Vatansiz 100 ŞİİR



Yüklə 226,67 Kb.
səhifə1/3
tarix06.09.2018
ölçüsü226,67 Kb.
#78556
  1   2   3

VATANSIZ 100 ŞİİR

 

Erich Fried

 

 çevirenler



ulla & bekir karadeniz

٭٭٭٭٭

Bu kitap, 1977-78 Uluslararası Yayıncılar Birliği ödülünü aldı ve aynı zamanda yedi dilde yayımlandı.

٭٭٭٭٭

© 1978 Verlag Klaus Wagenbach, Berlin

٭٭٭٭٭

Özgün Adı

 100 Gedichte ohne Vaterland

 

bu çevirinin tüm hakları



info@bekirkaradeniz.com

 

 



                                                        _____________  Birinci Tekil Kişi
 

 


Mutfak Masası Sohbeti

Çatal bıçak ve tabaklar arasında


Sohbetten artakalan
düzeltmeler esnemeler takışmalar
kanatlanmış sözcükler

Uçmazlar ama


Hiç birşey uçup gitmez
Kuş uzaklaşır benden sekerek
ve çöker lavabonun altına

Sürgülenmiş dünyanı


tokmaklamak isterdim
ölmüş
olsaydım eğer

Eğer
doğsaydım yeniden


bulmak isterdim seni
ve söylemek sana

Ama yaşarım


ve sözlerim yetişmez
ulaşmaz sana kadar
ve yuvarlanıp gider masadan

              

 


 

Buzda

Anlaşılmaya
çabaladım
Anlattıklarım
gerekçeleri
ve amaçları
işitilsin diye belirgin olarak
dinleyenlerce

Ne anladılar?


Bir fıkra gelir aklıma


Hani buzlanma yüzünden
attığı her adımda
iki adım geri giden
bundan dolayı da
okula geç gelen
çocuğun fıkrası

Bana da öyle oldu işte


»İyi de nasıl geldin okula o zaman«


diye sorar öğretmen
»Çok kolay: Vazgeçtim okula gelmekten
arkamı dönüp
gerisin geri eve gitmeye çalıştım«

İşte bana da öyle olur

Anlaşılmaya
çaba göstermekten
vazgeçip
yalnızca kendime
ve artık bulunmayan
terkettiğim yuvama
dönmeye çalışacağım

O zamanlar


gülmüştüm buz fıkrasına
öğrenciyken

Çok iyi hatırlarım

              
 

 

 



 

Tıraş Olurken


Jiletin keskinliği oranında


genç olur
aynadaki görüntüm

Ne kadar keskin olmalı ki


gençleştirsin beni
gerçekten?

              

 



Dünya Hanım

Dünyaya
geldim


ve
nihayet
hazırım

gelmeye
nasıl


geldiğimi
yüksek sesle
sormaya

Ve gelip
der ki


yavaşça
sen gelmiyorsun
gidiyorsun şimdiden

              


 


Nostalji


Geri dönün ey sahtekarlar!


geniş kenarlı şapka
siperli kasket
karmakarışık saçınızın önünde
şapkamı indiririm
Geri dönün
gelin
daha da vahşileşmiş batıdaki
yağmurlaşmış ya da
kumlaşmış mezarlarınızdan

Geri dönün ey tuzakçıların tuzakçıları!


Bir kez daha gelin
Getirin hileli kartları
Koldan çıkarılan asları
Eğilmiş rulet
ve oynak cıvalı zarlarınızı
getirin-

Oynamayalım hiçbirşeye


»şerefine« hiçbirşey anlamına gelirdi
çocukluğumda
böylece anladım ki
»bir hiçtir şeref«

Siz sahtekarlar


hiçbirşeyden vazgeçmemek için
şerefinizden vazgeçtiniz
O zaman doğru oynadınız-
filmlerinizin kanlı happy end’ine kadar

Bir kez daha bahşedin


tüm bunları ey öncekiler!
Ne kadar çok özledim
üçkağıtçılık ve küçük çıkarlarınızın cahilliğini
ve karşı konabilen adam adama aldatmaları!

Klima görmemiş üçkağıtçı büyük dedeler


şaşırırdınız bugün
ne biçim masalara bağlanıp
sahtekarlığa zorlandığımızı görseydiniz
ve ne gibi ağır silahlı oyuncuların
bize karşı oynadığı
kağıttan kağıda kural değiştirdikleri oyunları

Haklı olarak gebertsinler


diye bizi
»Ancak karşı koyan adamdır«
yazar duvarda

              


 

 




Med

Kapıma giden merdivenleri çıkarım


     nemli siste
        kanalda su yükselir

Tırmanırım


    dolambaçlı okul yolumu
       fırtınalı yağmurda
           köpürür nehrin altında arklar

Tırmanırım


     şehrin kuzeyindeki ormanlı tepeye
        sağanakta
           ovanın dalgaları
               çimen koparır yamaçtan

Tırmanırım


     tepenin kara kirişlerine
         durdurulamaz
             üstüme gelir
                 ve aşar beni
                     deniz

Tutunurum


     suda yüzen bir ağacın dallarına
        yükselip alçalır ağaç
           med ile
              Yorgun bir kuş
                 gagasında yapraklar
                      Büzülmüş bir dalda

Kuş eti doyurur


    Kemikler
       denize düşer
          Kanlı zeytin yaprakları dalgalanır
             ve uzaklaşır
                 tüyler yüzer
                     ve balıklar uçar
                          Susadım ben

              

 

 



Dönüşüm

Kızlarım
üç dört hafta içinde yavaş yavaş


ya da bir gecede hızla
dönüşür teyzelerim ve yaşlı kuzinlerime

Korkarak çiğnerken görürüm onları


takma dişlerini
ve nıkrıslı parmaklarıyla
tükürülmüş yüzlerini kurularken

Valizlerle bohçalarla


varırlar Theresienstadt’a
pencereden düşüp
gözlüklerini ararlar el yordamıyla

Hazırolda durmaya çalışırlar


gerinirken yatakta
canlıya sayılsınlar diye
ayıklanırken hastalar

Öptüğümde onları sabahları


morarmış görürüm vücutlarını
altışar altışar istiflenip
dışkı ve çıkarılmış balgam

Bahçe hortumuyla temizlenmiş


hazır sevkedilmeye
gaz odasından
krematoryuma

              


 

 




Kenar

Dehşetin kenarı olduğunu


sanırdım daima
önünde durup seyredilebilen aşağıda
kıvranırken
ya da kabarcıklar oluşturur
ya da gülümser
ya da gözümüzün önünde kokuşup çürürken dehşet

Bir kenar ki


korkulması gereken
bir adım daha atmamak
ve eğilmemek
ve en iyisi bir iki adım geri çekilmek
gerektiği bilinen
insanın yaslanabileceği bir siper gibi
yükseltilmiş olsa da
güvenmemeli ona
Çürük olabilir
yıkılıp unufak olabilir

Sabit bir kenar olduğunu


düşünmedim asla
ama uyarı işareti olduğunu
sanırdım bir tür
»Burdan öteye geçmeyin«
ya da »Gelmeyin buraya dek«
kendisinin ne denli tehlikeli
ve yanıltıcı olabildiğini
kabuslarımda bile gösteren
kenarı olduğuna inanırdım
dehşetin

Bilemem neden böyle düşündüğümü


bir teselliydi ama

              


 

 




Maddenin Korunması

Her sabah


mumyalanırım

Keskin esanslarla


yıkanır ağzım

Rüyalar unutulur


saçlar taranır

Fırçalanır dişler


gözler daha da açılır

Aynada tıraş olmadan önce


derin nefes alınır

Tıraştan sonra


gençleştirilir yüz cildi

İspirtoyla


ve saç püskürgeciyle

Cesaret alınır


sıcak birşey girer mideye

Ve devam ederim çürümeye


Sonraki sabaha doğru

              


 


Kibritsiz Biri


Kaybetmişim


gibi yapan
herşey
gizliden
toplanıp
kendiliğinden
odaları döşeli
bir ev oluşturur

Ekmek kokar şimdiden


mutfakta
Sıcak yatakta sen
gerçekten sen
yorganı açıp çıplak
taşınmayı kutlamak üzere
canlı iki kol uzatırsın
bana doğru

              

 



Koleksiyoncu

Bulduklarım


Ama yeniden
her tarafa saçacaklar onları
öldüğümde ben

Eski gereçler


taşlaşmış bitki ve hayvanlar
renkli kartpostallar kitaplar
kırılmış taşbebekler

Bulduğum tüm sözcükleri de


tamamlanmamış
doymamış
sözcüklerimi de

              


 





Neden Yapıldığı

Ölümüm bozuk para


ve kağıt paradan yapıldı

Okula ve işe giden


yollardan yapıldı ölümüm

Ölümüm kontrol saati


ve görevlerden yapıldı

Gazete
ve polisten yapıldı ölümüm

sigara ve rakıdan
şeker ve ekmek ve yağdan

sevgiden mutluluk ve mutsuzluktan


hiddet ve sabırdan

Ölümüm anababamdan


ve çocuklarımdan yapıldı

başarısızlıklarım


ve başarılarımdan

esaretim
ve özgürlüğümden

birlikteliğim
ve yalnızlığımdan

inançsızlığımdan


ve inancımdan

umudum
ve düşkırıklığımdan

düşünmem
ve unutmamdan

Ölümüm erkekliğim


ve yüreğimden yapıldı

Gecelerim


ve günlerimden yapıldı ölümüm

Ayıklığım


ve uykularımdan yapıldı

Yaşamımdan


ve yaşamınız ve ölümünüzden

              


 

 

 






Sıkışma

Eşyayla doldurulmuş


eşyadan yapılmış dünya:

Dolabın üstünde bavul


bavulun üstünde duvar
duvarın üstünde tavan
su lekesi
ve örümcek telleriyle
ve dolabın yanında kitaplar
kitapların üstünde resim
resmin üzerinde başka bir resim
çerçevenin üstünde
toz
ve onun üstünde
Noel’de bir raptiyeyle
iliştirilmiş renkli kağıt zincirin
bulunduğu yer

Duvarda yuvarlak kara bir raptiye deliği


ancak küçük ölüleri gömmeye yetmeyecek denli

Eşyalar çevrelemiş beni ve bana karşı duran


gerçek eşyalara dönüşür
her bir yandan ve bana
hiçbir yerde ara bırakmayan

Yer küçülür


eşyalar
birleşmeye başlayalı beri
ancak büyüdü
bunu söylemek isteyen ağızla
bunu duymak istemeyen kulaklar
arasındaki açıklık

Bakarsın böylelikle


değişik bir delik oluşur duvardakinden

              

 

 

 





Navigare necesse est,
vivere non est necesse*


Başıboş gitmek
bu gemiyle
hiddetler mıntıkasına

Kimin hiddetleri


ve hiddetler
kime karşı?

Canavarlaştırılan


hortlaklaştırılanlar
yatışsın diye

hiçbir zaman


yeterince süt dolu kaseler
koyamadığım önlerine

süt yok
çünkü


yeterince

Hiddetler mıntıkasına


belki
kendime karşı olan hiddetler

medlerde
başıboş yüzdüğüm


ve yönetmeye

çalışmadığımdan artık


bu çan çalan
hurda yığını gemiyi

_________

* Latince. Gereken yelken açmaktır, yaşam değil. (çn)

              


 

 

 



Yaşam Nedir?

Yaşam
küvetimdeki suyun


sıcaklığı

Yaşam
açık bağrındaki


ağzımdır

Yaşam
hiddettir


ülkelerimizdeki haksızlığa

Suyun sıcaklığı


yetmez
Şaplatmalıyım da

Yeterli değil


bağrında olması ağzımın
Öpmeliyim de

Haksızlığa karşı hiddet


yeterli değil
Anlamalı özünü

ve de birşey yapmalı


buna karşı ki
yaşam yaşam olsun ondan sonra

              


 


Hemen Herşey


Çoktan geçirdim


öğrenme çağımı
Hemen tüm insanların
hemen tüm insanlara
hemen herşeyi yaptıklarını
görmeyi ve duymayı öğrendim

Ve hemen herşey yapılan kendilerine


hemen tüm insanların
neredeyse boğulmuş seslerle
şöyle dediğini:
»Gün gelecek ki

O gün biz de hemen herkese


bize yaptıkları
hemen herşeyi yapacağız«
Bunu kendi ağızlarından duydum
kelimesi kelimesine neredeyse

Ve bunun istedikleri hemen herşeyi


ya da istediklerinden bildiklerinin
hemen herşeyi olduğu sürece
bu hemen hepsinin
hemen hemen düşlediği gün
daima yalnızca
hemen hemen gelecek
hiçbir zaman gerçekten

Gerçekten


bunu öğrendim
ve öyle öğrendim ki
feleğim şaştı
diyeceğim neredeyse
Neredeyse şimdi geçirdim
öğrenme çağımı

              





                                                       _____________ Egemen Olan Kim?


 



İçimdeki Özgürlük Üzerine

Eğildiğimde


efendimin
parlayan siyah çizmelerini
öpmek için:
Eğil dedi
daha eğil!

Eğildiğimde daha çok


hissettim içimde
bükülmek istemeyen
omurga kemiğimin
direncini
çok güzel bir biçimde

Sevinç içinde


emeklemeye devam ettim
içimdeki saygınlık
ve gücümü
hissettirdiğinden
minnettarım efendimize

              


 


İsyancı Fransız Askerleri, 1917


Mezbahaya götürülen sığırlar gibi


yürüdü yıllarca birlikler

Ancak meleyenler orda


Geçerler şehri boydan boya

İlerler
ve melerler koyun gibi

Koyun sürüsü olmaktan
çıkarlar melemeleriyle

              


 



Nedenler

»Hiç birşeyin yararı yok


Canlarının istediğini yaparlar zaten

Bir kez daha


yakmak istemem parmaklarımı

Bir sen eksiktin diye


Gülerler nasılsa

Kimsenin sağol dediği yok


İyi de neden her zaman ben?

Kimsenin anladığı yok artık doğru dürüst


Yalnızca bozulur daha fazla şey

Ve her kötünün


iyi bir yanı da var belki

Nerden baktığına bağlı herşey


Kime inanacaksın ki zaten?

Birşey yapanlar da


Fazlaca birşey yapmış sayılmazlar

Ustalarına bırakmalı


Bu işi aslında

Ne denli zarar vereceği


bilinmediğinden insana

Çabaya değmez,


hiçkimse layık değil zaten«

Tüm bunlar ölüm nedenleridir


yazılacak mezar taşlarımıza

nedenler bunlar olacaksa


kazılmayacak mezarlarımız artık

              


 



Planlanmış Oyuncak*


1
Bomba yerine
oyuncak
atmak
çocuk bayramında

Şüphesiz
büyük bir etki yaratır


dedi
pazar araştırmacıları

ve büyük etki


bıraktı
tüm
dünyaya

2
Keşke oyuncakları
on dört gün önce
atsaydı uçaklar
şimdiyse bombaları

On dört gün daha


oynayabilirdi
iki çocuğum
sayenizde

______


* Amerikan uçakları, kısa bir süre önce bombalayarak çocukları öldürdükleri köylere, "Vietnam Çocuk Bayramı" dolayısıyla oyuncak attılar.

              


 



Sıralama*

Beş yüz altmış yedi yaşlı adam çocuk ve kadın


vuruldu My Lai ya da Song My adlı bir köyde

ve bir başka köyde »Yanan kulübelerden


kaçan herşey avlandı atış talimiymişçesine!«

Ve kızlar önce yakalandı sırayla tecavüz edilip


süngülendi sonra da

Ve bir sahil köyünden bin yüz kadın ve çocuk


küçük yelkenlilere doldurularak çekildi denize

ta ki yelkenliler devrilene dek sonra halatları


kesip yüzenleriyse hallettiler otomatik silahlarıyla

Ve on Vietnamlıyla eş değer olduğu hesabını yaptılar


Saygon’da bir genelevde çalınan bir saatin

Ve karşılığında bir iki üç diye vurdular helikopterden


bir korkuluğu onaran Vietnamlı sivilleri

Mekong deltasında ( »epeydir bir hareketlilik


olmadığından«) açıkladılar köylülerin
canlı hedef tahtası olarak kullanılabileceğini

ve konuşturmak için iki esiri


attılar konuşmayan birini helikopterden

Ve My Lai olayı duyulmaya başladığında bile


12 Kasım 69 tarihinde
iki yüz kırk kadın ve çocuğu
öldürdüler yine.
Bin-Du-Ong köyünde. Hepsi de tek tük olaylar bunların

______


* 1969 güz sonlarında öğrenilen My Lai katliamından sonra The Times, The Guardian ve The Observer'in haberlerinden derlenmiştir.

              


 

 



Geçerse Eğer

İkinci Dünya Savaşının


en basit sonucu
bir Almanla karşılaşıldığında
sorulan soru:

O orada mıydı


o zaman yıllar önce
kimi öldürdü
Auschwitz ya da Rusya’da?

Vietnam savaşının


en basit sonucu
karşılaşılınca bir Amerikalıyla
şu olacak sorulan:

O orada mıydı


o zaman yıllar önce
Saygon ya da Da Nang’da
kimi öldürdü?

              


 


 


Dinle İsrail


Peşimize düştüklerinde o zamanlar


sizden biriydim
Siz başkalarının peşine düştüğünüzde
nasıl sizden olayım ben?

Özleminizdi,


sizi katleden
öteki halklar gibi olmak
Oldunuz şimdi onlar gibi

Daha fazla yaşadınız


size vahşeti yaşatanlardan
İçinizde mi yaşar şimdi
vahşeti onların?

»Çarıklarınızı çıkarın«


diye emrettiniz dövülenlere
Çarıkları kumdan olanları
günah keçisi gibi

çöllere, ölümün


büyük camisine sürdünüz
Ancak üstlenmediler
yüklemek istediğiniz günahları

Bombalarınız


ve tanklarınızın izinden
daha kalıcıdır
kumdaki çıplak ayak izleri

              


 


Unutmaya Çağrı



»Keşke biryana bıraksalar artık eski taleplerini!«
Siyonist argüman

Aptal olma


der rüzgar
Dönmeye devam eder dünya
Değişir herşey
Unutmalı olup biteni

Unutabilseydin keşke tarlanı


der zehirlenmiş hasat
ve unutabilseydin beyaz evini
der enkaz
ve büyük testiyi unutabilseydin
der parçaları
Ve zeytin ağacını unutabilseydin
der kütük
ve portakal ağaçlarını
der yakılan bahçe

ve unutabilseydin iki kızkardeşini de


der mezarlara giden yol
ve unutabilseydin çığlıkları
der kulaklar
o zaman vazgeçerdin kendini tehlikeye atmaktan
o zaman çok uzaklara gidebilirdin
ağaçtan toplanmış ve bağımsızlaşan ağacından
bir geminin gövdesindeki hurma gibi
o zaman özgür olabilirdin
rüzgarda bir kum tanesi gibi
nihayet yitirdiğin yurdundan bağımsız

Dönmeye devam eder dünya


Unutmalı olup biteni
Aptal olma der
seni kovalayanlar yönünden
esen rüzgar

              


 


Belki Allende


Yorgun düştüm yenilgilerden


ve her yenilgiden sonra gelip de:
»Aslında zaferdi«yi kanıtlayan dostlardan
daha da yorgun düştüm

Yenilgilerden yenilgilere yenik düşecek denli


yorgun düşmemek için
böyle konuşurlar aslında
fakat böyle olur
böylesi konuşmaların götüreceği zafer de

Bilirim: Yeninin zaferi daima


(Bunun da biri olduğu) bir dizi
yenilginin son halkası olarak gelir
Bu teselli olabilirdi
ancak kanar uzuvlar

»Kendi canına kıydı«


derlerdi öldüğümde
tıpkı bunu gerçekten yapsaydım
»Onu öldürenler onlardı«
denebileceği gibi

Ve davamızın olmazlığının


bu yenilginin kanıtlandığına dair ki gazete palavralarını
görmekten yorulduysam
ve yeni mücadeleler için
güç toplayamayacak denli yaşlı olmaktan yorulduysam
yorgun değilim mücadele edemeyecek kadar
ölümümden dolayı
birgün öleceklere karşı

              


 



Basın Kulübü

Düşüncelerini


paylaşan
arkadaşlar bul kendine
Değer

tümüyle aynı


olmadıklarını
ve
uyuşmak için

düşünceden ödün vermek


değeceğini düşünsen de

Dostluk
sağlam ve güvenilir olur


böylesi
ödünlerle

Hep haklı olmak


daha az güçlü
ve daha az yararlıdır
hem fikirlikten

Bir düşüncen mi


vardı
bir zamanlar?
Şimdiyse etkin var bunun yerine

              


 




Geri Dönüş

(Attica State Prison, New York, USA)

Devlet polisi gelip vurmadan önce


dokuz ay boyunca
Attica
devlet cezaevindeki
cezaevi doktorları

şöyle derlerdi


yalnızca İspanyolca bilen
hasta Porto Rikolulara:
»Önce İngilizce öğren
gene gelirsin sonra«

İngilizce öğrenmesi zor


ölmüş olanın
Ama gelecekler
yeniden
kesinlikle

              


 

 

 






Stalin’in Prag Yolculuğu, 1977

Örneğin bu hapishane duvarı:


İçerden
bak bir de
anlarsın hemen kime hizmet ettiğini
Sosyalizme mi
yoksa eski düzene mi

Eğer anlamıyorsan


demek ki
benimki kadar keskin değil gözlerin
o zaman
hakkın yok sahip olmaya gözlere
kendi hatalarını görmeye ilişkin
son hakkın dışında

Ama o duvar


bir parçası mı yapımızın
yoksa mirasımızın mı
bir parçası olup da kurtarılmışsa yalnızca
yeni amacımıza yaradığı için
önemli değil:
Yararlıdır
ancak kusursuz değil

İçten kemiren


haşaratın işinden
ya da taktik açıdan gerekli olan
ancak yine de özgürlüğü veren düşmanlara
en azından
yeniden tutuklayana dek
aflardan parçalanabilir

Bu duvardan daha sağlam


ancak suskun kardeşi
yani enseden atılan kurşun vardı
nasıl elde edilmişse de
daima doğru kalan itiraftan sonra gelen
aynen onun gibi çünkü
güzel davaya hizmet ederdi o da
geleceğin stratejisine
yaşam için ölüme

Enseden atılan kurşunun adını koymak


değerlendirilir bazılarınca taktik hata olarak
Ama neydi yoldaşlar o?
Bir mücadele biçimi
iç düşmana karşı.
Hem de kökten çözümleyici
ve bizim cephanemizden bir silah

Fakat karıştırmaya çalışarak


kafaları boş laflarla
ondan bahsettiğinden beri düşman
daha fazla duvar gerekmekte giderek
Kitleleri korumak için en azından
onu kullanıncaya dek yeniden

Ancak anıt mezar


ve kazık da olmadan göğsümde
gömülü olduğum
cılız geçiş süreci

              


 



Ağzını Açma Özgürlüğü

Bunların ağzını kapatmak gerek!


diye bağırdığında başkaları
orada da vardır
ağzını açma özgürlüğü

Tam tersi


Sözüm ona kapalı oldukları söylenen
ağızlardan çıkanların
listesini yapmak gerek yalnızca

Birincisi çığlıklar


ikincisi başta ve
en sonda
belki protestolar bile

Üçüncüsü dişler


ve dördüncüsü kan beşincisi
kusmuk
ve altıncısı birçok durumda

önceden hortumlarla


ya da başı sokularak
doldurulan
sıvılar

Tek taraflı bakmamalı


çünkü ağzı açma özgürlüğü
herkesin eşit hakkıdır
örneğin resmi kurumların da

Bir tutuklunun


kenetlenmiş ağzını açmak
Ne konur içine sonra?
Bolca su ya da bolca sıvı yağ

ya da çizme ökçesi


ya da bok ve kanlı bezler
ya da sidik
ya da talaş ya da toprak

ve eninde sonunda çıkan


herşey yoluna girerse eğer
gönüllü
itiraf olur

Bazen yaralanır ağız


ağzı açma özgürlüğüyse asla
hala da geçerli -şöyle ya da böyle-
ülkelerimizde

              


 


Yüklə 226,67 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin