YahudiLİK (MÛsevîlik)



Yüklə 1,38 Mb.
səhifə45/47
tarix02.12.2017
ölçüsü1,38 Mb.
#33607
1   ...   39   40   41   42   43   44   45   46   47

ŞAMANİZM

İlkel kavimlerde, görülen, ruhlarla insanlar arasında aracılık yaptığı ve hastaları iyileştirme gücüne sahip olduğu kabul edilen şamanlar çevresinde yoğunlaşan inanç sistemi.

Şaman, büyücü ve sihirbaz anlamlarına gelir. Şaman kelimesinin kaynağı hususunda farklı görüşler vardır. Kelimenin aslen Mançuca ya da Moğolca olduğunu söyleyenler bulunduğu gibi, Sanskritçe'den geldiğini de kabul edenler vardır. Türk kavimleri şamanlara genellikle Kam demektedirler. Kalmuklar erkek şamanlara Bö, Böge; Kırgız-Kazaklar ise Bakşı, Baksı derler.

On üçüncü yüzyılda Avrupalı gezginlerin Mançu-Tunguz halklarından duydukları şaman kelimesi daha sonra Sibirya sihirbazlarına verilen bir isim olarak yaygınlaşmıştır. Şamanizm ise, genellikle Sibirya kavimlerinin din; inançlarını ve bu inançlara bağlı olarak dinî merasimlerini ifade eden bir terim olup, Kuzey Asya halkları arasında yaygın olan şaman kelimesi etrafında kurulan, çoğunlukla dinî karaktere sahip inançları ve bir takım faaliyetleri ifade için kullanılır. Çok geniş bir alana yayılan şamanlık, Türk Moğol eski kültür tarihinde önemli bir yer tutar.

Şaman, anlamı bakımından büyücü rahip demektir. Bu bakımdan şamanizmin bir din olmadığı ileri sürülmüştür. Çünkü şamanizmde, en geniş çerçevesiyle bir dinde bulunması gereken bir din kurucusu, kutsal kitap veya kitapları, inanç esasları, ibadetleri ve cemaat gibi net özellikleri yoktur. Onun için şamanizm, bir çeşit sihirbazlık ve büyücülük şeklinde, yaygın bir tarzda ortaya çıkan ve pek çok yerde görülen sihrî bir olay olarak görülmek de istenmiştir.

Şamanizm'de şaman, babadan oğula geçmek suretiyle din adamı olur. Şaman, mesleği ile ilgili bilgileri, yaşlı şamandan ders almak suretiyle elde eder. Şamanlar, genellikle gelecekten haber vermek, büyü ve efsûn yapmak, ruhlara kurban sunmak gibi işler yaparlar. Şamanda irsî ve marazî bazı özelliklerin bulunduğu iddia edildiği gibi, aksine olarak, ruhlar tarafından şamanlığa davet edildiğine inanılan bu kimseye Sibirya kavimleri arasında korku ile karışık bir saygı gösterildiği de bilinir. Özel kabiliyetleri sayesinde tabiat üstü kuvvetlerle temas kurduğu kabul edildiğinden ona, mensup olduğu bey veya oymağın koruyucusu gözüyle de bakılır. Nitekim, ilk şamanın ortaya çıkışına dair efsanelerde, ruhlarla münasebette bulunduğuna inanılan şamanın, üstün kabiliyetleri ve farklı bir yaratılışı bulunduğu kabul edilir.323 Keza, şamanlar genellikle zeki ve şair tabiatlı kimselerdir. Âyin sırasında yoğun bir vecd içinde kendinden geçip gök ve yeraltı dünyalarında gördüğü garip varlıkları, acaip hadiseleri detaylarıyla anlatırlar, ayılınca da bir şey hatırlamazlar.324

Bir şamanın gökteki iyi ruhlarla yeraltındaki kötü ruhlara hakim olduğu ve onlarla ilişki kurduğuna inanılan toplumlar görüldüğü gibi, bu iki işin, ak ve kara denen iki ayrı şaman tarafından üstlenildiği toplumlar da görülür.

Şamanın çeşitli bölgelere ve zamanlara göre değişen bir kıyafeti vardır. Meselâ; genellikle bir cübbe veya hırka, başa takılan bir serpuş veya maskeye benzer bir şey, eldiven ve yüksek konçlu ayakkabı, bazı aksesuarlarla beraber, şamanların kıyafetini oluşturur. Şamanların kullandığı, çeşitli hayvan derilerinden yapılmış, üzerine gök ve yeraltı ruhları ile ilgili semboller yapılmış bir de şaman davulu vardır.



Şamanın Görevleri:

Şamanizm'de şamanın çok değişik görevleri vardır. Kehanette bulunmak, büyü ve efsûn yapmak, kurban kesmek ve özellikle de ruhlarla temasa geçerek çözümü mümkün fakat zor olan işleri yapmak şamanın başlıca görevleridir. Ölünün ruhunu öbür dünyaya göndermek, av avlamakta şanssızlığı ortadan kaldırmak ve ağır hastalıkları tedavi etmek de onun görevleri arasında yer alır.

Şamanizm'de Bazı Görüşler ve Âdetler

Aslında şamanlığa bağlı kavimler, çok çeşitli din ve kültürlerin tesiri altında kaldıkları için, onların ortak bazı telâkkilerini tesbit etmek güçtür. Bununla beraber efsane ve masallarına dayanarak şamanistlerin kâinatı; gök, yeryüzü ve yeraltı diye üçe ayırdıkları, bunlardan yukarıda iyi ruhların, ortada yani yeryüzünde insanların ve aşağı dünyada ise kötü ruhların yaşadığına inandıkları söylenebilir. Tanrı ve en büyük semavî ruh, semanın en üst tabakasında bulunan insan şeklinde bir varlık olarak tasavvur edilmiştir. Gökte yaşadığına inanılan bu en büyük ruh, insanları ovaları, ateşi, yeri, güneşi, ay'ı, yıldızları, yaratmış, kâinatın nizamını sağlamıştır. Yine şamanist kavimlere göre, gökte ve yerde meydana gelen çeşitli tabiat olayları, birtakım ruh ve tanrıların eseri idi. Hastalık gibi ölüm de, onlara göre, kötü ruhların bir eseri sayılıyordu. Ölen kişi için yas tutma ve ölüyü defnetme ile ilgili bir çok âdetleri ve merasimleri vardı. Şamanist telakkilerde kâinatın yaratılışına, insanın var edilişine ve dünyanın sonuna dair de pek çok efsaneye rastlamak mümkündür.325



BUDİZM, BUDDİZM

M.Ö. VI. yüzyılda Hindistan'da doğmuş evrensel bir din. Günümüzde mensuplarının sayısı 300 milyon civarında olduğu söylenmektedir. Buddizmin din, mezhep, tarikat ya da felsefi ekol tanımlamalarından hangisine girdiği yolunda tartışmalar vardır. Bugün, en çok mensubunun bulunduğu yerler. Hindistan dışında, Doğu ve Güneydoğu Asya, Seylan, Tayland, Moğolistan, Mançurya, Tibet, Çin, Kore ve Japonya'dır. Ayrıca Avrupa, Kuzey Amerika ve İngiltere'de de mensupları vardır.

Buddizm'in kurucusu, M.Ö. 563-483 yılları arasında yaşamış olan Budda'dır. Budda'nın asıl adı Siddharta Gotama'dır. Kuzey Hindistan'da şimdi Nepal'in bulunduğu bölgedeki Kapilavastu'da Lumbini koruluğunda doğmuştur. Sakya kabilesine mensuptur. Budda, ona "İlhama kavuşmuş, aydınlanmış" anlamında sonradan verilmiş bir lâkaptır.326

Buddizm'in kutsal metni Tipitaka'dır. Bunun ne zaman yazıya geçirildiği kesin olarak bilinmemektedir. Ancak M.Ö. 1. yüzyılda Seylan'da bugünkü şeklini aldığı ileri sürülmektedir. Çekirdeği Budda'nın sözlerinden oluşan Tipitaka, üç sepetten oluşmaktadır. Her sepet, kitabın bir bölümüdür. Çok sayıda kitaplardan ibarettir. Budda'nın hayat yolunu, orta yol doktrinini içinde bulunduran bu kitapta pek çok tekrarlar da vardır. Üç sepet şunlardır:



1- Vinaya Pitaka: Sangha adı verilen rahip ve rahibelerle ilgili usûl ve kaideleri, bunların nasıl yerine getirileceğini içine alır. Rahip olmayanlarla ilgili hususlar da vardır.

2- Sutta Pitaka: Budda'nın fikirlerini açıkladığı konuşmalarının çoğu bu bölümde bulunur. Bunun için bu bölüme doktrin (dhamma) sepeti de denir.

3- Abhidhamma Pitaka: Budda'nın vaazlarının yorumları ve Buddizm'in felsefe ve psikolojisi bu bölümde yer alır.327

Budizme Göre Kurtuluşa Ulaşabilmenin Yolları:

Budda hayatı boyunca kurtuluşa ulaşabilmenin yollarını araştırmış ve bunun için şu dört kutsal gerçeği telkin etmiştir:



1- Izdırabın ne olduğu: Budda'ya göre doğum, hastalık, yaşlılık ve ölüm ızdıraptır. Sevilmeyenle beraber olmak da, sevilenden uzak kalmak da ızdıraptır. İstenilene ulaşamamak da ızdıraptır. Yani dünyaya sarılmak ızdıraptır. 2- Izdırabın kaynağının ne olduğu: Izdırabın kaynağı insanı doğumdan doğuma sürükleyen yaşama ve zevkleri tatmin etme isteği, hayata karşı sevgi ve geçici heveslerdir. Bunlara sarılmak insana doyumsuzluk verir.

3- Izdırabın giderilmesi ve iç huzurun sağlanması: Varlığın ızdırap olduğunu tanıyarak, his ve duygularla beslenen yaşama arzusunu dindirmek ve diğer arzulardan vazgeçmektir.

4- Izdırapları dindirmenin yolunun ne olduğu: Izdırapları dindirmek iç huzura kavuşmak, manevi doygunluğa, durgunluğa yani Nirvana'ya ulaşmak, şu sekiz kollu yolun takip edilmesiyle mümkündür: Doğru söz, doğru davranış, doğru geçim, doğru muhakeme, doğru murakabe, doğru anlayış, doğru düşünce, doğru niyet.328

Budda, yaratıcı bir Tanrı'nın varlığından açık bir şekilde söz etmemiştir. Buddistler de, kâinatın kimin tarafından yaratıldığı konusuna ilgisiz kalır; bu konuyu tartışmanın kendilerine bir fayda sağlamayacağına inanırlar. Onlara göre kurtuluş; dünya ve ızdıraplardan yani Tenâsuh çemberinden kurtulmaktır.

Buddizm'de iman ikrarı şu şekilde yapılır: "Budda'ya sığınırım, Dhamma'ya sığınırım, Sangha'ya sığınırım." Buna üç cevher veya üç haline (triratna) denir. Bir kimsenin Buddist olabilmesi için bu üç esası kabul etmesi ve söylemesi gerekir. Bunlardan birini kabul etmeyen Buddist olamaz.329

Budizme Göre Doğruluk:

Budda ahlâkiyatının ana çizgileri: Doğruluk, saflık, düşünme, hakîmlik, ve durmadan nefsini ıslahtır. Doğruluk aynı zamanda her fırsatta iyilik etmeyi ve sadaka vermeyi de kapsar. Doğruluğun beş kâidesi vardır:



1- Canlıları öldürmemek. Bu, et yememeye de varır. Ancak, et yemek kesin olarak yasak edilmemiştir.

2- Başkasının namusuna saygı göstermek.

3- Başkasının malına saygı göstermek.

4- Doğru olmayan şeyi söylememek.

5- Sarhoş eden şeylerden kaçınmak.330

Buddizm'de Yüce varlığa karşı yapılan herhangi bir ibadet ve dua sözkonusu değildir. Ancak, Buddizm evrensel bir din olduğundan çeşitli yerlerde diğer dinlerden etkilenmiştir. Bunun sonucu olarak da, Budda tanrılaştırılmış; ona duâ etme ve ondan bazı şeyler isteme geleneği başlatılmıştır. Pagoda adı verilen kutsal mekanlarda Budda'nın heykelleri dikilmiştir. Dolayısıyla Pagoda'ya giren bir Buddist, Budda'nın heykeline tazimde bulunur. Ona çiçek, buhur (tütsü) sunar. Ayrıca her Buddist'in evinin bir köşesinde Budda'nın heykeli bulunur.

Buddizm'de üç şeye önem verilir: Budda'nın heykelleri, Budda'nın hatıraları, Budda'nın altında ilhama kavuştuğu söylenen Bodhi Ağacı.

Buddistlerce kutsal sayılan dört ziyaret yeri vardır: Budda'nın doğum yeri olan Lumbini, Bihar'da şimdi Bodhi Gaya denilen aydınlanma yeri, ilk vaazını verdiği Benares yakınındaki Geyik Parkı, öldüğü Uttar-Pradeş şehri. Ganj nehri de kutsal sayılan yerlerdendir.

Buddizm'de Sangha adı verilen rahipler teşkilâtının yeri ve önemi büyüktür. Bekârlık, rahiplik hayatının temelini oluşturur. Kadınlarda da, ahlâk, fazilet ve bilgelik esastır. Cemaata giriş herkese açıktır. Kâide dışı ilişkiler, cemaatten atılmayı gerektirir. Bekârlık, en yüksek idealdir. Buddist felsefesi, bütün kötülüklerin kaynağını cinsî tatminde görür. Buddizmin ilk bin yıllık gelişmesinde evlenme küfür sayılmışsa da, zamanla evlenme konusunda bazı tavizler verilmiştir. Buddistler, tesbihi kutsal görür.

Budizimin Mezhepleri:

Buddizm'in bazı inanç ve gelenekleri, mezheplere göre değişiklik gösterir. Buddizm'de iki büyük mezhep vardır. Mahayana (büyük araba,) Hinayana (küçük araba).331



1) Mahayana:

Herkesin kurtuluşunu hedef aldığı için "büyük araba" anlamına gelen Mahayana adını almıştır. Bu mezhep, Buddizm'i, Sangha'yı aşan, herkesin dini ihtiyaçlarına cevap veren, her çeşit insanın kolayca anlayabileceği ve takip edebileceği bir mezheptir.



2) Hinayana:

Kişinin kendisini kurtarmasını hedef aldığı için "küçük araba" adını almıştır. Bu mezhep, Pali diliyle, Seylan ve Güney Asya'da yayılmıştır. Hinayana Buddizm'i, bazı farklarla Burma, Tayland, Laos, Kamboçya ve Seylan'da daha yaygındır.332


Budizmle İlgili Kavramlar:

Buddizm'de dini inanç ve ahlâki davranışları ifade etmek üzere şu kavramlar kullanılır:



1) Karma:

Bir nevi sebep-sonuç ilişkisidir. Kişinin davranışının, içinde yaşadığı kast diliminden değil, kendi iradesinden geldiğini ifade eder. Karma fikrini ilk ortaya atan Budda değildir, fakat o, karma anlayışına ahlâkî bir yorum getirmiştir. Şöyle ki: İyi şeyler iyi netice verir, kötü şeyler de kötü sonuç verir. Bunlar ahlâki olgunluğun temel şartıdır.333



2) Tenâsuh:

Kişinin kötülükleri terkedip Nirvana'ya ulaşıncaya kadar çeşitli varlık şekillerinde yükselip alçalarak ölüm ötesinde hayatının devam edişidir. Zihnî ve bedeni ihtiraslardan kurtulduktan sonra, artık tenâsuh (yeniden doğum) yoktur. Karma tasavvuru, insanı, ahlâk emirlerine göre hareket etmeğe teşvik eder. Dünyanın sonunda vuku bulacak olan bir kıyamete ve ilâhi bir muhakemeye inanmayan bir millet için karma prensibi bir nevi ilahi adaleti temsil etmektedir.334



3) Nirvana:

Kişiyi aşırı istek, acı ve kederden kurtaran aşkın bir durumdur. Onun hakikatı doğum ve ölüm alanını da aşar. Bu durumda Nirvana; karma ve tenâsuh çemberinden, kısacası doğum ve ölümden kurtulmayı ifade eder. "Sönmek, yok olmak" anlamına gelen bu kelime, gerçekte Budda felsefesinde günahsızlığın ve isteksizliğin verdiği akıl rahatlığı anlamında kullanılır.335



4) Maitreya veya Metteya (Gelecek Bir Kurtarıcı):

Diğer dinlerde olduğu gibi Buddizm'de de, gelecek bir şahsiyetten söz edilir. Budda, dini tamamlayamadığını, kendinden sonra Maitreya (Metteya), yani "âlemlere rahmet" bir kimsenin gelip bu işi tamamlayacağını söylemiştir.336




Yüklə 1,38 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   39   40   41   42   43   44   45   46   47




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin