Yasama Dönemi: 26 Yasama Yılı: 2



Yüklə 3,07 Mb.
səhifə15/49
tarix01.08.2018
ölçüsü3,07 Mb.
#65830
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   49

15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ


Raporumuzun önceki bölümlerinde ayrıntıları ve delilleriyle anlattığımız üzere Fetullah Gülen Cemaati 2002 yılı öncesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne gizlice sızdı. Bu sızma 2002 yılında AKP’nin iktidara gelmesi sonrasında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin programlı olarak Cemaate teslimine dönüştü.

Cemaatin en güçlü yerleştirildiği kurumlardan birisi Türk Silahlı Kuvvetleriydi. Bu yerleştirme ağırlıklı olarak kumpas davaları sırasında Atatürk’e ve Cumhuriyete gönülden bağlı Subayların AKP tarafından görevden alınması, istifaya veya emekliliğe zorlanması veya AKP destekli cemaatçi hakim, savcı ve polislerin yaptığı hukuksuz soruşturma ve yargılamalar sayesinde oldu. İstifaya, emekliliğe hatta intihara zorlanan, tutuklanan yurtsever Subayları boşalttığı kadrolara Cemaat mensupları yerleştirildi.

TSK’da yaşanan bu kıyım Halkın gözü önünde yapılırken yerleştirme son derece gizli tutuluyordu. Başta Suriye ve Irak’ta artan çatışma riski ve 7 Haziran 2016 seçimleri sonrası hızla tırmandırılan terör olayları sonucunda çok sayıda şehit veren TSK’nın yıpratılmaması gerekçesiyle bu tehlikeli dönüşüm tartışılmadı.

Kumpas davaları sırasında TSK ile ilişiği kesilen personelin yaptığı uyarılar hemen tekzip edildi ve TSK’nın cemaat mensupları tarafından ele geçirilmesi bilinçli bir şekilde gizlendi. İşte bu psikolojik ortamda 15 Temmuz gecesine gidildi.

15 Temmuz 2016 günü, o gece olacaklardan haberdar olmayan milyonlarca masum insan için rutin bir gün olarak başladı. Ancak 15 Temmuz karanlık gecesi öncesi olacakları bilenler ve bilmesi gerekenler vardı.

Bu gece olacakların ipuçları çok öncesinden verilmeye başlandı. 15 Temmuz gecesi öncesi adeta birer kahin gibi darbe ile ilgili bilgileri paylaşan yerli ve yabancı yazılar, raporlar ve beyanlar vardı. Bu beyanlardan bazıları aşağıda başlıklar halinde yer almaktadır.


    1. Darbe Öncesi Darbenin Sinyal ve Uyarıları

      1. Türkiye Gazetesi Yazarı Fuat Uğur’un 24 Mart 2016, 2 Nisan 2016 ve 21 Nisan 2016 Tarihli Yazıları


Türkiye Gazetesi Yazarı Fuat Uğur’un 24 Mart 2016 tarihli “Gülen’in Yeşil Cübbesinin Sırrı” başlıklı yazısının araştırma konumuzla doğrudan ilgili paragrafı aşağıda yer almaktadır.37

Ancak konuştuğum eski cemaatçi dostum bu sırada araya girip “Asıl önemli noktayı atlama” diye uyardı beni. Neydi ki o asıl önemli nokta? “Bilmemen normal. Çünkü bu türden şekil özelliklerini ancak bizler fark edebiliriz. Adamın beddua seansı sırasında üzerine giydiği kıyafete dikkat ettin mi?”

Hatırlamıyorum ama şimdi girip bakarım” “Boşuna zahmet etme, ben söyleyeyim. Yeşil bir cübbe giymiş. Neden önemli bu diye soracaksın. Hemen açıklayayım. Gülen’in en büyük hayali halife olmaktı. Hatta ilan etmek için 2016 yılını hedeflemişti de ABD’li kukla oynatıcıları buna darbeyi öne çekmesi için baskı yapmışlardı. Gülen inat ediyordu şartlar uygun değil, darbeyi yapabilmek için yeterli gücümüz yok diye. Ama patronları daha önceden Fil Terbiyecisi yöntemiyle hizaya getirdikleri için kısa sürede diz çökmüş ve istediklerini yapmayı kabul etmişti. Görüleceği üzere sonuç ortada. Hepsinde başarısız oldu. Ancak hâlâ halüsinasyon görmekte ve halife olacağına, Türkiye’de iktidara geleceğine inanmakta. İşte bu yeşil cübbe onun halifeliğini ilan ettiğinin göstergesi.”



İyi de kendi kendine gelin güvey olmuyor mu?

Türkiye Gazetesi Yazarı Fuat Uğur’un 2 Nisan 2016 tarihli “Cemaatin Hususileri Ankara’da Toplandı” başlıklı yazısı aşağıda yer almaktadır.

Yazar sıfatıyla tanıdığımız bazı insanlar var. Biraz daha rahatlasalar kötülüğün kitabını yazacak kadar vicdanları kararmış olan bu isimler bir süredir ağızlarında çeşitli laflar geveliyorlar. Geçmişteki darbe karşıtı duruşlarını unutarak Türk Silahlı Kuvvetlerini darbeye çağıran yazıları kaleme alıyorlar. Hem de hiç utanmadan. Sadece onlar değil, Amerika’daki Michael Rubin adlı Bush’un eski danışmanı da “Türkiye’de bir darbe olabileceğine dair” yazı yayınladı. Onlar da bol bol paylaştı.

Öncelikle emniyette, eğitimde, iş dünyasında ve yargıda ciddi oranda geriletilen Paralel Yapı heyecan içinde. Ordudaki cemaatçilerin yakında harekete geçeceğini fısıldamaya başladılar. TSK içinde Cemaat’in gücü, üst düzeylerde Cemaatçi subayların sayısı, oranı tartışılmaya başlandı. Cemaat mağduru ve Ergenekon Davası sanığı CHP’li Vekil Dursun Çiçek bu soruları cevapladı. Çiçek, “TSK'da yüzde 10 civarında var ama bu FETÖ denen paralel devlet yapılanmasının Silahlı Kuvvetler'de darbe yapacak, Silahlı Kuvvetleri ele geçirecek gücü yok” dedi.

Dursun Çiçek’e göre FETÖ özellikle istihbarat, bilgisayar ve insan kaynakları yönetiminde etkin. Yine Dursun Çiçek’in bildirdiğine göre kendileri de hükümetle yakın iş birliği içinde çalışıyorlar ve isimlerini verdikleri subaylar görevden alınıyor ya da pasif görevlere aktarılıyorlar. Yapılanlar toplam içinde ne kadardır onu bilemiyoruz tabii.

İşte tam da bu aşamada Hususiler’in haberi geldi.

NEDEN ANKARA’YA GÖNDERİLDİLER?

Onlara “Cemaat’in Derin Adamları” diyebiliriz. Kısaca CDA. Cemaat’in örgütlendiği her yerde imamların yanı sıra bu adamlar da vardır. Genellikle eğitim ve iş dünyasında örgütlenmeleri, iletişimi ve koordinasyonu sağlayanlar onlardır. Kendilerini saklarlar CDA’lar. Alınan her karara müdahale edebilirler ve imamların hep yanındadırlar.

Cemaat’in içinden bana çeşitli bilgiler aktaran kaynağım geçtiğimiz günlerde “Hususiler artık yer değiştiriyorlar” demişti ve bunu yazmıştım. Ancak önceki gün çok yeni bir bilgiyi aktardı:

Hususilerin önemli bir kısmı Ankara’da toplandı...”



Neden peki?

Onlara yeni bir görev verilmiş. Fetullah Gülen 2016 yılında mutlaka halife olmak istiyor. Artık darbe çağrıları yapılmasının altında yatan sebep bu. Hususilere verilen görev de bununla ilintili. Yani, Hususiler, ordu içindeki Cemaatçi subayları uyandırmakla görevlendirildiler.”



Bu nasıl yapılacak?

Anlatalım.

HUSUSİLER CEMAAT AJANLARINI UYANDIRACAK

Bilindiği gibi Cemaatçiler orduya sokulurken aşırı bir tedbir uygulanmakta. Silahlı Kuvvetler'e yerleştirilen her genç subay bu çerçevede “Cemaat içi emir-komuta zincirinin dışında kalmak” zorundalar. Cemaat yetkilileriyle hiçbir temasta bulunmamaya özen gösteriyorlar. Bu subaylar çok dar kapsamda sadece birbirlerine zimmetliler. En fazla iki ya da üç kişi birbirini tanıyor ama bir zincirin halkalarını oluşturabilecek bağlantıyla irtibatları yok.

İşte, Hususilerin Ankara’ya gidip yerleşmelerinin amacı bu. Cemaatçi subaylar arasındaki bağlantıyı sağlamak, onları zincirin halkaları hâline getirmek üzere parçaları bütünleştirmek. Çünkü Cemaatçi subayları oralara yerleştirenler onlar. Tek tek temasa geçiyorlar.

Ancak TSK’ya darbe için uygun bir zemin hazırlanması ve kaos ortamının da sağlanması gerekiyordu. Bu anlamda PKK ile yaptıkları iş birliği önemli ölçüde yardım edecektir umudundalar. PKK’lı 5000’in üzerinde teröristin öldürülmesi mühim değil. Canlı bombalar, patlatılan bombalarla polis ve askerlerin şehit edilmesi bu ortamı sağlar düşüncesindeler.

Cemaatçi subaylar bunu başarabilirler mi? Dursun Çiçek’in dediklerine bakılırsa böyle güçleri yok.

BİLGİSAYARI ve İSTİHBARATI ELİNDE TUTAN CEMAATÇİ TSK’DA NE YAPMAZ Kİ?

Ancak ben o kadar emin olunmaması gerektiği kanısındayım. Çiçek’in kendisi zaten önemine dikkat çekerek “Cemaat’in özellikle istihbarat, bilgisayar ve insan kaynakları yönetiminde bilinçli seçim olarak etkin olduğu noktalar vardır. Oralardan da temizlenmesi gerekiyor” diyor.

Şimdi soralım:

Her türlü kumpası, iğrençliği, ahlaksızlığı ve sahtekârlığı yapabilen bu adamların istihbaratın içinde olmaları büyük tehlike değil midir? Ya Bilgisayar yönetiminde etkili olmaları? Bizzat Dursun Çiçek’in ıslak imzalı belgesini bile üreten bu şebeke bir MÜDAHALE emrini emir komuta zinciri içerisinde tüm kuvvet komutanlıklarına ve alt birimlerine gönderse ne olur düşünebiliyor musunuz? O emrin manipülasyon olduğunu anlayana kadar iş işten geçmez mi?..”



HÜKÜMET DE, TSK DA, MİT DE HİÇ EMİN OLMAMALI

Çok açık bir soru.

Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu, Sayın MİT Müsteşarı Hakan Fidan, hatta herkesin takdirle karşıladığı bildiriyi yayınlayan Genelkurmay Başkanı Sayın Hulusi Akar?

Emin misiniz? Rahat mısınız bu konuda?

Tüm yaşadıklarımızdan sonra herkesin diken üstünde olması gerek.

Türkiye Gazetesi Yazarı Fuat Uğur’un 21 Nisan 2016 tarihli “Cemaatçi askerlere son uyarı: Tavuk ‘tar’da sayılır!” başlıklı yazısı aşağıda yer almaktadır.



Cemaat ve paralel yapı ile ilgili bilgilerine sık sık başvurduğum Ümit Akdemir’i artık hepiniz tanıyorsunuz. Eskiden Cemaat yapılanmasının önemli isimlerinden biriydi. Onunla konuşurken söyledi bu sözü:

Tavuk ‘tar’da sayılır.”



Bir Anadolu deyimi. Tar, odun demek. Tavukların akşam kümese girmeden önce odunun üzerine çıkıp hizalandıkları anda çok daha kolay sayılabileceğini anlatır.

Bir anısını aktardı bana.

Yıl 2013. Mart-Nisan ayları. Yer Nahçıvan. Bugün Nokta dergisinin ismini kirleten Murat Çapan o sırada Cemaatin Nahçıvan imamı. Ümit Akdemir 2011’den itibaren Cemaat içinde Tayyip Erdoğan karşıtlığını tartışmaya başladığı için artık adı “Tayyipçi”ye çıkmış. O da o sıralarda Nahçıvan’da yurt müdürü. Bir gün Murat Çapan’ın ofisinde otururlarken dersaneler müdürü Şahin Uysal da geliyor ve başlıyorlar sohbete. Şahin Uysal, Ümit Akdemir’e dönerek “Senin Tayyibi ve Oltulu’yu bitireceğiz”

Oltulu dediği Efkan Âlâ.

Sonra nasıl bitireceklerini anlatır. Hesaplamalarına göre Yüzde 16 oy oranları vardır. Ak Parti yerine başka partiye verip Erdoğan’ı devireceklerini söyler.

Ümit Akdemir de ona Zaman gazetesinin tüm abonelik yapısını bildiği için anlatır. Gerçek abone sayısı 400 bindir. Ailelerini ve 200 bini daha ekle. En fazla 1 milyon kişi. Onların da yüzde 30-40’ı yine Ak Parti’ye oy verir. Etkileyebileceğin oy potansiyelin sadece Yüzde 1, taş çatlasa 1,5...

O sırada Murat Çapan yerinden kalkar ve masasına geçer.

Ümit bey ben de biliyorum oyumuz en fazla senin hesapladığın kadar. Ama bizim sen de biliyorsun ki devletin kritik noktalarında arkadaşlarımız ve hizmete inanmış insanlarımız var. Onlar gerekeni yapacaklar”



Bu konuşma 7 Şubat MİT darbesinden sonra, 17-25 Aralık darbe girişiminden de öncedir.

Ümit Akdemir o vakit şöyle yanıtlıyor onları:

Bak Murat bey. Emniyet’te örneğin kaç müdürlük var. Diyelim ki 500. Ama bir düşünün. O 500 hizmet elemanını oraya yerleştirirken sen en az 2000 adayı küstürmüşsün. Siz sanıyor musunuz ki emniyet sadece bizden. Bu yargıda da, bürokraside de böyle. Sanıyor musunuz ki devlet uyuyor. Hepsini takip ediyor. Emir yukarıdan geldiğinde harekete geçenler aynı zamanda kendilerini de ifşa etmiş olurlar. Devlet de onların zaten hizalanmasını beklemektedir ve büyük temizliğe başlar. Anadolu’da bir laf vardır, Tavuk TAR’da sayılır. Siz dolaşır, çalışırsınız. Sanırsınız ki devletin hiçbir şeyden haberi yok. Emir komuta ile Tar’ın, yani odunun üzerine sıralanıp hizalandığınızda öyle kolay sayılır ve avlanırsınız ki neye uğradığınızı şaşırırsınız. Devlet bazı hareketlerinizi göremeyebilir ama ortaya çıktığınız an hepinizi avlar.



Ümit Akdemir’in bu anısını şunun için aktardım.

FETÖ, TSK’DAKİ CEMAATÇİ SUBAYLARI TEHDİT EDİYOR

7 Şubat’ı, 17-25 Aralık sonuçlarını yaşadılar, yaşamaya devam ediyorlar. Ama durmuyorlar. Nedamet getirmiyor ve ihanete devam ediyorlar.

Fetullah Gülen, devletin FETÖ yapılanmasına yönelik son operasyonlarıyla iyice çileden çıkmış, çılgınlaşmış hâlde.

Cemaatin TSK içindeki Cemaatçi subaylara talimat iletiyor. Bunu geçen günkü yazılarımda da belirttim, “Kriptolara bu talimatı iletmekle görevli Hususiler Ankara’ya yerleşip faaliyete geçtiler” diye.

Gülen’in evvelden sloganı şuydu:

Yaşamak için yaşatmak”



Şimdiki sloganı ise; “Yaşatmak için ölün”

Yani cemaat için, benim için “ölün” talimatı veriyor.

Çünkü TSK içindeki kripto askerler artık darbe macerasına atılmak, kendilerini ateşe atmak istemiyorlar.

Bu yüzden “Sizi deşifre ederiz, hayatınız kayar” diye tehdit ediliyorlar.

CEMAATÇİ SUBAYLAR ARTIK GÜLEN’E GÜVENMİYOR

Cemaatçi askerler de bu tehditle sonu belirsiz bir serüvene yelken açıp, geçmişte Talat Aydemir ve arkadaşlarının, Doğan Avcıoğlu ve Yön grubunun etrafında toplanan subayların akıbetine uğramaktan korkuyorlar. Korkmakta haklılar çünkü ihtiraslarını ABD’li ve İsrailli efendilerinin hizmetine sunarak kendilerini de ölüme yollamak isteyen Fetullah Gülen’e artık güvenmemeye başladılar.

Tekrar uyarmak gerekir ki Devlet onları izliyor. İstihbaratıyla, tüm silahlı kuvvetler hiyerarşisi olarak komuta kademesiyle, hükümetiyle, emniyetiyle, halkıyla, siyasetçisiyle, STK’larıyla bir bütün olarak devlet “suç” işlemelerini bekliyor. Yani TAR üzerinde hizalanmalarını. Teker teker sayacaklar hepsini.

CEMAATÇİ KRİPTO ASKERLER SEÇENEKSİZ DEĞİL

Oysa önlerinde farklı bir seçenek var.

Bu tehditlere pabuç bırakmayarak ve devletine, ülkesine ihanet etmemek. Silahlı kuvvetlerin emir komuta zincirine bağlı kalmak. Pensilvanya imamlarının ve hususilerinin “Sizi deşifre ederiz” tehdidi karşısında devletle iş birliği yapma yolunu seçmek.

Diğer seçenek ise dediğimiz gibi sonu belirsiz ölümcül maceraya atlamak.

Tekrar cemaatçi kripto askerleri uyarıyorum.

Devlet ve komuta kademesi her şeyi biliyor ve suç işlemeye teşebbüs etmenizi bekliyor.

Hayır, kimsenin; ne Devletin ne de TSK’nın bu olası kalkışmadan çekindiği yok.

Sadece ister soru çalarak ve sınav yolsuzluğuyla, ister normal yollarla girdiği hâlde devşirilerek kriptolaştırılan bu insanlar sonuçta vatanın evlatları. TSK’nın emek vererek yatırım yaptığı, yetiştirdiği asker ve subaylar.

Eğer bu akıl dışı hezeyanlara kulak verdikleri takdirde kendilerine yazık edecekler.

Ama en çok korktuğum da bu sıkışmışlıkla orduda intihar vakaları olabileceği.

TALAT AYDEMİR, YÖN CUNTACILARI ve NAMIK KEMAL ERSUN’U UNUTMAYIN

Talat Aydemir’in darbe girişimleri yüzünden yüzlerce subay, harp okulu öğrencisi tasfiye edildi bu ülkede.

12 Mart darbesinden önce 9 Mart darbesini yapmayı hayal eden Baasçı Kemalist Yön dergisi hizbi fenersiz yakalanınca yine yüzlerce subay, harp okulu öğrencisi ordudan atıldı. Hapse girenler de cabası.

Sadece o mu? Ordu içinde MHP tandanslı subayların darbe girişimi sezilerek 1 Mayıs 1977’de Kara Kuvvetleri Komutanı Namık Kemal Ersun ve 850 subay hiçbir gerekçe gösterilmeden ani bir kararla ordudan ihraç edildi. Genelkurmay Başkanı Semin Sancar tasfiyeler gerçekleştikten sonra “Türk Silahlı Kuvvetleri macera peşinde koşanlara asla iltifat etmeyecektir” dedi.

Zaten 27 Mayıs darbesiyle ordu generalsiz ve albaysız kalmıştı. Tam 275 general ve amiralle 7 bin albay, yarbay ve binbaşı tasfiye edilmişti.

12 Eylül ve 28 Şubat sürecinde tasfiye edilenleri söylemiyorum bile. Yine büyük bir ülkeymişiz. Binbir emekle yetiştirdiği subayları bu kadar tasfiye edilen bir başka ordu daha var mıdır acaba?

Türkiye Gazetesi yazarı Fuat Uğur yazılarında bu bilgileri eski Cemaat üyesi Ümit Akdemir’den aldığını yazmıştır. Fuat Uğur 24 Mart 2016 tarihinden itibaren yazdığı bu üç yazıda özetle aşağıda yer alan bilgileri paylaşmıştır.



  1. Fetullah Gülen’in 2016 yılında Halife ilan edilmek istediğini

  2. Fetullah Gülen’in yeşil (haki) renkli cübbe ile verdiği gizli mesajla darbe talimatı verdiğini

  3. Cemaatin önde gelen isimlerinin Ankara’da toplanarak hücre halinde örgütlenen cemaatçi subayları birleştirmeye çalıştığını

  4. Cemaatçi subayların darbe konusunda isteksiz olduğu ve deşifre edilmekle tehdit edildiklerini

  5. Darbe öncesi terör öğütleri kullanılarak bir kaos ortamının yaratılacağı

  6. Cemaatin TSK’nın özellikle istihbarat, personel ve bilgi işlem birimlerinde çok etkin olduğunu

  7. Devletin ve Ordunun komuta kademesinin bütün gelişmelerden haberdar olduğu ve Cemaat mensuplarının darbe girişimini bildiklerini ve beklediklerini

  8. Darbe girişimi olur olmaz kendilerini deşifre edilen darbecilerin devlet tarafından ağır biçimde cezalandırılacağı

Bilgilerini darbeden yaklaşık 3 ay önce kamu oyuyla paylaşmıştır. Fuat Uğur’un 24 Mart 2016, 2 Nisan 20016 ve 21 Nisan 2016 tarihli yazılarıyla kamuoyuyla paylaştığı yukarıda belirtilen bilgiler muhalefet şerhimizin “Darbenin Planlanması” başlığı altında yer alan bilgilerden anlaşılacağı üzere 15 Temmuz Darbe girişimi ve sonrasında aynen gerçekleşmiştir.
      1. Cemaat Mensuplarının Sosyal Medya Üzerinden Bazı Paylaşımları


Cemaate yakınlığıyla bilinen ve kapatılma sonrası internet üzerinden yayın yapan Özgürlük Zamanı televizyon kanalında yayınlanan bir programda Pr. Dr. Osman Özsoy “Bu süreç bitti” “Herşey TV ekranlarında söylenmez” “Çok güzel günler geliyor. Hizmet hareketinde arkadaşları çok yoğun günler bekliyor” “Profesör olacağıma bir Albay olsaydım daha fazla hizmetim olurdu” beyanları gelecek darbenin şifrelerini taşıdığı şüphesi uyandırmıştır.

Kumpas davalarında sahte belgeleri hazırlayarak yüzlerce insanın hayatını karartan Tuncay Opçin 14 Temmuz 2016 tarihinde twitter hesabında “Yatakta Basacak Şafakta Asacaklar” mesajını paylaşmıştır.



    1. Yüklə 3,07 Mb.

      Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   49




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin