VahhabiLİk ekolü Önsöz



Yüklə 1,04 Mb.
səhifə36/44
tarix29.10.2017
ölçüsü1,04 Mb.
#19557
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   44

İKİNCİ İTİRAZ:61


- Allah’tan mahluk hakkına istekte bulunmak caiz değildir. Zira mahlukun halik üzerinde hakkı yoktur.

Böylesine bir delil, sarih nassın karşısında içtihat etmekten başka bir şey değildir. Şayet gerçekten mahlukun halik üzerinde hakkı olmasaydı, ileride nakledeceğimiz hadislerde Hz. Adem ve İslam Peygamber (s.a.a)’i niçin Allah’ı böyle haklara yemin verdiler ve Allah’tan niçin bu haklar hürmetine isteklerde bulundular.?

Ayrıca, Kur’an ayetleri hakkında ne söyleyebiliriz? Zira Kur’an, bazı yerlerde kullarının Rablerine karşı bazı haklarının olduğunu vurgulamıştır. İslami hadislerde de aynen öyle olmuştur.

Şimdi ayetlere bakalım:62



- İman etmekte olanlara yardım etmek, bizim üzerimize bir haktır.63

- Tevrat’ta, İncil’de Allah’ın üzerine gerçek olan bir haktır.64

- Mü’minleri kurtarmamız da bizim üzerimizde bir haktır.65

- Allah’ın (kabulünü) üzerine aldığı tövbe, ancak cehalet nedeniyle kötülük yapanların, sonra hemencecik tövbe edenlerin (kidir).

Sağlam bir dayanaktan yoksun olarak bir kısım hayaller ile bunca ayeti kendi görüşümüze göre te’vil etmemiz doğru mudur ?

Şimdi de hadislerden örnekler nakledelim:66

1 – “İffetini haramlardan korumak için evlenmek isteyene yardım etmek Allah’ın üzerine haktır.”

2 - Allah’ın Resulü şöyle buyuruyor:67



- Üç gurup kimselere yardım etmek, Allah’ın üzerine haktır: Allah yolunda cihat edene, bir miktar meblağ ödeyerek özgürlüğüne kavuşacak köleye, evlenmek yoluyla iffetini korumak isteyen gence. 68

3- Kulların Allah üzerine olan hakkı biliyor musunuz ?

Evet, aslında hiç bir ferdin asırlarca ibadet edip O’nun karşısında hüzu ve huşuda bulunsa dahi, Allah’ın üzerinde hakkının olmayacağı malumdur. Zira kulun neyi varsa, hepsi Allah’tandır. Kul hiçbir şeyi kendisinsen sarf etmemiştir ki, bizzat karşılık almaya hak kazansın.

Buna göre, bu durumlarda beyan edilen haktan gaye, Allah (c.c) kendine has inayetinden kaynaklanan ve O’nun ilahi makam ve menzilinden, onlar için lütfedilen mükafatlardırve Allah bu lütufları uhdesine almıştır. Bu gibi hakları Allah’ın kendi uhdesine alması, O’nun azamet ve büyüklüğünün belirtisidir.

Allah kendi lütfu ve merhameti yüzünden, o hakları kendi üzerine alıp, mahlukunu talep kar ve kendisini de borçlu olarak göstermediği taktirde, hiç bir kulun Allah üzerinde hakkı yoktur.

Mahlukun Allah üzerinde hakkı olduğu konusu örneğin; Allah’ın yoksul ve dilenci kulundan borç istemesi gibi69 mutlaktır. Bu gibi taahhütte bulunmak ve hak sahibi olmak, Allah’ın vaad ettiği lütuf ve kerametindendir. Bunlardandır ki, lütfunun kemallığı ile kendisini salih kullarına karşı borçlu kılmış, onları hak sahibi, kendisini de “üzerinde hak olan” kimse olarak taahhüt de bulunan biri gibi addetmiştir.


17. BÖLÜM

ALLAH’TAN BAŞKASINA YEMİN ETMEK


Allah’tan başkasına yemin etmek konusu, Vehhabilerin üzerinde hassasiyetle durdukları konulardan biridir.

Onların Senani ismindeki yazarlarından biri, “Tathir-il İtikad” isimli kitabında, Allah’tan başkasına yemin etmeyi “şirk” unsuru olarak belirtmiştir70 “El Hidayet üs seniyye” kitabının yazarı da yine o konuyu küçük şirkten saymıştır.71

Fakat biz Allah’ın fazlıyla, taassuptan uzak bir atmosfer içerisinde konuyu araştırmaya koyulup, bu hususta Allah’ın kitabını, peygamberin sünnetini ve masum imamların sahih hadislerini kendimize aydınlatıcı ışık yapacağız.

ALLAH’TAN BAŞKASINA YEMİN ETMENİN CAİZ OLDUĞUNA DAİR BİZİM DELİLLERİMİZ

İLK DELİL:


Kur’an-ı Kerim en yüce önder en ağır emanet ve her Müslüman’ın canlı bir örneğidir. Bu kitapta Allah’tan başkasına yemin edilen onlarca mevzular varid olmuştur. Fakat onların tümünü bir araya toplamak konunun uzamasına yol açar.

Yüce Allah, yalnızca “Şems” suresinde kendi mahlukundan dokuz tanesine yemin etmiştir.

Onlarda şunlardır: “Güneş, Güneşin nuru, Ay, Gündüz, Gece, Gök, Dünya ve insan nefsi.”72

Aynı şekilde “en-Naziat” suresinde üç şeye73, “El-Mürselat” suresinde iki şeye74 yemin edilmiştir. Yine “el-Büruc”, ”El-Tarık”, “El-Kalem”, “El-Asr” ve “El-Beled” surelerinde varlıklara yeminler edilmiştir.

Şimdi de şu ayetlerdeki örneklere dikkat ediniz:75

- “İncire ve zeytine yemin olsun, sina dağına yemin olsun ve şu emin beldeye (güvenilir şehir Mekke’ye) yemin olsun.76

-”Sarıp-örttüğü zaman geceye yemin olsun. Parıldayıp-aydınlandığı zaman gündüze yemin olsun.”77

-”Fecre yemin olsun .On geceye yemin olsun. Çift’e ve tek’e yemin olsun. Akıp-gittiği zaman geceye yemin olsun.”78

-”Tür’a yemin olsun. Satır (satır) dizili kitaba yayımlanmış ince deride. Ma’mur eve yemin olsun.

(Göğün) yükseltilmiş tavanına yemin olsun. Kabarıp tutuşan denize yemin olsun.”79

- “(Ey Peygamber) ömrüne yemin olsun ki, onlar, sarhoşlukları içerisinde kör-sersemdirler.”

Kur’an da bunca yaygın Allah’tan başkasına yeminler varken, acaba yinede Allah’tan başkasına yemin etmenin şirk ve haram olduğunu söylemek mümkün müdür ?

Kur’an, hidayet için örnek alınacak bir kitaptır. Şayet o gibi yeminler kullar için haram olsaydı onu hatırlatması ve o tür yeminlerin yalnızca Allah’a mahsus yeminler olduğunu vurgulaması gerekirdi.

Kur’an’nın hedefini anlamaktan aciz kalan bazı zevksiz insanlar şöyle cevap veriyorlar:Bir şeyin Allah’tan südur etmesi güzel; aynı şeyin Allah’tan başkasından südur etmesi ise çirkindir.

Bunun cevabı gayet açıktır: zira gerçekten Allah’tan başkasına yemin etmek meselesi “şirk” ve Allah’tan başkasını Allah’a teşbih etmek olsaydı, böylesine mutlak şirki veya küçük şirki Allah’ın kendisi neden işlemiştir? Acaba Allah’ın amelen kendisine bir şirkin varlığını kabullenmesi ve Allah olmayan birini böyle bir şirkte tutması doğru olur mu?


Yüklə 1,04 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   44




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin