibe alınır” şeklinde değiştirilmiştir. 5728 sayılı Kanun hükümleri 8.2.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Olayda, 6 ay spor müsabakalarını seyirden men kararının kaldırılması istemiyle dava açılmış olup; 5149 sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’da söz konusu idari yaptırıma karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Öte yandan; 30.3.2005 gün ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 6.12.2006 gün ve 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinde, “ (1) Bu Kanunun;
a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,
uygulanır”; 16. maddesinde, “(1) Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idarî yaptırımlar, idarî para cezası ve idarî tedbirlerden ibarettir.
(2) İdarî tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerdir”; 19. maddesinde, “(1) Diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için;
a) Bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi,
b) İşyerinin kapatılması,
c) Ruhsat veya ehliyetin geri alınması,
d) Kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması,
Gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır”; Kanunun “Başvuru yolu” başlıklı 27. maddesinin 1. fıkrasında ise, “İdari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir” düzenlemeleri yer almıştır.
Bu düzenlemelere göre; Kabahatler Kanunu’nun, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.
Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.
Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.
İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen 6 ay spor müsabakalarını seyirden men kararının, 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden olduğu, 5149 sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’da bu idari yaptırımlara karşı itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, 6 ay spor müsabakalarını seyirden men kararına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Sulh Ceza Mahkemesinin 19. madde kapsamında kabul edilen başvurusunun reddi gerekmiştir.
SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 1.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 19. madde kapsamında kabul edilen 19.11.2008 gün ve D. İş:2008/128, D. İş K:2008/139 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 7.6.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
* * *
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO : 2009/203
KARAR NO : 2010/121
KARAR TR : 07.06.2010
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : Tapu siciline güvenerek satın aldığı taşınmazın bir kısmının tapusunun mahkeme kararı ile iptali üzerine, uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
K A R A R
Davacı : M. G.
Vekili : Av. M. Ş. O.
Davalı : Batman Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. M. E. B.
İhbar Olunan : Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü
Vekili : Av. H. K.
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin Batman ili Tilmerç Köyü 2836 parsel sayılı gayrimenkulün maliki olduğunu, başka bir şahıstan satın aldığı bu gayrimenkulün, Batman Belediyesi'nce 2604 ve 2571 nolu parsellerin ihdas edilerek birleştirilmesinden oluştuğunu, söz konusu parseldeki gayrimenkulün ihale ile davalı tarafından satıldığını, müvekkilinin de bu gayrimenkulü satın alan 3. şahıstan satın aldıktan sonra Batman Asliye Hukuk Mahkemesinde Davacı A. Y. tarafından açılan Tapu iptali ve meni müdahale davasında, Mahkemece; müvekkiline ait parselin davacıya ait taşınmaza tecavüzlü olduğundan bahisle, 2836 nolu parselin 92,21 m2'lik kısmının iptaline (17.10.2001 gün ve E:2000/58, K:2001/579 sayılı karar ile) karar verildiğini; davanın sonucunun Belediye Başkanlığı'nı da ilgilendirdiğinden ve müvekkilinin ileride mağduriyetine sebep olmaması açısından davanın, Davalı Belediye'ye ihbar edildiğini ancak davalının, davayı takip etmediğini; müvekkilinin, 2836 nolu parselin iyi niyetli maliki bulunduğunu, kendisinin söz konusu gayrimenkulü tapu kaydına istinaden ve iyi niyetle almış olduğunu; 2836 nolu parselin, davalı idarece 2604 ve 2571 nolu parsellerin arasında yol varmış gibi düşünülerek ihdas ettirildiğini ve gayrimenkulün davalı idarece tapuya tescil ettirildikten sonra da satışının yapıldığını ancak, bilirkişi raporlarından bu parseller arasından yoldan ihdas edilecek bir konumun bulunmadığının anlaşıldığını ifade ederek, sonuçta; müvekkilinin satın almış olduğu 2836 nolu parselin iptal edilen 92,21 m21ik kısmının (m2 birim fiyat= 60,00 TL) bedeli olan 5.532,00 TL'nin, Batman Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2000/58, K:2001/579 sayılı davadaki karar tarihi olan 17.10.2001 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.
Dava, Batman Belediye Başkanlığı vekilinin istemi üzerine Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne ihbar edilmiştir.
Davalı Batman Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde; ihdasen oluşan dava konusu parselin geçerli bir tapu kaydına istinaden satıldığını ve kusurun tamamen Batman Kadastro Müdürlüğünün hatalı işleminden kaynaklandığını, davacının talebinin haklı görülmesi halinde muhtemel zararı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünden talep etme haklarının doğacağını, bu nedenlerle satım işleminin gerçekleşmesini doğrudan sağlayan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne ihbarda bulunduklarını; ihbar edilen Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü vekili ise cevap dilekçesinde; davalının iddia ettiği gibi davacıya ait taşınmazın bir bölümünde 3. kişilerin bir hakkı mevcut ise, kusurun tamamen taşınmazı davacıya satan davalı Belediye Başkanlığına ait olduğunu, yapılan satış işleminin dayandığı işlemlerin davalı kurum tarafından hazırlanması ve kontrol edilmesi gerektiğini, davalı tarafından yaptırılan tescil bildirimine ait kroki ve alt yapı çalışmalarının serbest harita mühendisleri tarafından yapıldığını, imza aşamasında Kadastro Genel Müdürlüğüne geldiğini, burada hatalı bir işlem var ise dahi, bunun tamamen davalı Belediyenin işlem yaptırması ve denetim ihmalinden kaynaklandığını belirterek davanın reddini talep etmişlerdir.
{Öte yandan, A. Y.’ın vekili tarafından, M. G.’e karşı açılan davada Batman Asliye Hukuk Mahkemesi; 17.10.2001 gün ve E: 2000/58, K:2001/579 sayı ile; davacı vekilinin 26.01.2000 tarihli dava dilekçesi ile müvekkilinin Batman ili Tilmerç Köyünde kain 466 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalının ise 2836 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalıya ait taşınmazın öncesinin olmadığını, ortada tapulu yer yok iken Batman Belediye Başkanlığınca 2604 ve 2571 parsel sayılı taşınmazları ihdas ettirdiğini, belediye tarafından ihdas ettirilip kadastro ve tapudan geçirildikten sonra bu iki parselin birleştirildiği 2836 nolu parseli davalının aldığını, 2836 parsel sayılı taşınmazın müvekkilinin arsasına 92.21 m2’lik tecavüzlü olduğunu belirterek bu kısmın tapusunun iptaline ve müdahalenin menine karar verilmesini talep ve dava etmiş olduğunu; davalı vekilinin cevap dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu edilmiş taşınmazı tapu kaydına istinaden ve tapudaki sınırları ile iktisap ettiğini, iktisabının iyi niyetli olup tapu kaydına dayandığını, davacının mağduriyetinin belediyenin ihdasından doğduğunu, böyle bir durumda husumetin Belediye Başkanlığına tevcih edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiş olduğunu; talep doğrultusunda ihbar dilekçesinin Batman Belediye Başkanlığına tebliğ edildiğini, Belediye Başkanlığının duruşmalara katılmadığı gibi herhangi bir belge de ibraz etmediğini; davaya konu taşınmazlara ait tapu kayıt örneği ve 1/1000 ölçekli kroki getirtilerek mahallinde 18.9.2000 tarihinde etraflıca keşif yapıldığını, fen bilirkişisinin 25.9.2000 tarihli krokili raporunu ibraz ettiğini, dava konusu taşınmazlara 18. Maddenin uygulanıp uygulanmadığı hususu Batman Belediye Başkanlığından sorulduğunu; davanın, 2604 ve 2571 parsel sayılı taşınmazların Belediye Başkanlığı tarafından ihdas edilmesi ve ihdas nedeniyle 2836 parsel numarasını alan taşınmazın dava konusu edilen 466 parsel sayılı taşınmaza 92.21 m2.lik binmeli olan kısmın tapusunun iptali ve müdahalesinin meni talepli olduğunu, Tapu Sicil Müdürlüğünden gönderilen yazıya göre dava konusu edilen 466 parsel sayılı taşınmazın evveliyatının 298 nolu parsel iken 2836 parsel sayılı taşınmazın Belediye Başkanlığı adına kayıtlı bulunan muhtelif parsellerden geldiğinin bildirildiği, mahallinde yapılan keşifte refakate alınan fen bilirkişisinin krokili raporuna göre 2836 parsel sayılı taşınmazın 2604 ve 2571 nolu parsellerin tevhidinden meydana geldiği, 2604, 2571 ve 466 nolu parseller arasında yol varmış gibi düşünülerek ihdas ve tescil işleminin yapıldığı, ihdas sonrası 2836 parsel numarasını alan taşınmazın dava konusu 466 parsele binmeli olan kısmının 92.21 m2 olduğunun tespit edildiği, Belediye Başkanlığından gönderilen 10.01.2001 tarihli yazıya göre söz konusu parsellere 18. maddenin uygulanmadığının bildirildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, Batman ili merkez Tilmerç köyünde kain 2836 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kalan ve fen bilirkişisi raporunda kırmızı kalem ile taralı olarak gösterilen 92.21 m2’lik kısmın Tapusunun İptali ile davalının bu kısma ilişkin Müdahalesinin Men’ine karar vermiş; bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. }
BATMAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:18.02.2005 gün ve E:2003/486, K:2005/136 sayı ile, Davacı vekilinin dava, davalı ile ihbar edilen Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü vekillerinin cevap dilekçelerinin özetini yaptıktan sonra; Tapu Sicil Müdürlüğünden dava konusu taşınmazın tapu kaydı dayanak belgeleri ve tüm tedavülleri ile Kadastro Müdürlüğünden taşınmazın 1/1000 ölçekli krokisi, Batman Asliye Hukuk Mahkemesine ait 2000-58 esas 2001-579 karar sayılı dosya, tapu sicil müdürlüğünden dava konusu taşınmaza emsal teşkil edebilecek taşınmazların tapu ve satış kayıtları, Batman Belediye Başkanlığından dava konusu taşınmazın dava tarihi olan 23.06.2003 tarihi itibari ile emlak vergisine esas teşkil eden metrekare değerini gösteren belgelerin celbedilmiş bulunduğu; toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davacının dava konusu 2836 parsel nolu taşınmazın maliki olup taşınmaza komşu 466 parsele 92.21 m2.lik tecavüzlü olduğundan bahisle, 466 parsel maliki tarafından davacı aleyhine açılan Batman Asliye Hukuk Mahkemesine ait 2000-58 esas 2001-579 karar sayılı meni müdahale ve tapu iptali tescil davası neticesinde, davacının taşınmazının 92.21 m2.lik kısmının tapu kaydının iptal edildiği, ancak toplanan delillere göre dava konusu 2836 nolu parselin evveliyatının olmayıp davalı Belediye Başkanlığınca, ortada tapulu yer yok iken, 2604 ve 2571 parsellerin ihdas ettirildiği, tapu ve kadastrodan geçirilen bu taşınmazların daha sonra birleştirilerek dava konusu 2836 parsel nolu taşınmazın oluşturulduğu ve davacıya satıldığı, 466 parsele yapılan 92.21.m2.lik tecavüzün, Belediyece Kadastroya yapılan ihdas işlemi sırasında yapıldığı, zararın yapılan idari işlem neticesinde ortaya çıktığı bu sebeple idari yargının görevli olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ’nin 9.11.2006 gün ve E:2006/11786, K:2006/11925 sayılı kararı ile onanmak suretiyle kesinleşmiştir.
Davacı vekili, bu kez, aynı istemle (ancak bu defa, Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verilen E:2003/486, K:2005/136 sayılı davanın açıldığı tarih olan 23.06.2003 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte) idari yargı yerinde dava açmıştır.
DİYARBAKIR 1. İDARE MAHKEMESİ: 31.12.2008 gün ve E:2006/2261, K:2008/2470 sayı ile davanın, Batman İli Tilmerç Köyü 2836 nolu parselde bulunan ve tapuda davalı Batman Belediye Başkanlığı adına kayıtlı olan taşınmazın davacı dışındaki 3. bir sahsa, 3. şahsın da davacıya satışından sonra, mahkeme kararıyla taşınmazın 92,21 m² lik kısmının A. Y. isimli sahsa ait olduğunun anlaşılması üzerine 92,21 m² lik kısmın değer karşılığı olarak 5.532- TL tazminat ödenmesine karar verilmesi istemiyle açıldığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde; tam yargı davalarının, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olarak tanımlandığı; dava dosyasının incelenmesinden; Batman İli Tilmerç Köyündeki parselasyon çalışmaları sonucu ihdas edilen 2836 nolu parseldeki taşınmazın tapuya Batman Belediye Başkanlığı adına tescil edildiği ve Batman Belediye Başkanlığı tarafından ihale ile davacı dışındaki 3. bir şahsa satıldığı, daha sonra davacının 3. şahıstan söz konusu taşınmazı satın aldığı, bilahare A. Y. isimli şahsın 2836 nolu parseldeki taşınmazın 92,21 m² lik kısmının kendi arsasına tecavüz oluşturduğu iddiasıyla tapu iptali ve men"i müdahale davası açtığı, dava sonucu 2836 parsel nolu taşınmazın 92,21 m² lik kısmının A. Y.'ın arsasına tecavüz oluşturduğu belirtilerek bu kısmın tapusunun iptali ile müdahalenin menine karar verildiği, bilahare davacı tarafından söz konusu taşınmazın tapu iptaline karar verilmiş olan 92.2 m²'lik kısmının rayiç bedeline karşılık 5.532-TL'nin tazmini istemiyle Batman Belediye Başkanlığına karşı Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/486 esasına kayıtlı açılan davada 18.02.2005 tarih ve 2005/136 nolu kararla idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği ve bu kararın 25.12.2006 tarihinde kesinleşmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığının anlaşıldığı; bakılan davada, davalı Batman Belediye Başkanlığının, kendisine ait olmadığı daha sonra verilen mahkeme kararıyla ortaya çıkan taşınmazı 3. sahsa sattığı, davacının da 3. şahıstan satın aldığı, davacının özel hukuk hükümleri çerçevesinde satıştan kaynaklı ödemiş olduğu bedelin rayiç tutarının kendisine iadesi amacıyla tazminat davası açtığı; ortada idari yargının görev alanı içerisinde değerlendirilebilecek tam yargı davası niteliğinde bir davanın söz konusu olmadığı gerekçesiyle, davanın GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE karar vermiş; bu karar kesinleşmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Erdoğan BUYURGAN, Habibe ÜNAL, Sıddık YILDIZ, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 07.06.2010 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava, tapuda davalı Belediye Başkanlığı adına kayıtlı olan taşınmazın, davacı dışındaki 3. bir sahsa, 3. şahsın da davacıya satışından sonra; Mahkemece taşınmazın 92,21 m² lik kısmının A.Y. isimli sahsa ait olduğunun anlaşılması nedeniyle, taşınmazın bu kısmının tapusunun iptali ile davalının bu kısma ilişkin müdahalesinin men’ine karar verilmesi üzerine, davacı tarafından; söz konusu gayrimenkulü, tapu kaydına istinaden ve iyi niyetle satın aldığından bahisle, 92,21 m² lik kısmın değer karşılığı olarak 5.532- TL’nin tazmini istemiyle açılmıştır.
Türk Medeni Kanunu’nun 1007. maddesinde, “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.
Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder.
Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür” denilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, tapuda Batman Belediye Başkanlığı adına tescilli Batman İli Tilmerç Köyünde bulunan, 2836 parsel sayılı taşınmazın anılan Belediyece ihale ile davacı dışındaki 3. bir şahsa satıldığı, daha sonra davacının 3. şahıstan söz konusu taşınmazı satın aldığı, bilahare aynı yerde 466 parsel sayılı taşınmazın maliki olan A. Y. isimli şahsın, 2604 ve 2571 parsel sayılı taşınmazların Belediye Başkanlığı tarafından ihdas edilmesi ve ihdas nedeniyle 2836 parsel numarasını alan taşınmazın, kendi taşınmazına 92.21 m2.lik binmeli olan kısmının tapusunun iptali ve müdahalenin meni istemiyle açtığı dava sonucu Batman Asliye Hukuk Mahkemesince; 17.10.2001 gün ve E: 2000/58, K:2001/579 sayı ile, 2836 parsel sayılı taşınmazın 92,21 m² lik kısmının A. Y.'ın arsasına tecavüz oluşturduğu belirtilerek, bu kısmın tapusunun iptali ile müdahalenin menine karar verildiği; bunun üzerine davacı tarafından; söz konusu gayrimenkulü, tapu kaydına istinaden ve iyi niyetle satın aldığından bahisle, 92,21 m² lik kısmın değer karşılığı olarak 5.532- TL’nin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.
Buna göre, davacının iddiasının, taşınmazın tapu kaydının hatalı tescili nedeniyle iptal edilmesinden kaynaklandığı ve açılan davanın bununla ilişkilendirildiği gözetildiğinde, davanın görüm ve çözümünün, Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre adli yargının görevine girdiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 18.02.2005 gün ve E:2003/486, K:2005/136 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 07.06.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
* * *
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Dostları ilə paylaş: |