İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI
X. TÜRKİYE MUHASEBE DENETİMİ SEMPOZYUMU
&
IV. ULUSLARARASI TÜRKİYE MUHASEBE DENETİMİ SEMPOZYUMU
KURUMSALLAŞMA VE DENETİM
INSTITUTIONALIZATION AND AUDIT
07 EKİM 2011
ANTALYA/BELDİBİ
II. GÜN
MUHASEBE VE DENETİM MESLEĞİNDE KURUMSALLAŞMA
VE YENİ TÜRK TİCARET KANUNU
III. OTURUM
SUNUCU _
…”Muhasebe ve Denetim Mesleğinde Kurumsallaşma ve Yeni Türk Ticaret Kanunu” Oturumumuza Başkanlık yapmak üzere İzmir Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanı Sayın Feyzullah Topçu’yu kürsüye davet ediyorum. Oturumda konuşmalarını sunmak üzere Sayın Naciye Kurtuluş, Sayın Erol Demirel, Sayın Aslan Coşkun ve Sayın Mustafa Özgül’ü kürsüye davet ediyorum.
OTURUM BAŞKANI _ FEYZULLAH TOPÇU_İZMİR SMMM ODASI BAŞKANI_
Değerli konuklar, değerli meslektaşlarım hepinize günaydın. İzmir Mali Müşavirler Odası adına hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Oturumu açmadan önce sizlerle birkaç şeyi paylaşmak istiyorum. Daha sonra panelist arkadaşlara söz vereceğim sırasıyla. Arkadaşların süresi 25 dakika olacak. Sizlerin de 15-20 dakika soru sormanız için veya öneride bulunmanız için bir süre tanıyacağız.
Öncelikle İstanbul Odamızın Başkanı Sayın Yahya Arıkan ve Yönetim Kuruluna teşekkür ederim. Çok önemli bir, mesleğimizle ilgili önemli olan, denetimle ilgili böyle bir sempozyum yaptığı için ve bizleri burada buluşturduğu için. Şimdi, Sayın Başkan’ın açılış konuşmasında İzmir, İstanbul, Ankara Odası, sıralı şekilde, bu tür sempozyumlar yaptığını, böyle bir karar aldığını ifade etmişti. Aslında üç Oda Başkanının yapmış olduğu ortak toplantıda bu tür sempozyumların sıralı bir şekilde yapılmasına ama konunun iki gün muhasebe standartları iki gün de Denetim Standartları üzerinde yapılmasıyla ilgili bir ön görüşmemiz olmuştu. Ama bu yıl, İstanbul Odası daha önce planladığı için bu programı, burada muhasebe standartları bu sempozyumda maalesef konu olarak koyamadık. Ama önümüzdeki sene Ankara’nın yapacağı sempozyumda muhasebe standartları iki gün, denetim Standartları iki gün olmak üzere yapılırsa bir sorun yok ama yapılmazsa Sayın Başkan zaten burada, kendileri başka bir konuyu koyacaklarsa biz İzmir Odası olarak Muhasebe Standartları 1996 yılında yaptığımız gibi önümüzdeki sene muhasebe standartları İzmir Odası olarak yapmak için çalışma başlatabiliriz. Bunun bilgisini vermek istiyorum. Çünkü her şeyden önce muhasebe standartları bizim mesleğimizin birinci meselesi olması gerekir, ön sırada olması gerekiyor. Evet, denetim de çok önemli ama muhasebe standartlarını bilmeyen birisi denetimi nasıl yapacağını, çok önemli çünkü öncelikle standartları bilmek gerekiyor. Çünkü yapılan denetim artık bir mali denetim değil, standartlar üzerinde denetim yapılacağı için mutlaka öncelikli sıramız standartların üyelerimize öğretilmesi çok önemli.
Şimdi, oturum konusu olan kurumsallaşma ile ilgili söylenecek çok şey var. Dünden beri kurumsallığın önemi ile ilgili, kurumsallaşmanın önemiyle ilgili çok ayrıntılı bilgiler verdi. Gerçekten de kurumsallaşma sadece bizim denetim işinde değil tüm alanlarda, hayatın hemen hemen her alanında kurumsallaşmaya ihtiyacımız var. Maalesef Türkiye’de kurumsallaşmayla ilgili bilgi eksikliği var. Bu sebeple, özellikle şirketlerimiz eski geleneklerle, göreneklerle, alışkanlıklarla işleri yürütmeye çalışıyorlar. Sonuçta ufak bir ekonomik dalgalanma sonucunda, krizlerde bir bakıyorsunuz, kendiliğinden hemen tasfiye durumuna geliyorlar, ya yok oluyorlar ya batıyorlar. Bunun için mutlaka kurumsal bir yapıya kavuşmaları gerekiyor.
Mesleğimiz açısından da çok önemli, mesleğimizde bugüne kadar işlerimizi biz tek başımıza yaptık ve kazancımızı tek başına paylaştık, tek başına yönetmeye çalıştık. Ama hiç bir zaman kolektif olarak çalışmadık. Böyle bir alışkanlığımız ve böyle bir kültürümüz maalesef oluşmadı. Ama denetim artık tek başına yapılacak bir iş değil. Mutlaka bunu kolektif olarak yapmamız gerekiyor. Bunu yaparken de kurumsallaşmamız lazım. Kurumsallaşma deyince de mutlaka şirketleşmemiz lazım. Eğer şirketleşmezsek veya kurumsallaşmazsak denetim işini yapma şansımız olmayacak, bu kesin, dünden beri de konuşmacılar bunu ifade ettiler. Yasa zaten açık. Gerçekten de bir yeminli, bir SMM’nin denetim yapma olasılığı biraz düşük ve çok zayıf. O yüzden bu iş bağımsız denetim şirketlerinin işi gibi gözüküyor. O yüzden bizler de mutlaka birkaç arkadaş bir araya gelerek kurumsallaşmamız lazım, şirketler kurmamız lazım. Ve bu işi de hemen başlatmamız lazım. Zaten biz başlatmazsak, bildiğiniz gibi ülkemizde bağımsız denetim şirketleri var, bağımsız denetim şirketleri bizden önce sistemlerini kurdukları için mutlaka bu pazar payı onların olacak. Biz de arkalarından hep böyle eleştirmeye devam edeceğiz. O yüzden, şimdiden, zaten şimdiden demeyeyim de, aslında üç yıldan beri bütün Oda Başkanları, TÜRMOB, bu konuda üyelerimizi aydınlatmaya çalıştı. Kurumsallaşmanın önemini, şirketleşmenin önemini her platformda ifade ettik. O yüzden sizlere de düşen mutlaka farklı uzmanlık alanlarında arkadaşlar bir araya gelerek şirketleşmeye gitmemiz gerekiyor.
Şimdi, bununla tabi TÜRMOB’un yapacağı işler var. Mesela birisi, biliyorsunuz şu anda şirketleşmenin önünde bazı engeller var. Bu engelleri kaldırmamız gerekiyor. TÜRMOB yeminli mali müşavirler ile görüşüp, aramızda çok ufak bir sorun olan şirketleşmede ortaklıkla ilgili işi mutlaka çözmeleri gerekiyor. Artık yeminli mali müşavir arkadaşlar da şapkalarını önlerine koymaları lazım, biraz onların da düşünmeleri lazım. Birlikte konuşup bu işi çözmemiz gerekiyor. Ortak şirketler zaten uygulamada var. Bu konu ile ilgili kararları devam ediyorsa o zaman bütün Oda Başkanları, Yeminli ve SMM Oda Başkanları bu tür şirketlerdeki, Yeminliler ve SMM’leri o zaman disipline sevk etmeleri gerekiyor. Çünkü şu anda uygulamada yani YMM ve SMM ortaklıkları var. Bunlar resmi değilse veya Yeminli Odalar eğer buna karşı iseler öncelikle bu arkadaşları disipline vermeleri gerekiyor.
Bunun dışında TÜRMOB tarafından tek tip sözleşme hazırlanması lazım bu denetim şirketleriyle ilgili. Çünkü şu anda kurulmuş bir sürü şirketler var, unvanları bile farklı. Bununla ilgili TÜRMOB bir çalışma yapması gerekiyor. Sözleşme mutlaka gerekli. Çok kısa zamanda örnek bir çalışma yapılıp gönderilirse, şu anda kurulmuş denetim şirketleri var, bunlar da bu yeni sözleşmeye göre tadil yaparak bu sisteme dahil edebiliriz.
Yine bu toplantıda olduğu gibi, kurumsallaşmayla ilgili ve kurumsallaşmanın faydalarını, tüm toplantılarda TÜRMOB ve Odalar mutlaka üyelerine anlatmalı ve doğru bir şekilde anlatılma ve bu konuyla ilgili üyelerimizi yönlendirmeliyiz.
Bunun dışında denetim standartları mutlaka belirlenmeli. Yine denetimde çalışma kağıtları, kitaplar, dokümanlar, çalışma ile ilgili bu tür dokümanlar TÜRMOB tarafından tek tip, standart bir şekilde üyelere ulaştırılması gerekiyor. Bunun dışında yine denetimle ilgili mesleki standartların da oluşturulması lazım. Bu ne demek? Mesela şu anda, biliyorsunuz ikincil düzenlemeyle ilgili yönetmelik ve tüzükler çıkacak. Bununla ilgili hem denetim şirketlerinin çalışma usul ve esasları, Tüzük ve buna bağlı olarak da denetçilerin kriterleri ile ilgili çıkacak tüzük ve yönetmeliklerin de acil olarak çıkması gerekiyor ki, bundan sonra kurulacak şirketler de buna göre kurulması gerekiyor, bu çok önemli. Bunun dışında yine mesleki standartların oluşturulması gerekir ifadesinin altında şu yatıyor: Biliyorsunuz TÜRMOB olarak, mesleğe girişle ilgili almış olduğumuz bir karar var. Mesleğe girişlerde belirli mesleki standartlar oluşturduk. Neydi bunlar? İşte staja başlangıç, bunun yanında stajın üç yıla çıkması, yine yeterlik sınavlarının olması, bunlar aslında bir mesleki standarttır. TÜRMOB’un yirmi yılda yaptığı en önemli planlamaların, en önemli kararların birisidir. Bu çok önemliydi. Eğer biz böyle bir kararı almamış olsaydık, bugün 90 bin civarında olan meslek mensubu 180 bin civarında olacaktı. İşte meslekte planlama budur. Denetimle ilgili de böyle bir planlamanın yapılması şart. Bununla ilgili, bu planlama ile ilgili bir çalışma yapılması çok önemli. Yapmazsak, şu anda denetimi de şu anda yaptığımız defter tutma işine benzetiriz. Çok affedersiniz sulandırırız. Sonuçta elde ettiğimiz faydayı da elde edemeyiz. Onun için bu konularda mutlaka TÜRMOB ve örgütler bu konuda çalışmalar yapıp bu tür planlamaları önümüze getirmeleri lazım. Bununla ilgili çalışmaları yapmak gerekiyor.
Şimdi oturumun konusu gerçekten çok uzun, gerçekten dört tane konuşmacı arkadaşımız var, çok birbirinden değerli. 25’er dakika, biraz önce söylemiştim, süre tanıyacağız arkadaşlarımıza. Bununla ilgili ben, oturumdu bazı değişiklikler oldu, onları size takrar takdim etmek istiyorum: Muhasebe Mesleğinde Kurumsallaşmanın Getireceği Faydalar, SMM Naciye Kurtuluş; Muhasebe ve Denetim Meslek Mensuplarının Kurumsallaşma Yolundaki Aşamaları ve Meslek Örgütündeki Katkıları, SMM Erol Demirel; KOBİ’lerin Denetiminde Uluslararası Denetim Standartlarının Uygulanması, YMM Arslan Coşkun; Yeni TTK ile Deneticilere Getirilen Yetki ve Sorumluluklar – Denetimde Kaliteyi Sağlamaya ve Sürdürmeye Yönelik Düzenlemeler, İç Ticaret Genel Müdürlüğü Başmüfettiş Mustafa Umut Özgül.
Şimdi, ilk sözü Sayın SMM Naciye Kurtuluş’a veriyorum. Buyurun Efendim.
“Muhasebe Mesleğinde Kurumsallaşmanın Getireceği Faydalar”
NACİYE KURTULUŞ _ DEOLİTTE KURUMSAL RİSK HİZMETLERİ_
Öncelikle tekrar günaydın! Naciye Kurtuluş ben, Deolitte’de Kurumsal Risk Hizmetleri Bölümünde çalışıyorum, Kıdemli Müdür olarak. Bugün size muhasebe ve denetim mesleğinde kurumsallaşmanın faydalarından bahsetmeye çalışacağım.
Öncelikle dünyada başarılı uygulamaları değerlendirdiğimiz zaman özellikle hukuk ve muhasebe gibi alanlarda binlerce çalışanı olan, çok farklı ülkelerde faaliyet gösteren ve ömürleri yüzlerce yılı geçmiş olan kurumlar, şirketler olduğunu görüyoruz. Ve bu şirketlerin çoğu da aslında başlangıçta bir veya bir kaç meslektaşın bir araya gelmesiyle oluşturulmuş şirketler ve bunlar artık şu an dumansız fabrika olarak hizmetlerini sürdürüyorlar. Onların bu noktalara gelmesinde, bir veya bir kaç meslektaşın bir araya gelerek bugün artık yüz binlerce çalışanın yer aldığı firmalar haline gelmesinin en büyük etkenlerinden biri de tek başlarına hareket etmeyi değil ama kurumsal çatı altında bir araya gelerek bu kurumsallaşmanın getirdiği faydalardan yararlanarak hizmetlerine devam etmelerinden kaynaklanıyor.
Yeni TTK artık herkesin gündeminde biliyorsunuz ve kurumsal yönetim ilkeleri de esas alınarak hazırlanan bu Türk Ticaret Kanunu da ticari hayat açısından önemli değişiklikleri getiriyor ve bizler için, özellikle yönetim ve denetim alanında da çok önemli fırsatlar doğuracağına inanıyoruz. Denetimin kapsamı genişliyor her şeyden önce yeni Türk Ticaret Kanunu’yla ve bu genişleyen denetim kapsamında, denetçi olarak, denetim firması olarak mesleğe devam etmek isteyen muhasebeciler için, bir araya gelerek kurumsal şirketler oluşturmaları hem kamuoyu açısından hem de bu şirketler ve meslektaşlarımız açısından faydalı olacağı görüşündeyiz.
Kurumsallaşmanın neler getireceği konusuna eğer değinmek gerekirse, bunlardan en önemlilerinden biri öncelikle farklı hizmet alanlarının, farklı disiplinlerin bir araya gelebilmesini sağlayacak, burada neyi kastediyoruz? Özellikle günümüzde bu uzman firmalara, kurumsallaşmış firmalara baktığımız zaman, uzmanlaşmanın giderek arttığını, hatta branşa bağlı uzmanlaşma dışında aynı branşta sektörel uzmanlaşmaya da gidildiğini görüyoruz. Durum böyleyken tek başına veya bir kaç kişinin kurumsal olmayan bir platformda her konuda uzmanlaşması maalesef çok mümkün değil. Mevcut müşterileri her yönden tatmin edebilmek, yani birbirine bağlı farklı uzmanlık alanlarını tatmin edebilmek hem yeni müşterileri çekebilmek hem de birden fazla uzmanlık alanını kendi bünyesinde barındırabilmek için aslında meslektaşların bir araya gelerek bu kurumsal yapıdaki şirketleri oluşturması kaçınılmaz gibi gözüküyor. Daha büyük firmalarla yarışabilmek veya onlarla aynı platformda yer alabilmek için.
Farklı disiplinlerin bir araya geldiği ortamlarda, yani denetim olsun, danışmanlık olsun, kurumsal finansman olsun, farklı uzmanlıkların bir araya geldiği noktada yeni ürünlerin de yaratılmasına yatkın bir ortam sağlanıyor şirketlerde, bu da yine önemli bir başka konu. Bir diğer konu da, eğer bu ekonomik dalgalanmalar nedeniyle bir branşta gelir kaybı veya o dönem için müşteri kaybı yaşanıyorsa diğer branşın müşterileriyle şirketin toplam karlılığında bir istikrar yani şirketin sürdürülebilir büyümesinde bir istikrar sağlanabiliyor yine farklı branşlar bir arada olabildiği takdirde.
Bir başka konu, mesleki standartların karşılanması gerekiyor. Yeni Türk Ticaret Kanunu, uluslararası denetim standartlarına uygun bağımsız denetim gerçekleştirilmesini öngörüyor. Bu noktada da Uluslararası Muhasebeciler Birliğinin yayınladığı mesleki standartlara, etik kurallara uygun hareket etmeyi getiriyor bu. Bu noktada da öncelikle bağımsız denetim kurulu tarafından gerçekleştirilen denetimlerin belli bir kalitede gerçekleştirilmesi gerekiyor. Şirketlerin kendi iç bünyesinde kuracakları “iç kalite güvence sistemiyle” bunun sağlanması gerekliliği ortaya çıkıyor. Bundan ne kastediyoruz? Bir ortağın gerçekleştirdiği denetimin, başka bir ortak tarafından ikinci bir gözle tekrar denetlenmesi ki, şirket genelinde aynı kalite, aynı standart tutturulabilsin. Bunun için hatta ayrı kadrolara da ihtiyaç duyulabiliyor şirketlerin büyüklüğüne göre. Yani gerçekleştirilen denetimlerin daha sonradan başka bir göz tarafından kalitesinin, kalite kontrolünün, kalite güvencesinin değerlendirilebilmesi için farklı birimler de oluşturulabiliyor.
Kurumsallaşmış şirketlerde meslektaşların birbirleriyle günlük konsültasyon, günlük danışma içinde olması zaten günlük işleyişin bir parçası haline geliyor. Çünkü bahsettik, herkes farklı branşta, farklı sektörde uzmanlığa sahip, dolayısıyla bir konuda uzman bir ortağın doğru karar almadan önce, doğru karar almasını sağlaması için başka bir ortağın görüşünü, gerektiği takdirde Risk ve Bağımsızlıktan Sorumlu ortağın görüşüne başvurması da yine günlük işleyişin bir parçası halinde ve doğru karar alınmasında da önemli rol oynuyor.
Yeni TTK ile bağımsız denetim firmalarının gerçekleştirdikleri denetimi yönlendirecek ve denetleyecek bir üst mekanizma bir üst Kurulun kurulacak olması da aslında bu denetim şirketlerinin kendi sürdürülebilirliklerini, kendi bilinirliklerini ve güvenlerini, kamuoyunda güvenlerini sürdürebilmeleri için bu yapıyı kurmalarını, kurumsallaşmanın da ne kadar önemli olduğunu aslında ortaya koyuyor, bizim açımızdan da.
Risk ve bağımsızlık dedik. Bu Uluslararası Muhasebeciler Derneğinin yayınladığı Uluslararası Etik Kurallardan en önemlilerinden biri de bağımsızlık. Yani denetimi gerçekleştirirken, meslektaşların bağımsız hareket edebilmesi, bu da sadece bir veya birkaç tane ortağın kurumsal olmayan bir yapıda sadece az sayıda müşteriye hizmet verebildiği durumlarda, gerek müşteri baskısı gerek karşı taraftaki işletme yönetiminin baskısı ve çok az sayıda, yani gelirlerinin % 90’ını bir veya iki müşteri oluşturuyorsa o baskının altında bağımsız hareket edebilme de güçleşiyor. Dolayısıyla bu hem Uluslararası Muhasebeciler Birliğinin yayınladığı etik kurallar çerçevesinde bağımsızlığı koruyabilmeleri için de şirketlerin daha büyük daha kurumsal yapıda olmaları bu yapıyı destekliyor, bu durumu destekliyor. Hatta şirketlerde bu risk ve bağımsızlığı sağlayabilecek kadroların oluşturulması da öneriliyor ve büyük şirketlerde bu yapıların olduğunu da görüyoruz. Yani tek başına, alacağı riski tek başına işi yapan ortağın, yani denetimi gerçekleştiren veya projeyi gerçekleştiren ortağın değil ama bu konuda daha uzman bir kadronun yani risk ve bağımsızlık konusunda daha uzman bir kadronun yönlendirmesiyle aslında tek bir kişinin de inisiyatifine bırakılmamış oluyor bu kadar önemli bir konu. Genelde risk ve bağımsızlık konularını yönetebilecek, bu konuda daha uzman olan ortak, risk ve bağımsızlıktan sorumlu ortak olarak atanıyor yine büyük kuruluşlarda, büyük denetim şirketlerinde.
Şimdi, Uluslararası Muhasebeciler Birliğinin yayınladığı etik kurallar ve mesleki standartlardan bahsettik mesleki kurumsallaşma için ama bunun bir başka penceresi de, yani yönetişim açısından kurumsallaşmanın sağlanması. Bu konuda da bahsettiğimiz, bir veya bir kaç meslektaşımızın bir araya gelerek oluşturduğu bir firmayla, kurumsal bir denetim firmasının arasındaki en önemli farklardan biri, kurumsal bir firmanın tüm ortakların mutabık kaldığı prosedürler çerçevesinde yönetildiği olması. Yani bundan neyi kastediyoruz? Hem, çok fazla ortak olduğu zaman bu çok başlılık anlamına gelmemeli şirketlerde. Her ortak biliyor olmalı ki, yönetici pozisyonunu üstlenen ortak kaç yılda seçilecek, kaç yılda seçilecek, görev rol ve sorumlulukları neler? Hangi noktada belli kurullara başvuracak yine şirket bünyesinde veya nereye kadar kendisi inisiyatif alabilecek. Bunların belirlenmesi gerekiyor ki, hem ortaklar arasında bu güven ilişkisi pekişsin hem de belirsizlik ortamı oluşmasın, belirsizlik ortadan kalksın şirketler arasında diye.
Bir başka konu; yine kurumsallaşmış firmalarda ortakların önceden yine mutabık kaldığı bir kar payı dağıtım modeli üzerinde kar dağıtımı gerçekleştiriliyor ki bu sadece ortakların koyduğu sermaye değil, çünkü evet o önemli bir konu ama ortağın, ortakların getirdiği işler, ortakların müşteri portföyüne katkısı ya da ortakların risk-bağımsızlık konusundaki katkısı veya sektörel diğer faaliyetlere katkıları, bunlar hep birer performans kriteri ve bunlar ortakların daha önceden mutabık kalacağı, yani kar payı dağıtım modelinde mutabık kalacağı performans kriterleri. Bunun sonucunda kar payı dağıtımı gerçekleştirildiği takdirde hem tüm ortaklar, elde edilen kazançtan kendi katkıları doğrultusunda fayda sağlayacaklarını, gelir kazanacaklarını biliyorlar, bunun bilincinde oluyorlar hem de şirkete sağlayacakları, daha fazla satış yapmak, daha fazla proje gerçekleştirmek, risk-bağımsızlık kurallarına da daha fazla uyum sağlamak için de motivasyonu sağlamış oluyor şirketin içinde.
Yine kurumsallaşmada hep ortaklardan bahsediyoruz, prosedürlerin olmasından, kar payı dağıtım modeli diyoruz ama bir de bu işleri gerçekleştirecek olan meslektaşlarımız, denetçi arkadaşlarımız var. Bu arkadaşlarımızın da eğitimleri yine çok önemli. Çünkü bizlerin en önemli kaynağı insan kaynağı. Biz bir hizmet satıyoruz, bir ürün sunmuyoruz ortaya maddi olarak, dolayısıyla bizlerin ve meslektaşlarımızın eğitimleri çok önemli. Yıllık eğitim planlarının yapılması, bu doğrultuda onların kendini geliştirmesi hem kamuoyunda bizim saygınlığımızı arttıracak unsurlar hem de personelimizin eğitimi nedeniyle personelimizin kalitesini arttıracak unsurlar. Bu da ancak maalesef buna ayrılacak bütçe kurumsal bir şirket, kurumsal bir yapıyla mümkün. Aksi takdirde ne kadro, ne de eğitime bütçe ayırmak çok mümkün olmuyor.
Kurumsallaşmış şirketlerde bu insan kaynağının, doğru insan kaynağının şirkete çekilmesi, o insan kaynağının eğitilmesi, onun performans değerlendirmesinin gerçekleştirilmesi ya da işe alım, işten çıkarma ya da terfi prosedürlerinin, politikalarının olması, sürdürülebilmesi kurumsal bir insan kaynakları birimiyle sağlanıyor ki bu da şirketlerin ancak belli bir ölçeğe ulaşması ile mümkün olabilecek bir durum, sizler de takdir edersiniz ki.
Özellikle kurumsallaşmış denetim firmalarında görüyoruz ki, çalışan memnuniyetini sağlayan en büyük etkenlerden birisi, çalışan biliyor ki şu anki ortak bir dönem asistan olarak işe başlamıştı. Neticede yani başka hiç bir meslekte veya çok az meslekte, çok az kurumda sıfırdan başlayıp bir gün ortak olacağını, bir gün hisseder olacağını bilerek devam edebiliyor kariyerine çalışanlar, personel. Dolayısıyla bu da şirket içinde motivasyonu arttıran bir unsur. Yani doğru çalışmaları gerçekleştirdiğinde, etik davrandığında, kurallara uygun davrandığında, çalışan en düşük seviyedeyken biliyor ki bir gün geldiğinde partner olacak, bir gün geldiğinde şirketin ortağı olacak. Dolayısıyla bu da şirket içindeki o motivasyonu arttırıyor. Bunu da çalışanlara hissettirmek gerekiyor şirketin bu bilincini. Zaten bu tip şirketlerde usta-çırak ilişkisiyle çalışanlar kendisini geliştirebiliyor, belli bir noktaya geliyor. Çünkü daha üst seviyedeki daha alt seviyedekine bilgi aktarım gerçekleştiriyor ve iş üzerinde eğitim oluyor daha çok. Mutlaka eğitimlere katılmak, profesyonel kurumların verdiği eğitimlere katılmak çok önemli. Ama bir yandan da işi yaparken de öğrendiği için, usta-çırak ilişkisi içinde kendini geliştirme fırsatı buluyor. Peki, tüm bunları ne şekilde gerçekleştirecek şirket? Teknik altyapısının da güçlü olması gerekiyor. Çünkü müşteri sayısı arttıkça bir veya iki müşteri iken bu müşterileri takip etmek çok daha kolay. O projeye, o denetimi kim gerçekleştirdi, ne kadar zaman harcadı ya da ne kadar zaman harcadı, kaç saatte gerçekleştirdi? Bir iki müşteri için bunu takip etmek kolay ama büyüdüğünüz zaman, şirketler daha kurumsal, daha büyük yapılara geldiği zaman bu teknik bir altyapı ile desteklenmediğinde çok sürdürülebilir ve çok sağlıklı bir büyüme gerçekleştirilemiyor ne yazık ki. Dolayısıyla hem müşteri portföyüne, müşterilere, hem bu müşterilere verilen hizmetlere, o müşterilere hangi ekiplerin hizmet verdiğini, çünkü gerektiğinde bunu yukarıdaki düzenleyici otoriteleri de bilgilendirmek veya bilgi vermek durumunda kalabiliriz. Ne kadar zaman harcandığını, ne kadar zaman harcandığını bu projeler, bu denetimler için, bunların hepsini bizim raporlamamızı ve görmemizi sağlayacak teknik bir yapının da hem yönetsel hem de bu mesleki standartların sağlanması açısından kurulması gerekiyor. Sürdürülebilir ve kontrollü bir büyümenin parçası olan bu sistemin oluşturulabilmesi için de şirketlerin kurumsal bir yapıda, kurumsal bir platformda hizmetlerini devam ettiriyor olmasıyla mümkün olabiliyor ancak.
Muhasebe ve denetim alanında bilinirlik ve kamuoyundaki güven hem hizmet verilen müşterileri açısından hem de üçüncü taraflar, üçüncü taraflarla kastettiğimiz de bizlerin hizmet verdiğimiz müşterilere ilişkin sunduğumuz raporlar sonucunda bunlardan fayda sağlayacak olan finans kuruluşları, yatırımcılar, onların nezdinde oldukça önemli şirketin güveni ve bilinirliği. Bunu da ancak verdiği, bu güvenirlik ve bilinirlik de arttıkça verdiği hizmet kalitesi ve verdiği hizmet portföyü de artacak. Dolayısıyla şirketin kazancı da artacak.
Kurumsallaşma ile sadece yerel değil ama aynı zamanda Türkiye’de hatta dünya çapında bilinirliği sağlanmış kurumlar haline gelebilir bu şirketler. Bunların zaten, geçmişten bugüne baktığınız zaman, bütün büyük denetim firmaları ya da daha önce örneğini verdiğim gibi hukuk firmalarına, hepsinin bir noktada aslında bu şekilde başladığını ve günümüzde bu kurumsal yapıyla bütün bu sistemleri, bütün bu kurumsallaşmayı, süreçleri sağlayarak günümüzde dünyada ismi bilinen şirketler haline geldiğini de görüyoruz.
Az önce bahsetmiştim, çalışanlar kurumsal yapıda biliyor ki belli bir sürenin sonunda o şirkette ortak olacaklar ve o kazançtan o kardan en üst seviyede pay sahibi olacaklar. Bu da her çalışanın şirkete, kendi şirketinde çalışıyormuş gibi değer katması için bir bilinç oluşturuyor çalışanda. Çünkü biliyor ki, bir gün gelecek kendisi de o seviyede olacak. Hem o seviyeye ulaşması için şirkete belli getiri sağlaması gerektiğini, işi büyütmesi gerektiğini biliyor. Çünkü ancak işi büyüttüğü takdirde orada pozisyonlanabilecek, hem de o noktaya geldiğinde de şirketin daha fazla kazanç elde etmesi için bu sürdürülebilirliği sağlaması gerektiğini biliyor. Dolayısıyla hem alttaki kadro için bu öndeki fırsatı görmek motive edici bir durum hem de diğer ortaklar yani mevcut ortaklar için de giderek artan bir pay olacak. Yani neticede yeni gelecek ortak, mevcut ortağın payından almayacak, getirip şirketi büyüttüğü paydan alacağı için kazanç herkes için artmış olacak. Yani hem mevcut ortaklar için hem de arkadan gelen yeni ortaklar için artmış olacak.
Kısaca özetlemek gerekirse mesleğimizde önemli değişikliklerin gerçekleşmekte olduğu bu süreçte sizlerin, yani meslektaşlarımızın, bir araya gelerek kurumsal yapıda, kurumsal kimliği olarak denetim yapıları oluşturmak hem sizler için yani hem meslektaşlarımız için hem de kamuoyu için, toplumumuz için son derece faydalı olacak, biz bu görüşteyiz. Çok teşekkür ediyorum dinlediğiniz için.
Dostları ilə paylaş: |