Ve harîdetü'l-fiker adlı zîcinde kullan­masıdır



Yüklə 1,23 Mb.
səhifə9/28
tarix12.01.2019
ölçüsü1,23 Mb.
#96170
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   28

az rastlanır. Tenkitçilerin ortak kanaati, Hersekli'nin sosyal konulu şiirlerinin mi­zacı kadar heyecanlı, cesur, atak, hatta orijinal olmadığıdır.

Hersekli Arif Hikmet edebiyat dünya­sında şairliğiyle tanınmış, nesir yazılarının çoğunu yayımlamadığından fikrî yönü ih­mal edilmiştir. Onun pek azı dışında neş­retmekten çekindiği lâyiha ve makalele­rinin her biri bir düşünce hatta inceleme mahsulüdür. Nâmık Kemal ve Ziya Paşa'-dan önce meşrutiyetçi ve yer yer cumhu­riyetçi fikirlerini ortaya koyduğu bu yazı­lar, Osmanlı aydınları arasında gizliden gizliye tartışmalara konu olmuştur. Bu ya­zılarında ele aldığı konular dinden felse­feye, siyasetten hükümete, hikemiyattan edebiyata kadar geniş bir yelpaze oluştu­rur. Üzerinde en çok durduğu hususlar­dan biri de Tanzimat ve Batılılaşma'dır. Birtakım heveskârın Frenkler'i övmele­ri yüzünden halkın Frenkliğe meyletme­sini ve Avrupa'nın yaşayış biçiminin tak­lit edilmesini eleştiren Arif Hikmet ilim ve fennin bütün insanlığa ait olduğunu söylemiş, bunu Frenklik ile özdeşleştir­menin yanlışlığı üzerinde ısrarla durmuş­tur {a.g.e., s. 155 vd).

Eserleri. Arif Hikmet, Hazîne-i Fünûn ve Resimli Gazete gibi döneminin der­gilerinde bir kısmı yayımlanmış olan şiir­lerini Âsâr-ı Hikmet Bey adı altında top­lamış (bk. İÜ Ktp., İbnülemin, nr. 2658, 3214), bunlar Ölümünden çok sonra İbnü­lemin Mahmud Kemal tarafından uzun­ca bir mukaddime ile birlikte Divan adıy­la yayımlanmıştır (İstanbul 1334). Eserin başında "Münâcât", "Tehlîl" ve "Tazarru'" adlı şiirlerle "Tevhîd-i Bari" başlıklı elli iki beyitlik bir mesnevi yer almaktadır. Na't ve methiyeleri, kaside tarzında elli üç be­yitlik "Hasbihal" adlı bir tevhid, "Manzu­me" ve "Hasbihal berâ-yi Nefs-i Natıka" başlıklı iki kaside, birkaç müseddes ve üç uzunca kaside takip etmekte, daha son­ra 168 adet mürettep gazelin yer aldığı "Gazeliyyât"a geçilmektedir. Bunlar ara­sında Nâmık Kemal. Halet Bey ve Kâzım Paşa ile bazan ikili, üçlü ve bazan dörtlü müşterek gazelleri, çeşitli şarkı ve nazi­releri de bulunmaktadır. "Nâ-tamam Ga-zeliyyâftan sonra kıtaların yer aldığı di­van müfredlerle sona ermektedir.

Hersekli'nin Levâyihu'I-hikem, Mis-bâhu'1-îzâh, Levâmiu'l-efkâr ve Sevâ-nihu'l-beyân adlı eserleri yazma defter­ler halinde bulunmaktadır (İÜ Ktp., İbnü­lemin, nr. 257O'te Misbâhu'l-îzâh dışın-

234


HERSEKZÂDE AHMED PASA

dakiler bir arada ciltlidir Misbâtıu'l-tzâh için bk. İÜ Ktp., İbnüiemin, nr. 3018). Bunlardan Levûyihu'l-hikem'de felsefî, dinî. tasavvuf! ve ahlâkî konular (eser Resimli Gazete'de "lâyiha'lar halinde neşredilmiştir, bk. sy. 71-73 (İstanbul 13I6|; sy. 76-78 [13161, sy. 82-84 İ1316|; sy. 87 |13161; sy. 89-93 |I316]); Misbâ-hu'1-îzâh'ta Avrupalılar'ın maarifte, sa­nayide ilerledikleri, onlara yetişebilmek için âdetlerini taklit etmek değil ilimle­rini öğrenmek gerektiği; Levâmiu'l-ei-körda edebiyat, şiir, nesir, cemiyet, hür­riyet, meşrutiyet ve rejim meseleleri; Se-vûnihu'l-beyân'öa ise Tanzimat'ın ma­hiyeti ele alınmıştır. Arif Hikmetin Me-cei/e'deki bazı bahisleri şerh ve tenkit eden bir eserinin bulunduğundan söz edilmişse de (İbnülemin. "Hersekli Hik­met Bey", Diuan, s. 72) böyle bir esere henüz rastlanmamıştır.

BİBLİYOGRAFYA :

Hersekli Arif Hikmet. Diuan (nşr. İbnülemin Mahmud Kemali, İstanbul 1334; Mehmed Tev-fik, Kâ/i7e-ı Şuarâ, İstanbul 1290, s. 152-154; İbnülemin Mahmud Kemal, Kemâlü'l-Hikme, İstanbul 1327, tür.yer.; a.mlf.. Son Asır Türk Şairleri, s. 639-642, 1496-1497; İsmail Habib [Sevük], Türk Teceddüd Edebiyatı Tarihi, İstan­bul 1340, s. 366-370; Osmanlı Müellifleri, II, 335-337; Ahmed Râsim. Muharrir, Şair, Edib, İstanbul 1924, s. 106-107; Mehmed Akif [Er-soy]. Safahat (haz Ertuğrul Düzdağ). İstanbul 1984, s. 532-541; İsmail Hikmet [Ertaylan], Türk Edebiyatı Tarifli, Baku 1925, I, 136-160; Banarlı, RTET, II, 973-974; İsmail Ünver. "Her­sekli Arif Hikmet", Büyük Türk Klâsikleri, VİN, 168-172; Metin Kayahan Özgül. Hersekti Arif Hikmet, Ankara 1987; Rıza Tfevfik [Bölükbaşı], "LeskofçalıGalib", Yeni Sabah, İstanbul 14 Şu­bat 1945; Hasan Aksoy. "Son Devir Divan Şair­lerimizden Hersekli Arif Hikmet Bey", MÛI-FD, sy. 13-15(1997), s. 295-302; "Arif Hikmet", TA, III, 311; "Arif Hikmet Bey (Hersekli)", İst A, II, 1003-1005; "Hersekli Arif Hikmet", TDEA, IV, 208-209. r—j

mi Hasan Aksoy

r

L



HERSEKLİ MEHMED KÂMİL

(ö. 1900)

Son devir Osmanlı müellifi.

J

İstanbul'da doğdu. Bugünkü Bosna-Hersek Cumhuriyeti'nin Hersek bölgesin­deki Trebinye (Trebinje) kazasının tanın­mış ailelerinden Cvijeticler'e mensup olan ve daha sonra İstanbul'a göç eden Hacı Abdullah Efendi'nin oğludur. İlk öğreni­minin ardından Hacı İbrahim Efendi'nin yeni bir yöntemle kısa zamanda Arapça öğretmek için kurduğu Dârütta'lîm'e de­vam etti. Burada Arapça'sını geliştirdi ve



bir müddet sonra aynı mektebe hoca ol­du. Bir ara Şehremaneti Tahsilat Kale-mi'nde çalıştı, ardından II. Abdülhamid döneminde sarayda şifre kâtipliğine ge­tirildi. Bu memuriyette iken Madrid'de toplanan müsteşrikler kongresine Os­manlı Devleti'ni temsilen katıldı. Bir ara V. Murad'ın mabeyinciliğinde de bulundu­ğu bilinen Kâmil Bey, 17 Ramazan 1317'-de (19 Ocak 1900) İstanbul'da vefat etti (Nametak. s, 249; Okiç. Bazı Hadis Mese­leleri, s. 69) ve Edirnekapı dışındaki aile kabristanına defnedildi. Bazı kaynaklar­da 1315 olarak verilen ölüm tarihi hicrî değil rûmî olmalıdır.

Eserleri. Genellikle Arapça'dan yaptığı çevirilerle tanınan Hersekli'nin başlıca eserleri şunlardır: 1. Metâlitu'n-nücûm (MI. İstanbul l 307). Sahâbîlerin hal ter­cümesini ihtiva eden bu eserin telif sebe­bi olarak Türkçe'de bu tür kitapların bu­lunmayışı gösterilmiştir {Metâlfu'n-nıi-cûm, I, 30) Eser alfabetik olmakla birlik­te önce Hz. Hasan İle Hüseyin ve aşere-i mübeşşerenin, ardından diğer ashabın hayat ve faziletlerini konu almaktadır. Ki­tabın yayımlanan ilk iki cildi, isimleri elif harfiyle başlayan sahâbîlerin biyografile­rini içine almaktadır (Sabanovic, s. 601). Müellif tarafından beş cilt olarak düşünü-

Hersekli Mehmed Kâmil Bey'in Me(âlı"u'rt-nücıjmadlı eserinin ilk sayfası (İstanbul 1507)

len eserin geri kalan üç cildinin tamamla­nıp tamamlanmadığı bilinmemektedir. Kitabın hazırlanması esnasında çeşitli Arapça kaynaklara başvurulmuş olmakla birlikte başlıca kaynak İbnü'l-Esîr'in Üs-dü'1-ğöbe fî ma^riteti'ş-şahâbe adlı eseridir, z. îkâzü'l-ihvân (İstanbul 1302 \Mecmûatü'r-resâiliçindel, 1304). Ebü'l-Ferec İbnü'l-Cevzî'nin Tenbîhü'n-nö'i-mi'l-ğumi *alâ mevâsimi'I-'umr adlı eserinin ilâvelerle yapılmış tercümesidir. 3. Terceme-i Muallakât-ı Seb'a (istan­bul 1305). İmruülkaysb. Hucr'ünMu'aJ-laka'sının Türkçe çevirisidir. Mehmed Kâ­mil Bey. henüz Dârütta'tîm'de talebe iken yaptığı bu çeviride her beytin önce mâna­sını, ardından "müfredat" başlığı altında açıklanması gereken kelimelerin anlam­larını vermekte, daha sonra da "tahlîl-i beyt" başlığı altında her kelimenin gra­mer açısından değerlendirmesini yap­maktadır. Giriş kısmında tercüme ve izah­larda Zevzenî şerhini esas aldığını belir­ten mütercim peyderpey diğer mualla-kaları yayımlayacağını söylüyorsa da bu­nu gerçekleştirememiştir. Mu'allaköt-ı Sebca'yı Türkçe'ye çeviren Şerefettin Yaltkaya bu tercümeyi takdir ettiğini bil­dirmektedir (YediAskı, s. 9). BİBLİYOGRAFYA :

Hersekli Mehmed Kâmil, Metâlht'n-nucûm, İstanbul 1307,1,30; Osmanlı Müellifleri, II, 404; Mehmed Handzic, Knjizeuni Rad Bosansko-Hercegovackih Musiİmana, Sarajevo 1934, s. 45-46, 76; a.mlf., el-Ceuherü 'l-esnâ fî terâcimi 'ulemâ'İ ve şu'arâ'i Bosna, Kahire 1413/1992, s. 169; M.TajjibOkid, Jedan NasZaborauljeni IstoriCar XVIII v., Sarajevo 1938; a.mlf.. Bazı Hadis Meseleleri Üzerinde Tetkikler, İstanbul 1959, s. 69; Şerefettin Yaltkaya, Yedi Askı, İs­tanbul 1943, s. 9; özeğe. Katalog, II, 666; III, 1124; IV, 1820; Hazim Sabanovtf. Knjizeunost Musiİmana BiH na Orijentalnim Jezicima, Sa­rajevo 1973, s. 601, 602; Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi, İstanbul 1977, lll-IV, 967-973; Fehim Nametak. Pregled Knjizeunog Stuaran-ja Bosansko -Hercegouackih Musiİmana na Turskom Jezikıt, Sarajevo 1989, s. 249; Mus­tafa Ceman, Bibüografija Bosnjaike Knjizev-nosti, Zagreb 1994, s. 78, 309, 447, 507, 564.

İKİ MUHAMMED ARUÇİ

HERSEKZÂDE AHMED PAŞA

(ö. 923/1517)

L

Osmanlı veziriazamı.



J

1459'da Herseg - Novi'de (Kastel Nuovo) doğdu. Asıl adı Stjepan'dır. Güneydoğu Bosna hâkimi, "herceg" (dük) unvanıyla anılan Stjepan Vukcic-Kosaca'nın küçük oğludur. Fâtih Sultan Mehmed Bosna'yı

235

HERSEKZÂDE AHMED PAŞA



aldıktan (1463) sonra hâkiminin unvanı dolayısıyla Hercegovina (Hersek) diye ad­landırılan Güneydoğu Bosna'ya kuvvet gönderince Dük Stjepan Osmanlılar'a ita­at etmek zorunda kalmış, bu arada oğlu Stjepan da rehin olarak Osmanlı sarayına götürülmüştü. Baba Stjepan'ın 1466'da ölümü üzerine oğulları Vladislav ile Vlat-ko arasında başlayan mücadeleden fay­dalanılarak Hersek tamamıyla Osmanlı topraklarına katıldığında küçük yaştaki Stjepan saray hizmetine alındı. Kendisi­ne Ahmed adı verildi ve babasının unvanı dolayısıyla ailesi Hercegovic olarak bilin­diğinden o da Hersekzâde diye anılma­ya başlandı. Çağdaşı Kemalpaşazâde ise Hersekzâde'nin Osmanlı sarayına alınışı hakkında farklı bir bilgi verir. Ona göre Fâtih Sultan Mehmed Hersek'i alınca bu­ranın hâkimi büyük oğlu ile birlikte kaç­mış, küçük oğlu Stjepan Dubrovnikte kal­mış, orada bulunduğunu duyan Fâtih onu isteterek sarayına almıştı {Teuârih-i Âl-i Osman, s. 282).

Fâtih'in sevgisini ve güvenini kazanan Hersekzâde Ahmed sarayda çeşitli hiz­metlerde bulundu ve mîralemliğe kadar yükseldi. 1478'de Fâtih'in İşkodra seferi­ne bu görevle katıldı. Seferde çekilen sı­kıntılar yüzünden padişah, "Bir iş bilir vezirim yoktur ki işlerimizi görüp bizi bu güçlüklere müptelâ etmeyeydi" deyince Hersekzâde hapiste bulunan Gedik Ah­med Paşa'yı kurtarabilmek amacıyla, "Ge­dik Paşa kulunuz beraber olsaydı bu zah­metler çekilmezdi" cevabını verdi ve onun hapisten çıkarılmasını sağladı (Cizyedar-zade Ahmed, vr. 246s'b). Bir süre sonra Hamîd-ili sancak beyliğiyle "taşra çıkan" Ahmed Paşa, Fâtih Sultan Mehmed'in vefatından sonra 1481'de Hüdâvendigâr sancağına tayin edildi ve Cem hadisesin­de Bayezİd'in yanında yer aldı. Ardından Anadolu beylerbeyliğine getirildi. Bu gö­revi sırasında Bayezİd'in kızı Hundi Ha­tun ile evlendi (889/1484). Aynı yıl, Akkir-man ve Kili'nin fethiyle sonuçlanan sefer­de Anadolu askerleriyle hazır bulundu. 1485'te Memlükler'le başlayan savaşa ka­tıldı. Memlûk kuvvetleri Osmanlılar'a bağ­lı Dulkadıroğlu Alâüddevle'yi yenip Kilik-ya'daki bazı kalelerle Gülek'i ele geçirince Anadolu beylerbeyi olarak Hersekzâde serdar tayin edilip onlara karşı gönderil­di (1486). Fakat emrine verilen Karagöz Paşa ile Hızır Beyzâde'nin kıskançlık yü­zünden kendisine yardım etmemeleri onun yaralanıp esir düşmesine yol açtı. Kahire'ye götürülüp Sultan Kayıtbay'ın huzuruna çıkarılan Hersekzâde bir yıl esir

hayatı yaşadıktan sonra serbest bırakıl­dı. İstanbul'a döndükten sonra Gelibo­lu sancak beyi ve kaptan-ı derya oldu; 1488'de Vezir Hadım Ali Paşa Memlük-ler'e karşı serdar tayin edilirken o da do­nanma ile denize açıldı. Hersekzâde ku­mandasındaki donanma Ayaş'ı eie geçir­dikten sonra Trablusşam sahillerine sal­dırmış, oradan Mısır kuvvetlerinin kara­ya çıkmasını önlemek amacıyla İskende­run'a yönelmiş, ancak şiddetli bir fırtına­ya tutulduğundan gemilerin çoğu kaybe­dilmişti. Başlangıçta üstünlük sağlayan Osmanlı kara ordusu da yenilince Adana yeniden Memlükler'in eline geçti. Hersek­zâde Ahmed bir süre sonra ikinci defa Anadolu beylerbeyi! iği ne getirildi ve er­tesi yılın baharında yine Memlükler üze­rine gönderildi. Onun bu sefer sırasında, Kayseri yakınlarında Mısır ordusuyla yap­tığı mücadelede ikinci defa esir düştüğü ve896'daki(1491) Osmanlı-Memlükba­rışının yapılmasıyla serbest bırakıldığı ri­vayet edilirse de (Danişmend, I, 391-392) bu bilgi devrin kaynakiarınca doğrulan-mamaktadır.

897'de (1492) Arnavutluk üzerine yapı­lan sefere Anadolu beylerbeyi olarak ka­tılan Hersekzâde Ahmed, vezirliğe yük­seltildikten sonra 902 Şevvalinde (Haziran 1497) Dâvud Paşa'nın yerine sadrazamlı­ğa getirildi. Onun bu ilk sadrazamlığı an­cak bir yıl sürdü, 904'te (1498) yerine Çandarh İbrahim Paşa tayin edildi. Aynı yıl Venedik Cumhuriyeti ile savaşa girilin­ce, İnebahtı (Lepanto) üzerine yapılan se­fere katıldı. Bu arada Osmanlılar'a karşı bir Haçlı ittifakı oluşmuş, Fransız ve Vene­dik gemilerinden meydana gelen bir do­nanma 1501 yazında Midilli'yi kuşatmış­tı. Bunun üzerine Mesih Paşa azledilerek yerine Hersekzâde getirildi (907/1501) ve bir filo ile bu adaya gönderildi (Uzun Fir-devsî, s. 169 vd.|. Saruhan sancak beyi Şehzade Korkut'un da yardımıyla mütte­fik donanması yenilgiye uğratıldı ve Mi­dilli kurtarıldı (d'Auton, II, 76 vd). Vene­dik ile savaşa son veren 1502 antlaşma­sının yapılmasında Hersekzâde Ahmed Paşa'nın büyük rolü olmuştur. Ancak bir süre sonra vezîriâzamlıktan kendi isteğiy­le ayrıldı (İbn Kemal, s. 283}. 23 Ramazan 909'da (10 Mart 1504) Gelibolu sancak beyi ve kaptan-ı derya oldu. uzun süre bu görevde kaldı (Gökbilgin, s. 476).

Hersekzâde Ahmed Paşa, 5 Rebîülâhir 917'de (2 Temmuz 1511) Hadım Ali Paşa1-nın şehid olmasıyla boşalan sadrazamlı­ğa tayin edildi. Bu üçüncü sadâreti ancak üç ay devam etti. II. Bayezİd'in oğulları

arasında başlayan saltanat mücadelele­rinde daima padişah yanlısı olarak hare­ket etti ve onun tahttan çekilmesine kar­şı çıktı. Hatta Yavuz Selim'İn taraftarı olan yeniçeriler ayaklanınca onun da konağına saldırarak yağmalamışlar, kendisi güçlük­le kaçıp kurtulabilmişti. Bu olaydan son­ra görevinden alınarak yerine Koca Mus­tafa Paşa getirildi (27 Cemâziyelâhir917/ 21 Eylül 1511).

Yavuz Sultan Selim tahta çıktıktan son­ra Şehzade Ahmed tarafını tutan Koca Mustafa Paşa'yı idam ettirdi ve Hersek-zâde'yi dördüncü defa sadârete getirdi (1512 Kasım sonu). Ahmed Paşa'nın Şeh­zade Ahmed'e yazdığı mektupta "Hak Teâlâ'nın devleti Sultan Selim'e verdiği­ni" belirtmesi bu tayinde etkili olmuştur. Onun bu dördüncü sadrazamlığı İran se­ferinden dönüşe kadar bir yıl on bir ay sürdü. Çaldıran Savaşı'nda padişahın ma­iyetinde ordunun merkezinde yer alan Hersekzâde, Tebriz üzerinden Anadolu'­ya dönüşte Şarkîkarahisar'a (Şebinkarahi­sar) doğru gelinirken yeniçerilerin çıkar­dığı karışıklıklar yüzünden sadâretten azledildi (9 Ramazan 920/28 Ekim 1514). Dukakinzâde Ahmed Paşa ile Hadım Si­nan Paşa'nın sadâretlerinden sonra Ya­vuz Sultan Selim Hersekzâde'yi yeniden bu mevkiye getirmek istedi. Yaşlılığını öne süren Hersekzâde önceleri bu görevden kaçınmışsada sonunda 29 Receb921'de (8 Eylül 1515) beşinci defa sadrazam ta­yin edildi. Bursa'dan gelip Edirne'de mühr-İ hümâyunu alan Ahmed Paşa'nın bu görevi yedi ay üç gün sürdü. Diyar-bekir Beylerbeyi Bıyıklı Mehmed Paşa'nın Safevî kuvvetlerince kuşatılmasına çok üzülen Yavuz Sultan Selim, saraya çağır­dığı ihtiyar sadrazamın başına birkaç yumruk vurup kavuğunu düşürdükten sonra kendisini azletti ve Yedikule'de hap­se attırdı (23 Rebîülevvel 922/26 Nisan 1516). Ancak yeni veziriazam Hadım Si­nan Paşa'nın ricası üzerine hapisten çı­karıldı.

Hersekzâde Ahmed Paşa Mısır seferi sırasında Bursa muhafızı olarak bulunu­yordu. Haydar Çelebi'ye göre Yavuz Sul­tan Selim Kahire'ye girdikten sonra onu yanına çağırttı; Mısır'a giden Hersekzâ-de'ye muhtemelen seraskerlik görevi ve­rildi. 9 Cemâziyelâhir 923'te (29 Haziran 1517) Kahire'den ayrılan Hersekzâde, Dulkadır vilâyeti (Maraş) sınırlarına geldi­ğinde Kızılçöl mevkiinde 2 Receb 923'te (21 Temmuz 1517) vefat etti; seraskerlik görevine Karaman Beylerbeyi Deli Hüs-rev Paşa getirildi (Haydar Çelebi, I, 491).

236

HERSEKZÂDE AHMED PAŞA CAMİİ



Hersekzâde Ahmed Pasa'nm Hersek köyündeki türbesi -Altınova / Yalova

Naaşı İzmit körfezindeki Hersek kasaba­sında (bugün köy) inşa ettirdiği cami ya­nındaki türbeye defnedildi. Mezar kita­besinde ölüm tarihi Receb 923 (Temmuz 1517) olarak gösterilmiştir (Halil Edhem, v/29 [ 1330|, s. 293). Batı kaynaklarına da­yanan C. Schefer ise yanlış olarak Mart 1518 tarihini vermektedir {Cantacasin,

S.XLVI).

Ahmed Paşa'nın Hundi Hatun'dan Ali, Mustafa, Aynişah. Kamerşah ve Mah-dumzâde adlarında beş oğlu olmuştur. Kurduğu Hersek kasabasındaki (Evliya Çelebi, III, 4) cami ve imareti dışında Ke­şan'da da bir camisi vardır. Ahmed Paşa bu eserleri için Anadolu ve Rumeli'den bazı köy ve çiftlikleri vakfetmiştir. 917 (1511) tarihli vakfiyesi M. Ahmed Simsar tarafından yayımlanmış, ayrıca M. Tayyib Gökbilgin tarafından özetlenmiştir {Edir­ne vePaşa Liuâst, s. 391-393). Onun İz­mir'de, Kütahya'da hamam, kervansaray, dükkânlar yaptırdığı da bilinmektedir. II. Bayezid 1485'te Serez bacı mukâtaasını Hersekzâde'ye timar olarak vermiş, Ya­vuz Sultan Selim de Çirmen'e bağlı bazı köyleri "ber-vech-i tekâüd" kendisine tah­sis etmiştir. Kaynaklar Hersekzâde'yi iş bilir, güvenilir, dürüst ve kahraman bir devlet adamı olarak nitelendirmektedir. II. Bayezid'e çok yakın bir kişi olduğu için o yıllarda bir Osmanlı tarihi yazan T. Span-douyn Cantacasin geniş ölçüde onun ver­diği bilgilerden faydalandığını belirtmek­tedir.

BİBLİYOGRAFYA :

The Waqfiyah ofAhmed Paşa (nşr. vetrc. M. Ahmed Simsar), London 1940; Tursun Bey. Târîh-i Ebü'l-Feth (nşr. Mertol Tulum), İstanbul 1977, s. 128, 211; Osmanlılarda Diuân-Bürokrasi-Ah­kâm: II. Bayezid Dönemine Ait 906/1501 Ta­rihli Ahkâm Defteri(haz, ilhan Şahin - Feridun Emecen), İstanbul 1994, s. 43, 91, 100; Uzun Fİrdevsî. Ktıtbnâme (haz. ibrahim Olgun-İsmet Parmaksızoglu), Ankara 1980, s. 169-189; T. Spandouyn Cantacasin, Petit traicte de l'origine des turcqz, Paris 1986, s. XLV1; Haydar Çelebi. Rûznâme (Feridun Bey, Münşeâtü's-selâtin için­de], İstanbul 1274, I, 468-470, 473, 476, 491; İbn Kemal. Teuârih-i Âl~i Osman: VIII, Defter (haz Ahmet Uğur), İstanbul 1997, s. 57-58, 79, 100-103, 108, 125, 126, 186,219,282-283; Haniujaidanus Anonimine Göre Sultan Baye-zid-i Veli [haz. R. F. Kreutel, trc. Necdet Öztürk), İstanbul 1997, s. 17, 20; Evliya Çelebi. Seyahat­name, III, 4; V, 325; Yûsuf. Selimnâme, Süley-maniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2148, tür.yer.; Hoca Sâdeddin. Tâcü't-teuârîh, II, tür.yer.; Jean d'Auton. Chroniçue de Louis XII, Paris 1889-1895, II, 76 vd.; Cizyedarzâde Ahmed. Târih, Sü-leymaniyeKtp., Esad Efendi, nr. 2403, vr. 246°b; Hadtkatü'l-uüzerâ. s. 16 vd.;Hammer(Atâ Bey), IV, tür.yer.; Siciil-i Osmânt,], 195; FuatGücüye-ner. Yaouz Sultan Selim, İstanbul 1945, MI, tür.yer.; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, 1!, 535-537, 539, 540, 543, ayrıca bk. tür.yer.; Daniş-mend. Kronoloji, I-II, tür.yer.; F. Babinger, Ma-homet II. Le conquerant et son temps, Paris 1954, s. 315; Gökbilgin. Edime oe Paşa Liuâst, s. 391 -393, 476; Selahattin Tansel. Sultan II. Ba-yezid'in Siyasi Hayatı, İstanbul 1966, tür.yer.; a.mlf.. Yavuz Sultan Selim, İstanbul 1969, s. 53, 86, 119-120; Erdmute Heller, Venedische Quellen zur Lebensgeschichte des Ahmed Pa­sa Hersek-oghlu, München 1961; Hedda Reindl, Mânner um Bâyezid: Eine prosopgaphische Studie über die Epoche Sultan Bâyezlds II (1481-1512), Berlin 1983, s. 129-146; Halil Ed­hem. "Hersekoglu Ahmed Paşa'nın Esaretine Dâir Kahire'de Bir Kitabe", TOEM, V/28 (1330), s. 200-222; V/29 (1330), s. 272-295; Şehabed-din Tekindağ, "II. Bayezid Devrinde Çukurova'­da Nüfuz Mücadelesi", TTK Belleten, XXX]/ 123 (1967), s- 355-358; H. Sabanovic, "Hersek-zade Ahmed Pasha", El2 (İng ), 111, 340-342.

Iffll Şerafettin Turan

r

L



HERSEKZÂDE AHMED PAŞA CAMİİ

Edirne'nin Keşan ilçesinde

XVI. yüzyıl başlarında

yapılmış camı.

"I

J

Veziriazam Hersekzâcle Ahmed Paşa'­nın yaptırdığı camide kitabe bulunma­makla beraber 917(1511) tarihli vakfi­yesinde adı geçen Rus (Ros) köyündeki mescidin burası olduğu kabul edilmek­tedir. Evliya Çelebİ'nin İfadesinden anla­şıldığına göre Rus Keşan'ın kalesidir. Ke­şan çevresinde Arnavut çiftliği denilen bir



araziden başka çok sayıda köy bu vakfa

bağlanmıştı.

Caminin astında kubbeli, üç bölümlü olduğu sanılan son cemaat yeri ortadan kalkmış, bunun yerine çok geniş saçaklı, sivil mimari yapıları gibi hayli derin bir ek kısım yapılmıştır. İçeride kapının üs­tünde yazılı bulunan 1304 (1886-87) yılı, yenilenen kalem İşlerinin ve yapılan de­ğişikliklerin tarihi olmalıdır.

Kaba işçilikli derzlere sahip, yeşilimtrak renkte ve pek iyi cinsten olmayan kesme taşlardan inşa edilen cami yalnızca mih­rabın bulunduğu kısımda az çıkıntılı (0,40 m), dıştan 12 x 12 m. ölçüsünde kare planlıdır. Harimi, dört köşede tromplarla geçişi sağlanan ve sekizgen biçiminde sa­ğır kasnağa oturan, kurşun kaplı 9,50 m. çapında bir kubbe örter. Her cephesinde altta dikdörtgen, üstü sivri kemerli dör­der, kasnak eteğinde birer pencere var­dır. Yalova-Karamürsel arasındaki Her­sek köyünde bulunan ve yine Hersekzâ-de Ahmed Paşa'ya ait olan camiye benze­mekle beraber ölçüleri ondan biraz daha küçük olan Keşan'daki bu mâbed daha gösterişli bir girişe sahiptir.

Caminin içinden geçilen minaresi kır­mızı renkte kesme taştandır. Pahlı göv­desi orijinal olmakla beraber üst bilezik-

Hersekzâde Ahmed Pasa Camii - Keşan / Edirne

237

HERSEKZÂDE AHMED PASA CAMİ!



Hersekzâde Ahmed Pasa Camii önündeki şadırvan gesme

ten yukarısı yenidir Aslında mukarnaslı olan mihrap son yıllarda fayans kaplana­rak orijinal halini kaybetmiştir. Caminin kubbe ve tromplarında XIX. yüzyıl üslû­bunda kalem işi nakışlar vardır. Çukurda yer alan ve içine dört basamak merdiven­le inilen son derece kaba ve basit bir işçi­liğe sahip şadırvanın üzeri dört direğin taşıdığı ahşap bir çatı ile örtülmüştür.

Hersekzâde Camii"nin etrafında yer alan oldukça geniş hazîredeki kabir taşlarının birçoğu. 1962'de üzerlerindeki yazıları kazınarak yere döşenmek suretiyle tah­rip edilmiştir. Diğerleri ise yığın halinde toplanmıştı. Hazîredeki mezarlar arasın­da mermer lahitli 925 (1519) tarihli Peri­han Hatun adında bir hanıma ait bir me­zar vardır ki mabedin inşasından az son­raya aittir. Caminin yakınında, 1962 yı­lında faal olduğu halde günümüzde ha­rap durumda bulunan bir küçük hamam mevcut olmakla birlikte bu yapının mâ-bedle ilişkisine dair bilgi yoktur. Caminin önündeki meydanda yalnız Trakya'da gö­rülen biçimde ve şadırvan denilen bir de çeşme vardır. Çok daha süslü benzerleri­ne Tekirdağ ile Uzunköprü'de rastlanan bu şadırvan-çeşme, etrafı mermer lev­halarla çevrilmiş yerden yüksekçe bir ha­vuzla ortasındaki bir direkten ibarettir. İçinden su fışkıran direğin pahlı yüzey­lerinde Ashâb-ı Kehften yedisinin adlan işlenmiştir. Taşın yukarı kısmında dola­nan kitabede besmele ile İnşân sûresinin

5. âyeti yazılmıştır. Cami yıllardır harap durumda olup ibadete kapalıdır; önün­deki şadırvan- çeşmenin suyu ise akmak­tadır.

BİBLİYOGRAFYA :

The Waqfıyah of Ahmed Paşa (nşr. vetrc. M. Ahmed Simsar). London 1940, s. 62; Evliya Çe­lebi. Seyahatname, III, 4; Hadîkatü'l-üüzerâ. s. \5\Sicill-i Osmânt,], 195; Gökbilgin, Edirne üePaşa Lİvâst,s. 391-394; Ayverdi. Osmanlı Mİ'mârisi III, s. 234-287; Yüksel. Osman// Mi'-mârisi V, s. 148-152; Semavi Eyice, "Trakya'da Meydan Şadırvanları", Mansel'e Armağan, Ankara 1974, II, 840-842. ı—ı

Bfil Shmavi Eyice

HERSEKZÂDE AHMED PAŞA CAMİİ ve TÜRBESİ

Yalova'ya bağlı Altınova ilçesi Hersek köyünde

XV. yüzyıl sonları

ve XVI. yüzyıl başlarında yapılmış

caini ve türbe.

J

İzmit körfezi kıyısında Karamürsel ile Yalova arasında bulunan ve aslında kü­çük bir külliyeye ait olan cami. II. Bayezid ve I. Selim devri veziriazamlarından Her­sekzâde Ahmed Paşa tarafından yaptırıl­mıştır. 917 yılı Ramazanında (Aralık 1511) tasdik edilen vakfiyesi. Amerika'da Phila-delphia Freer Library'de John Frederick Levvis koleksiyonunda bulunmaktadır. İn­şa tarihi kesin olarak tesbit edilemeyen cami hakkında devrin kaynaklarında bil­gi yoktur. Yalnız Evliya Çelebi, 1058 yılı Şa­banında (Eylül 1648) uğradığı Hersek ka­sabasının. Ahmed Paşa'nın gaza malıyla 700 hanelik bir yerleşim yeri olarak ku­rulduğunu bildirir. Hersekzâde Ahmed Paşa'nın, buradaki birçok evkafı dışında Edirne Keşan'da bir cami, İzmir'de Bor­nova ile Urla'da hamamlar. Kütahya'da kervansaray, Bornova'da, Aydın'ın Köşk kasabası ve Uşak'ın Beypazarı'nda dük­kânlar yaptırdığı bilinmektedir.



Cami. 12 Zilhicce 1179'da (22 Mayıs 1766) İstanbul'a büyük zarar veren şid­detli depremde harap olmuş, kubbesi, minaresi ve son cemaat yeri yıkılmıştır. Bu felâketten sekiz yıl sonra Kemankeş İsmail Ağa tarafından yapının tamir edil­diği 1187 (1773) tarihli kitabeden öğre­nilmektedir. Bu sırada bazı kısımlar XVIII. yüzyılda hâkim olan üslûba göre tamam­lanmıştır.


Yüklə 1,23 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   28




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin