ESAS NO : 2009/208
KARAR NO : 2010/124
KARAR TR : 07.06.2010
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : Finansmanı davacı tarafından karşılanılan okul inşaatı ile ilgili olarak yüklenici firmaya fazla ödendiği tespit edilen tutarın yasal faizi ile birlikte tahsili istemiyle açılan davanın, Milli Eğitim Bakanlığı yönünden İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
K A R A R
Davacı : Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü
Vekilleri : Av. M. B. K. – Av. N. E.
Davalılar : 1- Ankara Valiliğine izafeten İl Özel İdaresi
Vekili : Av. D. S.
2- Milli Eğitim Bakanlığı
Vekili : Av. Dr. G. K.
O L A Y : Davacı vekilince dava dilekçesinde, Ankara İli, Yenimahalle 2. Bölge, Orman Çiftliği Mahallesi’nde bulunan Milli Piyango Başkent Özürlüler Eğitim Merkezi okul inşaatının finansmanının İdarelerince karşılandığı, bu konuda Ankara Valiliği ile İdareleri arasında 23.3.2001 tarihinde Milli Eğitim Bakanı tarafından onay verilen Protokolün imzalandığı, Protokolün 1. maddesinde; Ankara Valiliği Milli Eğitim Müdürlüğü’nce özürlülere yönelik Ankara İli, Yenimahalle İlçesi’nde Eğitim Merkezi yaptırılması için İdarelerince gerekli finansmanın sağlanarak Valilik emrine tahsis edileceğinin, 3. maddesinde; inşaatın Valilikçe resmi okul inşaatları prosedürüne uygun olarak gerçekleştirileceğinin, projenin uygulanması için ihalenin, kontrollük hizmetleri ve müteahhide yapılacak ödemelerin tamamının Valilikçe yürütüleceğinin, 4. maddesinde ise; inşaatın en ekonomik şekilde hızla sonuçlandırılması ve belli bir standardın sağlanabilmesi için gerekli önlemlerin Valilikçe alınacağının hüküm altına alındığı, ihalenin Ankara Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Emanet Komisyonu tarafından gerçekleştirilerek, işin Cemsa İnşaat Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.’ne ihale edildiği, Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı’nca TBMM Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu’na sunulmak üzere hazırlanmış olan 15.12.2006 günlü inceleme raporunda, söz konusu okul inşaatı ile ilgili olarak; inşaat imalatları ve nakliyeler, elektrik tesisatı imalatları, mekanik tesisat imalatlarındaki hatalı belirlemeler nedeniyle yüklenici firmaya fazla ödemede bulunulduğu, bu imalat miktarlarını hatalı belirleyerek firmaya fazla ödeme yapılmasına sebebiyet veren Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü elemanlarından bir kısmının da firma ile birlikte sorumlu olduğu tespit edilerek, raporun 4.1 inci maddesinde: "2002 yılı fiyatlarıyla (emanet indirimi, ihale tenzilatı düşüldükten ve %18 KDV eklendikten sonra) yüklenici firmaya fazla ödendiği belirlenen toplam 188.030,25 YTL’nin ve yasal faizinin kesin hesabının ivedilikle çıkarılarak yüklenici firmadan rızaen tahsil edilmesi, tahsil edilemediği takdirde bu tutarın geçici kabul tarihi olan 27.12.2002 tarihini takip eden yılbaşından itibaren dava açılma tarihine kadar olan yasal faizlerinin, yüklenici firma Cemsa İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile ödemeler ve uygulamalarda sorumluluğu belirlenen ve 4.2 maddesinde isimleri belirtilen İdare elemanlarından müştereken ve müteselsilen tahsil edilmesi için dava açılması amacıyla raporumuz ve eklerinin Ankara Valiliği’ne intikal ettirilmesi gerektiği" nin belirtildiği, söz konusu inceleme raporu gereğince İdarelerince Ankara Valiliği’ne gönderilen yazıda, firma ve sorumlular aleyhine dava açıldığında davaya müdahale talebinde bulunacaklarından, açılacak davadan İdarelerine bilgi verilmesinin istendiği, bilahare dava açılıp açılmadığı konusunda göndermiş oldukları yazıya Ankara Valiliği Defterdarlık Muhakemat Müdürlüğü’nce verilen 11.10.2007 tarihli cevabi yazıda; konu ile ilgili olarak yapılacak işlemlere esas olmak üzere dosyanın Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü’ne gönderildiği, verilecek görüş doğrultusunda hareket edileceğinin bildirildiği, söz konusu okul inşaatının sadece finansmanının İdarelerince karşılandığı, İdarelerinin yüklenici firma ile yapılan sözleşme ve işlemlerde taraf olmadığı, bu konudaki işleyişin, Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından İdarelerine gönderilen hak ediş raporlarının matematiksel kontrolünün yapılmasını takiben, hak ediş bedellerinin firmaya ödenmek üzere Valilik hesabına aktarılması şeklinde olduğu, okul inşaatı ihalesinin, yapımının, firmaya yapılan ödemelerin gerçekleştirilmesinin davalı İdarelerce yapıldığı, bu nedenle, burada İdarelerinin muhatabının yapılan Protokol hükümleri çerçevesinde Ankara Valiliği ve Valilik adına ihale işlemlerini yürüten Milli Eğitim Bakanlığı olduğu, 23.3.2001 tarihli protokol hükümleri uyarınca ihalenin kontrollük hizmetlerinin ve müteahhide yapılan ödemelerin tamamının davalı İdarelerce yerine getirildiği, yapılan fazla ödemede davalı İdare elemanlarının da sorumluluğunun bulunduğunun tespit edildiği, bu sebeple, yüklenici firmaya fazladan ödenen tutarla ilgili olarak İdarelerinin uğramış olduğu zararda gerekli dikkat ve özenin gösterilmemiş olması nedeniyle davalı İdarelerin kusur ve sorumluluğunun bulunduğu ileri sürülerek fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla 15.12.2006 tarihli rapor gereği yüklenici firmaya fazla ödendiği belirlenen 188.030,25 YTL İdareleri zararının, yapılan ödemelerin Valilik hesabına aktarıldığı tarihlerden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açılmıştır.
Davalı Milli Eğitim Bakanlığı vekilince savunma dilekçesinde, davanın hizmet kusuruna dayandığı ve hizmet kusurundan kaynaklanan davaların idari yargıda görülmesi gerektiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulmuştur.
ANKARA 24.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 19.3.2009 gün ve E:2008/380 sayı ile, İdarenin özel hukuk tüzel kişisi olarak yürüttüğü hizmetleri sırasında meydana gelen zarardan dolayı açılan davanın adli yargının görev alanına girmesi nedeniyle davalı yanın görev itirazının reddine karar vermiştir.
Davalı Milli Eğitim Bakanlığı vekilinin, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yolundaki dilekçesi üzerine dava dosyası örneği Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmiştir.
DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Davacının finanse ettiği okulu yaptıran davalı İdarelerin yüklenici firmaya fazla ödeme yapması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2008/380 sayısında kayıtlı dosyada açılan davada, davalılardan Milli Eğitim Bakanlığı’nca davanın görüm ve çözümünün idari yargının görevine girdiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulduğu ve itirazın reddi üzerine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasının istenildiği, Anayasa’nın 125 inci maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunun belirtildiği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2 nci maddesinde idari dava türlerinin sayıldığı, bu maddenin (1-b) bendinde de, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davalarının, görüm ve çözümü idari yargının görev alanına giren idari dava türleri arasında gösterildiği, kamu hizmetini yürütmekle yükümlü kılınan kamu kuruluşunun, kamu hizmetini yürütürken kişilere veya kurumlara verdiği zararın tazminine ilişkin davada, kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuk kurallarına uygun olarak yürütülüp yürütülmediği, kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediği, sonuçta, hizmet kusuru ve idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tayin ve tespitinin idari yargı yerlerine ait bulunduğu, 3797 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 39/b maddesi ile 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 51. maddesi uyarınca Bakanlığa bağlı okul ve kurumların binalarını yapmak veya yaptırmak, her derece ve türdeki eğitim kurumlarına ait bina ve tesisleri planlamak ve yaptırmak görevinin Milli Eğitim Bakanlığı’na verildiği, dosyanın incelenmesinden, Ankara İlinde Milli Piyango Başkent Özürlüler Eğitim Merkezi adı altında okul yaptırılması konusunda davacı Milli Piyango İdaresi ile Ankara Valiliği arasında protokol yapıldığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nca onaylandığı, Protokolün, "Protokol Şartları" başlıklı 1. maddesinde, Ankara Valiliği Milli Eğitim Müdürlüğü’nce eğitim merkezi yaptırılması için gerekli finansmanın Milli Piyango İdaresi’nce sağlanarak Valilik emrine tahsis edileceği, 2. maddesinde, Milli Piyango İdaresi’nce tahmini keşif bedelinin Valilikçe bildirilecek banka hesabına aktarılacağı, kalan tutarın hakedişlere paralel olarak ve hakediş dosyasının Milli Piyango İdaresi’ne ulaşmasından sonra peyderpey ödeneceği, 3. maddesinde, projenin uygulanması, işin ihalesi, kontrollük hizmetleri ve müteahhide yapılacak ödemelerin Valilikçe yürütüleceği, 4. maddesinde de; Valilikçe inşaatın en ekonomik şekilde hızla sonuçlandırılması ve belli bir standardın sağlanabilmesi için gerekli önlemleri alacağı hususlarının öngörüldüğü, okul inşaatı işi ihalesinin Valilikçe yapıldığı, davacının Valilik hesabına aktardığı hakediş bedellerinin yüklenici firmaya Valilik tarafından ödendiği, Maliye Bakanlığı ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığı müfettişleri tarafından yapılan inceleme sonucunda düzenlenen 15.12.2006 tarihli inceleme raporu ile, okul inşaatı işini yüklenen firmaya 188.030,25 YTL fazla ödeme yapıldığının belirlendiği, bakılan davanın da, yüklenici firmaya fazla ödemeden dolayı uğranılan zararın, kontrollük hizmetini yürüten davalı İdarelerin gerekli dikkat ve özeni göstermemesi nedeniyle meydana geldiği iddiasıyla, ilk defa Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/488 Esas sayısında açıldığı, bu davanın, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından söz konusu fazla ödemenin tahsili istemiyle yüklenici Cemsa İnşaat Ltd. Şti. ile 8 kişi hakkında Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/467 Esas sayısında açılan dava dosyası ile birleştirildiği, daha sonra Mahkemenin 21.10.2008 tarih ve E:2007/467 sayılı kararı ile dosyanın ayrılmasına karar verildiği ve ayrılan dosyanın Mahkemenin 2008/380 Esas sayısına kaydedildiğinin anlaşıldığı, olayda, uyuşmazlığın, davacının finansmanını karşıladığı okulun yapımı sırasında Valilikçe yüklenici firmaya yapılan fazla ödemelerden dolayı meydana geldiği ileri sürülen zararın, hizmet kusuru esasına dayanılarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemine ilişkin bulunduğu, bu durumda, davalı İdarelerin hizmet kusuru nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın görüm ve çözümü, idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davalarına bakmakla görevli olan idari yargı yerlerine ait bulunduğundan, Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, anılan Bakanlığın görev itirazının reddine ilişkin kararının kaldırılması gerektiği, bu nedenlerle, 2247 sayılı Yasa'nın 10 uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.
Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.
YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Davacı Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü vekili tarafından davalı Milli Eğitim Bakanlığı ve Ankara Valiliği aleyhine Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan 2008/380 Esas sayılı davada, Danıştay Başsavcılığı tarafından 2247 sayılı Kanun'un 10. maddesi gereğince olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması nedeniyle gönderilen 2009/208 Esas sayılı dosyanın incelendiği, davacının, finansmanını sağladığı okulu yaptıran davalı İdarelerin yüklenici firmaya fazla ödeme yapması nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü zararın tazmini talebiyle Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açtığı davada, davalılardan Milli Eğitim Bakanlığı tarafından görev itirazında bulunulması üzerine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığının anlaşıldığı, dosyanın tetkikinden; Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü’nce Milli Piyango Başkent Özürlüler Eğitim Merkezinin inşaatı ile ilgili olarak Ankara Valiliği ile yapılan protokol hükümleri çerçevesinde Valilikçe kontrolü yapılan hakediş tutarlarına göre ödemenin yapıldığı, Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu raporuna göre 188.030,25 TL fazla ödeme yapıldığının tespit edilmesi üzerine söz konusu zararın hizmet kusuruna dayanılarak davalı İdarelerden tazmin edilmesinin talep edildiğinin anlaşıldığı, Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü ile Ankara Valiliği arasında yapılan ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylanan 23.3.2001 tarihli Protokolün 3. maddesi gereğince projenin uygulanması ve işin ihalesi, kontrollük hizmetleri ve müteahhide yapılacak ödemelerin Valilikçe yürütüleceği belirtilirken, aynı Protokolün 4. maddesinde de, Valiliğin inşaatın en ekonomik şekilde hızla sonuçlandırılması için gerekli önlemleri alacağının düzenlendiği ve anılan Protokol hükümleri uyarınca ihalenin kontrollük hizmetleri ve müteahhide yapılan ödemelerin tamamının davalı İdarelerce yerine getirildiği, dolayısıyla yüklenici firmaya fazla ödemeden kaynaklanan zararın oluşmasında gerekli dikkat ve özenin gösterilmemiş olması nedeniyle davalı İdarelerin kusur ve sorumluluklarının bulunduğu ileri sürülerek dava açıldığının görüldüğü, 3797 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un 39. maddesinde, “a) Bakanlığın bütün birimlerine ait arsa, bina ve tesisleri; ilgili birimlerle koordine ederek, imar durumu ve uygunluğu yönünden incelemek, ihtiyaçlarını tespit ve programlamak, mevcut binaların onarım ve bakımlarını yapmak veya yaptırmak, b) İhtiyaç duyulan bina ve araziyi kiralamak, satın almak, Bakanlığa bağlı okul ve kurumların binalarını yapmak veya yaptırmak, c) Teklif edilen arsa ve binaların uygunluğu yönünden incelenmesini yapmak, elverişli olanlarının ilgili birim adına kamulaştırma ve tahsis işlemlerini yürütmek, d) Bakanlık merkez birimlerinin gençlik ve spor saha ve tesislerinin milletlerarası norm ve standartlara uygun etüt ve projelerini ilgili kuruluşlarla koordine ederek hazırlatmak, yaptırmak, kamulaştırmasını, bakımını, onarımını ve emlak hizmetlerini yürütmek, e) Yukarıdaki işlemlere ait bütçe düzenlemelerini yapmak, uygulamalarını takip etmek ve denetim altında bulundurmak, f) İnşaat ve emlak görev ve hizmetlerinin yürütülmesinde Bakanlığa ait ilgili birimler ile ilişkili Bakanlık ve Kuruluşlarla koordinasyon ve işbirliğinde bulunmak, g) (Ek bent: 24/07/2008-5793 S.K./24.mad) İhtiyaç duyulan okul, eğitim yerleşkesi gibi eğitim tesislerini Hazinenin mülkiyetinde bulunan arazi ve arsaların gerçek bedeli üzerinden devri karşılığında ve/veya bedeli Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin ilgili tertiplerine bu amaçla konulan ödeneklerden veya döner sermaye gelirlerinden karşılanmak üzere, Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca düzenlenecek protokol esasları çerçevesinde yaptırmak” hükmü; 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun “Okul Yapıları ve Taşınmazları” başlıklı 51. maddesinde, “Her derece ve türdeki eğitim kurumlarına ait bina ve tesisler çevrenin ihtiyaçlarına ve uygulanacak programların özelliklerine göre Milli Eğitim Bakanlığınca planlanır ve yaptırılır. Bu maksatla her yıl Milli Eğitim Bakanlığı bütçesine gerekli ödenek konur. Arsa temini ile okul bina ve tesislerin yapım ve donatımında Devletin azami imkanlarının kullanılması yanında vatandaşların her türlü yardımlarından da yararlanılır ve yardımlar teşvik edilir ve değerlendirilir” hükmünün yer aldığı, söz konusu hükümlerden, Bakanlığa bağlı okul ve kurumların binalarını yapmak veya yaptırmak, öngörülen işlemlere ait bütçe düzenlemelerini yapmak, uygulamalarını takip etmek ve denetim altında bulundurmak, inşaat ve emlak görev ve hizmetlerinin yürütülmesinde Bakanlığa ait ilgili birimler ile ilişkili Bakanlık ve Kuruluşlarla koordinasyon ve işbirliğinde bulunmak görevlerinin Milli Eğitim Bakanlığı’na verildiğinin anlaşıldığı, Anayasa'nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı, dava konusu uyuşmazlıkta; kamu kurumu niteliğindeki davalı İdarelerin denetim ve gözetim yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirip getirmediğinin, zararın meydana gelmesinde bir hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının ve olayda meydana gelen zararın hizmet kusuru esaslarına göre tazmininin gerekip gerekmediğinin belirlenmesi söz konusu olacağından, 2577 sayılı Kanun'un 2/1-b maddesi gereğince açılan davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği, bu nedenlerle, Danıştay Başsavcılığı’nın 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/380 Esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Sıddık YILDIZ, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 7.6.2010 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Milli Eğitim Bakanlığı vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı’nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava, finansmanı Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından karşılanan, Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü denetimi altında, %8,05 tenzilatla emaneten Cemsa İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından yapımı gerçekleştirilen Milli Piyango Başkent Özürlüler Eğitim Merkezi inşaatı ile ilgili olarak fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla 15.12.2006 tarihli inceleme raporuyla yüklenici firmaya fazla ödendiği belirlenen 188.030,25 YTL İdareleri zararının, yapılan ödemelerin Valilik hesabına aktarıldığı tarihlerden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemiyle açılmıştır.
Olayda, Milli Eğitim Bakanı’nın onayı ile yürürlüğe giren Milli Piyango İdaresi Genel Müdürü ile Ankara Valisi arasında yapılan Protokolde, Protokolün konusunun, Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından, Ankara İlinde Milli Piyango Başkent Özürlüler Eğitim Merkezi yaptırılması olduğu; taraflarının, Protokolde; Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü’nün (İdare); Ankara Valiliği’nin (Valilik) olarak ifade edildiği belirtildikten sonra, protokol şartları olarak 1. maddesinde, “Ankara İli Yenimahalle 2. Bölge Orman Çiftliği Mahallesinde bulunan 7839 ada, 2 parsel nolu 3760 m2 yüzölçümlü arsa üzerine 2000 yılı birim fiyatları ile tahmini keşif bedeli (KDV Hariç) 550 Milyar TL. olan ve Ankara Valiliği Milli Eğitim Müdürlüğünce Özürlülere yönelik özel projeli 24 derslikli ve 500 öğrenci kapasiteli Eğitim Merkezi yaptırılması için gerekli finansman İdarece sağlanarak Valilik emrine tahsis edilecektir. Buna karşılık olarak okulun adı “Milli Piyango Başkent Özürlüler Eğitim Merkezi” olacaktır”; 2. maddesinde, “İdare, 2000 yılı birim fiyatlarına göre tespit edilen 550 Milyar TL. tahmini keşif bedelli Eğitim Merkezine ait protokolün imzalanmasından ve onaylı okul projelerinin, ihale dosyasının, müteahhitle yapılan sözleşmenin, iş programının ve yer teslim tutanağının birer suretinin İdareye gönderilmesinden sonra Valilikçe bildirilecek banka hesabına aktaracak; kalan tutar ise hak edişlere paralel olarak ve hak ediş dosyasının İdareye ulaşmasından sonra peyderpey ödenecektir”; 3. maddesinde, “İnşaat; Valilikçe resmi okul inşaatları prosedürüne uygun olarak gerçekleştirilecek; projenin uygulanması, işin ihalesi, kontrollük hizmetleri ve müteahhide yapılacak ödemeler tamamen Valilikçe yürütülecektir. İnşaatın projesine sadık kalınacak olup, proje değişimi ve benzeri uygulamalara gidilmeyecektir” ve 7. maddesinde, “Hakediş ödemeleri; Valilikçe kontrolü yapılan hak edişlerin İdareye verilmesinden sonra ilgili banka hesabına yapılacaktır. Bu hesaba İdarece yapılacak ödemeler, sadece Eğitim Merkezi inşaatında kullanılacaktır” denilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, yukarıda sözü edilen Protokol uyarınca finansmanı Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından karşılanan, Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü denetimi altında, %8,05 tenzilatla emaneten Cemsa İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından yapımı gerçekleştirilen Milli Piyango Başkent Özürlüler Eğitim Merkezi inşaatı ile ilgili olarak düzenlenen 15.12.2006 günlü inceleme raporunda, 2002 yılı fiyatlarıyla (emanet indirimi, ihale tenzilatı düşüldükten ve %18 KDV eklendikten sonra) yüklenici firmaya toplam 188.030,25YTL fazla ödendiğinin belirtilmesi üzerine fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla yüklenici firmaya fazla ödendiği belirlenen 188.030,25 YTL İdareleri zararının, yapılan ödemelerin Valilik hesabına aktarıldığı tarihlerden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.
Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
Buna göre, yüklenici firmaya fazladan ödenen tutar nedeniyle İdarelerinin uğramış olduğu zararda, yapılan Protokol hükümlerine göre gerekli dikkat ve özenin gösterilmemiş olması nedeniyle davalı İdarelerin kusur ve sorumluluğunun bulunduğunun ileri sürülmesi karşısında, kamu hizmeti yürüttüğü gözetilen davalı Bakanlığın, bu hizmeti yürüttüğü sırada verdiği zararın tazmini istemiyle açılan davada, kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya kimi nedenlerle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının saptanmasının gerekeceği kuşkusuzdur. Bu hususların saptanması ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, 2577 sayılı Yasa’nın 2/1-b maddesi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevlidir.
Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nca yapılan başvurunun kabulü ile Milli Eğitim Bakanlığı vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Asliye Hukuk Mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Milli Eğitim Bakanlığı vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 19.3.2009 gün ve E:2008/380 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 7.6.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
* * *
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO : 2009/231
KARAR NO : 2010/125
KARAR TR : 07.06.2010
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 4856 sayılı Kanunla kadrosunun iptal edilmesi nedeniyle, bir başka göreve atanan davacıya, fazla maaş ödemesi yapılarak Kamu zararına sebebiyet verdiği gerekçesi ile geri istenilmesi üzerine ödenen paranın, faizleri ile birlikte iadesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.
K A R A R
Davacı : Ö. B.
Vekili : Av. B. M. B.
Davalı : Çevre ve Orman Bakanlığı
Vekili : Haz. Av. B. Ö.
O L A Y : Davacı, Bakanlık Müfettişi tarafından hazırlanan raporda; tarafına 2004-2005-2006-2007 yıllarında 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun’un Geçici 2. maddesinin yanlış uygulanmasından dolayı fazla maaş ödendiğinin belirtildiğini; bu doğrultuda, Bolu İl Çevre ve Orman Müdürlüğü tarafından Bolu Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğüne yazılan 28/02/2008 tarih, 130-805 sayılı yazı ile; Çevre ve Orman Bakanlığı Strateji Geliştirme Daire Başkanlığının 01/02/2008 Tarih ve B.18.0.SGB.0.02.04.845.01/6 sayılı Kişi Borçları ile İlgili Değerlendirme Formunun ekte sunulduğu belirtilerek, bu yazı uyarınca; 12.897,47 YTL anaparanın yasal faizi ile tahsil edilmesi ve hakkında kişi borcu hesabı açtırılarak yatırılmasının istenildiğini; anılan yazının kendisine tebliğ edilmemiş olduğunu, 29.02.2008 tarihi itibari ile muhasebe müdürlüğünde görüldüğünü;
Müfettiş raporuna göre 2004-2007 yılları arasında yapılan Yıllık Maaş artışları ödemelerinin toplamının, anapara 12.897,47 YTL, faizinin ise 5.504,40 YTL olarak hesaplandığını;
2005 yılı ödemelerinin Sayıştay denetçileri tarafından incelenmiş olduğunu, Sayıştay Başkanlığınca düzenlenen 2005/467 sayılı ilam ile 2005 yılında yanlışlıkla tarafına ödenen 2.390,34 YTL anapara ile 239,03 YTL faizin toplamı 2.629,37 YTL’nin, 20.02.2008 tarih 2081795 alındı makbuzu ile Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğüne yatırıldığını, Strateji Geliştirme Daire Başkanlığınca istenilen 2004-2006-2007 yıllarına ait fazla ödenen maaş artışları toplamı, anapara miktarı olan 10.507,13 YTL’nin, faizi durdurmak için 29.02.2008 tarihinde Bolu Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğüne yatırıldığını;
4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanunla, kapatılan Mülga Batı Karadeniz Bölge Müdürlüğü ile kadrolar ve unvanların iptal edildiğini; Bölge Müdürü, Bölge Müdür Yardımcısı, İl Çevre Müdürü ve İl Çevre Müdür Yardımcısı kadro unvanı görevde bulunanların görevlerinin Kanunun yayını tarihinde sona erdiğini, en geç bir yıl içinde durumlarına uygun boş kadrolara atanmalarının hükme bağlandığını; kendisi, Mülga Bölge Müdürü olduğunda, her türlü tazminatlar ve diğer mali hakları almakta iken, maaşının dondurularak, mühendis kadrosuna atanması üzerine, dava açtığını, Sakarya 1. İdare Mahkemesince, E:2004/401 sayılı dosya ile yürütmenin durdurulmasına karar verildiğini, bunun üzerine İl Müdürlüğü İMİ Şube Müdürlüğünce Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğü ile yapılan görüşmelerde, Yürütmenin Durdurulması kararının, özlük haklarının iadesi yönünde değerlendirildiği ve ödemelerde mutabık kalındığını; keza, bu dönem içerisinde gelen Sayıştay denetim elemanlarınca herhangi bir yanlışlığın olduğu belirtilmediğinden, uygulamanın doğru olduğu düşüncesi ile şahsına ödemeler yapılmaya devam edildiğini;
657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 71. ve 76. maddelerinde maaş dondurma veya aradaki farkın tazminat olarak ödenmesi gibi ibareler bulunmamakla birlikte, yıllık yapılan cüzi artışların memura verilen kazanılmış bir hak niteliğinde bulunduğunu, ayrıca artışlardan yararlanmanın, bir devlet memurunun müktesep hakkı niteliğinde olduğunu ve bu sebeple diğer memurlar artışları almaya devam ederlerken, maaşının dondurulmasının: 4856 sayılı Kanunla şahsının Anayasa ve eşitlik ilkesine aykırı olarak mağdur edildiğini, maaş dondurulmasının bir özelleştirme neticesi olmadığını, Çevre Bakanlığı ile Orman Bakanlığının birleştirilmesi sonucu olduğunun bilindiğini;
Orman Bakanlığının Çevre Bakanlığı ile birleştirilmesi sonucu yapılan iş ve görevler değişmediği gibi, Çevre Bakanlığının görevine giren işlerin de artı iş olarak yüklendiğini, dolayısıyla; iş yükü olarak değerlendirildiğinde de artışın söz konusu olduğunu, diğer kurumlarda olduğu gibi, özelleştirme sonucu İl Müdürlüğünde çalışmaya başlayan kimseler olmakla birlikte, bu kişilerin daha önceki kurumlarında almış oldukları maaşlar oldukça yüksek olduğundan dolayı, maaşlarının dondurulduğunu;
Orman Bakanlığı’nın, daha önceki yıllarda da aynı şekilde başka bir bakanlıkla birleşmekle birlikte, kadroları iptal edilenler ile kaldırılanların maaşlarının dondurulmadığını, 3046 Sayılı Kanunun Geçici 1. Maddesine göre her türlü haklarının taraflarına ödenmeye devam edilmiş olduğunu, 3046 Sayılı Kanunun Geçici 1. Maddesinde; "Bu kanun uyarınca Bakanlıkların ve bağlı kuruluşların kuruluş kanunlarında yapılacak düzenlemeler nedeniyle kadro unvanı ve derecesi değişen veya kaldırılan görevlilerin eski kadrolarına ait aylık, ek gösterge ve her türlü zam ve tazminat hakları yeni görevlerinde kaldıkları sürece şahıslara bağlı olarak saklı tutulur" denildiğini; Kanun maddesi açık olmasına rağmen, Müfettişçe 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanunun yanlış uygulandığı kanaati ile tarafına yapılan maaş artış ödemelerinin geri istenmesinin, hem kanuna aykırı olduğunu hem de mağduriyete sebep olacağını, aksi düşünülecek olursa bu durumun Anayasaya ve Avrupa Birliği Uyum Yasalarına, ülkemiz ile diğer ülkeler arasında imzalanan sözleşmelere ters düşeceğini;
İptali istenilen işlemin, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönleri ile hukuka aykırı olduğunu; kişisel menfaat ihlalini oluşturduğunu;
Müfettiş raporu ile 2004 tarihinden başlamak üzere 2007 tarihine kadar yapılan ödemelerin tamamının geri istenildiğini ve anapara üzerine oldukça yüksek miktardaki vergi borçlarına uygulanan faiz miktarına göre tahakkuk miktarı belirlendiğini;
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 22.12.1973 tarih ve E:1968/8, K:1973/14 sayılı kararının yer aldığı İdare Mahkemesi kararına göre, idarenin açık yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi haricinde davalı idarenin hatalı işlemini ancak 60 günlük dava açma süresi içinde geri alabileceği dikkate alındığında, kendisinin; uyuşmazlığa konu olaya ilişkin hile veya gerçek dışı beyanının olmadığını, keza idarenin açık hatasının da bulunmadığı gözetildiğinde iptal konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığını ileri sürerek, sonuç itibariyle; fazla maaş ödemesi yapılarak Kamu zararına sebebiyet vermiş olduğu gerekçesi ile Bolu İl Çevre ve Orman Müdürlüğünce, Bolu Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğüne 28/02/2008 tarih- 130-805 sayılı kişi borçları ile ilgili gönderilmiş olan yazı içeriğindeki, Çevre ve Orman Bakanlığı Strateji Geliştirme Daire Başkanlığından alınan 01/02/2008 Tarih ve B.18.0.SGB.0.02.04.845.01/6 sayılı Kişi Borçları ile ilgili Değerlendirme Formu'na dayanak teşkil eden idari işlemin iptali ve kendisinden tahsil edilen 10.507,13YTL’nin faizleri ile iadesine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.
SAKARYA 2. İDARE MAHKEMESİ: 31.12.2008 gün ve E: 2008/248, K: 2008/935 sayı ile davanın, Bolu İl Çevre ve Orman Müdürü olarak görev yapan davacıya fazla maaş ödemesi yapılarak kamu zararına sebebiyet verildiğinden bahisle, Bolu İl Çevre Orman Müdürlüğünce Bolu Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğüne 28.02.2008 tarih ve 805 sayılı kişi borçları ile ilgili gönderilen yazı içeriğindeki Çevre ve Orman Bakanlığı Strateji Geliştirme Daire Başkanlığından alınan 01.02.2008 tarih ve 6 sayılı kişi borçları ile ilgili değerlendirme formuna dayanak teşkil eden idari işlemin iptali ile haksız olarak tahsil edildiği iddia edilen 10.507.13 YTL. nin faizi ile birlikte tazmin istemiyle açıldığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14/3-a maddesine göre dava dilekçelerinin görev ve yetki yönünden inceleneceği, 15/1-a maddesinde ise adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği hükmünün yer aldığı; yine anılan Yasanın 2. maddesinin 4001 sayılı Yasa ile değişik 1.fıkrasında, idari dava türlerinin sayıldığı, 4577 sayılı Yasa ile yeniden düzenlenen (a) bendinde idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için kişisel menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davalarının da bu dava türleri arasında yer aldığı; aynı Yasa'nın 3622 sayılı Kanunla değişik 14.maddesinin 3.fıkrasında ise, dilekçeler üzerinde yapılacak ilk inceleme konularının sırayla belirtildiği, (d) bendinde dava konusu işlemin idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı hususunun ilk inceleme konuları arasında yer aldığı, bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere; ilgililerin idari dava açabilmeleri için, öncelikle ortada idari makamlarca tesis edilmiş bir işlem olması ve bu işlemin idari davaya konu edilebilecek nitelikte bulunmasının gerektiği; 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun 71.maddesinde " - Kamu zararı, mevzuata aykırı karar, işlem, eylem veya ihmal sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır... (Değişik fıkra: 22/12/2005-5436 S.K./10. mad) Kontrol, denetim, inceleme, kesin hükme bağlama veya yargılama sonucunda tespit edilen kamu zararı, zararın oluştuğu tarihten itibaren ilgili mevzuatına göre hesaplanacak faiziyle birlikte ilgililerden tahsil edilir… Kamu zararlarının tahsiline ilişkin usul ve esaslar, Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir." denildiği; 19/10/2006 tarih ve 26324 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konuları ve kamu zararlarının tahsiline ilişkin usul ve esasları belirleyen, Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 7. Maddesinde “-(1) Kamu zararları 6 ncı maddede belirtilen hususlar göz önünde bulundurulmak suretiyle; a) Kontrol, denetim veya inceleme, b) Sayıştay’ca kesin hükme bağlama, c) Adli, idari veya askeri yargılama, sonucunda tespit edilir. (2) Tespit edilen kamu zararına ilişkin, yazı, tutanak, rapor, ilam ve benzeri belgeler ilgili kamu idarelerine gönderilir. Kontrol, denetim ve inceleme sonucunda tespit edilerek kamu idarelerine bildirilen kamu zararlarına ilişkin belgelerde yer alan hususlar, ilgili harcama yetkilisinin de görüşleri alınmak suretiyle merkezde üst yönetici, taşrada ise idarenin en üst yöneticisi tarafından değerlendirilir. Taşrada idarenin en üst yöneticisi ile harcama yetkilisi görevinin aynı kişide birleşmesi halinde değerlendirme üst yönetici tarafından yapılır. Yapılan değerlendirme sonuçları dosyasına konulur.... "; 10. Maddesinde “- (1) Kamu zararından doğan alacaklar, merkezde strateji geliştirme birimlerince, taşrada ise takibe yetkili birimlerce sorumluların ve ilgililerin bilinen adreslerine imzaları alınmak suretiyle veya 11/2/1959 tarihli 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. (2) Kontrol, denetim veya inceleme sonucunda tespit edilen kamu zararı alacaklarının sorumlulara ve ilgililere tebliğ işlemlerine, 7 nci madde gereğince yapılacak değerlendirme işlemlerinin tamamlandığı tarihten itibaren beş iş günü içerisinde başlanır. Tebliğde; borcun miktarı, sebebi, doğuş tarihi, faiz başlangıç tarihi, ödeme yeri, yedi günlük itiraz süresi, itiraz mercii belirtilerek, söz konusu tutarın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde ödenmesi istenir. İtiraz merkezde strateji geliştirme birimince, taşrada ise takibe yetkili birimin en üst yöneticisince on iş günü içerisinde sonuçlandırılır. İtiraz ve itirazı değerlendirme süresi bir aylık ödeme süresini etkilemez.... (5) Adli, idari ve askeri mahkemelerce hükme bağlanan ve taraflara tebliğ edilen kamu zararından doğan alacaklara ilişkin kararın kesinleşmesi beklenmeksizin, takip işlemlerine başlanır. Yargılama sonucunda verilen tazmine ilişkin kararlardan kamu idaresini temsile yetkili hukuk birimince takip edilmeyenler, takip edilmek üzere temsile yetkili hukuk birimlerine intikal ettirilir. (6) Kamu zararı alacaklarının yapılan tebligata rağmen sorumlular ve/veya ilgililerce süresinde rızaen ödenmemesi halinde ilgili alacak takip dosyası, sürenin bitiminden itibaren beş iş günü içerisinde, alacağın hükmen tahsili için, strateji geliştirme birimi veya taşradaki ilgili takip birimince kamu idaresini temsile yetkili hukuk birimine gönderilir .... " hükmünün yer aldığı; dosyanın incelenmesinden; Çevre ve Orman Bakanlığı'nın 23.11.2007 tarihli talimatı uyarınca gerçekleştirilen inceleme neticesinde hazırlanan 17.01.2008 tarih ve 01 sayılı raporda Bakanlıkların birleşmesi ile mülga olan Orman Bakanlığı Batı Karadeniz Bölge Müdürü iken Bolu İl Çevre ve Orman Müdürü olarak atanan davacıya 2004-2007 yılları arasında gerçekleşen maaş ödemelerinde 12,847,47 YTL fazla ödeme yapıldığı, 2005 yılına ait 2.390,34 YTL'lik meblağın Sayıştay denetimi sırasında tespit edilerek talep edilmesi üzerine davacı tarafından ana para ve faizin 20.02.2008 tarihinde ödendiği hususlarının tespit edildiği, 28.02.2008 tarih ve 805 sayılı Bolu Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğünün Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğüne yazdığı yazıda, Çevre ve Orman Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığından alınan 01.02.2008 tarih ve 6 sayılı kişi borçları ile ilgili değerlendirme formunun sunularak ilgili borçlular adına kişisel hesap açılarak tahsilat listesinde yer alan tutarların yasal faizi ile birlikte 19.10.2006 tarih ve 26324 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kamu Zararlarının Tahsiline ilişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin ilgili maddeleri doğrultusunda tahsil edilmesinin istenildiği, davacı tarafından 29.02.2008 tarihinde 10.507,13 YTL nin ödendiği, akabinde 03.03.2008 tarihinde 2004-2006 ve 2007 yıllarına ilişkin faizlerin hesaplanmasına itiraz edildiği, anaparaya itirazının olmadığının belirtildiği, ardından 21.04.2008 tarihinde tahsilata dayanak teşkil eden işlemin iptali ile haksız olarak tahsil edildiği iddia edilen 10.507,13 YTL'nin faizi ile birlikte tazmini için bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı; davanın tahsile dayanak teşkil eden işlemin iptali kısmına ilişkin olarak; olayda 01.02.2008 tarih ve 6 sayılı değerlendirme formu ile davacıya fazla maaş ödemesi yapılarak kamu zararına sebebiyet verildiği ve tahsilinin gerektiğinin tespit edildiği, bu formun 31.01.2008 tarihinde idare tarafından uygun bulunarak söz konusu zararların davacıdan yukarıda anılan Yönetmeliğin ilgili maddeleri doğrultusunda tahsilinin istenildiği, ardından bu forma istinaden 28.02.2008 tarihli yazı ile Yönetmelik ilgili maddeleri doğrultusunda Defterdarlıktan bu borçların tahsilinin istenildiği görüldüğünden, ayrıca Yönetmelik gereğince kamu borçlarının ancak hükmen tahsili yoluna gidilebileceği, davacının maaş vs. parasal haklarından kesinti suretiyle tahsil edilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığı açık olduğundan, bu haliyle ortada idari davaya konu olabilecek bir işlemin bulunmadığının anlaşıldığı; bu durumda idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem niteliğinde bulunmayan dava konusu işlemin esasına girilerek incelenmesine olanak bulunmadığı; davanın haksız olarak tahsil edildiği iddia edilen 10.507,13 YTL'nin faiziyle birlikte tazminine ilişkin kısmına gelince; yukarıda yer alan mevzuat uyarınca kamu zararlarının hükmen tahsili yoluna gidileceği belirtildiğinden ve ancak adli yargıda açılacak bir istirdat davası ile bu alacağın tahsil edilebileceği göz önüne alındığında, davacı tarafından bu çeşit bir alacağın rızaen ödenmesi sonrasında idarenin haksız zenginleştiği ve bu nedenle bu meblağın tazmin edilmesi gerektiğine ilişkin iddianın adli yargı yerince görülerek karar bağlanması gerektiği sonucuna ulaşılmakta olduğu; bu durumda; kişi borcuna dayalı tazminata ilişkin uyuşmazlığın çözümünün adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle; davanın işleme yönelik kısmı bakımından İNCELENMEKSİZİN REDDİNE, tazminata ilişkin kısım bakımından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE, karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.
Bu kez davacı vekili, müvekkilinin idari yargı yerinde açılan davadaki iddialarını tekrarlayarak; fazla maaş ödemesi yapılarak Kamu zararına sebebiyet vermiş olduğu gerekçesi ile Bolu İl Çevre ve Orman Müdürlüğünce müvekkilinden tahsil edilen 13.189,58 TL ve faizlerinin müvekkiline 29.08.2008 tarihinden itibaren faizi ile birlikte iadesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.
BOLU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 21.04.2009 gün ve E: 2009/79, K: 2009/126 sayı ile; davacı vekilinin 23/03/2009 tarihli dava dilekçesi ile Çevre ve Orman Bakanlığı müfettişlerinden Ercüment Özdemir tarafından rapor hazırlanarak müvekkiline 2004-2005-2006-2007 yıllarında 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanunun Geçici 2. Maddesinin yanlış uygulanmasından dolayı fazla maaş ödendiği belirtilerek, bu doğrultuda Bolu İl Çevre ve Orman Müdürlüğünce Bolu Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğüne kişi borçları ile ilgili değerlendirme formu gönderilerek 12.897,47 YTL ana paranın yasal faizi ile tahsil edilmesi ve müvekkilinin adına kişi borcu hesabı açtırılarak yatırılmasının belirtildiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından yapılan bu idari işlemin iptali için Sakarya 2. İdare Mahkemesinin 2008/248 esas sayılı dosyasında dava açıldığını, ancak mahkeme tarafından davanın istirdat davası olduğu ve bu sebeple adli yargı mercilerince görevli olduğu belirtilerek davanın görev nedeniyle reddine karar verildiğini, müfettiş raporuna göre; belirtilen paradan 2005 yılına ait 2.390,34 TL'sinin 20/02/2008 tarihinde, geri kalan 10.507,13 TL'sinin ise 29/02/2008 tarihinde Bolu Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğüne müvekkili tarafından yatırıldığını belirterek, fazla maaş ödemesi yapılarak kamu zararına sebebiyet verdiği gerekçesi ile Bolu İl Çevre Orman Müdürlüğünce müvekkilinden tahsil edilen 13.189,58 TL ve faizlerinin müvekkiline 29/08/2008 tarihinden itibaren faizi ile birlikte iadesine karar verilmesi talebi ile dava açmış olduğu; dava dilekçesinin taraflara usulüne uygun meşruhatlı davetiye ile tebliğ edildiği, davacı vekilinin duruşmada dava dilekçesini aynen tekrar ettiği; davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmada zaman asımı itirazında bulunarak davanın reddine karar verilmesini istediği; davacı Ökkeş Bahadır'ın 2004 tarihinden itibaren hangi görevleri yaptıkları davalı idareden almış olduğu maaş, yan ödeme, tazminat ve sair ödemelere ilişkin ödeme miktarlarını içeren belgelerin dosyaya celp olunduğu; yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte incelenip değerlendirildiğinde; davacının 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilatları ve Görevleri Hakkında Kanunla kapatılan Mülga Batı Karadeniz Bölge Müdürü olarak görev yaptığı, Bölge Müdürlüğünün kapatıldığı, kadrolarda unvanların iptal edildiği, davacının bunun üzerine Bolu İl Çevre Müdürü olarak görevlendirildiği, Çevre ve Orman Bakanlığı müfettişlerinden Ercüment Özdemir tarafından rapor hazırlanarak davacıya 2004-2005-2006-2007 yıllarında 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanunun Geçici 2. Maddesinin yanlış uygulanmasından dolayı fazla maaş ödendiği belirtilerek, bu doğrultuda Bolu İl Çevre ve Orman Müdürlüğünce Bolu Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğüne kişi borçları ile ilgili değerlendirme formu gönderilerek 12.897,47 YTL ana paranın yasal faizi ile tahsil edilmesi ve davacının adına kişi borcu hesabı açtırılarak yatırılmasının belirtildiği, belirtilen paradan 2005 yılına ait 2.390,34 TL'sinin 20/02/2008 tarihinde, geri kalan 10.507,13 TL'sinin ise 29/02/2008 tarihinde Bolu Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğüne davacı tarafından yatırıldığı, davacı tarafından yapılan bu idari işlemin iptali için Sakarya 2. İdare Mahkemesinin 2008/248 esas sayılı dosyasında dava açıldığı, ancak Sakarya 2. İdare Mahkemesi, 31/12/2008 tarih ve 2008/248 esas 2008/935 karar sayılı ilam ile davanın işleme yönelik kısmı bakımından incelenmeksizin reddine, tazminata ilişkin kısım bakımından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar verildiği hususlarının tartışmasız olduğu; Müfettiş raporuna göre, fazla maaş ödemesi yapılarak kamu zararına sebebiyet verdiği gerekçesi ile Bolu İl Çevre Orman Müdürlüğünce davacıdan tahsil edilen 13.189,58 TL ve faizlerinin davacıya 29/08/2008 tarihinden itibaren faizi ile birlikte iadesine karar verilmesi talebi ile dava açılmış ise de; dava konusu uyuşmazlığın idari bir işlemden kaynaklandığı, Anayasamızın 140. maddesine göre; Danıştay'ın idari uyuşmazlıkları ve davayı görmek ve çözümlemekle görevli olduğu, idari işlemin geri alınmasının da bir idari işlem olduğu tartışmasız olup, bir idari işlemin geri alma işlemine dayalı olarak ödenmiş paraların geri istenmesinden çıkan uyuşmazlıkların çözüm yerinin de idari yargı olduğu, Yargıtay'ın 27/01/1973 gün ve 1973/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da açıkça belirtildiği gibi iddia edilen sebepsiz zenginleşmenin sebebinin idare hukuku kurallarının uygulanmasından doğmuşsa sorunun idare hukuku kurallarınca inceleneceği, Danıştay’ın 22/12/1973 gün ve 1969/8 Esas, 1973/14 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme kararında belirtildiği üzere, bir idari işlemin geçerliliği, doğurduğu sonuçlar ve geri alınma koşullarının münhasıran idari yargının görevine giren tipik örnekler olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığının 04/02/2008 tarih ve 2007/85 esas 2008/83 karar sayılı kararında belirtildiği gibi müfettiş raporu uyarınca gönderilen yazının ve ödeme emrinin niteliği itibariyle idari işlem olduğu, tahsil edilen paranın faizi ile birlikte iadesi istemi ile açılan davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, bu karar kesinleşmiştir.
Davacı vekili, Uyuşmazlık Mahkemesi’ne sunulmak üzere verdiği dilekçe ile, İdare Mahkemesi ile Asliye Sulh Hukuk Mahkemesi’nin kararları arasındaki görev uyuşmazlığının giderilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Sıddık YILDIZ, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 07.06.2010 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde “fazla maaş ödemesi yapılarak Kamu zararına sebebiyet vermiş olduğu gerekçesi davacıdan tahsil edilen 10.507,13YTL’nin faizleri ile birlikte iâdesine karar verilmesi istemi yönünden” olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece, idari yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava, 4856 sayılı Kanunla kadrosunun iptal edilmesi nedeniyle, bir başka göreve atanan davacının; kendisine fazla maaş ödemesi yapılarak Kamu zararına sebebiyet vermiş olduğu gerekçesi ile geri istenilmesi üzerine ödediği paranın; 3046 Sayılı Kanunun Geçici 1. Maddesindeki açık hükme rağmen 4856 Kanunun Geçici 2. Maddesinin yanlış uygulandığı ileri sürülerek, tahsil edilen 10.507,13 YTL’nin faizleri ile birlikte iadesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
3046 sayılı “Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hk. 174 S. KHK İle 13/12/1983 gün ve 174 S. Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları H. KHK’nın Bazı Maddelerinin Kaldırılması ve Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi H. 202 S. KHK’nın Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun”un Geçici 1. Maddesinde; “Bu Kanun uyarınca bakanlıkların ve bağlı kuruluşların kuruluş kanunlarında yapılacak düzenlemeler nedeniyle kadro unvanı ve derecesi değişen veya kaldırılan görevlilerin eski kadrolarına ait aylık, ek gösterge ve her türlü zam ve tazminat hakları, yeni görevlerinde kaldıkları sürece, şahıslarına bağlı olarak saklı tutulur.” denilmiş;
4856 sayılı “Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun”un Geçici 2. Maddesinde; “Çevre Bakanlığı ile Orman Bakanlığına ait kadrolar iptal edilerek 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki cetvellerden çıkarılmış ve ekli (I) sayılı listede belirtilen kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvele Çevre ve Orman Bakanlığı bölümü olarak eklenmiştir.
Çevre Bakanlığı il müdürlükleri yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar Çevre ve Orman Bakanlığı İl Müdürlüğü adı altında faaliyete devam ederler. "İl Çevre Müdürü" kadro unvanı "İl Çevre ve Orman Müdürü" olarak değiştirilmiş, "İl Çevre Müdür Yardımcısı" ile "Bölge Müdürü" ve "Bölge Müdür Yardımcısı" kadro unvanları cetvelden çıkartılmıştır.
Çevre Bakanlığı ve Orman Bakanlığında; Müsteşar, Teftiş Kurulu Başkanı, Müsteşar Yardımcısı, Genel Müdür, (...), Genel Müdür Yardımcısı, 1 inci Hukuk Müşaviri, Personel Dairesi Başkanı, İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanı, Yayın Dairesi Başkanı, Çevre Eğitimi ve Yayın Dairesi Başkanı, Dış İlişkiler Dairesi Başkanı, Finansman Dairesi Başkanı, Daire Başkanı, Bakanlık Müşaviri, Özel Kalem Müdürü, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri, Savunma Sekreteri, Bölge Müdürü, Bölge Müdür Yardımcısı, İl Çevre Müdürü ve İl Çevre Müdür Yardımcısı kadro unvanlı görevlerde bulunanların görevleri, bu Kanunun yayımı tarihinde sona erer. Bunlar en geç bir yıl içerisinde durumlarına uygun boş kadrolara atanırlar. Atama işlemi yapılıncaya kadar kurumca ihtiyaç duyulan işlerde görevlendirilebilirler. Bunlar, yeni bir kadroya atanıncaya kadar, eski kadrolarına ait aylık, ek gösterge ve her türlü zam ve tazminatlar ile diğer mali haklarını almaya devam ederler. Söz konusu personelin, atandıkları yeni kadroların aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatlar ile diğer mali hakları toplamının net tutarı, eski kadrolarına bağlı olarak en son ayda almakta oldukları aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları ile diğer mali hakları toplamı net tutarından az olması halinde, aradaki fark giderilinceye kadar atandıkları kadrolarda kaldıkları sürece herhangi bir kesintiye tabi tutulmaksızın tazminat olarak ödenir.
Bu Kanunun yayımı tarihinde Çevre Bakanlığı ve Orman Bakanlığına ait kadrolarda bulunanlardan, üçüncü fıkrada sayılanlar hariç kadro ve görev unvanı değişmeyenler Çevre ve Orman Bakanlığına ait aynı unvanlı kadrolara atanmış sayılırlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilatları ve Görevleri Hakkında Kanunla kapatılan, (Mülga) Orman Bakanlığında Bolu- Batı Karadeniz Bölge Müdürü olarak görev yapan davacının; Bölge Müdürlüğünün kapatılması ve kadro unvanların iptal edilmesi üzerine önce Mühendis, daha sonra açtığı davanın lehine sonuçlanması üzerine Bolu İl Çevre Müdürü kadrosuna atandığı, Bakanlık Müfettişi tarafından hazırlanan Rapor uyarınca davacıya, 2004-2005-2006-2007 yıllarında 4856 sayılı Kanunun Geçici 2. Maddesinin yanlış uygulanmasından dolayı fazla maaş ödendiği belirtilerek; bu doğrultuda, Bolu İl Çevre ve Orman Müdürlüğü tarafından Bolu Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğüne yazılan 28/02/2008 tarih, 130-805 sayılı yazı ile; Çevre ve Orman Bakanlığı Strateji Geliştirme Daire Başkanlığının 01/02/2008 Tarih ve B.18.0.SGB.0.02.04.845.01/6 sayılı Kişi Borçları ile İlgili Değerlendirme Formunun ekte sunulduğu belirtilerek, bu yazı uyarınca; 12.897,47 YTL anaparanın yasal faizi ile tahsil edilmesi ve davacı hakkında kişi borcu hesabı açtırılarak, Kamu Zararlarının Tahsiline ilişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin ilgili maddeleri doğrultusunda tahsil edilmesinin istenildiği; (anılan yazının tebliğine ilişkin belge ibraz edilmemiş ise de, davacı tarafından, 29.02.2008 tarihi itibari görüldüğünün ifade edildiği); belirtilen paradan 2005 yılına ait 2.390,34 TL'sinin(faizi ile birlikte toplam 2.629,37 TL) 20.02.2008 tarihinde; 10.507,13 TL'sinin ise 29.02.2008 tarihinde Bolu Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğüne davacı tarafından yatırıldığı, bilahare davacı tarafından; maaş artışlarının devlet memurunun müktesep hakkı niteliğinde olduğu, maaşının dondurulmasının bir özelleştirme neticesi değil, Çevre Bakanlığı ile Orman Bakanlığının birleştirilmesi sonucu olduğu, uygulamanın Kanuna, Anayasaya ve eşitlik ilkesine aykırı olduğu, Müfettiş tarafından 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanunun yanlış uygulandığı, tarafına yapılan maaş artış ödemelerinin geri istenmesinin, hem kanuna aykırı olduğunu hem de mağduriyetine sebep olacağı, aksi düşünülecek olursa bu durumun Anayasaya ve Avrupa Birliği Uyum Yasalarına, ülkemiz ile diğer ülkeler arasında imzalanan sözleşmelere ters düşeceği ifade edilerek; fazla maaş ödemesi yapılarak Kamu zararına sebebiyet vermiş olduğu gerekçesi ile Bolu İl Çevre ve Orman Müdürlüğünce, Bolu Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğüne gönderilmiş olan yazı içeriğindeki, Çevre ve Orman Bakanlığı Strateji Geliştirme Daire Başkanlığından alınan 01/02/2008 Tarih ve B.18.0.SGB.0.02.04.845.01/6 sayılı Kişi Borçları ile ilgili Değerlendirme Formu'na dayanak teşkil eden idari işlemin iptali ve kendisinden tahsil edilen 10.507,13YTL’nin faizleri ile iadesine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde açtığı davanın, İdare Mahkemesince; davanın işleme yönelik kısmı bakımından incelenmeksizin reddine, tazminata ilişkin kısım bakımından; 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ve Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğinde, kamu zararlarının hükmen tahsili yoluna gidileceği belirtildiğinden ve ancak adli yargıda açılacak bir istirdat davası ile bu alacağın tahsil edilebileceği göz önüne alındığında, davacı tarafından bu çeşit bir alacağın rızaen ödenmesi sonrasında idarenin haksız zenginleştiği ve bu nedenle bu meblağın tazmin edilmesi gerektiğine ilişkin iddianın adli yargı yerince görülerek karar bağlanması gerektiğinden bahisle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar verildiği; davacının adli yargı yerinde, tahsil edilen 13.189,58 TL ve faizlerinin iadesine karar verilmesi istemiyle açtığı davanın da, görevsizlik nedeniyle reddedildiği anlaşılmıştır.
Olayda, Davacının her iki yargı yerinde açtığı davada; “İdarece Kanun maddesinin yanlış uygulanmasından dolayı fazla maaş ödendiği” yolundaki işlemin, 3046 ve 4856 sayılı yasalara aykırı olarak tesis edildiğini iddia ettiği ve faizi durdurmak amacıyla ödediği paranın iadesini istediği görülmektedir.
Bakılan davada, uyuşmazlığın özünün, kamu görevlisi ile idare arasında, maaş hesaplamasından kaynaklandığı; İdarece, davacının iptal edilen kadrosuna ilişkin aylığına maaş artışı yapılamayacağı yolundaki uygulamasına karşılık; davacının, 3046 ve 4856 yasa maddelerinden bahisle maaş artışlarının kazanılmış hakkı olduğunu ve uygulamayı hatalı bulduğunu ifade ettiği gözetildiğinde; idarece, inceleme, soruşturma sonucunda ilgili mevzuatın yorumlanması sonucunda uygulamaya konulan işlem/ ya da işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlığın idari yargı alanında çözüme kavuşturulacağı kuşkusuzdur.
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun, 22.12.1973 gün ve E:1968/68, K:1973/14 sayılı kararında da, idarenin (aylık farklarına ilişkin) istirdat kararının, geri alma ile etkilenen ve ortadan kalkması dolayısıyla dayanaksız kalan aylık farklarının da geri alınmasını kapsayan geri alma kararının devamı, başka bir deyişle sonucu olduğu; geri alma kararının idari bir karar olduğunda, kurullarında hiçbir tereddüt olmadığı, çünkü bu kararda idari kararlarda bulunması gereken niteliklerin hepsinin mevcut olduğu, bunun sonucu ve devamı olan istirdat tasarrufunun da idarenin amme gücüne dayanarak verdiği idari bir karar olduğundan şüphe edilemeyeceği…, gerek işlemin geri alınması ve gerekse paranın istirdadı konusunda verilen idari kararlara yapılan itirazların çözüm yerinin Danıştay olduğunda şüpheye yer olmadığı belirtilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, idarece tesis edilen söz konusu işlemlerin öğrenilmesi üzerine anılan parayı ödeyen davacı tarafından, “yapılan maaş artış ödemelerinin geri istenmesinin Kanuna aykırı olduğu ileri sürülerek”, tahsil edilen paranın faizleri ile birlikte iadesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın, idari işlemlerden kaynaklanmış olması gözetildiğinde idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varıldığından, İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Sakarya 2. İdare Mahkemesi’nin 31.12.2008 gün ve E:2008/248, K:2008/935 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 07.06.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
* * *
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
Dostları ilə paylaş: |