YAŞADIĞIMIZ KENTİ NE KADAR TANIYORUZ-2
ESKİ ANKARA’DA KALE VE ATPAZARI-KOYUNPAZARI GEZİSİ
Hisar, Miyosen yaşlı (24-14 milyon yıl önce) volkanizmanın ürünü olan andezitlerden (ünlü Ankara Taşı) oluşan ve Ankara Ovası’nda yaklaşık 850 m yükseklikteki, yöreye egemen bir kayalık tepe üzerinde kurulmuştur. Hem savunma hem de yerleşim amaçlı kullanılan Hisar, kuruluşundan beri içerisinde sürekli yaşanıldığından kendisi de yaşamaktadır. İç ve dış kale olarak iki bölümden oluşur.
Bir Bizans yapısı olan Kale’nin dış surları 629 yılında İmparator Heracleios tarafından inşa edilmiştir. Ankara’nın 654 ve 836 yılları arasında birkaç kez Arap/Sasani akınları ile yıkımından sonra surlar, 859 yılında İmparator III. Michael tarafından yeniden inşa edilmiştir. Dış surlar yaklaşık 40 metre aralıkla yerleştirilmiş kare biçimli 20 burçtan (kule) oluşur.
İç Kale 43 bin metre karelik bir alanı kaplar. Duvarlar boyunca beşgen biçimli ve her birinin arası 20 m olan 42 adet kule yerleştirilmiştir. İç kalenin, 978 m yükseklikteki en yüksek burcu Alitaşı (bugünkü deyişle Akkale) olup Selçuklu döneminde II. İzzeddin Keykavus tarafından yaptırıldığı Kale’de bulunan 1251 tarihli bir kitabeden anlaşılmaktadır.
Selçuklu Sultanı II. İzzeddin Kılıçarslan ölmeden önce, 1190’da ülkesini oğulları arasında paylaştırır ve Muhiddin Mes’ud’un payına Ankara düşer. Mes’ud imar çalışmalarına başlamış, ünlü şair ve edipleri kentte toplayarak o dönemde Ankara’yı tam bir kültür ve sanat merkezi haline getirmiştir. Ankara’nın halen ibadete açık olan ilk camisi de bu dönemde, Zindan Kapı’dan içeri girince ve iç kalenin suruyla bitişik olarak inşa edilmiştir. Minberindeki 1197/98 tarihli kitabedeki yazıdan caminin Mes’ud tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Daha sonra, 1211 yılında kenti ele geçiren I. Alaeddin Keykubat tarafından onarıldığından Alaeddin Camii olarak anılmaktadır.
XIV üncü yüzyılda İlhanlıların kenti vergiye bağladığı ana kapıdaki 1330 yılına tarihlenen Farsça kitabeden anlaşılmaktadır. Kitabede kanunsuz vergi alınmaması, ölçülerin ve paraların türlerinin belirlenmesi emredilir ki yolsuzlukları önlemek için yazılmış bir ferman olduğu düşünülmektedir.
Eski Ankara’dan günümüze kalmış en hareketli semtlerden birisi, Osmanlı döneminin alışveriş ve ticaret merkezi olan Atpazarı-Koyunpazarı yöresidir. Atpazarı yokuşunun başındaki Aslanhane (Ahi Şerafeddin) Cami, 1290-1362 yıllarında Selçuklu-Osmanlı arasındaki boşluk döneminde Ankara’yı yöneten Ahi Devleti başındaki Ahi Hüsameddin tarafından 1289/1290 yılında yaptırılmıştır. Oğlu Ahi Şerafeddin tarafından 1331 yılında onartıldığı için bu isimle anılmaktadır. Kale içindeki Alaeddin Camiinden sonra, Ankara’nın en eski ikinci camisidir. Ahiler döneminde caminin önünde Ahi örgütlerinin toplantı ve törenlerinin yapıldığı bilinmektedir. Ahi Elvan cami Ahi Elvan Mehmet Bey tarafından 1389/1386 yılında yaptırılmıştır.
Osmanlı döneminde, kumaş ve bez satılmak üzere yapılmış kapalı çarşılara “bedesten” denirdi. Sonraları bu yapılar her türlü kıymetli malların, mücevherlerin, antika eşyaların alım satımının yapıldığı, banka ve borsa gibi ticari faaliyetlerin de yürütüldüğü yerler olarak kullanılmıştır. Ticaret için kente gelenlerin konaklaması için de bedesten çevresinde hanlar bulunur idi. Hem konaklama hem de ticaret mekânı olarak kullanılan hanlar, ortasında geniş bir avlusu bulunan kare ya da dikdörtgen planlı ve çoğunlukla revaklı bir yapıdır. Bir veya birden çok katlı olan hanların ortasındaki avlunun etrafı yan yana dizilmiş küçük odacıklarla çevrilidir. Bu odalar ahır, depo, dükkân ya da konaklama amacıyla kullanılmaktadır. Hanın avlusunda bir çeşme ve mescit de bulunur. Bu bölgedeki hanlar, Cumhuriyet dönemi başlarında cezaevi olarak kullanılmıştır.
Yanındaki Kurşunlu Han ile birlikte bugün Anadolu Medeniyetleri Müzesi olarak kullanılmakta olan Mahmut Paşa Bedesteni, Fatih Sultan Mehmet’in Sadrazamı Mahmut Paşa (Yargalı Hacı Mahmut Paşa) tarafından 1464-1471 yılları arasında yaptırılmıştır. Kurşunlu Han’ın kitabesi bulunmamakla birlikte yapı özellikleri bakımından Bedesten ile aynı dönemde Sadrazam Mahmut Paşa tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir.
Çengel Han’ın kitabesinden, 1522-1523 yılında Budin Beylerbeyi Rüstem Paşa tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Çukur Han, 1685 yılında Şeyhülislamlık görevinde de bulunan Ankaravî Mehmet Emin Efendi tarafından başka bazı yapılarla birlikte satın alınarak onarılmıştır. Milli Mücadele yıllarında bir dönem askeri karargah olarak da kullanılmıştır. Zafran (Zağviran) Han, Lütfü Paşa tarafından yaptırılmış ve 1511’de vakfedilmiştir. Diğer hanlar 17-19 uncu yüzyıllar arasında yaptırılmıştır.
Hisarönü’nden Mahmutpaşa Bedesteni, Çıkrıkçılar Yokuşu, At Pazarı ve Saraçlar Çarşısına kadar etkin olan 1917 Büyük Ankara Yangınında kentin en zengin konut alanı ile iş merkezi tümüyle yok olmuştur. Buralarda oturan kentin zengin gayri müslim tüccar ve esnafı İstanbul ve İzmir’e göç edince Ankara müthiş bir kan kaybına uğrayarak tükenmiş ve ekonomisi çökmüş bir kent halini aldı. Daha fazla bilgi için: "Ankaramızı Tanıyalım" https://alivedatoygur.wordpress.com/
/
Dostları ilə paylaş: |