Nesne para’dır. Ve siz bunu 4. boyuttan getireceğiniz enerji ile yaratacağınız bir büyü ile yapabilirsiniz, bu da o bireyler için uyuşturucu haline geldiği anlamına gelir. Herkesi olmasa da insanlığın çoğunu etkiler ve neye büyü yaptıysan ona bağımlı olmaya başlarlar. Buna ek olarak emin olmanız için para bulunduran binalarınızı inşa ettiler, onlara bankalar diyoruz; tapınak olarak adlandırılmıyorlarsa. Tapınağınızın da büyülü olduğundan emin olurlar ve tapınaklar Dünya üzerindeki önemli enerji bağlantıları üzerinde kurulur, kötü enerjiyi bir bağlantı noktasından diğerine sıçratabilirsin.
İngiltere'de bankaları bazı yerlere taşınırlar, bazı kasabalarda bankaları kapattılar ve ATM’leri kapattılar, çok ilginç, çünkü o alanlarda olan pozitif enerji, Glastonbury'deki bir anı düşünüyorum. Evet, Glastonbury'de olumsuz enerji ve pozitif enerji olduğunu biliyorum, birbirleri ile savaşıyorlar, bankalar ve para makineleri bir kaç ay kapatılmıştı, çünkü oradaki belirli bir şube veya banka herhangi bir nedenden ötürü kar edemiyordu. Diğer bankalar kar ediyordu. Bunun nedeni, Glastonbury'nin bazı bölgelerinde bulunan yüksek titreşim enerjisi ve bu enerjinin diğer bölgelerdeki büyüyü etkilemesidir. Bu kara büyücüler ne yapar, bu yüzden Rothschild'lerin toplantıları yapması için Glastonbury'de bir piramitleri var. Bu iyi enerjiyi deneyip kullanıyorlar ve kötüye çeviriyorlar. Özellikle Lyria’lılar saldırı altında, saf enerjiyi bozma ile ilgili. Dolayısıyla, negatif enerjiye saldırıldığında, yaptıkları ilk şey bankayı kapatmak ve taşımaktır. Aslında yapılan şey, Çarşı esnafının “bizim işimizi öldürüyorsunuz” demelerine neden olmakta. Turistler buraya geliyor ve ATM’lerden para çekemiyorlar, bu yüzden lanet şeyi geri getirmek zorunda kaldılar.
Ancak yapılan büyü gezegenimizdeki insanlığın bilincine ve ruhuna sokuldu, oralarda cismleştirildi. Hangi ırktan olduğun veya paranız boynunuza taktığınız delikli küçük deniz kabuğun içinde veya 15 metre bir taş olduğunun önemi yok, bu bir kavram, mutlaka bir tane de benim olsun, be de sahip olmalıyım, bu benim. Ve böylece her şey onun üzerine inşa edilip onun üzerine kurulmuş kavramlarınız oluşuyor, yani değiştirebiliyorsanız, büyüyü kaldıp onu insanlığa daha destekleyici bir şeyle değiştirin. Sistemin para büyüsüne dayandırıp inşa ettiği diğer sütunların hepsinin değişmesi gerekecek. Ve bunu sık sık bu radyo programında söyledim. Büyük ilaçları sanayisini değiştiremezsiniz; özünü değiştirmedikçe mahkemelerin çalışma biçimini değiştiremezsiniz. Bu nedenle büyü yapıldı, çünkü bu insanlar inanılmaz zeki, biliyormusun. İnsanlar onlar ile dalga geçtiğinde çok kızıyorum. Dahice zekiler; Onlar delirmiş ve kötüler, ama çok dahiler. Psikopatça dahilikleri var ve parayı kontrol ederlerse paraya kilitlenmiş insan ırkınıda para ile birlikte kontrol altına alıp esir ederler, böylelikle diğer bütün yönlerde kontrol edilir. Herkesin direnmekten ve parasız kalmaktan korktuğu için nüfusun yüzde 2'si nüfusun yüzde 98'ini kontrol edebilir. İşte yapılan büyü bu ve şu an asıl soru bunu nasıl bozacağız? Sana nasıl bozacağını anlatacağım. Finans bulmak için halka gittiğimizde, bizden hisse satın alarak bizi destekleyerek yapabilirsin, çünkü bunu bozmanın tek yolu bu. Bir Bilinçle Birleşim meditasyonda grubu kursaydım, meditasyon büyüyü bozacak kadar güçlü olmazdı, çünkü bu büyünün gezegen dışından geldiğini anlamak zorundayız. Bağlantısı sadece burada değil; Güneş sistemindeki gezegenlerden birinden geliyor. Çok, çok karmaşık. Kahrolası iyi bir soru, teşekkürler.
JP : Glastonbury'de piramitleri ben inşa ettiğimi söylemiş miydim?
SP : Yani Rothschild Bey’sin, o musun?
JP : Hayır ben öteki adamım. Diğer insanlarla çalışıyordum, beyaz olanlar ve. . .
SP : Evet sabah saat üçte sağa sola koşarak işler yapan meşgul birini duymuştum. Sen miydin?
JP : Olabilir. Bilmiyorum. O zaman gelecekteki çocuklarımın annesiyle tanıştım. Her neyse.., bu arada diyelim ki.., çok ciddi bir soru, kayıp insanlar... Bu, Galvan tabelacısından geldi. Bu programı gerçekleştirdiğiniz için tebrik ederiz. Düzenli olarak büyüleyici, bazen biraz zor ama tamamen kaçırılmaz bir program. İkinize de teşekkürler. İnandırıcı olursa, FBI yılda kaçırılan ya da kayıp olarak rapor edilen 250.000 Amerikalı vatandaşın 30.000'nin hiçbir zaman bulunmadığını bildirmektedir. Bu 30.000 rakamı, tüm ABD nüfusunun yüzde 0.009'unu temsil ediyor. Yüzde birinin yüzde biri. Dünya nüfusu olan yedi buçuk milyarın yüzdesi, 1 milyon 111,000 insan her yıl kaçırılmakta ve hiç bulunmamakta. Benim sorum: Bu kayıp kişilerin Dünya Dışı Varlıklar tarafından kaçırılmış olabileceğine inanıyor musunuz, öyleyse gerçeği arayan hareket yeterince bu konuyu tartışıyormu. Simon G.'den.
SP : Evet. Ne kadar zamanımız var, gayet ciddiyim.
JP : Yaklaşık on üç dakika.
SP : Pekala, bununla başlamama izin ver. Herhangi bir hükümetten, Bilgi Özgürlüğü kapsamında bile kayıp çocukların veya kişilerin sayısıyla ilgili kesin rakamları elde etmek neredeyse imkansızdır; bu bilgiyi elinde bulundurmadıkları veya ajansları koordine edemediklerinden dolayı reddedeceklerdir. . Yaklaşık beş ya da altı yıl öncesine kadar, bunu çoğu hükümetten meşru olarak alabilirdiniz, ancak hükümetlerin bir kısmı size bunu gine vermez. İster Amerikada, Canada, Avustralyada veya İngilterede olsun kayıp çocuk sayısı her zaman neden hep aynı yüzde etrafında toplanmakta. Kaybolanların istatistikleri neden hep aynı ülkeler tarafından verildiği de oldukça gizemli. Şimdi bu ülkelerin kültürleri neden son derece farklı? Hayır, bu sadece Uzaylıların kaçırması değildir; Bu, Dünya askeri teşkilatlarının yaptığı kaçırmalar ile birlikte olan kombinasyonudur ve kabul etmek zor, bunu söylemek zor....ehh.. insanların üzerlerinde deneyler yapmak için olmakta bu kaçırılmalar. Alınan o kadar çok çocuğa; ailelerinin öldüğü söylenmekte ve sana Mars, Ay ya da böyle bir yerde yeni bir hayat başlatacağız denmekte.
Bu yüzden insanların çoğunun gördüklerini umduğum “The Eye in the Sky” filmi İngilterede yasaklanmıştı. Eye in the Sky yayımlandığında, İngiltere'de gösterilmesine izin verilmedi ve bilmeyenler için Thames Nehri Londra'yı yarıya bölüyor, Londra şehrini de bölüyoruz. Thames Nehri'nin Güney ırmak kıyısında birçok fuar ve zanaat dükkanı bulunmaktadır; Oldukça hareketli ve gelişen bir yer ve birkaç yıldan beri var olan bir alternative sinema bir hafta boyunca “Gökyüzündeki Göz”’ü beyaz perdeye getireceğini söyledi. Sinama tamamen satıldı. Baskısı altında kalıp kapatılmasından önce sadece bir buçuk gün film gösterilebildi. Ancak şupesiz olan biten, YouTube'de yayınlıyordu ve filmi başka bir ülkeden satın alıp ta yayınlayabilirsiniz, bu yüzden yayın yasağını kaldırmak zorunda kaldılar. Oldukça başarılı oldu ve filmi görmeyenler için, uçan Almanların yarattığı uçan daireler hakkında ve İkinci Dünya Savaşı'nın sonunda filmde Antartika'ya gitmiyorlar; Ay'a gittiler ve sadece çok sayıda çocuklarla, bir sürü okul çocukları doluydu film ve oradaki hayatı gösteriyor, gerçeğe çok yakın bir filmdi ve bu yüzden filmi durdurmaya çalıştılar.
Çocuklar ve yetişkinler neredeyse her ülkeden düzenli olarak kaçırılıyor çünkü bu çocuklar gezegenden alınıyorlar, büyük bir kısmının yiyecek olarak kullanılıyorlar. Unutmayın çocuklara verilen önem....Püfff...... hangi kelimeyi kullanacağımı bilmiyorum burada .... Çocukları yetişkinlere tercih ediyorlar. Bu nedenle bu rakamlar çok hassas ve bunu araştıran, bunu kesinlikle doğru bir şekilde araştıran birçok insan ölü bulundu, ölüm nedeni ya intihar ya da kalp krizi. Her zaman aynı şey tekrarlanıyor, şok edici olduğunu düşündüğüm şey, neredeyse tüm önemli batılı ülkelerin ölü çocukları araştırmayı amaçlayan belirli bir birimi olması. Ve dedikleri pedofilidir ya da benzeri. Amerika'da çocukların kaçırıldığı ve sonra kesildiği ve yapanın delirmiş sapık yada benzeri olduğu söylendiği çok sayıda yüksek profilli vakalar yaşandığından eminim. İşin içinde bundan çok daha fazlası var. Bu yüzden, bazı insanları affedemediğimi daha önce söylediğimde, kastettiğim bu suçları işleyen insanları kesinlikle affedemem. Ve bu bir endüstridir, biliyormusunuz. Win ile hem İngiltere hem de Amerika'da sadece birkaç yüz yıl önce olan köle ticareti hakkında konuşuyorduk. Ve kesinlikle şaşıtıcı olan şey köle tüccarlarının İngiltere'de, Londra merkezinde, sadece bir kaç kilometre içinde, iki bin köle tüccarının olması. Bunlar son derece zengin insanlardı. Londra'nın birkaç kilometrekaresinde yaşayan sadece iki bin kişi ve Dünya köle ticaretinin yüzde 40'ına sahiptiler. Ne yazık ki, Londra bir odak noktası ve bu çok sayıda etkinlik için uzun zamandır böyle devam ediyor ve bu yüzden Jimmy Savile İngiliz Amerikan değil. Londra'nın ve grubun bir kısmında kötü karanlık şeytani enerji dolaşmakta, ve mutlaka temizlenmesi gerek. Bu yüzden ne kadar zamanımız olduğunu sordum. Burada duracağım çünkü biraz daha soru almak istiyorum. Bu programı sadece bu konuyu işleyerek kapatmak istemiyorum. Lanet olasıca iyi bir soru; Onu örtbas edemedim, ama daha olumlu şekilde son vermek isterim.
JP : Tamam, teşekkürler. Evet, Anu hakkında hızlı bir soru, tamam mı? Enlil ve Enki'nin, Annunaki Varlıklarının babası Anu'dur. Babaları geçmişte baba demiş olduğunuz Alfa-Draconian Lord mu yoksa Draconian Anu adını taşıyan bir Annunaki Kralı mıdır? Hollywood'daki ünlülerden bazılarıyla anlaşma yapan sözde şeytanın Reptiliyen olduğu varsayımına geldim. O "Şeytanla Antlaşma" senaryosunun dışında duyduğumuz karakterlerden biri mi? Teşekkür ederim Tanrı korusun.... Evet, iyi bir soru. İnsanlarla anlaşma yapan şeytan kimdi?
SP : Evet, Şeytan ve Lucifer arasında bir fark var.
JP : Ve ayrıca Anu ve diğer ikisi.
SP : Evet ama Vatikan'ın Satan ve Lucifer'i kategorize etme biçimi, onlar için sarışın öncesi standartında olduğu gibi çok önemli. Hollywood'da ruhunuzu satmak için yapacağınız antlaşma Anu ile ya da öyle birisiyle değil. Bu, kısmen Sürüngen olan bir şeytan. Ancak şeytani parçası var. Anu şeytani değildir. Oğulları da değil. Ancak 4. boyutta var olan enerjiler var, Cin’den bahsetmiyorum. 4. Boyutta şeytani enerji temelli Sürüngen canlılar vardır, insanları işkal ederler. Yapılan Anlaşma bu, ya da insanların antlaşma yapabilecekleri Varlıklar bunlar derim. Anu değil. Anlaşıldımı. Sadece bir Anu var ya da en azından bir Yüksek Lord Kralı var. Enlil ve Enki, Enki'nin ilk doğan oğlu olduğunu ve yeni Anu olması gerektiğini unutmayın. Yeni Yüksek Kral olmalıydı. Ve sonra Enlil doğdu, ama Enlil Enki’nin yarım-kızkardeş’den doğdu, ama ikinci sıradandı, daha safkandı. Asur’lularda ve Mısır Firavunlarında doğacak çocuğun Firavun olmasının tek yolu, kız kardeşinizi veya yarı kızkardeşinizi hamile bırakmaktır. Şimdi toplumumuzda kız kardeşinizle veya erkek kardeşinizle seks yapmak yasadışıdır. Ama Annunaki zamanlarında ve Sürüngen zamanlarında, o çocuğun resmi bir lider haline gelebileceği tek yol buydu. Ve bu yüzden bütün bu diğer eski kültürler bu yolu izledi, çünkü hepsi de Annunaki'nin yaptığı projenin birer parçasıydı. Böylece büyük bir savaş, Enlil ile Enki arasında sürekli bir savaş oldu, biri Uzay Lordu, gökyüzü ve diğeri Kara Toprak Dünyası'nın Lordu, Enki'nin iki oğlu olduğuna inanıyorum. Enlil'in çocuklarını hatırlamıyorum, iki oğul belki, bu yüzden herkes ıvır zıvır için savaşıyordu, ancak her zaman yalnızca bir Yüksek Lord Kralı vardı oda Anu’ydu, aslında o özellikle olan bitenle ilgilenmiyordu. Onun bakış açısı şuydu; birbirleriyle kavga ettikleri sürece kimse tahtıma göz koyup tahtı elinden almak için tehtit unsuru olamayacağından, bırakın herkes birbirleri ile savaşsın.
Dolayısıyla şeytanla olan antlaşma Anu ile değil. Insanların içine girebilme yeteneğine sahip olan yarı şeytani / yarım sürüngen bir varlıkla olan antlaşma ve bu, insanın içinden sökülüp atılabilen iğrenç olan bir yaratıktır. Evet, çok güzel bir soru, teşekkür ederim.
JP : Ah hah. Anu şeytan değil. Tamam. Şimdi yüksek sese, yüksek tona gelelim. Aslında çok yüksek, en yüksek ses mor enerjidir. Mor ışığı, mor alevi ve Saint Germain hakkında herhangi bir bilgiye sahipseniz kibarlık gösterip bizler ile paylaşır mısınız? Çok teşekkür ederim. İkinize de çok seviyorum. Olağanüstü iş için teşekkür ederiz. ABD'daki Chicago'dan Hania. Dolayısı ile Mor lütfen.
SP : Gerçekten Azizler üzerinde pek fazla bilgim yok. Michael veya St. Germain'ı biliyorsun, onlarla fazla işim olmuyor. O tarafı gerçekten anlamıyorum. Menekşe veya mor, Mantis veya Mantid'in bornozunun mor olduğunu hatırlayın. Antik Romalılar mor togo’lar, (şal veya bornozlar) giyiyordu; kutsal yönetici tanrının bornozu, tanrıların rengi olarak görülüyordu, o renk bu günkü kullandığımız renk olmasada. Yüksek frekans açısından, evet öyle. Şifa için kullanılır. Kanser hücrelerini yok etmek için kullanılabilir. Yaygın olarak bilinmiyor ve aynı zamanda ışık hızından da hızlı bir yolculuğa yaklaşıyor hızı. Tam anlamıyla grafikte olduğu için en yüksek noktalardan biridir; En yüksek frekansı gösterir. Bu en saf olarak görülüyor ve bu nedenle sadece en yüksekte olduğu gerçeğini işaretlemek isteyen belirli bir ırk tarafından kullanılan sembol. Bu yüzden mor renk, bu gezegende soylulukla ilişkilendirdiğiniz renktir ve yalnızca onlar rengi alır ve kullanır.
Biliyormusun, renklere baktığınızda belirli renkleri belli şeyler ile ilişkilendirdiğinizden pazarlamada mor renklerini kullanmak çok akıllıdır Açık olanı bir erkek için mavi, bir kız için pembe, zihin kontrolu için iğrenç bir yol. Süpermarketten aldığım en sevdiğim su üzerinde mor renkli bir kapak ve ortada mor bir bant var ve şirketin sattığı en pahalı su, satın alıyorum çünkü içinde hiç lanet olası florür olmadığını biliyorum, Ve bu yüzden diğer renkler değil ama, mor her zaman üst düzey olarak görülüyor ve Bir monopoly tahtasını düşünün. En iyi mülk kahverengi ve bu İngiltere'de, ama siz Birleşik Devletler'densiniz, ama İngiltere'de Old Kent Yolu ve Whitechapel semti kahverengi bir kir ile kaplıdır, toprak rengi, ucuz. Ve sonra da tahtanın tam karşısına geçtiğinizde Park Lane ve Mayfair'deyiz ve burada pembeye kaçan açık mor renkte var. Bazen diğer monopoly tahtalarında lacivert renkte ama genellikle pembeye kaçan açık mor renktedir. Ve sadece bu sistemin geçerli olduğu her şeye nasıl yerleştirildiğini gösterir. Dolayısıyla bilim üzerine kuruludur. Soru için teşekkürler, sanırım JayPee zamanımız tükenmedi.
JP : Gerçekten zamanımız kalmadı. Çok teşekkür ederim Simon. Son düşünceleriniz var mı?
SP : Evet, biliyormusunuz heyecanlı bir zamandayız. Burada bunun için mücadele ediyoruz ve insanların gözlerini üzerlerinde tutmasını istediğim çok şey var. Sıklıkla haberini dinlemediğimizi söylediğimizi biliyorum; gazeteleri okumuyoruz, ancak aslında gözünüzü üzerlerinde tutmaya değer, çünkü çatlıyor, çatlaktan bilgi sızmaya başlamış durumda. Bu insanların aslında ne düşündüğünü bilmek de güzel, çünkü temkinli bir görüşle sahipseniz, 2017 yılından bu yana her şey her sabah tam anlamıyla her sabah gelişmekte olduğu için şimdi gözünüzü üzerlerinde tutmaya çalışın. Bu çok heyecanlı bir zamandır ve bu zor zamanı geçirmemiz lazım. Ve biliyorsun, öbür taraftan çıkmak için sabırsızlanıyorum. Hadi bu zor durumu atlatalım. Öbür taraftan dışarı çıkıp sahip olmamız gereken hayatı yaşayalım. Yani kastetiğim, sadece mutlu olmak.
JP : Ve seni bir fincan çay ve kurabiye ile şezlongta otururken görmeyi dört gözle bekliyorum. Çok teşekkür ederim Simon Parkes.
SP : Çok güzel, teşekkürler.
[20170812 transcribed directly into Turkish; Naci Gülşan]
Dostları ilə paylaş: |