Uyuşmazlik mahkemesi kararlari



Yüklə 5,59 Mb.
səhifə20/148
tarix07.04.2018
ölçüsü5,59 Mb.
#47478
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   148

K A R A R

Davacı : E. O.

Vekili : Av. K. B.

Davalı : İçişleri Bakanlığı


O L A Y : Davacının kardeşi A. O., askerlik hizmetini yaptığı sırada 18.9.1996 tarihinde şehit olmuştur.

Davacı, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun ek 1 inci maddesi gereğince şehit kardeşi olması nedeniyle iş talebinde bulunmuştur.

İçişleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü’nün 20.1.2006 gün ve 4093 sayılı işlemi ile, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun ek 1 inci maddesi gereğince şehit kardeşi olması nedeniyle Bakanlıklarından iş talebinde bulunulduğunun anlaşıldığı, 3713 sayılı Kanun’da “…terör eylemleri nedeni ve etkisiyle; şehit olan veya çalışamayacak derecede malûl olan kamu görevlileri ile er ve erbaşların, varsa eşlerine, yoksa çocuklarından birisine, çocukları da yoksa kardeşlerinden birisine veya, malul olup da çalışabilir durumda olanların…” iş hakkından yararlanabileceğinin hükme bağlandığı, kardeşinin şehitlik olayı, terör nedeni ve etkisiyle meydana gelmediğinden, iş hakkından yararlanmasına imkan bulunmadığı hususu davacıya bildirilmiştir.

Davacı vekili, bu işlemin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 2. İDARE MAHKEMESİ; 26.10.2007 gün ve E:2006/581, K:2007/1972 sayı ile, davanın, davacının askerlik görevini yaparken ölen kardeşinden dolayı 3713 sayılı Yasa'nın ek 1. maddesi gereğince işe alınma talebinin reddine ilişkin İçişleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü'nün 20.1.2006 tarih ve 4093 sayılı işleminin iptali istemiyle açıldığı, Anayasa'nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağının belirtildiği; 20.7.1972 günlü ve 1602 sayılı Yasa’nın 25.12.1981 günlü ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinde de aynı hükmün yer aldığı, Askeri Yüksek idare Mahkemesinin bir davaya bakabilmesi için, dava konusu idari işlemin "asker kişiyi ilgilendirmesi" ve "askeri hizmete ilişkin bulunması" şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği, 1602 sayılı Yasa'nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan, subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurların asker kişi sayıldığı, idari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden "askeri hizmete ilişkin" olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerektiği, eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise bu işlemin askeri nitelikte olduğunun kabulü gerektiği, işlemin, askeri olmayan bir makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durumun değişmediği, menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde görülmesi gerektiği, olayda, davacının kardeşinin askerlik görevini yaparken gözetleme ve dinleme görevi sırasında kendi silahına ayağının takılıp, dengesini kaybederek uçuruma düşmesi sonucu şehit olduğu anlaşıldığından askeri görevden doğan anlaşmazlığın askeri gerekler, askeri usul ve yöntem göz önüne alınarak çözümlenecek olması karşısında, dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğunun açık bulunduğu, buna göre, jandarma er olarak askerlik görevini yapmakta iken şehit olan kişinin kardeşi olan davacının ölüm olayı nedeniyle 3713 sayılı Yasa'nın ek 1. maddesi hükmünden yararlandırılmaması yönünde tesis edilen işlem, askeri hizmete ilişkin olduğu gibi asker kişiyi de ilgilendirdiğinden uyuşmazlığın çözümünde 1602 sayılı Yasa'nın 20. maddesi uyarınca Mahkemelerinin görevli olmayıp, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin görevli bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, aynı istemle askeri idari yargı yerinde dava açmıştır.



ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ ÜÇÜNCÜ DAİRESİ; 7.2.2008 gün ve E:2008/154, K:2008/286 sayı ile, davacı vekili, 28.12.2007 tarihinde Kars Birinci Asliye Hukuk Mahkemesi ve bu yolla 4.1.2008 tarihinde AYİM'de kayda geçen dilekçesinde özetle; davacının kardeşi Ahmet Okçuoğlu'nun 18.9.1996 tarihinde Şırnak/Uludere Ballı 5 inci Jandarma Sınır Taburu 2 nci Jandarma Sınır Bölük Komutanlığı emrinde askerlik görevini ifa ettiği sırada Tarık tepe ileri üs bölgesinde gözetleme ve dinleme görevini icra ederken mevziden uçuruma düşerek şehit olduğunu, davacının şehit kardeşinden dolayı İçişleri Bakanlığına başvurarak 3713 sayılı Kanunun EK-1 maddesi gereğince kamu kurumlarında işe alınma talebinde bulunduğunu, ancak talebinin haksız yere reddedildiğini, halbuki benzer olaylara ilişkin Danıştay kararları bulunduğunu belirterek işe yerleştirilme talebinin reddine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesini talep ve dava ettiği, dava dosyasının incelenmesinden; davacının kardeşi olan Ahmet Okçuoğlu'nun Şırnak Uludere Ballı 2 nci Jandarma Sınır Bölük Komutanlığı emrinde askerlik hizmetini yaparken 18.9.1996 günü saat 22.30 sıralarında Tarık Tepe ileri üs bölgesi, Role Tepenin batı yamacında gözetleme ve dinleme görevini icra ederken ayağının kayması sonucu uçuruma yuvarlanarak şehit olduğu, davacının 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun EK-1 nci maddesi gereğince şehit kardeşinden dolayı işe yerleştirilmesi için talepte bulunduğu, İçişleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünün 20.1.2006 gün ve sayı: B. 050. PGM. 0. 07.0000/4093 sayılı yazısıyla, şehitlik olayının terör nedeni ve etkisiyle meydana gelmediği gerekçesiyle davacının talebinin reddedildiği, red işleminin 2.2.2006 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine işlemin iptali talebiyle açılan davada Ankara 2 nci İdare Mahkemesinin 26.10.2007 gün ve E.:2006/581, K.:2007/1972; sayılı kararıyla davanın çözümünde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek davanın görev yönünden reddine karar verildiği, bu kararın 3.12.2007 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine 28.12.2007 tarihinde de iş bu davanın açıldığının anlaşıldığı, Anayasanın 157 nci maddesinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile askeri kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağının belirtildiği, Anayasanın belirtilen kuralına paralel düzenleme içeren 1602 sayılı Askeri Yüksek İdari Mahkemesi Kanununun 20 nci maddesinde de; Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini yapacağı, aynı maddede bu konunun uygulamasında asker kişiden maksadın Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar olduğunun belirtildiği, aynı Kanunun 21 nci maddesinde; 20 nci madde de belirtilen kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden dolayı menfaati ihlal edilenler tarafından açılacak davaların Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde çözümleneceği düzenlemesine yer verildiği, Kanunun 45/A maddesinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevine girmeyen davaların reddine karar verileceğinin belirtildiği, bu hükümler uyarınca Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlemin "asker kişiyi ilgilendirmesi" ve "askeri hizmete ilişkin" bulunması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği, idari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden "askeri hizmete ilişkin” olup olmadığının saptanabilmesi için ise, işlemin konusuna bakılması gerektiği eğer idari işlem asker gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise, bu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğunu kabul etmek gerektiği, daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemlerin; İdarenin bir asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemler olduğu, işlem, askeri olmayan bir makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durumun değişmediği, menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davaya Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nde bakılması gerektiği, dava konusu uyuşmazlığın, İçişleri Bakanlığına yapılan iş müracaatının kabul görmemesiyle ilgili olduğu, davacının kardeşi Ahmet Okçuoğlu'nun askerlik görevini yaptığı sırada vefat ettiği ve asker kişi olduğu konusunda şüphe bulunmadığı, müteveffa Ahmet Okçuoğlu'nun kardeşi olan davacı, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun EK-1 ve Terör Eylemleri Nedeniyle Şehit ve Malûl Olanların Yakınlarının ve Çalışılabilecek Durumdaki Malûllerinin Kamu Kurum ve Kuruluşlarında İstihdamı Hakkındaki Yönetmeliğin 8 inci maddesinden istifade ederek İçişleri Bakanlığından iş talebinde bulunduğu, somut olayda davanın konusunu oluşturan idari işlem müteveffanın kardeşinin iş isteminin reddine ilişkin olup, doğrudan bu kardeşe yönelmiş bulunduğundan asker kişiyi ilgilendiren bir yönü olmadığı gibi, söz konusu idari işlemin tesisinde asker kişinin yetenekleri, askeri görev yerinin özellikleri, askeri yeterlilik ve yetenekleri göz önüne alınmamış olduğundan iş talebinin reddi işleminin askerlik hizmetine ilişkin olduğunu söyleyebilmenin de mümkün olmadığı, burada dava karara bağlanırken idari işlemin ilişkili olduğu kişilerin asker kişi olup olmamasının bir önemi olmadığı gibi, davanın çözümünde askerlik mesleğinin özelliklerinin bilinmesinin de bir faydasının olmayacağının değerlendirildiği, bu sebeplerle askeri hizmetin genel idari ölçütlerden farklı yapısı ve bu sebeple askeri hizmete ilişkin işlemlerin uzman bir kurul tarafından denetlenmesi ihtiyacından dolayı kurulan AYİM'de davaya konu işlemin çözümlenmesinin mümkün görülmediği, uyuşmazlığın genel idari yargıda çözümlenmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Turan KARAKAYA, Nüket YOKLAMACIOĞLU, Serdar AKSOY ve Coşkun GÜNGÖR’ün katılımlarıyla yapılan 6.7.2009 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; genel idari ve askeri idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, askeri idari yargı dosyasının davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde askeri idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU ile AYİM Savcısı Murat GÜNDOĞAN’ın davada askeri idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun ek 1 inci maddesi gereğince şehit kardeşi olması nedeniyle iş talebinde bulunması üzerine kardeşinin şehitlik olayı, terör nedeni ve etkisiyle meydana gelmediğinden, iş hakkından yararlanmasına imkan bulunmadığı yolunda davalı idarece tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu; ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinin birinci fıkrasında, “Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen, görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda; ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz” denilmiştir.

Buna göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem veya eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

1602 sayılı Yasa’nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

İdari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden “askeri hizmete ilişkin” olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerekmektedir. Eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise, bu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemler; idarenin bir asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler gözönünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemlerdir. İşlem, askeri olmayan bir makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durum değişmemekte menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde görülmesi gerekmektedir.

Gerek Anayasa’da gerekse 1602 sayılı Yasa’da öngörülen düzenlemeye göre, askeri hizmete ilişkin bir idari işlemin asker kişiyi ilgilendirmesi koşulunu da taşıması halinde, bu asker kişinin dul ve yetimlerine yansıyan hak doğurucu uyuşmazlıklara AYİM’de bakılacağında duraksamaya yer olmayıp, davacının her halde asker kişi olması gerektiği yolunda açık bir kural bulunmamaktadır.

Nitekim, bir asker kişinin şahsına sıkı sıkıya bağlı olmayan ve mirasçılarına intikali olanaklı bulunan şehit dul ve yetim aylığı gibi hakların elde edilmesine yönelik bulunan ve idarece bu asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler gözönünde tutularak tesis edilen işlemlerde “asker kişiyi ilgilendirme” koşulunun gerçekleştiği; bu nedenle, asker kişinin desteğinden yoksun kalan aile bireyleri veya kanuni ya da akdi halefi tarafından açılan iptal davalarının görüm ve çözümünde AYİM’in görevli olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin yerleşik kararları ile kabul görmüş bulunmaktadır.

3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1. maddesinin birinci fıkrasında(Değişik birinci fıkra: 15/7/2003-4928/20 md.), “Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir” ve olay tarihinde yürürlükte bulunan ek 1. maddesinde(Ek: 13/11/1995 - 4131/3 md.), “A) Genel, katma ve özel bütçeli kurum ve kuruluşlarla mahalli idareler ve sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan her nevi teşebbüs veya bağlı ortaklıklar, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi memur kadroları ile sözleşmeli personel ve sürekli işçi kadrolarının % 0.5`ini, bu Kanunun 1 inci maddesinde yazılı terör eylemleri nedeni ve etkisiyle;

a) Şehit olan veya çalışamayacak derecede malul olan kamu görevlileri ile er ve erbaşların varsa eşlerinin, yoksa çocuklarından birisinin, çocukları da yoksa kardeşlerinden birisinin veya,

b) Malul olup da çalışabilir durumda olanların, istihdamı için ayırmak ve bu fıkra hükümleri çerçevesinde belirlenecek kişileri işe almak veya atamak zorundadırlar.

İçişleri Bakanlığı, yukarıdaki fıkra kapsamına giren kişileri tespit etmek, bunlardan bir işe girmek için istekli olanların nitelikleri ile iş gereklerini gözönüne almak suretiyle, işe alınmaları veya atamalarının yapılması için, durumlarına uygun kadrosu mevcut olan kamu kurum ve kuruluşlarına bildirmekle görevlidir. Bu kişilerin işe alınmaları veya atanmaları sırasında açıktan atama izni alınması gerekmez. Ancak, ilgililerin sınav hariç olmak üzere, kadro veya işin gerektirdiği nitelik, özellik ve şartları taşımaları zorunludur.

Şehit yakınları ile çalışabilir durumda olan mamullerin istihdamında takip edilecek usul ve esaslar; Maliye, Milli Savunma, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıkları ile Devlet Personel Başkanlığı ve İş ve İşçi Bulma Kurumunun görüşleri alınmak suretiyle, İçişleri Bakanlığınca üç ay içerisinde çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir…” hükmü yer almıştır.

Bu duruma göre, yapılan başvuru üzerine davalı idarece, davacının kardeşi olan asker kişinin ölüm olayının; 3713 sayılı Kanun kapsamında, terör eylemlerine muhatap kalınması sebebiyle meydana gelip gelmediği incelenirken ve bu işlemin yargısal denetimi sırasında, asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler göz önünde tutularak bir değerlendirme yapılacak olması karşısında, olayda idari işlemin askeri hizmete ilişkin olduğunun kabulü gerekir.

Öte yandan, davacı asker kişi değil ise de, şehit kardeşi olmasından dolayı 3713 sayılı Yasa’nın ek 1. maddesinden yararlanmak istemesi ve bu talep değerlendirilirken kardeşinin şehitlik olayının terör nedeni ve etkisiyle meydana gelip gelmediğinin gözönünde bulundurulması karşısında, davacının iş talebinin reddine ilişkin işlemin asker kişiyi ilgilendirdiğinin kabulü gerekmektedir.

Belirtilen durumlara göre ve olayda Anayasa’nın 157. ve 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddelerinde öngörülen, idari işlemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması koşulları birlikte gerçekleştiğinden, davanın görüm ve çözümü Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin görevine girmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Üçüncü Dairesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde ASKERİ İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Üçüncü Dairesi’nin 7.2.2008 gün ve E:2008/154, K:2008/286 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 6.7.2009 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.


* * *
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO : 2008/191

KARAR NO : 2009/169

KARAR TR : 06.07.2009

(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : İdari usul ve esaslara göre idarece değerlendirilmesi gereken bir konuda açılan tespit davasına bakılıp bakılamayacağının takdirinde İDARİ YARGI YERİNİN görevli olduğu hk.


Yüklə 5,59 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   148




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin