MİT Müsteşarının Meclis Araştırma Komisyonuna gönderdiği yazıda Cemaatin yıllardır süren bir çalışmanın sonucu olarak yurt dışında çok güçlü bağlantılar kurduğu bu yüzden darbe sonrası hükümete yurt dışından beklenen desteğin görülmediği belirtiliyor. Ülkemizin bu duruma düşürülmesinin sebepleri nelerdir? Cemaatin yurt dışında bu kadar güçlenmesini kolaylaştırmak için Türkiye Cumhuriyeti Devleti yetkileri kullanılmış mıdır? Kullanılmışsa bu yetki kimler tarafından, nasıl kullanılmıştır?
MİT yazısında Cemaatin devlete karşı eylemlerinin Eylül 2011’de Oslo Görüşmelerini sızdırmakla başladığı belirtilmektedir. Bu eyleme rağmen, en azından AKP hükümetinin, 17 Aralık 2013 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan rüşvet ve yolsuzluk operasyonu yapılmasından sonra Cemaatle bağlarını koparmasına kadar geçen dönemde yaşanan gelişmeler nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu dönemde, başta yargı ve TSK olmak üzere devletin Cemaate teslim edilmesini engellemek için girişiminiz oldu mu?
MİT yazısında Cemaatin yabancı devletler ve yabancı istihbarat birimleriyle bağlantılı olduğu belirtilmiştir. Komisyona gelen diğer bilgi ve belgelerden, kuruluşundan bu yana bu bağlantının devam ettiği belirtilmektedir. Bu durumda; 2002 yılına kadar devlete sızan 2002 yılı sonrası devlete yerleştirilen Cemaatin yabancı devlet ve istihbarat servisleriyle bağı konusunda Müsteşarlığınızca yetkili makamlar bilgilendirilmiş midir? Özellikle kumpas davalarıyla milli ordunun beli kırılırken bu bilgilendirme yapılmış mıdır?
MİT’in Araştırma Komisyonuna gönderdiği yazısında; 15 Temmuz darbe girişimi öncesi cemaatin darbe girişiminde bulunabileceği ve bu konuda “dış makamların” bilgilendirildiği ancak TSK bünyesinde istihbarat yapılamadığı için kesin tarihinin belirlenemediği ifade edilmiştir. Dış makamlarla kastınız hangi makamlardır? Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanını bilgilendirdiniz mi?
Darbenin planlaması Cemaat üyesi siviller tarafından kışla ve karargah dışı yerlerde yapılmış olmasına rağmen yaklaşık 7 süren planlama toplantılarını MİT’in takip edememesini nasıl açıklıyorsunuz?
Darbe teşebbüsü ihtimali konusunda MİT Müsteşarı ve dış makamların önceden bilgi sahibi olmasına rağmen darbe günü ve darbe sırasında neden beklenmeyen bir olayla karşılaşılmış gibi beyanlarda bulunduğunuzu açıklayabilir misiniz?
Darbe teşebbüsü ihtimali bilinmesine ve darbe öncesi birçok hazırlık toplantısı yapılamasına, 15 Temmuz günü taburlar ve tugayların yola çıkmış olmasına rağmen hiçbir bilgi ve istihbarat almadınız mı?
Bu koşullar altında bilinen ve beklenen darbe teşebbüsünün 15 Temmuz’da olacağı Müsteşarlığınıza saat 14:00 itibari ile iletilmesine rağmen neden Cumhurbaşkanı ve Başbakanı hemen bilgilendirmediniz?
Genelkurmay 2. Başkanı Org. Yaşar GÜLER’in 19.07.2016 ve 07.10.2016 tarihli Cumhuriyet Savcılığı ifadesinde MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın saat 18:15 sıralarında Cumhurbaşkanlığı Koruma Müdürü Muhsin Köse’yi telefonla arayıp "Muhsin sana dışarıdan bir saldırı olsa buna karşı koyacak kadar gücün, kuvvetin ve adamın var mı?" diye sorduğunu beyan etmiştir. Bu rutin bir durum mudur? Geçmişte de Koruma Müdürünü arayıp bu tür sorular sordunuz mu?
"Muhsin sana dışarıdan bir saldırı olsa buna karşı koyacak kadar gücün, kuvvetin ve adamın var mı?" sorusunu sorduktan sonra konunun ayrıntısı hakkında bilgi vermemeniz, Koruma Müdürü Muhsin Köse’nin de böylesine olağandışı bir sorunun detayını merak etmemesi ve Cumhurbaşkanını bilgilendirmemesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da “Darbeyi Eniştemden Öğrendim” beyanı ile birlikte düşünüldüğünde sizce de şüpheli ve karanlık bir durum ortaya çıkmamakta mıdır?
Adil Öksüz AKP hükümetlerinin 2008 yılındaki İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanı tarafından bilinmesine rağmen neden takip edilmemiştir? Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı 2008 yılında Adil Öksüz’ün kim olduğunu (dönemin İstanbul ve Ankara Cumhuriyet savcılarının yanı sıra) o dönemde görev yapan İçişleri ve Adalet Bakanlarına anlattığını açıklamıştır.
İlahiyat Fakültesi öğretim görevlisi Adil Öksüz 17/12/2013’ten sonra bile, 13/7/2016 tarihine kadar 12 kez ABD’ye gitmiş ve toplamda 111 gün ABD’de kalmıştır. Adil Öksüz’ün bu seyahat trafiği MİT’in dikkatini çekmemiş midir?
Fetullah Gülen’in Türkiye’den gelen cemaat mensuplarıyla ABD’deki konutunda görüştüğü, zorunlu olmadıkça konutundan ayrılmadığı daha önce basına yansıyan haberlerden bilinmektedir. Fetullah Gülen’in ABD’deki konutu MİT tarafından izlenmiş midir?
Gülen’in konutu izlendiyse, 27/12/2015 tarihinden sonrası sıklıkla Gülen’e gelip giden ve darbe hazırlıklarını yürüten sivil ve askeri personelin tespit edilememe nedeni nedir?
MİT’in Komisyona gönderdiği 22/5/2017 tarihli yazıda; 17/12/ 2013 ile 15/7/2016 tarihleri arasında MİT Müsteşarlığında 181 personel hakkında işlem yapıldığı, bunlardan 81’inin pasif göreve alındığı, bağımsız teşkilat ünitelerinin sorumluları arasında darbecilerin bulunmaması sayesinde de darbecilerin MİT’e yönelik saldırılarının başarısızlıkla sonuçlandığı ifade edilmektedir. MİT 17/12/2013 tarihinden önce de, yani Gülen cemaati FETÖ/PDY olmadan önce de bu cemaati takip etmiş midir?
MİT’in Komisyonu muhatap bahse konu yazısında FETÖ/PDY’nin devlete karşı ilk komplosunun 7/2/2012 tarihinde MİT Müsteşarının ifadeye çağrılması olduğu belirtilmektedir. 7/2/2012 tarihinden 17/12/2013 tarihine kadar teşkilatta Fetullahçı MİT mensubu bulunmakta mıdır? Eğer varsa bunlar kaç kişidir ve haklarında 7/2/2012 tarihinde sonra nasıl bir işlem yapılmıştır?
MİT 7/2/2012 tarihinden sonra hükümete cemaatle ilgili uyarıda bulunmuş mudur?
MİT, 2004 yılı Milli Güvenlik Kurulunun hükümete tavsiye kararından sonra Gülen cemaatini kesintisiz olarak izlemiş midir? MİT’in Gülen cemaatini izleme faaliyeti kesintiye uğramışsa bunun nedeni nedir?
27/12/2015 - 15/0/2016 tarihleri arasında Türk Silahlı Kuvvetlerinin çeşitli birimlerinden darbe hazırlıklarına katıldığı savcılıklarca tespit edilen subaylardan hakkında cemaat ve/veya FETÖ üyeliği şüphesiyle daha önce soruşturma açılan kimse var mıdır?
MİT, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanına FETÖ/PDY örgütü faaliyetleri ile ilgili olarak darbe girişiminden önce en son hangi tarihte bilgi vermiştir?
Darbe gününe yaklaşıldıkça özellikle jet üslerinden kalkan uçaklarla aylık uçuş planlamasında olmayan uçuşların sonradan izin alınarak gerçekleştirildiği görülmektedir. 15 Temmuz öncesinde yaşandığı şekliyle, aylık hazırlanan uçuş planlarında bir değişiklik olduğunda Kuvvet Komutanlığı bunu anlık olarak görüp, uçuşun yasal olup olmadığını takip etme şansına sahip midir? Bunun bir çapraz kontrol mekanizması var mıdır?
MİT Müsteşarlığının Emniyet Genel Müdürlüğü ve TSK içinde istihbarat toplamasına izin vermeyen mevzuatın değiştirilmesi için daha önce bir girişimde bulunulmuş mudur?
MİT, Komisyona gönderdiği 22/5/2017 tarihli yazıda; Fetullah Gülen’in oturma izni almasına CIA yetkililerinin yardımcı olduğundan bahsederek FETÖ/PDY örgütünün yabancı istihbarat servisleriyle ilişkisine işaret etmektedir. MİT, Fetullah Gülen’in CIA bağlantısını 17/12/2013 tarihinde mi öğrenmiştir? Bu tarihten önce Gülen cemaati ve Fetullah Gülen’in yabancı istihbarat servisleri ile ilişkisinin olup olmadığı bilinmemekte midir?
Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar
TSK içerisinde cemaat mensubu subayların kumpas davalarıyla yerleştirildiği anlaşılıyor. Kumpas davaları sırasında bu yerleştirme operasyonlarına karşı hangi önlemler alınmıştır?
TSK içerisinde cemaat yapılanması ile ilgili TSK, MİT veya Emniyetten size bilgilendirme yapıldı mı? Yapıldıysa bu bilgilendirmenin içeriği nedir?
Cemaate mensup askerlerin kim olduğunu darbeden önce biliyor muydunuz?
Darbeye karışan birçok subayın sizin Genelkurmay Başkanlığınız ve YAŞ üyeliğiniz döneminde terfi ettirildiği anlaşılıyor. 2014 ve 2015 yıllarında terfi ettirilen generallerin %65’i ya ihraç ettirilmiş ya da emekliliğe sevk edilmiştir. Bu terfilere nasıl karar verildi? Bu terfilerde dönemin Cumhurbaşkanı ve Başbakanın etkisi oldu mu?
Darbeden aylar önce darbe ihtimalini yazan Fuat Uğur’un yazılarını, ABD’de yazılan çeşitli raporları veya cemaate mensup kişilerin darbe imalarıyla ilgili beyanlarını okudunuz mu? Bu askerlerin çeşitli açık kaynaklarda yazıldığı gibi bir kalkışmada bulunma ihtimalini değerlendirdiniz mi?
TSK’ya yerleştirilmiş Cemaatçi askerlerle ilgili Cumhurbaşkanı ve Başbakanı bilgilendirdiniz mi? Böyle bir bilgilendirme yaptıysanız Cumhurbaşkanı ve Başbakan tarafından size hangi talimatlar verildi?
TSK içerisinde Cemaate mensup askerleri tespit edip Ağustos YAŞ toplantısında temizleyeceğinizi beyan etmişsiniz. Bir kalkışma ihtimali bulunan cemaatçi askerleri TSK’nın en kritik görevlerinde tutmak riskli bir karar değil mi?
14 Temmuz 2016 tarihinde yani kalkışmadan bir gün önce MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la birlikte Özel Kuvvetler Komutanlığı 4. Dönem Özel Kuvvetler İhtisas Kursu Mezuniyet törenine katıldığınız belirtiliyor. Geleneksel olarak bu törenlere sık katılır mısınız? Bu törene katılmak özel bir durum mudur? Bu tören sonrası MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la Özel Kuvvetler Komutanlığı bahçesinde baş başa 18:00 – 00:30 arası yaklaşık 6,5 saat boyunca neler konuştuğunuzu açıklar mısınız?
Gerek komisyonumuzun davetine icabet eden gazi subaylarımızın yaptığı açıklamalardan, gerek kamuoyuna yansıyan bilgilerden kalkışmaya hazırlık çalışmalarının darbeden günler önce başladığı ve darbe sabahından başlayarak yurdun çeşitli yerlerindeki birliklerde olağanüstü hareketlilik yaşandığı anlaşılıyor. Bu hazırlıklarla ilgili Güvercinlik’teki Kara Havacılık Komutanlığı dışında hiçbir bilgi almadınız mı?
19.07.2016 tarihinde verdiğiniz beyanınızda kalkışmayı 17:00 – 18:00 sıralarında öğrendiğinizi belirtiyorsunuz. Bu bilgi elinize ulaştıktan sonra siz veya MİT Müsteşarı Cumhurbaşkanı ve Başbakanı bilgilendirdiniz mi? Bilgilendirmediyseniz neden bilgilendirmediğinizi açıklayabilir misiniz? Cumhurbaşkanı’nın “Kalkışmayı Eniştemden Öğrendim” Başbakanı’nın “Eşten Dosttan Öğrendim” beyanlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
15 Temmuz günü öğlen saatlerinde O.K. isimli Pilot Binbaşının 3 helikopterle MİT Müsteşarını kaçırmak üzere o gece harekete geçileceği ihbarı ile kalkışmayı öğrendiğiniz ve harekete geçtiğiniz anlaşılıyor. Bu ihbar sonrası MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın makamınıza geldiği ve yaklaşık 20:20’ye kadar kaldığı ve 21:00 sıralarında darbecilerin size müdahale ettiği anlaşılıyor. Bu bilgiler ışığı altında, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın darbeci olan emir subaylarınızı ve darbeci askerleri aşarak Genelkurmaydan serbestçe çıkması hakkında ne düşünüyorsunuz? Hakan Fidan’ı almak üzere 3 helikopterle operasyon hazırlığı yaptığı iddia edilen darbecilerin Hakan Fidan’ın gözlerinin önünde çıkıp gitmesine izin verip 30 dakika sonra da size müdahale etmesini hayatın olağan akışına uygun buluyor musunuz?
Darbe girişimi günü Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Salih Zeki Çolak’ın normalde 18:00’de bitmesi gereken programı, kendisini erken davet etmeniz nedeniyle 15 Temmuz günü öğlene doğru bitmiş ve Org. Çolak Ankara’ya erken dönerek sizinle görüşmüştür. Org. Salih Zeki Çolak’ı o gün erken çağırma gerekçeniz nedir?
19/07/2016 tarihinde verdiğiniz beyanınızda; makamınızı, darbeciler tarafından Akıncı Üssüne götürülmek üzere terk ederken ki durumundan daha derli toplu bulduğunuzu ifade etmek için sarf ettiğiniz “Bu husus, bende makamın bir başkası için hazırlanmış̧ olduğu kanaatini doğurmuştur” sözü ile ilgili olarak, sizce makamınız kim için hazırlanmıştı?
Genelkurmay Başkanlığına FETÖ mensubu askerlerle ile ilgili olarak en son hangi tarihte istihbarat raporu gelmiştir?
2014-2015-2016 YAŞ toplantıları öncesinde MİT, Genelkurmay Başkanlığına terfisi gelen subaylar hakkında istihbarat raporu göndermiş midir? Söz konusu YAŞ kararlarıyla, MİT’in olumsuz olarak değerlendirdiği isimlerden terfi ettirilmiş subay var mıdır?
Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar, Komisyona gönderdiği yazıda; FETÖ ile mücadelede Genelkurmay olarak neler yapıldığı sorusuna cevap olarak devletin örgüte karşı sürdürdüğü mücadeleye paralele biçimde TSK’nın da benzer bir mücadeleyi hassasiyetle yürüttüğünü, bunlara ilave olarak yapılan çalışmaların Kuvvet Komutanları ile paylaşılarak kendi personeli ile ilgili yazılı kanaat ve değerlendirmelerini aldıklarını belirtmiştir. Özel Kuvvetler Komutanı Tümg. Zekai Aksakallı Cumhuriyet Savcısına verdiği ifadede “…2008 yılında Kara Kuvvetleri İç Güvenlik Şube Müdürü iken Semih TERZİ'yi Kara Kuvvetleri Komutanının Özel Kalem Müdürü olarak tanıdığını, daha sonra Özel Kuvvetlerde birlikte çalıştığını, 2015 Ağustos öncesinde Özel Kuvvetlerde görevli Tuğg. Semih TERZİ, Tuğgeneral Mehmet Nuri BAŞOL ve Tuğgeneral Mehmet Cengiz DOĞAN'ın görevden alınması için teklifte bulunduğunu, Semih TERZİ dışındakilerin görevden alındığını, ancak Semih Terzi’yi görevden almadıklarını, 2015-2016 yıllarında Semih TERZİ'nin buradaki görevden alınması için 2 defa teklifte bulunduğunu, ancak görevden alınmadığını, Semih TERZİ'ye olumsuz sicil ve olumsuz kanaat yazdığını, 2016 sicil belgesinin Genelkurmay'dan istenebileceğini, 5-6 ay önce kendisine Silopi'de "dilekçeni yaz bu birlikten defol git" dediğini, Semih TERZİ'nin Fetöcü olduğunu tahmin ettiğini, buna yönelik şüpheleri olduğunu, aynı zamanda görevinde çok yetersiz olduğunu…” ifade etmiştir. ÖKK komutanı Zekai Aksakallı’nın onca olumsuz kanaat ve sicil değerlendirmesine, görevden alınmasını istemesine rağmen Tuğg. Semih Terzi’nin görevden alınmamış olmasını nasıl açıklıyorsunuz?
Özel Kuvvetler Komutanı Korg. Zekai Aksakallı’nın Ankara’da görülen darbe davasının duruşmasında dile getirdiği “TSK’da kriz ve olağanüstü durumlarda ilk haber alınır alınmaz tedbir olarak ‘personel kışlayı terk etmesin’ emri verilir. Birlik komutanları kışlalarında, mesaiye devam edilir. Her zaman uygulanan bu temel ve basit kural 15 Temmuz’da ilk haber alındığı zaman uygulanmamıştır. Uygulansaydı darbe girişimi baştan açığa çıkardı” şeklindeki ifadesi basına yansımıştır. 15 Temmuz 2016’da bu emir neden verilmemiştir? ÖKK Komutanının bu açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar, FETÖ’nün devlete sızarak işi bir darbe ile seçilmiş hükümeti devirmeye, TSK’yı ve Türkiye’yi kontrol altına alma noktasına getirmeye cüret edeceğini kimsenin beklemediğini söylemektedir. Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar 1999 yılında Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral ve Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı (şu anda Adana Emniyet Müdürü) Osman Ak’ın emniyette Fetullahçı yapılanmaya ilişkin raporundan bilgi sahibi midir? Zira bu raporda özetle cemaatin sızmaya çalıştığı kamu kurumlarının niteliğine bakıldığında belirli bir güce kavuştuklarında topyekun devleti ele geçirmek isteyebileceklerine dair çok net bir uyarının 18 yıl önce yapıldığı görülebilecektir.
Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Salih Zeki Çolak
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının Kara Havacılık Okulu İddianamesi olarak bilinen 2016/108299 Soruşturma No.lu iddianamesindeki Bilirkişi Raporu’na göre; siz ve beraberinizdeki heyetin 4 adet makam aracı ile Kara Havacılık Komutanlığı karargahı istikametinden gelip, pistten geçerek Kara Havacılık Okulu Bakım Komutanlığı hangarı ve CH-47 helikopterleri koruma hangarı bölgesine gittiği saat 19:58'de aynı zamanda 3 adet AH-1W ve 1 adet T-129 ATAK helikopterin taarruz hangarı önündeki apronda görüldüğü güvenlik kamerası görüntüleri üzerinden yapılan incelemeler ile tespit edilmiştir. Buna rağmen tarafınızca bu durumu Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar’a bildirmemenizin nedeni nedir?
Beyanınızda komutandan aldığınız görevin bir darbe girişimine yönelik duyum değil, sadece izinsiz uçuşa müdahale ile ilgili olduğunu söylüyorsunuz. Askeri tecrübenize dayanarak böylesine bir eylemin bir kalkışma veya darbe teşebbüsü olmadan münferit olmasını mümkün görüyor musunuz?
Genelkurmay Başkanı ile yaptığınız ilk değerlendirmede “kendisi gibi çağırdığı pilotunda aynı cemaatten olduğu” vurgusundan bu kalkışmanın bir cemaat operasyonu olduğunu bildiğiniz ortaya çıkıyor. TSK içerisinde cemaate mensup askerlerin varlığı ve bir kalkışma ihtimali bulunduğu gerçeği göz önüne alındığında kalkışmanın boyutlarını tam kavrayamadığınız söylenebilir mi?
Kara Havacılık Komutanlığına giderken yolda iki defa aracınızı durdurup şoförünüzü ve emir subayınızı araçtan indirerek görüşme yaptığınızı vurguluyorsunuz. Bu sizin için normal bir emniyet tedbiri midir yoksa kalkışma koşulları altında en yakınınızdakilerin kalkışma içerisinde olabileceği ihtimalini değerlendirmeniz midir? Bu durumda kalkışmadan çok önce bu şüpheyi duyduğunuz sonucuna varabilir miyiz?